Otomatik pilot

Eski bir Boeing 747 uçağının otomatik pilot paneli

Otomatik pilot (ya da otopilot; İng. autopilot) mekanik, elektrik ve hidrolik sistemleri kullanarak, herhangi bir insan komutu gerekmeden aracın kumanda edilmesini sağlayan alettir. Oto-pilot terimi genellikle hava araçları için kullanılsa da, tekneler ve uzay araçları için de tasarlanmış otomatik pilotlar mevcuttur.

İlk otomatik pilotlar

Havacılığın ilk dönemlerinde, hava araçlarının güvenli bir şekilde uçuşunu sürdürebilmesi için sürekli olarak pilotun kumandası ve dikkati gerekmekteydi. Uçakların uçuş menzillerinin artması ile saatler süren uçuşlarda, bu sürekli dikkat önemli yorgunluğa sebep olmaya başladı. Bu nedenle otomatik pilotlar pilotların bazı görevlerini devralmak üzere dizayn edildi.

Hava araçları için ilk otopilotlar 1912 yılında Sperry Corporation firması tarafından üretilmeye başladı. Bu otopilot jiroskopik istikamet göstergesi ve durum cayrosu'na bağlı olarak hidrolik sistemle irtifa dümenini (elevator) ve dümeni (rudder) kumanda ediyordu. Ancak kanatçıklarda (aileron), dihedral kanat yapısından dolayı dönüşlerde stabiliteyi sağlayamama olasılığından ötürü kullanılmadı. Bu otopilot tasarımı uçağın bir seviyede ve rota üzerinde pilotun kumandası olmadan uçabilmesini sağlaması ile, işgücünü büyük ölçüde azalttı.[1]

Bir Sperry uçuş aleti

Lawrence Sperry (ünlü kaşif Elmer Sperry'nin oğlu) iki yıl sonra, 1914'de, Paris'de yapılan bir havacılık emniyet toplantısında otomatik piot sistemini sundu. Bu sunumda Sperry, otopilot sisteminin güvenilirliğini göstermek için izleyicilerin göreceği şekilde ellerini uçuş kumandalarında tutmadan uçağın uçtuğunu gösterdi. Bu otopilot sisteminin iniş ve kalkış kapasitesi de vardı ve Fransa askeri kuvvetleri sisteme hemen ilgi gösterdi. Sperry, I. Dünya Savaşı sonras sistem üzerinde çalışmaya devam etti ve 1930 yılında daha kompakt ve güvenilir bir otopilotu test ettiler. Bu otopilot bir ABD Hava Kuvvetleri uçağını doğru baş ve irtifada üç saat boyunca uçurdu. Aynı sistemin 1933 yılında Dünya'nın çevresini 8 günden kısa sürede tek başına uçan Wiley Post tarafından kullandığı da iddia edildi.[2]

1930 yılında İngiltere'de "Royal Aircraft Establishment" pilots' assister (pilotların yardımcısı) adında bir otomatik pilot sistemi geliştirdi. Bu otomatik pilot jiroskop ve sıkıştırılmış hava ile uçuş kumandalarını hareket ettirebiliyordu.[3]

Sonraki yıllarda, otomatik pilotlarda gelişmiş kontrol algoritmaları ve hidrolik servomekanik gibi birçok geliştirme yapıldı. Ayrıca, radyo navigasyonu ile ek enstürmanların yardımıyla gece ve kötü hava şartlarında uçuş olanaklı hale geldi. 1947'de ABD Hava Kuvvetleri'ne ait bir C-54 kalkış ve iniş de tamamen otomatik pilot kontrolünde olduğu halde ilk kıtalararası uçuşu gerçekleştirdi.[4][5]

1920'lerin başında, bir Standard Oil tankeri olan J.A. Moffet otomatik pilot kullanılan ilk deniz aracı oldu.

Modern otomatik pilotlar

Tam otomasyonlu bir uçak model olan Airbus A380 kokpiti

Günümüzde başta büyük yolcu uçakları olmak üzere otomatik pilotu çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Genel havacılık amaçlı küçük uçaklarda halen çoğunlukla otomatik pilot sistemi kullanılmamakta, uçaklar halen sadece elle uçurulmaktadır. Hatta küçük havayollarına ait olan 20'den az yolcu kapasiteli yolcu uçakları da kısa mesafelerde iki pilot ile otomatik pilotsuz uçuş gerçekleştirebilmektedir. Genel olarak uluslararası kurallara göre 20 koltuktan fazla kapasiteli uçaklarda otomatik pilot zorunludur.

Uçaklar için 3 farklı seviyede otopilot mevcuttur. Tek -eksenli bir otomatik pilot uçağı dönüş yapmadan bir hat üzerinde uçurabilmesini sağlar. Bu otomatik pilotlar kanatları bir eksen üzerinde düz olarak tutar. İki-eksenli otomatik pilotlar ise dönüşün yanı sıra kontrollü olarak yunuslama da sağlar. Üç-eksenli otomatik pilotlar ise dönüş ve yatışla beraber dümeni kontrol ederek sapma hareketini de kontrol edebilir

Modern kompleks uçaklardaki oto-pilotlar genel olarak üç-eksenlidir ve uçuşu taksi, kalkış, tırmanış, seviye uçuşu, alçalış, yaklaşma ve iniş safhalarına ayırır. Otomatik pilotlar taksi ve bazı uçaklarda kalkış hariç, diğer safhalarda uçağa kumanda edebilir. Otomatik pilot kullanılarak yapılan iniş tekniği ile uçak kontrollü olarak pilot kumandası gerekmeden inişi gerçekleştirir ve iniş rulesini pist orta hattında yapacak şekilde başlatır. Bu inişe CAT IIIb iniş veya İngilizce terminolojik terşimi ile "Autoland" denir.[6][7] Bu iniş imkanı artık Dünya'da pek çok ana meydanda ve sis gibi hava oluşumları etkisinde sık sık kalan hava meydanlarında kurulmuştur. İnişle beraber park pozizyonuna kadar taksi kontrolünün de olduğu CAT IIIc operasyonu ise halen geliştirme aşamasındadır.

Modern uçaklarda otomatik pilotlar "Uçuş Yönetim Bilgisayarları"'nın (FMS) ayrılmaz bir parçası olarak beraber çalışırlar.[8] Yeni nesil otomatik pilotlar uçağı kontrol için bilgisayar yazılımı kullanır. Bu yazılımlar uçağın gerçek pozisyonunu GPS, radyo navigasyonu aletleri ve uçak içi pozisyon güncelleme cihazlarından devamlı güncelleyerek, otomatik pilot kontrol paneli veya uçuş bilgisayarındaki bilgileri baz alarak uçağı kumanda ederler. Modern sistemlerde, klasik uçuş kontrollerinin yanı sıra otomatik pilotlar motorların çalışma kuvvetini (auto-thrust) kontrol eden sistemler ile kombine edilmiştir. Bu sayede uçağın eksenleri boyunca hareketinin yanı sıra süratini de otomatik pilot sistemi kontrol edebilmektedir.

Kaynaklar

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 7/16/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.