Avşartarakçı, Gerede
Avşartarakçı | |
— Köy — | |
Bolu | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Bolu |
İlçe | Gerede |
Coğrafi bölge | Karadeniz Bölgesi |
Nüfus (2000) | |
- Toplam | 184 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0374 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 14900 |
İnternet sitesi: |
Avşartarakçı, Bolu ilinin Gerede ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihçe
Genel Bilgi
Bolu iline 64 km, Gerede ilçesine 13 km uzaklıktadır. Gerede'den Karabük istikametinde 10 km gidildikten sonra, sola dönülür 2 km sonra Afşartarakçı Köyünün yukarı mahallesini ulaşılır. Afşartarkçı Köyü; Yukarı mahalle, Aşağı mahalle ve Durhanlar olmak üzere 3 mahalleden oluşmaktadır. Karabük yolunun(Köy dilinde Ulu Yol olarak bilinir) 2 km üstünde orman arasında köye ait yayla ve yayla göleti vardır, haziran aylarında yaylaya göçen köy halkı kış ayları gelmeden tekrar köye döner. Geçim kaynağı Hayvancılık ve Çiftçiliktir, 1970 yıllardan sonra köy Ankara, Almanya'ya ve Suudi Arabistan'a göç vermiştir.
Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Kültür
OĞUZ AFŞAR TÜRKMENLERİ gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır.
Köyün gelenek, görenek ve yemekleri hakkında bilgi:Köy Odasında özellikle kış aylarında dini ve köye ait sohbetler yapılırdı, Düğünlerde ise köy odası erkekler için eğlence merkezi olarak kullanılırdı. Yine kış aylarında daha çok geçlere yönelik Ferfene adı verilen eğlenceler yapılırdı. Bu eğlencelerde yemek içmekle beraber yüzük oyunu,ceviz oyunu,kös oyunu, uzun eşek oyunları ile taklit yeteneği fazla olan gençlerin gösterileri önemli yer tutmakta idi.Köyün kendisine has mahaşşi giysisi olmamakla birlikte 30-40 yıl öncesi kadınlar bez dokuma şalvar, içlik ve hırka giyerlerdi.Başta ise fes üzerine işlenmiş tülbent takarlardı. Erkekler ise yine bez dokuma gömlek veya pantolon, Şal dokuma aba (Ceket)ile şal pantolon giyerlerdi. Yine bayanlarda az da olsa üç etek işlemeli dallı denilen elbiseler bulunurdu. Bu kıyafetlerin büyük bir bölümü günümüze kadar korunamamıştır.
Yemekler
Tarım ve hayvancılığa dayalı bir yaşam sürüldüğünden hamur işlerinin her çeşidine rastlanabilir. Bunlar arasında somun, gömeç, kül gömeci, bazlama, kabartlama, katmerli, gözleme, tava gömeci, pide, yufka, su böreği ve diğer börek çeşitleri gibi ekmek çeşitleri; tarhana başta olmak üzere, ovmaç, sütlü makarna, göce, toyga çorbası gibi çorbalar; kıymalı yumurta, bamya, patates oturtması, keşli makarna, kıymalı makarna, yoğurtlu makarna, bulgur pilavı, patatesli pilav, kedi batmaz, diğer kuru ve yaş sebzelerden yapılan yemekler; ahlat hoşafı, armut hoşafı, üzüm hoşafı; un helvası, nişasta helvası, höşmerim gibi tatlılar sayılabilir.
İsmi Nereden Geliyor
Köyün ismi iki ayrı kelimenin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi 'Avşar' olup köyü kuran insanların kökenini, ikinci kelime olan 'tarak' da köyde yaşayan yetişkinlerin sahip oldukları zanaatı göstermektedir.
Köy halkı 1980 li yıllara kadar göç vermeden önce kemikten ve şimşir ağacından tarak yapıp satarak geçimini sağlardı. Köyün ismindeki tarak ifadesi bu sebeple verilmiştir.
Köye ismini veren Avşarlar, on birinci yüzyıldan itibaren, mühim roller oynamak suretiyle, adlarını zamanımıza kadar yaşatmış Oğuz boyu. Bozokların Yıldızhanoğulları kolundandırlar.
Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan önce, diğer Oğuz boyları ile beraber, Kıpçak çölünde yaşarlardı. 1135-1136 yıllarında, reisleri Arslanoğlu Yakub Bey kumandasında gelerek Huzistan’a yerleştiler. Yakub’dan sonra Afşarların başına Aydoğdu bin Küşdoğan geçti. Şumla lakabıyla anılan bu bey, Büyük Selçuklu Devleti’nin zayıflamasından faydalanarak, Huzistan’da Selçuklu hakimiyetine son verdi ise de, 1159’da Irak Selçukluları sultanı Melikşah gelerek tekrar Huzistan’a hakim oldu. Bu devrede, Şumla da Melikşah’ın hizmetine girdi. 1194 yılında, Abbasî halifesi En-Nasır li-Dinillah, veziri İbn-ül-Kassab kumandasında Huzistan bölgesine bir ordu gönderdi. İbn-ül-Kassab, Huzistan’ın başşehri Tuster’i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra, Şumla’nın ailesini ve çocuklarını toplayıp Bağdat’a götürdü. Böylece Huzistan’daki, Avşar Şumla ve oğullarının hakimiyeti sona erip, ülke, halifenin topraklarına katıldı.
Diğer taraftan Malazgirt Savaşı'ndan sonra, Anadolu’ya Türkmenlerle beraber göç eden Afşarlar, Selçuklu Devleti’nin uç bölgelerine yerleştirilmişlerdi.
Nitekim, Anadolu’da yerleşim yerleri arasında Avşar adı, Kayılardan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bu yer adları, Avşarların, Türkiye’nin fetih ve iskanında Kayı ve Kınıklar gibi birinci derecede rol oynadıklarını göstermektedir. Yine kaynaklara göre, Karamanoğulları Beyliğini kuran ailenin, Avşar boyuna mensup olduğu belirtilmektedir. Osmanlı ve İran tarihinde önemli rol oynayan Avşarlar, Anadolu’ya on üçüncü yüzyılda göç edenlerdir. Bu ikinci göç hareketi sırasında Anadolu’ya gelen Avşarların bir bölümü, Akkoyunlular'ın İran’ı ele geçirmesi üzerine, Mansur Bey önderliğinde İran’a giderek Huzistan’a yerleşti. Anadolu’da kalanlar ise; daha çok Malatya ve Doğu Anadolu’da bulunuyorlardı. Bunlardan büyük bir bölümü, on altıncı yüzyıl başlarında İran’a göçerek Urmiye’den Herat’a kadar olan geniş bir bölgede yerleştiler ve Nadir Şah, 1736’da, bunlardan Afşarlar hanedanını kurdu.
İran Afşarları; Mansur Bey Afşarları, İmanlu Afşarları, Alplu Afşarları, Usalu Afşarları, Eberlu Afşarları olmak üzere, başlıca beş büyük oba idi.
Safevî hükümdarı Birinci Şah İsmail, Afşarları sınır koruyucusu olarak Horasan’a yerleştirdi. Safevîler'in zayıfladığı bir dönemde, Afşarların lideri Nadir; Afşar, Celayir ve diğer Türkmenleri etrafında topladı ve İkinci Tahmasp’ın hizmetine girdi. İran topraklarından Afganları çıkarınca, nüfuzu arttı. Sonra İkinci Tahmasb’ı tahttan indirerek yerine Üçüncü Abbas’ı şah yaptı. Kendisini de saltanat vekilliğine getirdi. 1736’da da kendi şahlığını ilan etti. 1737’de Hindistan seferine çıkarak Delhi’ye kadar ilerledi. Bir suikasttan sonra, idareyi sertleştiren Nadir Şah, Afşar ve Kaçar Beyleri tarafından öldürüldü. Horasan’ı yöneten torunu Şahruh’un ölümünden sonra, İran Afşar yönetimi de sona erdi.
İran Afşarları, günümüzde, Urmiye gölünün kuzey batısında Hemedan, Kirmanşah, Nişabur, Kerman’ın güneyinde dağınık halde yaşamaktadırlar.
Afşarlar, halis Türk olup, İran’dakiler hariç hepsi Sünnî ve Hanefîdirler.
Afşarlar, güler yüzlü, iyimser, hayat dolu, sakin ve terbiyeli insanlardır. Kadınları çok çalışkandır. Ünlü Afşar kilimleri, bu çalışkan kadınların el emeğidir.
Günümüzde yerleşik olmalarına rağmen, bir kısmı, âdetlerini devam ettirmektedirler. Bugün Kayseri’nin Pınarbaşı kazasının merkez nahiyesine bağlı bir kısım köyler ile, aynı kazanın Pazarören nahiyesi köylerinden pek çoğu, Sarız kazası ve Tomarza’nın Toklar nahiyesi köylerinin yarısından fazlası, Avşarlara aittir. Ayrıca Adana’ya bağlı mağara kazası köylerinden Ayvad ve Ağdaş alanı köyleri de, Avşarlar tarafından iskân edildiği gibi, Çukurova’da mevcut bazı Avşar köylerinden başka Kastamonu, Bolu, Muğla, Isparta ve Antalya yörelerinde pek çok Avşar köy adına rastlanır.[1]
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri | |
---|---|
2007 | |
2000 | 184 |
1997 | 146 |
Altyapı bilgileri
Köyde, daha önceleri ilköğretim okulu vardı. Nufusun büyük kısmının ekonomik sebeplerle göç etmesinde sonra okulda öğrenci sayısı azaldığı için okul kapatılarak taşımalı eğitim sistemine geçilmiştir. Köyün içme suyu şebekesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol stabilize olup iklim şartları kışın ağır olmasına rağmen yılın tamamında açık kalmaktadır. Köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Kaynakça
- ↑ "Avşarlar Hakkında Araştırma". 8 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151208200044/http://gerede.net/Default.aspx?Sayfa=bolumler&BolumNo=002-007-&BolumKayit=196/. Erişim tarihi: 25 Ocak 2010.