Albulena Muharebesi
Albulena Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Arnavutların Osmanlı kampına hücumunu gösteren gravür. | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Osmanlı İmparatorluğu | Leş Birliği | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
İsa Bey Evrenos Hamza Kastrioti | İskender Bey | ||||||
Güçler | |||||||
50.000 - 80.000 asker | 8.000 - 10.000 | ||||||
Kayıplar | |||||||
30.000 asker; 24 sancak | Bilinmiyor |
|
Albulena Muharebesi veya diğer bilinen adıyla Ujëbardha Muharebesi, 2 Eylül 1457 tarihinde İskender Bey komutasındaki Arnavut güçleriyle İsa Bey Evrenos ve İskender Bey'in yeğeni Hamza Kastrioti komutasındaki Osmanlı Ordusu arasında yapılan bir muharebedir.
İskender Bey on yılı aşkın süredir Arnavutların beyi idi ve Osmanlı otoritesine karşı zafer elde etmişti. Ancak İsa Bey'in yönetimindeki Berat'ta yaşanan kayıp ile İskender Bey'e bazı güvendiği adamlar ihanet etti, bunlardan biri Moisi Arianit Golemi idi. Bir yıl sonra Golemi, komutası altındaki Osmanlı birlikleriyle geri döndü ama Oranik Muharebesi'nde yenildi, İskender Bey'in ordusuna tekrar katıldı. Daha sonra, durumdan memnun olmayan Hamza Kastrioti ihanet etti ve İsa Bey ile ikinci bir Osmanlı saldırı kuvveti getirdi.
1457 yılının Mayıs ayı sonlarında Osmanlı ordusu geldi ve Mat Nehri vadisine doğrudan yürüdü. İskender Bey Akıncılardan oluşan öncü kuvveti geciktirmeye çalıştıysa da Osmanlı ana ordusunun yaklaşması ile geri çekilmeye karar verdi. Hamza Kastrioti, İskender Bey'in taktiklerine alışıktı, İskender Bey taktiklerine bir yenisini ekledi. Kuvvetlerini gruplara böldü ve farklı istikametlerde dağlar boyunca ilerlemelerini emretti, Osmanlı kuvvetlerine görünmeden belirlenen tarihe kadar ilerlemeyi sürdürecek ve tarih gelince işaretler verilecekti. Arnavutlar Eylül ayına kadar farklı istikametlerde görünmeden ilerledi, Osmanlı askerleri bıkkındı ve İskender Bey'in mağlup olduğunu düşünüyordu. 2 Eylül 1457 tarihinde İskender Bey, grupların toparlanıp Osmanlı kampına sürpriz bir saldırı başlatmasını emretti, 30.000'den fazla Osmanlı askeri öldü ve esir düştü. Bu askerlere Hamza Kastrioti de dahildi, daha sonra İtalya'daki Napoli'de hapsedildi.
Bu zafer, Arnavutların moralini yükseltti. Sayıları çok azdı, fakat bundan sonra mücadeleye devam ettiler. Albulena muharebesi, İskender Bey'in Osmanlılara karşı en parlak zaferi olarak görülmektedir. Ancak, aynı zamanda bu savaş Arnavut direnişinin zirve noktasıydı, İskender Bey'in çeyrek yüzyıl sürecek Osmanlılarla ateşli bir mücadele döneminin de başlangıcı idi. Hatta Ocak 1468'de İskender Bey'in ölümüne rağmen 1478 yılına kadar savaş devam etti ve aynı yıl Krujë'nin düşmesi ile savaş sona erdi ve İskender Bey'in Arnavutluk'u Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilmiş oldu.
Muharebe öncesi
Arnavutluk'un hükümdarı (Latince: dominus Albaniae) İskender Bey, anavatanına dönmeden ve Osmanlı Devleti'ne karşı 1444 yılında ayaklanma başlatmadan önce asker ve komutan olarak Osmanlı ordusunda birkaç yıl hizmet etmişti.[2] 1448 yılında yapılan II. Kosova Muharebesi'nde İskender Bey'in yardımının ulaşamaması üzerine Transilvanya voyvodası János Hunyadi yenildi. Bu yenilgi üzerine Osmanlılar üzerindeki Macar baskısı son buldu, Belgrad ve çevresi ile sınırlı kaldı.[3] İskender Bey, 1450 yılında kontrolden çıkan Berat'ı 1455 yılında kuşattı. İskender Bey'in geçici süreliğine ana ordudan ayrılması ile Osmanlılar karşı taarruza girişti ve sonucu Arnavutlar için felaket oldu. Bu savaş, İskender Bey'in en yardımsever ve önemli müttefiği Aragonlu V. Alfonso'nun pan-Akdeniz imparatorluğu kurma umutları için de büyük bir darbe oldu.[4] Arnavutlar'ın maneviyatını ancak Papa III. Callixtus yükseltebilirdi, haçlı seferlerinin yapılmayacağını düşünerek endişeleniyorlardı, Papa İskender Bey'e yardım sözü verdi.[4]
Haçlı seferlerinin başlamasından önce Osmanlı sultanı II. Mehmed, Macarlara ve Arnavutlara karşı sefer başlatmaya karar verdi. Nisan 1456'da İskender Bey, elçisi Pal Engjëlli'yi ihtiyaç duyulan yardım için batıya, Kutsal Makam'daki Domenico Capranica'ya gönderdi.[5] İskender Bey'in Berat yenilgisi sonrası Osmanlı saflarına geçen komutanı Moisi Arianit Golemi, Mayıs 1456'da Osmanlı kuvvetleriyle geldi ve Oranik Muharebesi yapıldı. Muharebede yenilen Golemi'ye merhamet gösterildi ve Arnavutlara tekrar katılmasına izin verildi.[6] Temmuz 1456'da II. Mehmed, büyük bir ordu ile Macarların elindeki Belgrad'ı kuşattı fakat Hunyadi tarafından yenildi.[7] O yıldan sonra Karamanoğulları Beyliği'nin beyi II. İbrahim, İskender Bey'i, Papa Callixtus'u, Hunyadi'yi, Aragonlu Alfonso'yu barındıran ve sultanı yenmeyi amaçlayan bir anti-Osmanlı ittifağı kurmaya çalıştı.[6] Ancak bu plan asla uygulamaya konulmadı.[8]
İskender Bey'in kaynakları on yılı aşkın devam eden savaş sebebiyle bitkin düşmüştü. Alfonso ve papa ihtiyaçlarını Venedik sebebiyle tam olarak karşılayamıyordu. Venedik, İskender Bey'in Aragon Krallığı ile olan ittifağı sebebiyle ikinci bir savaş düşünüyordu. Lekë Dukagjin zamanında İtalyan devletiyle olan ilişkiler daha da kötüye gitti, İskender Bey'in pek güvenilmez ordusu kuzeyde Dagnum'u ele geçirdi.[8] İskender Bey bunu desteklemedi, Venedik bunu casus belli olarak nitelendirdi ve İskender Bey'e karşı sefer başlattı. Herhangi bir muharebe yaşanmadı fakat Arnavut - Venedik ilişkileri en düşük noktaya geldi. İskender Bey'in yeğeni ve en önemli subaylarından biri Hamza Kastrioti ihanet edip Osmanlılara katılmıştı, bu sırada Venedikli papazlar da İskender Bey aleyhine provokasyon yapmakta idi.[9] İskender Bey'in büyüyen gücü sebebiyle Hamza hoşnutsuz oldu, sultanın yanında yer aldı ve bir fetih ile Arnavutluk'un büyük kısmının fethini teklif etti.[10][11] İskender Bey Venedik'e provokasyonlarını durdurmaları veya bir savaş arasında seçim yapmaları için ültimatom verdi.[9] Beklenen Haçlı seferinden beri Venedik, Osmanlı yanlısı görünmek istemiyordu; Arnavutluk'a karşı duruşunu yumuşattı.[12]
Savaş
1457 yılının Mayıs ayının sonunda büyük bir Osmanlı ordusu Arnavutluk'a yaklaştı. İskender Bey, Papa Callixtus'a mektup yollayıp bilgi verdi ve askeri yardıma olan aşırı ihtiyacını da yineledi.[10] Papa yanıt olarak Arnavutluk'a donanma yolladı - üstelik düşman kontrolündeki karaya - fakat bir başarı elde edemediler. Bunun üzerine İskender Bey, yaklaşan Osmanlı ordusu ile tek başına savaşmaktan kaçındı.[13] II. Mehmed, ordunun komutasına İsa Bey Evrenos ile Hamza Kastrioti'yi yerleştirmişti.[1] İsa Bey deneyimli bir komutandı, Gjon Kastrioti'nin 1430'daki isyanını bastırmıştı ve Berat'taki başarılı karşı saldırıyı yönetmişti. Hamza birkaç muhalif Arnavut komutanı yanında getirmişti ve İskender Bey'den bekledikleri taktikler hakkında da şahsi bilgileri mevcuttu.[13] Osmanlı ordusu toplamda 50.000 ilâ 80.000 arası askerden oluşuyordu. Bu büyüklükteki ordular genellikle sultan tarafından yönetilirdi ve orduyu II. Mehmed'in yönettiğine dair söylentiler yayılıyordu. Buna karşılık İskender Bey'in kuvvetleri 8.000 ilâ 10.000 arası askerden ibaret idi.[14]
İskender Bey'in ortadan kayboluşu
Osmanlı ordusu tek küme olarak Arnavutluk'a yürümedi. İlk müfrezeler olarak Akıncılar doğrudan Debre'ye ilerledi. İskender Bey bu ilerleyişi oyaladı, fakat Osmanlı ana ordusu geldi, Arnavutların daha fazla direnebilmesi mümkün değildi; İskender Bey geri çekildi. İsa Bey ve Hamza, Arnavut arazisini ve taktiklerini biliyordu, İskender Bey çarpışma için yeni bir yol seçti.[14] Normalde düşmanı cezbeder ve pusuya düşürürdü. Yeni taktiği buna benzerdi, fakat uygulayış tarzını farklı kılmıştı.[15] Düşman tarafından takip edilmeyi imkânsız hale getirmek için İskender Bey ordusunu birkaç gruba böldü, komutanlarına askerlerle ormanlar ve dağlar boyunca ilerlemesini, talimat gelmedikçe Osmanlı ordusuyla hiçbir şekilde çarpışmamalarını ve grupların birleşmemesini emretti. Arnavut savaşçıları yöre halkından yardım alıyordu ve yürüyüş esnasında da ihtiyaçları temin edilebiliyordu.[15]
Osmanlılar Mat ilçesine ilerledi ve bölgeyi talan etti.[15] İskender Bey kuvvetleri ise Osmanlılara paralel düzende dağlarda yol aldı.[16] İsa Bey, İskender Bey'i kesin yenilgiye uğratamadığından dolayı, isyanı tam olarak bastırana kadar Arnavutların ana kalesi Krujë'nin kuşatılmamasına karar verdi. Tumenishta (Skënderbeu) dağı kuzeyinde Osmanlı ordusu kamp kurdu ve İskender Bey'in ortaya çıkmasını beklemeye başladılar. Günümüzde Laçi'nin güneyindeki bu bölgeye Albulena (Arnavutça: Uji i Bardhë) denmekte idi.[15] Tepelere yerleştirilmiş bir dizi muhafız tarafından korunmakta idi.[16] Tumenishta 1450'de meydana gelen Kruje Kuşatması'nda İskender Bey'in Osmanlı birliklerine karşı gerçekleştirdiği akınların temelini oluşturduğundan İsa Bey ile Hamza burada meydana gelecek herhangi bir direnişi ezmeye hazırlanıyordu.[17] Başarısız oldular fakat Arnavut kuvvetlerince de herhangi bir saldırıya uğramadılar. İskender Bey'in planı hâlâ riskliydi, Osmanlı komutanları kampın kuzeyini herhangi bir saldırıya karşı güçlendirmişti, kampın doğusu ise az tahkim edildi.[16] Osmanlı keşif kolları Mat Nehrini geçerek Kuzey Arnavutluk'a girdi. Bu keşif grubu Venedik kontrolündeki Lezhë önlerinde göründü, Venedik bölgesinin içlerine doğru ilerleyişe devam ettiler.[17]
İskender Bey'in ortaya çıkmaması sebebiyle Osmanlı ordusuyla karşılaşmaktan çekindiği ve adamlarının ihanetine uğradığı söylentisi yayılmaya başladı. Bu söylentiler Dıraçlı Venedikliler tarafından da kabul gördü.[17] İsa Bey ve Hamza temkinli davranıyordu, ancak Osmanlı keşif grupları kampın kuzeyindeki İşkodra'ya ulaşmıştı. İskender Bey, Temmuz ve Ağustos ayları boyunca dağlarda kaldı. Ordusunun bu süreçte ne yaptığı kesin olarak bilinmemektedir. İskender Bey, Osmanlıları dışarıda fazla zorlamadan yıpratmayı ve Osmanlı askerlerinin kendisinin kaçtığına inanmasını sağlamayı planlıyordu. George Pjetri isimli elçisini Roma'ya gönderen İskender Bey, Arnavutluk'un kesin olarak düştüğü izlenimini yarattı, Arnavutluk dışında Osmanlı'ya karşı bir müdahelenin gerekliliğini de bildirdi.[18] 17 Eylül 1457'de -Muharebeden sonra-, Papa Callixtus, Johan Navarre'yi haçlı seferine maddi kaynak sağlamak üzere yardıma gönderdiğini İskender Bey'e bildirdi.[19] Ancak Navarre geldiğinde, durum zaten değişmişti.[20]
Muharebe
Yöre halkı İskender Bey'e sadık kaldı ve onu ele vermedi. İsa Bey ile Hamza'nın İskender Bey'in mağlup olduğuna inancı arttı ve bu sayede geri çekiliş başladı. Doğru zamanı değerlendiren İskender Bey, ordusuna sinyali verdi; ayrı gruplar halindeki ordusu Osmanlılara görünmeden birleşti. Ordu Tumenishta tepelerinde birleşmişti - Osmanlı kampının en zayıf noktası - ve 2 Eylül 1457 tarihinde ordu Osmanlı kampına saldırmak üzere üç gruba ayrıldı.[20] İskender Bey, en güvendiği adamlarıyla yüksek bir noktaya çıktı ve Osmanlı askerlerinin dinlenmekte olduğunu gördü. Muhafızları halletmek için elit askerleri ile aşağı indi. Ancak biri İskender Bey'i gördü ve kampın içine doğru bağırarak kaçtı. Muharebenin baskın niteliğini korumak için İskender Bey, askerlerine saldırı için hazır olmalarını emretti.[21][22]
Metalik araçlardan ve silahlardan gelen gürültü eşliğinde Arnavutlar, Osmanlı kampına hücum etti. Osmanlı askerleri hazırlıksız yakalanmıştı, sayıca üstünlüğe rağmen Arnavut saldırısı karşısında korkuya kapıldılar, beklediklerinden daha fazla Arnavut askeri tarafından saldırıya uğramışlardı.[23] Hamza askerleri düzene sokmaya çalıştı, Arnavutların sayıca az olduğuna dair güvence verdi.[22] İsa Bey ise Hamza Kastrioti'ye destek göndermeye çalıştı, fakat yeni Arnavut birliklerinin taarruzu dikkatini başka yöne çekti. Süvari hücumları ve yapılan karşı hücumlar, ok yağmuru ile savaşın hareketliliğini tuttu; arkebüzcüler ise Osmanlı askerlerini kampın merkezine itmeye zorladı. Etrafının çevrilmiş olduğunu gören Osmanlı ordusu panikledi ve erimeye başladı.[24] Hamza Kastrioti esir düşmüş, İsa Bey ise kaçmıştı.[21] Osmanlı kayıpları 30.000 gibi yüksek bir sayıda idi, bunun 15.000'den fazlasının ölü ve 15.000 kadarının da esir olması kuvvetli ihtimal idi. 24 sancak ile beraber kamptaki Osmanlı hazinesi de Arnavutların eline geçti.[1] Çok sayıda Osmanlı askeri esir edilmişti, bunların arasında Hamza Kastrioti de bulunuyordu. Ölen Arnavut askerler, Mamurrasi'nin 3 km doğusundaki St. Mary Katedrali'nde gömüldü.[23]
Muharebe sonrası
Albulena Muharebesi, güneydeki Osmanlı Devleti karşıtı direniş için oldukça önemliydi. Osmanlı Devleti tarihçisi Franz Babinger, bu savaş için İskender Bey'in en parlak zaferi demektedir.[1] Arnavut askerlerinin morali yükselmişti, hiç değilse Hamza ordusunu terketmişti.[25] Hamza Kastrioti, Alfonso'nun krallığında, Napoli'de mahkûm edildi. Bir Osmanlı elçisi, esir edilmiş kırk seçkin Osmanlı askeri için fidye getirdi. Elçi, aynı zamanda II. Mehmed ile İskender Bey arasında bir ateşkes antlaşması denemesinde de bulundu, fakat İskender Bey, 1448 ve 1450 yıllarında kaybedilen Svetigrad ile Berat'ın iadesine kadar bir ateşkesi kabul etmeyeceğini bildirdi.[26] II. Mehmed'in bu şartları kabul etmeyeceği anlaşılınca İskender Bey, Svetigrad çevresindeki Arnavut garnizonlarını güçlendirdi.[27] 1460 yılında II. Mehmed ile İskender Bey, üç yıl sürecek bir ateşkes antlaşması imzaladı.[28] Böylece İskender Bey'in Alfonso ölünce taç giyen I. Ferdinand'a yardım etme fırsatı doğdu.[29] Bu sayede Arnavut direnişinin Osmanlı'ya karşı mücadelesi farklı bir hâl aldı ve Arnavutluk'taki Osmanlı saldırıları tekrar başladı.[25] Bu savaş, 1478'te Krujë düşene kadar devam edecekti.[30]
Kaynakça
- Genel
- Franz Babinger, Mehmed the Conqueror and His Time (1978), Princeton Üniversitesi, ISBN 0691010781
- Robert Elsie, Historical Dictionary of Kosova (2004), Scarecrow, ISBN 0810853094
- Demetrio Franco, Comentario de le cose de' Turchi, et del S. Georgio Scanderbeg, principe d' Epyr (1539), Altobello Salkato, ISBN 9994310429
- Kristo Frashëri, Gjergj Kastrioti Skënderbeu: jeta dhe vepra, 1405–1468 (Arnavutça) (2002), Botimet Toena, ISBN 9992716274
- Harry Hodgkinson, Scanderbeg: From Ottoman Captive to Albanian Hero (1999), Arnavut Eğitim Merkezi, ISBN 9781873928134
- Steven Runciman, The Fall of Constantinople 1453 (1990), Cambridge Üniversitesi, ISBN 0521398320
- Kenneth Meyer Setton, The Papacy and the Levant, 1204-1571 (1978), DIANE Yayıncılık, ISBN 9780871691279
- Peter Sugar, Southeastern Europe Under Ottoman Rule, 1354-1804 (1983), Washington Üniversitesi, ISBN 0295960337
- Özel
- 1 2 3 4 Babinger, s. 152
- ↑ Elsie, s. 162
- ↑ Runciman, s. 46
- 1 2 Frashëri, s. 338
- ↑ Frashëri, s. 339
- 1 2 Frashëri, s. 341
- ↑ Setton, s. 174
- 1 2 Frashëri, s. 342
- 1 2 Frashëri, s. 343
- 1 2 Frashëri, s. 345
- ↑ Hodgkinson, s. 146
- ↑ Frashëri, s. 344
- 1 2 Frashëri, s. 346
- 1 2 Frashëri, s. 347
- 1 2 3 4 Frashëri, s. 348
- 1 2 3 Hodgkinson, s. 147
- 1 2 3 Frashëri, s. 349
- ↑ Frashëri, s. 350
- ↑ Setton, s. 194
- 1 2 Frashëri, s. 351
- 1 2 Franco, s. 320
- 1 2 Hodgkinson, s. 148
- 1 2 Frashëri, s. 352
- ↑ Hodgkinson s. 149
- 1 2 Frashëri, s. 356
- ↑ Hodgkinson, s. 150
- ↑ Hodgkinson, s. 151
- ↑ Sugar, s. 67
- ↑ Setton, s. 231
- ↑ Hodgkinson, s. 220