İbrahim
İbrahim veya Abraham[1] (İbranice: אברהם), yaklaşık olarak MÖ 2. binyılda[2] yaşadığına inanılan İbranî[2][3] dinî şahsiyet. İslam'a göre bir peygamber,[4] Musevilik ve Hristiyanlığa göre ise din büyüğüdür. İshak ve İsmail'in babası olduğuna; Yahudilerin İshak'ın soyundan geldiğine, İsmail'in ise İslam peygamberi Muhammed ve Arapların atalarından olduğuna inanılır.[5]
Bazı kaynaklar İbranilerin Hindistan bağlantısına ve İbrahim'in Hint kökenli bir rahip olarak batıya göç etmiş olabileceğini iddia ederler.[6][7][kaynak güvenilir mi?] İbrahim ile Brahma'nın bazı benzeşik figüratif özellikler taşıması araştırmacıların dikkatlerini çekmiştir; Örneğin kendilerinin ve eşlerinin isimleri, her ikisinin de "halkın babası" olması, Brahma'nın binek kuşu ve dört kollu olmasına karşılık İbrahim'in bir kuşu dörde bölüp dört bir yanda farklı tepelere bırakması ve çağırdığında kuşun parçalarının bir araya gelerek dirilmesi gibi.
Etimoloji
Rahman ve Rahim kelimelerinin kaynağını aldığı RHM kökü Akadca gibi antik diller başta olmak üzere birçok Ortadoğu, İran ve Hint dillerinde ortak kullanımlara sahiptir. Kelimenin hangi dilden kaynaklandığı ve diğer dillere geçtiği konusunda dillerin gelişim evreleri, tarih ve kronoloji bilimlerinden faydalanılabilir.
Adın Sami dillerinde baba anlamına gelen "Ab" ve yüce anlamına gelen "Raam/Raham" kelimelerinin birleşiminden kaynaklanmasıyla ortaya çıkan anlamı; “yüce baba” veya yüceltilmişlerin babası’dır. Ab = "Baba;" Hir veya H'r = "Baş; Üst; Yüceltilmiş;" Am = "Halk." Dolayısıyla, Abhiram veya Abh'ram "Yüceltilmişlerin Babası" veya “halkın babası” anlamlarına gelmektedir. İbranice'de Rakham = "İlahi merhamet", Ab raham; merhametin veya "merhametlilerin babası" anlamlarına gelir.
Yahudi ırkının Hindistan ile bağlantılı olduğunu savunan bazı araştırmalara göre; Brahma ve Abraham aynı kişidir, "Abraham" Brahma kelimesinin yanlış telaffuzundan başka bir şey değildir. Keşmir dilinde "Ab" veya "Ap" baba, Ram’dan türeyen "Raham" ilahi merhamet anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, Ab-Raham = İlahi merhametin babası anlamına gelir. Diğer bir teori; Çok tanrıcı "Brahm-Aryan" kültüne sırt çeviren bir rahibin "A-Brahm" (Gayri-Brahman) olarak nitelendirilmesiyle ismin türetilmesidir.[10]
Rahman, Rahim ve İbrahim gibi kelimelerin kökenleri konusunda ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık’ın açıklamaları: “Bu kökten gelen kelimelerin eski dünya dillerinde meşhur ve yaygın olduğunu görüyoruz; Akadcada dölyatağı, rahîm (remu), merhamet eden tanrı (remânu), Aramice rahîm, merhamet (rhm), İbranîce rahîm, merhamet (raham), Hintçe iyilik tanrısı (Brahma) hep aynı kökten gelir. Sevginin ve merhametin babası anlamına gelen Eb-Raham’ın bütün Sami dillerinde ve hatta Hintçede bile kullanıldığını görülür. Buralardan evrilerek Arapçaya İbrahim olarak geldiği anlaşılıyor.”[7] Bu yaklaşım diğer kaynaklarca da desteklenmektedir.[10][11]
Musevilikte İbrahim
Musevilikte İbrahim inancı Tevrat anlatılarına dayanmaktadır; ilk adı Avram'dır ve Tanrı onun adını "ulusların babası" anlamına gelen Abraham’a değiştirmiştir. Nuh'un soyundan olan Terah'ın oğludur.
Avram 75 yaşındayken Ur şehrinden Tanrı'nın emriyle Kenan Ülkesine göçerek yıllarca burada yaşadı. Kenan'da kıtlık çıkması sonucu Mısır'a göçtü. Mısır'da zenginleşti ve Kenan'a döndü. Yeğeni Lut'un ve kendisinin hayvanlarının fazlalığı nedeniyle ayrılmak zorunda kaldılar. Lut, Sodom ve Gomora yönüne İbrahim ise aksi yöne gitti.
İbrahim 86 yaşındayken ikinci karısı Hacer'den ilk oğlu İsmail doğdu. Daha sonra İbrahim 100, Sare 90 yaşına ulaşmışken mucize eseri olarak yaşı epeyce ilerlemiş ilk karısı Sare'den de İshak doğdu. (Yaratılış 17:17-27)[12] Hacer ve İsmail'i Paran'a yolladı. Tevrat kaynakları "Paran" olarak anılan yerin Sina Dağı olduğunu ifade ederler.[13] İsmail ve soyu orada büyüdü; Ürdün, Arabistan ve güney Edom'u ele geçirdi. İsmailîler Arapların atalarıydı.
- İbrahim ve endogami
- İbrahim Kenan'da günden güne güçlendi ve zenginleşti, Negev'e göçtü. Negevde Sara'nın güzelliği dillere destandı ve Negev hükümdarı İbrahim'in karısı Sara'yı yanına istetti. Bu dönemde Kral'ın beğendiği kadınlar eğer evli ise öldürülüyordu. Bundan dolayı da İbrahim karısı Sara'yı kız kardeşi olarak tanıttı ve Filist kralı Avimelek'e hediye etti. Tanrı rüyasında Avimelek'e görünerek ona kızdı ve Sara'yı geri vermezse soyunu yok edeceğini, Filist'i başına yıkacağını söyledi. Avimelek korkarak karısı Sara'yı İbrahim'e geri verdi. Ayrıca İbrahim'e davar, sığır, eşya, köle ve 1000 talant gümüş verdi. Avimelek İbrahim’e karısını niçin kız kardeşi olarak tanıttığını sordu, İbrahim; “Karım yüzünden beni öldürebilirler diye düşündüm. Üstelik Sara gerçekten kız kardeşimdir. Babamız bir, annemiz ayrıdır. Onunla evlendim. Tanrı beni babamın evinden gurbete gönderdiği zaman karıma, ‘Bana sevgini şöyle göstereceksin: Gideceğimiz her yerde kardeşin olduğumu söyle’ dedim.” diye cevap verdi. Avimelek İbrahim’e karısı Sara’yı geri verdi. Bunun yanı sıra ona davar, sığır, köleler, cariyeler de verdi.(Yaratılış 20:11-14)
Daha sonra Avimelek ve İbrahim Beet Şeba'da bir antlaşma yaptı. İbrahim 175 yaşında öldü. İsmail ve İshak onu Hitit'li Efron'un tarlasındaki Makpela mağarasına gömdü. İbrahim tarlayı Efron'dan 400 şekel gümüşe almıştı. İbrahim ölünce Kenan'daki ailesinin ve mirasının başına İshak geçti. İsmail ise krallığına döndü.
İslam'da İbrahim
İbrahim Müslümanlık açısından Haniflik, kurban, Kabenin inşa edilmesi, nemrut'la mücadele ve nemrut tarafından atıldığı ateşte yanmama gibi hikayelerin sembol kişisidir. Kur'anda birçok ayette ismi geçer. Peygamber olarak kabul edilir ve Allah kendisine samimiyetinden dolayı "Halilullah" yani Allah dostu sıfatını vermiştir. Ayrıca, İbrahim Peygamber'in "Hanif" yani Allah'ın birliğine inanan, Allah'a ortak koşmayan, atalar dinine karşı çıkan biri olduğu özellikle belirtilmiş ve O'nu sevenlerin de Allah'ı bir olarak bilmeleri ve Allah'a ortak koşmamaları istenmiştir.
İbrahim'in Kabeyi oğlu İsmail ile birlikte inşa ettiğine ve insanları Hacca çağırdığına inanılır. Kuran'da Allah'ı bulma çabası da anlatılır:
- Hani İbrahim, babası Azer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun. Gece onun üstünü örtünce bir yıldız gördü de "İşte Rabbim bu!" dedi. Yıldız battığında ise "Batıp gidenleri sevmem!" diye konuştu. Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi. Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim! Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi. Muhakkak ki ben, hanif olarak yüzümü, yeri ve semaları yaratan Allah’ın Zat’ına döndürdüm. Ve ben, müşriklerden değilim. Kavmi onunla çekişip tartışmaya girdi. De ki: ''O beni doğru yola erdirmişken, siz benimle Allah konusunda çekişip tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O'na şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah'ın benim hakkında bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?'', “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.” (Enam suresi, 74- 81)
- ''İbrahim'in, İsmail'le birlikte, Beytullah'ın ana duvarlarını yükselterek şöyle yakardıkları zamanı da an: "Rabb'imiz, bizden gelen niyazları kabul buyur; sen, evet sen, Semî'sin, her şeyi çok iyi duyarsın; Alîm'sin, her şeyi çok iyi bilirsin." (Bakara suresi, 127)
- ''Hani biz İbrahim'e, Kâbe'nin yerini, bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle diye belirlemiştik. İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i atik'i (kâbe'yi) tavaf etsinler.'' (Hac suresi, 26- 29)
İslam'da İbrahim'in gördüğü rüyayı oğlu İsmail'i kurban etmesinin istenmesi şeklinde yorumlayarak O'nu kurban etmek üzere götürdüğüne ve bu teslimiyetin Tanrı tarafından ödüllendirilerek kendisine bir melek eşliğinde gökten bir koç indirildiğine inanılır. Kur'anda çocuğun isimi verilmeden anlatılan bu hikâye Kurban Bayramlarında tekrar anlatılır.
Bu konu Saffat Suresinde şöyle anlatılmaktadır:
- "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. ''Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. Nihayet her ikisi de boyun eğip, İbrahim de onu yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim! Gördüğün rüyayı yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." "Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." Biz, (İbrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek O'nu kurtardık. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. İbrahim'e selam olsun. (Saffat suresi, 100-109)
İbrahim, Kur'ana göre Allah'a teslim olmuş (müslüman) bir haniftir.[4]
- İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi. (3, 67)
Putları kırması
Kuran'da İbrahim'in, putperest kavmiyle ve kendini ilah sayan Nemrut ile yaptığı çetin mücadele de anlatılmaktadır. Bu tartışmalarda ona cevap veremeyenler, onu ateşe atarak cezalandırmak istemişler fakat bunda başarılı olamamışlardır. Ateşin İbrahim için bir gül bahçesine dönüştüğü rivayet edilir.
- Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi. (cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi). Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler. İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?", "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük. Bir de dedi ki: "Ben rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir." (Saffat Suresi, 91-99)
Hani o babasına ve kavmine, "Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?" demişti. "Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk" dediler. İbrahim, "Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi. "Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?" dediler. İbrahim dedi ki: "Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim." ''Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım. '' derken (ibrahim) Belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. Onlar, "Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir" dediler. (içlerinden bazıları), "İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk" dediler. (bir kısmı da) "O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler" dediler. (İbrahim gelince) "Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim" dediler. dedi ki, "Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!" Bunun üzerine birbirlerine dönüp, "Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz" dediler. Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler. İbrahim şöyle dedi: "öyle ise siz, (hâlâ) Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?", "Yazıklar olsun, size de; Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (içlerinden bazıları), "Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin" dediler. (Enbiya suresi, 52- 68)
''Dedi ki: siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (gelip çattığında ise) birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur.'' (Ankebut suresi, 25)
Putperest babasıyla tartışması
Kuran'da İbrahim'in putperest kavmiyle münakaşasının yanı sıra putperest babasıyla da tartışması yer verilmiştir. Tevrat'ta Terah olarak geçen ismi Kuran'a Azer olarak zikredilir.
- ''Hani, babasına demişti ki: "Babacığım; işitmeyen, görmeyen, sana hiçbir yarar sağlamayan şeylere niçin kulluk ediyorsun? Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim. Ey babacığım, şeytana kul olma! Muhakkak ki şeytan, Rahmân’a asi oldu. Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum. Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi. İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır. Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.'' (Meryem suresi, 42, 48)
- ''İbrahim'in, babası için af dilemesi, ancak ona vaadettiğini tutmak içindi. Fakat onun, Allah düşmanı olduğu kendisince iyice anlaşıldığı zaman ondan vazgeçti. Şüphe yok ki İbrahim, çok ağlayıp dua eden, insanlara fazlasıyla merhamet eden bir zattı.'' (Tevbe suresi, 114)
İbrahim'in ateşe atılma kıssası
Kur’an ve bazı Yahudi efsanelerinde İbrahim’in ateşe atılma hikâyesine rastlanır. İbrahim Nemrut'u ve putları ilah edinmeyi asla kabul etmemiş, putları kimse görmeden kırarak baltayı büyük putun boynuna saplamış ve Nemrut'u tek tanrı inancına çağırmıştır. İbrahim'in çağrısına kulak asmayan Nemrut, büyük bir ateş yaktırıp, İbrahim'i mancınık ile ateşe attırmış, ama ateş Allah'ın emri ile onu yakmamıştır. Rivayete göre İbrahim ateşlerin içindeyken onun Tanrısı ateşi ona bir gül bahçesi haline getirmiştir. Efsanenin Türkiye versiyonunda olay Urfa’da gerçekleşir, ateş göle (balıklıgöl), odunlar ise gölde yüzen balıklara dönüşür. Kuran'da şöyle geçmektedir:
- ''Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.'' (Bakara suresi, 258)[14]
- “Yakın onu! Bir şey yapacaksanız onu yakın da, Tanrılarınıza yardım etmiş olun!' dediler. Bizse şöyle dedik: 'Ey ateş! Soğu! Ve esenlik ol İbrahim'e!” (Enbiya suresi; 68-69) Midraşik efsanelerde hikâye daha ayrıntılıdır. Ayrıca bu anlatımların yine tevrat’ın Daniel bölümünde Kral Nebukadnezar’ın fırına attırdığı 3 Yahudi genci ile ilgili (Danyal kitabı 3: 12-28) bir başka efsanenin uyarlaması olduğu iddiaları mevcuttur.
Kuşların diriltilmesi
Kuran'da İbrahim'İn ölülerin nasıl diriltileceğini merak ettiğinde de bahsedilir. Kuran'da şöyle geçmektedir:
- ''Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Bakara suresi, 260)
Eleştiriler
İbrahim anlatıları ile ilgili birçok eleştiriler yapılır. Bu eleştiriler O'nun gerçek bir tarihi kişilik olup olmadığı, nerede yaşadığı, anlatıların kaynakları ve inandırıcılıkları gibi konularla ilgilidir. Örneğin Karısı Sara hikâyelerde 90 yaşında bir kralı tahrik edebilecek kadar güzel ve doğum yapabilecek yetenektedir. İbrahim Sara'nın 127 yaşında ölümünden sonra evlenir ve 6 oğul sahibi olur.[15]
Ayrıca bakınız
Dış okumalar
Kaynakça
- ↑ Günümüz Musevilerinin Kökeni Türk Musevî Cemaati. Erişim: 9 Ocak 2012.
- 1 2 "(Hebrew patriarch) İbrahim." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
- ↑ "Abraham." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
- 1 2 "Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali", Diyanet İşleri Başkanlığı
- ↑ "İbrahim." Encyclopædia Britannica. Encyclopædia Britannica Online. Encyclopædia Britannica Inc.
- ↑ Cemvakfi.org
- 1 2 http://www.ihsaneliacik.com/2012/07/ramazan-kelimelerinin-dunyasi.html
- ↑ http://www.sunypress.edu/pdf/61866.pdf
- ↑ (Saffat suresi, 100 -107)
- 1 2 http://www.hermetics.org/Abraham.html
- ↑ http://webcache.googleusercontent.com/search?hl=tr&q=cache:2iMXGTS-fVQJ:http://www.cemvakfi.org.tr/murat-sahin/kurandaki-bazi-kavramlarin-tarihsel-kokenleri-2/%2Bbrahman+brahma+rahman+yemen&gbv=2&gs_l=heirloom-hp.3...5937.20890.0.22046.27.27.0.0.0.0.672.5628.0j9j13j1j0j1.24.0...0.0...1c.1.57mBPwfwP4U&ct=clnk
- ↑ Yaratılış 17 christiananswers.net. Erişim: 8 Haziran 2012.
- ↑ http://www.google.com.tr/imgres?imgurl=http://www.biblearchaeology.org/image.axd%3Fpicture%3DSinai-map.jpg&imgrefurl=http://www.biblearchaeology.org/post/2008/11/What-Do-Mt-Horeb2c-The-Mountain-of-God2c-Mt-Paran-and-Mt-Seir-Have-to-Do-with-Mt-Sinai.aspx&usg=__Ov3o4Gx8zR04eIg7LyA002Cgs1k=&h=734&w=500&sz=101&hl=tr&start=1&zoom=1&tbnid=-r43W9jg5LjwvM:&tbnh=141&tbnw=96&ei=f3orUOfHFqad0QWTo4HwDQ&prev=/search%3Fq%3Dmount%2Bparan%2Bsina%2Bseir%26hl%3Dtr%26sa%3DX%26gbv%3D2%26tbm%3Disch%26prmd%3Divns&itbs=1
- ↑ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI, KUR’AN- I KERİM MEÂLİ
- ↑ http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/744/9520.pdf
- Soyağaçları
- Nuh'un oğlu Sam'dan İbrahim'e
- İbrahim'in, eşi Sara'dan doğan nesli
- İbrahim'in, eşleri Hacer ve Ketura'dan doğan nesli
Wikimedia Commons'ta İbrahim ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur.
|