Türk-Alman Dostluk Paktı
Türk-Alman Dostluk Paktı[2], (Almanca : Türkisch-Deutscher Freundschaftsvertrag) II. Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında Türkiye ile Almanya arasında imzalanan dostluk ve saldırmazlık antlaşması (18 Haziran 1941).
II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden (1 Eylül 1939) hemen sonra imzalanan Türk-İngiliz-Fransız Üçlü İttifakı'yla Türkiye o tarihe değin izlediği geleneksel tarafsızlık politikasından ayrılıyordu. Bu durum, Nisan 1939'da İtalya'nın Arnavutluk'u ilhak etmesiyle gerginleşen Türk-Alman ilişkilerinin daha da soğumasına neden olmuştu. Ama İtalya, Fransa'ya savaş ilan ettiğinde (10 Haziran 1940) Türkiye, Müttefik Devletlerin yanında savaşa girmekten kaçındı ve Almanya'ya karşı daha ihtiyatlı ve ılımlı bir politika izlemeye başladı. Türk-Alman ilişkilerinde yakınlaşma Mart 1941'de daha da belirginleşti. Alman Ordusu, Bulgaristan'a girmeye başladıktan hemen sonra Adolf Hitler Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye bir mektup göndererek Almanya'nın, Türkiye'yle savaşmak amacında olmadığını vurguladı ve iki ülkenin karşılıklı çıkarları doğrultusunda işbirliği yapılmasını istedi. Ayrıca Alman Ordusuna Türkiye sınırına 50 kilometreden çok yaklaşmaması için emir verdiğini duyurdu.
Nisan 1941'de Irak'ta bir darbeyle işbaşına gelen Alman yanlısı yeni yönetim açıkça Alman askeri gücünü yardıma çağırdı. Ayrıca İran şahı Rıza Pehlevi'de Hitler'e sempati duymaktaydı. Almanya, İngiliz işgali altındaki Ortadoğu topraklarına geçebilmek için Türk topraklarından geçmek zorundaydı. Bu amaçla Türkiye'den resmen izin istendi; bu isteğin kabulüne karşılık Türkiye'nin bazı sınır düzeltmeleri yapmasını kabul edeceğini de bildirdi. Bu konudaki görüşmeler uzun sürdü ve Mayıs 1941 sonlarında İngiliz askeri gücünün Bağdat'a girip Raşid Ali Geylani'nin Alman yanlısı yönetimini iktidardan uzaklaştırmasıyla sorun kendiliğinden çözüldü. İran'ın güneyi de İngilizler tarafından işgal edildi, Kuzey İran'a ise Sovyetler Birliği girdi.
Adolf Hitler'in asıl amacı en kısa sürede Sovyetler Birliği'ne saldırmaktı. Ama bundan önce Türkiye'nin Almanya'ya karşı herhangi bir harekata girişmemesi güvence altına alınmalıydı. Bu amaçla Almanya Türkiye'yle bir saldırmazlık antlaşmasına varabilmek için çabalarını yoğunlaştırdı. Pakt, 18 Haziran 1941'de imzalandı. Antlaşmaya göre, her iki devlet de o tarihten önce imzaladığı antlaşmaları ve kabullendiği yükümlülükleri saklı tutacaktı. Her iki devlet de karşılıklı olarak birbirlerinin toprak bütünlüğünü onaylıyor, birbirlerine yönelik dolaylı ya da dolaysız her türlü harekattan kaçınmayı taahhüt ediyordu. Ortak çıkarları ilgilendiren sorunlar ise uzlaşma ve ortak görüş sağlayacak dostça görüşmeler yoluyla çözülecekti. Antlaşma, imzalandığı tarihte yürürlüğe girecek ve 10 yıl süreyle geçerli olacaktı. Türk-Alman Dostluk Paktı Müttefiklerin yanında savaşa girmekten kaçınan Türkiye tarafında savaş boyunca önemli bir gerekçe olarak kullanıldı.
Antlaşmanın imzalanmasından dört gün sonra Almanya, Sovyetler Birliği'ne savaş ilan etti (22 Haziran 1941). Antlaşmanın imzalanmasından sonra, 10 Ağustos 1941’de Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık Türkiye’ye ortak bir nota göndermiştir. Bu notada, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı, ancak Montrö Antlaşması gereği Türkiye’nin Boğazlar’ı savaş gemilerine kapalı tutması gerektiği belirtilmiştir.[3] Türk-Alman Dostluk Paktı, 24 Ekim 1945'te Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e üye olmasıyla fesh edilmiştir.[4]
Ayrıca bakınız
Kaynaklar
- Tarihçeleri ve Açıklamaları İle Birlikte Türkiye'nin Siyasal Andlaşmaları, 1. Cilt (1920-1945), İsmail Soysal, 2000, Ankara. ISBN 975-16-0185-1
Dip notlar
|
|