Çandarlı ailesi
Çandarlılar (Çandarlı ailesi), yetiştirdikleri dört büyük sadrazam ile Osmanlı Devleti'nin Kuruluş Döneminde gerek askeri ve gerek idari ve siyasi alanda teşkilatlandırılmasında birinci derecede rol oynayarak büyük emekleri geçmiş, İstanbul'un fethi öncesindeki yaklaşık yüz yılın isimleriyle birlikte anılmasına yol açmış bir ailedir. 15. yüzyıl sonlarında ailenin bir diğer ferdi de kısa bir süre için sadrazamlık yapmıştır. Ailenin kökeni Ankara'nın Nallıhan ilçesinin Cendere köyüne uzanmaktadır.
Genel bakış
Çandarlı sadrazamları görev süreleri
İsim | Dönem | Sultan(lar) |
---|---|---|
Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa | 1364–1387 | I. Murat |
Çandarlı Ali Paşa | 1387–1406 | I. Murat – I. Bayezid – (Fetret Devri) |
Çandarlı Birinci İbrahim Paşa | 1421–1429 | II. Murat |
Çandarlı Halil Paşa[1] | 1439–1453 | II. Murat – II. Mehmet |
Çandarlı İkinci İbrahim Paşa | 1498–1499 | II. Bayezid |
Ailede öne çıkan isimler
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa
Bu aileden ilk tanınan şahsiyet, ilmiye sınıfından yetişmiş olan kadılığı ve kazaskerliği zamanında Çandarlı Kara Halil Efendi, vezirliği döneminde de Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa ismiyle anılan devlet adamıdır. Babasının adının Ali olduğunu tesislerinin kitabelerinde görmekteyiz.
Kara Halil Efendi 14. yüzyılda Anadolu'da yer yer geniş teşkilata sahip olan Ahilerden olup, aynı zamanda da, Osman Gazi'nin kayınpederi olan, Ahi reislerinden Şeyh Edebalı'nın akrabasıydı. Medrese tahsili görmüş olan Kara Halil, güçlü bir ihtimale göre Orhan Gazi zamanında Bilecik kadısı olmuş ve daha sonra İznik 'te kadılık etmiş ve oradan da Osmanlı beyliğinin merkezi Bursa'nın kadılığına tayin edilmiştir.
Osmanlı vekayii kısmında görüldüğü üzere Kara Halil Efendi bu hizmette bulunduğu sırada beyliğin ilk askeri teşkilatı olan yaya ve müsellim teşkilatını kurmuş ve bu suretle aşiret kuvvetlerinden muntazam askeri teşkilata doğru bir adım atılmıştır. Bu yeni asker ilk Osmanlı fetihlerinde önemli bir etken olmuştur.
I. Murad'ın [1362]'de padişah olması üzerine Kara Halil Efendi, Osmanlılarda ilk defa oluşturulan kazaskerlik makamına getirilmiş ve bu ilmiye mesleği en yüksek kadılık sayılmıştır. Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın tavsiyesiyle savaşta esir düşen genç hıristiyanların Türk köylüsünün yanına verilmek suretiyle İslam terbiyesi üzere yetiştirilip, Türkçeyi de öğrendikten sonra acemi ocağına verilmesi ve oradan da yeniçeri olmaları usulü kabul edilmiş ve bu suretle ilk düzenli Osmanlı yaya ocağı kurularak bu ocağa Yeniçeri Ocağı denilmiştir. Böylece Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa Yeniçeri Ocağı'nın ve devşirme sisteminin kurucusu olmuştur.
Aynı dönemde alim Karamanlı Kara Rüstem'in ikazı ve Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın padişaha arz etmesi üzerine maliye teşkilatı kurulmuş, ve yeni kurulan Yeniçeri Ocağına harpte esir edilerek olanlardan beşte birinin devlet hesabına alınması ve esire ihtiyaç olmadığı zamanlarda ise beşte bir esir akçesi alınması kanun olmuştur.
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa 1372'de Sinanüddin Fakih Yusuf Paşa'dan sonra vezir olmuştur. İlk Osmanlı vezirleri askeri işlerle pek meşgul olmamışlardı. Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın Selanik'in alınmasında, Makedonya ve Arnavutluk prenslerinin aralarındaki ilişkilerde oynadığı belirleyici rol, kendisinden sonra gelen Osmanlı başvezirlerinin hem idari ve hem askeri işlerle sorumlu olmaları sonucunu doğurmuştur.
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın 1387'de Vardar Yenicesi ordugahında hastalanarak Serez'e getirilip orada ölmesiyle, Karamanoğulları üzerine sefer hazırlığı içindeki Osmanlı Devleti'nin başvezirliğine oğlu Çandarlı Ali Paşa getirilmiştir.
Çandarlı Ali Paşa
Osmanlıların aşiret teşkilatını devam ettirmesini isteyen, hazine ve askeri teşkilatına aleyhtar olan tarihler istisna edilecek olursa, diğer yabancı ve Türk tarihçiler Çandarlı Ali Paşa'nın da yüksek kudret ve kabiliyetlerinden bahsetmektedirler. İznik'te Yeşil Cami adı verilen camii ile imareti, Gelibolu'da ve Serez'de camileri vardır. 1387'den 1406'a kadar I. Murat, Yıldırım Bayezid ve Süleyman Çelebi'nin yanında 19 yıl vezirlik yapmıştır. Kosova Meydan Muharebesi'nde 1. Murat öldürüldükten sonra Yıldırım Beyazıt'ı tahta çıkaran odur. Babası gibi teşkilatçı ve kuvvetli bir idareci olduktan başka Bulgaristan'ın fethinde de mahir bir kumandan olduğunu göstermiştir. Yıldırım Beyazıt'ın Timur ile doğrudan savaşmadan önce, çete ve müdafaa harbi yapmak suretiyle, hareket üssünden çok uzakta olan Timur kuvvetinin yıpratılmasını tavsiye etmiş ise de Yıldırım Beyazıt bu görüşünü kabul etmemişti. 1402'de Ankara Savaşı nin kaybedilmiş olduğunu gören Ali Paşa, büyük şehzade Süleyman Çelebi'yi alarak kaçmış, önce Bursa'ya, ve oradan Gemlik yoluyla Edirne'ye varmıştır.
Çandarlı Ali Paşa, Osmanlı şehzadelerinin saltanat mücadelelerinde Süleyman Çelebi'nin vezir-i azamı olarak ve bütün idareyi kendisine bırakmış olan şehzadenin adına bir hükümdar gibi faaliyette bulunmuş ve Sivas, Amasya, Tokat tarafları hariç olarak Emir Süleyman'ın hakimiyetini Anadolu ve Rumeli'de muhafaza etmeye muvaffak olmuştur. Ali Paşa'nın 1406'da ölümüyle Süleyman Çelebi'nin taht adayı kardeşler içindeki üstün konumu bozulmuştur.
Ayrıca, Yıldırım Beyazıt zamanında, Ali Paşa'nın tavsiyesiyle, kadılara baktıkları davalardan muayyen bir ücret tahsis edilerek rüşvet almaları önlenmiştir. Tarihler değerini ve hizmetini takdir etmekle beraber Sultan Beyazıt'ı içkiye alıştırmasından dolayı kendisini kusurlu görürler. Çandarlı Ali Paşa'nın evladı olmadığından Bursa'da yaptırmış olduğu camii ile zaviyesinin mütevelliliği ve nazırlığını Bursa kadılarına bırakmıştır. Osmanlı saraylarında ve vezir dairelerinde içoğlanı adıyla hademe bulunmasını Ali Paşa ihdas etmiştir. Mezarı İznik'te babasının türbesindedir. Çok cömert olduğunu tarihler yazarlar. Bu dönemde ailenin servetinin hükümdar ailesinin servetine eşdeğer hale geldiğini de burada belirtmek gerekir.
Ali Paşa'nın kardeşlerinden Çandarlı İlyas Paşa, Yıldırım Beyazıt zamanında beylerbeyi iken vefat etmiş ve diğer kardeşi Çandarlı İbrahim Paşa ise ilmiye sınıfından yetişerek kardeşi Çandarlı Ali Paşa'nın vezirliğinde Bursa kadılığı yapmış ve Çandarlı Ali Paşa'nın Aralık 1405 tarihli vakfiyesini düzenlemiştir. Bazı tarihlere göre Musa Çelebi'nin Rumeli'deki hükümdarlığı zamanında Edirne'de bulunmuş ve sonra Çelebi Mehmet'in yanına gelmiş, ona kazasker ve 1420'den evvel ikinci vezir olmuştur.
Çandarlı İbrahim Paşa
1421'de II. Murad'ın tahta geçişi sonrasında şehzade Mustafa Çelebi (Yıldırım Beyazıt'ın oğlu) vakasında birinci vezir Beyazıt Paşa'nın ölümü üzerine Çandarlı İbrahim Paşa vezir-i azam olmuş, bu görevi 25 Ağustos 1429'da vefatına kadar sürdürmüştür. İznik'te kendi türbesinde gömülüdür ve yine İznik'te bir imareti vardır. Kendisi, babası ve biraderi gibi ordu kumandanlıklarında bulunmamış fakat iyi idaresiyle kudret ve nüfuzunu muhafaza etmiştir. İznik'te bir sarayı olup, II. Murat'ın kardeşi Küçük Mustafa Çelebi, saltanat davasiyle ortaya çıkıp İznik'i alınca İbrahim Paşa sarayında oturmuştur.
Çandarlı Halil Paşa
İbrahim Paşa'nın iki oğlu vardı. Kazasker bulunan büyük oğlu Çandarlı Halil Paşa babasından sonra vezir-i azam olmuş ve ümeradan bulunan küçük oğlu Çandarlı Mahmud Çelebi de Sultan I. Mehmed Çelebi'nin dokuz kızından biri, II. Murad'ın kızkardeşi, Fatih Sultan Mehmet'in de halası olan Hafsa Sultan'la evlenmiş ve bundan çocukları olmuştur. Çandarlı Mahmud Çelebi'nin devletteki en yüksek görevi Bolu Mutasarrıflığı olmuş, bir Sırbistan seferinde esir düşmüş, sonradan Sırplarla yapılan anlaşmanın maddelerinden biri de onu kurtarmaya yönelik olmuştur.
Halil Paşa da, babası gibi II. Murat zamanında bütün kuvveti elinde bulundurmuştur. 1444'deki Edirne-Segedin muahedesinden sonra II. Murad'ın saltanattan çekilmesi üzerine yerine hükümdar olan oğlu Manisa valisi II. Mehmed'e de vezir-i azam oldu. Fakat on üç yaşında bulunan çocuğun hükümdarın lalası Zağanos Paşa 'nın teşvikiyle lüzumsuz emirler vermesinden dolayı sıkılmıştır. Çünkü kendisi Sultan Murat zamanında serbestçe hareket ettiğinden işine müdahaleyi istemiyordu. Bu sırada muahedenin bozulması üzerine yeni bir Haçlı Seferi yapıldığından, padişahı, ordunun başına babasını davete icbar etti, Sultan Murad başkumandan sıfatiyle gelerek Varna muharebesi ni kazandı ve Edirne'ye dönüşte Halil Paşa'nın tesiriyle oğlunu Manisa 'ya göndererek ikinci defa hükümdar oldu.
II. Murad bir süre sonra tekrar saltanattan çekilerek Manisa'ya gidip şehzadesini ikinci defa hükümdar yaptı. Bundan birkaç ay sonra Edirne yangını ve onu müteakip yeniçerilerin ayaklanması hadisesi vukua geldi. Devletin kuvvetli ellerde bulunması zaruretine karşı Halil Paşa, saltanata gelmek arzusunu gösteren Sultan Murad'ı gizlice Edirne'ye getirterek üçüncü defa hükümdar yaptırdı. Bu haller genç hükümdar Sultan Mehmed 'in Halil paşa'ya karşı gücenmesine sebep oldu ise de, elinde henüz bir şey yapacak kudret yoktu.
II. Murat 1451'de vefat edince Fatih Sultan Mehmet üçüncü kez hükümdar oldu ve hemen İstanbul'un fethine hazırlandı. Çandarlı Halil Paşa, bu teşebbüse karşı Avrupa'da yeni bir Haçlı Seferi'nin düzenlenmesinden çekindiği için bu işe pek taraftar değildi. Çünkü üç haçlı seferini görmüş ve büyük tehlikeler atlatılmış olduğu için yine büyük bir haçlı hareketi vukua gelmesinden çekinmekteydi. İstanbul muhasarası esnasında Macarların muhasaranın kaldırılması hususunda tehdidi vukua geldi; papanın otuz donanma göndermekte olduğu haber alınmıştı; işte bu sırada son bir gayretle İstanbul alındı; Fatih Sultan Mehmed bu zafer şenlikleri esnasında kendisini iki defa saltanattan indirmiş olan Halil Paşa'yı Bizans'tan rüşvet aldı propagandasiyla İstanbul veya Edirne'de idam ettirerek intikam aldı ve kaydadeğer malvarlığına elkoydu (1453). Çandarlı Halil Paşa böylece idam edilen ilk Osmanlı sadrazamı oldu. 24 sene süren vezir-i azamlığından sonra, cesedi oğlu Çandarlı İbrahim Çelebi tarafından İznik'e götürülerek gömüldü.
Ege sahilinde Çandarlı Körfezi ağzındaki kale Çandarlı Halil Paşa tarafından yaptırılmış olup, körfez ve Çandarlı ilçesi onun adını taşımaktadır. Adına bazı eserler telif ve tercüme olunmuştur.
Halil Paşa'nın katlinde bir oğlu Çandarlı Süleyman Çelebi kazasker ve diğer oğlu Çandarlı İbrahim Çelebi Edirne kadısı idiler. Çandarlı Süleyman Çelebi kazaskerlikten azledilerek 1455'den sonra vefat etmiştir. İbrahim Çelebi ise uzun zaman Edirne kadılığında bulunmuş ve bir ara Amasya'da bulunan şehzade Beyazıt'a lala tayin edilmiş, sonra kazasker olmuş, 1486 Şubatında Rumeli kazaskeri iken vezir ve 1498'de Çandarlı İkinci İbrahim Paşa adıyla sadrazam olmuştur. Bir sene sonra İnebahtı seferinde vefat ettiğinden cesedi İznik'e götürülüp gömülmüştür.
Ailenin devamı
Çandarlı ailesinin Halil ve İlyas Paşa'larla Mahmud Çelebi kollarından yürüyen torunları zamanımıza kadar gelmişlerdir. Büyük tarihçi Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı 'ının eşi Safiye Hanım Çandarlılar soyundan olup Uzunçarşılı eşinin ailesinin soyağacı hakkında "Vezir Ailesi" isimli bir çalışma yapmıştır.[2]
Çandarlı ailesinin 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İznik'e yerleşerek toprak sahibi bir küçük merkez ailesine dönüştükleri anlaşılmaktadir. İznik'teki Çandarlı Kara Halil Paşa türbesinde Kara Halil Hayrettin Paşa ve oğlu Ali Paşa'nın yanı sıra, bahçenin batı mekanında kitabesi bulunmayan ve sade tarzda inşa edilmiş, iki büyük boyutlu erkek, sekiz kadın ve altı tane de çocuk mezarı bulunmaktadır. Bazı kaynaklarda bu mezarların Halil Hayreddin Paşa sülalesinden gelip 1439'da ölen Fatma Hatun, 1493 yılında vefat eden Çandarlı Davut Çelebi, 1561'de ölen Sili Han, 1785'te ölen Çandarlı Osman Bey, 1789'da vefat eden Çandarlı Ali Bey ile 1835'te ölen Azime Hatun'a ait olduğu kayıtlıdır.
Günümüzde ailede Çandarlı Mahmut Çelebi kolundan gelenler Çandar, diğer koldan gelenler Çandaroğlu soyadını kullanmaktadır. Bir torun, 1920'li yıllarda İznik Belediye Başkanlığı yapmış Ali Çandar'dır. İznik'te bir sokağa adı verilen Ali Çandar'ın Sıdıka Hanım'la evliliğinden Necmiye, Meziyet ve İhsan adında üç çocuğu doğmuştur. İhsan Çandar ailede yüzyıllar sonra İznik dışına çıkan ilk kişi olmuş, Ankara Hukuk Fakültesi'nde eğitimini tamamladıktan sonra, Malatya, Niğde, Aksaray ve Ankara'da savcılık ve hakimlik yapmış, sonradan da Et Balık Kurumu'nun beş kurucusundan biri olmuş ve genel müdürlüğünü yapmıştır. Gazeteci Cengiz Çandar'ın babasıdır.
Kaynakça
Ayrıca bakınız
Dış bağlantılar
- kenthaber.com adresinde aileye dair bilgi 28 Aralık 2012 tarihinde erişilmiştir
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1988) Çandarlı Vezir Ailesi, Ankara:Türk Tarih Kurumu ISBN 975-16-0441-9