Tepealan, Korgan
Tepealan | |
— Mahalle — | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Ordu |
İlçe | Korgan |
Coğrafi bölge | Karadeniz Bölgesi |
Yüzölçümü [1] | |
- Toplam | 233 km2 (90 mi2) |
Rakım [2] | 760 m (2.493 ft) |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0452 |
İl plaka kodu | 52 |
Posta kodu | 52700 |
İnternet sitesi: http://www.korgan.bel.tr/ |
Tepealan, Ordu ilinin Korgan ilçesine bağlı bir mahalledir.
Tarihçe
Tepealan Beldesi’nin tarihi, Turani Irk’a mensup topluluklarla başlamaktadır; fakat kesin olmamakla birlikte buraların ilk sakinlerinin M.Ö. XVI. asır ile M.Ö. VIII. asır arasında Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesi’ne Oğuzların öncü kollarından biri olarak kabul edilen, (Kızılırmak kavisi içinde yaşayan, Hititlilerle çağdaş ve aynı zamanda Hitit Devleti’nin kuzey sınırlarını sürekli tehdit eden) Gaşkalara (Kas/Gas/Kaşga) kadar inmektedir. Gaşkalardan sonra Kimmerler, Sakalar ve kollarının Tepealan Beldesi’nin sakinleri oldukları ve asırlarca burada yaşadıkları sanılmaktadır. Şimdiki Merkez Cadde üzerinde eski belediye binası karşısında bina hafriyatı yapılırken çok derinlerde ve tamamen taşlaşmış Hıristiyan mezar kalıntılarına rastlanmıştır. Hıristiyan mezarlarına Tepealan Beldesi’nde rastlanması buraların çok önceden yerleşmeye açıldığını göstermektedir. Tepealan ve çevresi, Korgan’ın fethi ile de yakından ilgili olup Güllü ya da Tepealan Köyü fethedilmeden evvel buraya gelen alperenler, yörenin yerlisi olan Hıristiyan Turanî toplulukların gönlünü kazanarak bir nevi askeri fethe öncülük etmişlerdir. Bu gün Tepealan Beldesi’nde bulunan Er Hasan ile Güllü evliyalarında yatan Alperenler, Tepealan Beldesi’ndeki Müslüman Türk yerleşimlerinin ilk çekirdeklerini oluşturmuşlardır. Danişmentliler tarafında birkaç kez buradan sahile inilmişse de feth edilememiş, ancak Hacı Emiroğulları tarafından fethedilir. Canik Platosu’nu yayla yapan Türk gruplarından özellikle Çepnilerin, Hacı Emiroğulları’nın emir ve komutasında hiçbir savaş yapmadan, yaylalardan sahile inerken fethettikleri yerlerin başında şimdiki Tepealan veya Güllü Köyü gelmektedir. Hacı Emiroğulları Tepealan Beldesi’ni Canik Dağları ile sahil arasında yer alması nedeniyle bir geçiş yeri olarak kullanmışlardır. Tepealan Beldesi, Çepni ve diğer Oğuz Türklerinin Korgan ve çevresindeki mücadeleleri sonucu fethedilmiştir. XIII. asır sonlarına gelindiğinde fetih hareketi tamamlanmıştır. Tepealan Beldesi, o zaman Başköy, Emiryakup (şimdi Koçcuğaz Köyü) Yüreğir/Üreğir Mezrası (şimdi Terzili ve Beypınarı Köyleri) arasında kalmış geniş bir arazidir. Yörenin 1427 yılında Hacı Emiroğulları’ndan Osmanlılara geçmesi sonucu yapılan 1455 yılı ilk Tahriri Defteri’nde Güllü ya da Tepealan Köyü ile ilgi herhangi bir kayda rastlanmamaktadır. Bu durum Tepealan Beldesi’nin Hacı Emiroğulları tarafından fethi ve Osmanlılara geçtiği dönemlerde muhtemelen güzle ve yayla olarak kullanılmış olması ile ilgilidir. Tepealan Köyü ile ilgili ilk kayıtlar 1642–43 yıllarını kapsayan Karahisar-ı Şarki Sancağı Mufassal Avarız Defteri’nde karşımıza çıkmaktadır. Burada iki haneden oluşan ve Aybastı Kazası sınırları içersinde Depeköy adıyla geçmektedir. Depeköy Köyü’nde her ne kadar eski Turanî Irk’a mensup yerleşmelere rastlansa da Osmanlı yönetimine geçtikten sonra Mahallenin kuruluşu yaklaşık 1576–1642 yılları arasında, başka bir ifadeyle 1600’lü yıllarda Ger-çekleşmiştir. İlk Osmanlı kayıtlarında Tepealan Köyü’nde hiçbir Hıristiyan ahali olmadığı görülmektedir. Turanı Irk’a mensup Hıristiyanlar, Tepealan Köyü’nün fethi ile birlikte ya daha aşağılara göç etmişler ya da Müslüman olmuşlardır. Celali isyanları sonucu Canik Sancağı’ndaki eşkıyalık olaylarının artması nede-niyle ve Tepealan Köyü’nün arazisinin engebeli, ormanlık ve saklanmaya uygun olması bu-ranın köy olarak teşkilatlanmasını geciktirir. Bu arada XVII. asırda Osmanlı Devleti’nin dahili bünyesinde nedeni tam bilinmeyen ve Anadolu’nun doğu taraflarında yaşayan milletlerin batıya doğru yönelen ve gittikçe artan, vesikalardan adeta bir akın şeklinde olduğu anlaşılan batıya göç hadisesi yaşanır. Bu göç dalgasının XVIII. yüzyıl sonlarına kadar devam ettiği görülür. Osmanlı Devleti’nde doğu bölgelerinden batıya göç eden halk, alçak kesimlerden ziyade yüksek ve engebeli yerler arar. Bu dönemde Tepealan Köyü, hem kıyı hem de iç ke-simlerdeki ovalardan yoğun bir göç alır. Bu göç dalgası, Tepealan Beldesi’nin şimdiki sülale ve kabilelerinin son çeklini almasına neden olur. Tepealan Köyü’nün, yaklaşık iki asır Aybastı Kazası sınırları içerisinde kaldığını görmekteyiz. Osmanlı ülkesindeki mülki idarenin 1826 sonrasında birçok gelişme gösterdiği, bu oluşumun 1836 yılından sonra da hızlandığı görülmektedir. Dönemin Devlet Salnamele-rinden de anlaşılacağı gibi ülkede devamlı bir yeni oluşum vardır. Bu oluşumda kaza sayıları ile kaza sınırlarının da değiştiğini görmekteyiz. Bu değişime bağlı olarak 1837 yılına gelin-diğinde Kalınçorak Dağları’nın su bölüm çizgisinin batısı tamamen Keşderesi Kazası sınırlarına katılmıştır. 1638 yılından beri Aybastı Kazası’nın sınırları içersinde yer alan Tepelalan (Tepeköy-Güllü) ve Emiryakup Köyleri (sonradan Koçcığaz Köyü) ile şimdiki Korgan ilçesinin Yaylalar Kuşağı’nın tamamı Keşderesi Kazası sınırları içersine alınır. Böylece Korgan Kazası’nın şimdiki doğu ve güney sınırlarına erişilmiş olur. Bu oluşumlardan en önemlisi ve günümüzde de devam eden muhtarlık müessesesidir. Kısa sürede Canik Sancağı’nda da uygu-lanan muhtarlık sisteminde her kaza merkezindeki mahalleye ve kazaya bağlı köylerde, bü-yüklüğüne göre bir ya da iki muhtar ve imam atandığı görülmektedir. Tepealan Köyü, 1837 yıllında Keşderesi Kazası’nda birleştirilen köyler arasında yer alır. Tepealan, Kozpınar ve Durali Köyü birleştirilerek yönetim bakımından tek köy haline getirilir. Bu büyük üç köyü, Şaban oğlu Hasan ile Recep oğlu Mehmet tarafından idare edilmektedir. Köy imamı ise Soşic Oğlu Halil Efendi’dir. 1850’li yıllardan sonra iklim şartlarının tekrar değişmeye başlaması ve1874 yı-lında Anadolu’da meydana gelen kuraklık nedeni ile iç bölgelerde yaşayan halkı daha nemli yerlere doğru göçe zorlamıştır. 1874 yılından itibaren Tepealan Köyü gerek sahil, gerekse iç bölgelerden sürekli göç almaya başlar. Tepealan Köyü’nün fazla göç almasını diğer önemli nedeni ise 1858 Arazi Kanunu’ndan yararlanmak isteyen insanların, uzun yıllar işletme dışı ve yerleşim yerleri arasında kalmış, boş ve geniş arazilerin kendi adlarına tescil ettirmeleridir. Bu dönemlerde Anadolu’yu boydan boya sarsan kuraklık eklenince Tepealan Köyü’nü bir cazibe merkezi haline getirir. Özellikle hayvancılıkla uğraşan göçmenlerin tercih ettikleri yerler arasında yer alır. Tepealan Köyü sürekli göç alır. XX. yüzyılın başlarında birleşik Mahallenin, nüfusun artması nedeniyle Durali, Tepeköy (Tepealan), Koccuğaz, Kospınar olarak ayrıldığını, Kafkas göçmenlerin Durali Köyü’nün kuzey doğusundaki Pısıltamı (Kundan) Mıntıkası’na yerleştirilmeye başlanması ile de Kundan Köyü olarak teşkilatlanır. Bu arada Tepealan Köyü, XX. asrın başlarında kültürümüzün bir parçası olan, ki-mileri tarafından eşkıya, kimileri tarafından halk kahramanı olarak lânse edilen ve halk ara-sında kahramanlık destanlarına, türkülerine konu olmuş, Hekimoğlu Halil İbrahim’in uzun yıllar saklandığı, barındığı köydür. 1913 yılı Nisan ayı başında yeğenleri olan Küçük ve Bü-yük Mehmet’in Kıralioğlu Hasan Ağa tarafından öldürülür. Hekimoğlu’da yeğenlerinin inti-kamını almak için Tepealan Köyü’nde, şimdiki Güllü mahallesinin Tikenoğlu Deresi mev-kii’ndeki Kıralioğlu Hasan’ın evine gelir. Kıralioğlu Hasan, Hekimoğlu’nun intikam alacağını bildiği için Fatsa’daki devlet yetkililerine haber verir ve gerekli tedbirler alır. Hekimoğlu eve girer girmez Kıralioğlu Hasan’ın işaret vermesi ile hükümet kuvvetleri ve Dadyan Arslan’a bağlı kişiler 26 Nisan 1913 tarihinde evi kuşatır. Uzun bir çatışmadan sonra Gedik Halil vuru-lur. Hekimoğlu çemberi yarar fakat ağır yaralanır. Aldığı ağır yaralara rağmen Tepealan Kö-yü’nden bir hayli uzaklaşır. Yolda öldüğü ya da kır serdarları tarafından yaralı yakalandığı ve öldürüldüğü ifade edilmektedir. Balkan, Birinci Dünya Savaşı ve arkasından Milli Mücadele’nin başladığı yıllarda Tepealan halkı düğüne gider gibi askere gitmiştir. Tepealan Köyü’nde dört şehit görülmesine rağmen askere gidiş de gelmeyen onlarca vatan sevdalısının olduğu bilinmektedir. Bu dönem her yerde olduğu gibi Tepealan Köyü de nüfus kaybına uğrar. (Bu metin Korgan sevdalısı Yöre Araştırmacısı Mustafa BOLGI'nın Korgan Tarihi Coğrafyasının Alt Yapısıadlı eserden alınmıştır.)
Coğrafya
Tepealan Beldesi, doğuda Koçcuğaz ve Terzili Köyleri, güneydoğuda Beypınarı Köyü; kuzeyde Karakışla ve Çitlice Köyleri, batıda ve kuzey batıda Çayırkent Beldesi’nin Fatih, Karşıyaka, Aşağı Oba ve Savcılı Mahalleleri; güneybatıda ise Tokat’ın Niksar ilçesinin Bozcaarmut ve Akgüney Köyleri ile çevrilidir. Tepealan Beldesi; Tepealan, Güllü, Gölcüvez Dereleri arasında yer alan bir beldedir. Güllü Mahallesi yerleşmenin merkezini oluşturur. Tepealan Beldesi’nde pazar yerinin kurulduğu yer, 400 44’ 35” kuzey enlemi ile 37 0 18’34” doğu boylamında bulunmaktadır. İlçe merkezine olan uzaklığı ortalama 13 km’dir (Bu metin Mustafa BOLGI'nın Korgan Tarihi Coğrafyasının Alt Yapısı adlı eserden alınmıştır
Beldenin Toplam Yüzölçümü 4327 Hektardır. Tepealan Güllü Mahallesi'nin Rakımı 660 m olan beldenin en yüksek yeri 1712 m ile Yalman Tepesi dir. Ordu iline 84 km, Korgan ilçesine 13 km, Fatsa ilçesine ise 50 km. uzaklıktadır.[3]
Beldeye en yakın havaalanı 162 km. mesafede Çarşamba ilçesindedir. Belde karayolu ağında olmadığı için ham asfalt bulunmakta ve ulaşım sıkıntısı yaşanmaktadır.[3]
Kültür
Beldenin gelenek, görenek ve yemekleri hakkında bilgi yoktur.
Ekonomi
Beldenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Belediye başkanlığı
Yerleşim yerinin belde tüzel kişiliği olması ile birlikte belde yerel yönetimini temsil etmesi için belediye başkanlığı seçimleri de yapılmaktadır.
Altyapı bilgileri
Belde merkezinde bir ilköğretim okulu, bir Çok programlı lise [4] vardır. Beldenin her mahallesinde de İlköğretim okulu bulunmaktadır. Beldenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Beldeye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup belde de elektrik ve sabit telefon vardır.
Kaynakça
|