Carl Gustav Jung

Carl Gustav Jung (1912)
Carl Gustav Jung'ın evi

Carl Gustav Jung. (d. 26 Temmuz 1875 Kesswil, Thurgau, İsviçre. ö. 6 Haziran 1961 Küsnacht ZH, Zürih, İsviçre). İsviçreli psikiyatr, Analitik psikolojinin kurucusudur. Derinlik psikolojisinin Sigmund Freud ve Alfred Adler ile beraber üç büyük kurucusundan birisidir.

Biyografi

Basel Üniversitesi'nde tıp profesörü olan büyükbabasının adını taşıyan Carl Gustav Jung İsviçreli bir papazın oğludur. 1895 yılında Basel'de tıp eğitimi almaya başladı ve 1900 yılında Eugen Bleuler'in asistanı olarak Burghölzli'de psikiyatrist olarak hizmet verdi. Doktorasını 1902 yılında tamamladı. Konu okült (gizli, görünmeyen) fenomenler (etkiler) ve onların Psikoloji ve Patolojiyle bağlantıları idi. Paris'te 6 ay Pierre Janet ile bilgilerini derinleştirdi. 1903 yılında Emma Rauschenbach ile evlendi. 36 yaşında Uluslararası Psikanaliz Birliği'nin ilk başkanı oldu. Psikolojik analizlerinde astrolojiden de yararlanan Carl Gustav Jung, Sigmund Freud ile beraber çalıştığı toplumsal bilinçaltı kavramı ile de tanınır.

Görüşleri

Carl Gustav Jung sadece psikoterapi bilim dalını değil, aynı zamanda Psikoloji, Teoloji, Etnografi bilimi, Edebiyat ve güzel sanatları da etkiledi. Psikoloji bilim dalında kendisi tarafından bulunan ve yapılan kavramlar geniş şekilde kabul gördü. Örneğin; kompleks, içedönük ve dışadönük, gölge, arketip (enerjikompleksler), kolektif (toplumsal) bilinçdışı, anima, animus.

Gölge

Carl Gustav Jung'ın imzası

Gölge bilinçdışındaki bir arketiptir. Bilinç ve benliğin karşıtı, tersidir. İstenilmeyen, kabûl görmeyen tüm kişisel özelikler gölge arketipine dâhil olmaktadır. Örneğin, kişi kendini ince olarak tanımlıyorsa onun gölgesi kaba ve katıdır. Acımasız birinin gölgesi çok ince ve şefkatlidir. Kendini çirkin olarak tanımlayan kişinin gölgesi güzel olmaktadır. (Buna karşın, diğerleri bunu görmezse kişinin güzel tanımlaması yalnızca kendisini kibirlendirir.)

Carl Gustav Jung'ın kitapları

Gölge ne mutlak iyi ne de mutlak kötüdür. Jung, gölge dokunun varlığını bilinçdışıından bilince kavuşturmanın önemini vurgulamaktadır. Bu yapılmadıkça, kişi kendi gölge kompleksini projekte ederek iletişim bozukluğuna ve ruhta derin yaralara yol açar.

İçe dönüklük ve dışa dönüklük

Jung, içedönüklük ve dışadönüklük kavramlarını psikolojik bağlamda ilk tanımlayanlardan biridir. Psychological Types kitabında, her insanın bu iki sınıflandırmadan birine dahil olduğu teorisinden bahseder. Bu iki psikolojik türü, antik arketipler olan Apollo ve Dionysus'a benzetir.

İçedönüklük, "kavramak", "anlamak" üzerine ışıldayan Apollo'ya benzer. İçedönüklük yansıyanın, rüyanın ve görüşün içsel dünyasına odaklanır. Düşünceli ve anlayışlı olan İçedönüklük, bazen diğerlerinin etkinliklerine katılma konusunda ilgisiz olabilir.

Dionysus ile bağdaştırılan Dışadönüklük, aktivitelere katılmaya meraklıdır. Faaliyetlerin, nesnelerin ve duygusal algı'nın dışsal dünyasıyla ilgilenir. Enerjik ve yaşam dolu olan Dışadönüklük, Dionysusça uğraşılar peşinde benlik duygusunu kaybedebilir.[1]

Jung'un İçedönüklük ve Dışadönüklük kavramları, modern görüşten oldukça farklıdır.[2] Modern teoriler, bu kişisel özellikleri tanımlamada davranışçı araçlar kullanırken (sosyallik, konuşkanlık, kendine güven vb.), Jung bunları birer bakış açısı olarak ifade etmiştir. Dışadönük dünyayı nesnel olarak yorumlarken İçedönüklük öznel olarak yorumlar.[3]

Anima ve Animus

Erkeğin bilinçaltında, iç benlikte kadınsı olarak ifade bulan arketip anima, aynı şekilde kadının bilinçaltında erkeksi olarak ifade bulan arketip animus'tur. Erkeğin duyarlılığı sık sık baskılandığından, anima en önemli otonom komplekslerden biridir. Kendini rüyalarda gösterdiği söylenir. Ayrıca anima, erkeğin kadınla olan etkileşimlerini ve davranışlarını etkiler ki aynısı animus ve kadın için de geçerlidir. Jung'a göre, "Bireyin gelişiminde gölgeyle yüzleşmek, çıraklık eseridir. Anima ile olan ise başyapıttır."[4]

Kolektif Bilinçaltı

Kolektif bilinçaltı, tüm insanlık tarafından ortak paylaşılan ve bize miras kalan beynin yapısında meydana gelen bilinçaltı biçimi olarak Carl Jung tarafından ortaya konmuştur. Bu sebeple, kişinin kendi deneyimleriyle ortaya çıkan kişisel bilinç dışından ayrılır. Jung'a göre kolektif bilinçaltı, arketipleri ve evrensel en eski düşünceleri ve imajları içerir.[5]

Bireyselleşme

Jung, zıtları birleştirme süreci olan bireyselleşmeyi, kişinin tam olabilmesi için gerekli gördü.[6]

Bireyselleşme, kişisel ve Kolektif bilinç dışı'nın, tam kişiliği oluşturmak, özümsemek için bilinci meydana getirdiği (rüyalar, aktif imgelem, serbest çağrışım vasıtasıyla) dönüşüm sürecidir. Bu, ruhun bütünleşmesi adına meydana gelen doğal bir süreçtir.[7]

Bedensel ve zihinsel sağlığın elde edilmesinin yanında, bireyselleşmeye doğru ilerleyen insanlar uyumlu, olgun ve sorumluluk sahibi olma eğilimindedirler. Özgürlük ve adalet gibi insani değerleri somutlaştırır ve insan doğasının ve evrenin işleyişi hakkında iyi bir kavramaya sahip olurlar.[6]

Persona

Jung'un psikolojik teorisinde, persona, sosyalleşme, kültürleşme ve deneyim sayesinde bilinçli olarak oluşturulmuş kişiliktir.[8] Jung "persona" terimini kullanmıştır çünkü bu kelime, oynanan bireysel rolleri ifade ederek, Latince'de hem "kişilik" hem de Romalı oyuncular tarafından giyilen maske anlamını taşır.

Persona, benlik rolü yapan bir maskedir. Hatta bu, iyi oynanmış bir rolden daha fazlası olmasa bile kişi ve diğerleri o kişiliğe inanır. Jung, Persona-maskesi'ni bireysel bilinç ve sosyal topluluk arasında aracılık eden karmaşık bir sistem olarak tanımlar: bu, "kişi ile topluluk arasında kişinin nasıl görüneceğine dair bir uzlaşmadır".[9] O kadar açıktır ki esasında kişilik maskesi, tiyatro'da bilindiği üzere, iki özellik taşır: diğerlerine belli bir izlenim bırakmak ve kişinin gerçek doğasını(bir kısmını) gizlemektir.[10] Jung, kişinin benliğini, persona'nın aldatıcı örtüsünden ve bilinçdışı dürtülerden özgürleştirerek ve kişiye "kendi benliğini" kazandırarak, kişiye bireyselleşme sürecinde yardımcı olmayı hedefler.

Simya

Jung'un 1940'lardan sonraki yazıları ve çalışmaları simya üzerine odaklanmıştır. 1944 yılında Jung, simya'daki sembolleri incelediği ve psikanalitik süreçlerle olan direkt ilişkisini ortaya koyduğu Psikoloji ve Simya kitabını yayınlamıştır.[lower-alpha 1] Simya'daki işleyişin saf olmayan ruhun (kurşun), kusursuz ruha (altın) dönüşümü olduğunu ve bunun bireyselleşme sürecinin bir metaforu olduğunu savunur.[11]

1963 yılında Mysterium Coniunctionis kitabı İngilizce ilk olarak The Collected Works of C. G. Jung kitabının parçası olarak ortaya çıktı. Mysterium Coniunctionis, Jung'un son kitabıydı ve "Mysterium Coniunctionis" arketipi üzerine odaklandı.

Ruh

Jung'un kendi ve hastaları üzerinde yaptığı çalışmalar onu, hayatın maddi amaçlarının ötesinde ruhsal bir amacı olduğuna ikna etmişti.[12][13] Ana gayemizin, doğuştan gelen potansiyelimizi keşfedip uygulamaya geçmek olduğuna inandı. Birçok din ve gelenek üzerine yaptığı çalışmalara dayanarak, bireyselleşme olarak bahsettiği dönüşüm yolculuğunun bütün bütün dinlerin mistik kalbi olduğuna inandı. Kendini ve aynı zamanda ilahi olanı tanıdığın bir yolculuk.[14] Freud'un nesnelci dünya görüşünün aksine, özellikle bireysel insan yaşamını evrenle bir bütün olarak bir tuttuğundan Jung'un panteizm'i, onu, ruhsal deneyimin tam oluşumuz için gerekli olduğuna inanmaya yönlendirmiş olabilir.[15][16] Jung'un din üzerine fikirleri, Freud'un dindeki şüpheciliğine eşit güçte karşılık vermiştir. Bireyselleşme'ye giden bir yol olarak din üzerine fikirleri, ayrıca eleştirilmelerine rağmen oldukça popüler olmuştur ve hala din psikolojisi üzerine modern ders kitaplarında yer bulmaktadır.[17]

Etkisi

Popüler psikometre aracı Myres-Briggs Kişilik Göstergesi(MBTI) ve sosyonik kavramları, Jung'un psikolojik türler teorisinden geliştirilmiştir. Jung, insan ruhunu "doğuştan dindar" olarak gördü ve bu dindarlığı araştırmalarının odak noktası yaptı. Rüya analizi ve sembolizma üzerine katkılarıyla en çok bilinen çağdaş yazarlardan biridir.[18]

Eserleri

Kitaplar

Makaleler

Ayrıca bakınız

Dış bağlantılar

Notlar

  1. 'For Jung, alchemy is not only part of the pre-history of chemistry, that is, not only laboratory work, but also an essential part of the history of psychology as the history of the discovery of the deep structure of the psyche and its unconscious. Jung emphasized the significance of the symbolic structure of alchemical texts, a structure that is understood as a way independent of laboratory research, as a structure per se.' Calian, George Florin (2010). Alkimia Operativa and Alkimia Speculativa. Some Modern Controversies on the Historiography of Alchemy. Budapest: Annual of Medieval Studies at CEU. s. 167–168. http://www.archive.org/stream/AlkimiaOperativaAndAlkimiaSpeculativa.SomeModernControversiesOnThe/FlorinGeorgeCalian-AlkimiaOperativaAndAlkimiaSpeculativa.SomeModernControversiesOnTheHistoriographyOfAlchemy#page/n0/mode/2up.

Kaynakça

  1. C.G. Jung. Psychological Types. Princeton University Press, 1971. s. 136–147.
  2. Stepp, G. "People: Who Needs Them". Vision Journal. 17 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150517050506/http://www.vision.org:80/visionmedia/social-relationships-introvert-vs-extrovert/50363.aspx. Erişim tarihi: 19 Aralık 2011.
  3. Arild, Sigurd (19 Nisan 2014). "5 Basic Facts about Jung and Types". CelebrityTypes. CelebrityTypes International. ss. 1. 20 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150520035221/http://www.celebritytypes.com:80/blog/2014/04/5-basic-facts-about-jung-and-types/. Erişim tarihi: 9 Haziran 2015.
  4. "Anima and animus"". 10 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151210172648/https://en.wikipedia.org/wiki/Anima_and_animus. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2015.
  5. "Collective unconscious". http://global.britannica.com/topic/collective-unconscious. Erişim tarihi: 5 Ağustos 2015.
  6. 1 2 Jung's Individuation process Erişim tarihi: 2009-2-20
  7. Jung, C. G. (1962). Symbols of Transformation: An Analysis of the Prelude to a Case of Schizophrenia (Vol. 2, R. F. C. Hull, Trans.). New York: Harper & Brothers.
  8. Jolande Székács Jacobi, Masks of the Soul. William B. Eerdmans Publishing Company, 1977; Robert H. Hopcke, Persona. Berkeley: Shambhala Publications, 1995.
  9. Carl Gustav Jung", The Relations between the Ego and the Unconscious", in: Joseph Campbell (ed.), The Portable Jung. New York: Viking Press, 1971, p. 106.
  10. Carl Gustav Jung, Two Essays on Analytical Psychology. Princeton, NJ: Princeton University Press, 2nd ed. 1977, p. 157.
  11. Carl Jung Erişim tarihi: 2009-3-7
  12. Aniela Jaffe, foreword to Memories, Dreams, Reflections
  13. Dunne, Clare (2002). "Prelude". Carl Jung: Wounded Healer of the Soul: An Illustrated Biography. Continuum International Publishing Group. s. 3. ISBN 978-0-8264-6307-4. http://books.google.com/?id=uegLZklR0fEC&pg=PA3.
  14. Frick, Eckhard; Lautenschlager, Bruno (2007). Auf Unendliches bezogen - Spirituelle Entdeckungen bei C. G. Jung. Munich: Koesel. s. 204. ISBN 978-3-466-36780-1.
  15. Crowley, Vivianne (2000). Jung: A Journey of Transformation: Exploring His Life and Experiencing His Ideas. Wheaton Illinois: Quest Books. ISBN 978-0-8356-0782-7.
  16. Andrew Reid Fuller, "Psychology and Religion: Eight Points of View", 2002, p. 111
  17. Wulff 1991, s. 411-466.
  18. Haggbloom, Steven J.; et al., Renee; Warnick, Jason E.; Jones, Vinessa K.; Yarbrough, Gary L.; Russell, Tenea M.; Borecky, Chris M.; McGahhey, Reagan ve diğ. (2002). "The 100 most eminent psychologists of the 20th century". Review of General Psychology 6 (2): 139–152. DOI:10.1037/1089-2680.6.2.139. http://www.apa.org/monitor/julaug02/eminent.aspx.
  19. Jung, C. G. (1977). Psychology and the Occult (p. 130). Princeton University Press.
This article is issued from Vikipedi - version of the 11/21/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.