Para aklama
Kara para aklama (money laundering), çok genel tanımı ile, suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin yasal olmayan kaynağının gizlenmesi amacıyla meşru bir kaynaktan elde edilmiş gelir gibi gösterilmesi yönündeki işlem ve eylemlerdir[1].
Kara para aklama aynı zamanda, kişilerin suçlarını gizleyebilmek veya suç gelirlerine yasal görüntü kazandırmak amacıyla, suçtan elde ettikleri malvarlığı değerlerinin niteliğini, kaynağını, yerini, durumunu, hareketini ve kime ait olduğunu saklama, örtme veya olduğundan farklı göstermelerine yönelik işlem ve faaliyetler şeklinde de tanımlanabilir[2].
Suçlular kara para aklarken iki gaye birden güder. Birinci gaye kara paranın elde edilmesi amacıyla işlenen öncül suçtan (predicate offence) uzaklaşmaktır. Çünkü büyük miktardaki ve çoğu kez nakit formundaki kara para, bu parayı elinde bulunduran için adeta suçun kanıtı niteliğindedir. Kişinin kanun uygulama birimlerince tespitini kolaylaştırır. Bu nedenle kara paranın bir an önce bu niteliğinden arındırılması, aklanması gerekir.
İkinci ve esas gaye ise, elde edilen kara paranın müsaderesinin önüne geçilmesi ve bu paranın rahat bir şekilde kullanılmasıdır. Çünkü suç örgütleri için suç geliri elde etmek temel saiktir. Yapılan araştırmalar, suç örgütleri için suç gelirinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.[3]
Kara para
Sözlük anlamı ile kara para, yasadışı yollardan sağlanan kazançtır[4]. Kara para terimine karşılık olarak İngilizce’de “dirty money” (kirli/kara para) veya “proceeds of crime” (suç geliri) terimleri kullanılmaktadır.
Avrupa Birliğinin aklama ve terörün finansmanı ile ilgili temel düzenlemesi olan ve Üçüncü Direktif olarak adlandırılan 2005/60 EC sayılı Direktifte “dirty money” ibaresi tercih edilmiştir. Ancak kara para ile aynı anlamı ifade etmek üzere suç geliri kavramının daha yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Viyana Konvansiyonu olarak anılan Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (madde 1) ve Palermo Konvansiyonu olarak anılan Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde (madde 2) suç geliri kavramı tercih edilmiştir[3].
Kara-para terimleri arasında bulunan para yıkama kavramı Mafya babası Al Capone'un yasadışı yolar ile elde ettiği paraları yasalık kazandırmak için çamaşırhaneler açması ve bu yolla bu paraları yasal yolla kazanmış gibi göstermesi ile ortaya çıkmıştır. Kara-para kavramının Dünya literatürüne girişi 1973 Watergate skandalı ile olmuştur.
Haksız ve gayrikanuni yollardan para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal ve gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal ve gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü menfaat ve değer.
Uluslararası literatüre göre yasal olmasına rağmen kayıt dışı olan ekonomik faaliyetler kara para adıyla değil, gri para olarak adlandırılmaktadır.
Organize suç örgütlerinin istikrarlı bir politik ve ekonomik yapılanmanın olmadığı özellikle Güney Amerika, Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinde çok büyük rakamlarla ifade edilen kara paranın arzettiği tehlikeyi işaret etmek içinJean Ziegler'in İsviçre Daha Beyaz Yıkar adlı kitabında; ABD bankalarının net aktifleri 4.2 trilyon civarındadır ve her yıl resmi ve kayıtlı sektöre giren paranın % 10'nu kara-paradır. Bu para yaklaşık olarak ABD'nin savunma bütçesine eşittir. Yine bu rakam bütün Batı Avrupa ülkelerinin 1 yıllık petrol alımlarını karşılayacak bir boyuttadır. demektedir.
Kara-paraya karşı önlem alınmazsa 2020 yılında ABD Başkanı'nı mafya seçtirtecektir. (The Economist)
Para aklama kavramı, organize suç kavramıyla birlikte gelişmiştir. Yüzyılın başında ABD'de Al Capone'la mücadele eden FBI, ünlü gangsterin suçtan, özellikle de içki kaçakçılığından elde ettiği geliri sahip olduğu çok sayıdaki çamaşırhanenin "geliri" gibi göstererek akladığını tespit etmiş Al Capone'a her ne kadar organize suçtan ceza verilemese de bu sayede "vergi kaçakçılığından" ceza verilmiş, bu arada çamaşırhanelerden esinlenen "para yıkama" ve "para aklama" kavramı yerleşmiştir.
Para aklama öncelikle gelir ile suç arasındaki bağın kopartılmasını gerektirir. Örneğin İngiltere'de eroin satışından elde edilen 1 milyon dolar olduğunu varsayıldığında, bu para İngiltere'de sisteme sokulacak olursa dikkat çekecek, bankaya 1 milyon dolar yatıran her kim olursa olsun paranın kaynağı sorulacaktır. Dolayısıyla para aklama mekanizmasında ilk sınır "şüpheli işlem" olarak adlandırılan para yatırma limitidir. Bu; şu anlama gelir, bankalar ya da finans kuruluşları kendilerine gelen belirli bir miktarın üzerindeki işlem talebini kimlik tespitiyle birlikte bildirmek zorundadır. Bu rakam 2 bin dolarla 50 bin dolar arasında ülkelere göre değişmektedir.
Para aklayıcılarının ilk yaptığı şey de paranın kaynağı ile ilişkisi kesmek için şüpheli işlem limitinin altında çok sayıda hareketle parayı aktarmaktır. Bunun için para küçük miktarlarda çok sayıda kişinin hesabına yatırılır. Bu paranın sisteme sokulduğu ilk aşamadır.
Kara Para aklama yöntemleri
Uyuşturucu kaçakçısı 20 bin dolarlık çeki, herhangi bir kurumda çek tahsildarı olarak çalışan arkadaşına verir. Bir çek tahsildarının elinde yüksek miktarda nakit bulundurması hiçte garipsenecek bir durum olmadığından ve bu kişinin günlük işlemler için sık sık bankaya gitmesi gerektiğinden, uyuşturucu tacirinin kara parası kolaylıkla sisteme dahil olur. Uyuşturucu kaçakçısı verdiği 20 bin dolar karşılığı 16 bin dolar alır. Kaçakçıya yapılan ödeme ise çek tahsildarının sıklıkla kullandığı posta çeki formunda yapılır. 4 bin dolarlık fazlalık ise çek tahsildarına kalmaktadır. Bu aşamadan sonra uyuşturucu kaçakçısı, elindeki posta çeklerini bir kıyı bankasında daha önce açtırdığı hesaba aktarır. Bu sistem ile 20 milyon dolar bile aklanabilir. Ancak rakamın fazlalaşması durumunda birden fazla çek tahsildarının kullanılması yoluna gidilecektir.
Her piyango çekilişi sonrasında ya da lotoda tüm rakamların tahmin edilmesi durumunda, kara-para aklayıcısı büyük ikramiyenin kime çıktığını daha önceden öğrenir. O kişiye çıkan paradan daha fazla bir parayı bilet sahibine vererek piyango biletini ya da loto kağıdını ondan satın alır. Sonra bu kazanılan ikramiye parası daha önceden anlaşılmış olan bir banka müdürü ya da avukat aracılığı ile tahsil edilir. Böylece kara-para bir talih kuşu olarak uçar uçar ve bankacılık sektörünün gözü önünde aklanılmış bir hale gelir.
Atadan kalma eski yöntemler diye adlandırılan paravan şirketler kurmak, sahte ve şişirilmiş faturalar kullanmak, yabancı ülkelerde bloke edilen parayı teminat olarak göstererek yerel bankadan kredi almak, kumarhane işletmek, at yarışı gibi bahis işletmeleri açmak, vergi cenneti olan ülkelerden alınan kredi kartlarını kullanmak, nakit para ile büyük bina, malikane, turizm tesisi vb satın alımları yapmak, kıymetli tablo ve sanat eserlerini satın almak ve hediye etmek, kazanılan kara-paranın yurtdışına doğrudan kaçırılması, kara-parayı hisse senedi ve tahvil gibi kıymetli evraka dönüştürmek, serbest bölgelerdeki aşırı liberal bankacılık hizmetlerinden yararlanmak, turizm şirketleri kurup seyahat çekleriyle para transferi yapmak, nakit para ile taşınmazlar dışında büyük satın alımlar yapmak gibi uygulamalar internet ve sanal ortamın kullanılmasından önceki döneme ait yöntemlerdir. Borsadaki aracı kurumların % 20'ye yakınının içeriden kara-para aklamak isteyenlerle organik ve inorganik ilişki içinde bulunduğu iddiası da sıklıkla söylenilmektedir.
Mücadele Yolları
Özel sektörde kartel ve tröstleşme önlenilmeli ve vergisiz kazanç elden geldiğince ortadan kaldırılarak yeraltı ekonomisi azaltılmalıdır Üretimden tüketime kadar olan bütün basamaklarda vergi kaçırılması önlenmeli ve büyük oranlardaki para hareketlenmeleri izlenmelidir. Merkezi idare, temel bazı fonksiyonları dışındaki bütün görev ve yetkilerini yöresel yönetimlerle paylaşmalı ve hatta bu yetkilerini devretmelidir. Yerel yönetimler kendilerine bırakılan alanlarda tam yetkili olmalıdırlar. Bankacılık, vergi ve gümrük gibi ekonomi yönetimi ve denetimi ile doğrudan ilgili kurumlarla, suç araştırması ve soruşturması yapan kolluk kuvvetleri arasında sıkı bir işbirliği sağlanılmalı ve kurumlar arası bilgi paylaşımına zemin hazırlanılmalıdır. Medya organize suçlarla mücadeleye tam destek vermeli ve mafya mensuplarını efsaneleştirecek yayınlar yapmamalıdır.
- ↑ P.A. Schott, Reference Guide to Anti-Money Laundering and Combating the Financing of Terrorism, Second Edition and Supplement on Special Recommendation IX, Washington, The World Bank/IMF, p. I.1
- ↑ Hasan Aykın, “Yenilenen Aklama Suçu Sonrasında Kara Paranın Ve Kara Para Aklayıcısı Olmanın Sınırları”, E-Yaklaşım Dergisi, Eylül 2009, Sayı 201.
- 1 2 Hasan AYKIN, Aklama ve Terörün Finansmanı İle Mücadelenin Küresel Boyutu, Maliye Bakanlığı SGB Yayın No:2010/406, Ankara, s.13.
- ↑ Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, 2005.