Şeyhülislam

II. Abdülhamit döneminde (1891-1907) yılları arasında 16 yıl şeyhülislamlık yapmış olan Cemaleddin Efendi

Şeyhülislam ya da Şeyh-ül İslam (Osmanlıca: شَيْخُ الإسْلام), dini konularda en yüksek derecede bilgi ve yetkiye sahip olan kimse anlamına gelir. Osmanlı Devleti zamanında şeyhülislam dini konularda en yüksek yetkiye sahip devlet görevlisiydi. Gerektiği zaman dini sorunlarla ilgili görüşlerini fetva yayınlayarak açıklardı. Bu fetvalar kanun niteliği taşırlardı. 1920 yılında Ankara'da kurulan Meclis Hükümetinde bu makam Şeriye ve Evkaf Vekaleti adıyla "Bakanlık" olarak yer aldı. Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra 1924 yılında laiklik ilkesinin kabul edilmesi sonucu bu bakanlık kaldırıldı. Yerini Diyanet İşleri Başkanlığı aldı.

1424'de Molla Fenârî'ye bu unvanın verilmesiyle, son Osmanlı Şeyhülislâmı Medenî Nuri Efendi'nin 1922'de kabinesiyle birlikte istifa etmesi arasındaki 498 yıl boyunca sürmüştür.

1424-1922 yılları arasında 131 şeyhülislam 175 defa bu makama tayin edilmiştir. Ebu's-Suûd Efendi 29 yılla en fazla; Memikzade Mustafa Efendi de 13 saatle en az bu makamda kalan şeyhülislamdır.

131 şeyhülislamın yalnızca 9'u Türk asıllı değildir. (Arap, Boşnak Gürcü, Çerkes, Arnavut'tur.) Şeyhülislamlar içinde müstesna bilginler, yazarlar, şairler, hattatlar, bestekârlar ve hukukçular vardı. Birçok şeyhülislam verdikleri fetvaları toplayarak hem İslamî ilimler, hem de Osmanlı hukuk tarihi bakımından değerli eserler bırakmışlardır.

I. Selim zamanında (1512-1520) şeyhülislamdan Ahmed ibni Kemal Paşaya Müftî-yüs-sekaleyn (insan ve cinlere fetvâ veren) unvanı verilmiştir. I. Süleyman zamanına (1520-1566) kadar şeyhülislamlık tercihinde uyulması zorunlu bir yasa ya da kural yokken, Ebu's-Suud Efendi'nin hazırladığı bir kanunla Rumeli Kazaskerliği'nden sonra terfi edilen bir makam haline getirildi. Pek nadir olarak Anadolu kazaskerlerinden de şeyhülislamlar görüldü.

II. Mehmet, kanunnamesinde şeyhülislamı ve padişah hocalarını vezirlerden üstün tutmaktaydı. Bu kanunnameye göre ulemanın reisi kabul edilmekle beraber şeyhülislamın, ilmiye sınıfının başı sayılması 16. asrın ortalarına doğru gerçekleşmiştir. 16. asırda Zenbilli Ali Cemâlî Efendi, İbn-i Kemal Paşazâde ve Ebu's-Suûd Efendi gibi kudretli alimlerin bu makama gelmesiyle şeyhülislamlık daha da önem kazandı. Bilhassa bu üç şahsiyetin Osmanlı Devleti'nin yükselmesinde önemli katkıları olmuştur.

Başlangıçta kadıaskerlik ve muallim-i sultanî vazifelerine göre ikinci derecede bulunan şeyhülislamlığın, bilhassa İbn-i Kemal (1525-1533) ve Ebu's-Suud Efendi (1545-1574)'ye geçmesi ile daha bir önem kazandığı ve kadıaskerliğin üstünde bir görev olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Osmanlılar'da Şeyhülislam, ilmiye sınıfının başı sayılıyordu. Klasik Osmanlı devrinde devlet görevlileri kalemiye, seyfiye ve ilmiye olmak üzere üç sınıfa ayrılıyordu. İlmiye sınıfı, günümüzün Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevlerini üstlenmiş durumdaydı.

Osmanlı tarihinde sadrazam olmak için eğitim aranmazdı ama şeyhülislam olmak hatta bunun ilk basamağı olan kadılık, müftülük ve müderrislik için bile, medreselerin en yükseğini bitirmiş olmak gerekirdi. Bu durum; Osmanlının, şeyhülislamlığa verilen değeri göstermesi açısından oldukça önemlidir.

Kaynakça

Ayrıca bakınız

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/29/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.