Varvar Ali Paşa
Varvar Ali Paşa veya Varvari Ali Paşa (?- 1648), Osmanlı devlet adamı.
Boşnak olan Varvari Ali Paşa, Batı Bosna'da Dalmaçya'ya yakın Prozor kazasına bağlı Varvar köyünde doğmuştur. III. Mehmet, I. Ahmet, I. Mustafa, II. Osman, IV. Murat ve Sultan İbrahim dönemlerinde yaşamış olup, Sultan Mehmet hariç adı geçen tüm padişahlara asker ve yönetici olarak hizmet etmiştir. Varvari Ali Paşa'nın doğum tarihi bilinmemekle birlikte, onun Sultan III. Mehmet (1595-1603) devrinde Bosna'dan devşirildiği göz önünde bulundurulduğunda 16. yüzyılın son yıllarında doğduğu düşünülmektedir.[1]
Kendisi tarafından yazılan Makalat-ı Varvari adlı eserinde; Bosna'ya gelen devşirme görevlileri Varvari'yi de beraberlerinde İstanbul'a götürülerek Galata'dan saraya getirildiğini ve burada dört sene hizmet ettiğini belirtmiştir. Sultan Ahmet' in tahta çıkışındaki cülus'unda “büyük çıkma” olunca Varvari de, Saray-ı Has'taki büyük odaya geçti. Varvari, on yıllık eğitimden sonra doğancılık getirilerek bu sıfatla padişahla birlikte iki kez Edirne'ye gitti. I. Mustafa’nın ilk saltanatında da görevini sürdürdükten sonra Sultan II. Osman'ın Hotin seferine doğancı sıfatıyla katılan Varvari, Sultan tarafından beyleri çağırmak için yaver olarak görevlendirildi. Sefer sonrası padişah tarafından hazine odasında görevlendirildi. O yıl meydana gelen "büyük çıkma" ile Varvari'ye sipahilik verildi.[2]
Sipahilikle görevlendirildikten sonra 1622 yılında Şam’a gitti. Buradayken, İstanbul' da çıkan isyanda II. Osman’ın öldürülerek I. Mustafa’nın yeniden tahta çıkarıldığını haber alınca İstanbul’a döndü. İsyanda sipahilerin rol aldığını öğrenince sipahilikten ayrıldı. Daha sonra bir süreliğine Mısır’daki yeniçerilerin ağalığını yaptı. Mısır’dan İstanbul’a dönünce kendisine atmacacıbaşılık görevine getirildi. IV. Murad’ın tahta çıkışından sonra bir süre daha görevini sürdürüp avlarda padişahın heyetinde bulundu. Daha sonra şahincibaşılığa getirilen Varvari, bu görevde dört yıl bulundu. 1629’ da IV. Murad tarafından sipahi ağalığına getirildi. Vezir-i azam Hüsrev Paşa’nın mahiyetinde Bağdat seferine katıldı. Seferde gösterdiği başarılarından dolayı Kıbrıs beylerbeyliği görevine getirildi.(1630-1631)[2]
Varvar Ali Paşa, Kıbrıs' ta altı ay süren bu görev aldıktan sonra 16 Ekim 1632 tarihine kadar Adana ve bu tarihten 11 Ocak 1634 yılına kadar ikinci defa Kıbrıs beylerbeyliği görevlerinde bulundu. Daha sonra Diyarbakır’a gönderildiyse de Vezir-i azam Tabanıyassı Mehmed Paşa’nın isteğiyle Maraş valiliğine gönderildi. Varvari, Maraş valiliği görevindeyken Sultan Murat Han'la birlikteRevan seferine katıldı. Seferde, orduda dümdarlık(artçı birlik) vazifesiyle görevlendirdi. Revan’ın fethinden sonra Tebriz’e ilerleyen orduda çarhacılık ve otakçıbaşılık görevlerinde bulundu. Sefer dönüşünde Van’da Varvar Ali Paşa üçüncü defa Kıbrıs beylerbeyliğine tayin edildi.(Ağustos 1635) Burada bir yıl kadar kaldıktan sonra 22 Kasım 1636’ da Anadolu beylerbeyi oldu. Bağdat seferine çıkan orduya katıldı. mehdilik iddiasında bulunan Sakarya şeyhinin cezalandırılmasında başarısız olunca Konya yakınlarında 17 Haziran 1638’ de azledildi ve Bolu sancağı kendisine arpalık olarak verildi. Bağdat kuşatmasının ikinci gününde başından yaralanan Varvari, padişahın gönderdiği cerrah tarafından tedavi edildi. Şehrin fethinden sonra 4 Ocak 1639 Bolu mutasarrıflığından Rumeli beylerbeyliği görevine getirildi. IV. Murad’ın Bağdat’tan ayrılmasının ardından Safeviler’i barışa zorlamak için Vezir-i azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa kumandasında gerçekleştirilen harekâta katıldı. Kasr-ı Şirin Antlaşması’nın imzalanmasında hazır bulundu.[2]
Rumeli’ye hem beylerbeyi hem müfettiş olarak tayin edilen Ali Paşa, İlbasan (Elbasan,Arnavutluk)’da isyan çıkaran Arnavut eşkıyasını etkisiz hale getirdi.. Sultan İbrahim’in tahta çıkışından sonra 27 Şubat 1640’ da Rumeli beylerbeyliğinden azledilince İstanbul’a geldi. 11 Kasım 1640 Saruhan (Manisa) sancağı arpalık olarak kendisine verildi. 2 Nisan 1641’ de tayin edildiği Van beylerbeyliğindenden sonra İstanbul’a döndü. 1643’ de Anadolu beylerbeyliğine getirildi. Aynı yıl bu görevinden azledilerek ikinci defa Adana beylerbeyliğine gönderildi. 21 Nisan 1644’ te kendisine Bolu sancağı verildi. Birkaç ay sonra Vezir-i azam Sultanzade Mehmed Paşa aracılığıyla Bolu mutasarrıflığından 22 Ekim 1645’ te dördüncü defa Kıbrıs beylerbeyliğine getirildi ve 19 Ağustos 1646’ ya kadar bu görevde kaldı.[2]
Varvar Ali Paşa’yı tarihte öne çıkaran olay ise 1647’de tayin edildiği Sivas beylerbeyliği sırasında çıkardığı büyük isyandır. Ali Paşa, Ekim 1647’ de İstanbul’dan bayram harçlığı adı altında para yollanması istendiğinde bu tutarın ödemesinin mümkün olmadığını bildirdi. Ayrıca İbşir Mustafa Paşa’nın Sivas’ta bulunan nikâhlı karısı Perihan Hanım’ın Sultan İbrahim’e takdim edilmek üzere İstanbul’a gönderilmesi emrini geri çevirdi. Bunun üzerine Ali Paşa görevinden azledilip katli için Sivas’a gönderilen kapıcıbaşıları şehre sokmayan Ali Paşa, baharda Girit’teki savaşa katılması için İstanbul’a davet edilerek Sivas’tan çıkartılmak istendiyse de bu emre uymadı. Varvari, padişahın devlet işleriyle ilgilenmediği, devlet işlerinin kadınlar elinde olduğu, yönetici ve beylerbeyi görevine getirilenlerin kısa zamanda azledildiklerini, köylünün perişan bir halde olduğunu, memleketi bu durumu getiren devlet adamlarının padişaha bildirilmesi ve üç sene dolmadan idari ve askeri görevlerin değiştirilmemesi gerektiğini söyleyerek, İstanbul'a yürüyeceğini ilan etti. Bunun neticesinde tarihte Varvar Ali Paşa İsyanı olarak adlandırılan olay meydana geldi.[2]
4 Mayıs 1648 yılında İstanbul’a gitmek için beraberindeki askerlerle Sivas’tan ayrılan Ali Paşa, Çankırı' da Kurşumludağı eteğinde yapılan savaşta o sırada Karaman beylerbeyi olan Köprülü Mehmed Paşa komutasındaki kuvvetleri yenilgiye uğratarak onu ve diğer paşaları esir aldı. Daha sonra Çerkeş kasabasına ulaşan Varvar Ali Paşa, 20 Mayıs’ ta kendisine katılmaya geldiğini düşündüğü İbşir Mustafa Paşa’nın ani saldırısına uğradı. Hazırlıksız yakalanan Varvar Ali Paşa’nın ordusu kısa sürede dağıldı, kendisi kaçmaya çalışırken yakalandı. İbşir Mustafa Paşa tarafından sorgulandıktan sonra idam edildi ve kesilen başı İstanbul’a gönderildi.[2]
Kişiliği
Evliya Çelebi, Varvar Ali Paşa’yı bahadır, yiğit, hüner sahibi ve mert, gürbüz bir er olarak nitelemiştir. Şair' de olan Ali Paşa kendi hayatını mesnevi tarzında Makalât-ı Varvari adıyla 177 beyit halinde anlatmıştır.[2]