Epikür

Epikür
Ἐπίκουρος

Epikür büstü.

Epikür'ün Louvre Müzesi'nde bulunan büstü.
Tam adı Epikür
Ἐπίκουρος
Doğumu MÖ 4 Şubat 341
Sosigenes
Ölümü MÖ 270
Pytharatus
Çağı Antik Çağ felsefesi
Bölgesi Batı felsefesi
Okulu Epikürcülük
İlgi alanları Atomculuk, materyalcilik

Epikuros (kısaca Epikür) (d. MÖ 341 Sisam - ö. MÖ 270), Helenistik felsefenin en önemli düşünürlerinden birisidir.

Yaşamı ve düşüncelerinin gelişimi

Epikür, Septisizm de ve Stoacılıkta olduğu gibi, pratik felsefeye yani ahlak felsefesine yönelmiş ve bu alanda etkinlik göstermiştir. Hem ahlak felsefesinde hem de bilgiye yaklaşımında kuşkuculuğun izleri/etkileri belirgin olarak görülür.

Aristoteles'in ölümünden sonra gelişen okullardan Epikücü okulu MÖ 306 yılında Atina'da kurmuştur. Okul geniş bir bahçede kurulduğu için takipçilerine ‘bahçe filozofları’ ismi de verilmiştir. Okulun kapıları herkese açılmıştır. Öğrenciler dostluk içinde, gösterişten uzak bir biçimde yaşamışlardır. Birçok eser veren Epikür'den geriye birkaç mektup ve maksim kalabilmiştir.[1]

Epikür çok uzun zaman etkili olmuş bir filozoftur, neredeyse ondan sonra 4. yüzyıla kadar etkili olmuş bir filozof ortaya çıkmamıştır. Epikür, Demokritosçu filozoflardan dersler almış ve özellikle onların atomcu teorilerinden etkilenmiştir. Öte yandan Septiklerden şüpheciliği öğrenmiş, özellikle Pirron'un şüpheciliğinden etkilenmiştir.

Felsefesi

Mutluluk

Epikür bir ahlak felsefesi geliştirmiştir ve felsefenin ana düşüncesi mutluluktur (eudaimonia). Ona göre insan, tabiatı itibarıyla acıdan, üzüntüden, kaygıdan kaçıp neşe ve haz peşinde koşar. Bu yüzden bireyin temel amacı da mutluluk ve hazza ulaşmaktır. Fakat bu mutluluk ve haz materyalist özellikler taşır; maddi hazlar önemlidir. Bununla birlikte insan dinsel kaygı ve sınırlamalardan uzak durmalıdır. Felsefenin görevi de buna göre belirlenmiştir: insanın mutluluğa giden yolunu araştırmak.

Epikür, insan mutluluğu dışında antik Yunan felsefesinin soyut tartışmalarıyla ilgilenmemiştir.

Haz ve Acı

Epikür, hedonizmi andıran bir biçimde, mutluluğun ve iyiliğin ölçütü olarak haz ile acı kavramlarını temel alır. Fakat bu kavramları Hedonistler ‘zevk, eğlence ve neşeye ulaşma’ hedefini açıklamakta kullanırken Epikürcüler bunu ‘beden sağlığı ile ruhsal dinginliğe ulaşmak’ hedefini açıklamakta kullanır.

Haz, basitçe acı veren şeylerden kaçıp dinginliğe ulaşmak anlamına gelir. Acı ise biyolojik açıdan açlık, susuzluk, üşümek, hastalanmak gibi durumlardır;  manevî açıdan ise ruhsal gerginlikler, depresyon, korku, endişe, kaygı hâlinde bulunmak anlamına gelir.

 Epikür, arzuları üçe ayırır:

Episteme ve Din

Akıl, doğru yaşama ulaşmak için gerekli olan bilginin üretilmesini sağlayan bir araçtır. Doğru bilgi olmadan doğru eylemlilik olmayacaktır; doğru bilginin ölçütü ise ikili bir temele sahiptir, ilki duyu verileri ikincisi ise haz ve acı duygularıdır.

Bilgi konusunu dinle ilişkilendirerek açıklayan Epikür, materyalist bir birey olduğu için efsanelere, dinî mucizelere ve doğa olaylarının olağanüstü sebeplerle açıklanmasına karşı çıkar. İnsanın, erdemli ve dingin bir hayata ulaşabilmesi için korkularından arınması gerektiğini, bu yüzden de korkutucu ve asılsız bilgiden (dinden) kaçınıp, sarsılmaz olan hakiki bilgiye (materyalizme) erişmek gerektiğini söyler.

Epikür, bilgi konusunda duyumcudur. Yani, bilginin ancak duyular ile elde edilebileceğini düşünür. Bununla birlikte, duyulardan elde edilen bilginin ispata ihtiyacı olabileceğini de söyler. Bu doğrultuda episteme konusunda akla da önem verir. Ona göre duyuların bilgisi her zaman doğru olmayabileceği için, doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ancak akıl ayırt edebilir. Dolayısıyla ona göre bilgi önce duyularımızla algılanmalı, ardından da akıl süzgecimizden geçmelidir.[2]

Epikürcü Ateizm

Epikür'ün benimsemiş olduğu ateizm görüşü ile modern zamanlardaki ateizm görüşü arasında ciddi farklılıklar söz konusudur. Lucretius'un ''De Rerum Natura'' adlı eserinde açıkça belirtmiş olduğu gibi, Epikür aslında tanrıların varlığına inanıyordu ve ona göre tanrılar, ruhlarını oluşturan atomların hiçbir zaman dağılmadığı ölümsüz insanlar demekti. Epikür, tanrıların varlığına inanmasına rağmen tanrıların insanlarla hiçbir şekilde ilgilenmediğini düşünüyor olması nedeniyle onları yok sayma yoluna gitmiştir. Kısaca, tanrılar insanların hayatına hiçbir müdahelede bulunmuyorlarsa, insanların da onlarla ilgilenmesinin veya onlardan korkmasının hiçbir anlamı yoktur Epikür'e göre. İnsanlarda, ölüm korkusuna neden olmak dışında hiçbir işe yaramayan tanrıların yok sayılması, ölüm korkusunun elimine edilmesi anlamına geldiğinden; tanrılarla hiçbir şekilde ilgilenmemek Epikür'ün mutluluk felsefesinin olmazsa olmazıdır. Epikür'ün nezdinde mutluluğa (Eudaimonia) ulaşmanın temel koşulları arasında din korkusu, ölüm korkusu ve tanrı korkusundan kurtulmak söz konusudur. Modern zamandaki ateizm görüşünde ise, Epikürcü Ateizmin aksine tanrılar hiçbir zaman var olmamışlardır (Inexistence).

Kader

Demokritos ve Leukippos, atomların, bir engelle karşılaşmadıkları sürece dümdüz akıp gittiğini düşünürdü. Fakat Epikür, o ikisinden farklı olarak atomların sürekli olarak farklı farklı yönlere hareket ettiğini söyler. Ve buna bağlı olarak da kaderi açıklar: “Bazı olaylar tanrının belirlediği değişmez yazgıyla, bazıları kontrol dışı gerçekleşen rastlantılarla, bazıları da bizim irademizle gerçekleşir.” Böylece insanların özgür istence sahip oluşu, doğa felsefesiyle temellendirilir.[3]

Ona göre insan, mutlak ve kaçınılmaz bir zorunluluğun kölesi olamaz, kendi kaderini belirleyebilir. Elbette insan iradesi birçok içsel ve dışsal koşul tarafından belirlenmektedir; ancak insan bunlara rağmen kendi kararını verebilmekte, hatta içinde bulunduğu koşullar hakkında da kararlar alabilmektedir ve bu anlamda koşullarına mutlak anlamda bağlı değildir. Ayrıca Epikür yasaların bu kararları etkilemesine izin vermememiz gerektiğini de anlatır. Bunu şu sözleriyle açıkça belirtmiştir; “Kural insan için bir hapishanedir. Çünkü insanı hapseder ve onun özgürlüğünü elinden alır.

Ruh ve Ahiret

Demokritos'un atomcu teorisinden etkilenen Epikür, canlı ve cansız tüm evrenin bölünmez ve parçalanmaz atomlardan oluştuğunu söyler. Doğadaki her şey atomların mekân içindeki hareketlerinden meydana gelmektedir. Ruh konusunda maddi bir açıklama öne sürer: Ona göre insan ruhu maddi bir niteliğe sahiptir, başka türlü var olabilmesi söz konusu olamaz. Canlıların ruhu bu atomların arasında buluna küçücük parçacıklardır. Ölüm gerçekleştiği zaman atomlar parçalanır; bunun ardından ruh parçacıkları da dağılıp gider. Dolayısıyla ölümsüzlük ya da ruh göçü diye bir şey olamaz.

Ahiret hayatının olmayacağı fikri Epikür'ü hazcılığa yönlendirmiştir. Tek ve kısa bir ömrü olan birey, hayatı boyunca mutluluk ve hazza ulaşmak için çabalamalıdır. Dolayısıyla tanrı ve ölüm korkusundan kurtulmalıdır. Kuruntulardan ve önyargılardan arınarak buna ulaşılabilir.[4]

Ölümden sonraki hayatı ve ilâhî yargılanmayı reddeder. Ruhun da tıpkı beden gibi ölümlü olduğunu düşünür. “Ölüm bizim için hiçbir şeydir, bu fikre alış.” der Epikür. Zira acılar ve hazlar ancak duyular ile algılanabilir. Öldüğümüzde ise duyularımız da yok olacağı için acı ve hazları algılayamayız. Bu nedenle ölümden kaygılanmak gereksizdir diye düşünür.

Tanrılardan korkmamak gerek çünkü tanrılar evrene müdahale etmez. Bu düşüncesiyle Epikür Tanrı kavramını dışta bırakmaya çalışır. Tanrının varlığı yokluğunu değil dünyaya karşı ilgisizliğini belirtir.

Ölüm konusunda Epikürcülüğün ünlenmesinde etki etmiş olan yaklaşım, Epikür'ün şu sözüne dayanır:

Ölümden korkmak bilge kişi için anlamsızdır, çünkü yaşadığımız sürece ölüm yoktur, ölüm geldiğinde ise artık biz yokuz.

— Epikür[5]

Devlet ve Toplum

İnsan doğası gereği bencildir Epikür'e göre. Ve bir insanın bencilliği ancak bir başka insanın bencilliği ile dengelenebilir. Bu bakımdan bencil olmak, başkalarını dert etmemek bir yaşam biçimi hâline getirilmelidir. Fakat bu dengeyi ancak devlet koruyabilir. Bu anlayışa göre bireylerin bencilliği, diğer insanlara zarar verici bir nitelik kazanmasın diye devlet var olmalıdır. Yalnızca bu koruma vazifesini yerine getirmeli, başka bir iş yapmamalıdır.

Epikür, siyasal yaşama katılan bireylerin ruhsal dinginlikten uzak bir hayata mahkum olacağını, dolayısıyla asla tam anlamıyla mutlu olamayacağını düşünür.

Epikür'ün devletten en büyük beklentisi, bireylerin güven içinde yaşanmasının garanti altına alınmasıdır.[6]

Dostluk

Epikür'e göre erdemli bir yaşam için gerekenler bir diğeri de dostluktur. Esasen toplumun genelinden uzak yaşanılmalıdır ancak bunun yanıda kişisel dostluklar da kurulmalıdır. Ona göre bilge kişi, dostu için her türlü riski ve acıyı göze alabilmelidir.

Fakat bu dostluk anlayışı bir tür elitist bilgeler cemiyetine dayanır. Yani yalnızca gerçekten bilge ve erdemli olan bireylerin, böyle sağlam dostluklar kurabileceğine inanır.[6]

Etkileri

Epikür, katı bir felsefe sistemi geliştirmiştir. Önermelerini bir takım dogmalara dönüştürmesi ve sonradan bu dogmaların ezberlenmesini salık vermesi söz konusudur. Bilgeliğin bunların bilinmesiyle eş anlamlı değerlendirildiği dönemler olmuş ve bu çizgiye birebir uymayan düşünürlerin dışlanmaları ortaya çıkmıştır. Epikürcülüğün daha sonraki dönemler çok etkili olmamasının başlıca nedenlerinden birinin bu olduğu ileri sürülmektedir.

Öte yandan ampirist ve materyalist düşünce geleneği, Epikür'ü öncüleri arasında değerlendirir ve onda pek çok önemli kavram bulur.Özellikle sonradan geliştirilecek ve sistemleştirilecek olan materyalist felsefe Epikür'de öncü ilkeleri bakımında çok şey bulacaktır.

Gözat

Kaynakça

  1. Ayferi Göze - Siyasal Düşünceler ve Yönetimler (say. 57)
  2. 1 2 Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 156, 157), İletişim Yayınları
  3. Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 155), İletişim Yayınları
  4. Ayferi Göze - Siyasal Düşünceler ve Yönetimler (say. 58)
  5. Felsefe Tarihi, Macit Gökberk, Remzi Kitabevi, s.99
  6. 1 2 Mehmet Ali Ağaoğulları - Sokrates'ten Jakobenlere Batı'da Siyasal Düşünceler (say. 159, 160), İletişim Yayınları
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/5/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.