Cannae Muharebesi
Koordinatlar: 41°18′07″K 16°08′06″D / 41.302°K 16.135°D
Cannae Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
II. Pön Savaşı | |||||||
Hannibal'in İtalya Seferi | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Roma Cumhuriyeti | • Kartaca | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Gaius Terentius Varro | Hannibal | ||||||
Güçler | |||||||
86.400
|
54.000
| ||||||
Kayıplar | |||||||
75000 civarı | 5000 civarı |
Cannae Muharebesi, Kartaca ile Roma arasında yapılan II. Pön Savaşı'nın başlıca üç çatışmasından biridir. Bu muharebe, 2 Ağustos MÖ 216 tarihinde, güneydoğu İtalya'nın Cannae kasabası yakınlarında gerçekleşmiştir. Muharebe sonunda konsül Lucius Aemilius Paullus ve Gaius Terentius Varro komutasındaki Roma ordusu, Hannibal komutasındaki Kartaca ordusu tarafından imha edilmiş ve başta Capua olmak üzere birkaç şehir devletinin Roma ile bağları kopmuştur.
Öncesi
Daha önceki Trebia ve Trasimene yenilgilerinin acısını çıkartmak isteyen Roma, Kartaca ordusunun Güney İtalya yönündeki ilerleyişini Cannae’de karşılamak amacıyla harekete geçmiştir. Roma ve müttefiklerinin oluşturduğu yaklaşık 87 bin kişilik bir ordu, sağ kanadını Adriyatik denizine dökülen Ofanto ırmağına dayayarak düzen almıştır. Roma ordusu, süvari birliklerini kanatlara alarak ağır piyadelerini merkeze yığacak biçimde yerleşmiştir.
Roma ordusunun bu pozisyonu, Hannibal’in kanatlardan kuşatma taktiğini uygulaması için büyük bir fırsat yaratmıştır. Hannibal, en zayıf piyade birliklerini merkeze, süvarisini ise kanatlara yerleştirmiştir. Roma ordusunun merkezden saldırısında bu merkez kuvvetler kısa sürede çökmüş, Roma ordusu hızla merkezde oluşan boşluğa yığılmıştır.
Trebbia ve Trasimene yenilgilerinin ardından Roma Senatosu Fabius Maksimus’u, İtalya topraklarındaki Kartaca askerî varlığını sona erdirmek üzere diktatör olarak atamıştı. Fabius Maksimus, Roma ordusunda yeni düzenlemelere geçtiği gibi, Roma’nın Hannibal karşısındaki konseptini de (askeri literatürde konsept, bir karar merciinin, mücadelenin sürdürülüş biçimine ilişkin tüm düşünce ve tasarılarını kapsayan bir kavramdır) tümden değiştirmiştir.
Fabius Maksimus’un uyguladığı strateji, bugün Fabian Strateji olarak bilinen ve tarihte pek çok olayda izlenen ya da izlenmeye çalışılan bir stratejidir. Bu strateji, kabaca yıpratma savaşı ya da oyalama savaşı olarak da bilinir. Fabius Maksimus, sürekli olarak bir meydan savaşından kaçınmış, çeşitli vur-kaç taktikleriyle, erzak tedariki için hareket halindeki ikmal birliklerine, yayılmış kuvvetlerine saldırarak Hannibal’i yıpratmaya çalışmıştır. Hannibal ordusundaki süvari birliklerini etkisiz hale getirebilmek için dağlık bölgelerde harekâtı tercih etmiş, Hannibal kuvvetlerine sürekli saldırılar düzenlemiştir. Ne var ki yıpratma savaşı, uzun sürede sonuç alınabilecek bir stratejidir ve bu yüzden de iki yanı keskin bir kılıçtır. Fabius Maksimus’un bu tutumu, Roma’da kısa bir süre sonra sorgulanmaya, eleştirilmeye başlanmıştır. Roma senatosu ve halkı, onun izlediği bu stratejinin, İtalya kent ve köylerinin Hannibal tarafından yağmalanmasını önleyemediğinden yakınmaya başlamışlardır. Daha da kötüsü, Roma askerî gücünün Hannibal ordusunu İtalya topraklarında yenilgiye uğratamamasının, Roma’nın müttefiklerinin güvenini sarsacağını ve desteklerini çekerek Hannibal tarafına geçecekleri endişesinin yaygınlaşmasıydı.
Sonuç olarak Roma Senatosu Fabius Maksimus’un görev süresi dolunca, onu yeniden göreve getirmedi. MÖ 216 yılında Caius Terentius Varro ve Lucius Aemilius Paullus Konsül seçildiler.
MÖ 216 yılının baharında, Hannibal inisiyatifi tümüyle ele geçirmişti ve Cannae dolaylarında çok miktarda erzağa el koymuştu.
Hannibal’in bu manevrası Roma Senatosunda genel bir hezeyana yol açmıştır. Kriz katlanılmazlığı, sadece Kartaca ordusunun Roma topraklarından bir bölümü istila etmesi değil, aynı zamanda bu bölgenin sağladığı çok önemli kaynakların da Roma elinden çıkmasından kaynaklanmaktadır. Roma, bu duruma seyirci kalamazdı. Roma ordusunun Cannae’ye ilerleyerek Kartaca ordusuyla çatışmasına karar verilmiştir.
Roma siyasi geleneklerine göre, savaş sırasında her iki Konsül de ordunun kendi sorumlulukları altındaki bölümlerine komuta edeceklerdir ama, savaşa kadar tüm orduya dönüşümlü olarak birinin komuta etmesi gerekmektedir.
Cannae yönündeki yürüyüş sırasında, bir Kartaca birliği Roma ordusuna saldırısını, Varro’nun başarılı bir şekilde geri püskürtmesi Roma ordusunda belirgin bir güven duygusu oluşturmuştur.
Varro’ya göre daha soğukkanlı ve ihtiyatlı bir komutan olan Paullus, Varro’nun tersine Kartaca ordusuyla, Roma ordusunun sayı üstünlüğüne karşın açık arazide çatışmanın tehlikeli olacağına inanmaktadır. Paullus’un bu düşüncesi, Kartaca ordusunun süvari unsurları yönünden sayı ve hareketlilik yönünden avantajlarına dayanmaktadır.
Bu düşüncesine karşın son başarının Roma üzerindeki etkisi yüzünden Paullus kaçınık bir tutuma girememiş, nehir kıyısında orduya kamp kurdurmuştur.
Roma ordusunun komutasına ertesi gün Varro’nun geçeceğini haber alan Hannibal, rakibinin kişilik yapısını bilmektedir. Onun bu atılganlığından yararlanmak için süvari birliklerinden bir müfrezeyi nehirle Roma ordusu kampı arasına baskınlar düzenlemekle görevlendirir. Ertesi gün komutayı alan Varro, kampın su gereksiniminin tehdit altında olmasını kabullenemeyecek ve orduyu Hannibal üzerine harekete kaldıracaktır.
Kuvvetler
Roma ordusu, 70.000 Roma piyadesi ve 2.400 Roma süvarisiyle müttefiklerin göndermiş olduğu 4.000 süvari, 2.600 hafif ve 7.400 ağır piyade olmak üzere yaklaşık 86.400 kişilik bir kuvvettir. Kartaca ordusu ise 40.000 ağır piyade, 6.000 hafif piyade ve 8.000 süvariden oluşmaktadır.
Taktik pozisyonlar
Dönemin geleneksel meydan savaşlarında orduların pozisyon alışları, piyadenin merkezde, süvarilerin ise kanatlarda yer alması sistemine dayanmaktadır. Roma ordusu da bu geleneksel pozisyon alışı benimsemiş, ancak piyade hatlarını alışılmışın üstünde bir derinlikte düzenlemiştir. Varro’nun amacı bu derinliğin sayesinde Kartaca ordusunun merkez bölümünü kısa sürede dağıtmaktır. Trebia Savaşı’nda Roma piyadesinin Kartaca kuvvetlerinin merkezini yarışının daha geniş ölçekli bir uyarlamasını planlamaktadır. Birliklerini daha sıkışık düzende yerleştirerek daha sık saflar oluşturmuştur.
Varro, Kartaca ordusu ile nehri konumunun kendisine avantaj sağladığını düşünmektedir. Ona göre Kartacalıların gerisinde rahatlıkla manevra yapabilecekleri bir alan yoktur. Roma ordusu yeterince güçlü yüklendiğinde nehire kadar sürüp sıkıştırabilecek, böylece Kartaca ordusunda panik çıkabilecektir.
Varro, Hannibal’in önceki iki zaferinin de hile ve aldatmaya dayandığını düşünmektedir. Oysa Cannae’deki savaş alanı bütünüyle düz bir alandır, birliklerin gizlenebileceği, tuzak kurulabilecek engebeler yoktur.
Hannibal’in savaş düzeni ise yine geleneksel düzenleniştir. Fakat Hannibal, elindeki savaşçı unsurların savaş gücü ve yeteneği yönünden ayrım yaparak bir yerleşim seçmiştir. Savaşta daha disiplinsiz, daha gevşek davranacağını bildiği İspanyol ve Kelt savaşçıları tam merkeze yerleştirmiş, Kartaca piyadelerini de onların her iki yanına ve gerisine yerleştirmişti. Süvariler ise iki kanattadır.
Hannibal sol kanadının nehre dayanıyor olmasından endişe duymamaktadır. Tersine nehir, onun sol kanat açığını bir bakıma örtmektedir. Öte yandan Hannibal’e göre Roma ordusunun Cannae’ya hakim bir tepenin önünde ve sağ kanatlarını nehre dayalı olarak tertiplenişleri onlar açısından sıkışık bir durum yaratmaktadır, çekilme yapabilecekleri sadece sol kanatları yönü bulunmaktadır.
Hannibal’in seçtiği düzenlenişin iki avantajı daha vardır. Yüzünü doğuya dönük olarak dizilmiş olan Roma ordusu, sabah güneşinin gözkamaştırıcı etkisini karşısına almıştır ve güney doğudan esen rüzgar, savaş alanından kalkan tozu Roma ordusu üzerine sürecekdir.
Savaş
İki ordu birbirine doğru ilerlerken Hanibal, merkezindeki İspanyol ve Kelt savaşçıları yavaşça ileri sürmüştür. Böylece hatları dış bükey bir şekil almıştır. İlerleyen Roma piyadesi ise ister istemez bu çıkıntının iki yanında kıvrılmış ve böylece iç bükey bir durum almıştır. İspanyol ve Kelt savaşçılar, ağır baskı altında gerilemeye başladığında Roma piyadesi de, giderek daha sıkışık bir durum alarak ilerlemiştir. Karşılarından esen rüzgarın getirdiği toz bulutlarının bunda etkisi olmuştur, Romalıların görüş alanı iyice daralmıştır.
Bu sırada kanatlarda, süvari birlikleri arasındaki çatışmalar da başlamıştı. Kartaca sağ kanadında sert çatışmalar olurken sol kanattaki İspanyol ve Kelt süvariler, Roma süvarisinin kanatlarını yararak onları kuşatmış ve kısa sürede saf dışı bırakmıştır. Bu süvari, geniş bir yay çizerek diğer kanada akmış, diğer kanattaki Roma süvarisine saldırmıştır. Bunun üzerine bu kanattaki Roma süvarisi dağılmıştır. Roma ordusunun süvari unsurlarının böylece saf dışı bırakılmasının ardından Kartaca süvarisi bu kez merkezde yığılmış olan piyadeye saldırmıştır. Bu arada Kartaca piyadesinin kanatlardaki birlikleri, açılan boşluktan ileri hareket ederek Roma ordusunun kanatlarını sarmıştır. Roma piyadesi açısından tam bir kuşatma durumu böylece ortaya çıkmıştır.
Savaşın bundan sonraki olayları, silahlarını kullanamayacak kadar bir araya yığılan Roma piyadesinin sistemli olarak kılıçtan geçirilmesi olmuştur.
Kayıplar
Yunan tarihçi Polybius, (MÖ 203-120) Roma ordusunun piyade olarak 70.000 kayıp, 10.000 tutsak verdiğini, muhtemelen 3.000 piyadenin sağ olarak kurtulabildiğini yazmaktadır. Polybius’a göre Roma ordusunun süvari kaybı ise 6.000 kadardır. Sadece 370 süvari kurtulabilmiştir.
Romalı tarihçi Titus Livius (MÖ 59 – MS 17) ise, Roma ordusu kayıplarını 45.500 piyade ve 2.700 süvari olarak verir. Tutsakların sayısı ise 3.000 piyade, 1.500 süvaridir. Livius Kartaca kayıplarının ise 8.000 olduğunu yazmaktadır.
Sonuçları
Cannae Muharebesi yenilgisi Roma açısından tam bir yıkım olmuştur. Trebia ve Trasimene Gölü Muharebelerinin kayıpları da eklenince Roma'nın savaşta kullanılabilir insan kaynaklarının neredeyse yüzde yirmisi erimişti. Daha önemlisi bu yenilgi üzerine, askeri ve siyasi baskıyla Roma “müttefiki” durumundaki Yunan siteleri, taraf değiştirdiler. Sicilya’daki ve Güney İtalya’daki Yunan siteleri, Roma’yla köprüleri attılar. Makedonya kralı 5. Philip, Hannibal’a destek sözü vermiştir. Böylece Cannae yenilgisi, Birinci Makedonya Savaşı’na giden sürecin ilk adımına yol açmıştı. Sarakuze sitesine bir kral atayan Hannibal, bu adada bir politik üstünlük elde etmiştir.
Hannibal’in süvari komutanı Maharbal, doğrudan Roma üzerine saldırmak görüşündedir. Ancak Hannibal, elinde etkili kuşatma silahı olmaması nedeniyle, Roma’yı kuşatmanın, kısa dönemde bir başarı getirmeyeceği görüşündedir. Bu durumda Roma’nın, eski müttefiklerinin desteğini yeniden kazanması olasıdır. Gerçekte Hannibal’in stratejisi, Roma ordularını İtalya’da yenilgiye uğratarak onu politik ve askeri bakımdan yalıtmak, yalnız bırakmaktır.
Kaynaklar
|