Azınlık hakları

Azınlık hakları terimi temelde iki ayrı kavramı belirtmektedir. Terim; ırksal, etnik, sınıfsal, dini, dilsel ve cinsel azınlıkların bireysel haklarını belirtmenin yanı sıra azınlık öbeklerine atfedilen grup haklarını da içermektedir. Kullanım alanı, hiçbirçoğunluk öbeğine ait olmayan kişilerin bireysel haklarını da kapsayacak biçimde genişlemiştir.

Sivil haklar hareketleri, bir azınlık öbeğine ait olmanın kişinin bireysel haklarını kısıtlamamasına özellikle dikkat etmektedir.

Azınlık öbeklerinin haklarını savunmak amacıyla çeşitli politik yapılar da bulunmaktadır. Pozitif ayrımcılık kotaları, bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Uluslararası Hukukta Azınlık Hakları

Dünya tarihindeki ilk azınlık hakları 1849 yılında Macar danışma meclisi tarafından oluşturulmuştur. Etnik, dini, dilsel azınlıklar ve yerel hakları konu alan azınlık hakları, uluslararası insan hakları hukukunun tamamlayıcı bir parçasıdır. Çocuk hakları, kadın hakları ve sığınmacı haklarında olduğu gibi azınlık hakları da toplumda baskın öbeğe göre dezavantajlı olan özel öbeklerin korunmasını amaçlamaktadır. Azınlıkları, varlıklarına yönelen en büyük tehditten koruyan ilk antlaşma, BM Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'dir.

Azınlık haklarını düzenleyen temel insan hakları standartları; Uluslararası Sivil ve Politik Haklar Anlaşması (Madde 27), Birleşmiş Milletler'in ulusal, etnik, dini ve dilsel azınlıklara üye kişilerin haklarına ilişkin açıklaması, iki Avrupa Konseyi antlaşması (Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi ve Bölgesel ve Azınlıktaki Dilleri Koruma Antlaşması) ve 1990 tarihli AGİT Kopenhag belgesidir.

Azınlık hakları; varlığın korunması, ayrımcılık ve işkenceyle savaşım, kişi haklarının korunması ve geliştirilmesi ile politik yaşama katılma konularını kapsamaktadır.

Birçok ülke, azınlık haklarının korunması amacıyla özel yasalar çıkarmış ve ombudsmanlık kurumları oluşturmuşlardır. Macar Ulusal ve Etnik Azınlık Hakları Parlamenter Kurul Üyeliği, bu oluşumlara örnek olarak verilebilir.[1]

Her ne kadar Birleşmiş Milletler, yerli halkları azınlıkların alt ulamı olarak görmüş olsa da bu öbekler, günümüzde uluslararası hukuk tarafından özel olarak korunmaktadırlar. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 169 no'lu kararı ve 14 Eylül 2007 tarihli BM Yerli Halkların Hakları Bildirisi bu düzenlemelerdendir.

Cinsel azınlıkların haklarını uluslararası insan hakları hukuku kapsamına almaya çalışan öneri, Birleşmiş Milletler'e üye birkaç ülke tarafından şiddetle geri çevrilmiştir.

Nesnelci görüş

Nesnelcilik felsefesinin kurucusu Ayn Rand'e göre bir öbek yalnız başına hiçbir hakka sahip değildir. Buna göre kişiler, bir öbeğe üye olmakla yeni haklar kazanmayacakları gibi varolan haklarını da yitirmezler. Bireysel haklar tüm öbek ve örgütlerin tek ahlaki temelidir. Rand, "bireysel haklar" teriminin kullanışsız olduğunu (hakların bireyin doğasından kaynaklandığını göz önüne alarak) öne sürmekte ve "ortak haklar" teriminin bir çelişkiye neden olduğunu savunmaktadır. Bireysel haklar genel oyla belirlenemezler. Hakların politik işlevi; azınlıkları çoğunluk baskısından korumaktır (varolan en küçük azınlık bireydir).[2]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Bibliyografya

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/4/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.