Seyid Şerif Curcânî
Seyid-i Şerif-i Curcânî (d. 1340 - ö. 1413) ya da tam adı ile Ali bin Muhammed es-Seyyid Eş-Şerif, 1340'ta (740 h.) Esterabad (Curcan) bölgesinde doğmuştur, 1413'te (816 h.) Şiraz'da ölmüştür. Seyid Şerif olarak da tanınmış ve bilinmiştir. Timur'un Şiraz'ı ele geçirdiğinde Curcani'yi Semerkand'a göndermiş ve orada Sadeddin Teftâzânî ile bir polemiğinde üstün olması sebebiyle önemli bir değer kazanmıştır. Her ikisi de etkili olmuş islam bilginleridir, ölümlerinden sonra uzun bir zaman bilginler Teftâzânî ve Curcânî taraftarları olarak ikiye bölünmüşlerdir. Müteahhirin şeklinde islam tarihinde adlandılan dönem Teftâzânî ile başlatılmış ve Curcânî ile sürdürülmüştür.
Felsefesi
Curcânî, önemli felsefi çalışmalarını belirli bir şekilde diğer islam bilginlerinin görüşlerini tenkit ve yapıtlarını şerh ederken geliştirmiştir. Tarifat adlı bir felsefe sözlüğü olmakla birlikte, genelde kelamcıların ve islam filozoflarının görüşlerini ortaya koyduktan ve bunlar hakkında eleştiri ve sorgulamalarını yürüttükten sonra, kendi düşüncelerini belirtme yolunu seçmiştir.
Mevâkıf kitabı Abhudeddin el-Îcî'nin kitabı olup Curcânî tarafından şerh edilmiş ve hatta bu şerh kitabın kendisinden daha önemli hale gelmiştir. Bilim konusundaysa Fahreddin Râzî'yi tenkit etmiş ve ona karşı argümanlar geliştirmiştir. Râzî, kendi varlığımız hakkındaki bilgilerimizi zorunlu bilgiler olarak kabul ederken, Curcânî buna itiraz eder. Bilimin zorunlu kesinliği ve göreliliği arasındaki tartışma da ise Gazali'nin düşüncelerini tenkit eder. Curcânî birçok düşüncenin eleştirisinden sonra, kendi uygun bilim ya da bilgi anlayışını öne sürer ki; buna göre bilim hakikattir, yani bilim belirli bir durumda anlamlar arasındaki çatımanın aşılması ve celişikliğe son verilmesini gerektirir. Ona göre şüphe bilimin tanımının dışında kalmaktadır ve kalmalıdır. Ancak başka bir noktadan, tasarımların niteliği noktasından şüpheyi bilime sokmaktadır.
Bunlara bağlı olarak Curcânî aynı yaklaşım biçimiyle, yani bilgelerin öğretilerini açıklayıp özetlemek, eleştirisini yapmak ve ardından kendi düşüncelerini belirtmek biçimiyle, bilgi teorisi, öznelik,varlık, kuram, bilinç konularında açıklamalar getirir. Bu düşüncelerin genel anlamda zamanımızdaki yeni pozitivist bilim anlayışına ve bazı bilim felsefecilerinin tanımına yakın nitelikte olduğu belirtilmektedir.[1]
Göz at
Kaynakça
- ↑ İslam Felsefesi, Hilmi Ziya Ülken, Cem Yayınevi