Emevî Camii
Emevi Camii | |
---|---|
Temel bilgiler | |
Yer | Şam |
İnanç | İslam |
Açılış yılı | 715 |
Durum | İşlevsel |
Mimari | |
Maliyet | 600.000 ila 1.000.000 dinar |
Özellikler |
Emevi Camii (Arapça: جامع بني أمية الكبير Ğām' Banī 'Umayya al-Kabīr), Şam Ulu Camii olarak da bilinen yapı, Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerinden birdir.
634 yılında, Şam'ın Araplar tarafından alınmasından sonra, Roma İmparatoru I. Konstantin zamanından beri Vaftizci Yahya'ya adanmış Hıristiyan bazilika, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın gözetimi altında 635 yılında yapıya eklemelerle camiye çevrilmiştir. Yetmiş yıl boyunca aynı yapı hem kilise hem de cami olarak iki dinin ibadethanesi olmuş; Müslüman nüfusun zaman içinde artması sonucu tamamı camiye çevrilmiştir.[1]
Cami, bugün hala korunan Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetleri muhafaza eder. Ayrıca cami içerisinde Şiilik için önemli nirengi noktaları vardır. Bunlar arasında I. Yezid tarafından gösterilmek üzere saklanılan Muhammed Peygamber'in torunu Hüseyin'in kafası yer almaktadır. Caminin kuzey duvarına eklenmiş küçük bir bahçede Selahaddin Eyyubi'nin türbesi bulunmaktadır.
Orijinal planıyla günümüze kadar gelebilmiş olan Şam Emeviye, enine gelişme gösteren, mihrap önü kubbeli plan tipine sahiptir. Yapımından sonra kurulan tüm İslam devletlerinde cami mimarisine model olmuş ilk yapıdır.[1] Cami mimarisine birçok yenilik katmış, hatta çok sonra Anadolu camilerini plan yönünden etkilemiştir.[1]
Caminin bitkisel ve geometrik motiflerle şehir ve bina tasvirlerinden meydana gelen fevkalâde zengin mozaik süslemeleri de sanat tarihi bakımından büyük bir önem taşır.[2] Caminin bir diğer özelliği de İslâm alemindeki ilk umumi helâların burada yapılmış olmasıdır.[2]
Tarihi
Milâttan önce I. yüzyıla ait Jüpiter adını taşıyan Roma tapınağıyla, onun harabeleri yanında bulunan, Romam imparatoru Theodosios dönemine ait Aziz Yahya Kilisesi'nin yerine inşa edilmiştir. Şam şehrinin 634 yılında müslüman Arap ordularınca alınmasından sonra Jüpiter mabedinin salonu Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın gözetiminde camiye çevrilmişti. Bu caminin ihtiyacı karşılayamaması üzerine Emevî Halifesi I. Velid tarafından bugünkü büyük caminin inşası başlatılmıştır[2]
İnşaatta halifenin isteği üzerine Bizans imparatorunun İstanbul'dan gönderdiği ustalar çalıştı. İnşaat 714 yılında tamamlandı[2]. 10. yüzyıl tarihçilerinden İbn el-Fakih el-Hamadani, caminin yapımının 600.000 ila 1.000.000 dinar arasında bir maliyetinin olduğunu ve yapımında değişik milletlerde 12.000 kişinin çalıştığını belirtmiştir.
Abbasiler döneminde yönetim merkezinin ağırlıklı Bağdat olmasından dolayı önemi azaldı. Şehirdeki Emevi mirasları sistematik bir şekilde yok edilerek buranın İslamın güç ve zaferinin bir sembolü olduğu fikri öne çıkarıldı. 780 yılında Abbasi valisi El Fadıl bin Salih döneminde caminin doğusuna saatli kubbe inşa ettirildi.
Yapıdaki onarım ve değişikliklerin en önemlilerinden ilki 1069'da meydana gelen büyük bir yangın sebebiyle yılında Selçuklu Sultanı Melikşah 1082-83'te yaptırmıştır; bu onarımda ağırlığın Kubbetü’n-nesr adıyla tanınan kubbe ile birlikte kemerler ve sütunlar üzerinde yoğunlaştırıldığı görülmektedir.[2] İkinci önemli onarım ise Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid devrinde 1894'teki büyük yangından sonra gerçekleştirilmiş ve içerideki sütun sıraları ile bunlarla ilgisi bulunan mimari bölümler ve çatı İstanbul'dan gönderilen ustalar tarafından yeniden yapılmıştır.[2]
Planı
Yapının çevre duvarı Roma tapınağının temelleri üzerine oturtulmuştur. Minareler de bu çevre duvarının köşe kuleleri üzerinde yer alır. Caminin plan şeması mihrap duvarına paralel üç bölümden oluşur. Caminin planı, Mescid-i Nebevî gibi enine gelişim gösteren bir dikdörtgen formdadır. Eni 37 metre, genişliğiyse 136 metredir. İslam dininde eşitliği sağlamak amaçlı, mümkün olduğunca eşit safların olması için mecburen bu tip bir gelişimin oluştuğu görülür. Bu plan, daha sonra küçük farklarla Anadolu'daki bazı camilerde de kullanılmıştır.[1]
Caminin ön kısmında üç tarafı revaklarla çevrili bir avlu bulunmaktadır Bu revaklar grekoromen başlıklarıyla süslü mermer sütunlara dayanır. Duvarlar Helenistik tarzda manzara resimleriyle süslüdür.[3]
İbadet bölümünün ortasında mihrap, sağında minberi, mihrap önünde dört ayağa oturan kubbe altında maksure yer alır; kalan kısımlar çok ayaklı olarak düzenlenmiştir. Bu yapıda mihrap, minber, beytülmal ve minareler anıtsal cami elemanları olarak ilk kez kullanılmıştır. Mescid-i Nebevî'de, yönlenmeyi sağlayan taşın yerine Şam Emeviye'de mihrap gelmiştir, bu taşın yanında bulunan hurma kütüğünün yerini de minber almıştır.[1] Dört tane minber ve dört tane mihrabı bulunan Şam Emeviye Camisi'nde dört mezhebin (Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli) imamlarına ait dört tane de minber vardır.
Mescid-ül Nebevi'de ortada bulunan kuyu, Şam Emeviye'de şadırvana çevrilmiş; ana girişin yanında Ashab-ı suffa için yapılmış gölgeliklerin yerine dışarıya sıbyan mektebi yapılmıştır.
Camiinin üç minaresi ve dört ana kapısı bulunmaktadır. Doğu tarafında burç üzerinde yükselen minare İsa Minaresi diye bilinir. Bir rivayete göre İsa peygamberin yeryüzüne indiğinde bu minareye ineceğine inanılır. Güneybatı köşesindeki minare Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilmiş ve çağdaşı Memlük sultanı Kayıtbay'ın ismi vermiştir. Üçüncü minare kuzey duvarının ortasında yer alır. Süslü ve en gösterişli olan bu minare Arapça'da Minaretül Arus (Düğün veya Gelin Minaresi) diye anılır.[1]
İslam'ın üçüncü halifesi Ali'nin namaz sırasında öldürülmesi sebebiyle, daha sonra İslam devletlerinin başkanlarının her hangi bir saldırıya uğramaması için, Osman döneminde Mescid-i Nebebi’de halifelerin namaz kıldıkları yerin etrafına bir kafes yapılmış, bu kafese maksure adı verilmişti. Üzeri kubbe ile örtülü olarak mihrap önüne yerleştirilen maksure, zamanla İslam mimarisinin önemli bir öğesi olmuştur. Şam Emevi camisinde mihrap önünde bulunan maksure kubbesinin 11. yüzyıldan önce varolduğu belgelenmemiştir.[4]
Etkileri
Emevilerin egemenlik alanına giren yerlerde; fethettikleri topraklarda, Şam Emeviye benzer planda anıtsal camiler inşa ettirmişlerdir. Bu gelenek 12. yüzyıla kadar sürmüştür. Enine gelişme gösteren, mihrap önü kubbeli plan tipi; Malatya Ulu Camii, Dunaysır Ulu Camisi (Kızıltepe, Mardin)'de görülür. En uç örneği İzmir’deki Selçuk dönemine ait Aydınoğlu İsa Bey Camisi'dir.[1]
İnanışlar
İslami inanca göre Peygamber İsa Ahir Zamanda, Kıyamet Günü öncesi gökten inip Deccal'a karşı çıkıp onu helak edecektir. Hadisler ve yerel Şam geleneğine göre, İsa dünyaya Doğu taraftaki İsa Minaresine inecektir.[5][6]
Resim Galerisi
- Batı tarafın tarihi resmi
- 1943'te Peygamber Yahya'nın türbesi
- Cami avlusu
- 780 yılında yapılan saathane
- 780 yılında yapılan haznedarlık
- Cami içi
- Ana Mihrap
- Vaftizci Yahya kutsal emanetleri
- Kuzey taraftaki al-Arus (Gelin) Minaresi ilk inşa edilen minaredir
- M. 1488'de inşa edilen Batı taraftaki Sultan Kayıtbay Minaresi
- Kerbela Savaşı'nın esirlerinin 72 saat ayakta tutulduğu kapının dış görüntüsü - "Bāb as-Sā‘at".[7]
- Beyaz kürsü, Yezid'in mahkemesinde Zeynel Abidin'in durduğu yeri işaret eder. Önündeki yükseltilmiş zemin, Kerbela Savaşı'nın esirlerinin ayakta durduğu yeri gösterir
- Zeynel Abidin'in esaret sırasında dua ettiği yer
- Cami içerisinde Kerbela'da diğer ölenlerin kafalarının muhafaza edildiği yer
- I. Velid zamanından kalma mozaikler
- Cami kapılarından biri
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- 1 2 3 4 5 6 7 Salimi, Amineddin. "İslam Ükelerinde Çağdaş Cami Mimarisi Sorunsalı". Yakındoğu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Lefkoşa 2013. https://www.academia.edu/11771964/%C4%B0SLAM_%C3%9CLKELER%C4%B0NDE_%C3%87A%C4%9EDA%C5%9E_CAM%C4%B0_M%C4%B0MAR%C4%B0S%C4%B0_SORUNSALI. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016.
- 1 2 3 4 5 6 Yâzîcî, Tâlib. "Emeviyye Camii". Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 1, Yıl 1995. http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c11/c110052.pdf. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2015.
- ↑ Kırkıl, Tolga. "Adana Kent Merkezinde Cami mimarisinin geçmişten günümüze gelişimi". Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü yüksek lisans tezi ,2008. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160304142215/http://library.cu.edu.tr/tezler/6967.pdf. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016.
- ↑ Çetin, Yusuf. "Erken Dönem İslam Cami Mimarisinde Maksure Kubbesi Geleneğinin Türk Cami Mimarisindeki Toplu Mekan Anlayışına Etkileri Üzerine Bir Değerlendirme". The Journal of Academic Social Science Studies Sayı 35, Yıl 2015. http://www.jasstudies.com/Makaleler/451135810_9-Do%C3%A7.%20Dr.%20Yusuf%20%C3%87ET%C4%B0N.pdf. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016.
- ↑ Mannheim, 2001, p.91.
- ↑ Kamal al-Din, 2002, p.102.
- ↑ Nafasul Mahmoom. s. 367.