Vazgeçemediğim
İlk baskının, Fahrünnisa Zeyd'e ait resmi içeren kapağı | |
Yazarı | Orhan Veli Kanık |
---|---|
Kapak tasarımı |
Fahrünnisa Zeyd Bedri Rahmi Eyüboğlu |
Ülke | Türkiye |
Dili | Türkçe |
Türü | Şiir |
Yayınevi | Marmara Yayınevi |
Vazgeçemediğim, Türk şair Orhan Veli Kanık'ın ikinci şiir kitabı.
Bu kitap 1945 yılının Şubat ayında Marmara Yayınevi'nden çıkmıştır.[1] Kitabın ön kapağı Fahrünnisa Zeyd, içindeki resimler ve arka kapağı ise Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından çizilmiştir.[1]
Vazgeçemediğim, şairin ilk kitabı Garip'ten dört sene sonra yayınlandı. Bu süre içerisinde Orhan Veli'nin şiir anlayışında bazı değişiklikler de oldu. Bu yüzden Vazgeçemediğim'de hem Garip'teki şiirlere benzer şiirler hem de onlardan ayrılan şiirler yer buldu.
Analiz
Kitapta Garip'in çizgisini sürdüren Sakal, Değil, Tren Sesi gibi şiirler vardı. Bu eserler temelde Garip Akımı'nı özelliklerini yansıtsalar da şairin tarzında küçük değişiklikler ve yumuşamalar vardı.[2] Bu kitapla birlikte, Orhan Veli halk deyimleri ve yarım uyaklar kullanmaya başladı.
Eskiler Alıyorum isimli şiirin son mısrası "Bir de rakı şişesinde balık olsam." tıpkı Garip'te yer alan "Yazık oldu Süleyman Efendi'ye" gibi çok ilgi ve tepki çekti. Orhan Veli, sonradan yapıştırılmış gibi duran bu dizeyi, şiire, "okuyucuyu dürterek" şiiri okutmak için eklediğini açıkladı.[3] Ayrıca, bu dize Ahmet Haşim'in "Göllerde bu dem kamış olsam" dizesinin bir yansıması olarak da algılandı.[4]
Vazgeçemediğim'de yer alan İstanbul Türküsü, Bir Roman Kahramanı, Giderayak gibi şiirlerde şairin Garip Akımı etkisinden uzaklaşmaya başladığı görülür. Orhan Veli, 1945'te yayınlanan Garip'in ikinci baskısının önsözünde Garip şiirleriyle ilgili "Onları beş sene önce yazmıştım. Beş sene sonra da aynı şeyleri söyleyecek olduktan sonra ne diye yaşadım..." diye yazdı. Bu değişimin fark edildiği en önemli noktalardan biri şairin uyak kullanmaya başlamasında görüldü. Bir diğer farklılık ise şiirlerinde duygunun ağır basmaya başlaması oldu. İşin temeline bakıldığında Orhan Veli'nin yapmaya çalıştığı halk şiirinin bazı öğelerini kendi şiirine uyarlamaya çalışmaktı. Nurullah Ataç Orhan Veli'yi eleştirerek şairin geleneğin tutsağı olduğunu iddia etti. Oktay Akbal da Ataç'la aynı fikirdeydi. Orhan Veli'nin Garip ile başlattığı yıkıcılığa devam etmek varken gelenekten yararlanmasını gericilik olarak gördü. Öte yandan çoğunluğun görüşü şairin varolan geleneği değerlendirdiği ve yenilikçiliği gelenekleri kullanarak elde etmeye çalıştığı yönündeydi.[5]
Kaynakça
- Bezirci, Asım (1991), Orhan Veli: Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Eserleri, Altın Kitaplar Yayınevi, 975 405 239 5
- Kanık, Adnan Veli (1953), Orhan Veli İçin, Yeditepe Yayınları
Notlar
- 1 2 Kanık 1953, s. 11
- ↑ Bezirci 1991, s. 79
- ↑ Bezirci 1991, s. 83
- ↑ Ahmet Haşim'in bu dizesi Piyâle'de Bir Günün Sonundaki Arzu isimli şiirde geçmektedir.
- ↑ Bezirci 1991, s. 87
|