Avrupa’nın Moğollar tarafından istilası

Avrupa'nın Moğollar tarafından istilası
Moğol istilaları

1241 yılındaki Mohi Muharebesi
Tarih1237 – 1242
BölgeRus toprakları ve Doğu Avrupa
SonuçMoğol zaferi
Taraflar
Moğol İmparatorluğu Kiev Knezliği
Lehistan Krallığı
Macaristan Krallığı
Komutanlar ve liderler
Sübedey
Batu
Kadan
II. Yuri 
II. Henryk Pobożny 
IV. Béla

Avrupa’nın Moğollar tarafından istilası, 13. yüzyılda Moğol İmparatorluğu'na bağlı Sübedey komutasındaki orduların Doğu Avrupa’dan başlayarak gerçekleştirdiği seferlerin tamamıdır. Kiev Knezliği'ne karşı başlayan ilk seferlerin ardından Mohi Muharebesi ile Macaristan Krallığı ve Legnica Muharebesi ile Lehistan Krallığı (Polonya) işgal edilir. Seferlerde ordu komutanları Cengiz Han’ın torunları Batu ile Kadan olsa da Sübedey’in genel komutası belirleyici olmuştur. Moğol istilalarına bakıldığında Avrupa’nın istilası Orta Doğu ve Çin seferlerinden sonra en büyük seferlerden sayılır.

Rus topraklarının istilası

1235 yılında Moğol İmparatorluğunun Büyük Hanı Ögeday, Batu’dan Rus topraklarını fethetmesini istemiştir. 1237 yılı Aralık ayında Ryazan önlerine gelen ordunun başında Cuci, Möngke ve Güyük bulunmaktaydı. Teslim olmayan şehir Moğollar tarafından yerle bir edilir. Moğolların karşısına çıkan Rus orduları yenilir. Vladimir Prensi II. Yuri 4 Mart 1238 tarihinde Sit Nehri yakınlarındaki muharebede hayatını kaybeder. Ele geçirilen şehirler arasında Vladimir, Torjok ve Kozelsk bulunmaktadır.

Sonrasında Moğollar, steplere dönerek buradaki Kıpçaklar ve Alanlara saldırarak Kırım’a doğru ilerlerler. 1239 yılında Batu, Pereyaslavl ve Chernihiv şehirlerini ele geçirir. Direnişin olanaksız olduğunu gören Rus prensler çareyi kaçmakta bulurlar. 6 Aralık 1240 tarihinde Kiev yağmalanır. Bundan sonra Batu, Orta Avrupa’ya doğru bir öncü kuvvet gönderecek, bu ordu ise Lehistan Krallığı orduları tarafından püskürtülecektir.

1223 Moğol sömürgeleri

Orta Avrupa’nın istilası (1241–1242)

Moğollar Orta Avrupa’ya üç orduyla girer. İlk ordu Legnica Muharebesinde II. Henryk Pobożny komutasındaki Leh Ordusu ve müttefiklerini yener. İkinci bir ordu Karpat Dağlarını aşarken, üçüncü ordu Tuna Nehri boyunca ilerler. Üç ordu yeniden birleşerek 11 Nisan 1241 tarihindeki Mohi Muharebesinde Macaristan Krallığını yenerler. Moğol istilası Macar halkının neredeyse yarısının hayatını kaybetmesine yol açacaktır. 1242 yılı boyunca yağmaya devam eden Moğol ordusu Avusturya, Dalmaçya ve Moravya bölgelerini de ele geçirir. Ancak 1241 yılı Aralık ayında Ögeday ölünce yeni Moğol hükümdarının seçilmesi için tüm önemli komutanlar Moğolistan’a dönünce yeni seferler askıya alınır.

Kiev’in yağmalanmasından sonra Batu, küçük bir birliği Polonya’ya gönderir. Birlik Lublin’i ele geçirse de ilerleyemez. Macaristan ve Polonya içlerine yağma seferleri düzenlenir. Bu seferler sırasında Olomouc’da büyük kayıplar yaşarlar. Avrupa’daki Moğol seferlerini planlayan Sübedey, farklı ülkelere gönderdiği ajanları sayesinde ülkelerin iç durumu ve silahlı kuvvet gücünü öğrenip buna göre stratejisini belirlemekteydi.

Macaristan Krallığının istilası

1241 yılında Macaristan Krallığı o dönemde Avrupa’daki diğer feodal devletler gibiydi. Hanedana hala Árpád soyundan krallar çıksa da kralın yetkileri büyük oranda sınırlandırılmıştı. Zengin soylular tüm krallığın güvenliğinden çok kendi feodal hükümdarlıklarının çıkarlarını önde tutuyordu. IV. Béla kralın yetkilerini genişletmeye çalışsa da başarılı olamayacaktı. Böylelikle Moğol istilası Avrupa kapılarına dayandığında Macaristan feodal bir düzensizlik içindeydi.

Macarlar yaklaşmakta olan tehlikedençeşitli şekillerde haberdar oldular. 1229 yılında Moğollardan kaçan Volga Nehri kıyılarındaki Rus boyarlarının[1] Macar topraklarına girmesine izin verildi. 1237 yılında Dominiken rahibi Julianus önderliğinde yeniden topraklarına götürülmek istendiklerinde Batu Han tarafından reddedilirler. Ayrıca Batu, Macar kralı Béla’ya yazdığı mektupta Macarların koşulsuz teslim olmasını talep eder, aksi durumda korkunç bir kaderin onları beklediğini bildirir. Béla mektuba cevap vermez. Moğollar tarafından yenilen Kumanlar ile 1239 yılında, aynı akıbete uğrayan Leh prensler aracılığıyla da 1241 yılında iki mesaj daha gönderilir.

Durumun ciddiyetini geç de olsa kavrayan Béla, feodal prensleri toplayarak ülkenin savunulması için kurduğu orduya katılmaları çağrısında bulunur. Ayrıca Papa’dan ve diğer Avrupa devletlerinden yardım talep edilir. Ülke dışından sadece küçük bir şövalye desteği gelir. Avusturya Prensi Frederick’e bağlı süvariler savaşın sonucuna etki etmekten uzaktır. Macaristan’daki feodal beyler durumun ciddiyetini kavramazlar, hatta bazıları bu istila sonucunda kral Béla’nın olası yenilgisiyle kendilerinin hakimiyetlerinin artacağını düşünenler de vardır.

Artık iyice yakıcı olarak hissedilen Moğol istilasına karşı Macar halkı hazırlıksız yakalanmıştır. Son birkaç yüzyıl boyunca göçebe kavimlerin istilalarından uzak yaşanan dönem sonucunda yeni bir istilanın yaşanılacağına kimse inanmamaktadır. Macar toplumu artık eskisi gibi asker bir toplum olmaktan çıkmış, yerleşik hayata uyum sağlamıştır. Sadece zengin asiller zırhlı süvari olarak yetiştirilmekte, önceki dönemlerdeki hafif süvari geleneği terkedilmiş durumdaydı.

Sayısı yaklaşık 60 bin civarında olan Macar ordusu birbirinden bağımsız, savaş deneyimi olmayan asillerin bir araya gelmesinden oluşuyordu. Béla ordusuna Kumanları dahil etmeye çalışacak, hafif süvari eksikliğini bu şekilde karşılamaya çalışacaktır. Ancak ordu içinde Kumanların Moğol ajanları olduğu söylentileri yayılmaktaydı. Kumanların Macar ordusuna dahil edilmeleri, onları hain sayan Moğollar tarafından Macar topraklarının işgal edilmesi için ayrı bir bahane de oluşturmaktaydı.

Moğol istilalarından önce Macar ordusunda hafif süvari ağırlığı bulunuyordu. Macar savaşçılarının eski savaş taktikleri de Moğol taktiklerine benzemiş olsa da 13.yüzyıla gelindiğinde unutulmuştu. Buna göre düşmana beklemediği sırada kütlesel olarak saldırılıyordu. Ancak bu taktik düşmanın direnmesi veya yeniden toplanması durumunda etkisiz olabiliyordu. Diğer bir taktik ise göstermelik bir geri çekilme ve kaçma üzerine kuruluydu. Düşmana göstermelik bir saldırıdan sonra kaçarcasına geri çekilen süvari birliklerini takip ederek düzensizce ileri atılan düşman birlikleri yedek birliklere hedef olmakta, geri dönen süvariler ise düşmanı yanlardan çember içine alarak imha etmekteydi. Ancak Macarlar Avrupa’ya yerleştikten sonra 11.yüzyılda bu taktikleri bırakmış, ağır süvari ve piyadelerden oluşan orduya dönmüşlerdi.

Kumanlarla Macarlar arasındaki gerilimli ilişki sonunda kopacak ve Kumanların kralı Macarlarca öldürülecektir. Moğollara karşı koyabilecek önemli süvari kuvveti oluşturan Kumanlar Balkanlara kaçar ve geçtikleri yerleri yağmalarlar. Macar kırsal hayatını etkileyen bu iç karışıklık sonucunda artık Macar ordusu Moğollar karşısında yapayalnız kalmıştır.

Hernád Nehri kıyılarında 11 Nisan 1241 tarihinde yapılan Mohi Muharebesinde Moğollar üstünlük sağlar. Kral Béla muhafızlarıyla kaçar ancak ordusu Moğollar tarafından tamamen imha edilir. Bundan sonra Moğollar Macar ovasını, Karpatları ve Transilvanya’yı işgal ederler. Yerel direniş gösteren kentler acımasızca imha edilirken, teslim olan halk köle yapılır. Onbinlerce Macar kaleye sahip olan kentlere, ormanlara, bataklık bölgelere ve dağlara kaçar. 1241 yaz ayları boyunca bölgeye hakim olan Moğollar Tuna Nehri boyunca ilerler. Genelde bahar aylarında sefere çıkan Moğollar alışılanın aksine kışın Dalmaçya kıyılarına ilerler. Bu dönemde Macar topraklarına dahil olan Hırvat toprakları da ele geçirilir. Moğollar Macaristan’da Büyük Kağan adına para bastırarak hakimiyetlerini ilan ederler. Bölge Batu Han tarafından Orda Han’ın denetimine verilir.

İstilacı ordunun yağma ve katliamlarının yanı sıra salgın hastalıklardan dolayı Macar halkı çok büyük kayıplar verir. Bölgedeki hâkimiyetlerine rağmen Moğollar kaleli şehirleri ele geçiremezler. Saldırıya uğrayan ancak ele geçirilemeyen şehirler arasında Fehérvár, Esztergom, Veszprém, Tihany, Győr, Pannonhalma, Moson, Sopron, Vasvár, Újhely, Zala, Lockenhaus, Bratislava, Nitra, Komárom, Fiľakovo ve Abaújvár sayılabilir. Bundan ders çıkaran kral IV. Béla işgalden sonraki dönemde kalelerin yapılmasını teşvik edecektir. Mali durumunun zor olmasından ötürü zengin Yahudi aileleri, tüccarlar ve zanaatkarlardan borç alan kral bu topluluklara çeşitli haklar tanımak durumunda da kalmıştır. İşgalin ardından ülkeden kovulan Kumanlar yeniden Macar topraklarına çağrılmış ve zarar gören kırsal bölgelerin yeniden bayındır hale gelmesine çalışılmıştır. Bu döneme Macaristan’ın ikinci kez kuruluşu da denmektedir.

1242 yılı yılında Ögeday ölünce seferde olan Batu Han, yeni kağanın seçilmesi için ordusuyla Moğolistan’a döner. Arkasında talan edilmiş topraklar bıraksa da Batı Avrupa bu geri çekilmenin sonucunda saldırıya uğramaktan korunmuş olur.

Batı Avrupa’nın Macarlar sayesinde Moğolların saldırılarından korunduğuna dair bir inanış olsa da, Moğollar Ögeday’ın ani ölümü sebebiyle geri çekilmiştir. Ögeday ölmemiş olsaydı Moğolların Avrupa içlerine ne kadar daha ilerleyebileceği tarihçilerce tartışılmıştır. Ancak dönemin lojistik sorunlarının Moğolların ilerleyişini engelleyeceği öngörülmüştür.

Macarlar Moğol istilasından önemli dersler almışlardır. Korunmasız kırsal bölgenin yağmalandığını ancak kalelerin ve surlarla çevrili şehirlerin hasar görmediğini gören Macarlar sadece sınır bölgelerine değil her bölgeye kaleler inşa etmeye başlarlar. İlerleyen dönemlerde Macar kralları kale yapmaları ve güvenliğini sağlamaları karşılığında feodal prenslere toprak vereceklerdir.

Hırvatistan’ın istilası

Moğolların mağlubiyete uğradığı Hırvat Klis Kalesi
Moğollardan kaçan kral IV. Béla

Moğol istilaları döneminde Hırvatistan Macaristan Krallığına bağlıydı ve kralı IV. Béla idi.[2] 1241 yılında Moğollara yenilen Macar kralı IV. Béla Hırvatistan’daki Zagreb’e kaçar. Savunması zayıf olan şehir Moğollara direnemez ve yerle bir edilir. Kralı takip eden Moğollar Zagreb’den Dalmaçya’ya geçerler. 1242 yılı Mart ayında Kadan komutasındaki Moğol ordusu Hırvatistan’daki Klis Kalesi önünde yenilgiye uğrasalar da kasaba kasaba kralı ararlar.[3] Hırvat asilleri ve Trogir ve Rab gibi Dalmaçya kentleri kralın saklanmasına ve kaçmasına yardım ederler.[4] Moğollar dağlık Dalmaçya coğrafyasında dağınık Hırvat kuvvetlerinin pusularıyla karşılaşacak ve alışık olmadıkları coğrafyada zorlanacaklardır. Buna rağmen Hırvat toprakları yağmalanmaktan kurtulamayacaktır. Ögeday’ın ölümü üzerine Moğollar geri çekilince Hırvat asilleri ve kentleri bağlılıklarından dolayı kral tarafından ödüllendirilecektir.

Rumenlere etkisi

Moğol istilaları önce Macar topraklarının parçası olan doğu Karpatya bölgesindeki Moldavya ve Eflak topraklarında yaşanır. Bölgedeki onbinlerce Rumen, topraklarını Altın Orda saldırılarına karşı korurken hayatını kaybedecektir. Bu dönemde yaşanan imha o kadar büyüktür ki, bölgedeki Rumenlere ait yazılı tüm tarih bilgisi kaybolmuştur. Ana hedefi Macar toprakları olan istila sırasında Rumenler tutunamamış ve ormanlara, dağlara çekilmişlerdir.

İstilanın sonu

Tarihçiler arasında Avrupa uygarlığının Moğol istilaları sonucunda tamamen yıkılmamış olmasının sebebi olarak çok sebep gösterilmektedir. Moğolların isteksizliği, Batı Avrupa’ya doğru yoğunlaşan Cermen halklarının varlığı, steplere oranla daha nemli iklim, olumsuz coğrafi koşullar, sık ormanlar sıralanan sebepler arasındadır. Ayrıca Moğolların savunması kuvvetli olan kaleleri ele geçirmekte başarısız olmaları kalelerin daha yoğun olduğu Batı Avrupa bölgesinde zorlanacakları sonucuna yolaçmaktadır. Ayrıca Batıdaki kuvvetli ağır süvari geleneği de istilayı durdurucu etkiye sahip olabilecektir. Tarihçiler arasında tartışılan başka bir konu ise Avrupa istilasında Moğolların hedefleri ve amaçlarıdır. Tarihçi Denis Sinor 1999 yılındaki makalesinde Batu Han’ın Moğol tahtında emelleri olduğu için istilayı durdurduğunun gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, Batu Han’ın sadece lojistik nedenlerle istilayı ilerletmediği ve Moğol İmparatorluğunun batıdaki topraklarının de facto hükümdarı olmaya razı olduğunu belirtir.[5] Ayrıca Batu Han, Ögeday’dan sonraki Büyük Kağan olan Güyük’e bağlılık konusunda hiçbir sorun çıkartmayacaktır. Bu fikre göre Moğollar Rus ve Doğu Avrupa topraklarını fethetmek istemiş ve amaçlarına ulaşmışlardır.

Moğollar arasındaki iç çatışmalar

15.yüzyıl Fransız sanatçılarının gözünden Berke ile Hülagû arasındaki Terek Muharebesi.

1241 yılından 1248 yılına kadar Batu ile Güyük arasında tahta kimin geçeceğine dair tartışmalar sürer. Bu dönemde vekaleten tahtta bulunan Töregene Hatun oğlu Güyük’ün iktidara gelmesi için uğraşır. Güyük 1248 yılında ölünce 1251 yılında yerine Möngke geçer. Bu dönemde Rus topraklarında kalan Batu, Altın Orda devletini kuracaktır. Bölgede Galiçya kralı Danilo ile sürekli çatışmalar yaşayacaktır. Batu Han 1255 yılında öldükten sonra şartlar değişir. İktidara gelen kardeşi Berke artık Avrupa’nın fethedilmesiyle ilgilenmemiştir. Berke İslamiyeti kabul etmiş ve 1258 yılında Abbasiler halifesi Mustasım Billah’ın İlhanlıların kurucusu olan akrabası Hülagû Han tarafından öldürülmesini şiddetle eleştirmişti. İlhanlılara karşı Memlûk Sultanlığı ile işbirliği yapmıştır.

Memlûkler de Altın Orda devleti de Türk soyundan gelmekteydi.[6] İki devletin de silahlı kuvvetlerinin çoğunluğunu Türk savaşçılar oluşturmaktaydı. Hülagû’nün ordusu ise Moğol kökenliydi ve şamanist geleneklere sahip çıkıyordu. Moğol İmparatorluğunun kurulmasından çok uzun olmayan bir süre sonra farklı bölgelerde hâkimiyet kuran ve farklı dinleri seçen aynı kökene bağlı hükümdarlar savaşarak Moğol egemenliğinde ilk onarılmaz çatlağı başlatmıştır. Berke’nin düşmanca varlığı yüzünden tüm kuvvetini Memlûkler üzerine gönderemeyen Hülagû 1260 yılında Ayn Calut Muharebesinde neredeyse tüm ordusunu kaybederek yenilir. Hülagû 1262 yılındaki Terek Muharebesinde Berke’ye de yenilecek ve devleti zayıflayacaktır. Moğolların kendi aralarındaki savaşlar sayesinde Avrupa istilası durmuştur. Bundan sonra Altın Orda orduları sadece ganimet için düzenlenen sınırlı seferlerde Avrupa’ya saldıracaktır.

Sonraki seferler

Polonya seferi (1259 ve 1287)

İlk Polonya istilasından 18 yıl sonra 1259 yılında 20 bin kişilik ordusunu bölgeye gönderen Altın Orda hükümdarı Berke, ordunun komutasını Burundai'ye verirken, genç prensler Nogay ve Tule Buka'yı da sefere gönderir. Moğol ordusu Lublin, Sieradz, Sandomierz, Zawichost, Kraków ve Bytom şehirlerini yağmalayacaktır. Ancak Berke'nin amacı Polonya'yı işgal etmek olmadığı için ordusu geri çekilecektir. Saldırıdan sonra Moğollara karşı bir haçlı seferi düzenlenmek istense de bu girişim başarısız olur.

1287 yılındaki sefere yeniden Nogay ve Tule Buka çıkarlar. Lublin, Mazovia, Sandomierz ve Sieradz şehirlerine karşı yapılan seferler başarılı olsa da, ordu Kraków önlerinde başarısız olur. İlhanlılarla süren çatışmalardan ötürü yardım da gelmeyince istilacı ordu güçlü Polonya ordusu gelince Kraków önlerinden geri çekilir.

Litvanya seferi (1259, 1275 ve 1277)

Batu'nun en önemli komutanlarından Borolday Litvanya topraklarına 1259 yıllarında sefer düzenledi. 1275 ve 1277 yıllarında da bu topraklar istila edilse de, güçlenen Litvanya ordusu artık Moğol akınlarını durduracak ve püskürtecek güce gelmiştir.

Bizans seferi (1265)

Berke döneminde Moğollar Trakya'yı istila etmişti. 1264 yılının kışında Nogay komutasındaki bir ordu Bulgar ve Bizans topraklarına girdi. 1265 yılı bahar aylarında Bizans imparatoru VIII. Mikhail Palaiologos'un ordusu Moğollara yenilecektir. Bu muharebeden sonra Trakya Moğollar tarafından yağmalanacaktır. Bundan sonra Bizans, Altın Orda ile uzlaşmanın yollarını arayacak ve imparator VIII. Mikhail, kızı Euphrosyne Palaiologina'yı Nogay ile evlendirerek bağlılığını bildirecektir.

Bulgaristan seferi (1242, 1271, 1274, 1280 ve 1285)

Altın Orda hakimiyetindeki topraklara yakınlığı nedeniyle sürekli olarak tehdit altında kalan ve yağmalanan Bulgar toprakları 14. yüzyıla kadar Altın Orda devletine bağlı kaldı. Bulgar çarı Todor Svetoslav Altın Orda tahtına çıkan Tokta'ya bağlılığını bildirecektir.

Sırbistan seferi (1293)

Kuman asıllı Altın Orda'ya bağlı olarak topraklarını genişletmek isteyen ve ileride Bulgar hanedanını kuracak olan Şişman ile Sırp kralı II. Stefan Uroš çatışmaya başlayınca Nogay Han 1293 yılında Sırp topraklarını istila eder. Sırp ordusunu mağlup eden Nogay, Sırp kralının Moğol egemenliğini tanımasının ardından bölgeden çekilecektir.

Macaristan seferi (1280’li yıllar)

1280'li yıllarda Nogay Han, Tule Buka ile Macar topraklarına saldıracaktır. Transilvanya bölgesindeki Reghin, Braşov ve Bistriţa yağmalanır. Ancak Tule Buka komutasındaki ordu Karpatlardaki olumsuz hava koşulları ve aşırı kar yüzünden ilerleyemez. Pusuya düşürülen zor durumdaki ordu, Peşte yakınlarında Macar kralı IV. Ladislas'a yenilir. Moğollar, kuvvetlerinden önemli zayiatlar verince istila durdurulacaktır. Macarlar 1241 yılındaki istiladan çıkardıkları derslerle çok sayıda alınması zor kale inşa etmiş ve askeri taktiklerini geliştirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında son dönemdeki Moğol seferleri başarısız olarak değerlendirilmektedir.

Kaynakça

  1. Boyar, (Rusça: боярин) Rus, Bulgar ve Eflak topraklarında asil bir sınıf. Knez (Rusça: Князь) olarak adlandırılan prenslere bağlıydılar
  2. Brittanica Ansiklopedisinde Hırvatistan maddesi (İngilizce), 17 Haziran 2010 tarihinde erişilmiştir
  3. Ordusu Moğollara yenilen Harezmşahlar Devleti hükümdarı Celaleddin Harezmşah benzer bir şekilde kaçmış ancak yeniden tahta geçemeden öldürülmüştür
  4. Sadece Split şehri kaçmakta olan krala yardımcı olmaz
  5. Denis Sinor,The Mongols in the West, Journal of Asian History cilt 33 n.1 (1999) içinde Denis Sinor makalesi (İngilizce), 17 Haziran 2010 tarihinde erişilmiştir
  6. Reuven Amitai-Preiss, Mongols and Mamluks: The Mamluk-Ilkhanid War, 1260-1281, Cambridge University Press, 2005, ISBN 978-0-521-52290-8.

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 7/8/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.