Termopylae Muharebesi
Termopylae Muharebesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Yunan-Pers Savaşları | |||||||
Falanks hatları | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Grek kent devletleri | Akamenid İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
I. Leonidas † Demophilus † Leontiades |
I. Serhas, Mardonius Abrocomes † Hyperanthes † Hydarnes | ||||||
Güçler | |||||||
5.200 (Herodot) 7.400 (Diodorus) 11.200 (Pausanias) |
2,6 mio. (Herodot[3]) 800 bin (Ctesias[4]) 70 bin – 300 bin (Günümüz tarihçileri) | ||||||
Kayıplar | |||||||
4 bin (Herodot[5]) | 20 bin (Herodot[6]) |
Termopylae Muharebesi, Akamenid İmparatorluğu'nun Yunanistan'a İkinci Pers İstilası sırasında gerçekleşen üç günlük bir muharebedir. Muharebe, Sparta kralı I. Leonidas'ın komutasındaki Grek şehir devletleri ittifakı kuvvetleri ile I. Serhas komutasındaki Pers kuvvetleri arasında cereyan etmiştir. Pers ve Grek kuvvetleri, MÖ 480 yılının Ağustos ya da Eylül ayında, Artemision Deniz Muharebesi'yle aynı günlerde, Ege Denizi sahiline yakın Termopylae Geçidi'nde karşılaşmıştır.
Yunanistan'a yönelen bu Pers istilası, I. Serhas'ın MÖ 490 yılındaki Atina kuvvetlerinin zaferiyle sonuçlanan Maraton Muharebesi'ne gecikmiş bir yanıt olmuştur. I. Serhas, Yunanistan'ı istila etmek için büyük bir ordu ve donanmayla harekete geçmiştir. Karşı tarafta Atinalı general Themistokles Grek İttifakı'na, Pers kuvvetlerini hem karada hem de denizde durdurmak için aynı anda Termopylae Geçidi'ni ve Artemision Boğazı'nı tutmayı önermiştir.
Bu strateji kabul görünce MÖ 480 yılının yazında 7 bin civarında askerden oluşan bir Grek kuvveti kuzeye doğru yürüyüşe geçmiştir. Antik kaynaklarda bir milyondan büyük olduğu öne sürülen bir Pers ordusu Ağustos ayı sonlarında ya da Eylül başlarında Geçide ulaşmıştır. Ancak bugün bu rakam fazlasıyla abartılı bulunmaktadır. Günümüz tarihçileri, 100 bin ile 300 bin arasında değişen bir rakamı kabul etmektedirler. Serhas, dört gün boyunca saldırıya geçmemiş, beşinci gün Geçit'e taarruz etmiştir. Grek savunması iki gün boyunca ard arda gelen Pers saldırılarını göğüsleyerek durumunu korumayı başarmıştır. İkinci günün sonunda Epialtes adında o civardan biri, Grek hatlarının gerisine çıkan küçük bir dağ geçidini Perslere göstererek Greklere ihanet etmiştir. Kuvvetlerinin arkadan çevrileceğini fark eden Leonidas 300 Spartalı, 400 Tebaili, 700 Therpianlı ve birkaç yüz savaşçı ile birlikte Geçit'te kalmış, Grek Ordusu'nun büyük bir kısmını geri göndermiştir. Kral Leonidas'la birlikte bu artçı birliği muharebe alanında imha olmuştur.
Kısa süre sonra Grek İttifakı Donanması Komutanı Atinalı Themistokles, Termopylae'deki yenilginin haberini almıştır. Grek stratejisi hem Termopylae'nin hem de Artemision Boğazı'nın tutulmasını gerektirdiği için ve bu arada Donanma'nın uğradığı kayıpları da dikkate alarak Salamis Körfezi'ne çekilme kararı alınmıştır. Pers Ordusu Boeotia'yı boydan boya geçerek yağmalamış ve daha önceden tahliye edilmiş olan Atina'ya girmiştir. Daha sonra Pers Donanması karşısında kesin sonuç arayan Grek İttifakı, MÖ 480 yılında Salamis Deniz Muharebesi'nde Pers Donanması'nı ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Donanmayı kaybeden I. Serhas, Avrupa topraklarında tuzağa düşmekten çekinerek, açlık ve hastalıktan önemli bir kısmını kaybettiği ordunun büyük kısmıyla Asya'ya çekildi. Gerideki kuvvetlerinin komutasında General Mardonius'u bırakmıştır. Ertesi yıl Mardonius kuvvetleri Platea Muharebesi'nde yenilgiye uğradılar ve bu yenilgi, ikinci Pers istilasının sonunu getirdi.
Hem antik hem de günümüz yazarları Termopylae Muharebesi'nin kendi yurtlarını savunan kuvvetlerin bu nedenle sahip oldukları güce örnek olarak almaktadır. Bu muharebede Grek kuvvetlerinin gösterdiği direnç ve başarı, araziyi askeri bir unsur olarak iyi kullanmanın ve uygun donanımın, uygun askeri eğitimin bir örneği olarak ele alınmıştır.
Antik kaynaklar
Grek – Pers Savaşları üzerine birinci el kaynakların hemen hemen tümü Grek kaynaklarıdır. Pers tarihçilerin çalışmalarından hiçbiri günümüze ulaşmadı. Bunun sonucu olarak gerek Grek- Pers Savaşları, gerekse de Persler konusundaki bilgilerimizin az çok "taraflı" olduğunu kabul etmek gerekecektir.[7] Yunan – Pers Savaşları konusunda temel antik kaynak Karyalı tarihçi Herodot'dur. Sicilyalı tarihçi Diodorus, kısmen Eforus'tan yararlanarak Yunan – Pers Savaşları'yla ilgili bazı bilgileri MÖ 1. yüzyılda kaleme aldığı çalışmasında işlemiştir. Diodorus'un verdiği bilgiler Herodot'la büyük ölçüde uyumludur.[8] Yunan – Pers Savaşları daha az ayrıntı verilerek birkaç antik tarihçi tarafından daha anlatılmaktadır. Bunların arasında Ctesias, Plutarkhos ve oyun yazarı Eshilos sayılabilir. Yılanlı sütun gibi bazı arkeolojik buluntular da Herodot'un anlatımlarını desteklemektedir.[9]
Muharebeyle ilgili olarak Herodot'un anlatıları rengarenk süslemeler ve abartılarla doludur. Bu anlatılar başka kaynaklarca doğrulanmış değildir. Dahası muharebeyle ilgili bir dizi söylenceye kaynak oluşturur. Herodot'un Termopylae ile ilgili anlatıları açık biçimde Sparta "yiğitliğine" övgü şeklindedir. Antik Yunan kaynaklarında övgü dolu abartılara bir örnek de Plutarkhos'dan gelir. Kral Leonidas'ın karısı Gorgo eşine, eğer geri dönmezse ne yapması gerektiğini sorduğunda Leonidas'ın "iyi bir adamla evlen ve iyi çocukların olsun" dediğini ileri sürer.[10]
Yakın geçmiş
Persler, Med İmparatorluğu'nu MÖ 550 yılında yıkarak bağımsızlıklarını kazandılar ve neredeyse çeyrek asır içinde sınırlarını büyük bir hızla genişleterek bir imparatorluk haline geldiler. Bu kısa süre içinde Lidya Krallığı'nı yıkarak batıda sınırlarını Ege kıyılarına uzattılar. Ardından kuzeyde Hazar Denizi kıyılarına, doğuda Hindistan'a kadar genişlediler. Çok kısa süre sonra Babil İmparatorluğu'nu yıkarak tüm Levant'ı, MÖ 525 yılında da Mısır topraklarını kontrolleri altına aldılar.[11] Bu denli hızlı genişleyen bir imparatorluğun hakimiyeti altına aldığı topraklardaki halklar, halen ayaklanma eğilimi içindeydiler.[12][13]
Grek şehir devletlerinden Atina ve Eretria, MÖ 499 – 494 yılları arasındaki, sonuçta yenilgiye uğrayarak şiddetle bastırılan İyon Ayaklanması'nı askeri yönden desteklemişlerdi. Bu tarihlerde Pers hükümdarı olan I. Darius tahtı pek de meşru olmayan yoldan ele geçirmişti, dahası hükümdarlığının büyük bir bölümünde ayaklanan tebasını bastırmakla geçirdi.[12] İyon Ayaklanması da bu ayaklanmalardan biriydi. Ayaklanma, imparatorluğun bütünlüğü için bir tehdit olmuştu. Dışarıdan da desteklenmiş olması durumu ciddi hale getiriyordu, gelecekte benzer bir durumun ortaya çıkması mümkündü. Atina ve Eretria'nın, Herodot'a göre cezalandırılması[14] ya da "kendi işleriyle uğraşmaları" yönünde caydırıcı bir biçimde uyarılmaları gerekiyordu.[15] Öte yandan bu haddini bildirme, İmparatorluk'un topraklarını Avrupa içlerine doğru genişletmek için bir bahane olacaktır. Dahası, Antik Yunan dünyasının siyasi bir birliğe sahip olmaması da I. Darius'un işini kolaylaştıracak gibi görünüyordu.[16]
Bu amaçla MÖ 492 yılında General Mardonius komutasındaki donanma ve ordu Trakya üzerine bir sefere girişti. Bu seferin amacı İyon Ayaklanması sırasında kontrolden çıkan Trak kabilelerini yeniden ele geçirmek ve Makedonya Krallığı'nı bağlı bir krallık haline getirmekti. Böylece Yunanistan'ın kara yaklaşımı esas sefer için güven altına alınacaktı.[17] General Mardonius, koşullar buna elverirse Yunanistan'a girecekti. Mardonius'un seferi başarılı gelişmiştir. Trakya yeniden Pers İmparatorluğu topraklarına dahil edilirken I. Aleksandros'un Makedonya Krallığı'ı Pers Sarayı'na bağlı bir krallık haline getirildi. Ancak daha sonra, yine aynı yıl içinde uğranılan bir deniz felaketi seferin, aslında ana hedefi olan Yunanistan'a ulaşamadan sona erdirilmesini zorunlu kılmıştır.[18]
Bir sonraki yıl, MÖ 491'de Darius tüm Grek kent devletlerine elçiler göndererek, sembolik olarak boyun eğmeyi ifade eden toprak ve su istemiştir.[19] Bir önceki sene Trakya'daki güç gösterisinin de etkisinde kalarak birçok kent devleti bu isteği yerine getirmiştir. Ancak Pers elçileri Atina'da toprak vermek anlamında bir çukura atılarak, Sparta'da ise su vermek anlamında bir kuyuya atılarak idam edildiler.[19][20] Elçilere karşı bu tutum açıkça Pers İmparatorluğu'na savaş ilan etmekti.[19]
Doğrudan Yunanistan'a bir saldırı için MÖ 490 yılında General Datis ve Artaphernes komutasında güçlü bir ordu ve donanma[21] Kilikya'dan denize açılmıştır. Donanma önce Nakşa'yı düşürmüş, sonra Kiklad Adaları'nin diğer kentlerini almıştır. Daha sonra Eretria'yı kuşatan Pers Ordusu kenti düşürdü.[22] Bir sonraki hedef Atina olacaktır. Pers Ordusu, Atina'ya 40 km. mesafedeki Maraton Ovası'na çıkarma yapmıştır. Bu arada Atina Ordusu da ovanın Atina yaklaşımını tutmuştur. Maraton Muharebesi'nde yenilgiye uğrayan Pers kuvvetleri bunun üzerine Asya kıyılarına geri çekildiler.[23]
Bu yenilgi üzerine Darius yeni ve daha büyük bir ordu ve donanma hazırlamaya girişti. Ancak MÖ 486 yılında Mısır'da çıkan bir ayaklanma yüzünden Yunanistan'ın istilası belirsiz bir tarihe ertelenmiştir.[13] Fakat Darius ayaklanmanın bastırılması için yapılan hazırlıklar sırasında ölmüştür. Tahta geçen oğlu I. Serhas Mısır'daki ayaklanmayı bastırdıktan sonra Yunanistan'ın işgali hazırlıklarını devam ettirdi.[24][25] Yunanistan'ın istilası hazırlıkları uzun soluklu bir planlama ve geniş çaplı hazırlıklar gerektirmektedir.[25] İstila güzergahı üzerindeki muazzam istihkam çalışmaları da önceden planlanmıştır. Serhas, ordusunu Çanakkale Boğazı'ndan duba köprülerden karşıya geçirmeyi, donanmayı da Aynoroz Yarımadası'ı dolaştırmadan, kazdıracağı bir kanaldan geçirmeyi hesaplamıştır. Yarımadayı dolaşmaktan kaçınılmak isteniyordu çünkü bir Pers donanması General Mardinous'un seferi sırasında MÖ 492'de burada bir fırtınaya yakalanmış hemen hemen tümüyle elden çıkmıştı.[26] Her iki istihkam projesi de günümüz devletlerini bile zorlayacak projelerdir.[26] Hazırlıklar MÖ 480 yılı başlarında tamamlanmıştır. Sard'da toplanan ordu Kuzeybatı Anadolu'ya yürüdü ve Çanakkale Boğazı'nı iki duba köprü üzerinden geçti.[27]
Atina da MÖ 480'li yılların ortalarından itibaren bir Pers savaşına hazırlanmaktadır. Bu hazırlıklar içinde en önemlisi Atinalı politikacı Themistokles'in önderliğinde büyük bir donanmanın hazırlanmasına MÖ 482 yılında başlanmasıdır. Perslerle çarpışabilmek için güçlü bir donanmaya ihtiyaçları olacaktı.[28] Daha doğrusu Themistokles'in görüşü buydu ve Atinalılara bunu empoze etmek için büyük çaba harcadı. Olayların sonraki aylardaki seyri Themistokles'in bu stratejik görüşünü haklı çıkaracak ve Yunanistan'a yönelen Pers saldırısı bu donanma sayesinde def edilecektir. Sonraki birkaç onyıl içinde de bu donanma, Atinayı deniz ticaretine dayanan bir imparatorluk haline geritrecektir. Ancak Atina'nın hem denizde, hem de karada savaşacak kadar insangücü yoktur. Bu nedenle Grek kent devletleriyle ittifaklar oluşturulması bir zorunluluk olarak gerekmektedir. Bu arada I. Serhas MÖ 481 yılında Grek kent devletlerine elçiler göndererek kendi iradesine boyun eğmelerini istedi. Ancak MÖ 491'de elçileri öldürmeleri nedeniyle Atina ve Sparta'ya elçi gönderilmemiştir.[29] Böylece bu iki en güçlü kent devleti etrafında bir toparlanma başlamıştır. Korint'te MÖ 481 yılı sonbaharının sonlarına doğru toplanan bir konferansla Grek kent devletleri arasında bir ittifak şekillenmiştir.[30] Bu ittifak, destek istemek için delege gönderme ve mutabık kalınmak koşuluyla katılan kent devletlerinden savunma noktalarına birlik sevk etmek yetkilerine sahipti. Grek dünyasının siyasi olarak bölünmüş yapısı içinde bu birleşme dikkat çekicidir. Özellikle de bazı kent devletleri teknik olarak halen savaş halindeyken.[31]
Kongre, MÖ 480 yılı baharında bir kez daha toplanmıştır. Teselya heyeti, Grek kuvvetlerinin Olimpos Dağı ile Ossa Dağı arasında yer alan "Tapınak Vadisi"'ni tutmalarını önermiştir. Böylelikle Pers ordusunun, daha Teselya sınırında Yunanistan'a girmesinin önleneceğini ileri sürmüştür.[32] Bu öneri, Pers ordusunun vadiyi bir geçit olarak kullanmaktan başka yolu olmadığına inanıldığı için kabul edildi ve Vadi'ye onbin hoplitten oluşan bir kuvvet gönderildi. Spartalıların komutanı Euaenetus, Atinalıların komutanı ise Themistokles'tir.[33] Tapınak Vadisi'nde kamp kurduktan birkaç gün sonra Makedonya Kralı I. Alexander'ın habercileri kampa gelmiştir. Haberciler, Pers Ordusu'nun ve Donanması'nın büyüklüğünü anlatarak "ayaklar altında çiğnenmemelerini, oradan ayrılmalarını" tavsiye etmişlerdir.[34] Bu arada Tapınak Vadisi'nin Teselya'ya ulaşan tek yol olmadığı, Makedonya'nın tepelik bölgesinden geçen bir başka yol daha olduğu keşfedildi.[35] Bu durumda Pers ordusunun vadiyi hiç kullanmadan Sarantoporo Geçidi üzerinden yürüyebileceği, Grek kuvvetlerinin gerisine sarkarak bu orduyu imha edeceği açıktır. Bunun üzerine vadiyi tutmak için gönderilen Grek kuvvetleri geri çekilmiştir.[35] Bu durum, Greklerin kendi kentleri ve yakın civarı dışında Yunanistan'ı ne kadar az tanıdıklarını, askeri harekatlara ne denli hazırlıksız kalkıştıklarını gösteren bir örnek olarak görülebilir.
Kısa bir süre sonra I. Serhas'ın ordusuyla Çanakkale Boğazı'nı geçerek Avrupa topraklarında ilerlediği haberi alındı.[32] Bunun üzerine Themistokles daha farklı bir strateji önermiştir. Pers Ordusu'nun Güney Yunanistan'a Boeotia, Attika ve Mora Yarımadası'na yürüyebileceği tek hat, sarp dağlarla deniz arasında kalan Termopylae Geçidi gibi oldukça dar bir geçittir. Bu geçit, sayıca Pers Ordusu'ndan çok daha az da olsalar hoplitlerce kolayca savunulabilir durumdadır.[36] Aynı zamanda Pers Donanması'nın Termopylae Geçidini denizi üzerinden pas geçmesini ve geriye asker çıkarmasını önlemek için Grek İttifakı Donanması'yla Artemision Boğazını kesmek gerektiğini ileri sürdü. Bu ikili strateji kongre tarafından onaylanmıştır.[36] Ancak Mora kentleri planı tam olarak benimsemediler. Her şey bir yana bırakılarak Korint Kıstağı savunulmalıydı. Böyle olunca kıstağın kuzeyinde kalan Atina'nın tüm kadın ve çocuk nüfusu Mora Yarımadası'nın Troezen kentine ve Salamis Adası'na tahliyesine başlanmıştır.[37]
Muharebe öncesi
Trakya'yı geçen Pers Ordusu acele etmeden Makedonya içlerinde ilerliyordu. Ağustos ayında casuslar, Ordu'nun Yunanistan anakarasına yöneldiği ve yaklaşmakta olduğu haberini iletmişlerdir. Yılın bu zamanı, Grek ittifakının de facto askeri lideri olan Sparta'da Apollon onuruna düzenlenen[38] Carneia Festivali'nin[not 1] kutlandığı günlerdir.[39] Sparta yasalarına göre Carneia sırasında herhangi bir askeri faaliyet yasaklanmıştır. Maraton Muharebesi'ne de bu yüzden katılamamışlar, muharebe alanına her şey olup bittikten sonra intikal edebilmişlerdi.[40] Aynı zamanda Olimpik Oyunlar vardı ve dolayısıyla bu dönem, bir barış dönemi olmalıydı. Savaşa girmek bu yüzden Sparta Ordusu için kutsal değerlere iki kat saygısızlık olacaktır.[41] Bu durumda efor'lar iki eş kraldan biri olan I. Leonidas'ı Pers Ordusu'nun ilerlemesini Termopylae Geçidi'nde durdurmak için göndermeye karar verdiler. Bu hareket tarzında amaç, diğer Grek kent devletlerinin Kral Leonidas'ın Termopylae'ye yürüdüğünü görerek, Perslere boyun eğmek yerinde savaşa katılmalarını sağlamaktı. Esasen Carneia Festivali sona erdiğinde, Sparta'da bir garnizon bırakarak tüm kuvvetleriyle birlikte Termopylae'ye hareket edilecekti. Bu arada Leonidas kuvvetleri Pers ilerlemesini geciktirecekti.[39] Kral Leonidas, beraberinde götürmesine izin verilen 300 kraliyet muhafızı, bin kadar Fokidalı ve aralarında helotların[not 2] da olduğu bir birlik teşkil etmiştir.[41] Leonidas'ın planı, Termopylae üzerine yürürken geçtiği yerlerden de olabildiğince asker alarak ilerlemek ve esas Sparta Ordusu gelene kadar geçidi tutmaktı.
Herodot'un aktardığı şekliyle Termopylae söylencesi, Spartalılar'ın bir önceki yıl Delfi kahinlerine danışmalarıyla başlar. Kahinlerin onlara söyledikleri kısaca ya kentlerinin Persler tarafından yağmalanacağı ya da bir kralın kaybına yas tutacakları şeklindedir.[42] Herodot, Kral Leonidas'ın elindeki kuvvetlerin bir zafer kazanmak için yeterli olmadığını bildiğinden kehanete inandığını, böylece kendi ölümünü kaçınılmaz gördüğünü ve Sparta uğruna bilerek ölüme gittiğini anlatmaktadır.[43]
Termopylae yolunda Leonidas kuvvetleri, geçtikleri yerleşimlerden katılan askerlerle 7 binden fazla bir kuvvet haline gelmiştir. Leonidas, Termopylae Geçidi'nin en dar olan orta kesimini kamp ve savunma hattı olarak seçti. Burada kısa süre önce Fokidalılar bir savunma duvarı yapmıştı.[44] Bölge hakkında bilgi edinen Leonidas, Termopylae'nin dışından ve etrafından dolaşarak gerisine çıkan bir dağ patikası olduğunu öğrenmiştir. Bunun üzerine bin Fokidalı askeri bu geçidi tutmaları için gönderdi.[45]
Ağustos ayı ortalarında Pers Ordusu'nun, Malian Körfezi'nin karşı tarafında Termopylae yönünde ilerlemekte olduğu görülmeye başlanmıştır.[46] Pers kuvvetlerinin yaklaşması üzerine bir savaş konseyi toplanmıştır.[47] Bazı Moralılar Korint Kıstağı'na çekilerek orada savunma yapmayı, Pers Ordusu'nun Mora'ya girmesini engellemeyi önerdiler.[47] Yakın kent devletleri olan Fokida ve Lokris askerleri ise bu görüşe içerleyerek Termopylae'de savunma yapılmasını ve daha fazla kuvvet için kent devletlerine adam gönderilmesini önermiştir. Kral Leonidas gerginliği yatıştırdı ve Termopylae'de savunma yapılması konusunda herkesi ikna etti.[47]
Bu arada Serhas, Leonidas'a elçiler göndererek barış önerdi. Grekler özgür kalacak ve Perslerin dostu sayılacaktı. Dahası, şu an sahip olduklarından daha geniş topraklara yerleşebileceklerdi.[48] Serhas'a boyun eğmeyen kent devletlerinin topraklarından bir kısmı kendilerine verilebilirdi.[38] Leonidas bu koşulları geri çevirmiştir. Pers elçileri silahlarını bırakmalarını isteyince de ünlü sözünü söylemişti, "gelin, alın" Daha ünlü bir karşılık generallerinden birinden geldi. Leonidas elçilerin isteklerini geri çevirdiğinde elçi, Pers Ordusu'nun gücünü ifade etmek amacıyla Pers oklarının güneşi örttüğünü söylemiştir. Generalin karşılığı "O takdirde gölgede dövüşeceğiz demektir" olmuştur.[49][50] Pers elçilerinin elleri boş dönmesiyle artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Ancak I. Serhas, Grek kuvvetlerinin çözülmesi olasılığını dikkate alarak saldırmak için dört gün bekledi.[51] Bu beklemeyle hem Donanma'nın Eğriboz Boğazı'na girmesi, hem de karşısındaki kuvvetlerin durumu hakkında daha ayrıntılı bilgi sağlamak için zaman kazanmıştır.[38] Bu ex-ante doğru bir taktikti, çünkü anlaşıldığı kadarıyla Leonidas'ın müdahalesi olmasaydı Grek kuvvetleri Korint Kıstağı gerisine çekilme kararı alacaklardı.
Savaş tarzı
Pers savaş tarzı
Pers ordusu, İmparatorluğun geniş topraklarından ve farklı toplumlardan gelen, unsurlardan oluşmaktaydı. Yine de, Herodot'a göre ordunun genelinde, en azından silahlarda ve savaş tarzında bir tek tiplilik ve uyumluluk vardır.[52] Bunların bir kısmı İmparatoluk tebasından askeri yükümlüklere bağlı olarak toplanan askerlerdir. Bir kısmı ise müttefik krallıklardan gelen birlikler ve kiralanan paralı askerlerdir. Bu birlikler, iyi eğitimli, Pers - Med piyade ve süvari teşkilleriyle desteklenirdi. Bunlar, İmparatorluk'un düzenli birlikleridir. Bu unsurlar kendi donanım ve silahlarıyla orduya katılır, kendi tarzlarında savaşırlardı. Profesyonel askerlerden oluşan düzenli birlikler, Ölümsüzler gibi, tek tip donanıma sahiptiler. Göçebe topluluklardan ok, yay, mızrak gibi hafif silahlı askerler, muharebeye girmeyen işçi taburları, eşler, cariyeler ve köleler, Pers askeri garnizonlarında ve kamplarında hep görülen kalabalıkları oluştururlar.[53]
Birlikler çoğunlukla yay-ok, kısa mızrak, kılıç ya da balta ile silahlanmış olup hasır bir kalkan taşıyorlardı. Askerler deri bir göğüs zırhı kuşanmışlardır.[52][54] Fakat yüksek sınıftan kişiler daha iyi korumalı olarak metal göğüs zırhı kullanmaktaydılar. Pers ordusu başta kitlesel ok atışıyla düşmanlarını yıpratmak, ardından sonuç alıcı darbeyi indirmek için mızrak ve kılıçlarla göğüs göğüse çatışmaya girmek şeklinde bir savaş tarzı izliyorlardı.[52] Pers piyade oluşumlarının sparabara olarak adlandırılan ilk hattı ok ve yay taşımaz, daha büyük hasır kalkan ve daha uzun (2 metreye yakın) bir mızrak taşırlardı. Pers ordusunun bel kemiğini oluşturan bu oluşum ön hatta bir "kalkan duvarı" oluşturarak diğer birlikleri karşı tarafın ok atışlarından korumaktaydı. Fakat asıl işlevleri, "düşman"la ilk göğüs göğüse çatışmaya girecek olan birlikler olmalarıdır.[55] Pers süvarisi ise çoğunlukla okçu süvariden oluşan hafif süvariydi.[52][56]
Grek savaş tarzı
Grek kent devletleri arasındaki savaş tarzı, esas olarak okçularla ve sapancılarla desteklenen hoplitlerin falanks düzenine dayanmaktadır. En azından MÖ 650'ye kadar uzanan bir dönem için böyledir. Söz konusu tarih bir Grek seramiğinin tarihlendirilmesine dayanmaktadır.[57][58] Hoplitler, ağır piyade olarak uygulamada, bu şekilde savaşabilmek için gereken teçhizatı sağlayabilecek olanakları olan orta sınıf halktan oluşurdu. Atinalılar bu sınıfa "zeugites" adını vermiştir.[59] Zeugites, kentin çiftçi, tüccar ve esnaf gibi özgür vatandaşlarıdır. Bu insanlar, çoğu kez tepeler arasındaki tek bir vadiden daha fazlası olmayan kent arazisindeki kendi paylarını korumak uğruna güçlü bir birlik duygusu içindedirler. Bu sınıftan (esasen mülk sahibi) her yetişkin erkek vatandaş, kendi techizatını kendi sağlayarak kentin ordusunda hizmet vermekle yükümlüdür. Bu adamlar orduda piyade olarak hizmet vermek zorundadırlar. Çünkü zaten sınırlı olan kent topraklarında at besleyecek kadar otlak ayırmak olanaksızdır. Dolayısıyla Grek kent devletlerinin ordularında süvari teşkili yoktur.[60]
Hoplitlerin silahları, omuzdan kalçaya kadar inen bir göğüs zırhı, ki genellikle göğüs kısmı deri üzeri bronzdur, karnın alt kısmını koruyan geniş bir kemer, dizlikler, alından burun ucuna kadar uzanan dar bir köprüsü olan bronz tolga, aspis ya da hoplon adı verilen büyük, yuvarlak ve dışbükey, demirle güçlendirilmiş ahşap bir kalkandan oluşurdu.[57][60] Hoplitlerin esas silahları ise dori adını verdikleri uzun kargıdır. Bu mızrak, Pers askerlerindeki mızraklardan önemli ölçüde uzundur. Ayrıca "xiphos" adı verilen iki yanı keskin demir bir kılıç taşırlardı.[57][60] Ağır zırh ve uzun bir mızrak, göğüs göğüse mücadelede Greklere önemli bir üstünlük ve uzun menzilli silahlara karşı ciddi bir koruma sağlamaktadır.[57] Bu tarz silahların (silah ve diğer donanım anlamında) benzerleri dönemin başka ordularında da rahatlıkla görülebilmektedir.[60] Esasen hoplit, geniş bir coğrafyada bilinen bir ağır piyadeden fazlası değildir. Grek ordusunun asıl gücünü oluşturan hoplit değil, hoplitlerin bir arada ve belirli bir düzende muharebe etmesi olan falanks tertiplenmesidir.[60] Aslında bu tarz muharebe geleneği Mezopotamya kaynaklıdır.[60] Falanks, silahlarının dönük olduğu "keskin" kenarı yönünde ağır ama karşı konulması oldukça güç ilerleyen bir askeri güçtür.[60] Genellikle ve standart olarak 8 hat derinlikle oluşturulan ve her hat diğerlerine olabildiğince yakın duran falanks, bu haliyle insanlardan oluşsa da adeta katı bir kütledir.[60] Falanksın ilk üç hattı uzun kargıları ileri doğru yatay uzatırlar. Böylece bu üç hattın kargıları, en öndeki hattın da ilerisine uzatılmış olur.[60] Gerideki hatlardaki askerler ise kargılarını yukarı doğru dik, fakat hazırda tutarlar.[60] Falanksın özellikle ön hattında yer alan hoplitlerin kalkanları vücudlarını kısmen örter, kısmen açık kalan sağ taraf ise, sağ yanlarındaki hoplitin kalkanı ardına çökilerek örtülür.[60] Bu zorunluluk falanksı daha da "sıkı" hale getirir, çünkü hiçbir asker, sağındakinden fazla uzaklaşmak istemez.[60]
Falanks saldırısı, ağır silahlar yüzünden yavaş sayılabilecek bir ileri koşuyla başlar. Bu arada moral güç için savaş çığlıkları atarlar. Karşıdaki güç falanks olsun olmasın çarpışma şiddetlidir. Her hoplit, kargısını karşı taraftaki bir askere, zırhın korumadığı bir nokta seçip saplamak amacındadır. Eğer karşı tarafın kalkan duvarı yarılırsa bu kez kargılar bırakılarak çatışmaya kılıçla devam edilir ve zırh olmayan bir tarafa, sık sık bacak ve kollara darbe savrulmaya çalışılır.[60]
Daha yoksul vatandaşlar, yani mülksüzler, orduya daha hafif techizatla katılmak durumundadırlar.[60] "Peltast" ve "Psiloi" adı verilen hafif piyade unsurları da Grek kuvvetlerinin bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu oluşumların Grek ordularında önemi ve yeri giderek artmıştır. Örneğin Platea Muharebesi'ne ordunun yarıdan fazlası psiloi unsurlardan oluşuyordu.[61] Zırh, tolga ve güçlü bir kalkan alacak maddi olanakları olmayan yoksul kesimden yetişkin erkekler savaşlara bu şekilde silahlanarak katılabiliyorlardı.[60]
Kuvvetler
Pers kuvvetleri
Yunanistan'ın ikinci istilası için I. Serhas'ın oluşturduğu ordunun kuvveti büyük tartışmalara neden olmuştur. Bunun nedeni, antik kaynaklarda bu konuda verilen rakamların gerçekten de son derece abartılı bulunmasıdır. Herodot sefere katılan asker sayısını 2,6 milyon olarak vermektedir. Herodot'a göre bu rakama denk sayıda yardımcı unsurlar da orduya katılmıştır.[3] Çağdaş sayılabilecek ozan Simonides dört milyon, Ctesias 800 bin rakamlarını vermektedir.[4] Günümüz araştırmacıları Herodot dahil antik yazarların verdikleri bu rakamları, yanlış hesaplama ya da Grek zaferini yüceltmek amaçlı abartmalar olarak görme eğilimdedirler.[62] Günümüzde Pers Ordusu'nun mevcudu konusunda kabul gören rakamlar 70 bin – 300 bin aralığında değişmektedir.[63] Bu yaklaşımlar, dönemin Pers lojistik kapasitesi, toplam insan kaynaklarını etkileyen sınırlamalar gibi askeri göstergeleri üzerinde yapılan çalışmalara dayandırılmaktadır. Rakam ne olursa olsun, I. Serhas'ın başarılı bir seferi garantilemek için denizde ve karada ezici bir sayısal üstünlük sağlamak yönünde özellikle çaba harcadığı açıktır.[64] Sonuç olarak Pers istila kuvveti için yaklaşık da olsa bir rakama ulaşılamadığından Termopylae Muharebesi'ne katılan Pers kuvvetleri hakkında da kesin bir şey söyleme olanağı yoktur. Bu bağlamda tüm Pers Ordusu'nun Termopylae üzerine yürüyüp yürümediği ya da Makedonya'daki ve Teselya'daki üslerde birlik bırakılıp bırakılmadığı da açık değildir.
Grek Ordusu
Diodorus bin Lakonialı ve 3 bin kadar diğer Moralı olmak üzere toplam 4 bin kişinin muharebeye katıldığını ileri sürmektedir.[65] Herodot, ozan Simonides'in bir yazıttan aktardığı bilgiye dayanarak aynı rakamı vermektedir.[66] Ancak başka bir pasajda muharebeden önce Termopylae'de 3.100 Moralı bulunduğunu belirtmektedir.[67] Herodot'un 4 bin rakamı ile başka bir pasajda verdiği 3.100 arasındaki farkın, yani 900'ün helotlar olması gerekir.[68] Herodot, Mora dışındaki kentlerden gelen kuvvetlerle birlikte 6.100 kişilik bir kuvveti toplam kuvvet olarak verir. Diodorus'a göre diğer kentlerle birlikte toplam Grek kuvveti 7.700'dür. Pers ileri hareketi üzerindeki tüm yerleşimlerden eli silah tutan erkekler gelip Grek kuvvetlerine katılmışlardır. Bu savaşçıların toplamı Pausanias'a göre 6 bin kişidir. Herodot'un helotlar hariç 5.200 rakamına eklendiğinde 11.200 rakamına ulaşılır.
Günümüzde tarihçilerin çoğu Herodot'u daha güvenilir bulmaktadır.[69] Bu nedenle Herodot'un 5.200 rakamını esas alarak bu rakama 900 helotu ve bin Moralıyı eklerler ve böylece 7.100 ya da kabaca 7 bin rakamını kabul ederler.[70][71] Ancak bu sadece bir yaklaşımdır ve başka hesaplar da makul sayılır. Bununla birlikte ordunun büyük bir bölümü çekilince sayı azalmıştır. Kalanlar 300 Spartalı, 700 Thespianlı, 400 Tebaili, 1.000 Fokidalı ve 900 helottur.[69]
Stratejik ve taktik yaklaşımlar
Stratejik bakış açısından Grek kuvvetlerinin Termopylae'de savunmada kalmaları, ellerindeki mevcut kuvvetin en uygun biçimde kullanılmasıydı.[72] Pers Ordusu'nun Yunanistan anakarası içlerine daha fazla ilerlemesini önleyebildikleri sürece muharebe alanında kesin sonuç aramalarına gerek yoktu. Dolayısıyla savunmada kalmak yeterliydi. Gerek Termopylae, gerekse de Artemision Boğazı, oldukça dar geçitlerdir. Bu durum sayıca az Grek kuvvetleri için daha elverişlidir.[72] Diğer taraftan böylesi büyük bir orduyla Pers kuvvetleri belirli bir bölgede uzun süre kalamayacaklardır.[73] Bu nedenle Persler ya ilerlemek ya da geri çekilmek zorundadır. İlerlemek için ise Termopylae'yi zorla geçmek gerekmektedir.[73]
Termopylae Geçidi, taktik açıdan Grek savaş tarzı yönünden ideal bir durum sunmaktadır.[72] Falanks düzeninde muharebe eden hoplitler için dar bir geçidi savunmak, süvari tarafından kanatlardan kuşatılma riski olmadığından son derece uygun bir muharebe tarzıdır. Ayrıca daha hafif silah ve zırhlı Pers piyadesi için, bir geçitte falanksa saldırmak daha güçtür.[72]
Grek kuvvetlerinin pozisyonunda en zayıf nokta, Termopylae Geçidi'ne paralel bir dağ yolunun olmasıydı. Düşman, bu yolu kullanarak Grek kuvvetlerinin arkasına dolanabilirdi. Bu dağ geçidi süvari hareketleri için uygun olmasa da dağ muharebelerine alışkın olan Pers piyadesi için rahatlıkla geçilebilecek bir yoldur.[74] Geçidin varlığını yöre halkından öğrenen[75] Kral Leonidas Fokida birliğini tespit kuvveti olarak geçide göndermiştir.[45] Leonidas'ın sağ kanadı zaten denizdir. Themistokles'in önerisiyle bu deniz zaten Grek İttifakı Donanması tarafından tutulmaktadır. Leonidas için sol kanadını örtmek, yeterli bir taktik önlem olarak görülmektedir.
Muharebe alanı
Bu tarihlerde Termopylae Geçidi, Malian Körfezi kıyısı boyunca uzanan dar bir geçittir. Uzunluğu yaklaşık olarak 6,5 km.dir.[76] Herodot geçidin en dar bölgesinde genişliğinin 15 metre olduğunu yazmaktadır.[77] Geçidin kuzey kenarı boyunca Körfez, güney kenarı boyunca da sarp kayalıklar uzanmaktadır. Geçitte sıraya üç dar bölge vardır. Bu dar bölgelerden ortadakinde bir önceki yüzyılda alçak bir savunma duvarı inşa edilmişti. Fokidalılar, Teselya üzerinden gelecek saldırılara karşı topraklarını savunmak amacıyla bu duvarı inşa etmişlerdi.[78] Günümüzde geçit denize yakın olmayıp birkaç kilometre içerdedir. Yıllar boyu erozyon ve çökelmeyle Malian Körfezi kıyıları dolmuştur.
Geçit halen doğal savunma olanakları sunmaktadır. II. Dünya Savaşı sırasında, 1941 yılında İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti'nin Yeni Zelandalı bir birliği, Alman ordularına karşı eski muharebe alanından fazla uzak olmayan bir hatta artçı muharebesi vererek savunma yapmıştır.[38]
Muharebe
Birinci gün
Pers Ordusu Termopylae'ye geldiğinde kamp kurmuş ve dört gün boyunca taarruzi bir harekete girişmemiştir. Bir görüşe göre Pers planı, Ordu'nun Termopylae'ye, Donanma'nın da Artemision'a aynı gün ulaşmasına, Fenike gemilerinin de bu sırada Eğriboz Boğazına güneyden girmesine dayanıyordu. Serhas'ın beklediği Donanma'ydı ve Donanma'nın Artemision'a ulaştığı gün Termopylae'de saldırıya geçti.[38][79] Grek İttifakı Donanması'nı bölgeden atarsa Termopylae gerisine asker çıkarabilirdi.[38] Diğer açıdan Serhas'ın karşısındaki kuvvetin durumu hakkında yeterli bilgi sahibi olabilmek için beklediği düşünülebilir.[38] Nitekim Grek kampında ne kadar asker olduğunu ve ne yapmakta olduklarını gözlemek atlı için bir keşif çıkardığını biliyoruz.[80] Keşfe gönderilen atlı Grek kampının ancak bir bölümünü, ama dikkatlice gözledi. Bazı savaşçıların çıplak olarak beden egzersizleri yaptığını, diğerlerinin ise saçlarını taradığını şaşkınlıkla izledi.[81] Bu gözlemlerini anlatınca Serhas'da bunlara bir anlam verememiştir. Ancak, I. Kleomenes'la birlikte Sparta krallığı yapmış fakat tahtan indirilince Pers Sarayı'na sığınmış olan –ki Serhas'ın danışmanlarından biriydi- Demaratus¸ Sparta geleneklerine göre bunun savaş hazırlığı olduğunu söylemiştir.[82]
Beklemenin nedeni ne olursa olsun, Serhas beşinci gün ordusuna saldırı emri vermiştir. İlk saldırı olarak beş bin okçuya atış için emir verilmiştir. Ancak tunç Grek kalkan ve tolgaları üzerinden sekip savrulan oklar savaşçılarda ciddi bir zarara yol açmamıştır. Esasen oklar bundan daha fazla etkili olabilirdi. Ancak günümüz araştırmacıları en azından 90 metre mesafeden ok atışı yapıldığını kabul etmektedir. Ok taarruzunun ardından Serhas on bin kişilik Med ve Huzistanlı savaşçıyı Grek hatlarına karşı taarruza kaldırmıştır.[51][83] Anlaşıldığı kadarıyla Serhas, ilk saldırıyı seçkin birlikleriyle yapmayı tercih etmiştir, Pers ordularının bel kemiğini Pers – Med kuvvetleri oluşturmaktadır.[84] Bu kuvvetler dalgalar halinde bir cephe taarruzuna giriştiler.[85] Grek kuvvetleri ise geçidin en dar yerinde, Fokida duvarının önünde, geçidi olabilecek en az kuvvetle tutmak üzere yerleşmişlerdi.[86][87] Muharebenin taktik ayrıntıları konusunda bilgilerimiz sınırlıdır. Diodorus, Greklerin büyük kalkanlarının gerisinde omuz omuza dövüştüğünü yazmaktadır.[88] Muhtemelen standart falanks tertibinde dört sıra olarak, geçit boyunca ileri uzanmış mızraklarla ve geniş kalkanlarla adeta bir duvar oluşturulmuştur.[89] Herodot'un anlatımına göre her kentten askerler bir aradaydı ve kendi kentlerinden bir generalin komutası altındaydılar.[90] Çatışmaların yol açtığı yorgunluğu gidermek için zaman zaman bu gruplar dışarı alınarak dinlendirilmesi gerekiyordu. Böylece savaş hattında bir rotasyon uygulandı. Bu durum, Grek kuvvetlerinin, geçidi tutabilmek için fiziki olarak gerekenin üstünde bir savaşçı sayısına sahip olduğunu göstermektedir. Ctesias'ın anlatımına göre ilk Pers dalgası "bozguna uğratıldı". Bu arada birkaç Spartalı asker ölmüştür.[4][91] Sonuçta ilk dalgada saldıran Pers kuvvetlerinin büyük kısmı muharebe hattında düştüler ve çok azı geri çekilmeyi başarabildi.[92]
Herodot ve Diodorus'a göre I. Serhas aynı gün ikinci bir taarruza girişmiştir. Bu taarruz için Pers Saray Muhafızları olan Ölümsüzler adı verilen en seçkin birliklerden 10 bin kişilik bir taarruz gücü oluşturulmuştur.[88][93] Ancak Ölümsüzlerin taarruzu da günün ilk taarruzundan daha başarılı olmamıştır.[94] Bu başarısız taarruzlar, Pers silahlarının Grek silahları karşısında etkisiz kalmasıyla açıklanmaya çalışılmaktadır. Pers askerlerinin büyük bölümü zırh kullanmıyor olması bir zayıflık yaratıyordu. Kullandıkları koruyucu donanım ise Grek kılıç ve mızrakları karşısında yetersiz kalıyordu. Üstelik göğüs göğüse çatışmalarda kullanılmak üzere yetersiz kalan hasır kalkanlar taşıyorlardı. Hasır bir kalkan ancak bıçak gibi hafif bir silaha karşı ya da uzak mesafeden gelen bir oka karşı etkili bir koruma sağlayabilir. Grek mızrak uçları karşısında hiçbir koruma sağlayamaz. Mızrakların ve kılıçların görece daha kısa olması da başka bir zayıflık yaratmıştır.[88][94] Bu koşullarda pek çok Pers askeri hoplitlere silahlarını kullanacak kadar bile yaklaşamadı. Greklerin uzun mızrakları karşısında kısa mızraklarla dövüşüldüğünde, sayı üstünlüğü işe yaramamıştır.[94] Yaklaşmayı başaranların silahları da Grek zırhları ve tolgaları karşısında etkisiz kaldılar. Pers kayıpları o denli çoktur ki, Serhas'ın savaşı izlediği tahtından üç kez ayağa kalktığı rivayet edilmektedir.[95] Yine de Pers savaşçıları, Krallarının gözü önünde olmalarının da etkisiyle sıkı dövüştüler, Herodot muharebenin gün boyu sürdüğünü yazmaktadır.[94] Gün bittiğinde Pers saldırıları tümüyle sonuçsuz kalmıştır ve geri çekilmişlerdir.[91]
Diğer yandan Grek taktik manevraları da etkili olmuştur. Örneğin Spartalı savaşçılar bir yanıltma manevrası olarak geri çekilme taktiğini sıklıkla uygulamışlardır. Hemen ardından, geri dönerek peşlerinden gelen Pers askerlerinin üzerine çullandılar.[91]
İkinci gün
İkinci günde Serhas, Grek kuvvetlerinin ilk günün çatışmalarında uğradıkları kayıplar nedeniyle daha fazla direnme gösteremeyeceklerini varsayarak yeniden geçide taarruz etmiştir.[95] Bu taarruz da ilk günün taarruzlarından daha başarılı olamamıştır.[95] Bunun üzerine Pers kuvvetleri muharebe alanından kamplarına çekildiler.[4] Herodot'a göre Serhas daha ilk günün ilk saldırısı sonunda askerinin muharebe gücünün yetersiz kaldığını fark etmiştir.[92]
Birliklerini kampa çekmesi I. Serhas'ın nasıl bir strateji izleyeceği konusunda kararsız olduğuna işaret sayılabilir. Fakat bu sırada beklenmedik bir gelişme ortaya çıkmıştır. Malian Körfezi kıyılarında yaşayan bir Grek kabilesinden bir adam, Termopylae Geçidi'nin dışından dolaşmayı sağlayan bir dağ geçidi konusunda Pers kampına bilgi getirmiştir.[96] Epialtes adlı bu adam muhtemelen bir ödül peşindedir.[96] Bu olayla Epialtes sözcüğü Grek dilinde ihanet anlamında kullanıla gelmiştir.[97] Daha sonra Epialtes'in başına ödül kondu. Sonunda Ephaltes, Athenades adında biri tarafından MÖ 470 yılı gibi öldürüldü.[98] Herodot Serhas'a dağ patikasını anlatan ve Pers kuvvetlerine patikada rehberlik eden Onetes adında başka bir adamdan daha söz edildiğin yazmıştır. Ancak bu adamla ilgili anlatılanları yanlış kabul etmektedir.[99]
Herodot, Serhas'ın aynı gece, hava karardıktan sonra Hydarnes komutasında Ölümsüzler'den oluşan bir birliği bu patikadan geçerek Sparta kuvvetlerini çevirmek üzere harekete geçirdiğini yazmaktadır. Ancak bu birliğin mevcudu hakkında bir bilgi vermez.[100] Ölümsüzler ilk günkü çatışmalarda yüksek kayıplara uğramışlardır. Böyle olunca Hydarnes'in kalan tüm Ölümsüzleri komutası altına almış olduğunu kabul etmek mümkündür. Esasen Diodorus'a göre Hydarnes emrindeki bu birlik 20 bin kişilik bir kuvvettir.[101] Bu kuvvetin yürüyeceği patika, Pers kampından doğuya doğru sırtlardan geçip Anopaea Dağı uçurumları arasından Termopylae Geçidi'nin etrafını dolaşmaktadır. Herodot patikanın Asopos Nehri'nden başladığını ve vadiyi izlediğini yazmaktadır.[102]
Üçüncü gün
Gece vakti, böylesi kayalık , üstelik Herodot'a göre meşe ormanıyla kaplı bir bölgenin yürünmesinin son derece güç olacağı ileri sürülerek bu gece yürüyüşü kuşkuyla karşılanmaktadır.[38] Yine de Herodot Pers askerlerinin gece boyu yürüyerek şafakta patikanın en üst kesimine ulaştıklarını yazmaktadır.[103] Patikanın iniş kesimni gözleyen Fokidalı muhafızlar, dağ meşe ağaçlarıyla kaplı olduğundan Persleri fark edememiştir.[104] Ancak iyice yaklaştılarında kuru yapraklarının hışırdısı rahatlıka duyulmaya başlandı.[104] Bunun üzerine derhal alarm verildi.[104] Herodot, hiç beklemedikleri halde silahlı bir grup ile karşılaştıkları için Fokidalıların şaşkınlık yaşadığını yazmaktadır. Yine Herodot'a göre Hydarnes de karşısındakilerin Spartalı olmasından korkmuş ve bunu Epialtes'e sormuştur. Ancak Epialtes, bu savaşçıların Spartalı olmadığını söyledi. Hemen ardından adamlarını savaş düzenine sokmuştur.[105] Fokidalılar Persler üzerine yoğun bir ok yağmuru gönderdikten sonra yakındaki bir tepeye çekildiler. Pers kuvvetlerinin kendi üzerlerine geldiğini düşünüyorlardı ve kendilerini imha olmaya hazırladılar.[106] Ancak Hydarnes ve adamları onlarla ilgilenmeden olabildiğince hızlı olarak dağdan aşağı inmeye başladılar.[106] Fokidalılar, Herodot'a göre tuttukları mevzide çok zayıf bir direnç göstermişlerdir.[38], Pers kuvvetlerinin kendilerine saldırmak için geldiğini düşünerek yakındaki bir tepeye, savunma yapmak için çekildiler. Halbuki patikayı tutma görevini kendi istekleriyle almışlardı.[107] Yine de, bu bin kişilik kuvvetin, 20 bin kişilik üstelik de en seçkin birliklerden oluşan bir ordu karşısında duramayacağı açıktır.
Fokidalıların geçidi terk ettiğini bir haberciden öğrenen Leonidas şafakta bir savaş konseyi toplamıştır. Konseyde görüş ayrılığı çıktı. Bir kısım birlikler bulundukları yerden ayrılmamak görüşündeydiler. Diğerleri ise buna karşıydı. Sonunda karşı olan birlikler kentlerine dönmek üzere Termopylae'den ayrıldılar.[108] Herodot, Leonidas'ın orada ölmelerini istemediği askerleri geriye gönderdiğini ama savunmaya geldikleri bu bölgeden ayrılmayı kendisine ve Spartalılara yakıştıramadığını yazar.[109] Kişisel kanısına göre durum şudur, Leonidas, diğer birliklerin moralsiz ve riske girmek konusunda isteksiz olduklarını anladığı için gitmelerini emrettmiştir. Ancak kendisi, adını ve Sparta'nın onurunu lekelememek için kalmıştır.[110] Öte yandan Boeotia'nın Thespiae kentinden ve General Demophilus komutasındaki 700 savaşçı geçidi bırakmayı reddederek savaşmak üzere kaldılar.[111] Ayrıca 400 Tebaili savaşçı ile Spartaların yanlarında getirdikleri ve esasen köle olan helotlar da Leonidas kuvvetleriyle kalmışlardır.[112] Acarnanialı bir savaşçı olan Megistias, aynı zamanda bir kahindir. Bir kurbanı inceledikten sonra Termopylae'de ölümün şafakta geleceğini söylemişti.[113] Termopylae'de öleceğine kesin bir biçimde inandığı halde savaşmak için kaldı.[114] Bununla birlikte şafakta değil öğleden sonranın geç saatlerinde ölmüş olmalıdır. Serhas'ın saldırısı öğleden önce başlamamıştı.
Leonidas'ın buradaki kararı pek çok tartışmaya neden olmuştur. Genellikle Spartalıların geri çekilmeme yönündeki Sparta yasasına uydukları kabul edilir. Fakat Leonidas'ın ordunun büyük bölümünün geri çekilmesi yönündeki kararı bu yasaya uymamak gibi görünür. Ne de olsa bu birliklerin komutası kendisindedir. Ancak Spartalılar ve kendisi muharebe alanında kalmıştır.[115] Kahinlerin sözlerini hatırlayan Leonidas'ın Sparta'nın güvenliği için kendi yaşamını feda etmeye karar vermiş olması da mümkündür. Fakat kehanette sadece Leonidas'ın ölümünden söz edildiğine göre yanındaki, helotlar hariç 1.400 adamın da ölümüne bir dövüş için kalmaları ilginçtir.[115] Daha güçlü bir olasılık, Leonidas'ın Grek kuvvetlerinin güven içinde çekilebilmeleri için bir artçı birlik oluşturmuş olmasıdır.[115][116] Eğer tüm askerler birlikte geri çekilmiş olsaydı Pers süvarisi onları rahatlıkla izleyebilecekti ve açık arazide muharebeye zorlayabilecekti. Diğer yandan kuşatılıp tümüyle imha edilmemek için geri çekilmek zorundaydılar.[112] Kral Leonidas geri çekilmeyi bir artçı birlikle örterek ve geçidi tutarak, esasen 3 bin askerin çekilebilmesini, daha geride bir bölgede savaşa devam edebilmesine olanak sağlanmıştır.[116]
Tebaililer de tartışma konusu olmuştur. Herodot'un iddiasına göre Tebai'nin gönderdiği savaşçılar aslında, Grek davasına sırt çevirmelerini önlemek için vermeye zorlandıkları rehinelerdir.[111] Ancak Plutarkhos, bu adamların eğer rehine olsalardı diğer Grek askerleriyle birlikte geri çekilmeleri gerekeceğini ileri sürmektedir.[115] Leonidas'ın böylesi bir anda, zorla savaş alanında tutulan birliklerin düşmanlığını göze alabileceğini düşünmek mantıklı olamaz.[38] Muhtemelen bu Tebaililer, Pers hakimiyetini kabul eden şehir halkının çoğunluğu aksine buna karşı çıkan kimselerdir.[115] Bu insanlar, Pers kuvvetleri Termopylae'yi geçip Boeotia'ya girdiklerinde kentlerini de ele geçirerek onları boyun eğmek zorunda bırakacaklarını görebiliyorlardı.[115] Büyük olasılıkla kendi özgür iradeleriyle savaşa gelmiştirler ve Tebai'ye geri dönemezlerdi. Boeotia Persler tarafından istila edildiğinde zaten hayatta kalma şansları olmayacaktı.[112] Ancak Tebaililerin Termopylae'de kalmalarının tek nedeni bu olmamalıdır. Çünkü daha sonra Pers kuvvetleri tarafından kuşatıldıklarında teslim olmuşlardır.[115] Bütün bunlardan Tebaili savaşçıların, en azından başlangıçta gönüllü olarak Termopylae'de olduğu anlaşılmaktadır.[117]
I. Serhas, şafakta saldırıya geçmemiş, kuşatma kuvvetlerinin dağdan inerek düz arazide ilerlemeleri için zaman kazandırmak amacıyla gün ortasına kadar beklemiştir. Bu arada esas itibariye kuşatma birliğine zaman vermek amacıyla toprağa şarap dökerek tanrıları kutsama töreni düzenlemiştir.[118] Daha sonra Pers saldırısı başladı. Leonidas ve adamları bu kez savunma duvarının ilerisine çıkarak geçidin daha geniş olduğu kesimde dövüştüler.[87] Mızraklar kırılıncaya kadar mızraklarla, daha sonra da kılıçlarla dövüşüldü.[119] Herodot bu çatışmada Serhas'ın iki kardeşinin Abrocomes ve Hyperanthes'in öldüğünü belirtmektedir.[120] Leonidas da bir taarruz sırasında Pers oklarıyla vurulmuştur. Taraflar, her iki taraftan cesetler üzerinde dövüştüler. Herodot'a göre Grekler bu anlarda savaş alanında duruma hakimdi.[119] Leonidas'ın cesedi çevresinde çok sert çatışmalar yaşandı. Sonunda Grekler onu çekip çıkardılar ve uzaklaştırdılar.[121]
Patika üzerinden gelen Ölümsüzler yaklaşırken Spartalılar, Thespiaeliler ve helotlar geri çekildiler ve duvarın gerisindeki bir tepe üzerinde tertibat aldılar.[122] Tebaililer ellerini kaldırıp Perslere doğru ilerlediler ve teslim oldular. Herodot'un anlatımıyla Leonidas ve adamları savunma yapacakları tepeye doğru çekilirken Tebailliler onlardan ayrı düşmüşlerdi. Tebai komutanı Leontiades ellerini kaldırarak Perslere doğru ilerlemiştir. Onlara, Perslere ilk olarak "toprak ve su" sunanın baştan beri Pers yandaşı Tebai olduğunu, buraya zorla getirildiklerini anlatmıştır.[123] Leontiades'in bu konuşması Tebaililerin büyük çoğunluğunun yaşamını kurtardı. Ancak bazıları yine de Pers askerleri tarafından öldürüldüler. Kalanların, başta Leontiades olmak üzere Pers Kraliyet işaretiyle alınları dağlandı.[124]
Duvar savunması geriye atıldıktan sonra Serhas'ın emriyle Pers kuvvetleri tepeyi kuşattılar. Son direnen de ölene kadar tepe ok yağmuruna tutuldu.[125] Spyridon Martinatos adlı Yunan arkeoloğun 1939 yılında Termopylae'de Kolonos Tepesi'nde[not 3] yürüttüğü kazılarda 1939 yılında çok sayıda Pers bronz okbaşı ele geçmiştir.[126] Burası, "duvar"a en yakın bulunan tepedir ve Greklerin çekilerek savunma aldıkları tepe olmalıdır.[127]
Muharebenin sona ermesinden sonra Serhas Donanma'sına bir haberci gönderdi. Ancak daha önce, Termopylae açıklarından geçecek olan Donanma'daki adamların ölüleri görmemesi için onları gömdürdü.[6]
Termopylae Geçidi'ni aşmak Herodot'a göre Pers kuvvetlerine 20 bin kayba mal olmuştur.[6] Artçı olarak kalan Leonidas kuvvetlerinin kayıpları ise 300 Spartalı, 700 Thespiaeli ve muhtemelen sayıları 900 olan helotlarla 1.900 olmaktadır. Tebaili 400 savaşçıdan kaçının teslim olduğunu, kaçının savaşta kaldığını, kaçının teslim olduktan sonra Persler tarafından öldürüldüğünü bilmiyoruz. İlk iki günün kayıpları konusunda da net bir bilgimiz yoktur.
Sonuçları ve devamı
Kral Leonidas'ın bedeni Persler tarafından muharebe alanında bulundu. I. Serhas, hıncını Leonidas'ın cansız bedeninden aldı, başının kesilerek vücudun çarmıha gerilmesini emretti. Bu tutum Pers geleneğinde alışlılageldik bir durum değildir. Persler, "yiğit savaşçılar"a karşı onları onurlandıracak biçimde davranma alışkanlığındadırlar. Artemision Deniz Muharebesi öncesinde küçük bir ada olan Skiathos açıklarında ele geçirilen coğrafyacı ve kaşif Pytheas örneği bunu desteklemektedir.[128] Ancak I. Serhas'ın öfkesi biliniyordu. Herodot'a göre Çanakkale Boğazı'nda dubalardan oluşturulan köprülerin bir fırtınada yıkılması üzerine denize 300 kamçı vurulması ve kızgın demirle dağlanması için emir vermişti.[129]
Pers Ordusu'nun Termopylae Geçidi'ni ele geçirmesiyle Artemision Körfezi'nde Termopylae'nin kanadını örten Grek Donanması'nın bu görevi de gereksiz hale gelmiştir. Dahası çatışmalarda Grek İttifakı Donanması'nın kayıpları öylesine ağırdı ki Themistokles dahi çekilmekten yana bir tutum almıştı.[130] Bu sonuçlar karşısında Grek Donanması düzen içinde Saronik Körfezi'ne çekilmiştir. Donanma burada Atina halkının Salamis Adası'na tahliyesine yardımcı olacaktır.[116]
Termopylae'yi geçen Pers Ordusu, Atina yönünde ilerlemeyip Pers hakimiyetine boyun eğmeyi reddeden[131] Boeotea kentlerini, (Platea ve Thespiae) yağmalayıp ateşe vermiştir.[132] Atina'nın Pers kuvvetleri eline geçmesi Eylül ayı sonlarıdır.[133] Bu arada Mora Yarımadası'na çekilen Grek kuvvetleri Korint Kıstağı'nda savunma yapmak üzere hazırlıklara girişmişlerdir. Kıstaktaki tek yol imha edilmiş ve bir savunma duvarı inşa edilmiştir.[134] Burada daTermopylae ve Artemision'dakine benzer bir strateji uygulandı. Bir yandan Korint Kıstağı tutulurken diğer yandan Grek Donanması, Saronik Körfezi'ne Pers Donanması'nın girişini önleyerek Mora Yarımadası'na asker çıkarılamamasını sağladı.[135]
Ancak Themistokles, sadece savunma yerine Pers Donanması karşısında kesin sonuç elde etmeye çalışmak konusunda Atinalıları ikna etmiştir. Sonuçta bir savaş hilesiyle Salamis Boğazı'nda muharebeye çekilen Pers Donanması'nın büyük bir bölümü buradaki Salamis Deniz Muharebesi'nde imha edildi. Bu zafer, Mora Yarımadası'na yönelen Pers istila girişimine kesin olarak son vermiştir.[136]
Çanakkale Boğazı üzerindeki geçiş noktalarına olası bir Grek saldırısından, böylece ordusunun Avrupa topraklarında sıkışıp kalmasından çekinen I. Serhas, kuvvetlerinin büyük bir bölümüyle Asya topraklarına çekilmiştir.[137] Ancak bu çekilme sırasında açlık ve salgın hastalıklardan çok fazla asker kaybedecektir.[138] Çekilmesine karşın Avrupa topraklarında bir sonraki yıl istilayı tamamlamak için General Mardonius komutasında seçkin süvari ve piyade birliklerinden oluşan bir ordu bırakmıştır.[139] Bir süre sonra Atina'nın baskısıyla Mora kent devletleri, General Mardonius kuvvetlerinin üzerine gitmek zorunda kaldılar ve Attika'ya ilerlediler.[140] General Mardonius, Grek kuvvetlerini süvarisini kullanabileceği açık arazide karşılamak amacıyla Boeotia'ya çekilmiştir. İlerleyen Grek kuvvetleriyle Pers Ordusu Platea kenti yakınlarında karşı karşıya geldi.[140] Burada MÖ 479 yılı Ağustos ayında gerçekleşen Platea Muharebesi'nde Grek kuvvetleri, Pers Ordusu'nun büyük bir bölümünü muharebe alanında imha ederek kesin sonuç elde etmiş ve Yunanistan'a yönelen Pers saldırısını sona erdirmiştir.[140] Aynı günün ilerleyen saatlerinde gerçekleşen Mykale Muharebesi'nde Pers Donanması'ndan geriye kalan ve burada karaya çekilmiş olan gemiler de imha oldu.[141] Böylece Yunanistan üzerindeki Pers tehdidi bütünüyle ortadan kalktı.[142]
Önemi
Termopylae Muharebesi, sıklıkla atıfta bulunulan ve üzerinde çalışmalar yapılan, Antik Avrupa tarihinin en ünlü muharebelerinden biridir. En azından Batı kültüründe, Antik Yunanistan'da ortaya konulan yiğitlik bazında övünç kaynağı olarak görülmektedir.[143] Bununla birlikte Pers istilası çerçevesinde ele alındığında kuşkusuz ki bir yenilgiydi.[144] Taktik değeri de tartışmaya fazlasıyla açıktır.[7] Grek stratejisi, Pers kuvvetlerini Termopylae Geçidi'nde ve Artemision Boğazı'nda engellemeye dayanıyordu, Boeotia ve Attika Perslere bırakılmamak, savunulmak isteniyordu.[72] Ancak Termopylae'de sonuç itibarıyla başarısız olundu. Daha da önemlisi, Grek İttifakı, Termopylae yenilgisi ardından bu toprakları savunmaktan derhal vazgeçti ve tüm güçlerini Korint Kıstağı gerisine çekti. Diğer deyişle Atina dahil tüm bu Grek kentleri, Pers kararına terk edildi.[7]
Termopylae'deki Grek savunma düzeninin, sayısal olarak son derece dezavantajlı olmalarına karşın, neredeyse aşılamaz olduğu ileri sürülmektedir.[116] Daha uzun süre mevzilerinde kalabilselerdi I. Serhas, erzak ve su ikmalinde karşılaşılan sorunlar yüzünden geri çekilmek zorunda kalabilecekti.[73] Fakat Pers Ordusu'nun Termopylae Geçidi'ni ağır kayıplara karşın ele geçirmiş olması, hem taktik hem de stratejik yönden kesin bir zaferdir.[116] Grek kuvvetlerinin büyük kısmının başarıyla geri çekilmesi bir yandan moral etkileri olarak önemliydi, diğer yandan da Pers zaferinin parlaklığına gölge düşürmüştür.[116]
Zaman zaman Termopylae Zaferi'nin I. Serhas için bir Pirus Zaferi olduğu da ileri sürülmektedir.[145][146] Herodot'da da bu yönde bir ima dahi görünmez. Dahası muharebeden sonra Pers Ordusu Yunanistan'ın büyük bir kısmını istila etmiştir.[147] Daha çarpıcı olanı, bu istila edilmiş toprakların bir yıl daha Pers kontrolünde kalacak olmasıdır ve Mardonius'un yeniden Atina üzerine yürümesidir.[148] Sonuç itibariyle bu muharebede uğranılan zahiyat, her ne kadar çok yüksekse de, Pers Ordusu'nu tüketmiş değildir.
Bir başka bakış açısından Termopylae Muharebesi'nin, Atina Filosu'nun geliştirilmesi için zaman kazandırdığı ileri sürülmektedir. Salamis Deniz Muharebesi'ne katılan Grek İttifakı Donanması'nın büyük bir bölümünü Atina Filosu oluşturmaktaydı ve Salamis'deki Grek zaferinde önemli payı olacaktır. Bununla birlikte Termopylae Muharebesi ile Salamis Deniz Muharebesi arasındaki sürenin kabaca bir ay kadar olduğu düşünüldüğünde, etki çok belirgin de değildir.[149] Öte yandan Termopylae Muharebesi sırasında denizde de Grek İttifakı Donanması savaş halindeydi ve kayıplara uğramıştı.[150] Üstelik bu kayıplar oldukça fazlaydı, en basitinden Donanma'nın en büyük bileşeni olan Atina Donanması toplam gemi sayısının yarısını Artemision'da kaybetmiştir.[151] Attemision'a katılan Atina gemisi sayısı 127'dir.[152] Daha sonra gönderilen takviye ise 53 gemidir.[153] Atina Donanması'nın kaybı ise yarı mevcudu, yani 90'dır.[151] Salamis Deniz Muharebesi'ne de 180 Atina gemisi katıldığına göre[154] Atina, bu süre içinde ancak muharebe kayıplarını karşılayabilmiştir.
Yeni Zelandalı tarihçi George Cawkwell, I. Serhas'ın Termopylae ile Salamis arasındaki bir aylık sürede Boeotia ve Fokida'da oyalandığına dikkat çekmektedir. Bu süre içinde bölge yakılıp yıkıldı ve yağmalandı. Böylece bölgenin direnci de ortadan kalkmış oldu. Bu yaklaşıma göre Pers Ordusu'nun Attika yönünde yeniden ileri harekete geçmesinin zaman almasında Termopylae'nin önemli bir etkisi yoktur.[147] Günümüzün akademik genel yaklaşımı Termopylae'deki Pers zaferini Pirus Zaferi olarak görmekten çok, bir başarı olarak değerlendirme yönündedir. Serhas, sağlam Grek savunmasını aşmış ve Yunanistan'ın büyük bir bölümün işgal etmiştir. Dolayısıyla Yunanistan'ın istilası hem karada hem de denizde parlak başarılarla başlatılmış oldu.[155] Örneğin tarihçi John Francis Lazenby, Termopylae'deki Grek yenilgisini bir hezimet olarak değerlendirmektedir.[144] Sonuç olarak Termopylae Muharebesi'nin ünü, savaşın sonucu üzerindeki etkisinden değil, daha çok yiğitliğe bir methiye olarak ortaya çıkmıştır.[156]
Askeri olarak Termopylae, Pers istilası çerçevesinde sonucu etkileyecek bir mücadele değildi. Buna karşın ilk iki günün çatışmalarından doğan bazı önemli noktalar da vardır. Savunmanın başarısı, donanım, eğitim ve arazinin avantajlarının uygun kullanımının bir bileşke sonucu olarak görülmektedir.[157]
Termopylae anısı
Pers Ordusu ilerleyip bölgeden çıktıktan sonra Grekler gelip ölülerini topladılar ve geleneklerine uygun olarak tepede yaktılar. Pers istilası atıldıktan sonraki yıllarda da Termopylae'ye Kral Leonidas anısına taş bir aslan heykeli konmuştur.[158] Muharebeden kırk yıl sonra, MÖ 440 yılında Leonidas'ın kemikleri Sparta'ya getirildi. Törenle Sparta'da yeniden gömüldü.[119] Her yıl Kral'ın anısına törenler yapılma geleneği yerleşmiştir.[159]
Anıtlar
Termopylae muharebe alanında günümüzde birkaç anıt vardır.
- Simonides'in mezar yazıtı
- Termopylae'de Spartalıların tümülüsü üzerine dikilen bir anıt taşa Simonides'in bir ağıtı kazınmıştır. Tümülüs, aynı zamanda Spartalıların son dövüştüğü tepedir. Taş anıt üzerinden yazılı olanlar Herodot'tan öğrenilmektedir, anıtın kendisi günümüze ulaşmamıştır. Ancak 1955 yılında bu ağıt yeni bir taş üzerine kazınarak yerine dikildi.
- Termopylae'ye giden Spartalılardan Aristodemus ve Eurytus adındaki iki kişi, gözlerindeki ağır enfeksiyon nedeniyle Kral Leonidas emriyle geri gönderilmişti. Fakat Eurytus, bir helotun yardımıyla savaş alanına geldi ve savaşta öldü. Aristodemus ise Sparta'da kalmıştı.[160] Üçyüz Spartalıdan sağ kalan diğer bir kişi, Tesalya'ya ulak olarak gönderilmiş olan Pantites adlı kişidir.[161] Bu ikisi dışındaki tüm Spartalılar muharebe alanında ölmüşlerdir. Muharebenin sonucunu Sparta'ya bildirecek tek kişi bile sağ kalmadı. Grek yazıtları çoğunlukla oradan geçen ve yazıtı okuyan kişiye "yabancı" diye hitap eder. Termopylae'deki anıt, okuyucudan tüm Spartalıların orada öldüğü haberini Sparta'ya iletmesini istemektedir. "Yabancı"nın, Spartalıların emirleri uygularken öldüklerini belirtmesi istenir.[162]
- Leonidas Anıtı
- Ayrıca bölgede Kral Leonidas anısına yaptırılan modern bir anıt bulunmaktadır. Anıt, Kral'ın bronz bir heykelidir. Heykelin kaidesinde Kral Leonidas'ın silahlarını bırakmalarını isteyen Pers elçilerine verdiği yanıt yazılıdır, "Gelin, alın"
- Image:Leonidas evlahos.jpg
- Image:Leonidas monument.jpgLeonidas Monument
- Image:Startans monument1 evlahos.jpgLeonidas monument
- Thespian Anıtı
- Yunan Hükümeti tarafından 1997 yılında savaşta Spartalılarla birlikte çarpışan 700 Thespialı asker için bir anıt yaptırılmıştır. Mermerden yapılan anıtın üstünde antik Thespia tanrısı Eros'a saygı unsuru olarak düşünülen bir bronz heykel yer almaktadır. Heykelin üzerinde "Yedi yüz Tebailinin anısına" yazıtı kazınmıştır.
- A plate, below the statue
Notlar
- ↑ Carneia Festivali Eylül ayında düzenlenen bir festivaldir. Dipnot
- ↑ Spartalılar tarafından köleleştirilen yerli halk
- ↑ Günümüzde Kolonos Tepesi fotoğrafı en altta
Dış bağlantılar
- Ayrıntılı bir kroki
- Herodot, Polymnia (7. Kitap)
- Herodot, Uranisa (8. Kitap)
Kaynakça
- ↑ Lemprière, Sh.: 10
- ↑ Greswell, Sh.: 374
- 1 2 Herodot, 7.186
- 1 2 3 4 Ctesias, Persica (from Photius' Epitome)
- ↑ Herodot, 8.25.2
- 1 2 3 Herodot, 8.24.1
- 1 2 3 languages.siu.edu
- ↑ Diodorus Siculus, Bibliotheca Historica
- ↑ Herodot, 9.81.1 Dipnot
- ↑ Plutarch, Apophthegmata Laconica, 51.2
- ↑ Suna Doğaner, Anadolu'nun 200 Yıllık İşgali Dönemi Sh.: 19-20
- 1 2 Holland, Sh.: 47–55
- 1 2 Holland, Sh.: 203
- ↑ Herodot, 5.105.2
- ↑ Liddell Hart, Strateji, Dolaylı Tutum Sh.: 33
- ↑ Holland, Sh.: 171–178
- ↑ Herodot, 6.44.1
- ↑ Herodot, 6.44.2
- 1 2 3 Holland, Sh.: 178–179
- ↑ Herodot, 7.133.1
- ↑ Herodot, 6.94.2
- ↑ Herodot, 6.101.2
- ↑ Herodot, 6.116.1
- ↑ Holland, Sh.: 206–206
- 1 2 Holland, Sh.: 208–211
- 1 2 Holland, Sh.: 213–214
- ↑ Herodot, 7.37.1
- ↑ Holland, Sh.: 217–223
- ↑ Herodot, 7.32
- ↑ Herodot, 7.145.1
- ↑ Holland, Sh.: 226
- 1 2 Holland, Sh.: 248–249
- ↑ Herodot, 7.173.2
- ↑ Herodot, 7.173.3
- 1 2 Herodot, 7.173.4
- 1 2 Holland, Sh.: 255–257
- ↑ Herodot, 8.40.1
- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 academic_reed. Edu
- 1 2 Herodot, 7.206.1
- ↑ Herodot, 6.120.1
- 1 2 Holland, Sh.: 258–259.
- ↑ Rawlinson translation of Herodotus VII, 242
- ↑ Herodot VII, 205
- ↑ Herodot VIII, 201
- 1 2 Holland, Sh.: 262–264
- ↑ Holland, Sh.: 269–270
- 1 2 3 Herodot, 7.207.1
- ↑ Holland, Sh.: 270–271
- ↑ David Padrusch, Legendary Battle at Termopylae
- ↑ Plutarch, Apophthegmata Laconica,saying 11
- 1 2 Herodot, 7.210.1
- 1 2 3 4 Lazenby, Sh.: 23 - 29
- ↑ The Early Achaemenid Persian Army
- ↑ Holland, Sh.: 196
- ↑ Farrokh, Sh.: 76
- ↑ Lazenby, p232
- 1 2 3 4 Lazenby, Sh.: 256
- ↑ Holland, Sh.: 69 - 72
- ↑ Holland, Sh.: 217
- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 Hoplit Historyworld
- ↑ Lazenby, Sh.: 227–228
- ↑ Holland, Sh.: 237
- ↑ Holland, Sh.: 394.
- ↑ de Souza, Sh.: 41.
- ↑ Diodorus Siculus XI, 4
- ↑ Herodot, 7.228.1
- ↑ Herodot, 7.202.1
- ↑ Macan, note to Herodotus VIII, 25
- 1 2 Green, Sh.: 140
- ↑ Bradford, Sh.: 106
- ↑ Bury, Sh.: 271–282
- 1 2 3 4 5 Lazenby, Sh.: 248–253
- 1 2 3 Holland, sh 285–287
- ↑ Holland, Sh.: 288
- ↑ Herodot, 7.175.2
- ↑ Nigel Cawthorne, The Immortals: History's Fighting Elites Sh.: 12
- ↑ Herodot, 7.176.2
- ↑ Herodot, VII, 176
- ↑ Jack Cassin-Scott, The Greek and Persian Wars 500 – 323 BC Sh.: 12
- ↑ Herodot, 7.208.3
- ↑ Herodot, 7.208.2
- ↑ Herodot, 7.209.3
- ↑ Diodorus Siculus XI, 6
- ↑ The Early Achaemenid Persian Army
- ↑ Herodot, 7.210.2
- ↑ Herodot VII, 208
- 1 2 Herodot, 7.223.2
- 1 2 3 Diodorus Siculus XI, 7
- ↑ Holland, Sh.: 274
- ↑ Herodot, 7.204
- 1 2 3 Herodot, 7.211.3
- 1 2 Herodot 210
- ↑ Herodot, 7.211.1
- 1 2 3 4 Herodot, 7.211.2
- 1 2 3 Herodot, 7.212.1
- 1 2 Herodot, 7.213.1
- ↑ Tegopoulos, entry for Εφιάλτης
- ↑ Herodot, 7.213.2
- ↑ Herodot, 7.214.1
- ↑ Herodot, 7.215
- ↑ Green (2006), Sh.: 59
- ↑ Herodot, 7.216.1
- ↑ Herodot, 7.217.1
- 1 2 3 Herodot, 7.218.1
- ↑ Herodot, 7.218.2
- 1 2 Herodot, 7.218.3
- ↑ Herodot, 7.217.2
- ↑ Herodot, 7.219.2
- ↑ Herodot, 7.220.1
- ↑ 7.220.2
- 1 2 Herodot, 7.222.1
- 1 2 3 Holland, Sh.: 291–293
- ↑ Herodot, 7.219.1
- ↑ Smith Williams, Dictionary of Greek and Roman Biography and Mythology
- 1 2 3 4 5 6 7 Lazenby, Sh.: 144–145
- 1 2 3 4 5 6 Holland, Sh.: 294
- ↑ Lazenby, Sh.: 259–260
- ↑ Herodot, 7.223.1
- 1 2 3 Herodot, 7.224.1
- ↑ Herodot, 7.224.2
- ↑ Herodot, 7.225.1
- ↑ Herodot, 7.225.2
- ↑ Herodot, 7.233.1
- ↑ Herodot, 7.233.2
- ↑ Herodot, 7.225.3
- ↑ Hellenic Army General Staff
- ↑ Crawford, Sh.: 302
- ↑ Herodot, 7.181
- ↑ Herodot, 7.35
- ↑ Mary MacGregor, The Story of Greece Sh.: 232
- ↑ Military History
- ↑ Herodot VIII, 50
- ↑ livius.org – Naval Battle of Salamis
- ↑ Herodot VIII, 71
- ↑ Holland, Sh.: 299–303
- ↑ Holland, Sh.: 327–334
- ↑ Herodot, 8.97.1
- ↑ Herodot, 8.115.1 - 3
- ↑ Holland, Sh.: 327–329
- 1 2 3 Holland, Sh.: 338–341
- ↑ Herodot, 9.106.1
- ↑ Holland, Sh.: 357–359
- ↑ Holland, Sh.: xviii.
- 1 2 Lazenby, Sh.: 151.
- ↑ Tung & Tung, Sh.: 239.
- ↑ Marozzi, Sh.: 74.
- 1 2 Cawkwell, Sh.: 105–106
- ↑ [s kontrolünde kalacak olmasıdır. Herodot, 9.1.1]
- ↑ History.net – Greco-Persian Wars: Battle of Thermopylae
- ↑ Herodot VIII, 1–19
- 1 2 Herodot, 8.18
- ↑ Herodot, 8.1.1
- ↑ Herodot, 8.14.1
- ↑ Herodot, 8.44.1
- ↑ Cawkwell, Sh.: 104.
- ↑ Lazenby, Sh.: 150
- ↑ Eikenberry, 1996
- ↑ Herodot VII, 238
- ↑ Pausanias III, 14
- ↑ Herodot, 7.229.1
- ↑ Herodot, 7.232.1
- ↑ Herodot, 7.228.2
Kaynaklar
Antik kaynaklar
- * Histories İngilizce
- * Herodotos, Tarih - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
- Tukididis History of the Peloponnesian War
- Xenophon, Anabasis, Hellenica
- Plutarkhos Parallel Lives, Themistokles, Aristides
- Diodorus Bibliotheca historica
- Cornelius Nepos, Lives of the Eminent Commanders
Günümüz kaynakları
- Ernle Bradford, Termopylae: The Battle for the West. 2004 Da Capo Press
- J. B. Bury, Meiggs Russell, A History of Greece to the Death of Alexander the Great 2000 Palgrave Macmillan
- George Cawkwell, The Greco-Persian Wars 2006 Oxford University Press
- Osbert Guy Stanhope Crawford, Said and Done: The Autobiography of an Archaeologist 1955 Weidenfeld and Nicolson
- Lyn Dore, "Once the War Is Over". In Freeman, P.W.M.; Pollard, A.. Fields of Conflict: Progress and Prospect in Battlefield Archaeology. David Brown Book Co.
- Karl W. Eikenberry, "Take No Casualties". Parameters: US Army War College Quarterly1996
- William Golding, The Hot Gates
- Peter Green, The Greco-Persian Wars 1996 University of California Press
- Peter Green, Greek History 480-431 B.C., the Alternative Version, University of Texas Press
- Edward Greswell, Origines kalendariæ Hellenicæ 1827 E. Duychinck, Collin & co.
- Herodot, The Histories penguin group
- Tom Holland, Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West. New York: Doubleday
- J. F. Lazenby, The Defence of Greece 490–479 BC. Aris & Phillips Ltd., 1993
- Reginald Walter Macan, Herodotus The Perseus Digital Library
- Justin Marozzi, The Way of Herodotus: Travels with the Man Who Invented History. Da Capo Press
Koordinatlar: 38°48′0″K 22°32′0″D / 38.8°K 22.533333°D
|
|