Yağmurlu, Kırşehir
Yağmurlu | |
— Köy — | |
Yağmurlu Büyükoba Tepeden Görünüşü | |
Kırşehir | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Kırşehir |
İlçe | Merkez |
Coğrafi bölge | İç Anadolu Bölgesi |
Rakım | 1.010 m (3.314 ft) |
Nüfus | |
- Toplam | 273 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 386 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 40100 |
İnternet sitesi: http://www.yagmurlu.com
https://www.facebook.com/DoganAilesiKirsehirYagmurluBuyukobaKoyu |
Kırşehir iline bağlı 6 parça köyün genel adı.
Tarihçe
Köyün tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır.Çevresinde bulunan kale ve yer altı şehirleri köy çevresin Milattan öncesinde bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Yine çeşitli rivayetlere göre, Yağmur Dede denilen zatın bu bölgeye yerleşmesi köyün adına Yağmurlu dendiği sanılmaktadır. Köyde yaşayan çeşitli aileler soylarını çeşitli yerleşim birimlerine ve Türklerin çeşitli boylarına dayandırmaktadır. Buda köyün homejen bir Türk boyundan olmadığını, farklı Türk boyların zamanla köye gelip yerleştiklerini göstermektedir. Yine köy adet ve gelenekleri. Hayvancılık kültürü (eski tarihlerde Deve ve Keçiler verilen önem) tipik Yörük ve Afşar kültürünü çağrıştırmaktadır. Köy çevresin oldukça dağlık ve tarıma elverişli olmaması nedeni ile köy halkı yayla kültürüne dayalı hayvancılıkla uğraşmıştır. Artan nüfus ve hayvan sayısı nedeni ile köyden çok uzak yaylaklarını kurmaya başlanmışlar, zamanla bu yaylaklar köyden bağımsız 5 adet köy ve çok sayıda mahalleler (mezralar) oluşturmuştur. Resmi kayıtlara göre halen Yağmurlu Köyleri, Büyük Oba, Kaleköy, Yeniyapan (Kurtbeli), Armutlu, Sayobasi ve Saruşağı olmak üzere altı adet köyden oluşmaktadır. Bu köyden olan insanlara Yağmurlu aşireti denmektedir. Yağmurlu köylerinin anlamı: Yağmurlu Büyük Oba, Yağmurlu kaleköy, Yeniyapan, Yağmurlu Armutlu, Yağmurlu Sayobasi ve Yağmurlu Saruşağı köylerinin hepsinin birden, bir aşiretten meydana gelmiş olması gelenek, görenek ve adetlerinin biri birine uyması ve hepsine birden " YAĞMURLULAR" denilmesindir. Yağmurlu köylerine bu adın verilmesi kesin olarak bilinmiyor olmakla beraber, köye ilk yerleşme başladığı zaman bu bölgenin ormanlık olması, fazla yağmur yağmasından dolayı ve yine Halep civarinda bulunan ve Yağmurlu adını taşıyan bir köyden ayrılarak buraya yerleşilmiş olmasından dolayi, Yağmurlu adının verilmiş olduğu rivayet olunmaktadır.
Yağmurlu aşiretinin diğer Türk boyları gibi Orta Asya'da Ön Asya'ya yayılan Uyğur Türklerine mensup olduğunu tarihi belgeler doğrulamaktadır. Köyün kesin tarihi hakıknda yeterli bilgiler bulunmamakla beraber, av peşinde koşan üç kardeşin çok eski zamanlarda bu bölgeyi hayvancılığa ve avcılığa elverişli bulmaları sonucu, bu vadiye yerleştikleri kanaatini uyandırmaktadır. Zira yakın olduğu halde Kızılırmak çevresine yerleşmemiş olması da, bu yoldaki kanaatlari kuvvetlendirmektedir.
BİR KAYNAKTA: Horasan'dan yağmur Dede'nin başkanlığında Anadolu'ya geldikleri bildirilen Abdalların, Kırşehir' in yağmurlu köyüne oturdukları zaman başkanları ulu kişi yağmur dedenin adını bu köye verdikleri savı ise abdallar hakkında araştırma yapanların bu savı önemseyip konunun üzerinde ısrarla durması gerekir.
BAŞKA BİR KAYNAKTA: Eftalit-Akhun Devleti’nden olan ve Yağmur Dede’nin başkanlığında Horasan’dan gelip Anadolu’nun birçok bölgesine dağılan Türkmen Yağmurlu obasından bir bölümü, Kırşehir ve Karaman’a yerleşmişlerdir. Adıyaman, Malatya-Akçadağ, Maraş-Göksun, Sivas-Hafik, Tokat-Gökdere, Trabzon-Sürmene, Bursa, Kütahya-Tavşanlı, Manisa-Kırkağaç, Kırşehir’de, Yağmurlu Büyükoba, Yağmurlu Armutlu, Yağmurlu Kale, Yağmurlu Sarıuşağı, Yağmurlu Sayobası, adıyla beş adet köy bulunmaktadır. Abdal Kara-yağmurlu obası ise, demircilik yaptıkları için, sanat pirlerinin Hz. Davud olduğunu söylerler. Seyyid Battal Gazi yoluyla Hacı Bektaş’ı pir kabul edip, Antalya’daki Kara-yağmurlu ocağına bağlıdırlar. Göçerlikten sonra, Silifke’ye bağlı Cılbayır köyü yakınlarına yerleşen aşiret, bölge halkının rahat vermemesi sonucu, Silifke’nin 10 km. batısındaki Bahçederesi köyü yakınını yurt edinirler. Oradan da göç ederek Silifke’nin Say mahallesine yerleşmişler. Genellikle demircilik, çalgıcılı ve sünnetçilik ile geçimini sağlayan Türkmen Abdalı Kara-yağmurlular, Şu anda Silifke’de 650 hane kadardırlar.
AYRICA: TOKAT - Zile'deki Türbeler ve Yatırlarda YAĞMUR DEDE; Karabalçık Köyü'ndeki câminin yanında bulunmaktadır. Bu ulu kişinin, köyün kurucularından olduğu kabul edilen Ali Kâhyalar sülâlesinin dedeleri olduğu konusunda bir bilgi vardır. Mezarının bulunduğu yerde yağmur ocağı olduğuna, halk inanmaktadır. Bu sebeple Yağmur Dede olarak halkın arasında yaşamaktadır. Yöre halkı en çok yağmur duası yapmak için buraya gelmektedir.
Tarihi Eserler
1) Malkaya Hitit Sunağı
Kırşehir 'de Hitit Dönemi Tarihi için önemli bir belge olan ve Malkayası olarak bilinen bir yazıt bulunmuştur. Prof. Dr. H. Th Bassert bu yazıtı incelemiş ve bunun bir yol levhası olduğunu açıklamıştır. Malkayası Yazıtının bir yol levhası olması Kırşehir 'in de Hattuşaş ' tan güneye inen bir yol üzerinde bulunması ilin Hitit Döneminden kalma önemli bir eser de Öküztaşı olarak bilinen Hitit Sunağı'dır. Bu sunak, üzerinde bir adak havuzunun yer aldığı kare prizma bir gövde de iki öküz başının bulunduğu bazalt taşından yapılmıştır.Üzerinde Hitit yazılarının olduğu bu kaya, dönemin Hitit prensinin oradan geçerken yol işareti olarak kaya üzerine yazılar yazdırdığı kayadır.1950’li yıllarda Alman bilim adamlarının yapmış olduğu araştırma dışında, buralarda ciddi bir araştırmanın yapıldığı da ne yazık ki söylenemez.
2) YağmurluKale
Köyün adını almış olduğu kalenin ise Bizans dönemi kalıntılarına ev sahipliği yaptığını söyleyebiliriz. Ne yazık ki hazine avcılarının hoyratça yapmış olduğu saldırılar sonucu, kale üzerinde bulunan yapı yok edilmiş; oradan çıkan küpler bilinçsizce kişisel hırslar uğruna tahrip edilmiştir.
3) Gavurkale
Kırşehir il merkezine bağlı Yağmurlu Büyükoba Köyünün yaklaşık 1 km. kadar doğusunda yer almaktadır.Yağmurlu Büyükoba sınırları içerisinde kalmaktadır. Kalenin 1 km. kadar doğusunda ve tepenin diğer yamacında Karıncalı Köyü bulunmaktadır. Çevresindeki alana tümüyle hâkim bir konumda yer alan kale, 1725 m. yükselti ile bölgedeki kaleler arasında en fazla yükseltiye sahip olandır. Kale bağlı bulunduğu tepenin en yüksek noktasında yer almaktadır. Bu yönü ile çok korunaklı ve savunmaya son derece elverişli bir alandadır. Araştırmalara göre duvar yapılarında görülen mimari olgular, kalenin bir ilk Tunç Çağı kalesi olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca kalenin güney eteklerinde ilk Tunç Çağı keramiklerine de rastlanmıştır. Kalenin duvar örgüsü ilk tunç çağı kalelerinin duvar örgü sistemi olan kuru duvar örgü tekniği ile yapılmıştır. Kale, doğal koşullarla tahrip olmakta ve duvar yapıları gün geçtikçe mimari yapısını kaybetmektedir. Kalede yer yer kaçak kazı çukurlarına ve değişik şekillerdeki taşlardan oluşturulmuş farklı amaçlarla kullanılan mekân izleri vardır. Kalenin bağlı bulunduğu yükseltinin en üst noktasında tümülüs olarak değerlendirebileceğimiz bir yapıda bulunmaktadır. Yani kalenin en üst noktasında tümülüs, onun eteklerinde de kale yer almaktadır. Kale ve tümülüste aynı tip yapı malzemeleri kullanılmıştır. Kuzey-güney doğrultulu kalenin giriş kısmı doğu taraftadır. Ancak kalenin duvar yapıları büyük oranda tahrip olmuştur. Kalede yer yer kaçak kazı izlerine de rastlanmaktadır. Kalenin doğu eteklerinde anakayanın oyulması ile oluşturulan bir mekanın varlığı söz konusudur. Bu mekanın kuzeyinde derinlemesine inilen bir alan daha vardır. Bu alanın, daha çok Anadolu’nun kuzeydoğusunda sıkça rastlanan su tünellerinin bir örneği ya da bir mağara kalıntısı olduğu düşünülmektedir. Köyümüzde tarihi çanak-çömlek, para, mezar, mağaralar, çizimler, işaretler, tümülüs bulunmaktadır.
Kültür
Eski köy kültürü tipik bir yörük kültürüne benzemektedir. Her ev hanesi hemen hemen tüm işler köy içersinde halledilir köy küçük bir fabrika gibi çalışır, Peynir, yağ, yoğurt yaparlar, koyunlarından yün elde ederler, bu yün ile kilim, halı, çadır çulu, pantolonluk kumaş dokurlar, kazak, eldiven, çorap gibi giysiler örerler, deriyi işler, post, çarık, çanta, peynir tuluğu , yanlık yaparlar. Köy obası bağımsız bir ekonomik birimdir, paraya ve şehre gidip alış veriş yapmaya pek az ihtiyaç duyarlar.
Hikaye Ve Rivayetler
1941-42 yıllarında Kırşehir yöresinde büyük bir kıtlık olur. Bölgeye aylarca yağmur yağmaz. Yağmurlu Büyükoba ile Sayobası köyleri arasındaki Yedikardeş, diğer adıyla “Dede” mezarlarının bulunduğu dağı, bölge halkı kutsal sayar. Halk, tosunlar, koçlar kurban eder ve derin hocaların öncülüğünde bu dağa yağmur duasına çıkar. Fakat ne hikmetse, yine günlerce yağmur yağmaz. Büyük Yağmurlu köyünden halk arasından manici lakabıyla anılan Havva Teyze vardır. Çocukların ve hayvanların açlıkta kırılmasına dayanamaz. Çıkar Yedikardeş dağına, yağmur yağdırması için Allah’a beyitlerle yalvarır. Türküyle yakarışı biter bitmez, kara bir bulut kalkar, bir anda gök güıültüsüyle şiddetli bir sağanak yağmur başlar. Havva Teyze, dağdan inmeden her tarafı sel kaplar. Kalkanlı Deresi ile Yedi Kardeş (Dede) Dağı arasında halk dört saat mahsur kalır.
Obruk dağ,daki Mağara söylencesi: Obruk dağ,ın kente bakan yüzünde bir mağara vardır. Yöre bu mağaraya ilişkin türlü söylenceler anlatır. En bilinenleri şunlardır: İnanışına göre mağaranın içinde ikiye ayrılan yolun birinde bir erkek, öbüründe bir kadın nöbet tutmaktadır. Yol uçsuz bucaksızdır, kimse sonuna varamaz. Mağara suyla doludur. Bir taş atılsa sular taşıp KIRŞEHİR,i basacaktır. Buraya giren, havasızlıktan boğulur. Bu yüzden kimse bu mağaraya girmeye cesaret edemez. Suyu taşar da Kırşehir,i basar diye mağaraya ufacık bir taş bile atılmaz. Mağarada büyülü bir giysi vardır. Ele alınca dağılıp dökülür, toplanıp yerine konulursa eski haline döner. Mağaranın demir kapısı, ardında durup dinlenmeden birbirine sürtünüp bilinen iki kılıç vardır. Günün birinde bir yiğit bu kapıyı açacaktır. O yiğit bu kılıçlara başını kaptırmadan geçerse içerde saklı her şey onun olacaktır. Söylencelerden birine göreyse bir zamanlar mağaradaki yollardan biri bir saat ötedeki Karıncalı Köyü,ne çıkmaktaydı. Mağaranın köye açılan ucuna bakanlar gördükleri bir top ışıkla büyülenir, ardına düşerler. Onlar kovalar, ışık kaçar, bir türlü ışığa ulaşamazlar. Işığın ardına düşüp de geri dönen olmamıştır. Günün birinde mağaranın ağzı bir örümcek ağıyla kapanır. Öyle korkunç bir görünümü vardır ki kimse buradan geçmeye cesaret edemez. Bir zaman sonra bir kuş bu örümcek ağına yuva yapar. Örümcek ona dokunmaz. Kuşun yavruları olur,büyümeye başlar. Bir gün kocaman bir yılan, yavruları yemek isteyince örümcek onu ağına çeker, yutuverir. Bu yüzden örümcek KIRŞEHİR,de kutsal sayılır. Mağara ağzında Obruuuuk diye bağırılırsa Obruk diye yanıt gelir. İnanışa göre bu yanıtı verenler cin tayfasıdır.
GAVUR KALESİ BİLGİLERİ VE ÇEŞİTLİ RİVAYETLER BİLGİ: Kırşehir il merkezine bağlı Yağmurlu Büyükoba Köyünün yaklaşık 1 km. kadar doğusunda yer almaktadır.Yağmurlu Büyükoba sınırları içerisinde kalmaktadır. Kalenin 1 km. kadar doğusunda ve tepenin diğer yamacında Karıncalı Köyü bulunmaktadır. Çevresindeki alana tümüyle hâkim bir konumda yer alan kale, 1725 m. yükselti ile bölgedeki kaleler arasında en fazla yükseltiye sahip olandır. Kale bağlı bulunduğu tepenin en yüksek noktasında yer almaktadır. Bu yönü ile çok korunaklı ve savunmaya son derece elverişli bir alandadır. Araştırmalara göre duvar yapılarında görülen mimari olgular, kalenin bir ilk Tunç Çağı kalesi olduğu izlenimini vermektedir. Ayrıca kalenin güney eteklerinde ilk Tunç Çağı keramiklerine de rastlanmıştır. Kalenin duvar örgüsü ilk tunç çağı kalelerinin duvar örgü sistemi olan kuru duvar örgü tekniği ile yapılmıştır. Kale, doğal koşullarla tahrip olmakta ve duvar yapıları gün geçtikçe mimari yapısını kaybetmektedir. Kalede yer yer kaçak kazı çukurlarına ve değişik şekillerdeki taşlardan oluşturulmuş farklı amaçlarla kullanılan mekân izleri vardır. Kalenin bağlı bulunduğu yükseltinin en üst noktasında tümülüs olarak değerlendirebileceğimiz bir yapıda bulunmaktadır. Yani kalenin en üst noktasında tümülüs, onun eteklerinde de kale yer almaktadır. Kale ve tümülüste aynı tip yapı malzemeleri kullanılmıştır. Kuzey-güney doğrultulu kalenin giriş kısmı doğu taraftadır. Ancak kalenin duvar yapıları büyük oranda tahrip olmuştur. Kalede yer yer kaçak kazı izlerine de rastlanmaktadır. Kalenin doğu eteklerinde anakayanın oyulması ile oluşturulan bir mekanın varlığı söz konusudur. Bu mekanın kuzeyinde derinlemesine inilen bir alan daha vardır. Bu alanın, daha çok Anadolu’nun kuzeydoğusunda sıkça rastlanan su tünellerinin bir örneği ya da bir mağara kalıntısı olduğu düşünülmektedir. Doğal bir mağara olup, sarkıt ve dikitler mevcuttur. Onyx mermeri ihtiva etmektedir.
Köy mutfağı
Köye özgü bir yemek bulunmamakla birlikte bölgede bulunan tüm yemekler yapılmaktadır. Köyün tipik yaşantısı gereği tahıl ürünleri, bulgur, düğü, yarma ile yapılan yemekler ve hayvansal gıdalara dayalı süt, yoğurt, peynir, et yemekler ağırlıktadır. Eski yöre insanı deniz ve deniz ürünlerini sevmezler ve tüketmezlerdi.
Coğrafya ve iklim
Köyde İçanadolu bölgesinin tipik karasal iklim hakim olmakla birlikte şehir merkezine göre kışlar daha sert geçmektedir. Köyde İçanadolu bölgesinin tipik karasal iklim hakim olmakla birlikte şehir merkezine göre kışlar daha sert geçmektedir. Yağmurlu Büyükoba köyünde sıcak ve ılıman iklim görülmektedir. Kış aylarında yaz aylarından çok daha fazla yağış düşmektedir. Köppen-Geiger iklim sınıflandırmasına göre Csb olarak adlandırılabilir. Yağmurlu Büyükoba köyünün yıllık ortalama sıcaklığı 9.7'dır. Yıllık ortalama yağış miktarı: 434 mm 5 mm yağışla Ağustos yılın en kurak ayıdır. Ortalama 59 yağış miktarıyla en fazla yağış Aralık ayında görülmektedir. 20.1 sıcaklıkla Temmuz yılın en sıcak ayıdır. Ocak ayında ortalama sıcaklık -1.5 olup yılın en düşük ortalamasıdır. Yılın en kurak ve en yağışlı ayı arasındaki yağış miktarı: 54 mm Yıl boyunca ortalama sıcaklık 21.6 dolaylarında değişim göstermektedir.
Bitki Örtüsü ve Yaban Hayatı
Cumhuriyet yıllarına kadar Köyü çevreleyen dağlar meşe ormanları ile kaplı imiş. Zamanla insan unsuru nedeni ile orman bitki örtüsü tahrip edilmiş köy çevresindeki dağların pek az yerinde çılız meşe ağaçlarını görmek mümkündür. Orman bitki örtüsün yerini bozkır bitki (geven , deve dikeni, gelincik, çoban yastığı , kuşkuşa yemlik, kekik ) örtüsü almıştır. Bitki örtüsün tahrib edimesine bağlı olarak yabani hayvanlarda çok azalmıştır. Yinde zaman zaman Köy çevresine Tavşan, Tilki, Keklik gibi hayvanlara rastlamak mümkündür.
KÖYÜMÜZDE YAŞAYAN BAZI YABANİ HAYVANLAR
1-Kurt 2-Kızıl Tilki 3-Kartal 4-Şahin 5-Doğan 6-Baykuş 7-Porsuk 8-Yaban Domuzu 9-Gelengi Anadolu Yer Sincabı 10-Kulaklı Orman Baykuşu 11-Keklik 12-Çok sayıda yabani kuş türleri ( Yabani ördek ve diğer ördek türleri, Kaz ve diğer kaz türleri , Serçe , Kumru , Ağaçkakan vs...) 13-Tarla Faresi ve Bir Çok Fare Türü (Sarı Ev Faresi , Susıçanı vs...) 14-Köstebek 15-Çok sayıda Böcek ve Sürüngen türleri(Yılan , Kertenkele , Akrep , Deve Örümceği , Çıyan , Kurbağa , Kaplumbağa vs...) 16-Gelincik 17-Yarasa 18-Yabani Tavşan 19-Anadolu Çöl Faresi 20-Körfareler 21-Sarı Ev Faresi 22-Susıçanı 23-Anadolu Tarlafaresi 24-Araptavşanı 25-Akdeniz Tarlafaresi 26-Kirpi 27-Sincap VARLIĞI KESİNLEŞMEYEN: VAŞAK ( YOZGAT'TA GÖRÜLDÜ) SAZLIK KEDİSİ , ÇİZGİLİ SIRTLAN , YABAN KEDİSİ
Nüfus
Köyde nüfus her geçen yıl azalmaktadır. Yağışların azalması, tarım arazilerin modern tarıma yapılamayacak kadar engebeli olması, meraların tahrip edilmesi köy insanını 1945 başlayan hızlı bir göç dalgası başlamıştır. Köy insanı büyük çoğunluğu yurt dışına işci olarak çalışmaya gitmişler, geri kalan önemli bir kısmı il merkezinin belirli kenar mahallerine yerleşmişler köyde yaşadıkları kültürü burada devam ettirmeye çalışmışlardır. Başta Anakara olmak üzere büyük şehirlere çalışmaya gidenler olmuş ve zamanla da buralara yerleşmişlerdir. Şuan köyde 200 civarında insan yaşamasına karşın halen köy kütüne bağlı 30000 yakın insan bulunmaktadır. Gerek yurt dışında gerekse göç ettikleri şehirlerde birbirlerine yakın evler tutarak akrabalık bağlarını, dayanışma kültürleri korumuşlardır.Ayrıca köy halkı yoksuluktan bir başka çıkış noktası olarak Eğitim Öğretim görmüş, Devletin çeşitli kurumlarında Vali, Hakim , Savcı, Doktor , Öğretmen ... olarak çalışan çok sayıda insan bulunmaktadır.
Vali Dr. Ahmet Altıparmak
Dr. Mehmet Ali Altın
Muharrem Ertaş
Yağmurlu Yusuf
Yıllara göre Yağmurlu Büyükoba Köyünde nüfus verileri şöyle gerçekleşmiştir.
Yıllara göre köy nüfus verileri;
2009 - 93
2008 - 104
2007 - 108
2000 - 171
1997 - 132
2009 adrese dayalı nüfus sayımına göre Yağmurluarmutlu köyünde 42 (25 Erkek, 17 Kadın), Yağmurlubüyükoba köyünde 93 (54 Erkek , 39 Kadın), Yağmurlukale Köyde 48 (25 Erkek , 23 Kadın ), Yağmurlusayobası Köyünde 17 (10 Erkek , 7 Kadın) yaşamaktadır.
Abdallar;
(Abdalların ilk yerleştiği köyün adı Yağmurlu Büyükoba Köyüdür.)
Sülaleler
KUZEY CEPHESİ
Omarlar
Memikler
Avcaluşağı
Daşkulaklar
Eştiler
Düverliuşağı(Ketolar)
Gıcıkoğlulları(Gıcıklar)
Osmanoğlulları(Kadiler)
Mamıllor
Akkozlar
Bıyıklar(Buyoğlulları)
Tebbikler
Karaosmanoğulları
Karamehmetuşağı
Topuzlar
Kümalar
Eminler
Öğsüz Mehmetler
Ali Efendiler
GÜNEY CEPHESİ
Azılılar (Azılıoğlulları)
Emiroğlulları
Topduakılar
Hacıoğalar
Hametler
Cin Hasanlar
Irışfanlar
İsbioğlu(Sipahioğlu)
Katipuşağı
Dudoğlu
Arıklar
Nasiy Uşağı
Mollasülükler
Sarısüllüoğlulları(Çolaklar)
Deliomarlar
Güzeller (Arapgiler)
Bektaşlar
Alikülcüler
Sarıoğlulları
Çaparalliler
Karamehmetuşağı
Harrikler
Hacıonbaşılar
Mollaosmanlar
Bektaş oğulları
Yakuplar
Hacımusaoğlu
Kamberoğlu
Taşkılıoğlu
Abdullauşağı
Karamusalar
Altıparmaklar
Pozaoğlulları
Çarkıtoğlu
Kellecioğlu
Habbuşağı
Savranoğulları
Kündürler
Merdenler
Küstenler
Köyün Sosyo-Ekonomik Yapısı
Köy insanı 1950'lere kadar kendi ihtiyacını kendi karşılayan bağımsız bir ekonomik birim gibi olmuş, insanlar senelik yiyeceklerini o yıl hazırladıkları zaman mutlu olmuşlardır. Değişen ekonomik şartlar ve yeni ihtiyaçlar köyün tarım ve hayvanılığa dayalı ekonomisi kafi gelmemiştir, köyde yaşayan pek çok insanı göçe zorlamıştır. Şuan köyde bulunan pek az insan küçükbaş hayvancılık ile uğraşmaya devam etmektedir. İl Merkezin yakın olması nedeni ile de birçok temel ihtiyaçlarını ilden karşılamaktadırlar
Şeiht Ve Gazilerimiz
1) ALİ ALTIPARMAK (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI )
2) İSMAİL ALTIPARMAK (YEMEN GAZİSİ)
3) HÜSEYİN SARIOĞLU (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI - IRAK CEPHESİ)
4) OSMAN SARIOĞLU (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI - ÇANAKKALE CEPHESİ)
5) ABDULLAH ÇÖRTÜK (ÇANAKKALE CEPHESİ)
6) CELİL AZILI (ÇANAKKALE GAZİSİ)
7) KELLECİOĞULLARINDAN İSMAİL (YEMEN CEPHESİ)
8) KELLECİOĞULLARINDAN ALİ (YEMEN CEPHESİ)
9) HALİL KORKMAZ (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI - ÇANAKKALE CEPHESİ)
10) HACI KORKMAZ (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI - ÇANAKKALE CEPHESİ)
11) OSMAN KARACA (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI)
12) MEHMET ÇELİK (BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI - ÇANAKKALE CEPHESİ)
13)Şeyh Mehmet
Yaylalar
1) KILIÇÇI YAYLASI
2) ÇOLAKLARIN SAZAK YAYLASI
3) KADILARIN SAZAK YAYLASI
4) HACIAĞANIN SAZAK YAYLASI
5) KILLIPINAR YAYLASI
6) YAĞLAMA YAYLASI
7) KUYTULUK YAYLASI
8) KARAPINAR YAYLASI
9) ELİNKAVAĞI YAYLASI
10) ALMALI YAYLASI
11) GEYCEK YAYLASI
12) YUKARI KANARYA YAYLASI
13) AŞAĞI KANARYA YAYLASI
14) YUKARI KAREYER YAYLASI
15) AŞAĞI KAREYER YAYLASI
16) GÜLLÜ TARLA YAYLASI
Dernek
Köyümüzün Ankara ve Almanya da dernekleri bulunmaktadır. Ankara , Kırşehir Yağmurlu Büyükoba Köyü Dernek Başkanı İbrahim Topuzdur.
Dağlar
1) Baran Dağı (1963 metre) (Kırşehir'in En Yüksek Dağı) 2) Kargasekmez Dağı (1712 metre) (En Yüksek İkinci Dağı)
Spor
YEŞİL KIRŞEHİRSPOR (Kırşehirspor, Kırşehir'de Kılıçözü, Esnafspor ve YAĞMURLUGÜCÜ spor kulüplerinin 1969'da birleşmesiyle kurulmuş bir spor kulübüdür.) Kırşehir Dernekler Federasyonunun düzenlemiş olduğu futbol turnuvasında 26 Ekim 2008 günü final maçı Yağmurlu Büyükoba ile Pekmezci Köyü arasında oynanmış ve Yağmurlu Büyükoba maçı 7-2 yenerek kupayı almıştır.
Türküler
1) Kanlı Ali Ve Kanlı Derviş Türküsü (1915'li yıllarda Kırşehir merkeze bağlı Yağmurlu Büyükoba köyünden Ahmet Kâhya'nın kızına aynı köyden Hüseyin adlı bir genç âşık olur. Ne var ki baba kız bu evliliğe karşıdırlar. Ahmet Kâhya'nın akrabası Hacı Ömer'in Ali ve Derviş adlı iki oğlu vardır. Ahmet Kâhya, Ali'ye "Bu Hüseyin bize rahat vermiyor, onu ortadan kaldırırsan sana kızımı veririm ve maddi yardımda bulunurum." der...) Niye bunaldın da bastın mühürü Kır at gitmiş ıssız kalmış ahırı Arifim de kime etmiş gahiri Kucakladım amma canı kalmamış Ali beyim yatamıyom merahtan Kurşunun sesi de gelir uzahtan Koç yiğitler kurtulmamış tuzahtan Sarıldım da tatlı canı kalmamış Karahıdır derler bir yüksek köyce Kurtbeli depesi yolları ince Yiğitler içinde tek körpem toyca Tuttum amma gayrı canı kalmamış Kar geliyo kar geliyo Cemadanı dar geliyo Gezemiyom el içinde Bu iş bana zor geliyo
2) Eşkıya Kabasakal Türküsü (1919-1920 yıllarında Yağmurlu Kale Köyünde o güne kadar mert, yiğit ve dürüst olarak bilinen Kabasakal Mehmet, Kırşehir'de bir kahvede otururken kahveye eşkıya Abit gelir. Kahvede bulunanlar Abit'e fazlaca iltifat ederler. Kabasakal buna çok sinirlenir ve kahvedekilere, "Mala-cana kasteden bir eşkiyaya bu kadar değer vermelerinin nedenini" sorar. Eğer bir eşkiyaya bu kadar değer veriliyorsa bu günden sonra ben de eşkıyalığa başlıyorum der ve o günden sonra eşkıyalığa başlar. Abit, Kesikköprülü Mehmet, Abiloslu Veli ve buna benzer eşkiyalarla işbirliği yapan Kabasakal, Halep, Adana başta olmak üzere uzak bölgelerden gasbettiği hayvanları sürer getirir, satar...) Öte geçe beri geçe Kır atın ayağı keçe Kurban olam Memmet ağam Benim bir tek oğlan neçe Koca bağın bir tek dalı Evimizin gonca gülü İki gündür aş gaynamaz Havlumuzda yatar ölü
3) Seyyah Oldum Gezdim Gurbet İlleri Ünlü halk ozanı Karacaoğlan'ın yaşadığı devir ve doğduğu yer üzerinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Türkmen şairi olduğundan fikir birliğine varan araştırmacılar, Karacaoğlan'ı genelde XVII. yüzyıl şairleri arasında sayarlar. Kırşehir yöresinde yaptığımız araştırmada Kırşehir, Yağmurlu Kale köyünden Mustafa Bektaş, cönkte verdiğimiz bilgiyi bize aynen aktarmıştır... Bu konu hakkında söylendiği bildirilen şiir şöyledir: İsmail Bey yaylasından kalkınca Soğuk sulu yaylalarım kal demiş Hiç vefa yok imiş attan deveden Derde derman olmaz imiş mal demiş Hani benim emmim oğlu Ömer'im Ciğerime bir od düştü yanarım Mamalı'yla Afşar benim tımarım Bölük bölük tımarlarım kal demiş Hani benim emmim oğlu Bücür'üm Yüreğime bir od düştü acırım Sarı Haliloğlu çeksin ecirim Toplu toplu alaylarım var demiş Derilirler üstümüze gelirler Haramiyiz deyi korku verirler Elif kızı elimizden alırlar Gece gündüz işim ahü zar demiş Karacaoğlan der ki kolu bağlıyım Ciğerciği aşk oduyla dağlıyım Mamalı'da ben bir Rıdvan Oğlu'yum Kaplan postu yedeklerim kal demiş
Şiir
YAĞMURLU
Sonbaharda uğradımda yağmurlu eline
Dar akşam düştüm yayla yoluna,
Kimseler kalmamış varsam yanına
Ağla anam ağla gurbet ellerde
Ölemde Kurtulam gayri dillerde
Sıla çok uzakmış dağlar görünmez
Soğuk karapınar suyun icilmez
Bozulmuş bahçeler bülbüller ötmez
Ağla anam ağla gurbet ellerde
Ölemde kurtulam gayri dillerde
Terkettim sılayı dönemem gayrı
Anamda babamda ben düştüm ayrı
Gurbet ellerinde kimsem yok gayri
Ağla anam ağla gurbet ellerde Ölemde kurtulam gayri dillerde
Resim galerisi
KAYNAKÇA
MAHMUT DOĞAN
Dış bağlantılar
Yağmurlu Köyleri Derneği Resmi Web Sitesi https://www.facebook.com/DoganAilesiKirsehirYagmurluBuyukobaKoyu