Sebil
Sebil, sokaktan geçenlere parasız su dağıtmak için hayrat olarak yaptırılan küçük yapı. Tek başına olduğu gibi, daha çok bir külliyenin içinde yer alır.
Türklerde Anadolu Selçukluları döneminde Konya'daki Sahip Ata Külliyesi (1258) taçkapısının iki yanındakiler gibi çok güzel örnekleri bulunur. Mısır'da 15. yüzyılda Memluklar döneminde sebil-küttab (altta sebil, üstte okul) olarak görülen bu yapıtların (Kayıtbay Cami Medresesi) gelişmiş ve seçkin örnekleri Osmanlı mimarisinde yaygınlaşmıştır.
Sebil geleneği 20. yüzyılın başlarına kadar sürmüştür. İstanbul'da saptanabilen kitabeli en son sebil 1896 tarihli, Topkapı'daki Pazar Tekkesi Sebili'dir.
Mimari
Mimarileri ve bezemeleriyle dönemlerinin üsluplarını ve beğenisini yansıtan sebillere çoğunlukla 16. yüzyılın ikinci yarısından sonra rastlanmaktadır (daha öncekiler genellikle ahşap olduklarından bugüne ulaşamamıştır). Bir külliye içinde ya da bağımsız olarak tasarlanan bu yapıların cephe sebili, köşe sebili, pencere biçiminde sebil gibi türleri vardır; ayrıca bağımsız, anıtsal örnekleri de bulunur.
Genellikle yuvarlak, yarım daire ya da çokgen planlı olur, üzeri kubbeyle örtülür, kubbe eteği geniş bir saçak halinde dışarıya taşırılır. Kubbeyi taşıyan sütun ya da ayakların arası yaklaşık bir metre yukarıdan başlayarak madeni şebekelerle kapatılır. İstanbul'da barok üslupta yapılmış pek çok sebil vardır.
Bugüne ulaşan en erken örneklerden biri, İstanbul'da Vefa semtindeki Hasan-kethüda Sebili'dir (1565/1566). Yuvarlak kemerli pencereleri tunç parmaklıklıdır; köşelerde mukarnas başlıklı mermer sütunlar vardır.