Bertrandon de la Broquière

İstanbul'un fethi sırasında Türk kadırgalarının karadan Haliç'e indirilişi ile Haliç'in kuzey ucunda fıçılar üzerine kurulan köprüyü gösteren minyatür, Bertrandon'un seyahatnamesi, Bibliothèque nationale de France, Paris.

Bertrandon de la Broquière (y. 1400, Toulouse-9 Mayıs 1459, Lille) Burgonyali gezgin ve casus. Gaskonyalı bir küçük asilzadedir.

Bilinen yaşamı, 1400'lerin başında küçük bir derebeyliği olan Guyenne'de (kuzey Fransa) dogmuş, fakat adı arşivlerde ilk defa 1418'de Navailles Kontunun sarayında hizmet ederken geçer. Tarih sahnesine esas itibariyle 1421'de, Burgonya dükü İyi Filip lakaplı Philippe le Bon'un (1419-1467) hizmetine geçmesiyle çıkar. 1423'ten itibaren Burgonya dükünün yanında 'ecuyer tranchant' ('kalkan oğlanı' - Orta Çağ şövalye terminolojisi: bu ünvana sahip kimseler dükün sofrasında hizmet ederlerdi, örneğin yemekte hükümdarın etini kesmek gibi) ve danışman olarak çesitli gizli görevlerde kullanılmıştır. Bu görevlerin en önemlisi, yeni bir Haçlı seferi olanaklarını değerlendirmek amacıyla 1432-1433 arasında Bertrandon'un Mısır, Kudüs ve Osmanlı devletine yaptığı yolculuktur. Hacı ve tüccar kimliğiyle yaptığı bu yolculuğun esas amacı Osmanlı ordu gücü ve karargahları hakkında askeri casusuluk raporu kaleme almak ve bir Haçlı Seferi tasarlayan Burgonya dükü Filip'e sunmakti.[1] Burgonya dükü Filip, iktidarı boyunca Osmanlı devletine karşı bir Haçlı Seferi düzenlenmesi için çabalamış fakat tasarılarını hayata geçirememiştir.[2]

Şubat 1432'de hacı kılığında, o tarihte Burgonya düküne ait olan Gent kentinden (bugün Belçika'da) yola çıkar. Roma üzerinden Venedik'e gelerek bir hacı gemisine binip Rodos ve Kıbrıs üzerinden Yafa'ya ve oradan Kudüs'e varır. Kutsal yerleri ziyaret ettikten sonra yeniden denizyoluyla Beyrut'a oradan Şam'a geçer. 9 Ekim'de bu kentten hareket ederek Anadolu'da Antakya ve Adana'ya ve oradan Karamanoğulları ülkesine gelir. Burada bir tüccar kervanına katılarak Osmanlı ülkesine doğru yol alır. İlk uğrak yeri Afyon'du, oradan Kütahya üzerinden Bursa'ya gelir. Bertrandon, Bursa hakkında izlenimlerini şöyle yazmaktadır:"Burası, dünyanın en harikulâde şehirlerinden biridir; dağ yamacında büyüyüp genişlediği için surlarla çevrilmemiştir, Lyon’dan daha geniş bir alanda kurulmuştur [...] İşte bu Bursa şehri ticarette çok ilerlemiş, nüfusu Konstantiniyye’den daha kalabalık ve halkı daha zengindir […] Burada darüşşifalar ve imarethaneler vardır ve muhtaçlara ekmek ve et verilmektedir; ve tanrı aşkına isteyenler olursa onlara şarap dahi veriliyor”[3], derken Broquière, Osmanlı’nın hristiyan tebasını dışlamadığını ve ihmal etmediğini şaşırarak belirtmektedir.

Bursa'dan bugünkü Bursa-İstanbul yolunu izleyerek 1432 sonlarında İzmit üzerinden Üsküdar'a varır. Bu tarihte Üsküdar Osmanlı Devletinin elindeydi ve karşı yakaya geçenlerden para alırlardı. Bertrandon, Üsküdar'dan Ceneviz kolonisi Pera'ya (Galata) geçişini şöyle anlatır: "Üsküdar'da Rumların teknesine binince onlar beni Türk zannettiler ve bana çok saygı gösterdiler. Fakat karaya çıkınca, Rumlar benim hristiyan [katolik] olduğumu anlamışlardı; benden fidye istediler ve geçiş için ödemem gereken paradan çok daha fazlasını istediler. Eğer kendimi savunmasaydım, beni kolaylıkla orada öldürebilirlerdi; çünkü Rumlar katolikleri nefretle karşılıyorlardı."[4] Burada, Istanbul'un 1204'deki Latin işgalinden beri vuku bulan katolik-ortodox düşmanlığına atfen, Avrupa'dan gelecek olan Haçlıları uyarmaktadır: "Bu Rumlarla ne kadar temasım olduysa o kadar zarar gördüm. Ama Türklerden hep dostluk gördüm, bu yüzden Rumlardan çok Türklere itimat ederim. Bu Rumlar, Roma kilisesine bağlı hristiyanları hiç sevmiyorlar."[5]

Ertesi gün İstanbul'a geçen Burgonyalı casus, Roma kadar büyük, ancak suriçinde boş yerlerin dolulardan fazla olduğu ve sanki köylerden meydana gelmiş bir kent buldu. Ayasofya'da bir ayini ve dinsel bir gösteriyi izledi. Bu, ortaçağda, Batı'da görülen ve “mystére” denilen dinsel gösterilerinin son dönem Bizans Ortodoks Kilisesinde de yer aldığını gösteren ilk ve son tanıklıktır. Bunlardan başka Hippodrom'u, Ayasofya'nın önünde dikilmiş olan İustinianos Sütunu'nu ve Heykeli'ni, Pantokrator (Zeyrek) Kilisesi'ni, Havariyum ve Blahernai kiliselerini gördü. Bu sonuncusu bir yıl sonra yanacaktır. Eski Hippodrom, bugünkü Sultanahmet meydanında, imparatorun kardeşinin de yer aldıgı otuz kadar atlının yarışını anlatır: "Atlılar okları ve yaylarıyla birlikte yarış alanında koşuyorlardı. Bu yarışlar onların marifetinden biriydi ve bu oyunu Türklerden öğrenmişlerdi."[6]

İstanbul'da her ülkeye ait tüccarlar geliyor ve alışveriş yapıyorlardı, ancak en önemlileri Venediklilerdi. Bertrandon, imparatorun Padişaha boyun eğmis durumda olduğunu belirtir: "yalniz Konstantiniyye için her yıl on bin düka haraç ödüyordu."[7] Daha sonra İmparator sarayındaki bazı gösterileri de izleyen Burgonyali 23 Ocak 1433'te İstanbul'dan ayrılır. Bizanslıların elinde olan Rhegium (Küçükçekmece), Athyra (Büyükçekmece) ve Selembria'dan (Silivri) geçerek Çorlu'da Osmanlı topraklarına ulaştı. Buradan Edirne'ye geçerek, Edirne Sarayı civarinda II. Murad'la karşılaşır: "Büyük Türk [sultan II. Murad] adı verilen hükümdarın Yeni Köye girişini gördüm, beraberinde kırk veya elli atlı vardı. Yağmur yağıyordu ve sırtında kat kat koyu kırmızı kadifeden bir giysi vardı [...] önünde on iki okçu yürümekteydi. [...] Akşam üstü hamama giderken Padişahı yakından görebildim, yirmi sekiz veya otuz yaşlarındaydı; iri yapılı bir vucudu var, yanindakilerle konuşmasını dinledim, oldukça da kalın bir sesi var."[8] Sultan II. Murad'ı şöyle tarif eder: "Geniş bir çehresi var, Tatarları andırıyor, esmer tenli, sakalı yuvarlak. Bana söylendiğine göre yumşak huylu, iyiliksever, toprak ve para vermekte cömert bir insanmış. Savaşları sevmezmis, bence de öyle. Çünkü sahip olduğu büyük servet ve iktadarı göz önünde bulundurulduğunda, istese hristiyan topraklarının büyük bir bölümünü kolaylıkla feth edebilir [...] Ülkesini büyük bir adalet içinde yönetmekte ve halkını güvenlik içinde yaşatmakta, tebasına karşı hiçbir zorbalık veya gasp fiili işlememekte."[9]

Kendi ülkesinde hüküm süren derebeylik sistemiyle karşılaştırınca, Bertrandon'un Osmanlı devlet sistemi ve devletin halkla olan ilişkileri hususunda sempati duydugu dikkat çekmektedir. Fakat, onun nazarında Osmanlı devleti nihayetinde savaşılması gereken bir devletdir. Bu yüzden, 'seyahatnamesinin' sonuna Osmanlı askeri teşkilatının niteliği ve niceliği üzerine bir bölüm ekler ve burada Osmanlı ordusunun güçlü ve zayıf noktalarını irdeler. Burgonyalı casus, Avrupa'dan yola çıkacak olan bir Haçlı gücüne, Rumeli'deki yerli hristiyan senyörlerin padişaha isyan edip destek vereceğini belirtir. Iyi bir teşkilatlanma ve papanın desteği ile Osmanlı devletinin yenilebileceğini ve kısa bir süre içinde de Kutsal Toprakların feth edilebileceği temennisiyle raporunu sonladırır.[10]

Batı Trakya'da yaptığı bir gezintiden sonra 12 Mart'ta Edirne'den yola çıkarak Sofya, Niş, Belgrad, Budapeşte ve Viyana yoluyla Burgonya'ya döner.

1453'te İstanbul'un fethinden sonra Türklere karşı Haçlı seferleri projeleri yeniden gündeme geldiğinde Burgonya dükü, Bertrandon'dan seyahat günlüğünü kaleme almasını diledi, ancak bu günlük ilk olarak 1804'te basılmıştır. Tek açıklamalı baskısı ise Le Voyage d'Outremer de Bertrandon de la Broquiére adıyla Charles Schefer tarafından 1892'de yapılmıştır.

Eserin dük Iyi Filip'e sunulmuş asıl nüshası bugün Paris'teki Bibliothéque Nationale'dedir. Bu nüshada yer alan bir minyatür Türklerin İstanbul'u kuşatmalarını betimler. Minyatürde Türk kadırgalarının karadan Haliç'e indirilişi ile Haliç'in kuzey ucunda fıçılar üzerine kurulan köprü de gösterilmiştir.

Kaynaklar

<references>

  1. Jacques Paviot, Le Voyage d'Orient. Espion en Turquie (Toulouse, 2010).
  2. Jacques Paviot, Les ducs de Bourgogne. La croisade et l'Orient (fin 14e - 15e siècles) (Paris, 2003).
  3. Bertrandon de la Broquière'in Denizaşırı Seyahati, ed. Ch. Schefer, çeviren: Ilhan Arda (Istanbul, 2000) 200-201.
  4. ayni eser, 213.
  5. ayni eser, 214.
  6. ayni eser, 220-221.
  7. ayni eser, 226.
  8. ayni eser, 235.
  9. ayni eser, 239, 241.
  10. ayni eser, 299-310.
This article is issued from Vikipedi - version of the 8/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.