Cevizköy, Pınarhisar
Cevizköy | |
— Köy — | |
Kırklareli | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Kırklareli |
İlçe | Pınarhisar |
Coğrafi bölge | Marmara Bölgesi |
Nüfus (2000) | |
- Toplam | 1.023 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0288 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 39300 |
İnternet sitesi: |
Cevizköy, Kırklareli ilinin Pınarhisar ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihçe
Cevizköy bilindiği kadarıyla İlk olarak ÇONGARA ismiyle kurulana kadar pek kayıtlara girmemiş fakat Osmanlı kayıtlarından bulunabildiği kadarıyla bilgileri şöyledir.Osmanlı kayıtlarına göre Vize Sancağı’na Çorlu, Kırkkilise (Kırklareli), Hayrabolu, Birgos (LüleBurgaz), Saray, Pınarhisar, Silivri, Danişmend-i-Eski (Babaeski) nahiyeleri bağlıdır. Sancağın toplam 111 köyü vardır. Bu köylerden biri de Çongara Köyünün öncesinde 1600'lü yıllarda bir Kilisesi olan ve bir han yapısında yoldan geçen atlı ve yayalarca uğranılan dinlenme yeriyken 1727 li yıllarda bu hanın yanına yapılan iskanlarla Çongara köyü adını alarak Kırkkilise (Kırklareli) ye bağlı bir köy olmuştur.
18. yüzyılda Başbakanlık Arşivi iskan defterlerine göre 1719 ile 1752 yılları arasında Trakya’da üç sancak vardı. Gelibolu Sancağı, Paşa Sancağı (Edirne) ve Vize Sancağı. Bunlardan Vize Sancağı’na tabi kazalar şunlardı: Silivri, Ereğli, Çorlu, Birgos (Lüleburgaz); Baba-i Atik, (Babaeski) Hayrabolu, Kırkkilise (Kırklareli), Pınarhisar ve Saray. Özellikle Kırkkilise kazasına bir hayli yörük iskan edilmişti. Trakya’ya yapılan 190 iskandan %40’ı Kırkkilise’ye aitti. Mesela Kocahıdır, Karakaş, Karacaibrahim, isimli boybeylerine sahip olan bu yörük cemaatleri daha sonra bu şehirde kendi isimleri ile anılan mahallelerin temelini atmış oldular. Yine Kırkkilise’de ismi ilk akla gelen yörük köyleri, Armağan, Asılbeyli, İnece, Ahmet’çe vb.dir. ÇONGARA köyü Bulgar halkı yanında Yörük halkı da iskan olmuş böylece Kırım Hanlığı yönetiminde etraf köylere usta işleri yapmışlardır. Giray Hanedanı zamanı ve Kırım’ın elden çıktığı 1783 tarihine, hatta biraz daha geç tarihlere kadar Giray'ların Trakya’da ikametleri devam etti. III. Devlet Giray ikinci defa getirildiği Kırım Hanlığı görevinden ayrıldıktan (1777) sonra Vize Sancağının Saray kazasındaki çiftliğine gelerek burada ikamet etti ve dört sene sonra da bu kazada vefat etti 1781. Aynı şekilde III. Selim Giray üçüncü defa getirildiği Kırım Hanlığı tahtından ayrıldığında (1781) yine aynı Saray kazasındaki çiftliğine çekildi. Beş sene daha yaşadıktan sonra bu çiftlikte vefat etti Ağustos 1786. Kırım elden çıktıktan sonra Osmanlı Devleti burasını geri almak için yine Kırım hanlarından faydalanma yoluna gitti.
1788’de Kırım’ın Kuban tarafından işgaline karar verildiğinde, bu yörede bulunan Tatarları Kırım’a ve Ruslar üzerine taarruz ettirmek için Vize Sancağında oturmakta olan Kırım hanzadelerinden Şahbaz Giray, Kuban Hanı tayin edildi. Buraya gelen Şahbaz Giray, Kırım şehzadeleri ile mirzalarını darıltıp her birinin ayrı bir tarafa çekilmesine sebep oldu. Bundan dolayı hakkında yapılan tahkikatın sabit olması üzerine hanlıktan azlolunarak yerine Özi’ye imdad etmek şartıyla Vize Sancağında ikamete memur edilen kardeşi Baht Giray, Kuban Han tayin edildi Şubat 1789. Hem Şahbaz Güray hem de Baht Giray Ruslar ile yapılan savaşlarda şehit düştü.
Bu tarihlerden sonra Osmanlı Devleti’nin Kırımla bir ilişkisi kalmadığı için Vize’deki Kırım giraylarına da bir iş düşmedi. Ancak, aile bireyleri yine Vize’nin Çakıllı köyü ve Tekirdağ’a bağlı Saray kazasında yaşayışlarına devam ettiler. Bu gün bu ailenin nesli bu iki yerleşim yerimizde ekserisi çiftçi olmak üzere yaşayışlarına devam etmektedirler.
XVIII. asır, göç olayları ve siyasi olaylar Trakya’da çalkantılı bir yaşam oluşmasına neden olmuştur. XIX. asır, diğer asırlara nazaran trakya için pek parlak geçmemiştir denilebilir. Asrın sonunda vuku bulan bir Rus işgali Trakya’yı olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Osmanlı Devleti’nde 1831 yılında yapılan ilk nüfus sayımından sonra sancak sayısında bir eksilme olmuş ve bu sayı 11 den 6 ya düşmüştür. Bu altı sancak: Silistre (Paşa Sancağı), Niğbolu, Vidin, Çirmen, Vize, Kırkkilise’den ibarettir. Burada dikkati çeken husus vuku bulan yörük göçleriyle Kırkkilise’nin sancak haline gelişi ve Vize Sancağı’ndan ayrılışıdır. 1880’de “Muhtasar Coğrafya Risalesi”adlı ders kitabını yazan Selim Sabit Efendi’ye göre Vize Sancağı Silistre Eyaleti’ne bağlı idi. Bu sırada “eyaleti mümtaze”olan Bulgaristan’ın durumu büyük bir değişiklik gösterdi.
Vize 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonunda elimizden çıktı. Fakat 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Antlaşmasına göre yine Osmanlı Devletine geri verildi. Osmanlı Devleti'nin İtalya ile Kuzey Afrika sahillerinde savaşa tutuşmasını fırsat bilen Balkan ülkeleri, 8.9.1912'de bize savaş ilan ettiler. Ancak bu büyük olayın tek sebebi yoktur. Bunun yanında Rusya'nın Balkanlar'da Slav birliği politikası izlemesi ve buna bağlı olarak bu bölgede Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti'nin varlığını istememesi de önemli bir sebeptir. Yine bizim dahili hatalarımız da Balkan ülkelerine savaş açma cesaretini vermiştir. Mesela, Balkan ülkelerinin kendi aralarında imzaladıkları 9 gizli antlaşmadan Osmanlı Hariciyesi'nin haberi olmamış ve devlet buna karşı gerekli önlemleri alamamıştır. Buna bağlı olarak bu sırada Balkan ülkelerine duyulan güven sebebi ile yetişkin, muharip ve savaş deneyimine sahip 120 tabur asker terhis edilmiş, bu hata da fırsat kollayan Balkan ülkelerine cesaret vermiştir. Bu savaşlar esnasında Çongara köyünde olan mücadelede Bulgar çeteleri olan askerler türk askerlerini pusuya düşürerek 85 askeri şehit etmişlerdir. Sonuçta iki safhada cereyan eden Balkan Savaşları'nın birinci kısmı tam bir felaket olmuş, 30.5.1913'te imzalanan Londra Anlaşması ile Osmanlı Devleti, Adriyatik sahillerinden Midye (Kıyıköy)-Enez hattına çekilmek zorunda kalmıştır. Londra Anlaşması, Osmanlı'nın son zamanlarda imzaladığı tarihin en ağır, en acı ve en utanç verici sözleşmelerinden birisi olmuştur. Bu anlaşma ile 167.312 kilometrekare toprak kaybedilmiş, 6.582.000 Türk nüfusu yád ellere terk edilmiştir. Hepsi de bin bir zahmetle alınan 7 eyalet (Selanik, Manastır, Kovası, İşkodra, Yanya, Girit ve Ege Adaları), 33 vilayet, 158 ilçe maalesef Balkan ülkelerine bırakılmıştır. II. Balkan Savaşı, 29.6.1913'te Makedonya pastasından istediği dilimi alamayan Bulgaristan'ın başlattığı bir savaş oldu.
Bu devlet bir ay zarfında Romanya, Sırbistan ve Yunanistan'a karşı arka arkaya seri yenilgiler alınca bize de bir fırsat doğdu. Osmanlı'nın orduları ileri harekáta geçerek günde 80 km'lik bir yürüyüş sonucu 21.7.1913'te Lüleburgaz ve Vize'yi, 22.7.1913'te de Edirne ve Kırklareli'ni geri aldı. İkinci safha (29.6./29.9.1913) kayıplarımızı azalttığımız ve yüzümüzün biraz güldüğü bir dönem oldu. 29.9.1913'te Bulgaristan ile imzaladığımız İstanbul Antlaşması sonucu olarak Edirne ve Kırklareli'nin alınması kesinlik kazandı. Balkan Savaşları'nın Kırklareli Vilayeti için de büyük bir önemi vardır. Makedonya dağlarında, Edirne tabyalarında ve Arnavutluk sahillerinde cerayan eden savaşların yanında bu vilayetimizde de korkunç savaşlar olmuştur. 18.10.1912'de Tırnova hudut karakollarında başlayan öncü savaşları Kırklareli tabyalarında devam etmiş, taksit gereği buradan geri çekiliş yapılmış ve Lüleburgaz tren istasyonu ile Soğucakdere (Vize) arasındaki 45 km'lik hatta korkunç bir 6 gün savaşı yaşanmıştır. Başkumandan Nazım Paşa'nın emriyle ordumuz Çatalca'ya çekilince bu vilayetimizin arazisi Bulgaristan'ın eline düşmüş ve 8.5 ay süren bir Bulgar mezalimi kendini göstermiştir.Bunun yanında Kırklareliler, II. Bakan Savaşı sonunda Edirne ile beraber bölgelerinin Londra Antlaşması hükümlerine göre tekrar Bulgaristan'a verilmesi baskılarına karşı direnmişler ve bu amaçla 22.8.1913'te şehir merkezinde bir miting düzenleyerek bu haksız durumu ellerinden geldiğince protesto etmişlerdir. Bu miting sonunda IV. Kolordu Kumandanı Korgeneral Ahmed Abuk Paşa'nın gözlerini yaşartan sahneler yaşanmıştır. Balkan Savaşları'nda, Edirne'nin Şükrü Paşa'nın komutasında 5 ay süren şanlı müdafaası da büyük bir olaydır. Balkan savaşları süresince Trakya savaş alanı içerisinde kaldı ve epey zarar gördü. Vize 24 Nisan 1920’de ilan edilen San-Remo Konferansı kararlarına göre Yunanistan’a bırakıldı. Bu kararı protesto eden Trakya Paşaeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti bu konuda büyük gayretler gösterdi. Cemiyet bu konu ile ilgili olarak Vize’de de bir şube açtı. Yunanistan ilgili Konferans kararına göre 20 Temmuz1920’de Trakya harekatını başlattı. Arka arkaya yaptığı savaşların verdiği yorgunlukla Trakya’da görevli I. Kolordu bu devletin taarruzlarına fazla dayanamadı ve Bulgaristan’a çekilmeyi uygun gördü.
Bu yüzden Trakya Yunan işgaline maruz kaldı. Yaklaşık 2.5 yıl süren bu işgal döneminde Trakya çok sıkıntı çekti ve zulüm gördüler. Bu işgal dönemi 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütakeresi ile sona erdi. Mütakereye göre Doğu Trakya Bölgesi İtalyan yönetimine bırakılacaktı. Yine müttefiklerin kararı gereği İtalyanlar Ekim 1922’de Trakya’ya girecekler ve bir gün sonra da Yunanlar Trakya’yı terk edeceklerdi. Ekim 1922’de Yunanlar Trakya’yı tamamen İtalyan kuvvetlerine teslim ettiler. Antlaşma gereği Trakya 1 Kasım 1922’de Türk Jandarmasına teslim edildi. Bu tarihle beraber; Türk orduları bir daha çıkmamak üzere Trakya’daydılar. Congara köyü yeni Türk Cumhuriyetinin Kurulmasıyla yeni bir isim olarak köy arazisindeki Cevizlerinin çokluğu ile CEVİZKÖY ismi uygun görülmüş olup bundan sonra kayıtlarda CEVİZKÖY olarak yazılmış ve anılmıştır.
- Bu bolümdeki bilgiler, Prof. Dr. Hüseyin SALMAN’ın araştırmaları sonucu yapılan yayınlardan derlenmiştir
Kültür
Köyde yaşayanlar genel olarak asırlar boyu aynı bölgede yaşayanların torunlarıdır. Bu nedenle düğünler kız istemeler asker yollamalar tüm trakya adetlerine uygundur. Kırklareli ili eğitim bakımından ülkemizin okuma yazma oranı en yüksek illerindendir. Cevizköy'de ilin genel durumuna uyum sağlamaktadır. Yemek kültürü yöre koşulları ve iklim şartlrına uygun olarak gelişmiştir. İçanadolu bölgesinde tereyağı Akdeniz ve Ege bölgesine Zeytinyağı kullanılırken bölge ülkenin ayçiçek ambarı olması nedeni ile yemeklerinde ayçiçek yağı ağırlıklı olarak kullanılır.
Yemekler
Kapama
Haşlanmış tavuk veya kuzu eti pirinç ile birlikte fırına verilir.
Boşnak Mantısı
Açılan hamur kat kat serilir. Hazırlanmış kıyma hamurun üzerine yerleştirilir. Yaklaşık bir ceviz büyüklüğünde bohça şeklinde katlanan hamur tepsiye sıkısıkı yerleştirilir. Altı üsütü kızarıncaya kadar fırında pişirilir.
Borani
Biber ince ince doğranarak yağda kızartılır. Sarımsaklı yoğurt ile karıştırılır.
En önemli geleneiği sabahları kahvaltıda tarhana çorbasıdır; Tasta değil. Tepsi şeklinde bir kaba bayat ekmekler doğrandıktan sonra üzerine çorba dökülür, onun üzerine peynir ufalanır... üzerine tereyağ kızdırılarak ilave edilir..
Selanik göçmenlerinin vazgeçilmez yemekleri sebzelerdir... özellikle kabak çiçeği dolmasıdır..
Düğünler
Genel olarak cuma akşamı başlar. Cuma akşamı eğlence daha küçük boyutludur. Cumartesi akşamı kına yakılır. Gelen misafirler için yemek yapılır. Yemek Çorba, pilav, kuru fasulye ve irimik helvasından oluşur. Bu menü standarttır. Cumartesi akşamları düğünü yapan ailenin yapısı ya da maddi duruma göre misafirlere içki verilir. Genel olarak davul zurna ile eğlence makbuldür. Cumartesi akşamı gecenin finalinde halay çekilerek testi kırılır. Pazar günü takı günüdür. Öğle saatlerinde damat ve arkadaşları bahçede masa hazırlar. Damat traş edilir. bu arada misafirler damada takı yaparlar. Aynı anda bahçenin diğer tarafında geline kadınlar tarafından takı yapılır. Traşın sona ermesi ile damat ve arkadaşları eve girerler. gelin kadınlar ile birlikte dışarıda kalır. damat elbisesini giyer. Arkadaşları ile birlikte kaselere konulan şeker ve buğdayları kalabalığa doğru atarak dışarı çıkarlar. Buğday bereketin ve bolluğun. şeker ise tatlı bir ömrün ve mutluluğun simgesidir. En son damat elindeki şeker ve buğdayları geline atarak gelinin yanına gelir. tabaktaki şekerler ve buğday bitince tabağı evin çatısına atar. Geline elini öptürür ve gelini alarak eve girer. Bir iki dakika sonra damat ve gelin dışarı çıkarlar gelin elideki mendili kalabalığa atar. Mendili kapanın evlenecği inancı yaygındır. Hep birlikte çekilen halay ile düğün son bulur.
Akraba evliliği hoş karşılanmaz ve ayıp sayılır. Hatta komşu evlililkleri bile ayıplanır.
Ayrıca askere gidecek gençler asker sayısınca askere gidecekleri son gün baz alınarak aileler tarafından misafir edilir. Asker adaylarına yemek verilir. Daha sonra bütün köylülerin katıldığı davullu zurnalı bir düğün yapılır. Ve son olarak köyden ayrılacakları sabah köy meydanında bütün köylü ile vedalaşır. dualar okunur ve köyün çıkışındaki köprüye kadar hep birlikte yürünür. Orada vatani görevlerini yapacak delikanlılar araçlara binerek köyden ayrılırlar. Köylüler hep birlikte yürüyüş halinde evlerine dönerler..
Coğrafya
Kırklareli il merkezine 41 km, Pınarhisar ilçesine 11 km uzaklıktadır. Köyün doğusunda Vize ilçesine bağlı Topçuköy batısında, Pınarhisar ilçesine bağlı Tozaklı köyü bulunur. Kuzeyde yine Vize ilçesinin bir köyü olan Doğanca köyü bulunur. Köyün güneyinde PInarhisar ilçesine bağlı Sütlüce köyü , güneydoğusunda Lüleburgaz ilçesine bağlı Ahmetbey beldesi, güneybatıda yine lüleburgaz ilçesine bağlı Ertuğrul köyü bulunur. Köy düz bir araziye sahiptir. Kırklareli ilinin en büyük ikinci arazisidir. Mülki hudutları içerinde 42 000 dönüm arazi bulunur. Yerleşim, koru, yol ve diğer köy malları haricinde 38 000 dönümden fazla ekilir dikilir araziye sahiptir. Üç farklı ilçenin toprağına sınırları vardır. Bağlı karayolları diğer ilçelere hatta İstanbul dahil Trakyada ki tüm illere kolayca ulaşım olanağı sağlar.
İklim
Köyün iklimi, Trakya karasal iklimi etki alanı içerisindedir. Trakya karasal iklim; Marmara Bölgesi'nin Marmara Bölgesi, Balkan Yarımadası ile Anadolu arasında bir geçiş alanı oluşturur. Avrupa ve Asya bu bölgede birbirine bağlanır. Yaklaşık 67.000 km²'lik yüzölçümüyle Türkiye yüzölçümünün %8,5'ini kaplar. Adını bütünüyle toprakları içinde kalan ve boğazlar aracılığıyla Karadeniz ve Ege Denizi'ne açılan aynı adlı iç denizden alır. Ege kıyıları açığında yer alan Bozcaada ve Gökçeada (İmroz) da Marmara Bölgesi alanına girmektedir.
Trakya bölümünde hüküm sürer. Özellikle Balkan yarımadasının doğusundaki bölgeye verilen isim. Trakya Güney Avrupa'da yer alan Güney Bulgaristan, kuzeydoğu Yunanistan ve Türkiye'nin Avrupa yakasını içeren tarihi çok zengin bir bölgedir. Türkiye sınırları içindeki yüzölçümü 133,080 km² olan bu bölgenin üç deniz ile sınırı vardir; Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege Denizi.
Edirne ve Edirne Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır. Sınır kapısı, 'Bursa'nın oğlu, İstanbul'un babası' olarak vasıflandırılan ve Osmanlı Devletinin ikinci başkenti ve 'müze şehir' Edirne'nin doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğusunda Çanakkale, batısında Yunanistan, kuzeybatısında Bulgaristan, güneyinde ise Ege Denizi bulunmaktadır.
Kırklareli bu kışları soğuk olan karasal iklimin etki alanı içerisindedir.
İç Anadolu'da ki karasal iklimin özelliklerini içermez. Trakya yarımadasının tam ortasında bulunan köyde kuzey bölgelerin aksine çok fazla kar yağmaz. 10 km uzaklıktaki Vize ilçesi ile köylerine kar yağarken çoğu zaman Cevizköye kar yağmaz. Soğuk hava şartlarına rağmen yağan kar yerde uzun süre kalmaz. Ancak denizlrin yakın olması ve Balkanlar'dan gelen soğuk hava akımlarının geçiş yolu üzerinde olması kışların çok sert ve soğuk geçmesine yol açar. Yaz ayları ise uzun zaman boyunca yağış düşmez. Ekim ayına kadar yağış olmadığı yıllar olmuştur.
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri | |
---|---|
2007 | |
2000 | 1650 |
1997 | 1075 |
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köy Vize, Lüleburgaz ve Pınarhisar ilçelerinin kesiştiği yerdedir. Her üç ilçeden çıkan yollar köyden geçerek E5 karayolu ve Edirne Kınalı otoyoluna bağlanır. Ayrıca Demirköy ve İğneada ilçelerinden de en kısa yoldan bu yollara ulaşmak mümkündür. Bir adet büyük piknik alanı ve çevredeki fabrikalar ekonomik anlamda köy halkına katkı sağlar.
Altyapı bilgileri
Köyde ilköğretim okulu vardır.OKul pilot okuldur .Çevre köylerden gelen öğrenciler ilköğretim ikinci kademedeki eğitimlerini Cevizköy İlköğretim Okulunda sürdürürler. Köyün içme suyu şebekesi vardır. kanalizasyon şebekeşi mevcuttur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı vardır , sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Yaşayan halk
Köyde yaşayan halk tamamı değişik etnik kökene sahip insanlardan oluşmaktadır.
- Selanik göçmenleri
- Boşnak
- Arnavut
- Yörük
- Bulgaristan göçmenleri
- Romanya göçmenleri
Spor
Köyümüzde spor aktiviteleri uygulanmaktadır
Bir spor klübümüz mevcuttur : Cevizköy spor klübü
Renklerimiz yeşil/beyaz'dan oluşmaktadır.
Eğlence
Baharın gelmesiyle birlikte baharı karşılama hıdırellezşenlikleri kutlanmaktadır sokaklarda ateşler yakılıp üzerinden atlanırdilek dilendiğinde gerçekleşeceği düşünülür inanışa göre.
Devamındaki pazar günü cevizlik piknik alanında piknik yapılır bütün halk bir arada eğlenir
- http://cevizkoy.com/index.php Sitesinden Cevizköy ile ilgili yazili ve görsel bilgi edinebilirsiniz.
|