II. Süleyman Şah

Rükneddin Süleyman Şah
ركن الدين سليمان شاه
Türkiye Selçuklu Sultanı
Hüküm süresi 1196-1204
Önce gelen I. Gıyaseddin Keyhüsrev
Sonra gelen III. Kılıç Arslan
Tam ismi
Rükneddin Süleyman Şah bin Kılıç Arslan
Hanedan Selçuklu Hanedanı
Babası II. Kılıç Arslan
Ölüm 1204
Dini Sünni İslam
Mezarı Konya'da Alâeddin Camii'indedir.

II. Süleyman Şah ya da Rükneddin Süleyman Şah (Arap alfabesiyle: ركن الدين سليمان شاه (Rukn ed-Din Süleyman Şah)) (ö. 1204) Türkiye Selçuklu Sultanı'dır (1196-1204).

Babası II. Kılıçarslan’ın ölümünden sonra parçalanan Anadolu Selçuklu Türk birliğini yeniden kurmuş, ülkede istikrarı sağlamıştır.

Yaşamı

Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan'ın büyük oğludur.[1]

II. Kılıç Arslan 1186'da ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırdığında Süleyman Şah, Tokat meliki olarak tayin edildi. Kardeşler arasında veliahtlık mücadelesi henüz Kılıçarslan hayattayken başladı. Saltanatın kendisine ait olduğunu savunan Kutbeddin Melikşah, etrafına topladığı Türkmenler ile kardeşler içindeki en güçlü orduya sahipti ancak vezirler ve devlet erkanı Melikşah’ı sultanlık için uygun görmüyorlardı.[2] Melikşah Konya’ya saldırıp kendini zorla sultan ilan ettirdiyse de II. Kılıçarslan onun yanından kurtulup önce Kayseri’deki Sultan Şah’ın, sonra diğer oğullarının yanına gitmiş ve sonunda en küçük oğlu Keyhüsrev’i veliaht ilan etmiştir.

1192'de II. Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra I. Gıyaseddin Keyhüsrev Türkiye Selçuklu Sultanı oldu; ancak melik kardeşler kendi hakimiyet alanlarında tam bağımsız olarak hareket edip sikke kestirmekteydiler. Büyük kardeş Melikşah bir hile ile kardeşi Kayseri meliki Nureddin Sultanşah’ı öldürterek Kayseri’ye hakim olduysa da ertesi sene Melikşah’ın hastalanarak ölünce Süleyman Şah bu bölgeleri hakimiyet alanına katıp güçlendi.[2] Ardından diğer melik kardeşleri Nasıreddin, Berkyarukşah, Nizameddin ve Argunşah’ın üzerine gitti. Önce Berkyarukşah’ın elinden Niksar’ıi sonra’da Argunşah’ın elinden Amasya’yı aldı. Ankara meliki Muhiyüddin Mesud başta olmak üzere diğer kardeşlerine metbuluğunu kabul ettirdi.

I. Keyhüsrev’e muhalif olan diğer kardeşleri, kuvvetleri ile etrafında toplandılar. Meydana gelen büyük ordu Aksaray’dan Konya üzerine yürüyerek şehri kuşattılar. Kuşatmanın uzaması üzerine Keyhüsrev’e bağlı beyler, kuşatmayı kaldırırsa sefer masraflarını karşılamayı taahhüt ettilerse de Süleyman Şah kabul etmedi. Şehri terk ederse Keyhusrev’e, çocuklarına, hazinesine ve maiyetine zarar verilmeyeceğine, Konya’dan istedikleri yere gitmelerine müsaade edileceğine dair bir ahitname verme teklifini ise kabul etti. Süleyman Şah’ın yolladığı ahidnâme kendisine gösterilince saltanatı bırakmayı kabul eden Keyhüsrev’in isteği üzerine daha kesin ifadelerle anlaşma yazılıp imzalandı ve anlaşmanın yapıldığı günün gecesi Keyhüsrev şehri terk etti.[3] Halife Nâsır-Lidînillâh saltanat menşuru, çetr ve sancak göndererek Süleyman Şah’ın hâkimiyetini tasdik etti.

Keyhüsrev, Bizans sarayına sığınmaya karar vermişti. Süleyman Şah, yeğenleri İzzeddin Keykavus ile Alâeddin Keykubad’ı yanına getirtip onları Konya’da kalmaları veya babalarının yanına gitmeleri için serbest bıraktı. Babalarının yanına gitmeyi tercih edince onları da İstanbul’a gönderdi.[3]

Anadolu’da Selçuklu Türk birliğini yeniden kurmak üzere kardeşlerinin idaresinde bulunan toprakları elde etmeye girişti. Melik Berkyaruk’un elinden Niksar’ı, Melik Arslanşah’ın elinden Amasya’yı aldı. Bu arada Elbistan Meliki Tuğrul Şah ona tâbi olduğunu bildirdi.

Selçuklularının iç meseleleri ile uğraşmasını fırsat bilerek Kayseri üzerine akınlar yapan Ermeni kralı II. Levon’un üzerine 1199’da sefere çıktı. Bu sefer sonunda Ermenilerin işgal ettiği bölgeler kurtarıldı ve Ermenilerce Selçuklu Sultanı Süleyman Şah metbu tanındı.[2]

Daha sonra Anadolu’da Türk birliğini kurmaya girişen Süleyman Şah, kendisine tabi olmamakta direnen kardeşi Malatya meliki Kayser Şah üzerine yürüdü; Haziran 1200 tarihinde Malatya’yı idaresi altına aldı. Süleyman Şah ayrıca Harput’ta hüküm süren Artuklu koluna hâkimiyetini kabul ettirdi.

Süleyman Şah iç sorunlarla meşgulken Bizans imparatoru Samsun’a gelen ticari gemilere baskın yaptırarak birçok ticaret malını yağmalatmıştı. Elçi gönderip anlaşma teklif etti. İmzalanan barış anlaşması ile iki devlet arasında siyasî ilişkiler yeniden başladı.[3]

II. Süleyman Şah'ın en büyük başarısı Erzurum'u alarak Saltukluların varlığına son vermek oldu. Asıl hedefi Gürcistan idi. Kars’ı ele geçiren ve Erzurum’a kadar akınlar yapan Gürcüler üzerine çıktığı seferde kardeşleri ve tabi hükümdarlardan askeri yardım istemişti. Erzurum’a vardığında huzuruna çıkmakta geç kalan Saltuklu Beyi Melikşah’ı hapsetti ve böylece Saltuklu hanedanının hakimiyeti sona erdi.

Gürcistan Kraliçesi Tamara’nın gönderdiği ordu Erzurum’un doğusunda Micingerd Kalesi civarında istirahat halindeki Selçuklu ordusunu pusuya düşürdü. Sultan’ın çetrdârının atının tökezlemesi ve çetrin yere düşmesi büyük bir paniğe ve Selçuklu ordusunun ağır mağlûbiyetine sebep oldu. Erzincan Mengücüklü Hükümdarı Behrâmşâh esir düştü; daha sonra fidyesi ödenerek esaretten kurtarılabildi. Süleyman Şah ise Erzurum’a çekildi, ardından Konya’ya döndü.

Gürcüler’e karşı yeni bir sefere çıkmadan önce kardeşi Mesud’un elinden Ankara’yı almak isteyen Süleyman Şah’ın üç yıl kadar şehri kuşattığı rivayet edilir. Nihayet Mes’ûd Ankara’yı bırakarak uç bölgelerindeki bir kaleye git meye razı oldu. Ankara’dan ayrıldığı sırada onu öldürten Süleyman Şah bu olaydan sonra çok yaşamadı; yeni bir Gürcistan seferine giderken yolda hastalanarak öldü (1204).[4]

Mezarı, Konya'da Alâeddin Camii'ndedir. Süleyman Şah'ın ölümünden sonra henüz ergenlik çağına erişmemiş olan oğlu İzzeddin Kılıç Arslan tahta geçirilmiştir.

Kaynakça

II. Süleyman Şah
Alt kolu Türkiye
Ölümü: 1204
Resmî unvanlar
Önce gelen:
I. Gıyaseddin Keyhüsrev
Türkiye Selçuklu Sultanı
1196 – 1204
Sonra gelen:
III. Kılıç Arslan
This article is issued from Vikipedi - version of the 6/12/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.