Kafatası ölçümü

İnsan kafatası ve 1902 yılında kullanılan ölçüm aleti
Şempanzeler ile siyahi insanlar arasında ilişki olduğunu iddia eden çizim. Josiah Clark Nott ve George Gliddon: Types of Mankind, 1854

Kafatası ölçümü, kafatası kemiklerinin uzunluklarının ölçümüne dayanan teknik.

Yirminci yüzyıl başlarında antropologlar tarafından insan popülasyonlarını kategorilendirmek için başvurulan en yaygın yöntemden biriydi. Amerikalı antropolog Carleton Stevens Coon tarafından 1960'lı yıllara kadar kafatası indeksi insanları kategorilendirmek için kullanılmıştır. Sadece Amerika'da beyaz ırktan olanlar Coon'un kitabında yer verdiği şekilde Kafkas ırkından diye adlandırılmaktadır.[1]

Kafatası ölçümü, 20. yüzyılın ortasına kadar bilimsel ırkçılıkta, ırkların karakteristiklerinin tasnifinde kullanılmıştır. Bu ölçüm, 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupalı ari ırk ve üstün ırk ideolojilerine temel oluşturmuştur.

Kafatası endeksi

Samuel George Morton'un 1839 tarihli çizimi "Bir siyahi kafatası,... Bir Kafkas (beyaz ırk) kafatası,... bir Moğol(Turani) kafatası"

Kafatası endeksi, kafanın azami genişliğinin azami uzunluğuna bölümünün 100 ile çarpılmasıyla hesaplanır (yatay düzlemde veya önden arkaya doğru). Hesaplanan gösterge 75'den küçük ise kafatası, üstten bakıldığında uzun ve düz demektir. Bu tip kafatasları dolikosefal olarak adlandırılır ve tipik Avustralya yerlileri Aborjinler ve Güney Afrika yerlileri bu sınıfa girer. Endeks 75 ile 80 arasında ise kafatası neredeyse ovaldir (yuvarlak). Bu tip kafataslarına mezosefal denir ve tipik Avrupalı ve Çinlilerde görülür. 80 ve üzeri endekse sahip kafatasları geniş ve kısadır ve brakisefal olarak adlandırılır. Bu sınıftaki kafatasları daha çok Türkler, Moğollar ve Andaman ve Nikobar adaları yerlilerinde görülür.[2]

Yirminci yüzyılın başlarında insan popülasyonlarını kategorileştirmek için yaygın olarak kullanılmıştır. ABD'li antropolojist Carleton Stevens Coon, fiziksel antropoloji araştırmalarında, insan popülasyonlarının sınıflandırılması için 1960'lı yıllara kadar kafatası endeksi yöntemine de başvurmuştur.

Günümüzde kafatası endeksi, insan popülasyonlarının tasnifinde kullanılan yöntemler arasında değildir. Bu yöntem sadece bireylerin görünümlerinin tanımlanmasında ve Fetüs'ün yaşının belirlenmesinde kanuni haller ve gebelik ile ilgili sebeplerde başvurulmaktadır.

Hayvanların tasnifinde özellikle kedi ve köpeklerin sınıflandırılmasında kafatası endeksi kullanılır.

Sadece kafatası eni ve boyunun oranına dayanan kafatası indeksi yöntemi yerine modern tıpta kapsamlı yüz ve kafa iskeleti yapısı ölçümüne dayanan ve paleoantropolojide, fiziksel antropolojide kullanılan ve adli tıpın başvurduğu kafatası ölçüm bilimi olan antropometri kabul gören bir tekniktir. Kafatası antropometrisinde, kafatası bulunan ölülerin ve hatta fosillerin plastik yöntemler ile yüzlerinin hayattaykenki görünüşlerinin yeniden oluşturulmasında yararlanılmaktadır.

Primat kafataslarının belirlenmesi

Antropolojide

Pieter Camper canlıların yüz açılarının ölçüm değerleri ile zekaları arasında bir ilinti bulunacağını keşfettiğini açıkladı. Bu tekniğe göre Camper, antik heykeller bu açının 90° iken siyahi insanlarda 70° orangutanlarda ise 58° olduğunu hesapladı. Bu bulguya dayanarak tarihi süreç içinde insanoğlunun hiyerarşik tekamülünü işaret ettiğini iddia etti. Daha sonra bu konuda Étienne Geoffroy Saint-Hilaire (1772-1844) ve Paul Broca (1824-1880) tarafından bilimsel yayınlar yapıldı.

Fiziksel antropolojide paleoantropologlar tarafından fosillerin kafatası ölçüleri ve kafatası hacimleri canlının sınıflandırılmasında kullanılır.

İnsan nüfuslarının sınıflanması

19. yüzyıl ortasından 20. yüzyıl başına kadar antropolojide kafatası ölçümünü insan ırklarının sınıflanması için temel ölçüt olarak ortaya atan hipotezler ortaya çıkmıştır. Ancak bu hipotezlerin basitleştiriciliği günümüzde kabul edilmektedir.

Ancak kafatası endeksine dayalı bir sınıflandırması insan ırklarının belirlenmesi için temel oluşturamaz. Buna ek olarak, dünya halklarının tarihsel süreç boyunca birbirleriyle karışarak gelişmesinden dolayı, insanlığın ırklara ayrılması (ve buna bağlı olarak ırk tasnifinin nesnel ölçütlere bağlanması) çabası bilimsel temellere oturmamaktadır.

Türkiye'de

ABD'li ekonomist ve ırkçı William Zebina Ripley'in 1899 tarihli Avrupa'daki Irklar kitabında yer verdiği şema

Irk kavramı ve tarifi bugüne kadar birçok tartışmalara ve birbirine zıt fikirlere konu olmuştur. Bazı yazarlar ırkları dillere veyahut renklere göre tasnif etmişlerdir. Hâlbuki değişik ırkların karışmasıyla oluşan bazı kavimlerin ortak dilleri olduğu gibi, aynı ırka mensup olan bazı kavimler de başka dilleri konuşmaktadırlar... Avrupa alimlerinin insanlık ve insan ırkları hakkında verdikleri bilgiler hep kendi bakış açılarındandır. Bu insan karışımlarının terkiplerini layıkıyla tanımak güçtür. Bununla beraber, incelenmeleri kolay olsun diye genellikle bu insan cemiyetlerini, anatomik benzerlikleri açısından ırklara ayırırlar.

Tarihtenevelki Zamanlar ve Eski Zamanlar, Tarih I, Maarif Vekaleti, Milli Talim ve Terbiye Dairesi

Nazan Maksudyan, 1925-1939 yılları arasında yayınlanan Türk Antropoloji Mecmuasının analizini yapmış ve "Türklerin brakisefal Alpin ırkının mükemmel temsilcileri olduğunu göstererek, Türklerin kadimliğini ve tarih boyunca sürmüş ebedi üstünlüğünü kanıtlamaktır." olduğu tezini ortaya koymuştur. Maksudyan'a göre yeni bir tarih yorumu ortaya koyma çabasındakiler Türklerin ırk özellikleri tarif ederken başvurdukları önemli özelliklerden biri brakisefal kafa tipi idi.[4] Birinci Türk Tarih Kongresinde Afet İnan başta olmak üzere katılımcılar sarı ırkla Türklerin bağ olmadığını ve Türklerin Orta Asya'da yaşayan tek ırk olduğunu vurguladılar.[4] Bu şekilde dünya üzerindeki halkların büyük bir kısmının brakisefal olduğu gözlemlenmiş.

Bu dönemde yayınlanan ve 1931-1941 yılları arasında okutulan tarih dersi kitabında, batılı alimlerin her ne kadar tutarlı olmasa da kafatası ölçümü vb. antropolojik bulgulara dayanarak insanları ırklara ayırdıklarına yer verilmiştir.[5]

Atatürk'ün mânevî kızı Afet (sonraki Prof. Dr. Afet İnan) İsviçreli antropolog profesör Eugène Pittard öğretmenliğinde Cenevre'de doktorasını yaparken, Türklerin vücut (antropolojik) ölçülerinin iyi araştırılmamış olduğunu, tezi için lüzumunu belirtip yardım istemiştir. Atatürk de "Sıhhiye Vekâleti"nden (Sağlık Bakanlığına) Anadolu'da iki kerede 40.000 ve 60.000 Türk'ün ölçülerinin alınmasını istemiştir. Bu şekilde toplanan verilerden yola çıkan tez, 1939'da Cenevre'de Fransızca olarak yayınlanmıştır: Recherches sur les caractères anthropologiques des populations de la Turquie (Türkiye Nüfusunun Antropolojik Özellikleri Üzerine araştırmalar), Genève, 1939. Kitapta Türklerin yalnız kafatası ölçüleri üzerine değil, boy ortalamaları, cilt-göz-saç renkleri ve göz kapağı çekikliği gibi yirmi kadar fiziksel antropolojik özellikleri üzerine çalışmalara dair bilgiler yayınlandı. Ancak dünyada yapılan son çalışmalar, Anadolu topraklarının tarih boyunca sayısız etnik kaynaşmalara sahne olduğunu, bu topraklara sonradan dahil olan etnik toplulukların bir önceki yerli sakinlerle karıştıklarını göstermektedir.Günümüzde Anadolu topraklarında yaşayan insanların genetik olarak Akdeniz havzasında yaşayan diğer etnik yapılardan (Ortadoğu,yunanistan ve diğer balkan ülkesi etnik yapıları,İtalyanlar vs.) pek farklı olmadığı ortaya konmuştur.Günümüz Türkiyesinde, Türklük ırksal değil, aynı dili ve kültürü paylaşan insanlar grubu olarak tanımlanmaktadır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. The Races of Europe, The White Race and the New World, Carleton Stevens Coon, 1939
  2. "cephalic index" (İngilizce). Encyclopædia Britannica. 2 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150402145706/http://www.britannica.com/EBchecked/topic/691172/cephalic-index. Erişim tarihi: 2009-09-16. "An index of less than 75 means that the skull is long and narrow when seen from the top; such skulls are called dolichocephalic and are typical of Australian aborigines and native southern Africans. An index of 75 to 80 means that the skull is nearly oval; such skulls are called mesaticephalic and are typical of Europeans and the Chinese. A skull having an index of over 80 is broad and short, and is called brachycephalic; such skulls are common among Turks, Mongolians and the Andaman Islanders."
  3. Zeynep ALTINTAS. "1890 yılına kadar Osmanlı arşiv belgelerine göre Ermeni sorununun ortaya çıkışında İngiltere’nin rolü" (Türkçe) (Pdf). Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. http://www.sosbil.aku.edu.tr/dergi/VII1/zaltintas.pdf. "Ermenilerin kökenleri ve coğrafyaları hakkında elimizde kesin bilgiler yoktur. Bununla beraber Ermeniler, Nordik ve Alpin ırkları karısımı bir halk olarak kabul edilir. Yerli ve göçmen Hint-Avrupalı unsurların karısımından olusmuslardır. M.Ö. VI. Asırda Yunan kaynaklarında “Armina” adı ile anılırlar, genellikle esmer, orta boylu, brakisefal (yuvarlak baslı) apotomosefal (arkası düz baslı), saç ve göz renkleri koyu kişilerdir."
  4. 1 2 Maksudyan, Nazan, Türklüğü Ölçmek: Bilimkurgusal Antropoloji ve Türk Milliyetçiliğinin Irkçı Çehresi 1925-1939, İstanbul, Metis, 2005, ISBN 975-342-518-X, s. 61.
  5. Türk Tarih Tetkik Cemiyeti, Tarih I Tarihtenevelki Zamanlar ve Eski Zamanlar, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ekim 2000 (İlk baskısı: 1931'de Devlet Matbaası tarafından yayımlanmıştır).

Dış bağlantılar

Ayrıca bakınız

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/5/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.