Kutadgu Bilig

Uygur alfabesiyle yazılan "Kutadgu Bilig" (15.yy, 4. satırında Arap alfabesiyle besmele yazılmaktadır)

Kutadgu Bilig (IPA: [qʊtaðˈɢʊ bɪˈlɪɡ]) (Günümüz Türkçesi ile: Mutluluk Veren Bilgi ya da Devlet Olma Bilgisi) , 11. yüzyıl Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib'in Doğu Karahanlı hükümdarı Tabgaç Uluğ Buğra Kara Han (Ebû Ali Hasan bin Süleyman Arslan)'a atfen yazdığı ve takdim ettiği Türkçe eserdir.

Eserin genel özellikleri

Yusuf Has Hâcib

Yusuf Has Hâcib hakkındaki bilgilerin tek kaynağı, yine kendi eserine sonradan eklenmiş olan manzûm ve mensûr mukaddimelerdir. Yusuf, XI. yüzyılda, Balasagun (Kuz-Ordu)’da doğmuştur. Asil bir aileye mensup olup, ilmi, fazîletleri, zühd ve takvası ile cemiyetin içinde en yüksek hizmet mertebesine ermiş bir zattır. Eserine Balasagun’da başlamış, daha sonra gittiği Kaşgar’da tamamlamış (1069-1070) ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Kara Buğra hânlar hânının huzurunda okumuştur. Hâkan, şâirin kalem kudretini takdir ederek, ona iltifat etmiş ve yanına alarak, ona “has hâcib” unvanını vermiştir. Bundan dolayı nâmı Yusuf Has Hâcib olarak yayılmıştır. Üzerinde 18 ay uğraştığı eserinin bazı beyitlerinde (365-371) 50 yaşında olduğunu belirtmektedir. Bu beyitlerden hareketle O’nun 1019 yılı civarında doğduğunu söyleyebiliriz. Ölümü hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Eserin ilave kısmında kendisinden bahsederken, ihtiyarladığını, hayatını insanlara hizmet etmekle geçirerek ibâdete geç kaldığını belirtmektedir.

Kitabın adı

Yusuf Has Hâcib, eserinde kitabın adını ve anlamını şu beyitlerle açıklamıştır:

R. Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig’in “kutlu olma bilgisi” anlamına geldiğini söylemiştir.

S. Maksudi Arsal’a göre; Kutadgu Bilig’deki “kut”, “siyasî hakimiyet” kavramını ifade etmektedir ve talih, saadet ve bahtiyarlık ikinci planda kalan ve ancak sonraları ortaya çıkan talî anlamlardır.

G. Doerfer, “kut” tabirini, “insanın bir nevî otonom ruhî kudretidir ki, bilhassa hükümdar için Gök ve Yer tarafından desteklenmeye muhtaçtır.” Şeklinde açıklamaktadır.

Kitabın içeriği

Eser, 4 ana unsur ve bu 4 unsuru temsil eden sembolik şahsiyetler üzerine kurulmuştur.

İsim Anlamı Meslek Sembolü
Kün-Togdı "Gün Doğdu" Hükümdar Adalet
Ay-Toldı "Dolunay" Vezir Mutluluk
Ögdülmiş "Övülmüş" Bilge:Vezirin oğlu Akıl (ya da Bilgi)
Odgurmış "Uyanmış" Derviş:Vezirin akrabası Akıbet (Yaşamın sonu)

Kitap, baştan sona bu 4 sembolik şahsiyetin karşılıklı konuşma ve münarazalarından oluşmaktadır. Eserde Tanrı, Muhammed Peygamber, Dört Halîfe ve Tabgaç Buğra Hân methedilikten sonra; iyilik etmenin faydaları; bilgi ile aklın meziyet ve faydaları; devletin sıfatı; adalet vasfı; hükümdarın vasıfları; vezirin, kumandanın, ulu hâcibin, kapıcıbaşının, elçilerin, kâtibi hazinedârın, aşçıbaşının, içkicibaşının, hizmetkârların vasıfları; dünyanın kusurları; ahiretin kazanılması; beylere hizmet etmenin usûl ve nizâmı, hizmetkârlarla nasıl geçinileceği, avâm ile nasıl münâsebet kurulacağı, Ali evlâdı, âlimler, tabipler, efsûncular, rüya tâbircileri, müneccimler, şâirler, çiftçiler, satıcılar, hayvan yetiştirenler, zenâat erbâbı, fakirler ile münâsebet; evlilik; çocuk terbiyesi; hizmetçilere nasıl muâmele edileceği; ziyafete gitme âdabı; ziyafete davet usûlü; memleketi tanzim etme usûlü; doğruluğa karşı doğruluk, insanlığa karşı insanlık gösterilmesi; zamanın bozukluğu ve dostların cefası konuları işlenmiştir.

Eser, 6645 beyit, 85 bâbdan oluşmaktadır. Beyit numaraları parantez içinde belirtilmekle birlikte 85 bâb aşağıdaki gibidir:

  1. Tanrı Azze ve Cellenin Medhi (1-33)
  2. Peygamber Aleyhi's-Selâmın Medhi (34-48)
  3. Dört Sahâbenin Medhi (49-62)
  4. Parlak Bahar Mevsiminin ve Büyük Buğra Han'ın Medhi (63-123)
  5. Yedi Yıldız ve On İki Burç (124-147)
  6. İnsanoğlunun Değerinin Bilgi ve Akıldan Geldiği (148-161)
  7. Dilin Meziyeti ve Kusru, Faydası ve Zararı (162-191)
  8. Kitap Sahibinin Özrü (192-229)
  9. İyilik Etmenin Medhi ve Faydaları (230-286)
  10. Bilgi ile Aklın Meziyet ve Faydaları (287-349)
  11. Kitabın Adı, Mânası ve Yazarın İhtiyarlığı (350-397)
  12. Sözün Başı: Hükümdar Kün Togdı Hakkında (398-461)
  13. Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün-Toldı Hizmetine Girmesi (462-580)
  14. Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (581-619)
  15. Ay-Toldı'nın Hükümdara Kendisinin Saâdet Olduğunu Söylemesi (620-656)
  16. Ay-Toldı'nın Hükümdara Devlet Sıfatını Söylemesi(657-764)
  17. Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfını Söylemesi (765-791)
  18. Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfının Nasıl Olduğunu Söylemesi (792-954)
  19. Ay-Toldı'nın Hükümdara Dilin Fazîletini ve Sözün Faydalarını Söylemesi (955-1044)
  20. Saâdetin Devamsızlığı ve İkbâlin Dönekliği (1045-1157)
  21. Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Nasîhat Vermesi (1158-1277)
  22. Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Öğüt Vermesi (1278-1341)
  23. Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'ya Vasiyetnâme Yazması(1342-1547)
  24. Hükümdar Kün Togdı'nın Ögdülmiş'i Çağırması(1548-1580)
  25. Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (1581-1590)
  26. Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Hizmetine Girmesi (1591-1849)
  27. Ögdülmiş'in Hükümdara Aklın Tarifini Söylemesi (1850-1920)
  28. Ögdülmiş'in Beyliğe Layık Bir Beyin Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (1921-2180)
  29. Ögdülmiş'in Beylere Vezir Olacak Kimsenin Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2181-2268)
  30. Ögdülmiş'in Hükümdara Kumandanın Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2269-2434)
  31. Ögdülmiş'in Hükümdara Ulu Hâcib'in Nasıl Bir İnsanOlması gerektiğini Söylemesi (2435-2527)
  32. Ögdülmiş'in Hükümdara Kapıcı-Başının Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2528-2595)
  33. Ögdülmiş'in Hükümdara Elçi Olarak Göndermek İçin Nasıl Bir İnsan olması gerektiğini Söylemesi (2596-2671)
  34. Ögdülmiş'in Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2672-2742)
  35. Ögdülmiş'in Hükümdara Hazinedarın Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2743-2827)
  36. Ögdülmiş'in Hükümdara Aşçı-Başının Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2828-2882)
  37. Ögdülmiş'in Hükümdara İçkici-Başının Nasıl Olması gerektiğini Söylemesi (2883-2956)
  38. Ögdülmiş'in Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söylemesi (2957-3186)
  39. Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a Mektup Yazıp Göndermesi (3187-3288)
  40. Ögdülmiş'in Odgurmış'ı Ziyaret Etmesi (3289-3317)
  41. Odgurmış'ın Ögdülmiş İle Münâzara Etmesi (3318-3511)
  42. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyanın Kusurlarını Söylemesi (3512-3645)
  43. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Dünya Vâsıtası ile Âhiretin Kazanılmasını Söylemesi (3646-3712)
  44. Odgurmış'ın Hükümdara Mektup Yazıp Göndermesi (3713-3895)
  45. Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a İkinci Mektubu Göndermesi (3896-3970)
  46. Odgurmış'ın Ögdülmiş İle İkinci Defa Münâzara Etmesi (3971-4030)
  47. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Beylere Hizmet Etmenin Usûl ve Nizâmını Söylemesi(4031-4164)
  48. Öğdülmüş'ün Kapıdaki Hizmetkârlar İle Nasıl Geçinileceğini Söylemesi (4165-4319)
  49. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Avâm ile Nasıl Münâsebet Kurulması gerektiğini Söylemesi (4320-4335)
  50. Ali-Evlâdı İle Münâsebet (4336-4340)
  51. Âlimler İle Münâsebet (4341-4354)
  52. Tabipler İle Münâsebet (4355-4360)
  53. Efsûncular İle Münâsebet (4361-4365)
  54. Rüyâ Tâbircileri İle Münâsebet (4366-4375)
  55. Müneccimler İle Münâsebet (4376-4391)
  56. Şâirler İle Münâsebet (4392-4399)
  57. Çiftçiler İle Münâsebet (4400-4418)
  58. Satıcılar İle Münâsebet (4419-4438)
  59. Hayvan Yetiştirenler İle Münâsebet (4439-4455)
  60. Zenâat Erbâbı İle Münâsebet(4456-4468)
  61. Fakirler İle Münâsebet (4469-4474)
  62. Evlilik (4475-4503)
  63. Çocuk Terbiyesi (4504-4526)
  64. Hizmetçilere Nasıl Muâmele Edileceği (4527-4572)
  65. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Gitme Âdabını Söylemesi (4573-4643)
  66. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Davet Usûlünü Söylemesi (4644-4679)
  67. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyadan Yüz Çevirip, Olana Kanâat Ettiğini Söylemesi (4680-4933)
  68. Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'ı Üçüncü Defa Davet Etmesi (4934-5030)
  69. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Gelmesi (5031-5034)
  70. Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış İle Görüşmesi (5035-5131)
  71. Odgurmış'ın Hükümdara Öğüt vermesi (5132-5466)
  72. Ögdülmiş'in Hükümdara Memleketi Tanzim Etme Usûlünü Söylemesi (5467-5631)
  73. Ögdülmiş'in Geçen yaşamına Acıyarak, Tövbe Etmesi (5632-5720)
  74. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Tavsiyede Bulunması (5721-5761)
  75. Doğruluğa Karşı Doğruluk, İnsanlığa Karşı İnsanlık Gösterilmesi (5762-5952)
  76. Odgurmış'ın Hastalanarak, Ögdülmiş'i Çağırması (5953-5992)
  77. Ögdülmiş'in Odgurmış'a Rüya Tâbirini Söylemesi (5993-6031)
  78. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Rüya Gördüğünü Söylemesi (6032-6036)
  79. Ögdülmiş'in Odgurmış'ın Rüyasını Tâbir Etmesi (6037-6046)
  80. Odgurmış'ın Bu Rüyaya Başka Bir Tâbir Söylemesi (6047-6086)
  81. Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Nasîhat Etmesi (6087-6285)
  82. Kumaru'nun Ögdülmiş'e Odgurmış'ın Ölüdüğünü Söylemesi(6286-6292)
  83. Kumaru'nun Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6293-6298)
  84. Ögdülmiş'in Odgurmış İçin Matem Tutması (6299-6303)
  85. Hükümdarın Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6304-6520)
  1. Gençliğine Acıması ve İhtiyarlığı (6521-6564)
  2. Zamanın Bozukluğu ve Dostların Cefâsı (6565-6604)
  3. Kitap Sahibi Yusuf'un Kendisine Nâsîhat Etmesi (6605-6645)

Şekil ve anlatım

Yusuf Has Hâcib’in eseri, dil itibariyle Karahanlı devri Karahanlı Türkçesi’nin bir metni olarak sınıflandırılmıştır. Arapça’nın ilim, Farsça’nın şiir dili olduğu bir dönemde Türkçe yazılan bu eserde kullanılan abece, kaynağına dönüş olarak mevcut duruma tepkidir. Ancak bugünkü mevcut nüshalara esas olan üçüncü defa yazılışında kullanılan alfabenin Arap harfleri diye bilinen asıl/orijinal Uygur Abecesi yaygın Arap kavrayışı ile yazıldığı kesindir. Eser, Türkçe yazılmasına rağmen ölçüde Fars edebiyatı ölçüsü olan “aruz vezni” (faûlun faûlun faûlun faûl), nazım biriminde Fars edebiyatına da geçmiş Türk nazım birimi “beyit” kullanılmıştır. Eserin nazım biçimi, yine Fars edebiyatına ait olan “mesnevi” yani "mani" nazım biçimidir.

Nüshalar

Yazıldıktan bir süre sonra unutulmuş ve çok dar bir kesimin istifâdesiyle sınırlı kalmış olduğu anlaşılan eser, iki kere ortaya çıkarılmıştır. İkinci kez ortaya çıkarıldığında manzûm mukaddime ilave edilmiştir. Daha sonraki bir devreye ait olan üçüncü kez ortaya çıkışında ise ilk ortaya çıkışında ilave edilen manzûm mukaddimenin eksik ve kötü bir hulâsası olan mensûr bir mukaddime eklenmiş, ancak ne zaman ve nerede yazıldığı hakkında bilgi verilmemiştir. Kutadgu Bilig’in bugün elimizde bulunan her üç nüshası, eserin bu üçüncü tedvinine aittir. Aynı nüshaların birer istinsahlarıdır.

Herat nüshası

Kutadgu Bilig’in ilk defa bulunan ve dolayısıyla bu eser üzerindeki çalışmalara esas olan bu nüsha, 1439’da, Herat’da istinsah edilmiştir. Bu nüshanın Anadolu’ya geçmesi, önce Tokat’a ve sonra 1474’de, Fatih döneminde, İstanbul’a gelmiş olması hakkında, esere sonradan eklenmiş şu kayıt vardır: “sekiz yüz yetmiş dokuz tarihinde, yılan yılında, Abdurrezzak Şeyh-zâde Bahşı için, Fenârî-zâde Kadı Ali, İstanbul’dan mektup göndererek, Tokat’tan getirttiler; mübarek olsun, devlet gelsin, mihnet gitsin.” (Bahşı: Osmanlı devlet teşkilâtında Orta Asya Türk ülkeleri ile resmî muhâbereyi idare eden hususî kalemlerde çalışsan memurlara verilen unvan) 1839 yılında, İstanbul’da Avusturya elçiliği müsteşarı ünlü Türkolog ve tarihçi Von Hammer tarafından ele geçirilmiş, Viyana İmparator Sarayı kütüphanesine hediye edilmiştir. Macar müsteşrik Hermann Vambery, 1870 yılında, eserin bin kadar beytinin Almanca tercümesini neşretmiş, transkripsiyonunu yapmıştır. 1910 yılında Radloff, transkripsiyonunu ve Almanca tercümesini neşretmiştir. Türkiye’de ilk defa 1942’de Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım taksimile) halinde basılmıştır.

Fergana nüshası

Kutadgu Bilig’in ele geçen nüshaları arasında en önemlisidir. Bu nüshayı Türkistan’da, Fergana’da bulan Zeki Velidi Togan, eser hakkında genel bir bilgi vermiştir. Buna göre, kitabın dağınık sahifeleri sonradan bir araya getirilerek dikilmiş ve dörtlükler altın suyu ile yazılmıştır. Diğer nüshalara göre daha itinalı yazılmış olan bu nüshanın baş ve son kısmı eksiktir ve nerede, ne zaman, kimin tarafından, kimin için yazılmış olduğu hakkındaki kayıtlar da, bu eksik sahifeler ile birlikte kaybolmuştur. Herat ve Mısır nüshalarında başta mensûr mukaddime, sonra manzûm mukaddime, ardından babların fihristi ve sonunda Kutadgu Bilig metni gelirken Fergana nüshasında manzûm mukaddime yoktur. Türkiye’de, 1943 yılında, Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım halinde yayınlanmıştır.

Mısır nüshası

Bu nüsha, 1896’da, Kahire’de, Hidiv(bugünkü Kral) Kütüphanesinin o zamanki müdürü Alman âlim Moritz tarafından bulunmuştur. Kütüphane tanzim edilirken, bodrum kata atılmış olan dağınık kitap ve sahife yığınları gözden geçirildiği sırada, Kutadgu Bilig’e ait parçalar toplanarak, bir araya getirilmiş ve böylece bu nüsha, kaybolmaktan kurtarılmıştır. Nüshanın bazı kısımları zâyi olmuş, başında ve ortalarında bazı sahifeler, rutubet tesiri ile zedelenmiş, geri kalan kısmı ise iyi muhafaza edilmiştir. Nüsha çok dikkatle yazılmış ve atlanılmış kelime ve beyitlerin yerleri işaretlenerek sahife kenarına eklenmiştir. 1943 yılında bu nüshanın da tıpkıbasımı Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/10/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.