Mehter
Mehter veya mehteran, Osmanlı Yeniçeri Askerî Bandosu. Dünyanın en eski askerî bandolarından birisidir. Farsçadaki "mihter" kelimesinden türemiştir. İslamiyetten önceki Türk devletlerinde, küçük değişikliklerle yer almıştır. Yeniçerilerin olduğu gibi Mehteranın da Piri Hacı Bektaşi Veli olup, her icraattan önce mutlaka Peygamber, Ali ve Hacı Bektaşi Veli adına dua okunması ve marşlarda adlarının zikredilmesi gelenektendir. Üç önemli sembol yer alır; ocak, sancak ve zafer.
Osmanlı mehterinde; zurna, boru, kurrenay ve mehter düdüğü gibi nefesli, üflemeli, kös, davul, nakkare, zil ve çevgân gibi vurmalı ya da çarpmalı çalgılar yer almıştı. Tüm çalgıların sayısı eşit tutulmuş ve bu sayıya dayanarak mehterin kaç katlı olduğu belirlenirdi.
Etimoloji
Farsçada mihter olarak geçen mehter kelimesi, ekber (en büyük), âzam (pek ulu) mânâsında bir ism-i tafdildir. Türkçeye bu kelimenin Arapçalaştırılmış şekillerinden mehter, çoğulu olarak da mehterân yerleşmiştir.
Tarih
Mehteran bölüğü, 1826 yılında Padişah II. Mahmut tarafından Yeniçeri, Ahi ve Bektaşi Ocaklarıyla birlikte kapatılmış ve 1908 yılında Enver Paşa tarafından yeniden açılmıştır.
Mehterin kuruluşu
Yeniçeri ocağının bir parçası Olan Mehterin, hangi tarihte kurulduğu kesin olarak tespit edilememekle birlikte bunun, 14. yüzyılda I. Murat (Hüdavendigar) döneminde Çandarlı Kara Halil Paşa'nın tavsiyesiyle bir ocak halinde kurulduğu söylenebilir.[kaynak belirtilmeli] Bazı kaynaklarda bu kuruluşun 1365 yılında olduğu söyleniyorsa da büyük bir ihtimalle bunun 1362 yılında olduğudur. Özelikle Orhan Gazi’nin Alevî-Bektaşilikle ilgilendiği bilinmektedir. Orhan Gazi yeniçeri teşkilatı kurulacağı zaman Hacı Bektaş dergahına gelir. Yeni kuracağı yeniçeri ocağı için dua ister. Hacı Bektaş, Pir'i de "Bunların adı yeni asker Yeniçeri olsun" diyerek Cenabı Hak yüreklerini ak, pazılarını kuvvetli, kılıçlarını keskin, oklarını tehlikeli, kendilerini daima galip buyursun diye dua eder. O yüzden yeniçeri ocaklarına Ocak-ı Bektaş-î-yân, kendilerine Taifei Bektaş-î-yân, Güruh Bektaşiye, Zümre-i Bektaşiye gibi isimler vermişlerdir. Osmanlı Devleti, devşirme denilen Hıristiyan çocuklarından oluşturduğu orduyu Hacı Bektaş-ı Veli'nin düşüncelerinden yararlanarak eğitti ve şekillendirdi. Yeniçeri Ordusu denilen bu ordunun ve bağlısı Mehteranın başında bulunan ağa da Bektaşî idi. Bu ordu, 1826 yılına kadar Osmanlı Devleti'nin birinci gücü olmuştur. 1826 yılına kadar Osmanlı Ordusu savaşa gitmeden önce, Yeniçeri ocağından bir müfreze Hacıbektaş'a geliyor, Dergah Avlusu'nda saf tutarak, Hacı Bektaş-ı Veli Evlâdı’ndan postnişi olan zatın da katılması ile:
"Mü’miniz Kalû-Beli’den beri... Hakkın Birliğine eyledik ikrar... Bu yolda vermişiz seri... Nebimiz vardır Ahmed-i Muhtar... La Yezal mestaneleriz... Nur-ı ilahide pervaneleriz... Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile... On iki imam Pir-i tarikat cümlesine dedik beli... Üçler, beşler, yediler... Nur-ı Nebi Kerem-i Ali, Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli... Demine devranına Hü diyelim Hü!" |
diye gülbang çekiyorlar (dua ediyorlar) ve Pir'den himmet istiyorlardı. O tarihlerde yaşayan kişilerden aktarılan bilgilere göre Yeniçeriler'in gür sesi Hacı Bektaş-ı Veli’ın her tarafından duyuluyordu. Bir yeniçeri gülbengi (duası) daha:
"Allah Allah İllallah, baş üryan, göğüs kalkan, dide al kan, sine püryan; Bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran; |
Bağlılığı
Mehter teşkilatının başında devletin Emiri Alem denen bir memuriyet makamı vardı.Mehterhane ve onun başı olan mehterbaşı ona bağlı idi.Bütün mehter teşkilatının başı olan Emri Alem Mehter bölüklerine yapılacak teyinleri tastik etmek, Elçi kabul törenlerinde hazır bulunmak, Sancak beyliğine tayin edilen kimseye yeni sancak iletmek ve göndermek gibi selahiyetlere sahipti.
Mehter teşkilatına iki türlü mehterhane (mızıka takımı) bağlı idi:
- Tabi-ü Alem yani Çalgıcı Mehter (Yeniçeri Ocağına bağlı)
- Esnaf Mehteri (Ahi Ocaklarına bağlı).
Tabi-ü Alem mehteri Saltanat sancaklarını korumaya memur edilen Alemdarlar ile Mehterhaneden meydana gelmiştir.
En başta gelen mehter takımı padişahınki idi. Bu mehtere tabi-ü Alem Hassa adını taşıyordu. Sonra Veziri Azam, kubbe vezirleri, defterdar, reisülküttap, beylerbeyi, sancak beyleri ile Türkmen beylerinin mehterhaneleri var idi. Bektaşi geleneği olarak hep tek katlı mehter kurulmuştur. Padişah ve Veziriazama ait olanlar dokuz katlıydı.
Mehterin Batı Müziğine Etkisi
Mehterler mükemmel peşrevler çalardı. Alay düzen peşrevi, At Peşrevi, Hünkar Peşrevi, Elçi Peşrevi bunlardandı. Göç borusu, Benefşei-zar, Şükufei-Zar gibi askerî bestelerimiz ve Cengi Harb gibi hücum havalarımız vardı. Batı müziğinin şah eserlerini yazmış olan Mozart, Bizet gibi besteciler mehter müziğinin etkisinde kalarak Türk Tarzında (Ala Turka) denilen besteler yapmışlardır. Bunlara Mozart'ın Türk Marşını, Bizet'in Arleziyen süitini örnek verebiliriz. Batı orkestraları, zilleri mehterden almışlardır.
Hindistan'daki Türkmen Bey'leri de mehtere benzer takımlar kurmuşlardır.
Mehterin kapatılması
1826 yılında Yeniçeri Ocağı bağlantılı Mehterhane ve Ahi Ocakları kapatıldı ve Yeniçeriler kıyımdan geçirildi. 1826 tarihi ayni zamanda Osmanlı topraklarında Bektaşilik tarikatının yasaklanmasının da tarihidir.
Bu ocağın kuruluş sebebi, mevcut askerin azlığına rağmen, fetihlerin çoğalıp sınırların genişlemesi ve eldeki askerin de bu sınırları koruyamaz duruma gelme endişesi idi. Halbuki hem Rumeli’yi elde tutabilmek hem de yeni fetihlerde bulunabilmek için devamlı ve hükümdarın emir komutası altında bir askerî birliğe ihtiyaç vardı. Benzer teşkilatlar, yani esirlerden istifade etme sistemi, daha önceki Türk devletlerinde de vardı. Bu manada Osmanlıların, Selçuklular ile Memlukluları örnek aldıkları anlaşılmaktadır. Yeniçeriliğin ilk kuruluşunda, orduya bin kadar yeniçeri alınmıştı. Bunların her yüz kişisine komutan olarak daha önce Türklerden meydana getirilen yaya askeri usulüne uygun olarak bir "Yayabaşı" tayin edilmiştir.
Mehterin yeniden kuruluşu
Mehterhane 1826'da kaldırılarak yerine Avrupai bandolar kuruldu ve Mehteran bölüğü kaybolup gitti. Sonradan 1914 yılında Türkçülük akımının kuvvetlenmesi üzerine Enver Paşa'nın emriyle Mehteran-ı Hakaniye adıyla yeniden kuruldu ve askerî müzeye bağlandı.
Bilinen besteciler
16. yüzyıl
- Nefirî Behram
- Emir-i Hac
- Hasan Can
- II. Gazi Giray
- Şah kulu
- Mehmet Paşa
17. yüzyıl
- Zurnazen Edirneli daî Ahmed Çelebi
- Zurnazenbaşı İbrahim Ağa
- Hammalî
- Çenkî İbrahim Ağa
- Edirneli Mehmed Çelebi
- Eyyubî Mehmed Çelebi
- Derviş Mehmed Çelebi
- Solakzade Mehmed Hemdemî
- Acemiler (Acemi oğlanlar)
- Kazaklar (İstanbul'a Rusya'dan gelen göçmenler)
18. yüzyıl
- Hızır Ağa
- Müstakim Ağa
- Mehterbaşı Ağa (adı bilinmiyor)
- Şah Murad "Sultan IV. Murad"
- Kemanî Hızır Ağa
- Çok sayıda adı bilinmeyen bestekâr
Kaynaklar
- T.C. İstanbul Valiliği (Harika İstanbul) / Mehter ve Tanıtımı
- "Mozart and the Mehter," Turkish Music Quarterly, vol. I, no. 1. (1988).
Dış bağlantılar
|