Kaf Dağı
Kaf dağı, genellikle masallarda yer alan, dünyayı çevrelediğine inanılan, arkasında cinlerin, perilerin bulunduğu varsayılan, zümrütten yapılmış bir yerdir.[1] Fars mitolojisine ait Zümrüd-ü Anka kuşunun bu dağda yaşadığı düşünüldüğünde Kaf dağının aynı kültüre ait bir efsane dağ olduğu anlaşılabilir.
İnanca göre dünyanın çevresi gemilerin geçemediği, kıyıları görülemeyen karanlık bir su kütlesi olan Bahr-i Muhit ile kaplıdır.[hangileri?] Buna göre bu su kütlesinden sonra da her şeyi bir kuşak gibi çevreleyen Kaf Dağı gelir. Kaf Dağı yeşil zümrüttendir ve gökyüzünün rengi onun yansımasından gelir. Bir başka kaynakta da Kaf Dağının zümrütten bir kayaya dayandığı, “el-Veted” denen bu kayanın, Allah tarafından kendi kendine duramayan dünyaya bir destek olmak üzere yaratıldığı belirtilir. İnsanların aşmasına imkân olmayan Kaf Dağına dünyanın sonu gözüyle bakılır. Bu dağ, görünen ve görünmeyen dünyalar arasındaki sınırdır.[2]
Zümrüd-ü Anka'ya İranlılar Simurg diye de adlandırr. Bu kuşun, dağın tepesinde köşke benzer bir yuvada yaşadığı, insanlar gibi düşünüp konuştuğu, çok geniş bir bilgi ve hünere sahip olduğu, kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yaptığı ileri sürülmektedir.[3]
Kaf suresi bu dağla ilişkilendirilir. Kaf Dağı Tasavvuf'da kanaati temsil eder. Orada kanaatin sonsuz ikliminde yaşayan Simurgun istiğnası, yani dünyaya yahut dünyalığa ihtiyaç duymayıp iltifat etmemesi, örnek alınacak büyüklüktedir.[4]
İsrailiyat etkisi ile yazıldığı düşünülen rivayet ve tefsirlerde dağın yeri, büyüklüğü ve yapısı ile ilgili efsanevi anlatımlar bulunur. Bu anlatımlardan birisi de Muhyiddin-i Arabi'ye aittir:
"Kaf, yerküreyi kuşatmış olan yeşil zeberced'den bir dağdır ve semanın etrafı onun üzerindedir; kökleri, dünyanın üzerinde durduğu kaya'ya ulaşır ve zelzelenin kaynağı bu dağdır."[5]
Kaynakça
- ↑ http://bilgiara.com/turkce-sozluk/kafda%C4%9F%C4%B1/
- ↑ http://www.sorularlarisale.com/makale/2473/kaf_dagi.html
- ↑ İslâm Ansiklopedisi; cilt:24 sy:144-145
- ↑ Kaf Dağı’ndaki Huzur
- ↑ Tefsirde İsrailiyyat, Doç. Dr. Abdullah Aydemir, Ankara 1979, s. 312