Kurban

Kurban, ilah olarak kabul edilen ya da yüceltilmiş bir varlığa sunulmak üzere kesilen canlı hayvan.[1] Bir dileğin gerçekleşmesi için sunulan kurbana ise adak denir.[2] Antik çağlardan beri tanrıları veya yüce kabul edilen varlıkları memnun etmek, felaketlerden korunma ve benzeri amaçlar doğrultusunda insanlar ve hayvanlar kurban edilmiştir. Ancak kurbanın, bazı dönem ve uygarlıklarda sadece tapılan ilaha değil aynı zamanda libasyon yani sıvı adağı ile ölülere de sunulduğu bilinmektedir. Bu libasyon törenlerinde şarap ve çeşitli bira gibi sıvıların kullanılmasının yanı sıra taze insan kanı da kullanılmıştır.

Etimoloji

Türk Dili'nin en eski ve değerli sözlüklerinden Divânu Lügati't-Türk'te kurban karşılığı olarak "yagış" kelimesi geçmektedir. "يغش Yagış, İslam'dan evvel Türkler'in adak için, yahut tanrılara yakınlık elde etmek için kestikleri kurban"[3] olarak tanımlanır.

Yine aynı eserde ıdhuk (ıduk) kelimesi geçmektedir. "اذق Idhuk: Kutlu ve mübarek olan her nesne. Bırakılan her hayvana bu ad verilir. Bu hayvana yük vurulmaz, sütü sağılmaz, yünü kırkılmaz; sahibinin yaptığı bir adak için saklanır."[4] şeklinde tanımlanmıştır.

Kurban kelimesinin, Türkçe'ye Farsça'dan, Farsça'ya ise Arapçadan dan geçtiği[5] ve Arapça krb (yakın olma)dan türediği düşünülse de Arapçada -an eki olmayışı sebebiyle, kurban sözcüğünün İbranicedeki korban (קרבן) sözcüğünden alındığı düşünülebilir.[6]

Arapçada kurban için hedy (hediye)sözcüğü kullanılır.

Antik İsrail’de kurban

Molek'e çocuk kurban sunuluşunu gösteren bir Babil silindir mühürü. İnsanların Molek'e çocuklarını kurban olarak sunmasını yasaklayan Tanrı Musa’ya şöyle der: İsrail halkına de ki, İsrailliler’den ya da aranızda yaşayan yabancılardan kim çocuklarından birini ilah Molek’e sunarsa, kesinlikle öldürülecek. Ülke halkı onu taşlayacak.

Antik Yahudilerin komşuları olan Ammonilerin korkunç ilahları Molek kullarından canlı kurbanlar istemektedir. Bu kurbanlar Molek’e yakılarak sunulur. Kurban törenleri Geben Hinnom (cehennem ya da Hinnom vadisi) da yapılır. Daha sonra Geben Hinnom cehennem’e, Molek ise Malik’ ve melek’e dönüşür.

Antik Mısır'da Kurban

Herodot'a göre, Antik Mısır'da domuzun kötü kokması, hasatlara saldırması nedeniyle ne domuzlar ne de domuz çobanları sevilirdi. Nitekim, Antik Mısır'da domuz da kurban edilen hayvanlar arasındaydı. Antik Mısır'da en göze çarpan kurban etme eylemlerinden biri de insanların kurban edilmesiydi. Öyle ki, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere insanlar kurban edilmekteydi. Nil Nehri'ne bırakılan insanlar da aranan ortak özellik masumluktu; bu nedenle özellikle kadın ve çocuklar Nil Nehri'ne bırakılarak kurban edilirdi. Kurban edilecekler arasında bakirelik bir öncelik olarak sayılıyordu. Bakireliğin, saflık ve masumluk anlamı taşıması kurban olarak özellikle bakirelerin seçilmesine önemli bir etkendi.

Antik Yunan'da Kurban

Eski Çağ'da ölen kişinin eşyalarının yanı sıra eşi ve köleleri de kurban edilir ve onlarla birlikte gömülürdü. Antik Yunanistan'da ölülerin mezarlarında hâlâ yaşadıklarına inanılır ve onlara düzenli olarak sunu takdim edilirdi. Örneğin; bir kap içinde kan sunulurdu. Kan, hayat demek olduğu için ruhun kanı içince geçici bir canlılığa kavuşacağı fikri hakim idi. Eğer bu ihmal edilir ise, ölülerin çevreye ölüm ve çeşitli hastalıklar salarak intikam alacağı düşünülürdü.

Euripides'in İphigenia Tauris'te adlı tragedyasında rahibe, kralın kurban etmek istediği iki yabancının kanla lekeli olduklarını ve arınmaları gerektiğini söyler. Çeşme suyundan mı, yoksa okyanus dalgalarından mı? diye sorar kral. "Tuzlu deniz" diye cevap verir rahibe, bütün pislikleri temizler. Sadece kurban olunanın değil, kurban edenin de temizlenmesi gerekir. Eğer yakarıcı, tanrıdan bir şey elde etmek istiyorsa yere kapanarak ya da ellerini göğe doğru kaldırarak ona, törelere uygun biçimde yakarır, belli kelimeler kullanırdı; çünkü büyüden pek az farkı olan duanın, büyülü bir gücü vardı. Genel olarak büyüyle birlikte adak adanırdı; çünkü her şeye rağmen insan olan tanrıların gönülleri armağanlarla alınabilirdi. Zeus İlyada'da "Hektor bana, çok kıvrımlı İda tepelerinde ve büyük kentte birçok yanık öküz armağan etti; bu yüzden yüreğim ona acıyor" diyerek, Hektor'u yaklaşmakta olan ölümden kurtarmayı düşünür. Dolayısıyla, karşılaştığında lütuflar elde etmeyi uman insanlar tanrılara yiyecek ve içecek ya da kurbanın hoş kokusunu sunmak durumundaydılar. [7]

Mikenlerde Kurban

Mikenlerin günlük yaşamlarında kullandıkları gıda maddeleri ve hayvanları kurban sunusu olarak kullandığı bilinmektedir. Metinsel veri niteliğindeki Pylos'ta ele geçen tabletler neticesinde, denizlerin hakimi tanrı Poseidon'a yapılan sunuların listesi bunu göstermektedir. Kurban olarak sunulan boğa ve keçinin yanı sıra libasyon sunuları sırasında un, şarap ve bal gibi gıdalarında kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle ritüeller arasında önemli bir yer tutan libasyon törenlerinde bir kap içindeki kan ya da sıvı yere doğru akıtılmaktadır. Bu sunular arasında koyun postları da göze çarpmaktadır. Diğer tabletlerden anlaşıldığı üzere kurbanlar arasında inek, dişi evcil domuz ve yaban domuzları bulunmaktadır; özellikle dişi hayvanlar kurban olarak seçilmişlerdir. Lineer B metinlerinde sunulan sıvılar altın kapların içerisindedir. Bu törenler sırasında elinde altın kaplarla tanrıya yaklaşan insanlar da kurban olarak tanrılara sunulmuştur. Mikenlerdeki cenaze törenlerinde ise günümüzde bazı toplumlardaki cenaze sonrası kurban kesme adetine benzer bir biçimde gerçekleştirilmiş sunularda çok sayıda hayvan da kurban edilmiştir. Kült merkezlerinde bulunan sunak ve hayvan kemikleri kurban törenlerinin yaygınlığını açıkça ortaya koymaktadır. Hagia Triada lahdinin üzerindeki sahneler, özellikle kadınların ön planda olduğu libasyon törenlerinde ellerinde kan dolu bir kapı tutan kadının sıvıyı akıtışını göstermektedir.

Orta Amerika'da Kurban İnancı

Aztek'lerde insan kurbanı. (Codex Mendoza'dan, 16. yüzyıl) (Bodleian Kütüphanesi, Oxford).

Aztekler ve Mayalar için Venüs, tehlikeli bir göksel güçtü. Aztekler onu, sabah yıldızı olarak yeniden belirdiği günlerde kurban edilen tutsakların kanıyla besliyorlardı. 1200 yıl önce Maya ve Toltek unsurlarının karışımıyla oluşan melez kültürün gaddar törenlere olan düşkünlüğü, bölgede bir istisna değildir. Meksika’da yeşeren bütün büyük uygarlıkların insan kurbanını törenleştirdikleri biliniyor. Ayrıca bu törenlerin yüzyıllar boyunca şiddetini artırarak varlığını sürdürmesi şaşırtıcıdır. “Göksel korku” altında yapılan bu törenlerde tapınakların çoğu fiili olarak birer mezbahaya dönüşmüş, rahiplerin ellerindeki taş bıçaklarla kalpler canlı canlı yerinden sökülmüş; kimi zaman da sunak (Orta Amerika piramitleri) larda kafalar kesilmiştir.

Eski Mezopotamya'da Kurban

Eski Mezopotamya'da kurban ritüelinin sıklıkla yapıldığı bilinmektedir. İnsanların, başlarına bir uğursuzluk gelme ihtimaline karşı tedbir olarak hayvanları adak olarak adadıkları bilinmektedir. Kimi zamansa kestikleri kurban sayesinde günahlarının temizleneceğine dair olan inanışları sebebiyle çeşitli hayvanları kurban etmişlerdir. Mezopotamya'da gerek tanrının azabından korkma, gerekse hayvanların tanrının birer besini olarak algılanması dolayısıyla, tanrıyı doyurmak amaçlı kurban kesilmiştir. Bu ve benzeri korkular Mezopotamya'daki kurban kesme ritüelinin daha ciddi bir hâl almasına neden olmuştur.

Sümerlerde Kurban

Sümerlerde en değerli kurban olarak görülen kuzunun yanı sıra yabani ve evcil domuz dahil olmak üzere diğer hayvanlar da kurban edilirdi. Ancak yabani ve evcil domuz daha çok, bir hastanın iyileşebilmesi maksadıyla kurban edilirdi.

Sümerlerde günümüze benzer bir şekilde kurban kesiminden hemen önce kesilecek hayvanın kulağına doğru yaklaşılıp dua okunurdu. Uruk'taki Anu tapınağında bir tabletteki kayıtlar, Sümerlerde bazı hayvanların bazı tanrıların sofrasında yer almasının yasak olduğunu göstermektedir.

Şamaş tapınağında Tanrı Şakkan’a koyun eti sunulmayacak;
Tanrı Sin’in tapınağında Tanrı Harru’ya inek eti sunulmayacak;
Tanrıça Belet-şeri’ye kuş eti sunulmayacak;
Tanrıça Ereş-kigal’e inek ve kuş eti sunulmayacak.

Eski Anadolu Uygarlıklarında Kurban

Hititlerde Kurban

Hititlerde insanlar tanrılara kurban kesip yalvarır ve karşılığında da tanrıların onları düşmanlardan, hastalıktan koruduğuna inanılırdı.[8]

Yahudilik'te Kurban

Antik İsrail'de kurbanların merkeziyeti açıktır; Tora'nın genelinde ve özellikle Levililer kitabının başlangıç konularında kurban sunuları metotlarıyla ilgili detaylı bilgiler aktarılır. Kurbanlar ya kanlı kurbanlardır (hayvan) ya da kansız sunulardır (tahıl ve şarap). Kanlı kurbanlar, hayvanın tamamının yakıldığı "yakımlık sunular" (İbranice: עלה קרבנות), hayvanın bir kısmının yakıldığı ve bir kısmının rahibe verildiği "kusur sunuları", ve yine sadece hayvanın bir kısmının yakıldığı "barış sunuları" olarak kategorilere ayrılır. Peygamberlerin dile getirdiğine göre, kurban etme eylemine kişinin dahili ahlak ve iyiliği eşlik etmelidir.

Kudüs Tapınağı yıkıldıktan sonra, Samiriler dışındaki Yahudiler ayinsel kurban sunmayı bıraktı.[9] Ortaçağ Yahudi rasyonalisti Rambam, Tanrı'nın gözünde kurbanın, dua ve felsefi meditasyon kadar değeri olmadığını dile getirir. Tanrı, komşu pagan kabilelerin tanrılarıyla iletişime geçmek için kurban yöntemi kullandığından, İsrailoğulları'nın hayvan kurban edilmesine alışık olduğunu bilmektedir; dolayısıyla Rambam'ın görüşüne göre Tanrı ile insan arasında iletişim kurmanın İsrailoğulları tarafından kurban kesmekten geçtiğinin düşünülmesi doğaldır. Rambam'a göre, Tanrı'nın kurban kesilmesine izin vermesi, insanın psikolojik sınırlarına ayrıcalık tanımasından kaynaklanmaktadır. İsrailoğullarının pagan ibadetlerinden dua ve meditasyona bir kerede sıçramasını beklemek gerçekçi olamazdı. Bu konuyla ilgili görüşlerini Şaşkınlara Kılavuz isimli eserinde de dile getirmektedir.[10]

Nahmanides gibi[11] çoğu kişi Rambam'ın görüşüne katılmamaktadır ve kurban kesiminin Yahudiliğin merkezi ve ülküsel ibadetlerinden olduğunu dile getirmektedir. İ.Ö. yirmi birinci yüzyıl dolaylarında Kuzey Suriye’den Filistin’e dek uzanan bölge içinde yaşayan Sami kabilerlerde, doğan ilk oğul Tanrı’ya kurban edilir ve yakılırdı. İbrahimle birlikte, İbrani toplumunda bu uygulamaya son verildiği biliniyor.

Tora ve Tanah'ta İsrailoğullarının insan kurbanına aşina olduğu anlatılır ve buna en önemli örnek İbrahim'in oğlu İshak'ı neredeyse kurban etmesidir.[12] Bunun yanı sıra, Yiftah'ın kızını kurban ettiği,[13] Moav kralının varisi olan oğlunu yakmalık sunu olarak sunduğu,[14] Mika kitabında birinin 'günahlarım için ilk doğan oğlumu kurban edeyim mi?' diye sorduğu[15] anlatılır. Yeremya kitabında çocuk kurbanının tiksinilecek bir şey olduğundan bahsedilir.[16]

İslam'da Kurban

İslam'da kurban, Kurban Bayramı'nda fıkıhçılar tarafından tespit edilen belirli nitelikleri taşıyan hayvanlardan birini, uygun koşullar dahilinde mümkünse kesim için, hayvanı keserek yapılan bir ibadettir. Kurban kesmek Kur'ân'da farzdır. Hanefi mezhebinde vacip, diğer sünni mezheplere göre sünnettir. Kurban etinin kesen aile tarafından tüketilebileceği fakat kabul olması için belli kısmı kesinlikle ihtiyacı olan kişilere, fakirlere dağıtılmalıdır.

Kurbanın geçerli olması için kurbanı kestiren kişiler bakmasa bile kesilirken kurbanın yanında olmalıdır. Eğer kesilen bölgede herkesin maddi durumu iyi ise kurban kabul olmaz, gereksiz tüketimden dolayı israf ve günaha girer. Kurban bayramında kesilen kurban üçe taksim edilir. En az üçte biri yoksullara, diğer üçte biri ziyarete gelen komşu, dost, akrabaya ikram edilir, geriye kalan kısmı kişinin ailesi yiyebilir. Kesilen bölgede çok yoksul varsa tamamı fakirlere dağıtılmalıdır. Eğer bölgede kurban eti dağıtacak yoksullar yoksa kurban kesimi günahtır.

Hanefi mezhebinde kurban ibadetinin vakti kurban bayramının birinci günü bayram namazı kılındıktan sonra başlar ve bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder.Şafii mezhebinde ise bayramın dördüncü gününde de bu ibadet ifa edilebilir. Bu ibadet için en faziletli vakit ise bayramın ilk günüdür.Bu kurbanın etinden ibadeti yapan ve akrabaları dahil herkes yiyebilir.

Kurban yalnızca Kurban Bayramı'nda kesilmez. Adak veya şükretmek için de kurban kesilebilir. Adak kurbanının eti fıkıhta usul diye tabir edilen kişinin annesi,babası,dedeleri ve onların eşleri tarafından yenilemediği gibi kişinin füru diye tabir edilen çocuğu ve torunları tarafından da yenilemez bu hayvanın etini bunların dışında kalan fakirler ve yoksullar tüketebilir.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. "sacrifice." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
  2. adak DilDernegi.org.tr. Erişim: 17 Ağustos 2011
  3. Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt III, sayfa 80.
  4. Atalay, Besim (2006). Divanü Lügati't - Türk. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. ISBN 975-16-0405-2, Cilt I, sayfa 65.
  5. Hughes, Thomas Patrick. A Dictionary of Islam. W.H. ALLEN & CO., 13 WATERLOO PLACE, PALL MALL S.W. Londra, orijinal basım tarihi: 1895. URL erişim tarihi: 12 Aralık 2007.
  6. "Korban" The Concise Oxford Dictionary of World Religions. Ed. John Bowker. Oxford University Press, 2000. Oxford Reference Online. Oxford University Press. URL erişim tarihi: 12 Aralık 2007.
  7. Bettany, Georges Thomas (2005) Dünya Dinleri Ansiklopedisi, Say Yayınları. ISBN 975-46-8512-6
  8. Aydın, Ufuk. Uygarlık tarihi, sayfa 6.
  9. The Samaritans .com
  10. Book III, Chapter 32. Translated by M. Friedlander, 1904, The Guide for the Perplexed, Dover Publications, 1956 edition.
  11. Torah commentary on Levililer 1:9
  12. Tekvin 22:1-24
  13. Hakimler 11:31-40
  14. 2. Krallar 3:27
  15. Mika 6:7-8
  16. Yeremya 7:30-32
This article is issued from Vikipedi - version of the 9/11/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.