Mykale Muharebesi
Maraton Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Yunan-Pers Savaşları | |||||||
Dilek Yarımadası ve Dilek Dağı | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Yunan kent devletleri | Akamenid İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Leotychides Xanthippus Perilaus † |
Mardontes † Tigranes † Artayntes Ithamitres | ||||||
Güçler | |||||||
40 bin asker 110 - 250 gemi |
60 bin asker 300 gemi | ||||||
Kayıplar | |||||||
300 gemi |
Mykale Muharebesi, Yunan-Pers Savaşları'nın ikinci evresi sayılan Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı sırasında gerçekleşen ve bu Pers seferini sona erdiren önemli iki muharebeden biridir. Muharebe, MÖ 479 yılının 27 Ağustos'u ya da civarında Batı Anadolu kıyılarındaki, antik adı Mykale olan Dilek Dağı yamaçlarında, Grek kent devletleri İttifakı ile Akamenid İmparatorluğu kuvvetleri arasında yapılmıştır. Bizzat I. Serhas'ın komutası altında Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı'nın başlarında Pers kuvvetleri Termopylae Muharebesi'nde ve Artemision Deniz Muharebesi'nde başarı kazanarak Teselya, Boeotia ve Attika'yı istila ettiler. Ancak daha sonra Salamis Deniz Muharebesi'nde Pers Donanması ağır bir darbe almıştır. Bu muharebeyle Pers kuvvetlerinin Mora Yarımadası'nı istilasının önüne geçilmiş oldu. Donanmanın büyük kısmını kaybeden I. Serhas Pers Ordusu'nun önemli bir parçasıyla Asya'ya çekilirken General Mardonius komutasında seçkin birliklerini, Yunanistan'ın istilasına devam etme göreviyle Yunanistan'da bırakmıştır.
Grek İttifakı MÖ 479 yılı yaz aylarında, Yunanistan standartlarına göre oldukça büyük bir ordu ile General Mardonius üzerine ilerlediler ve iki taraf arasında Platea Muharebesi gerçekleşti. Aynı sırada Grek İttifakı Donanması da Pers Donanması'ndan arta kalan gemilerin çekildiği Sisam yönünde hareket etmiştir. Pers Donanması, Salamis'teki yenilgiden sonra güçten düşmüş ve mürettebat demoralize olmuş durumdadır. Bu durumda muharebeden kaçınarak Dilek Dağı kıyılarına yönelmiştir. Burada gemiler sahilinde karaya çekilmiş, bölgedeki Pers kuvvetinin de desteğini sağlamıştı. Gemiler ve kamp ahşap bir savunma duvarıyla güven altına alınmıştır. Diğer taraftan Grek komutan Leotychides tüm askerlerini karaya çıkararak Pers kampına saldırma kararı vermiştir.
Pers askerleri cesurca mücadele ettilerse de ağır zırhlı hoplitler karşısında tutunamayarak kamplarına çekildiler. Dahası Pers birlikleri arasındaki İyonlar da taraf değiştirdiler. Kampa yönelen İyon ve Grek saldırısı sonucunda Pers askerlerinin büyük bölümü kılıçtan geçirilmiştir. Daha sonra Pers gemileri de ateşe verildi. Mykale'deki filonun ve Platea'da General Mardonius Ordusu'nun imha edilmesiyle Yunanistan'a yönelen Pers saldırısı kesin olarak sona erdirilmiştir. Bu iki savaşın ardından Grek İttifakı Pers kontrolündeki bölgelere karşı saldırılara başlayacaktır. Sonuç olarak Yunan-Pers Savaşları'nda bir dönüm noktasına gelinmiştir.
Antik kaynaklar
Grek – Pers Savaşları üzerine birinci el kaynakların hemen hemen tümü Grek kaynaklarıdır. Pers tarihçilerin çalışmalarından hiçbiri günümüze ulaşmadı. Bunun sonucu olarak gerek Grek- Pers Savaşları, gerekse de Persler konusundaki bilgilerimizin az çok "taraflı" olduğunu kabul etmek gerekecektir.[1] Yunan-Pers Savaşları konusunda birincil kaynak Grek tarihçi Herodot'tur. "Tarihin babası"[2] olarak bilinen Herodot, Önasya'daki o zaman için Pers hakimiyetinde olan Halikarnas'da MÖ 484 yılında doğmuştur. Herodot, Historia adlı çalışmasını MÖ 440-430 yılları arasında yazmıştır. Bu çalışmasında Grek – Pers Savaşları'nı anlatmıştır. Söz konusu savaşların MÖ 450 yılında sona erdiği düşünülürse, Herodot'un bu çalışması, konu aldığı olaylarla çağdaş sayılır.[3] Herodot'un tarzı tümüyle öyküleştirme tarzıydı ve en azından batı toplumları açısından tanınan bir tarih anlatımı olarak görülmektedir.[3] Herodot'un, olayları tanrıların istek ve kaprislerine, kişilerin iddialarına dayanmadan diğer yandan olayların tarihsel değerlerini nispeten objektif vermesi, bir tarihçi için aranan bir nitelik dizisi olarak kabul edilmektedir.[3]
Herodot'tan sonraki, Tukididis gibi bazı tarihçiler, her ne kadar onun tarzını izlemişlerse de eleştirmekten geri kalmamışlardır.[4][5] Bununla birlikte Tukididis kendi tarih çalışmasını, Herodot'un bıraktığı yerden, Sestos Kuşatması'ndan başlatmayı seçmiştir. Muhtemelen, Herodot'un çalışmasının düzeltilmeye ya da yeniden yazılmaya gerek duymayacak kadar doğru olduğunu düşünmüştü.[5] Örneğin Plutarkhos da Herodot'u bir denemesinde yeterince Yunan yanlısı olmamakla suçlayarak eleştirmiş, "barbarperver" olarak tanımlamıştır.[6] Rönesans Avrupa'sında çok okunmaya devam ediyor olsa da Herodot hakkında olumsuz bir yargı sürmüştü.[7] Ancak 19. yüzyıla gelindiğinde, bir kısım arkeolojik bulgularla defalarca desteklenince Herodot'un değeri kabul edilir olmuştur.[8] Günümüz yaygın görüşü, Herodot'un çalışmasının son derece değerli bir tarih kaydı olduğu yönündedir. Bununla birlikte, özellikle birliklerdeki mevcutlar ve tarihler konusunda verdiği ayrıntıların yer yer kuşkuyla karşılanması da söz konusu olmaktadır. Öte yandan halen birçok tarihçi, Herodot'un anlatımının Pers karşıtı bir eğilimde olduğuna ve olayların, dramatik bir etki yaratmak amacıyla abartılmış ya da süslenmiş olduğu kanısındadır.[9]
Grek asıllı Sicilyalı tarihçi Diodorus, MÖ I. yüzyılda kaleme aldığı ve Tarih Kitaplığı adının verdiği çalışmasında, daha eski bir Grek tarihçi olan Eforos'tan kısmen yararlanarak Yunan-Pers Savaşları'yla ilgili olarak bazı bilgiler vermektedir. Bu bilgiler Herodot'unkilerle tamamen uyumludur.[10] Yılanlı Sütun gibi bazı arkeolojik belgeler de Herodot'un anlatımının desteklemektedir.[11]
Yakın geçmiş
Yunan kent devletlerinden Atina ve Eretria, İyon kent devletlerinin Pers hakimiyetine karşı MÖ 499 – 494 yılları arasında gerçekleşen ve başarısızlıkla sonuçlanan ayaklanmasını askeri olarak desteklemişlerdi. Bu tarihlerde Pers İmparatorluğu henüz genç bir imparatorluktu ve hakimiyeti altına aldığı topraklardaki halklar, halen ayaklanma eğilimi içindeydiler.[12][13] Öte yandan İmparator I. Darius tahtı pek de meşru olmayan yoldan ele geçirmişti, dahası hükümdarlığının büyük bir bölümünde ayaklanan tebaasını bastırmakla geçirdi. İyon Ayaklanması da imparatorluğun bütünlüğü için bir tehdit olmuştu ve dışarıdan da desteklenmesi, gelecekte yenilenebileceği yönünde endişeler uyandırıyordu. Atina ve Eretria'nın caydırıcı bir şekilde cezalandırılması gerekiyordu.[14][15] Öte yandan Antik Yunan dünyasının siyasi bir birliğe sahip olmaması da I. Darius'un işini kolaylaştıracak gibi görünüyordu.
Yunanistan'ın kara yaklaşımları üzerine bir hazırlık seferi düzenlemeye karar veren I. Darius, MÖ 492 yılında damadı Mardonius komutasında bir ordu ve donanmayı Trakya ve Makedonya'ya göndermiştir. Bu seferle, Trakya yeniden Pers İmparatorluğu topraklarına dahil edildi ve I. Aleksandros'un Makedonya Krallığı'ı Pers Sarayı'na bağlı bir krallık haline getirdi.[16] Ancak daha sonra uğranılan bir deniz felaketi seferin, ana hedefi olan Yunanistan'a ulaşamadan sona erdirilmesini zorunlu kılmıştır.
Bu seferin ardından yeni bir ordu ve donanmadan oluşan Pers istila kuvveti General Datis ve Sard Satrap'ının oğlu Artaphernes komutasında MÖ 490 yılında Atina'ya saldırmak üzere harekete geçirilmiştir.[17] Bu kuvvetler Yunanistan'a ulaşmadan önce Nakşa'yı ve ardından Eretria'yı bir kuşatmanın ardından ele geçirmişdir. Yunanistan anakarasında Maraton Ovası'nda karaya çıkan Pers Ordusu burada gerçekleşen Maraton Muharebesi'nde kesin bir yenilgiye uğramıştır. Bu yenilgi istilanın sonunu belirlemiş, Pers Ordusu ve Donanması Asya kıyılarına geri çekilmiştir.[18]
I. Darius bu yenilgi ardından daha büyük bir ordu ve donanma teşkil etmeye başlamıştır. Ancak hazırlıklar tamamlanmadan ölmüştür.[19] Tahta geçen oğlu I. Serhas babasının başlattığı hazırlıları yürütmeye devam etmiştir.[20] Bu hazırlıklar sürerken Atina ve Sparta dışındaki diğer Grek kent devletlerine Pers hakimiyetini kabul etmelerini isteyen elçiler gönderildi. Atina ve Sparta, Darius'un aynı amaçla göndermiş olduğu elçileri öldürmüştüler. Dolayısıyla bu iki kent devleti zaten Pers İmparatorluğu ile savaş durumundaydılar. Bir kısım kent devleti Pers iradesine boyun eğerken diğerleri Sparta ve Atina etrafında bir ittifak oluşturmak üzere toplandılar. Bu gelişmeler, MÖ 481 yılının sonbaharı sonlarında Korint'te Grek kent devletleri temsilcilerinin bir araya geldiği bir konferans toplanmasına varmıştır. Bu konferansta Grek kent devletleri arasında ittifak oluşturan bir konfederasyon kurulmuştur.[21] Esasen halen birçoğu kendi arasında savaş durumunda olan Grek kent devletlerinin böylesi bir ittifak içine girebilmeleri oldukça dikkat çekicidir.[22]
Grek İttifakı başlangıçta Pers kuvvetlerinin Yunanistan'ın kuzey yaklaşımlarının karada önlenmesi yönünde bir strateji belirlemiştir.[23] Bu gerçekleştirilemeyince üzerinde karar kılınan engelleme hattı karada Termopylae Geçidi, denizde ise Artemision Boğazı olmuştur. Buna göre Grek İttifak Donanması Artemision Boğazı'nı, Sparta kralı I. Leonidas komutasındaki birleşik ordu ise Geçidi tutmuştur. Termopylae Muharebesi'nde Leonidas kuvvetleri, kendilerinden kat kat üstün Pers Ordusu karşısında son derece başarılı bir muharebe vererek hatlarını altı gün boyunca savunmuştur. Ancak savunmanın çevresini dolaşan bir dağ yolundan geçen güçlü bir Pers kuvveti tarafından kuşatılma tehlikesi ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine ordunun büyük kısmı geri çekilirken Geçit'te Spartalı ve Thespialı bir kısım kuvvet artçı olarak kalmıştır. Kral I. Leonidas komutasındaki bu artçı birlik sonunda kuşatılarak tümüyle imha edildi.[24] Aynı günlerde Artemision'da da bir dizi deniz muharebesi yaşanmış, ancak taraflar birbirlerine karşı bir üstünlük sağlayamamıştı. Ancak Termopylae Geçidi'nin düştüğü haberi alınınca, zaten durum denk de olsa ağır kayıplar vermiş olan Donanma geri çekilmiştir.[25]
Termopylae'yi geçen Pers Ordusu Boetiae topraklarına girerek teslim olmayan[26] Platea ve Thespiae kentlerini yağmaladı ve ateşe verdi. Bu arada açık tehlike altındaki Atina tahliye edilmeye başlanmıştı.[27] Aynı zamanda Grek İttifak Ordusu Korint Kıstağı'nda savunma tertibatı almak için çalışmalara başlamıştır.[28] I. Serhas kış fırtınaları başlamadan önce Yunanistan'ın istilasını tamamlayabilmek için Grek İttifakı kuvvetlerini nihai ve ezici bir yenilgiye uğratmak amacındaydı. Diğer yandan Grek İttifakı da Pers Donanması'nı kesin yenilgiye uğratarak Mora Yarımadası'nı güven altına almak peşindeydiler.[29] İki tarafın bu yönelişi Salamis Deniz Muharebesi ile sonuçlanmıştır. Bu muharebede Grek İttifak Donanması Pers Donanması üzerinde kesin bir galibiyet sağladı. Bu Pers yenilgisi istila girişimi için bir dönüm noktasını belirlemiştir.[30]
Salamis'teki yenilginin ardından I. Serhas Herodot'a göre ordunun büyük bir bölümüyle birlikte Asya topraklarına çekilmiştir. Herodot, Serhas'ın bir Grek filosunun Çanakkale Boğazı'na hareket ederek burada Pers Ordusu'nun Avrupa'ya geçmekte kullandığı duba köprüleri imha edeceğinden endişe etmiştir. Bu köprüler Pers Ordusu'nun aynı zamanda geri çekilme ve kara ikmal hattıydı.[31] Serhas Asya'ya çekilirken seçkin piyade ve süvari unsurlarından oluşan bir orduyu General Mardonius komutasında Yunanistan'da bırakmıştı. Mardonius bir sonraki sene Yunanistan'ın istilasını tamamlamakla görevlidir.[32] General Mardonius Attika'dan çekildi ve kışı Teselya'da geçirdi.[33] Bu sayede Atinalılar yağmalanmış, ateşe verilmiş kentlerine geri dönmüşlerdir.[30] Ancak bu kış süresince Grek İttifakı'nda bazı anlaşmazlıklar, gerginlikler ortaya çıkmıştır. İttifak'ın savunma stratejisi Atina açısından eşitsiz bir durum yaratmaktadır. Her şeyden önce Atina Filosu Grek İttifak Donanması'nın en büyük bileşeniydi. Fakat kara savunması için seçilen Korint Kıstağı Atina'nın güneyinde kalıyordu ve kentin savunması yönünden işlevsizdi. Bu durumda Atina Grek İttifak Ordusu'nun savunmayı daha kuzeyde yapmasını istemiştir.[30] Bu isteğin yerine getirilmemesi üzerine Atina Filosu bahar aylarında Grek İttifakı Donanması'ndan çekilmiştir. Donanma, Sparta Kralı Leotychides komutası altında Delos Adası'nda demirlidir. Pers Donanması'ndan sağlam kalan gemiler de Sisam Adası 'na çekilmiştir. Her iki donanma da muharebeye girmek konusunda isteksizdir.[34] Karada da benzer bir durum vardır. General Mardonius Korint Kıstağı'na saldırmanın sonuç getirmeyeceğini bildiğinden Teselya'da hareketsizdir. Diğer yandan Grek İttifakı da Mora dışına kuvvet göndermeyi kabul etmemiştir.[30]
General Mardonius, açmazdan çıkmanın bir yolu olarak Atina'yı ve filosunu kazanmak için Makedonya Kralı I. Aleksandros'un aracılığı ile barış teklifinde bulunmuştur. Teklif, Atina'ya egemenlik haklarının korunmasını ve topraklarını genişletme olanağı getiriyordu.[34] Atina, bir Sparta delegasyonunun bu tekliften haberdar olduğundan emindi ve öneriyi reddetti. Esasen Pers gölgesinde yerel bir güç olmaya da razı değillerdi.[34]
Barış önerisinin reddedilmesi üzerine Mardonius kuvvetleri güneye doğru yürüyüşe geçirildi. Atina yeniden tahliye edildi ve kent Pers kuvvetlerine bırakıldı. Atinalılara yeniden barış teklif edildi, bu kez Salamis'ten reddedildi. Atina, Megara ve Platea ile birlikte Sparta'ya elçiler göndererek yardım istedi.[35] Pers önerisini kabul etmeyi de bir tehdit olarak ortaya koydu.[36] Herodot, bu tarihte Sparta'da Hyacinthus festivalinin kutlamaları olduğunu yazmaktadır.[35] Bu yüzden bir karara varılmakta geciktirdiler. Bir yandan da Korint Kıstağı'ndaki tahkimatta yoğun bir biçimde çalışılmaya devam ediliyordu. Böylece on gün geçti.[37] Bu arada Tegea'dan bir konuk, Spartalıları Atina Pers iradesine boyun eğecek olursa bunun tüm Yunanistan için büyük bir tehlike yaratacağı konusunda ikna edici biçimde uyarmıştır.[38] Tam da ertesi gün Atina elçileri Sparta'ya bir ültimatom verdiler. Ne var ki Pausanias komutası altında beş bin hoplitlik bir Sparta Ordusu zaten şafaktan önce Persler üzerine yürüyüşe geçirilmişti.[39] Bunun üzerine Xanthippus komutasındaki Atina Filosu Delos'a hareket ederek Grek İttifak Donanması'na katılmıştır.
Muharebe öncesi
Grek Donanması, Sakız 'dan gelen altı kişilik bir heyetin sürüklemesiyle daha sonra Aegina'dan Delos'a hareket etti.[40] Atina Donanması'nın katılmasından kısa süre sonra Sisam'dan üç kişilik bir delegasyon daha gizlice Delos'a gelmiştir. Delegasyon, eğer Grek İttifak Donanması'nı Ege kıyılarında görürlerse İyon kentlerinin ayaklanacağı haberini getirdi. Ayrıca Pers Donanması'nın zayıf durumda bulunduğu ve sayıca daha az olduğu ifade edildi. Böyle bir fırsat kolay kolay ele geçmezdi. Bu söylediklerinin teminatı olarak gemilerde rehine olarak kalmaya razıydılar.[41] Yine bile Leotychides delegelerin yardım isteğine ve İyonya'yı özgürlüğüne kavuşturmaya hazır değildir. Delegelere bu konuda bir söz vermedi. Ancak onlar da bir söz koparmadan ayrılmaya niyetli değillerdi. Aslında Herodot burada ilginç bir tablo ortaya koymaktadır. Pers Donanması Sisam'ı, Grek İttifakı Donanması da Delos'u esas alıyor ve iki taraf da Ege'ye açılmaktan kaçınıyor.[42] Yine de geleneksel olarak kehanet için kurban kesildi[43] ve kehanetlerin de olumlu olduğuna bakarak[44] Donanma'nın Spartalı komutanı Leotychides, Pers Donanması'na saldırmaya karar vermiştir. Grek İttifak Donanması Sisam için yelken açtı.[45]
Pers Donanması Salamis'den ayrıldıktan sonra kışın büyük bir bölümünü Kyme Limanı'nda geçirmiştir. Daha sonra ilk bahar başlarında İyon unsurların kaçmasını önlemek amacıyla Sisam'a gitmiştir.[43] Bu anda donanmanın komutası Mardontes, Artayntes ve Itramitres üzerindedir.[46] Uğranılan yenilgi sonrasında Ege'nin batı yönünde bir harekatta yanaşmıyorlar, İyonya'da olası bir ayaklanma için bölgede kalmayı yeğliyorlardı.[46] Sisam'da toplanan bu filo, İyon gemileriyle birlikte 300 parçalık bir donanmadır.[46] Pers Donanma Komutanlığı, Salamis'den sonra Grek Donanması tarafından izlenmemiş olmasına dayanarak, Grek İttifakı Donanması'nın Batı Anadolu kıyılarına kadar geleceğini düşünmüyordu. Greklerin kendi topraklarını korumada kalacakları düşünülüyordu. Zaten General Mardonius'un Yunanistan'da kontrolü elde tutacağına inalıyordu.[47] Fakat Grek İttifak Donanması'nın üzerlerine geldiği haberini alan Pers Donanması Sisam'dan ayrılarak İyonya kıyılarına hareket etmiştir.[45] Herodot Pers savaş konseyinde bir deniz muharebesinde Grek İttifakı Donanması'yla başa çıkamayacakları kararı verilmiş olduğunu yazmaktadır.[45] Fenike gemileri gönderilerek[45] Donanma'nın diğer gemileri Dilek Dağı kıyılarına hareket etmiştir. Herodot Fenike filosunun gönderilme nedeni hakkında bir şey yazmamıştır.[45] Serhas'ın bölgede, İyonya'daki Pers güvenliği için tutulan Tigranes komutasındaki 60 bin kişilik ordusu da bölgede bulunmaktadır.[48] Pers Donanması Komutanlığı da bu ordunun korumasına sığınmaya karar vermiştir.[48] Persler gemileri Dilek Dağı güneyindeki sahile çektiler ve gemilerle kampın etrafına ağaç bir savunma duvarı yaptılar.[49] Seçtikleri bölgede, Platea'da olduğu gibi Demeter'e adanmış bir kutsal alan vardı.[43] İşin ilginç yanı Platea Muharebesi de, Mykale Muharebesi de Demeter'e adanmış kutsal mekanların yakınlarında gerçekleşmiştir.[50]
Sisam civarında Pers Donanmasını bulamayan Grek İttifakı Donanması bir belirsizlik içine düşmüştür.[51] Delos'a geri dönmeyi ya da Çanakkale Boğazı'na yelken açmayı tartıştılar.[51] Sonunda Batı Anadolu kıyılarına yelken açmaya karar verdiler.[51] Doğal olarak bir deniz savaşı için hareket halindeydiler ve bunun için gereken hazırlıkları yaparak gemileri bordalama iskeleleriyle donattılar.[52] Dilek Yarımadası'nın güney kıyılarında seyir halindeyken Pers kampını gördüler.[44] Ancak Mykale açıklarına ulaştıklarında Pers Donanması denize açılarak bir muharebe düzeni almadı, tersine kampın güvenliği içinde kalmayı tercih etti. Bunun üzerine Leotychides Pers kampına olabildiğince yaklaşarak yüksek sesle İyonlara seslenmiş, onları Perslere karşı ayaklanmaya çağırmıştır.[52]
Herodot, iletilen bu mesajın ikili amacı olduğunu ileri sürmektedir. Öncelikle İyonlar'ın Perslerden habersiz olarak kendi yanlarında çarpışmasını sağlamak, bu olmazsa en azından çatışmanın dışında kalmaya ikna etmek. Diğer yandan eğer Perslerin bu mesajdan haberi olursa, İyonlara karşı güvensizlik duymalarını sağlamak.[53] Bu mesaj gönderildikten sonra Grek askerleri karaya çıkarıldı ve kampa saldırma için hazırlıklara başlandı.[54] Persler de Greklerin karaya çıkıp savaş düzeni aldığını görünce savaş için hazırlandılar. İlk yaptıkları şey Sisamlı askerleri silahtan arındırmak olmuştur. Savaş sırasında Grek kuvvetlerine katılacağı tahmin ediliyordu.[54] Sisamlılara karşı duyulan bu güvensizlik, Salamis'de ele geçirilen ve Sisam'a getirilen 500 Atinalı savaş esirinin, Sisamlılarca fidye ödenerek serbest bırakılması ve Atina'ya dönmelerinin sağlanması yüzündendir.[55] Yine taraf değiştireceğinden kuşkulanılan Miletliler ise, ülkelerini en iyi onların bildiği bahanesiyle Dilek Dağı geçitlerini tutmak üzere kamp dışına gönderilmiştir.[56] Bu şekilde iki olası iç tehlike ortadan kaldırılmış oldu. Kampta kalan Pers kuvvetleri bu önlemlerin ardından savaşmak için hazırlıklara giriştiler. Grek komutanlığı, görece az sayıdaki denizciyi de savaş için karaya çıkartmıştır. Bu ek savaşçıların onların daha kendine güvenli hareket etmesine yol açtığı, bunun da Pers kuvvetlerinin kampın güvenliğini terk ederek dışarı çıkmasını teşvik ettiği ileri sürülmüştür.[57]
Herodot, Grek kuvvetleri Pers kampına yaklaşırken ordu içinde Platea'da zafer kazanıldığı haberinin yayıldığını yazmaktadır.[58] Diodorus da Leotychides'in muharebe başlamadan önce Platea zaferi haberini aldığını bildirmektedir.[59] Bu haber ordunun moralini yükseltti ve burada da bir zafer kazanmak için ileri atıldılar.[58] Ancak her iki muharebe de aynı gün gerçekleşmiştir. Herodot'a göre Platea günün erken saatlerinde, Mykale ise öğleden sonra olmuştur.[60] Haberin bu kadar kısa sürede Mykale'ye ulaşmış olması olanaksız görülmektedir. Fakat iki tarihçinin de aynı şeyi yazması, bu durumun doğru olmasını gerektirir. Yine de bunun bir açıklaması olabilir. Platea Muharebesi'nin hemen ardından General Pausanias'ın Pers Komutanlığı'nın Asya ile haberleşme için kullandığı ateşle haberleşme sistemini ele geçirdiği ileri sürülmüştür. Bu yolla Mykale'deki Grek Donanması'na Plateaa zaferi haberi iletilmiş olabilir.[61] Bu yaklaşım açıklayıcı olabilir, fakat eninde sonunda bir teoridir.[57]
Kuvvetler
Pers kuvvetleri
Dilek Dağı eteklerindeki muharebeye dahil olan Pers gemilerinin ve askerlerinin sayısı meselesi, Yunan-Pers Savaşları'nın birçok muharebesinde olduğu gibi çok açık değildir. Ancak Pers Donanması'nın Grek İttifakı Donanması'yla bir muharebeye girmekten kaçınmasına bakarak yaklaşık olarak eş ya da daha düşük güçte olduğunu söylemek olanaklıdır.[46][62] Herodot Pers Donanması'nda, İyon ve diğer katılmalarla birlikte 300 gemi olduğunu yazmaktadır.[46] Muharebeden önce Fenike gemilerinin bölgeden ayrılması sonucu Pers Donanması'nda gemi sayısı azalmıştır.[45] Grek İttifakı Donanması'nda Salamis'de ise 378 gemi olduğunu biliyoruz. Ancak uğranılan ciddi kayıplardan sonra Grek Donanması'ndaki gemi sayısının 300 civarında bulunması olasıdır.[62]
Diodorus kampı ve gemileri koruyan 100 bin Pers savaşçısı olduğunu yazar.[63] Herodot ise General Tigranes komutası altında 60 bin savaşçıdan söz etmektedir.[45] Bu durumda Pers Donanması'nda 40 bin savaşçı olmalıdır. Herodot, Pers Donanması'nda gemi başına 200 adam olduğunu yazar. Salamis'teki yenilgiden dolayı pek çok gemide eksik personel olduğu düşünülebilir. Buna göre 200 - 300 Pers gemisinde 40 bin rakamı, Herodot'un hesaplamasına uygundur. Ancak 100 bin rakamı fazlasıyla abartılıdır. Pers kampının 100 bin savaşçıyı ve 200 - 300 gemiyi alacak büyüklükte olduğunu düşünmek zordur. General Mardonius'un Platea'daki kampı, 70 – 120 askeri alacak ölçüde planlandı ve geniş bir zaman aralığında inşa edildi.[64][65][66] Dilek Dağı eteklerindeki Pers kampının daha büyük bir kamp olmasını olası görünmemektedir. Dolayısıyla Herodot'un 60 bin rakamı daha gerçeğe yakın görülmektedir. Bu rakam, Pers savaşçılarının kamp dışında muharebeye kalkışmalarını da anlamlı göstermektedir, Grek kuvvetlerinden sayıca kesin olarak üstün olduklarını görerek güvenli hareket ettiler.[57][67]
Grek kuvvetleri
Grek gemi ve savaşçı sayısı da aynı şekilde tartışmalıdır. Herodot, General Leotychides komutası altında Aegina'da toplanan 110 trireme olduğunu yazmaktadır.[68] Ancak önceki yıl Artemision'da Grek İttifakı Donanması'nda 271[69], Salamis'te ise 378 trireme savaşa girmişti.[70] Salamis'te Grek İttifakı Donanması'nın ağır sayılacak bir kayba uğramadığı biliniyor. Bu durumda en azından Pers Donanması gücünde olması beklenir.[62] Diodorus Grek İttifakı Donanması'nda 250 gemi olduğunu yazmaktadır. Bu rakam, savaş öncesi yılların durumuyla daha uyumludur.[63] Bu iki rakam, Xanthippus komutasındaki Atina Filosu katılmadan önce Leotychides'in emrinde 110 trireme olduğu farz edilerek uyumlu hale getirilebilir. Bu tarihçi Holland'ın yaklaşımıdır ve Pers Donanması'ndan kalan kuvvetle çatışmaya girebilecek güçte bir Grek Donanması'na işaret eder.[57]
Atina Platea'ya 8 bin hoplit göndermiş olmasına[71] karşın Mykale için de hoplit çıkarabilecek durumdadır. Triremelerde kürekçi olarak, kendisini bir hoplit gibi teçhiz etmeye parasal olanakları yetmeyen daha yoksul sınıflardan insanlar alınıyordu.[72] Bir triremenin standart olarak taşıdığı mürettebat, 14'ü asker olmak üzere 200 adamdır.[73] Yunanistan'a ikinci Pers seferinde her Pers triremesine fazladan otuz asker yüklenmiştir.[74] Bu durum muhtemelen ilk sefer için de geçerlidir. Tüm istila kuvvetlerinin triremelerle taşınmış olması mümkündür.[73] Diğer yandan Sakız Adası'ndan triremeler Lade Deniz Muharebesi sırasında 40 asker taşımıştır. Bir triremenin muhtemelen en fazla 40-45 asker taşıyabileceği ileri sürülmektedir. Daha fazla asker yüklenmesinde geminin dengesi tehlikeli biçimde bozulacaktır.[75] Pers Donanması için verilen bu rakamların Grek Donanması için de geçerli olduğunu varsaymak mantıklıdır. Bu rakamlar bir arada değerlendirilirse Grek kuvvetleri için 3,300 – 11,250 ağır zırhlı olmak üzere 22 bin – 58 bin kişilik bir kuvvet denilebilir. Bazı kaynaklarda verilen 40 bin sayısı da bu rakamların ortalama bir değeridir.[76] Ancak kürekçilerin silahlı olmadığı, dolayısıyla yüz yüze çatışmada sadece askerlerin yer aldığı düşünülmelidir.[57]
Stratejik ve taktik yaklaşımlar
Her iki taraf açısından da, karşı tarafın donanmasını imha etmek çok net bir stratejik avantaj sağlayacaktır. Ancak bunun için saldırıya geçmek, kendi donanmasını elden çıkarmış olma riskini de göze almayı gerektirecektir. Bu bağlamda tarafların hareket tarzı, stratejik gerekliliklerden daha çok, morale ve muharebeyi kazanabileceğine olan inanca bağlıdır. Pers Donanması personeli demoralize durumdadır, komutanlar kararsızdır. Bu nedenle sonucunu pek umut verici bulmadıkları bir deniz muharebesinden kaçınmayı tercih etmiştir.[45][46][62][63] Diğer yanda Grek Komutanlığı başlarda Persler gibi muharebeye girmek yanlısı değildi. Ancak Pers Donanması hakkında bilgi edinince moral üstünlüklerinden sonuna kadar yararlanmaya karar verildi.
Taktik olarak Pers Donanması'nın denizde avantajı elde tutması beklenirdi. Atina Filosu her ne kadar Artemision'da ve Salamis'te savaşmışsa da mürettebat halen deneyimsiz sayılırdı.[77] Yine de Persler, General Tigranes komutasındaki kuvvetlerle birleşerek karadaki kampın güvenliğine sığınmayı tercih ettiler.[45] Ancak Grek Donanması karaya asker çıkarınca tahkimat gerisinde kalıp savunma yapmak yerine açık alana çıkarak muharebeyi burada kabul ettiler.[63] Ne var ki Termopylae ve Maraton, hafif piyadenin sayısal üstünlüğünün ağır silahlı hoplitler karşısında avantaj sağlamadığını ortaya koymuştu. Burada da hoplitler savaşın gidişatın belirledi.[78]
Muharebe
Grek kuvvetleri iki kanat halinde muharebe düzeni almıştır. Sağ kanat Atina, Korint, Sikyon ve Troezen birliklerinden, sol kanat ise Sparta ve diğer kentlerin birliklerinden oluşmuştur.[79] Sağ kanat, kumsalda dizilmişti, dolayısıyla daha düz ve alçak arazideydi. Diğer kanat ise vadi ve tepeler arasına dizilmişti ve daha engebeli bir arazi üzerinden saldıracaktı.[79] Sonuç olarak sağ kanat doğrudan Pers kampına ilerlerken sol kanat, dağ tarafındaki daha engebeli araziyi geçerek kuşatma manevrasına girişmiştir.[79] Böylece sağ kanat Perslerle muharebeye girdiğinde sol kanat halen yaklaşma yürüyüşündeydi.[79] Herodot muharebenin başlarında Perslerin "kalkanları dik tuttukaları sürece" başarılı bir mücadele verdiklerini anlatmaktadır.[80] Bu arada Atinalılar ve onlarla birlikteki diğer birlikler, zaferi Spartalılar'dan önce kazanmak isteğiyle daha bir şevkle saldırdılar.[80] Persler bir süre daha muharebeyi sürdürdüler. Ancak kalkan hattı yarılınca[81] yine de direndiler, fakat sonunda çözülüp kampa doğru çekilmeye başladılar.[81] Grek sağ kanadı bu çekilmeyi kampa kadar takip etti. Pers kuvvetleri bir süre daha duvarları savundular, ancak duvarlar yıkılmaya başlayınca çözülme de başladı.[81] Pers dışındaki askerlerin çoğu kamptan da kaçtılar. Persler ise bir araya toplanarak kampa giren Greklerle çarpışmayı sürdürdüler.[82] Kısa süre sonra Grek sol kanadı kampı kuşattı. Bütünüyle sarılmış olan Pers kuvvetleri için bozgun kaçınılmaz oldu.[57][83]
Herodot, çatışmanın gidişatının hızla değiştiğini gören silahsızlandırılmış Sisamlıların da ellerine geçirdikleriyle Greklerin safında muharebeye girdiklerini yazmıştır. Sisamlıların bu atağı diğer diğer İyon unsurlar da harekete geçirmiştir.[84] Bu katılımların muharebenin hangi evresinde olduğu açık değildir. Sisamlar, silahsızlandırıldıklarına göre ileri muharebe hattında değillerdi. Dolayısıyla Grek saflarında muharebeye katılmaları, Perslerin kampa çekilmesinden sonra olması gerekir. Yine de Herodot, savaşın dengesi halen kararsızken, asılıyken Sisamlıların harekete geçtiğini belirtir.[84] Bu arada Dilek Dağı geçitlerini tutmak için gönderilen Miletliler de harekete geçerek Pers askerlerine saldırdılar.[84] Başta kaçan Pers askerlerini yanlış yönlendirip Grek birliklerinin arasına göndermişlerdi. Daha sonra savaşın sonucu açıkça belli olunca kendileri de kaçan Pers askerlerini öldürmeye başladılar.[85] Aslında Miletlilerin dağ geçitlerine gönderilmesi sadece onların ihanet olasılığına karşı alınmış bir önlem değildi. Aynı zamanda, işler ters giderse Pers Ordusu'nun Dilek Dağı yamaçlarına çekilmekerine de olanak sağlayacaktı. Fakat şimdi Miletliler onların üzerine çullanmıştı.[85]
Herodot tarafların kayıpları hakkında bir rakam vermemektedir. Sadece her iki tarafın kayıplarının da ağır olduğunu yazar. Sikyon kayıpları özellikle ağırdır, generalleri Perilaus muharebede ölmüştür.[83] Herodot'a göre en başarılı muharebe eden unsurlar sırasıyla Atinalılar, Korintliler, Troezenliler ve Sikyonlulardır.[86] Muharebede ölen Pers komutanları general Mardontes ve Tigranes de vardır. Pers Donanması'nın amiralleri Artayntes ve Ithanitres ise kaçıp kurtulmayı başarmıştır.[82] Artayntes Sard'a ulaşmayı başardı. Serhas'ın kardeşi onu korkaklıkla suçlayınca kılıcını çekip üzerine yürüdü ama derhal etkisiz hale getirildi.[87] Herodot bir kısım Pers askerinin de kurtulmayı başardığını ve Sard'a yürüdüklerini belirtir.[88] Diodorus ise 40 bin Pers askerinin öldüğünü yazmaktadır. O da kurtulanların Sard'a kaçtığını belirtmiştir.[67]
Sonuçları ve devamı
Sparta birliği girdiğinde kampı yağmaladı ve karaya çekilmiş Pers gemilerini ateşe verdiler.[89] Daha sonra Sisam'a dönerek bir sonraki harekatı tartıştılar.[89] Spartalılar, saldırıya açık olan İyonlara yardım konusunda istekli değillerdi ve Yunanistan'a dönmekten yanaydılar.[90] Ancak çekilirlerse, Perslerin İyonların ayaklanmasına olanak vermeyeceği de ortadadır.</ref>Herodot, 9.106.2</ref> General Leotychides, İyonya'daki Grek nüfusu Yunanistan anakarasına tahliye etmeyi önermiştir. Gerekçe olarak bir sonraki Pers saldırılarında İyonya'yı savunma olanağı olmamasıdır. General Xanthippus ise bu görüşe, İyon kentlerinin başlangıçlarından beri birer Grek kolonisi olması nedeniyle şiddetle karşı çıkmıştır.[91] Esasen Mykale'deki Grek zaferi, Batı Anadolu'daki bazı kent devletlerinin Pers hakimiyetine baş kaldırarak bağımsızlıklarını ilan etmelerine neden olmuştu.[92] Diğer bir bakışla İyonlar Pers hakimiyetine karşı ikinci kez ayaklanmışlardır.[85] İyonya'daki Grek kentleri daha sonra Perslere karşı Atina liderliğinde Attik Delos Birliği'ni oluşturacaklardır.[89]
Aynı gün gerçekleşen Plateaa Muharebesi ve Mykale Muharebesi sonucunda karada Pers Ordusu, denizde de Donanması tümüyle imha edilmiş, böylece Yunanistan'a yönelen Pers istilası da sona ermiştir. Ayrıca gelecekte yeni bir istila girişimi olasılığı da zayıflamıştı. Yine de Grekler Serhas'ın bir başka girişime kalkışacağı yönünde endişe yaşamaya devam etmişlerdir. Buna karşın Serhas'ın Yunanistan'ı istila etme kararlılığı zaman içinde giderek zayıfladı.[93]
Mykale Muharebesi'nin ardından Grek İttifakı Donanması Çanakkale Boğazı'na hareket etmiştir. Amaçları buradaki, ordusunu Avrupa topraklarına geçirmek için Serhas'ın yaptırdığı duba köprüleri imha etmektir.[94] Ancak bu işin daha önce yapılmış olduğunu gördüler.[95] Mora gemileri Yunanistan'a dönerken Atina Filosu halen Pers kontrolünde olan Gelibolu Yarımadası'na saldırmak için bölgede kalmıştır.[96] Bölgede kalan Pers kuvvetleri, müttefikleri Sestos kentini tahkim ederek bölgenin en güçlü savunulan yerleşimi haline getirmişlerdi. Bölgeye ulaşınca Atinalılar kenti kuşattı. Uzun bir kuşatmadan sonra kent düşmüştür. Sestos'un alınmasıyla Grekler için yeni bir dönem, karşı taarruz dönemi başlamıştır. Herodot'un çalışması da Sestos Kuşatması'ya sona ermektedir. Bu olayları izleyen otuz yıl içinde başta Atina egemen Attik Delos Birliği olmak üzere Grek yayılması Pers kontrolünü tüm Trakya'dan, Makedonya'dan, Ege Adaları'ndan ve İyonya'dan sürüp atacaklardır.[97] Pers İmparatorluğu ile Yunanistan arasında barış MÖ 449 yılındaki Callias Barışı[98] ile kurulmuş ve yarım yüzyıllık savaşı sona erdirmiştir.[97]
Önemi
Mykale ve Plateaa antik tarihin oldukça önemli muharebeleri arasındadır. Bu iki muharebeyle Pers istila girişimi kesin olarak sona erdirilmişti.[97] Salamis Deniz Muharebesi Yunanistan'ın kalan bölümünü yakın bir istiladan kurtarmıştır. Ancak Yunanistan'ın büyükçe bir bölümü halen Pers istilası altındaydı. Mykale ve Plateaa ise Yunanistan'daki Pers kontrolünü kırıp atmış ve istila tehdidini bütün bütün ortadan kaldırmıştır.[97] Mykale Muharebesi'nin esas önemi ise Ege Denizi'ndeki Pers deniz hakimiyetine son vermiş olmasıdır.[43] Tüm bunlar her iki muharebenin askeri bakış açısından önemini vurgular. Daha önemli bağlam, bu iki muharebenin getirdiği politik sonuçlardır. Batı Anadolu, kısa bir süre içinde Pers hakimiyetinden kurtulacak ve Attik Delos Birliği çerçevesinde politik – askeri bir birlik oluşturacaktır.[44]
Her iki muharebe de ne var ki Termopylae Muharebesi, Salamis Deniz Muharebesi ve Maraton Muharebesi kadar ünlü muharebeler değildirler. Bunu açıklamak zor olabilir. Termopylae'nin ününün nedenini, sayıca çok büyük kuvvetler karşısında kararlı direnmede aramak mümkündür.[3] Platea ve Mykale muharebelerinde ise kuvvetler arasındaki eşitsizlik daha sığdı. Üstelik savaşın belirsizliği daha sınırlıydı, hatta Grekler muharebeyi kazanabileceklerini az çok biliyorlardı.[97][99] Askeri olarak bakıldığında, her iki muharebe de hoplitlerin hafif piyade karşısındaki üstünlüğünü yeniden ortaya koymuştur.[100] Bu durum karşısında Pers İmparatorluğu sonraki yıllarda Grek paralı askerler istihdam etmeye başlamıştır.[101] Xenophon'un Anabasis'inde (Birinci Kitap, ilk bölümler) açıklanmaktadır.
Dış bağlantılar
Kaynakça
- ↑ languages.siu.edu
- ↑ Cicero, On the Laws I, 5
- 1 2 3 4 Holland, Sh.: xvi–xvii.
- ↑ Thucydides, History of the Peloponnesian War, e.g. I, 22
- 1 2 Finley, Sh.: 15.
- ↑ Holland, Sh.: xxiv.
- ↑ David Pipes, Herodotus: Father of History, Father of Lies|accessdate
- ↑ Holland, Sh.: 377.
- ↑ Fehling, Sh.: 1 – 277.
- ↑ Diodorus Siculus, Bibliotheca Historica, XI, 28–34
- ↑ Herodot, 9.81 Dipnot
- ↑ Holland, Sh.: 47 – 55
- ↑ Holland, Sh.: 203
- ↑ Herodot, 5.105.2
- ↑ Holland, 171–178
- ↑ Herodot, 6.44.1
- ↑ Herodot, 6.94.2
- ↑ Herodot, 6.116.1
- ↑ Holland, Sh.: 206 – 208
- ↑ Holland, Sh.: 208 – 211
- ↑ Herodot, 7.145.1
- ↑ Holland, Sh.: 226
- ↑ Holland, Sh.: 255 - 257
- ↑ Holland, Sh.: 292 – 294
- ↑ Herodot, 8.21.2
- ↑ Military History
- ↑ Herodot 8.40.1
- ↑ Herodot, 8.71.1
- ↑ Holland, Sh.: 303
- 1 2 3 4 Holland, Sh.: 333–335
- ↑ Herodot, 8.97.1
- ↑ Holland, Sh.: 327 – 329
- ↑ Holland, Sh.: 330
- 1 2 3 Holland, Sh.: 336 – 338
- 1 2 Herodot, 9.7.1
- ↑ Herodot, 9.7A.1 - 2 - 7B
- ↑ Herodot, 9.8.1
- ↑ Herodot, 9.9.1 - 2
- ↑ Herodot, 9.10.1
- ↑ Herodot, 8.132.1 - 2
- ↑ Herodot, 9.90
- ↑ Herodot, 8.132.3
- 1 2 3 4 Encyclopaedia Iranica
- 1 2 3 livius.org - Mycale
- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Herodot, 9.96.1
- 1 2 3 4 5 6 Herodot 8.130.2
- ↑ Herodot, 8.130.3
- 1 2 Herodot, 9.96.2
- ↑ Herodot, 9.96.3
- ↑ Herodot, 9.101.1
- 1 2 3 Herodot, 9.98.1
- 1 2 Herodot, 9.98.2
- ↑ Herodot, 9.98.4
- 1 2 Herodot, 9.99.1
- ↑ Herodot 9.99.2
- ↑ Herodot, 9.99.3
- 1 2 3 4 5 6 Holland, Sh.: 357 – 358
- 1 2 Herodot, 9.100.1
- ↑ Diodorus, 11.35.2
- ↑ Herodot, 9.101.2
- ↑ Green, Sh.: 281
- 1 2 3 4 Diodorus XI, 19
- 1 2 3 4 Diodorus XI, 34
- ↑ Holland, Sh.: 343
- ↑ Connolly, Sh.: 29
- ↑ Lazenby, Sh.: 227 – 228
- 1 2 Diodorus XI, 36
- ↑ Herodot, 8.131.1
- ↑ Herodot, 8.2.1
- ↑ Herodot, 8.48
- ↑ Herodot, 9.28.6
- ↑ Holland, Sh.: 217
- 1 2 Lazenby, Sh.: 46.
- ↑ Herodot, 7.184.2
- ↑ Goldsworthy, Sh.: 103.
- ↑ BBC 'h2g2' website
- ↑ Holland, Sh.: 278
- ↑ Holland, Sh.: 194 – 197
- 1 2 3 4 Herodot, 9.102.1
- 1 2 Herodot, 9.102.2
- 1 2 3 Herodot, 9.102.3
- 1 2 Herodot, 9.102.4
- 1 2 Herodot, 9.103.1
- 1 2 3 Herodot, 9.103.2
- 1 2 3 Herodot, 9.104.1
- ↑ Herodot, 9.105.1
- ↑ The Ancient Library, Artayntes
- ↑ Herodot, 9.107.1
- 1 2 3 Herodot 9.106.1
- ↑ BBC
- ↑ Herodot, 9.106.3
- ↑ Murat Arslan, Pausanias'ın Byzantion Hakimiyeti ve Komplo Teorisi Sh.: 52
- ↑ Holland, Sh.: 358–359
- ↑ Herodot, 9.106.4
- ↑ Herodot, 9.114.1
- ↑ Herodot, 9.114.2
- 1 2 3 4 5 Holland, Sh.: 359–363
- ↑ Adalya XIV 2011 sh.: 190
- ↑ Holland, Sh.: 336–340
- ↑ Holland, Sh.: 358–359
- ↑ Xenophon, Anabasis
Kaynaklar
Antik kaynaklar
- * Histories İngilizce
- * Herodotos, Tarih - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- Diodorus, Bibliotheke Historike
- Ctesias, Persica
Günümüz kaynakları
- Tom Holland, Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West Abacus
- Peter Green, The Greco-Persian Wars University of California Press
- Philip de Souza, The Greek and Persian Wars Osprey Publishing
- J. F. Lazenby, The Defence of Greece 490 - 479 BC Aris & Phillips Ltd.
- Barry Strauss, The Battle of Salamis: The Naval Encounter That Saved Greece—and Western Civilization New York: Simon and Schuster, 2004
- G. Grote, A History of Greece: Part II
|