Bekirağa Bölüğü

Koordinatlar: 41°00′51.00″K 28°57′54.80″D / 41.01417°K 28.965222°D / 41.01417; 28.965222 Bekirağa Bölüğü, Beyazıt'ta Osmanlı döneminde harbiye nezareti olan bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının avlusunda yer almış askeri tutukevi. II. Abdülhamid, II. Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinde siyasi suçluların kapatıldığı tutukevi adını, ilk müdürü olan Binbaşı Bekir Ağa'dan almıştır.

Beyazıt'ta Harbiye Nezareti'nin (bugün İstanbul Üniversitesi merkez binası) kuzeydoğusunda yer almaktaydı. 1870-1922 arasında, yaklaşık yarım yüzyıl boyunca İstanbul'un korku uyandıran tutukeviydi. Resmi adı İstanbul Muhafızlığı Dairesi iken halk arasında ve basında Bekirağa Bölüğü olarak ünlenmişti. Yalnızca siyasi ve askeri tutuklulara mahsus olan Bekirağa Bölüğü, Türkiye'de 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında, dönemin basın ve aydın çevrelerini etkilemiştir. Bekirağa Bölüğü'nün ünü her dönemde muhaliflerin kapatıldığı bir hapishane olmuştur.

İstibdat dönemi

Bekirağa Bölüğü, Harbiye Nezareti'ne (1908'e değin Bâb-ı Seraskeri) bağlıydı. Beyazıt'ta Harbiye Nezareti'nin arkasındaki iki katlı kâgir bina, daha önce Hassa Ordusu komutanlık makamı ile bazı askeri daireler ve inzibat bölüğü koğuşunu kapsıyordu. Burasının bir tutukevine dönüştürülmesi yaklaşık 1870'te, Abdülaziz'in (hd 1861-1876) son yıllarındadır.

II. Meşrutiyet (1908) öncesinde yöneticisi olan Bekir Ağa'nın adıyla anılan Bekirağa bölüğü, İstibdat döneminin simgelerinden biri olarak ün kazandı. Tutukevi ilk yıllarında, II. Abdülhamid'in koruduğu ve binbaşılığa yükselttiği, okur-yazar olmayan subaylardan olan Bekir Ağa'nın (1817-87) yönetimindeydi ve komutasındaki özel bir zaptiye bölüğünce korunuyordu. Bekir Ağa'nın başında bulunduğu yıllarda burası azılı asker kaçaklarından suçlu görülen müşirlere kadar ordu mensuplarının, gazetecilerin, aydınların ve bürokratların kapatıldığı bir yerdi. Bekir Ağa'nın yönetime muhalif olanlara burada işkence ettiği kuşkusuzsa da bu konudaki yaygın söylentiler belgelendirilememiştir.

Daha sonra Bekir Ağa'nın yerini alan Salim Bey de işkence yaptığı kişilerin ayak tırnaklarını söktüğü için Tırnakçı Salim diye adlandırılmıştır.

II. Meşrutiyet

Ana madde: II. Meşrutiyet

II. Meşrutiyet ilan edilince (1908) buradaki çok sayıda tutuklu serbest bırakıldı. Ama bu kez de İttihat ve Terakki Fırkası karşıtları Bekirağa Bölüğü'ne kapatılmaya başladı.

Mütareke dönemi

Ana madde: Mütareke Dönemi

Hapishanenin en karanlık günleri ise mütareke dönemidir. Bu dönemde İttihat ve Terakki Fırkası'nın iktidardan düşmesi (1918) ile bu parti mensupları ve ileri gelenleri, kimi eski nazırlar ve savaş sanıkları Malta'ya sürgüne gönderilmeden önce bir süre bu cezaevinde tutuklu kaldı. İttihatçıların yanı sıra Kuva-yi Milliyeciler, Ermeni tehciri ile suçlananlar ve ülkeyi savaşa sürükledikleri iddia edilenler yakalanıp buraya kapatılmışlardı. Bunlar arasında, eski sadrazam Said Halim Paşa, eski şeyhülislamlardan Musa Kazım Efendi ve Hayri Efendi, Meclis-i Mebusan eski reisi Halil Menteşe, Ayan Meclisi eski reisi Rıfat, eski hariciye nazırı Ahmed Nesimi, Adliye Nazırı İbrahim, Maarif Nazırı Şükrü, mebuslardan Hüseyin Cahit Yalçın, Mithat Şükrü Bleda, Ahmet Ağaoğlu, Süleyman Nazif, İsmail Canbulat, Salah Cimcoz, Kara Kemal, Emanuel Karasu, Hasan Fehmi, Celal Nuri İleri, Mehmet Emin Yurdakul, Yunus Nadi vb de vardı.

Diyarbakır valisi Dr. Reşid Bey'in burada tutuklu iken 25 Ocak 1919 günü kaçışı geniş yankılar uyandırmıştı. Onun kaçışı, başka birçok insanın tutuklanıp Bekirağa Bölüğü'ne getirilmesine neden olmuştu. Anadolu'ya hareket etmeden önce Mustafa Kemal'in, burada tutuklu olan arkadaşı Ali Fethi Bey'i ziyaret ettiği de (Mayıs 1919) bilinmektedir. Bundan birkaç gün sonra ise İşgal Kuvvetleri, Bekirağa Bölüğü'ndeki tutukluları Malta Adası'na sürgüne göndermişlerdi.

Ermeni tehciri sanıklarından idam cezasına mahkûm edilen Boğazlıyan kaymakamı Kemaleddin Bey'in cezası Bekirağa Bölüğü'nün karşısındaki darağacında infaz edildi.

Mütareke döneminde (1919-1922) buradaki siyasi tutuklular Malta'ya sürgüne gönderilirken bu kez aynı yerde İstanbul'u işgal eden güçlere karşı direnenler ve sakıncalı görünenler tutuklanmışlardır.

1922'den sonra boşaltılan harap durumdaki bina, Seraskerlik Dairesi ile birlikte İstanbul Üniversitesi'ne verildi. Bina uzun süre Tıp Fakültesi tarafından kullanılmış, İstanbul Tıp Fakültesi kliniklerinin yeni binalarına geçmeleriyle boşalınca İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin 1979 yılında kuruluşu sırasında onarım ve değişiklikler yapılarak bu fakülteye tahsis edilmiştir.

Ayrıca

Kaynaklar

This article is issued from Vikipedi - version of the 7/9/2014. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.