Köken bilimi
Köken bilimi veya etimoloji (Antik Yunan dili ἡ ἐτυμολογία - hē etymología), bir dildeki sözcüklerin kökenlerini ve bunun bir gereği olarak o dilin diğer dillerle ve o dili konuşan toplulukların geçmişten bugüne diğer topluluklarla olan kültürel ilişkilerini araştırır. Bir başka tabirle köken bilimi, bir kelimenin ya da dildeki benzer bir kullanımın gelişme sürecinin ilk ortaya çıkışından itibaren izlenmesi, hangi dillerde ne şekilde yayıldığının tespit edilerek parça ya da bileşenlerinin analiz edilmesi bilimidir.
Etimoloji kelimesi de asıl, hakiki, gerçek anlamındaki ὁ ἔτυμος (ho étymos) ile söz, kelime anlamındaki λόγος / lógos kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Eskiden kullanılan ve Arapça kökenli olan ismi ise iştikak ilmidir. Köken bilimi uzmanlarına etimolog, köken bilimci veya iştikakçı denir.
Ayrıca, etimologlar artık doğrudan bilgi edinilemeyecek ölü diller hakkında, kalıntı ve bulguları takip ederek çeşitli sonuçlar çıkartırlar. İlgili dillerdeki kelimeleri karşılaştırarak ortak ana dil hakkında daha fazla bilgi elde edilebilir. Bir sözcüğün en eski, kaynak şekline etymon (τὸ ἔτυμον) denmektedir.
Köken bilimindeki temel düşünceler
- Sözcüklerin ezici çoğunluğu
- bir dilde var olan köklerden o dilin geçerli morfoloji (yapı bilimi) kurallarına göre türetilir,
- veya o dilin kültürel temas içinde olduğu başka bir dilden ödünç alınır.
- Bu iki genel kategori dışında,
- kendine özgü ayrı bir morfolojik sisteme tabi olan yansıma sesler (onomatopeler),
- tüm dillerde ortak bir yapı sergileyen bebek sözcükleri (infantilism, Almanca Lallwort, İngilizce nursery word, mama and papa, Fransızca language de bébé),
- ünlemler,
- cins adı veya sıfat veya fiil olarak kullanılan özel adlar ve ticari markalar mevcuttur. 20. yüzyılda yazılı biçimlerden genel dile geçen kısaltmalar ve akronimler de ayrı bir sözcük grubu olarak ortaya çıkmıştır.
- Her dilin ses sistemi (fonoloji) zaman içinde değişime uğrar. Buna paralel olarak sözcüklerin telaffuzu ve bazen yazımı değişir.
- Yazım daima telaffuzdan daha muhafazakârdır; yani telaffuz yazımdan daha hızlı değişir.
- Ses değişimleri genel ve istisnasızdır, yani aynı anda bir dildeki tüm sözcükleri aynı şekilde etkiler. Ses değişimi, sesin sözcüğün başında, ortasında veya sonunda, vurgulu veya vurgusuz hecede bulunmasına ve bitişik seslerin niteliğine bağlı olarak farklılık gösterebilir.
- Ses değişimi genellikle bir kuşak, yani ortalama otuz yıl içinde gerçekleşir.
- Bir dilden diğer dile aktarılan sözcükler, ses değişimine uğrayarak alıcı dilin fonetik sistemine uyarlanırlar. Ses değişim kuralları genel ve istisnasızdır, ancak dilden dile değişir ve zaman içinde değişikliğe uğrar. Belli bir tarihî dönemde belli bir dilden diğerine aktarılan tüm kelimeler aynı ses değişim kurallarına uyar.
- Fonetik bozunumlar (asimilasyon, disimilasyon, metatez, jeminasyon vd.), insan hançeresinin yapısından kaynaklanır ve belli ses çiftlerini içeren sözcükleri etkiler. Bozunum biçimleri evrenseldir; yani tüm dillerde benzer biçimlerde ve oranlarda ortaya çıkar.
- Genel ve kanıtlanmış ses değişim kurallarına göre açıklanamayan biçim değişimleri etimolojik açıdan geçersizdir ya da en azından şüphe ile karşılanmalıdır.
- İki dil arasındaki temas belirli bir kültürel ortamda gerçekleşir. Belli bir tarihî dönemde, bir dil diğerinden belli sosyal ve kültürel niteliklere sahip kelimeleri alır.
- Alıntı genel kural olarak yüksek saygınlığa sahip dilden düşük prestijli dile doğru gerçekleşir. Düşük saygınlığa sahip olan dilden yüksek saygınlığa sahip olan dile ancak argo ve avam sözcükler veya ender olarak, düşük saygınlığa sahip dili konuşan topluma ait töre, nesne ve özellikleri ifade eden sözcükler alınır.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
|