Cehennem

Cehennem, çeşitli inançlarda ölüm sonrası ceza çekilen ateşli bir yer olarak gösterilir. Cehennemde kalma süresi inanca göre değişiklik gösterebilir. Cehennemde günah borcu ödeninceye kadar kalınıp sonra tekrar cennete gidilebilir. Ancak, cehennem bazıları için sonsuza dek ateşte yanmak anlamına gelir. Ve cehennem görevlilerine zebani adı verilir.

Etimoloji

Kelimenin İbranice 'Ge ben hinnom' (Hinnom’un oğlu vadisi) terkibinden zamanla ‘ben’in düşmesi ile elde edildiği düşünülmektedir.

Gihinnam Kudüs'ün yakınlarında tanrı Moloch (Molech) adına yapılan kurbanların yakıldığı derenin adıdır.

Vadinin adı başlangıçta 'Gebna Hinnom' iken sonraları Gehenna olmuştur. Gebna Hinnom, Ken'anilerin (Tanrı) Baal'e kurban edilen çocukları yaktıkları bir vadinin adıydı.[1]

Yoşiya, kimse oğlunu ya da kızını ilah Molek için ateşte kurban etmesin diye, Ben-Hinnom Vadisi’ndeki Tofet’i kirletti. (Krallar 23-10)

Tevrat'a göre çocukların kurban edildikleri Tanrı'nın adı Moloch (Molech, molek) idi. Bu tanrı isminin de cehennem bekçisi Malik olarak değişim geçirdiği düşünülmektedir.[2]

Farklı mitoloji ve kültürlerde

Çoğunlukla bu korkunç karanlık, gezinen ruhlarla dolu bir çukurdur (Yunan ve Roma). Orada dinsizler, iblisler tarafından yargılanır (Pers), sonsuz ızdıraba çarptırılmış kötüler (Musevilik) ve hak dininden olmayanlar bulunur (İslamiyet).

Kötüleri iyilerden ya da canlıları ölülerden ayıran bir yer kavramına birçok dinde rastlanır. Eski çağların ve ilkel toplulukların dinlerinde ölen kişinin ruhunun gideceği yer, karanlık ve soğuk yeraltı dünyası (örneğin Norveç mitolojisinde Niflheimr ya da Hel), yer altında karanlık bir dünya ya da uzak bir ada (örneğin Eski Yunan'da Hades), yer altında insanların ruhlarının cezalandırıldığı derin bir uçurum (örneğin Eski Yunan'da Tartaros), yerin altında hem iyi hem kötü ruhların gölgeler biçiminde sürekli bir susuzluk içinde yaşadığı karanlık bölge (örneğin Eski İsrail dininde Şeol), ölenlerin ruhlarının yerleştiği göksel bir yer (Pueblo Yerlileri, ölümden sonra insanların bulut olup yağmur getirdiklerine inanırlar) ya da ruhun sonunda yok olup gideceği bulutsu bir varoluş (örneğin Kuzey Amerika'da yaşayan avcı Yerli kabilelerinde) biçiminde düşünülmüştür. Cehennem'i tanrısal cezaya uğrayanların kıyamet gününden sonra gideceği yer olarak gören anlayış; peygamberler aracılığıyla yayılan Zerdüşt dini, Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi dinlere özgüdür.

Yahudilik'te Cehennem

Cehennem, Hinnom Vadisi, 2007

Jewish Encyclopedia Musevi inancını şu şekilde açıklar: Dünyanın sonu geldiğinde insanların ruhunun üç çeşidi olacak:

"Bunlardan, doğrular hemen sonsuz yaşama yazılacaklar,
Kötüler cehennem için yazılacaklar; fakat,
İyi ve kötü tarafı terazide dengede olanlar önce cehenneme gidecekler. Bunlar cehennemde temizlendikten sonra oradan çıkarılacaklardır."

İsa'nın yaşadığı dönemde Museviler, birisi öldüğünde ruhunun Gehenna'da işkence çektiğine inanıyorlardı. Buna karşın Encyclopedia Judaica ise şunları söylemektedir: "Kutsal Yazılarda ölüm sonrasında Gehenna'yla ilgili düşüncelerin hiçbir dayanağı yoktur."

Hristiyanlıkta Cehennem

Hristiyanlığın cehennem öğretisinin kökleri Yeni Ahit'te yatmaktadır. Cehennem Yunanca Tartarus veya Hades kelimeleriyle tanımlanır. Katolik kilisesi, Protestan kiliselerinin çoğu (Baptistler, Episkopalyanlar vs.) ve bazı Yunan Ortodoks kiliselerine göre cehennem, diriliş ve son hüküm gününden sonra yargılanan günahkarların sonsuza değin Tanrı'dan ayrı kalacağı nihai durak yeridir.

Ancak çeşitli Liberal Protestanlık, Anglikan, Katolik ve bazı Ortodoks kiliselerine mensup olan liberal Hristiyanlar mensubu oldukları mezheplerin "resmi" öğretileriyle çelişmiş olsa da tüm insanların kurtulacakları bir evrensel kurtuluşa (evrensel uzlaşmacılık) inanmaktadırlar.

Yok oluşa inanan (yok oluşçuluk) Hristiyanlar ise ruhun ölümlü oluşuna inanmakta ve ebedi yaşam dışında kalan ruhların cehennemde yok olacaklarını kabul etmektedirler.

Yehova Şahitliğine göre ruh kişiden bağımsız ayrı bir varlık değil sadece kişinin yaşam kuvvetine verilen addır. Ölünce yok olur bu yüzden onlar için Cehennem (Sheol veya Hades) bir daha dirilmemecesine bir mevcut olmama halidir.

Bir Hristiyan filozofu ve mistiği olan Emmanuel Swedenborg'a göre cehennem ve cennet insanların seçimleridir. Cehennem ebedidir çünkü oradaki insanlar cehennemi sevdikleri için orada kalacaklardır. Tanrı da her ne kadar insanları sevse de onları zorla, kendi iradelerinin haricinde cennete sokmayacaktır.

Yeni Ahit:

Tanrı tarafından oraya atılanların sonsuz bir keder içinde bulunduğu yer,
Kötülerin gelecekte cezalandırıldığı bir yer,

Hristiyanlık'ta cehennem için kullanılan bazı sözcükler şunlardır: Hell, Hölle, İnferno, Fegefeuer (Fegefeuer: Silip süpüren ateş – Almanca) Cehennem inancı yüzyıllardır Hristiyanlık'ta ateşli bir yer olarak kabul görmüştür. Günümüzde ise bazı Hristiyanlık çevrelerinde, bu inancın Kutsal Yazılarda dayanak bulmadığına ilişkin farklı yorumlar da vardır.

İslam'da Cehennem

Cehennem; İslam dininde, ahiretteki bir azap yeridir. İnsanlar dünyadaki hareketlerine ve inançlarına göre cennete veya cehenneme giderler. İslam inancında kafir (inanç esaslarından bir veya daha fazlasına inkar eden), müşrik (Allah'ın birliğine inanmayan) ve münafık (Müslüman gibi görünüp İslam'a inanmayan) olan kişiler öldükten sonra, ahirette, sonsuza kadar cehennemde kalacak ve azap göreceklerdir.

Günahkar müslümanlar ve İslam dinine inanmayanlar (kafirler) için azabın ebediliği konusunda İslam alimlerinin görüşleri birbirlerinden farklıdır. Ehl-i Sünnet ve bazı Şia gruplarına göre cehenneme giren müminler eninde sonunda oradan çıkacaktır. Bazı Eşari alimleri ise Ehl-i Sünnet dışındaki mezhep liderlerinin ebedi azap göreceğini iddia etmişlerdir. Hariciler, Mutezile ve bunların görüşüne uyan bazı Şia mensuplarına göre kendi mezheplerinden büyük günah işleyen müminlerle muhalif mezheplere mensup olanların tamamı için azap ebedidir. İslam'a inanmayan ve İslamiyette kâfir olarak nitelendirilen kişilere uygulanacak azabın ebediliği de aynı şekilde tartışmalıdır. Bu görüşler şu şekilde sınıflandırılabilir:

Sufilerin önemli isimlerinden Muhyiddin Arabi'ye göre kafirler cehennemde ebediyyen kalacaklar ancak Allah'ın rahmetinin büyüklüğü sebebiyle bir süre sonra elem hissetmeyecekler, artık onlara maddi azap uygulanmayacak fakat bir tür unutulma veya terkedilme halini yaşayacaklardır.

Cehennem azabının kafirler için dahi olsa bir gün sona ereceğini kabul eden İslam bilginlerinin görüşüne göre kafirlerin cehennemden çıkmayacaklarını ve azaplarının hafifletilmeyeceğini bildiren ayetler cehennemin yok olmayacağını değil cehennem var oldukça azabın devam edeceğini göstermektedir. Cehennem yok olunca azabın devam etmesi ise mümkün değildir. Ayrıca azabı konu edinen ayetlerdeki azabın Allah'ın dilemesine bağlı kılınarak kayıtlandırılmış olduğu bu sebeple de ilahi irade ile kayıtlı olunca devam süresinin de kayıtlı olmasının tabii olduğu bildirilmiştir.

Azabın ebedi olmadığını benimseyen alimlerden İbn Kayyım ve Musa Bigiyef cehennemin eninde sonunda yok olacağını ve kafirlerin de cennete gireceğini kabul ederler.

Mâlik

Ve ey Mâlik diye bağıracaklar, yalvar Rabbine de öldürsün bizi; Mâlik, şüphe yok ki siz diyecek, ebedi olarak azaptasınız.—Zuhruf 77

Semitik dillerde ve Türkçede kullanılan melek İbranice "m-l-k" kökünden gelir.[3]

Melek, malik, mülk, malik’ül mülk, memlük gibi kelimelerin köken aldığı "m-l-k"nin İsraillilerin komşuları olan Ammonluların tanrısı Molek (molech, moloch)’in isminden türetildiği düşünülür. Bu ilişki cehennem bekçisi Mâlik açısından düşünüldüğünde daha açıktır.[2] Buna göre Molek'e çocukların kurban olarak sunulduğu Hinnom Vadisi (Uzun şekli: Ge ben Hinnom, kısa şekli: Ge Hinnom) cehenneme, Molek ise Malik'e dönüşmüştür.

Budizm'de Cehennem

Buddha'nın vaazlarını içeren Majjhima Nikaya'nın "Devaduta Sutta" diye adlandırılan 130.bölümünde Buddha, cehennemi ayrıntılı şekilde anlatır. Budizmde kendi alt düzeyleri de olan beş (bazen altı) yeniden doğuş alemi olduğuna inanılır. Bu alemlerden cehennem alemi veya Naraka yeniden doğuşun en alt düzeydeki alemidir. Cehennem aleminin de en alt ve kötü düzeyi Avīci veya "sonsuz acı"dır. Buddha'nın kendisini öldürmeye çalışan ve manastır düzeninde ayrılık çıkaran müridi Devadatta'nın Avici Cehenneminde yeniden doğduğu ifade edilir.

Ancak diğer tüm yenidoğuş veya reenkarnasyon alemleri gibi Cehennem'de enkarne olmak da kişiyi binlerce yıllık devirler boyunca sürecek bir acıya maruz bıraksa da sürekli bir varoluş durumu değildir. Lotus Sutra'da Buddha Devadatta'nın bile eninde sonunda bir Pratyekabuddha olacağını söyleyerek Cehennem alemlerinin geçici olduğunu vurgular. Bu sebeple asıl amaç olumlu ya da olumsuz ruh göçlerinin sonsuz devridaiminden Nirvana'ya erişerek kurtulmaktır.

Hinduizm'de Cehennem

İlk dönem Vedik dininde Cehennem diye bir kavram bulunmamaktadır. Daha sonraki Hindu literatüründe özellikle kanun kitapları ve Puranalar'da Naraka denilen Cehennem benzeri bir alemden söz edilir.

Kanun kitaplarında (smiritis ve dharma-sutraları, Manu yasaları) Naraka günahkarların cezalandırıldığı bir yer olarak geçmektedir. En düşük ruhsal plan veya Naraka-loka ruhların yargılandığı veya bir sonraki yaşamında kendisini etkilecek karma'nın meyvelerini tattığı bir yerdir. Cehennem çeşitli Puranalarda ve diğer Hindu kutsal metinlerinde tasvir edilmektedir. Örneğin Garuda Purana'da Cehennem ile ilgili ayrıntı detaylar verilir ve suçluların çekecekleri cezalar tıpkı günümüz yasalarında olduğu gibi sıralanır.

Zerdüştlük

Zerdüşt eskatolojide kötü ruhların Ahura Mazda'nın kötülüğü yok ederek işkence içindeki ruhları kurtarıncaya kadar Cehennemde kalacakları kabul edilir.

Kutsal Gathalar'da "Yalanlar Evi"nden söz edilir. Orası kötülüğün, kötü işlerin, kötü sözlerin, kötü Benliğin, kötü düşüncenin ve Yalancıların bulunduğu bir yerdir. Zerdüştlükte Arda Viraf Kitabında cehennem tasvirleri vardır. Arda Viraf Kitabında belirli günahlar için verilecek belirci cezalar sıralanmaktadır. Cehennemle ilgili tasvirlere rastlanacak diğer kitaplar ise Hadhokht Nask, Dadestan-i Denig ve Mainyo-I-Khard kitaplarıdır.

Yararlanılan Kaynaklar

Ek Okumalar

Dış bağlantılar

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/4/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.