Attik Delos Birliği
Attik Delos Birliği, MÖ 477 yılında, sayıları 150 – 173 arasında olan Grek kent devletleri arasında oluşturulan ve MÖ 404 yılına kadar devam eden askeri - politik bir birliktir. Birliğin oluşturulması Atina'ın girişimleriyle sağlandı ve liderliği Atina tarafından üstlenilmiştir. Atina, Sparta'ın ve Yunanistan'daki bir kısım kent devletinin desteğiyle Akamenid imparatorluğu'nun (Pers İmparatorluğu) karşı Yunanistan'ı istila girişimine karşı yürüttüğü mücadelenin ardından Ege Denizi ve Batı Anadolu Bölgesi'ndeki Pers direnek noktalarına yönelik saldırılara girişmişti. Bu saldırılarla, yerel destek de sağlanarak Ege Adaları'nın ve Batı Anadolu'nun Grek kent devletlerinin Pers hakimiyetinden kurtulması sağlanmış ve böylelikle bir güç birliği oluşturulmuştu. Günümüz Batılı kaynaklarda Birlik'in adlandırılması, başlangıçtaki resmi toplantı yeri olan Delos Adası'na dayandırılarak Delos Birliği olarak yapılır. Bununla birlikte Perikles MÖ 454 yılında resmi toplantı merkezini Atina'ya taşımıştır. Türkçe kaynakların bir kısmında da bu şekilde ya da Attik Delos Deniz Birliği olarak geçer.
Birliğin oluşmasından kısa bir süre sonra Atina, Birlik Donanması'nı kendi ticari amaçları için kullanmaya başlamıştır. Bu tarz kullanım, Attik Delos Birliği'nin içinde, Atina'dan daha az güce sahip olan kent devletleri için bir baskı haline geldi ve bu durum çeşitli huzursuzluklara, giderek çatışmalara yol açtı. Atina'nın Birlik'i kendi kontrolü altında tutabilmek ve kendi amaçları için kullanmak yolundaki çabalarının giderek daha fazla güce başvurmasıyla huzursuzluk yaygınlaştı ve MÖ 431 yılında Peloponez Savaşı'na yol açtı. Atina, bu savaşın sonunda MÖ 404 yılında teslim olmak zorunda kaldı ve Atina tarafından artık Atina İmparatorluğu haline getirilmiş olan Attik Delos Birliği de dağıldı.
Tarihi kaynaklar
Ne yazık ki Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı ile Peloponez Savaşı arasındaki döneme (MÖ 479 – 431) ilişkin olarak günümüze ulaşabilen çok az belge vardır. Tukididis'in Pentekontaetia olarak adlandırdığı bu dönem Yunanistan'da görece bir barış ve refah dönemi olmuştur.[1][2] Bu dönemle ilgili en geniş kaynak Tukididis'in Peloponez Savaşı Tarihi adını verdiği çalışmasıdır. Tukididis'in MÖ 460 doğumlu olduğu göz önüne alındığında döneme en yakın tarihli çalışmadır. Günümüz tarihçileri tarafından da en güvenilir birincil kaynak olarak kabul edilmektedir.[3][4][5] Tukididis bu çalışmasında Peloponez Savaşı'nın yakın geçmişinden bahsederken Atina'nın Peloponez Savaşı'na doğru giderek artan gücüne değinmiştir. Çalışması muhtemelen seçicidir ve dahası herhangi bir tarih vermemektedir.[6][7] Bununla birlikte Tukididis'in çalışması, diğer antik yazarların verdiği bilgiler ve arkeolojik buluntularla desteklenerek kronolojik bir görüş oluşturmaya yeterince elverişlidir.[6]
Tukididis Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı ile Peloponez Savaşı arasında gerçekleşen önemli olayları kısa kısa vermiştir. Ancak kronolojik bilgi hemen hemen hiç vermez.[6] Düzgün bir kronoloji oluşturmak yönünde çeşitli girişimler olduysa da kesin sonuçlara ulaşmak güçtür. Şimdilik, Tukididis'in anlatımının uygun bir kronoloji izlediğini varsaymak gerekmektedir.[8]
Dönem hakkında bir takım ayrıntılar da Plutarkhos'un Aristides ve Kimon'la ilgili biyografisinde verilmektedir. Ancak Plutarkhos'un çalışması söz konusu dönemden kabaca 600 yıl sonrasında kaleme alınmıştır, bu yüzden ikincil kaynak olarak kabul edilir. Bununla birlikte belirli ölçüde doğrulanabilen açıklamalarına sıklıkla başvurulur.[9] Çalışmasında sıklıkla Tukididis'in kısa açıklamalarla geçiştirdiği konular hakkında da bilgi bulunabilmektedir.
Günümüze ulaşan diğer bir antik kaynak da Sicilyalı tarihçi Diodorus'un Bibliotheca Historica adını verdiği çalışmasıdır. Diodorus'un bu dönemle ilgili olarak yazdıklarından birçoğu daha erken tarihlerde yaşamış olan diğer bir Grek tarihçi Eforus'dan alınmış izlenim vermektedir.[10] Bununla birlikte Diodorus sıklıkla günümüz tarihçileri tarafından göz ardı edilir.[11] Bu anlamda bu dönem için uygun bir kaynak değildir.[12] Nitekim Diodorus'un çalışmasını İngilizceye çeviren Oldfather, bazı bölümlerdeki hatalı aktarıma dikkat çekmektedir.[13]
Attik Delos Birliği vergi listeleri gibi arkeolojik belgeler de dönem hakkında hafife alınmayacak bilgiler sağlamaktadır.[3][14]
Yakın geçmiş
Kiros'un Med hakimiyetini kırıp bağımsız bir devlet haline getirdiği Persler, çeyrek asır gibi kısa bir sürede bir imparatorluk haline gelmişlerdi. Kiros MÖ 550 yılından sonra Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerini istila ederek Batı Anadolu'yu da İmparatorluk topraklarına bağlamıştı. İmparatorluğun hakimiyeti altına aldığı bölgelerin hakları da halen ayaklanma eğilimi içindeydiler. Pers hakimiyetinin bu toplumlar üzerinde yarattığı yük ve çeşitli baskılar, giderek yaygınlaşan huzursuzluklara yol açmaktaydı. Batı Anadolu'daki Grek kent devletleri de aynı durumdaydılar. Pers Sarayı tarafından bu kentlerin yönetimine atanan "tiran"ların keyfi yönetimi de bunlara eklenince, MÖ 500'lerin başlarında özellikle İyonya, ayaklanmak için adeta bir kıvılcım bekler hale gelmiştir. Bu hoşnutsuzluğu tüm Batı Anadolu'ya yayılan bir ayaklanmaya dönüştüren kıvılcım, Milet tiranı Aristagoras'ın girişimleriyle ortaya çıkmıştı. Aristagoras, Pers desteğiyle fakat kendi komutasında giriştiği bir askeri seferin ağır bir başarısızlıkla sonuçlanması üzerine tiranlıktan çekilerek kentte demokrasi ilan etmiştir.[15] Bu açık açık Milet'in Pers Sarayı'na başkaldırmasıydı ve çok kısa sürede tüm İyonya'ya, ardından Aiolis'e ve Doris'e yayıldı. Böylece MÖ 499 yılında bir İyon Ayaklanması başlatılmış oldu.[16]
Pers İmparatorluğu'na karşı askeri bir sefer için ilave askeri güç arayan Aristagoras Atina ve Eretria'dan destek sağlamayı başarmıştır. Bu destek kuvvetiyle MÖ 498 yılında Pers satraplık merkezi olan Sard üzerine bir sefer düzenlendi, aşağı kent ele geçirildi ve yakıldı. Ancak Sard akropol'ü ele geçirilmeden geri çekilindi.[17] Bundan sonra beş yıl boyunca Batı Anadolu Grek kent devletleri Pers İmparatorluğu'na karşı taarruzi bir harekete geçmediler ama bağımsızlıklarını sürdürdüler. Bu sürenin sonunda güçlü Pers orduları ayaklanmanın direnek noktalarına saldırarak MÖ 493 yılında Batı Anadolu'yu yeniden Pers hakimiyetine aldılar.
Ancak Pers Kralı I. Darius, İyon Ayaklanması'nı bastırmış olmasına karşın Atina ve Eretria'ya boyun eğdirmeye kararlıydı.[18] İyon Ayaklanması İmparatorluk topraklarındaki diğer ayaklanmalar gibi, imparatorluğun bütünlüğü için bir tehditti. Dışarıdan desteklenmiş olması bu ayaklanmayı daha ciddi bir tehdit durumuna getirmektedir. Her ne kadar acımasızca bastırılmış olsa da yeni ayaklanmalar Yunanistan tarafından desteklenebilirdi. Bunun kesin çözümü Yunan kent devletlerinin kontrol altına alınmasıydı. Bu düşünceyle I. Darius, Yunanistan'ın istilası için askeri bir seferin hazırlıklarına başlamıştır.[19]
Sonraki yirmi yıllık süre içinde Pers İmparatorluğu Yunanistan'a karşı iki geniş kapsamlı sefer düzenlemiştir. Yunanistan'ın kara yaklaşımını emniyete almak için yapılan hazırlık seferinde, MÖ 492'de Makedonya Pers hakimiyeti altına yeniden alınmıştır. Yunanistan'a yönelen ilk seferde ise Ege Adaları ele geçirildi ve Eretria istila edildi.[20] Ancak bu Pers seferi, Pers Ordusu'nun MÖ 490 yılında gerçekleşen Maraton Muharebesi'nde yenilgiye uğramasıyla, başarısızlıkla sona ermiştir. Darius yeni bir seferin hazırlıklarına vakit geçirmeden başladıysa da hazırlıklar tamamlanmadan öldü. Tahta oğlu ve varisi I. Serhas geçmiştir.[21] Serhas, MÖ 480 yılında başlatılan ikinci istila seferine bizzat komuta etmiştir.[22] Bu arada 70 kadar Grek kent devleti arasında gevşek bir ittifak oluşmuştu. Ancak Grek İttifakı Termopylae Muharebesi'nde yenilgiye uğradı ve Grek İttifakı Donanması da Artemision Deniz Muharebesi'nde, kesin sonuç elde edemeyerek geri çekildi.[23] Bu zafer ardından Pers Ordusu Atina da dahil olmak üzere Mora Yarımadası hariç tüm Yunanistan'ı istila etmiştir. Ancak Salamis Deniz Muharebesi'nde Pers Donanması ağır bir yenilgiye uğradı.[24] Bir sonraki yıl, MÖ 479'da Yunanistan'da kalan Pers Ordusu Platea Muharebesi'nde imha edildi. Bu yenilgiyle Pers İmparatorluğu'nun ikinci istila girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmış oldu.[25] Pers Donanması'nın Ege'deki kalıntıları ise Platea Muharebesi'yle aynı gün Mykale Muharebesi'nde imha edildi.[26] Mykale Muharebesi'yle birlikte Yunan-Pers Savaşları'nda yeni bir evre başlamıştır. Bu noktadan itibaren artık Grek karşı taarruzları yaşanacaktır.[27] Mykale aynı zamanda Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerinin Pers hakimiyetine karşı ikinci başkaldırısını da başlatmış oldu. Yunanistan'da uğranılan yenilgiler sonrasında askeri gücü iyice yıpranmış olan Pers İmparatorluğu, bu başkaldırılara karşı çıkamamıştır.[28]
Grek İttifakı'nın çözülmesi
Platea Muharebesi'yle Yunanistan anakarasındaki Pers askeri gücü atılmıştı. Mykale Muharebesi ile de Ege'deki Pers deniz gücü yok edilmişti. Mykale Muharebesi'nin hemen ardından Grek İttifakı Donanması Çanakkale Boğazı'na yönelmiş ve buradaki iki Pers garnizonununa saldırmıştır. İlk olarak Gelibolu Yarımadası'ndaki Sestos'a saldırıldı. Kuşatılan kent sonunda düşürüldü.[29] Bir sonraki yıl MÖ 478'de bir Grek ordusu Byzantion'u kuşatıp ele geçirdi.[30] Askeri açıdan bu, Avrupa topraklarındaki son Pers askeri varlığını sona erdirmektir. Fakat esas olarak, Karadeniz'e uzanan ticaret yolunun açılmasına hizmet etmektedir.[31][32][33] Atina'nın buğday ithalatının önemli bir bölümü Çanakkale Boğazı üzerinen, Karadeniz'in kuzey kıyılarından gelmektedir. Bu nedenle Atina, Çanakkale Boğazı'nın Pers hakimiyetinde kalmasına, o gücü bulduğu anda engel olmalıydı.[34]
Sonuç itibariyle askeri olarak, artık Yunanistan üzerinde yakın bir Pers tehdidi kalmamıştır. Bu durum Grek İttifakı içindeki iki başat gücün, Atina ve Sparta'nın stratejilerinde bir değişim noktasını ifade etmektedir. Sparta'ya göre bu şekilde savaşın ve dolayısıyla Grek İttifakı'nın stratejik hedeflerine ulaşılmıştı, artık İttifak'ın maddi temeli kalmamıştır. Üstelik Batı Anadolu'daki Grek kent devletleri Pers hakimiyetine karşı ayaklanmış ve bağımsızlıklarını geri almışlardır. Dahası Sparta'ya göre Batı Anadolu'daki kent devletleri, Yunanistan anakarası için bir "karantina hattı" oluşturuyordu. Pers İmparatorluğu yeniden Yunanistan'a saldırmak isterse önce bu devletleri istila etmek zorunda kalacaktı. Diğer yandan Atina, Yunanistan'ın güvenliğini, Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerinin güvenliğiyle doğrudan doğruya ilişkili görüyordu.[35] Fakat çok daha önemlisi, Atina o güne kadar oluşturduğu deniz ticaret ağını sağlamlaştırmak ve genişletmek peşindedir. Bunun için de Pers askeri varlığının Ege Denizi'nden, boğazlardan ve Karadeniz'den uzaklaştırılması gerekmektedir.[36]
Aslında her iki taraf da Platea ve Mykale muharebeleriyle Pers tehdidinin ortadan kalkmış olmadığını, Pers İmparatorluğu'nun yeniden Yunanistan'a saldırabileceğini görmekteydi.[37] Bu noktada yine de, birbirinden tümüyle aksi yönde ve birbirini dışlayan iki stratejik bakış tarzıyla karşı karşıyız. Nitekim Byzantion Kuşatması Yunanistan'daki ittifakın son askeri harekatı olmuştur. Byzantion'un alınmasından sonra Sparta'nın savaşa devam etmeme yönündeki kararı bütün bütün netleşmiştir.[38] Bunun sonucu olarak Sparta ve Peloponez Birliği pratikte Grek İttifakı'ndan çekilmiştir.[39] Bu çekilmenin bildiğimiz kadarıyla ilk ifade edilişi, Mykale Muharebesi'nin hemen ardından bu görev gücünün komutanı olan Sparta Kralı Leotychides tarafından dile getirilmiştir. Leotychides'a göre Batı Anadolu'daki bu kent devletlerinin Pers İmparatorluğu karşısında uzun dönemde güven içinde olması, içinde bulunulan koşullarda elde edilebilir bir amaç değildir.[40] Bu durumda uygulanabilir tek çözüm, Batı Anadolu'daki Grek kent devletleri halkının Yunanistan'a taşınması olarak görülmektedir. Bu insanların Pers boyunduruğundan kesin bir şekilde kurtulmaları Kral'a göre ancak bu şekilde mümkün olabilirdi. Aynı muharebedeki Atinalı komutan Xanthippus ise İyon halkının esasen Yunanistan'dan göç eden insanlar olduğunu hatırlatarak, tek başlarına bile kalsalar İyonları koruyacaklarını ileri sürerek buna şiddetle karşı çıkmıştır.[40]
Böylece Grek İttifakı içinde, Pers İmparatorluğu ile savaşa devam etmek ve devam etmemek şeklinde iki farklı ve zıt stratejik yaklaşım ortaya çıkmıştı. Grek İttifakı'nın karadaki en ileri hattı bu tarihte Byzantion'daki Grek garnizonuydu ve üst komutası Spartalı general Pausanias'daydı. Kısa süre içinde Pausanias'ın durumu fazlasıyla sarsıldı. Keyfi bazı tutumlarının yanı sıra Pers Sarayı ile ilişki kurduğu yönündeki iddialar üzerine Sparta'ya geri çağırıldı ve ihanet suçuyla yargılandı. General Pausanias, görünüşe göre, kendi iradesini her şeyin üzerinde gören bir kişilik yapısına sahipti. Askerlerini ve subaylarını vahşice cezalandırırdı. Dahası, diğer kent devletlerinin askerleri ile Sparta askerleri arasında, kabul edilemez bazı ayrımlar gözetiyordu. Diğer askerler, Spartalı askerlerden önce yatamıyor, yemek yiyemiyor, kaynağa su içmek için inemiyordu.[41] Kuşkusuz bu durum ordu içinde ciddi bir huzursuzluk yaratmıştı, çünkü bu cezalandırmalar haksız görülebiliyordu. Fakat daha önemlisi, rüşvet almaya fazlasıya eğilimli olduğu yönündeki kuşkular, ki bunlar pek de boşuna değildi, ölümcül bir güvensizliğe yol açmıştır.[41] Bu kuşkular ve iddialar ağırdı ve Sparta, generali geri çağırmak ve yargılamak zorunda kaldı.[41] Garnizonun üst komutanlığı ise Atinalı general Aristides tarafından üstlenildi.[35]
Ancak görünüşe göre Sparta'da savaşa devam edilmesinden yana olan bir hizip de vardır. Çünkü Pausanias'ın geri çağırılmasından sonra komutayı almak üzere General Dorkis Byzantion'a gönderilmiştir.[41] Ancak müttefik kuvvetlerin artık Sparta liderliğini kabullenmeye razı olmadıklarını görerek ülkesine geri döndüler.[42] Dorkis'in komutanlığının İyon kent devletlerinin de görüşüyle geri çevrilmesi, Sparta'daki savaş yanlısı hizipin de yenilgisi olmuştur.[41] Dolayısıyla Pausanias'ın Sparta açısından utanç verici durumu, büyük ölçüde buna bağlı olarak Dorkis'in komutanlığının istenmemesi, Sparta'da barış yanlısı hizbi hakim duruma getirmiştir.[41] Diğer yandan, Dorkis'in değil de Atina'nın üst komutanlığının benimsenmesinin, daha çok İyon kent devletlerinin etkisiyle olduğu ileri sürülmektedir. Dolayısıyla Attik Delos Birliği'nin teşkilinde inisiyatifin Atina'ya değil, bu İyon kentlerine ait olduğu kabul edilebilir.[41] Tukididis de Pausanias'ın uygulamalarının özellikle İyon unsurlar için "kabul edilebilir olmaktan çıktığını" yazmaktadır.[43] Büyük olasılıkla Atinaların da girişimiyle İyonlar, büyük bir istekle Atina'nın liderliğini istediler, Atina da bunu rahatlıkla kabul etmiştir.[44] Atina birliklerinin komutanları Aristides ve Kimon'un insancıl, anlayışlı, güven verici davranışları, İyonlarla Atina arasında böylesi bir yakınlık oluşmasında kuşkusuz ki yararlı olmuştu.[45] Plutarkhos, İyon birliklerindeki subay ve askerlerin Aristides ve Kimon etrafında toplanmalarında, Pausanias'ın davranışlarına karşı duyulan tahammülsüzlüğün payı olduğunu belirtmektedir.[46]
Sparta ve onun başat güç olduğu Peloponez Birliği ile Atina arasındaki stratejik yaklaşım farklılığı ve ileri garnizonun Atina komutası altında geçmesinin sonucunda, Grek İttifakı bir bakıma çözülmüş oldu. Sparta ve Peloponez Birliği'nin saldırıdan yana olmaması, esasen pratikte Grek İttifakı'ndan çekilmeleridir. Bu tarihten itibaren Grek İttifakı'nın liderliği kesin bir biçimde Atina'ya geçmiştir.[40] Atina'nın İttifak'ın liderliğinde başat rol üstlenmesi, bir bakıma Sparta'nın çekilmiş olmasının bir sonucu olarak görülmektedir.[38][40] Diğer yandan Atina'nın, Pers İmparatorluğu ile savaşa devam edilmesi yönündeki kararı da Grek İttifak'nın resmi kararı haline gelmiştir. Böylece savaşın içinden yeni bir ittifak yapısı doğmaya başladı.[35] Esasen henüz bu tarihte, Attik Delos Birliği'nin temel siyasası kendini göstermeye başlamıştır. Atina, Peloponez Birliği'nin Grek İttifakı'nın saldırı kanadından çekilmesi üzerine Batı Anadolu ve Ege'deki kent devletleriyle yeni bir ittifakı, Attik Delos Birliği'ni oluşturmuştur. Pers İmparatorluğu'na karşı Grek mücadelesi artık Attik Delos Birliği tarafından sürdürülecektir. Yunanistan'da ise Grek İttifakı, MÖ 462 yılına kadar Sparta komutasında varlığını sürdürmüştür.[47] Atina'nın bu tarihte Sparta'nın düşmanları olan Argos ve Tesalya ile ittifak kurması bu sona neden olmuştur.[33]
Attik Delos Birliği
Teşkilatlanma
Bu ittifakın oluşturulması için kutsal Delos Adası'nda bir kongre toplanmıştır. Bu kongreyle bir bakıma Atina ile İyon Birliği arasında yeni bir ittifak teşkil edilmiştir.[35][48] Bu kongrenin Salamis Deniz Muharebesi'nden sonraki üçüncü yılda[35] yani MÖ 477'de toplandığı anlaşılmaktadır.[49][50] Ancak Birlik'in oluşturulması yönündeki görüşmeler ve düzenlemeler şeklindeki hazırlıkların MÖ 478 yılı yaz aylarında başladığı ve MÖ 478 – 477 kış mevsiminde sürdürüldüğü kabul edilmektedir.[51] Tukididis'e göre Birlik'in remi amacı Pers hükümranlığı nedeniyle uğranılan yıkımların öcünü almaktı.[52] Oturum başkanlığını Aristides'in yaptığı[53] kongrede Attik Delos Birliği'nin anayasasının da taslağı ortaya konmuştu.[54]
Bu anayasanın ana hatları,
- hangi kent devletlerinin para, hangilerinin asker ve trireme vereceğinin belirlenmesi,[55]
- ilk vergilendirmenin yapılması,[55]
- Delos'daki Apollon Tapınağı'nın Birlik'in hazinesine (Hellenotamai Hellen Hazinesi) ev sahipliği yapmasının kararlaştırılması,[55]
- Birlik hazinesinin (Hellenatomies) on Atinalı maliye memuru tarafından idare edilmesi,[55]
- Birlik politikasının Delos'ta toplanan meclis tarafıdan belirlenmesi[55]
- gerekli kara ve deniz kuvvetinin teşkil edilmesi, sevk ve idaresi ile garnizonlar oluşturulması, Atina'nın görevi olması,[53]
- üyelerin özerk olması şeklindedir.[55]
Ancak bu ilk kongreye kaç kent devletinin katıldığı konusu günümüzde halen tartışma konusudur. M. F. McGregor, başlangıçta 140 üyenin hazır bulunduğunu ileri sürmektedir.[56] Donanld Kagan ise Ege Adaları'ndan 20, İyonya'dan 36 Marmara Bölgesi'nden 35, Karya'dan 24 ve Trakya'dan 33 olmak üzere 148 üyeden söz eder.[57] Daha sonraki yıllarda daha fazla kent devletinin Birlik'e katıldığı bilinmektedir.(Kent devletlerini gösterir harita için bkz)
Bu ilk kongreye başkanlık eden Aristides ayrıca üyelerin ilk katılım paylarını toplamda 460 talent (12 ton gümüş, 12.760.000 Drahmi) olarak belirlemiştir.[49] Bu rakamın üye devletler arasında pay edilmesinde ise 12 farklı düzey belirlediği bilinmektedir.[58] Her kent devletinin ödeyeceği yıllık vergi, kentin yerel kaynaklarına göre belirlenecektir.[59][60] Daha sonra MÖ 454 yılında katılım paylarının dört yılda bir yeniden belirlenmesi karara bağlanmıştır ama bu karar düzenli uygulanmamıştır.[61] Her ne kadar Birlik hazinesinin on Atinalı tarafından idare edilmesi prensibi getirilmişse de her üye kent devletinin hesapları denetleme yetkisi de tanınmıştır.[53] Fakat katılım paylarının Atina tarafından belirlenmiş olması ve yönetilmesi önemlidir.[61] Belirlenen vergiler zaman içinde Atina Akropolisi'ndeki mermer steller üzerine kaydedilmiştir. Bu stellerden bir kısmı günümüze ulaşmış bulunmaktadır.[33]
Meclis'te her üyenin bir oy hakkı vardır. Ancak gelişmeler öyle gösteriyor ki, Birlik'in askeri güçlerinin komutasının Atina'da olması, Atina'nın diğer oyları kontrol edebilmesini sağlamıştır.[62] Birlik'in savaş gemilerinin Atina'da toplanması da bu kongrede kabul edilmiştir.[63] Diğer yandan özerklik konusunda bir sınırlama kabul edilmiştir, üye kent devletlerinin birbirleriyle savaşmaları yasaklanmıştır.[64]
Gerçekte Attik Delos Birliği'nin girişimleri üç evrede farklılık göstermiştir. Bunlar, yapılması planlanan askeri seferin hazırlıkları, öç alma ve savaş ganimetlerinin bölüşülmesi şeklindedir. Birlik üyeleri, Birlik'in ortak hazinesine ya vergi ile katkıda bulunacak, ya da Birlik Ordusu için asker ve savaş gemisi vereceklerdir. Pek çok kent devleti asker yerine vergi vermeyi tercih etmiştir.[52] Esasen herhangi bir politik – askeri ittifakta parasal yükümlülük, Grek dünyası için yeni bir olaydır. Daha önceki bu tarz ittifaklarda parasal yükümlülük yerine asker verme yükümlülüğü uygulanmıştır.[35]
Üyeler, aynı dost – düşman ilişkisi içinde olmak üzere yemin eder ve ittifaka bağlılıklarının ifadesi olarak denize demir külçeleri atardı.[35] Denize atılan demir külçeleriyle, bunlar denizin yüzeyinde yüzmeye başlayana kadar yeminlerine bağlı kalacakları ifade edilmektedir.[60] Ancak burada dikkati çekmesi gereken nokta, "aynı düşman" ifadesidir, çünkü bu, Pers İmparatorluğu'nu kastetmekten daha geniş bir ifadedir. En azından Atina'nın gözünde ve anlayışında Sparta ve Peloponez Birliği'ni de içine alacak kadar geniş bir ifade seçilmiş olduğu ileri sürülmektedir.[35] Her ne olursa olsun Attik Delos Birliği esas itibarıyla Atina'nın bir imparatorluk kurmasına hizmet etmiştir.[54] Birlik'in kuruluşundaki "Perslerle mücadele" amacının bir aldatmaca olduğu, esas amacın Atina'nın hegemonyası olduğu da, A. French, H. R. Rawling, H. D. Meyer ve K. E. Petzold gibi tarihçiler tarafından ileri sürülmektedir.[19] Atina yönünden olay böyledir, ancak üye kent devletleri açısından da "Perslerle mücadele" esas amaç olarak görülmemektedir. Örneğin Troas kent devletlerinin bir yandan Attik Delos Birliği'ne katılmış oldukları ve hem Birlik'e, hem de Pers Sarayı'na vergi ödedikleri bilinmektedir. Bu durum, bu kent devletleri açısından ticaretin sürekliliğini sağlamaya yönelik gibi görülmektedir. Diğer yandan Pers Sarayı da bu kentlerin ticaretinden alınan vergiler nedeniyle onları Birlik'e katılmasına göz yummuş olmalıdır.[65]
Atinalı politikacı Aristides yaşamının kalan bölümünün çoğunu Birlik'in işlerini düzenlemekle geçirmiştir. Plütarkhos'a göre birkaç yıl sonra Pontus'da öldüğünde halen yeni katılacak üyelerin yükümlülüklerini belirlemek üzerinde çalışıyordu.[66]
Genişleme politikası
Attik Delos Birliği'ne katılmalar çok büyük ölçüde, kent devletlerinin serbest iradeleriyle olmuştur. Ancak belirlenemeyen sayıda üye kent devletlerinin Birlik'e katılmalarının, Atina tarafından güç kullanarak sağlandığı yönünde bilgiler de vardır. Zamanla ve Birlik'ten ayrılma yönündeki, isyan olarak da tanımlanabilecek iradelerin zora dayanılarak bastırılmasıyla Atina, Attik Delos Birliği üzerindeki hakimiyetini kurmuştur. Tukididis, Atina hegemonyasının nasıl geliştiği konusunda bazı ipuçları vermektedir. Tukididis, esasen üye sayısını genişletmek için kuvvet kullanıldığına ilişkin tek bir olaydan söz etmektedir. Fakat bu olay muhtemelen bir örnek olarak verilmiştir ve başka benzer olaylar da gerçekleşmiş olmalıdır. Plutarkhos bu tarz uygulamalarla ilgili başka bir olaydan daha söz etmektedir.[67] Artemision Deniz Muharebesi'nin ardından Perslerle işbirliği içine girmiş olan Eğriboz Adası'nın güney ucundaki Karystos'a Kimon'un komuta ettiği bir seferle MÖ 473 yılında saldırıldı ve bir sonraki sene bu kent Birlik'e katılmak zorunda bırakıldı.[49][68] Aslında bu kent saldırılmayı gerektirecek bir uygulama ya da tutum içinde değildir. Sadece Attik Delos Birliği'ne katılmaya yanaşmıyordu, o kadar. Bu kent devleti üzerine yapılan sefer sadece Attik Delos Birliği'na katılmasını zorlamak içindi.[69] Esas neden Atina'nın tahıl ithal rotası üzerinde bulunmasıydı.[70] Daha önce Pers amaçlarına hizmet etmiş olması, harekatı haklı gösteren bir bahane olarak görünmektedir. Sonuç itibarıyle bu kentin adı, günümüze ulaşan Attik Delos Birliği vergi listelerinde görünmektedir.[69] Plutarkhos ayrıca Faselis'in Kimon'un Eurymedon Seferi sırasında Birlik'e katılmaya zorlandığını anlatmaktadır.[71] Ayrıca yine Kimon'un İskiri Adası'nı istila ederek buraya Atinalı yerleşmeciler gönderdi.[68]
Güç kullarak Attik Delos Birliği katılımını genişletmeye diğer iki örnek de Yunanistan'daki Lokris ve Fokida'dır. Atina, MÖ 456 yılında I. Peloponez Savaşı sırasında Boeotia'yı istila ederken, bu kent devletinin batısındaki Lokris ve Fokida'yı da Attik Delos Birliği'ne katılmaya zorlamıştır.[72]
Başkaldırılar
Delos'da MÖ 477 yılında düzenlenen ilk kongrede denize demir külçeleri atarak and içilmesi, bir yandan da Birlik'ten ayrılmamayı da kapsamaktadır.[73] Yine de izleyen yıllarda bazı üyelerin ayrılmak istedikleri görülmektedir. Nakşa Adası, MÖ 470 – 467 yıllarında Birlik'ten ayrılma kararı vermişti. Atina kente saldırdı ve Nakşa bu karardan vazgeçmek zorunda kaldı.[74] Taşoz da MÖ 465 yılında Birlik'ten ayrılmaya kalkan bir kentti. Benzer bir sonuçla karşılaştı ve Birlik'te kaldı.[75] Tukididis başkaca örnek olaydan söz etmez. Ancak arkeolojik kanıtlar izleyen yıllarda daha fazla ayaklanma olduğuna ilişkin veriler sağlamaktadır.[76] Bu kanıtlar içinde en güçlüleri vergi listeleridir. Belirli tarihlerden sonra artık bu listelerde görünmeyen kent devletlerlinin Birlik'le ilişkilerinin kestikleri düşünülür.[61] Bununla birlikte Tukididis'in anlatımı da, bu tür ayaklanmaların bastırılmasındaki Atina tutumunun giderek Birlik üzerinde bir kontrol sağladığını, sonuçta Attik Delos Birliği'nin Atina İmparatorluğu'na dönüştüğünü açık bir biçimde ortaya koyar.[77][78] Dolayısıyla Birlikte kopma girişimlerine karşı Atina'nın bu tutumu, kendi imparatoluğunu oluşturmak için Attik Delos Birliği'ni kullanma yönündeki stratejilerden biri olarak görülebilecektir.
Nakşa Ayaklanması
Attik Delos Birliği'nden ayrılmak için ilk girişim MÖ 467[47] ya da MÖ 469[69][79] yılında Nakşa Adası tarafından yapıldı. Büyük olasılıkla yeni bir Pers saldırısı olasılığına karşı Ada, bir ileri karakol olarak görülüyordu.[47] Bir donanma Ada'ya gönderildi. Yenilgiye uğramalarından sonra Nakşa, kent surlarını yıkmak zorunda bırakıldı. Donanması ve Birlik'teki oy hakkı elinden alındı. Daha sonraki ayaklanmalarda da aynı kurallar uygulanacaktır.
Taşoz Ayaklanması
Atina, MÖ 465 yılında Struma Nehri kıyılarında dokuz yol olarak adlandırılan bölgede Amfipolis kolonisini kurmuştur.[47] Taşoz Adası, karşıda anakaradaki Pangaion Dağı'ndaki altın ve gümüş madenlerinde çok yakın bir bölgede kurulan bu kononiden doğal olarak rahatsızlık duydu. Bugüne kadar işlettikleri madenleri paylaşmak istemediler. Atina ise bu değerli maden yataklarını kendi adına işletmek istiyordu. Esasen anlaşmazlığın Attik Delos Birliği ile hiçbir ilişkisi yoktur. Diğer deyişle çatışma, Taşoz'un Birlik'ten ayrılmak istemesinden, ya da Birlik'e olan yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddetmesinden çıkmış değildir.[80] Taşoz Atina karşısında direnebilmek için Sparta'dan destek istemişti. Sparta, bu desteği Attikka'yı istila ederek yapmaya karar vermiştir. Ancak bu sırada gerçekleşen büyük bir deprem ardından köle helotlar ve köle olmayan fakat Sparta vatandaşı sayılmayan Perioecilerden bir grup Ithome Dağı'na kaçmışlardı. Sparta'nın bu insanları yeniden kontrol altına almak için savaşa girişmesi gerekmişti. Dolayısyla bu beklenmedik olaylar, Attika'nın istilasına olanak vermedi.[81] Sparta'nın Attika'yı istila planı, bir bakıma beş yıl sonra başlayacak olan I. Peloponez Savaşı'nın habercisi sayılır.
Kent Atina ordusu tarafından MÖ 465 yılında[47] kuşatıldı ve iki yıl[80] ya da üç yıl[47][58] süren bir kuşatmadan sonra Taşoz dize getirildi ve Birlik'e tekrar katılması sağlandı. Kent surları tümüyle yıktırıldı, donanmaya el konuldu ve madenlerin işletme hakkı tümüyle Taşoz'un edlinden alındı. Ayrıca savaş tazminatı ödenek zorunda bırakılan kent her yıl ödeyeceği bir haraca bağlandı.[80][81]
Taşoz Kuşatması, Tukididis'in anlatımıyla bir ittifaktan bir hegemonyaya dönüşmesinde önemli bir kilometre taşı olmuştur.[82] Gerçekten de madenlerin şu ya da bu tarafça işletilmesinin Attik Delos Birliği'nin yapısıyla bir ilgisi yoktur. Atina, kendi çıkarı yönünde bu madenlere el koymuş ve hegomonyasını, Birlik üyesi bir devlete, zor kullanarak dayatmıştı. Bu güç kullanımında kuşkusuz ki Birlik'in askeri ve parasal kaynaklarını da kendi çıkarı için kullanmıştı.[80] Kuşkusuz Atina'nın bu tutumu Birlik içinde şiddetli huzursuzluklara yol açmıştır. Diodorus, "Çoğu müttefik onların sertliklerine dayanamamış ve birbirlerine isyandan söz etmeğe başlamışlardı." diye yazmaktadır.[83] Tukididis ise "İsyanlar için başka nedenler olmasına karşın, asıl neden müttefiklerin haraçlarını ödememeleri veya kendilerin düşen gemi paylarını vermek istememeleri idi. Bazı durumlarda asker sağlamayı dahi reddediyorlardı. Ama Atinalılar haraçlarını zorla alıyorlardı ve … gösterdikleri tam bir zorbalıktı. … karşı gelenleri kolayca ezip geçiyorlardı." diye yazar.[83]
Sisam Kuşatması
Sisam'la Milet arasında Priene konusundaki anlaşmazlık iyice tırmandığında Sisamlılar gördüler ki Atina Milet yanında yer almaktadır. Bunun üzerine Attik Delos Birliği'nden ayrılmaya karar verdiler. Bu durumda Atina Perikles komutasında 40 gemiden oluşan bir filoyu Sisam'a sevk edilmiştir.[84] Sisam, Atina'nın deniz üstünlüğünü elinden alabilecek kadar güçlü bir donanmaya sahipti.[85] Hele Midilli ve Sakız Sisam'la ilttifak kuracak olursa Atina için durum daha da tehlikeli bir hal acaktı.[86] Perikles, karaya asker çıkardı ve kenti hem karadan hem de denizden kuşatı. Sekiz ay süren kuşatma[87] MÖ 440 – 439 kışı sonlarında Sisam'ın teslim olmasıyla sonuçlanmıştır.[88] Sisam yenilginin bir bedeli olarak Atina'ya 80 talent gümüş ödediği gibi Perikles 80 de rehine almıştır. Bu düzenlemelere ek olarak kentte demokrasiyi sağlayıp, birkaç gün içinde Atina'ya döndü.[89] Ancak kentte aristokratik düzeni geri getirmeyi amaçlayan bir kesim halen varlığını korumaktadır. Aristokrasi yanlısı hizip, Sard'a Pers Satrabı'na giderek yardım istedi ve 700 askerlik bir kuvvet alarak kenti gece vakti ele geçirdi. Rehineler geri alındı ve kent, kendini Atina'nın düşmanı olarak ilan etti.[90] Atina yeniden Perikles komutasında, bu kez 60 gemilik bir kuvveti Sisam'a göndermiştir. Perikles, 70 savaş gemisinden oluşan Sisam donanmasını bir deniz muharebesinde yenilgiye uğrattıktan sonra kendisine katılan 25 Sakız ve Milet gemisiyle birlikte Sisam'ı kuşattı.[91] Fakat birkaç gün sonra bir Fenike donanmasının Sisam'a yardım etmek için bölgeye gelmekte olduğu haber alındı. Perikles emrindeki gemilerin bir kısmıyla Fenike filosunu karşılamak üzere harekete geçmiştir. Gemilerin bir kısmının ayrıldığını gören Sisam gemileri geride kalan Atina filosuna saldırmış ve muharebeyi kazanmıştır. Perikles bu kez bir araya getirdiği 60 gemi, Sakız ve Milet'ten 30 gemiyle yeniden kenti kuşatmıştır.[92] Sonuçta kaşatma silahları yaptırarak kenti dize getirmiştir. Boyun eğen kent 200 talent savaş tazminatı ödemiş, donanmasını tasfliye etmiş ve kent surlarını yıkmıştır.[93]
Atina politikası
Antik yazarlar Birlik içindeki huzursuzlukları ve ayrılma isteklerini her ne kadar katılma paylarına bağlamaktasalar da esas nedenler daha derindir. Atina, Birlik üyesi kent devletlerinin doğrudan doğruya iç düzenlemelerine müdahale etmekte, onların ekonomilerini kendi ticari amaçları doğruldusunda biçimlendirmeye çalışmaktadır. Bu konuda bir örnek Byzantion'un durumudur. Atina, MÖ 440 yılında bu kentin tahıl dışsatımına kota uygulayarak dış ticaretini sınırlamaya gitmiştir.[94] Tarihinin büyük bir bölümünde olduğu gibi o devirde de Byzantion yaygın bir ticari ilişkiler ağının merkeziydi. Kentin gelirinin büyük bir bölümü ticaretten, limandan ve ithal - ihraç ürünlerinden sağlanıyordu.[95] Bu tarz girişimimler konusunda belki de en çarpıcı olanı Atina'nın MÖ 5. yüzyıl ortalarında bir kararnameyle kendi ölçü ve para sistemini üye kent devetlerine dayatmasıydı. Bu kararnameyle Attik Delos Birliği üyelerinin gümüş para basması yasaklanmıştır. Böylece Birlik içindeki ticaretteki ödemelerde sadece Atina'nın bastığı para kullanılabilir olmuştur.[33] Diğer yandan Birlik'e olan vergi yükümlülüklerini gemi olarak ödeyen kent devletlerinin sayısı zaman içinde azaldı. Bu, daha çok Kimon'un sağladığı bir gelişme olmuştur. Elimize geçen vergi listelerine göre MÖ 454 yılında vergisini gemi olarak ödeyen 17 kent devleti kalmıştı. On yıl kadar sonra da bu sayı üçe indi, Sakız, Midilli ve Sisam.[47] MÖ 431'e gelindiğinde ise gemi olarak katılım yapan sadece Midilli ve Sisam kalmıştır.[61]
Daha sonra MÖ 461 yılında Kimon sürgüne gönderildi ve onun etkileri, Perikles ve Efialtes gibi demokrat siyasetçiler tarafından temizlendi. Bu gelişmeler Atina'nın dış politikasında bir dönüşümün tamamlandığına işaret etmektedir. Bundan böyle Sparta ile ittifak ihtimali gözden çıkarılacak mö 462 yılında ve Sparta'nın düşmanlarıyla, Argos ve Tesalya ile ittifaka gidilecektir. Megara Sparta kontrolündeki Peloponez Birliği'nden ayrılarak Atina'nın müttefiki oldu.[47] Böylece Mora Yarımadası yönünden gelebilecek saldırılara karşı Atina'yı koruyacak çift hat bir savunma duvarının Korint Kıstağı'nda inşa edilmesi mümkün olmuştur. Aynı yıllarda etkili hitabet becerisi sayesinde Themistokles, Atina'nın esas limanının Faleron yerine Piraeus'a (günümüzde Pire) taşınmasını sağladı.[96] Bunun üzerine Atina surları Piraeus limanını ve buraya uzanan ulaşımı kapsayacak şekilde uzatılmasına karar verilmiş ve bu yönde inşaat işlerine başlanmıştı. Böylece kent ve liman, karadan bir kuşatmada bile bağlantılı ve savunulabilir hale getirilmiş olacaktı.
Perikles, MÖ 454 yılında Birlik'in hazinesini, bir Pers saldırısından korumak gerekçesiyle Delos'tan Atina'ya getirmiştir. Böylece hazinenin koruyucu tanrısı artık Apollon değil Atena'dır. Dolayısıyla hazinenin tasarrufu Atina'nın eline geçmiş, harcamalar konusunda Birlik üyelerine hesap verilme gereği de duyulmamıştır.[19] Ancak Plutarkhos'a göre Perikles'in rakiplerinin çoğu, Atina'daki çok çeşitli inşa projelerinin finansmanı için bu parasal kaynaklara el konulduğunu ileri sürmüşlerdir. Atina'nın geniş parasal kaynaklar sağlamasına olanak veren diğer bir uygulama da Birlik üyelerinin yükümlülükleriyle ilgili uygulamayı değiştirmek olmuştur. Artık yükümlülüklerin gemi, asker ve silah olarak da karşılayabilmesini iptal etmiş, parasal olarak istemiştir. Atina'da toplanan bu Birlik hazinesi, Birlik üyelerinin savunması için değil, artık Atina gücünü ve refahını genişletmek için kullanılır olmuştur. Dolayısıyla üyelerin Birlik'e olan yükümlülükleri, Atina için kullanılan haraca dönüştü. Perikles bu kaynaklarla Atina Akrepolisi'nde Partenon'un inşasını bu paralarla yaptırmıştır. Aynı şekilde savunma amaçlı olmayan pek çok harcama yine bu paralardan karşılandı. Böylece Attik Delos Birliği, bir ittifaktan bir imparatorluğa dönüştü. Birlik üyelerinden sağlanan bu kaynakların Atina'nın imarında kullanılması, Yunan sanatı, özellikle heykeltıraşlık ürünleri yönünden büyük bir değişim yaratmıştır. Pers Savaşları öncesi Yunan heykeltıraşlık ürünleri, bu dönemle karşılaştırıldığında "ilkel ve basit görünümlü" olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla Perikles'in hazineyi Atina'ya getirmesiyle Yunan sanatı da bir "altın çağ" yakalama fırsatı bulmuştur.[97]
Atina'nın Attik Delos Birliği'ne dayanarak mali kaynaklar sağlaması sadece kentlerinin imarı için olmamıştır. Peloponez Savaşı'nın MÖ 431 yılında patlak vermesinden bir sene kadar sonra Atina, MÖ 430 yılı kışında Melesandros komutasında Karya ve Likya üzerine bir sefer düzenlemişti. Seferin amacı Tukididis tarafından vergi toplanması ve Atina'nın deniz ticaretine zarar veren korsanların temizlenmesi olarak açıklanmaktadır. İki sene kadar sonra MÖ 428 yazında Lysikles komutasında aynı bölgelere bir sefer daha düzenlendi. Tukididis bu seferin amacı olarak sadece vergi toplanmasını göstermektedir. Ancak bazı çalışmalar bu seferlerin gerçek amacının bölgedeki kıyı kentlerini ele geçirmek olduğu görüşündedir.[98] Nitekim Lysikles, sefer sırasında bir Karya saldırısında öldürülmüştür.[99] Bu türde, savaşın finansmanı için olağan vergiler dışında vergi toplamanın sadece Karya ve Likya'yla sınırlı olmadığı ve savaş boyunca sürdürüldüğü ileri sürülmektedir.[98]
Pers İmparatorluğu ile çatışmalar
Attik Delos Birliği'nin oluşmasından sonraki yirmi yıl içinde Pers İmparatorluğu'nun tüm ileri garnizonları imha edilmiş ve Pers Donanması Ege Denizi'nden tümüyle atılmıştır. Bir elli yıl boyunca Grek dünyası için artık bir Pers tehdidi söz konusu olmayacaktır.[58] Öte yandan bu askeri seferlerden elde edilen ganimet de büyük bir servetin, ağırlıklı olarak Atina'ya akmasını sağlamıştır. Pers garnizonlarına karşı yapılan saldırıların sağladığı ganimentin çok belirleyici bir motivasyon olduğunu Kimon örneği başarıyla açıklar. Kimon, babası öldüğünde artık kendisinin ödemekle yükümlü olduğu para cezası yüzünden (elli talent yaklaşık 1,3 ton gümüş) yoksul bir adamdı.[100] Fakat Sestos Seferi sonrasında bile artık çok zengin bir adamdı. Ele geçen tutsakları Atinalılar almıştı ve bunlar karşılığında çok büyük fidyeler aldılar.[101] Zaten, Birlik üyelerince Birlik hazinesine aktarılan vergiler de büyük tutarlara ulaşmaktaydı ve zamanla Atina'nın kontrolüne iyiden iyiye geçmiştir.[58]
Trakya
Eion Kuşatması
Tukididis'e göre Attik Delos Birliği'nin Pers İmparatorluğu ile ilk çatışması Struma Nehri ağzındaki Eion kentine saldırmakla olmuştur.[74] Kuşatmanın MÖ 477 yılı[49] sonbahar aylarından, bir sonraki yılın yaz aylarına kadar sürdüğü kabul edilmektedir.[78] Eion, Doriskos'la birlikte Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı sonrasında bir Pers garnizonunun yer aldığı Trakya'daki iki kentten biriydi.[102] Doğal olarak bu seferin amacı da Trakya'daki Pers askeri varlığını ortadan kaldırmaktı.[67] Herodot'ta bu yıllara ait ayrıntı yer almamaktadır. Bununla birlikte Doriskos'daki Pers valisi Mascames'e karşı birkaç başarısız girişime değinmektedir.[102] Kent, geniş ormanları ve yakındaki gümüş madenleriyle stratejik bir öneme sahiptir.[67] Ayrıca gelecekte yakınlarında Amphipolis adı verilecek bir Atina kolonisi kurulacaktı. Bu koloni de Atina'nın başına yeni sorunlar açacaktır.[6]
Atina kuvvetleri Kimon'un komutasında Eion'a saldırdılar. Plutarkhos'a göre Kimon'un Perslerle giriştiği savaşlarda aldığı ilk galibiyetti. Persler kente çekildiler ve orada kuşatıldılar.[103] Kimon bölgedeki tüm Trakyalı Pers müttefiklerini sürür çıkarmıştır. Böylece kuşatmaya bir dış yardımın önünü kesmiş oldu. Kuşatılanlar, açlıktan teslim olmak zorunda bırakılacaktı.[103] Herodot Pers komutanı Boges'e, kenti tahliye etmeleri ve Asya'ya çekilmeleri teklif edildiğini ileri sürmektedir. Ancak Serhas'ın hışmına uğramaktan korkan Boges bunu kabul etmedi ve sonuna kadar direndi.[102] Eion'dakl tüm gıda stokları tükendiğinde Boges kendi servetini oluşturan hazinesini Struma Nehrine attı, tüm ev halkını öldürdü ve dev bir ölü yakma ateşinde onlarla birlikte kendini de kurban etti.[102] Komutansız kalan kent düştü. Atinalılar sağ kalan tüm kent halkını köle olarak aldılar.[74]
İskiri
Eion'un ardından, yine Kimon komutası altında ve muhtemelen aynı seferin devamı olarak, MÖ 476 yılında[49] bu kez İskiri Adası'na saldırıldı. Bu saldırı Pers İmparatorluğu'na karşı girişilen bir harekat değildir. Ege Denizi'nin ortalarındaki bu ada, deniz ticareti için büyük sıkıntı yaratan Dolopialı bir korsan üssü durumundadır.[69][104] Bu seferin sonucu olarak Ege korsanlardan temizlenmiş oldu. Bir önlem olarak da, adanın yeniden bir korsan üssü olmasını önlemek için Atina'dan yerleşimciler adaya getirilip yerleştirildi.[69]
Çanakkale Boğazı
Kimon on yıl sonra Pers kuvvetlerini Avrupa topraklarından atmak için yeni bir sefere girişmiştir. Bu harekat Taşoz Kuşatmasıyla aynı tarihte olmalıdır, bu bağlamda MÖ 465 yılı verilir.[67] Bu tarihlerde bazı Pers unsurları, Gelibolu Yarımadası'nda bazı bölgeleri halen ellerinde tutuyorlardı ya da yerli Trak halklarının da yardımıyla yeniden geri almışlardı.[105] Kimon, 4 triremeyle Gelibolu'ya geldi ve 13 Pers gemisini de ele geçirmeyi başardı. Bu kuvvetle Pers unsurlarını yarımadadan attı.[105] Yarımadayı böylece Atina göçmenleri için yerleşime açtı.[105]
Batı Anadolu
Avrupa topraklarından Pers askeri varlığının atılmasından sonra Atina, Attik Delos Birliği üye sayısını Batı Anadolu'da artırmak için girişimlere başladılar.[71][106] Sisam Adası, Sakız Adası ve Midilli Adası, Mykale Muharebesi'nden hemen sonra Grek İttifakı'na katıldıkları gibi Attik Delos Birliği'nin de ilk üyelerindendiler.[107] Ancak Batı Anadolu'daki diğer Grek kent devletlerinin hangi tarihte Birlik'e katıldığı konusunda açık bir görüşümüz yoktur.[108]
Kimon'un Eurymedon Seferi, Köprüçay Nehri'nin denize döküldüğü yerde Aspendos'da toplanmaya başlayan büyük bir Pers donanması ve ordusuna karşı gerçekleştirilmişti.[71][106] Genellikle Kimon'un bu seferinin, Pers kuvvetlerinin saldırı hazırlığı içinde olmalarından dolayı yeni ortaya çıkan bu tehdidi ortadan kaldırmaya yönelik olduğu ileri sürülür.[8][71][106][109] Muhtemelen Pers İmparatorluğu'ndaki bazı iç çekişmeler, böylesi bir sefere girişmeyi geciktirmiştir.[110] Pers kuvvetlerinin Aspendos'ta toplanması, Güneybatı Anadolu sahil kentlerini ele geçirmek içindi. Pers Donanması böylece buradan İyon kıyılarına karşı sefer düzenleyebilecekti.[106]
Plutarkhos, Pers kuvvetlerinin Aspendos'ta toplandığının haber alması üzerine, Kimon komutasında 200 triremeden oluşan bir filonun Knidas'tan denize açıldığını bildirmektedir. Çok büyük olasılıkla Atinalılar, Batı Anadolu'daki Grek kent devletlerini istila etmek için yakın tarihte bir Pers seferi hakkında istihbarat almışlardı. Kimon, bu bilgiye dayanarak harekete geçirilmişti.[106] Plutarkhos'un yazdığına göre Kimon 200 trireme ile Likya'nın Grek kenti Faselis'e gitti, ancak limana girişine izin verilmedi. Bunun üzerine Faselis kırsalı yağmalanmaya, yakılıp yıkılmaya başlandı. Bu arada Grek donanmasındaki Sakız Adası komutanlarının arabuluculuğuyla Faselisliler Attik Delos Birliği'ne katılmayı kabul ettiler. Ayrıca kentin asker vermesi ve Atina'ya on talent ödemesi sağlandı.[71] Köprüçay'ın batısında yer alan Faselis, Attik Delos Birliği'nin en doğudaki üyesidir. Bu konumuyla Pers akınlarını daha başlamadan engelleyecek durumdadır. Pers deniz gücünün ihtiyaç duyduğu bir deniz üssü böylece Pers kontrolünden çıkmış oldu.[106] Böylesi bir başlangıç avantajını sağlayan Kimon, hemen ardından doğrudan doğruya Aspendos limanındaki Pers donanmasına saldırıya geçmiştir.[71]
Eurymedon Muharebesi
Tukididis muharebeyle ilgili çok genel hatları vermektedir. Öte yandan Plutarkhos ise en güvenilir ayrıntıları vermiştir.[13] Plutarkhos'a göre Pers filosu Köprüçay'ın denize döküldüğü sahilde demirlemişti ve Kıbrıs'tan gelecek olan 80 Fenike gemisini beklemekteydi.[71] Pers filosundaki gemi sayısı hakkında birkaç rakam vardır. Bu konuda Tukididis'ın verdiği rakam en güvenilir kaynak olarak genel kabul görür, Tukididis'e göre Pers filosunda 200 Fenike savaş gemisi vardı.[111] Plutarkhos'un Eforus'a dayanarak verdiği rakam 350, Phanodemus'unki ise 600'dür.
Kimon, Faselis'ten hareket ederek takviyeler ulaşmadan Pers filosuna saldırdı. Ancak çatışmaya girmekten kaçınan Pers filosu ırmağın içine doğru geri çekilmiştir. Fakat Kimon üstüne üstüne gidince muharebeyi kabul etmek zorunda kaldılar. Sayı üstünlüğüne karşın Pers savaş hattı yarıldı ve Pers gemileri ırmak kıyılarına doğru sürüldüler. Karaya oturan gemilerin mürettebatı yakınlardaki Pers ordusunun güvenliğine sığınmak için çekildiler.[71] Bu ilk çatışmanın yorgunluğuna karşın Kimon savaşçılarını karaya çıkarmış ve Pers ordusuna karşı taarruza kaldırmıştır. Muharebenin başlarında Pers hatları durumlarını başarıyla korudular. Ancak sonunda falanks düzeninde savaşan hoplitler karşısında daha fazla dayanamayarak bozguna uğradılar.[112] Tukididis 200 Fenike gemisinin ele geçirildiğini ya da imha edildiğini yazmıştır.[75] Bu kayıpların görece kısa süreli bir deniz muharebesinde gerçekleşmesi pek olağan görülmemektedir. Büyük olasılıkla karaya vuran gemiler muharebeden sonra ele geçirildi ve ateşe verilmiştir.[111] Plutarkhos, Kimon'un kara muharebesinin hemen ardından donanmayla harekete geçtiğini yazmaktadır. Kimon'un amacı Pers filosunun beklemekte olduğu 80 Fenike gemisini denizde karşılamaktı. Sürpriz bir saldırıyla bu filoyu gafil avlayıp tüm gemileri ya ele geçirdi, ya da batırdı.[112] Fakat Tukididis bu ikinci harekattan söz etmemektedir. Dolayısıyla gerçekleşip gerçekleşmediği kuşkuludur.[111]
Plutarkhos'a göre halen Pers Kralı olan I. Serhas, Eurymedon Muharebesi sonrasında Greklerle alçaltıcı bir barış antlaşması yapmaya razı olmuştur.[112] Ancak diğer antik kaynaklar barış antlaşmasının bu tarihte yapıldığına karşıdır. Kıbrıs Seferi sonrasında bir barış antlaşmasının daha mantıklı bir yaklaşım olduğu ileri sürülmektedir.[113] Plutarkhos'un açıklaması da mantıklı görülmektedir. Buna göre, Serhas yeniden bir çatışmaya girmekten çekindiği için Greklerle böylesi alçaltıcı bir barış antlaşması yapmaya yanaşmıştır.[112] Günümüz tarihçileri tarafından barış antlaşmasının Eurymedon sonrasında yapılmış olması genellikle zayıf bir olasılık olarak görülür.[114]
Eurymedon Muharebesi'ndeki Attik Delos Birliği zaferi, Pers İmparatorluğu'nun yeniden Yunanistan'a saldırma tehlikesini bütün bütün ortadan kaldıran önemli bir zafer olmuştur.[115] Ayrıca en azından MÖ 451 yılına kadar Batı Anadolu'nun yeniden istilasını amaçlayan bir Pers girişiminin de önüne geçilmiştir.[116] Ayrıca Batı Anadolu'nun daha uzak kesimlerindeki, örneğin Karya'dan kent devletlerinin Attik Delos Birliği'ne katılması Eurymedon Muharebesi'nden sonra olmuştur.[117] Muharebenin bir diğer önemli sonucu da Pers filoları MÖ 451 yılına kadar Ege'den uzak tutulmaları olmuştur. Böylece Grek gemileri zorlanmadan Ege'de seyir yapabildiler.[112][118]
Mısır
Mısır Seferi'nin MÖ 459 yılında başlatıldığı genel kabul görmektedir.[119] Aslında bu tarih dahi kuşkulu bir tarihtir. Çünkü MÖ 460 yılında Atina, Sparta ile savaş halindeydi. (I. Peloponez Savaşı) Halihazırda Yunanistan'da bir savaş varken Atina'nın Mısır Seferi'ne kaynak ve asker ayırabileceği kuşkuludur. Bu yüzden Mısır Seferi'ne daha önceki bir tarihte, MÖ 462 yılında çıkıldığı da ileri sürülmektedir.[120]
Mısır Pers hakimiyeti altında çok uysal değil, tam tersine ayaklanmaya oldukça eğilimli bir ülkeydi. Bir ayaklanma da MÖ 486 yılında gerçekleşmişti.[121][122] Yeni bir ayaklanma Mısır sınırına yakın bir Libya kralı tarafından MÖ 461 ya da 460 yılında başlatıldı. Ayaklanma II. Inaros'un başkanlığında hızla tüm Mısır'a yayıldı.[123] Bu arada Inaros Pers kuvvetlerine karşı verdiği mücadelede Attik Delos Birliği'nden destek istemiştir. Bu sıralarda zaten Birlik, Pers Sarayı'nın tüm dikkati ve çabası Mısır Ayaklanması'na konsantre olmuşken Kıbrıs'a eldeki 200 gemilik bir filoyu göndermişti. Bu filo, Mısır'daki ayaklanmayı desteklemek üzere harekete geçirildi.[123][124] Bu şekilde birden bire strateji değişikliğine gidilmesi, Atina'nın karar mekanizmalarında bir takım dengesizlikler olduğu yönünde de yorumlanabilmektedir.[124][125] Daha derinlemesine bir analiz, Atina'nın eskiden beri Mısır'ın muazzam buğday üretim potansiyeliyle ilgilendiği gerçeğine götürür.[119]
Tukididis başta tüm filonun Mısır'a sevk edildiğini ima etmektedir. Ancak daha sonra Pampremis'teki kuvvetlere destek olmak için kalan 50 geminin gönderildiğini belirtmektedir.[126] Bu bağlamda filonun bir kısmının Batı Anadolu ya da Yunanistan kıyılarında kalmış olması mümkündür.[124] Diodorus da Tukididis'in bu imasındaki rakamı verirken[127] Ctesias, Atina'nın Mısır'a 40 gemi gönderdiğini yazmaktadır.[128][129] Tarihçi Fine, Atina'nın strateji değiştirip, üstelik halen savaş durumu olmasına karşın filoyu Mısır'a göndermiş olması ardında bir takım amaçlar bulunmuş olduğuna dikkati çekmektedir. Bunlar, Mısır'da bir çatışmaya girmek eğiliminde olmak, Pers kuvvetlerinin ayaklanmayla uğraşmakta olmasıyla zayıf düşmüş olması fırsatından yararlanmak, Mısır kıyılarında bir deniz üssü elde etme kararı, Nil Vadisi'nin geniş tahıl üretiminden yararlanmak ve böylece tahıl ithalatının yönünü değiştirmek olarak gösterilmektedir.[124]
Sonuç olarak Atina Filosu Mısır'a ulaşıp Nil Deltası'na girdi ve Inaros'un kuvvetleriyle birleşti. Dönemin Pers Kralı I. Artaserhas Mısır'daki ayaklanmayı bastırmak için amcası Achaemenes komutasında bir ordu toplamıştır. Bu ordunun mevcudu konusunda Diodorus 300 bin, Ctesias ise 400 bin rakamını vermektedir. Fakat bu rakamlar büyük olasılıkla aşırı abartılmış rakamlardır.[128][129]
Pampremis Muharebesi
Diodrous Pers harekatının sadece başlangıç evresi hakkında detay vermekte ve Pers kuvvetlerinin Nil yakınında kamp kurduğunu yazmaktadır.[129] Herodot'un çalışması her ne kadar bu dönemi kapsamasa da çok fazla kafatası görmekten söz eder. Bunlardan biri de Inaros tarafından öldürülen Achaemenes'inkidir.[130] Pampremis ya da Papremis, Nil Deltası'nda yer alan bir kenttir. Aynı zamanda Mısır savaş Tanrısı'na adanmış bir kült merkezidir.[131] Diodorus, Atina kuvvetleri Mısır'a ulaştığında onlar ve Mısırlıların savaşa girdiğini yazmıştır. Muharebenin başlarında Pers kuvvetleri sayı üstünlüğünün verdiği avantajla durumu başarılı götürdüler. Ancak Atina kuvvetlerinin baskısıyla hatları yarılınca bozguna uğradılar ve dağıldılar. Pers ordusunun bazı kısımları, Beyaz Kale olarak bilinen Memphis tahkimatına çekilmeyi başardılar ve burada başarılı bir savunma yaptılar.[129]
Memfis Muharebesi
Bunun üzerine Atina ve Mısır kuvvetleri Beyaz Kale'yi kuşatmıştır. Tukididis tüm seferin 6 yıl sürdüğünü belirtmektedir.[132] Bu sürenin son 18 ayı Prosoptis Kuşatması'yla geçtiğine göre Memfis Kuşatması en az 4 yıl sürdürülmüştür. Ancak başarı elde edilemedi.[133]
Tukididis, Artaserhas'ın Megabazus'u Spartalılara Attika'yı istila etmeleri için rüşvet vermeye gönderdiğini yazmaktadır. Böylece Atina kuvvetleri Mısır'dan çekilmek zorunda kalacaktır. Fakat bu girişimden bir sonuç elde edilemeyince büyük bir ordu toplayıp bu kez Megabyzus komutasında Mısır'a göndermiştir.[133] Diodorus da hemen hemen aynı şekilde, biraz daha ayrıntı vererek anlatır. Ordunun 300 bin kişilik olduğunu ve Megabyzus ile Artabazus komutası altında Mısır'a gönderildiğini yazar. Ordu, önce Kilikya'ya yürümüş, oradan Fenike, Kilikya ve Kıbrıs'dan derlenen ve 300 triremeden oluşan bir donanmaya alınmıştır. Tüm personel bir yıl boyunca eğitim görmüştür. Sonunda denize açılan donanma Mısır'a yelken açtı.[134] Tukididis Artabazus'tan söz etmez. Herodot Artabazus'u Yunanistan'a İkinci Pers Saldırısı'nın bir bölümünde anlatmıştır. Diodorus'un bu konuda hata yapmış olması mümkündür.[135] General Megabyzus Mısır'a ulaştığında hızla Memfis Kuşatması'nın üzerine yürüdü ve Mısır ve Atina kuvvetlerini dağıttı.[133][136]
Prosopitis Kuşatması
Atina kuvvetleri ve donanma Nil Deltası'ndaki Prosopitis Adası'na çekildiler.[133][136] General Megabyzus adayı kuşattı ve 18 ay süren kuşatmanın sonlarında ada etrafında kanallar kazdırarak nehrin suyunun çekilmesini sağlamıştır. Böylece ada ile Nil kıyıları birleşti.[133] Tukididis'in anlatımına göre Pers kuvvetleri oluşan kara üzerinden adaya saldırdılar ve ele geçirdiler.[133] Çok az sayıda Atinalı Libya'ya kaçmayı başardı ve oradan ülkelerine dönebildi.[132] Tukididis'te olmayan bir ayrıntı Diodorus'da vardır, nehrin akışını değiştirme fikrini Mısırlı savaşçıların verdiğini ve daha sonra teslim olduklarını yazar. Görünüşe göre Pers Komutanlığı gereksiz kayıplara uğramayı göz almayarak Grek kuvvetlerinin Libya'ya çekilmesini ve oradan ülkelerine dönmesine göz yummuştur.[136] Mısır Seferi'nde uğranılan bu yenilgi Atina'da büyük bir endişe uyandırmıştır. Pers kuvvetlerinin saldırısından duyulan bu endişeyle Attik Delos Birliği'nin Delos'taki hazinesi bu nedenle Atina'ya alınmıştır.[115]
Mendesium Muharebesi
Tukididis, Prosopitis Kuşatması'nı kırmak için Atina'dan gönderilen 50 triremelik bir görev kuvvetinden söz etmektedir. Ancak kuşatmanın çözüldüğünden habersiz olarak Nil Deltası'na giren Atina görev kuvveti derhal karadan ve denizden saldırıya uğramıştır. Gemilerin büyük çoğunluğu burada imha edildi. Çok az sayıda gemi çekilmeyi ve Atina'ya dönmeyi başarabilmiştir.[132]
Kıbrıs
Tukididis'în anlatımıyla Grek İttifakı Donanması, Mykale Muharebesi'nin ertesi yılı, MÖ 478 yılında Kıbrıs'a sevk edilerek adanın büyük bir bölümünün kontrol altına alınması sağlanmıştı.[137] Bu anlatımın tam olarak neyi ifade ettiği açık değildir. Bu seferin Kıbrıs'taki Pers garnizonlarından olabildiğince fazla savaş ganimeti elde etmeyi amaçladığı ileri sürülür.[138] Esasen Donanma, kısa bir süre sonra Byzantion'a yelken açmıştır. Üstelik Tukididis Kıbrıs'ın ele geçirilmesi yönünde herhangi bir girişim hakkında açıklama yapmaz.[137] Dahası Kıbrıs'a ard arda sefer düzenlenmiş olması, adada bir Grek garnizonunun MÖ 478 yılı itibarıyla oluşturulmadığını, ya da oluşturulduysa bile kısa süre sonra geri çekildiğini düşündürmektedir. Ada'ya bir önceki sefer MÖ 460 yılı civarında gönderilen, fakat hemen sonra Inarus'u desteklemek için Mısır'a çevrilen donanmadır.[133]
Mısır'daki bozgunun diğer bir sonucu da Atina ile Sparta arasında beş yıl süreli bir ateşkes antlaşmasının yapılması olmuştur.[139] Bu sayede Yunanistan'daki savaşı durduran antlaşma, Attik Delos Birliği'ne MÖ 451 yılında Kıbrıs Mısır'a yeni bir sefer düzenleme olanağı sağlamış oldu. Bu sefere gönderilen kuvvetlere geri çağırılan Kimon komuta etmiştir.[140]
Kiton Kuşatması
Kimon, Atina ve Birlik içindeki müttefiklerce sağlanan 200 gemilik bir filoyla sefere çıkmıştır. Ancak bu gemilerden 60 tanesi, bu kez Amyrtaeus'un ayaklanmasını desteklemek üzerine Mısır'a sevk edilmiştir.[140] Grek filosunun Kıbrıs'a ulaşan kısmı Kition'u (günümüzde Larnaka) kuşatmıştır. Ancak kuşatma sırasında Kimon, yaralandığı için ya da hastalıktan ölmüştür.[141] Ölümü ordudan gizlendi ve sanki yatağında emirler verdi. Yine de Atina kuvvetleri Salamis'e çekildiler.[140][141]
Salamis Muharebesi
Kition'dan ayrılmalarından 30 gün sonra, Grek donanması Salamis'ten ayrılırlarken Kilikya, Fenike ve Kıbrıs birliklerinden oluşan bir Pers donanması ve ordusunun saldırısına uğradılar. Kimon'un ölümü halen ordudan gizleniyordu. Yine de emirleri Kimon veriyor gibi davranıldı. Grek donanması Pers donanmasını yenilgiye uğrattıktan sonra karaya asker çıkardı ve karada da bir galibiyet elde etti.[140] İçinde bulundukları güç durumdan böylece kurtulan Grekler Yunanistan'a geri dönmüşlerdir.[140] Bu muharebeler Yunan-Pers Savaşları'nın sonunu oluşturmaktadır. Greklerle Persler arasında MÖ 396 yılına kadar doğrudan bir çatışma olmamıştır. Bu tarihte Sparta Kralı Agesilaus Batı Anadolu'ya kısa bir sefer düzenlemiştir.[141]
Pers İmparatorluğu ile barış
Tukididis, Salamis Muharebesi'nden sonra Pers kuvvetleriyle bir çatışmadan söz etmez ve Grek kuvvetlerinin ülkelerine döndüklerini yazar.[140] Diğer antik yazarlardan Diodorus ise Salamis'den sonra Pers İmparatorluğu ile Kallias Barışı olarak bilinen bir barış antlaşmasının yapıldığını yazmaktadır.[142] Diodorus muhtemelen Epirus'un tarih çalışmasını izleyerek – ki öğretmeni İsokrates'den muhtemelen etkilenmiştir – barış antlaşmasına MÖ 380 tarihini vererek atıfta bulunmaktadır.[10] MÖ 4. yüzyılda dahi barış antlaşması, bir kavram olarak yerleşmiş değildi. Bu dönemin iki tarih yazarı Kallisthenes ve Theopompus bunun varlığından söz etmez.[143]
Muhtemelen ilk önce Atinalılar Perslerle bir pazarlık görüşmesi için girişimde bulunmuşlardı. Plutarch'a göre, Eurymedon Muharebesi'nden sonra, Serhas'ın ardılı I. Artaxerxes, Atina elçisinin hazır bulunduğu bir görüşmede, Greklerle bir barış antlaşması üzerinde görüşmüş ve anlaşmıştı. Ancak Plutarch da, Grek tarihçi Kallisthenes'ı böyle bir barış antlaşmasının varlığını reddettiğini kabul etmektedir.[112] Herodot da bir Atina elçisinin başkanlığında bir heyetin Artaxerxes'le bir görüşme için Suşa'ya gönderildiğinden söz etmektedir.[144] Sözünü ettiği elçi, muhtemelen Atina'nın önde gelen diplomatlarından Kallias olmalıdır.[119] Bu heyette Argos'tan delegelerin bulunması tarihlendirmenin MÖ 461 olarak öngörülmesini gerektirmektedir. Atina ile Argos, bu tarihten sonra ilttifak kurmuşlardır.[10] Argoslu delegelerin, bir çeşit barış antlaşması sağlama yolları aradıkları ve bu girişimin başarısız olmasının, Atina'nın Mısır ayaklanmasını destekleme kararında rol oynadığı ileri sürülebilir.[145] Bu nedenle antik kaynaklar, bu şekilde resmi bir barışın olup olmadığı, varsa tarihi konusunda net değildir.
Modern tarihçiler arasında da görüş birliği yoktur. Antlaşmanın varlığını kabul edenler olduğu gibi kabul etmeyenler de vardır.[10][146] Holland, Atina ile Pers İmparatorluğu arasında uzlaşmaya varan bir sonuç elde edildiğini, ancak bunun gerçek bir antlaşma olmadığını savunmaktadır.[147] Dahası, yine bir Grek tarihçi olan Theopompus, gerçekte bir görüşmenin Pers Sarayı ile MÖ 423'de yapıldığını öne sürmektedir.[10] Antlaşmanın varlığı konusunda bir başka argüman ise Atina kuvvetlerinin Kıbrıs'tan MÖ 449 yılındaki ani çekilmesidir. Bu durum, bir barış antlaşmasının yapılmış olması ya da olasılığının doğması ile açıklanabilir.[113] Bu argümandan hareketle Kallias Barışı için MÖ 449 yılı önerilmektedir.[119] Bütün bu tartışmalar bir yana, Diodorus antlaşmanın koşullarını ayrıntılı olarak vermiştir. Antlaşmanın ayrıntıların veren diğer antik kaynaklar bu çerçevede tutarlıdır.[142][143][148]
- Asya'daki tüm Grek kentleri kendi yasaları çerçevesinde yaşar ve otonomdurlar.
- Pers Satrapları ve orduları, Isokrates'e göre Kızılırmak'ın batısına geçmeyeceklerdir. Kallisthenes'e göre ise Ege Denizi'ne atla bir günlük, ya da Ephorus ve Diodorus'a göre yaya olarak üç günlük yoldan fazla yaklaşmayacaklardır.
- Hiçbir Pers savaş gemisi Faselis'den batıya ve günümüz İstanbul Boğazı'nın kuzey tarafından batıya yelken açmayacaktır.
- Bu kurallara uyulduğu sürece Atina da Pers hakimiyetindeki topraklarına karşı askeri bir harekatta bulunmayacaktır.
Yunanistan'daki çatışmalar
- Yunanistan anakarasında MÖ 479 – 461 yılları arasındaki dönemde, en azından dışarıdan bakıldığında bir barış döneminin hüküm sürdüğü görülür. Her ne kadar Yunanistan'daki kent devletleri Atina yanlısı – Sparta yanlısı olarak bölünmüş olsa bile, Atina ve Sparta halen müttefik oldukları için Grek İttifakı da yürürlükteydi. Sonuç olarak askeri – politik bir istikrar yaşanıyordu.[2] Ancak belirtilen dönemin sonlarına doğru Atina'nın artan gücü Sparta'da gerginliğe ve Atina'ya karşı güvensizliğe yol açmıştır.[2] Bu gerginlik sonunda MÖ 460 yılında, kaçınılmaz olarak gerçekleşen bir dizi gelişmenin ardından I. Peloponez Savaşı'na yol açmıştır.[149]
- Atina, Grek İttifakı'nın gereği olarak MÖ 462 yılında, MÖ 465 – 461 yıllarını kapsayan helot ayaklanması için Sparta'ya yardımcı kuvvet göndermiştir.[150] Ancak Sparta, Atina kuvvetlerinin helotların ayaklanma yönündeki iradelerini güçlendireceğinden çekinerek bu kuvvetleri geri göndermiştir.[150] Bu olay Atina siyasal yapısında etkin olan aristokrat hizip karşısında radikal demokrat hizipin üstünlük kazanmasına ve Atina ile Sparta ve müttefikleri arasında I. Peloponez Savaşı'nın patlak vermesine yol açmıştır. Demokrat hizipin liderleri Efialtes ve Perikles, aristokrat hizipin lideri, aynı zamanda Sparta'ya gönderilen askeri birliğin komutanı olan Kimon'un sürgüne gönderilmesinden sonra güçlü siyasi liderler oldular.[151]
- Bu çatışma gerçekten Atina'nın mücadelesiydi ve Attik Delos Birliği'nden müttefiklerinin katılması söz konusu olmamıştır. Esasen Attik Delos Birliği Pers İmparatorluğu ile mücadele için kurulmuştu, dışarda kalan Grek unsurlarla değil.[152] Bununla birlikte Tanagra Muharebesi'nde bir İyon birliğinin Atina ile savaştığı anlaşılmaktadır.[152] Bu yıllarda Yunanistan'daki çatışmalar, Attik Delos Birliği ile doğrudan doğruya ilintili değildir.
- Bununla birlikte I. Peloponez Savaşı, Attik Delos Birliği'nin, Atina baskın bir ittifaktan Atina İmparatorluğu'na dönüşmesini hızlandırmıştır. Bu savaşın ilk yıllarında Atina ve onun Attik Delos Birliği'nden olmayan müttefikleri bir kısım başarılar sağladılar.[153] Ancak Attik Delos Birliği'nin MÖ 454[49] yılındaki Mısır Seferi'nin başarısızlıkla sonuçlanması Atina'da bir panik haline yol açmıştır. Bu durum MÖ 451 yılına kadar Atina'nın askeri hareketlerinin daha sınırlı kalmasına yol açtı. Bu tarihte Sparta ile beş yıllık bir ateşkes antlaşması yapılmıştır.[139] Atina'daki paniğin yol açtığı bir başka gelişme de Attik Delos Birliği hazinesinin, bir Pers karşı saldırısından endişe edilerek Atina'ya getirilmesiydi. Atina, Attik Delos Birliği'ndeki diğer üye kent devletleri üzerinde hegemonyacı bir tutum izlerken MÖ 461'deki Nakşa Ayaklanması'ndan sonra bir imparatorluğa doğru gidiş çok açık olarak ortaya çıkmıştır.[77][154] Attik Delos Birliği'nin fiili olarak sona erişi MÖ 450 yılında Pers İmparatorluğu ile Grek dünyası arasında barış yapılması olarak görülebilir. Bu tarihten sonra da artık Birlik'in bir işlevi kalmadığı halde Atina, Birlik'ten ayrılmalara izin vermemeye devam etmiştir.[155][156]
- Savaş hem Atina, hem de Sparta açısından yıpratıcıydı. Sparta, hem Atina ve müttefikleriyle, hem de helot ayaklanmasıyla baş etmek zorundaydı. Atina ise hem Yunanistan'da Sparta ve müttefikleriyle, hem de Ege ve Mısır'da Pers güçleriyle mücadele ediyordu.[157] Sonuç olarak Atina da, Sparta da, deyim yerindeyse Yunanistan'da kozlarını paylaşmış olamadılar. Bununla birlikte hem Atina hem de Sparta I. Peloponez Savaşı'nda stratejik hedeflerine ulaşamadılarsa da en azından kendi müttefikleri üzerinde bir güçlü etki oluşturabildiler ve müttefiklerine hakim olabildiler. Bu andan itibaren Peloponez Savaşı'nın sonuna kadar, "Atina'nın hakimiyeti altındaki kentler"in öyküsü yaşanır Yunanistan'da.[157] Bu, müttefiklerine hakim olabilmek, ardından gelen Peloponez Savaşı'nın çok daha kesin sonuçlu, dolayısıyla çok çok daha yıkıcı bir savaş olabilmesini sağlamıştır.
Atina İmparatorluğu
Atina, Korint ve Aegina gibi limanı olan Yunan kent devletlerinden bazıları Miken geleneğini sürdürerek Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Anadolu'nun Ege kıyılarıyla yoğun ticari ilişkileri sürdüregelmiştir. Bu ticari gelenek başlarda ağırlıklı olarak Minos'dan etkilenen, ya da gasp edilen Miken seramiğine dayanıyordu.[158] Yunan, fakat daha çok Atina'nın ticaretinin yayılma alanı, kolayca tanımlanan ve arkeolojik buluntu veren vazolardan takip edilebilmektedir. Bu buluntulara Akdeniz ve Karadeniz kıyıları kadar Anadolu, Suriye ve Mısır'ın iç kesimlerinde, Güney Rusya bozkırlarının kuzey sınırılarında, Güneybatı Almanya'da ve Kuzeydoğu Fransa'da rastlanmaktadır.[159] Diğer yandan MÖ 6. yüzyılda Attika tarımı yapısal bir değişiklik göstererek şarap ve zeytinyağı ihracatını da geniş ölçüde kapsamıştı. Attika tarımı, giderek esas olarak buğday olmak üzere gıda maddesi üretiminden bu ürünlere yönelmiştir. Tarlalar, üzüm bağlarına ve zeytin ağacı yetiştirilen alanlara dönüşmüştü. Bu gerçekleştiğinde Atina artık denizaşırı ticarettin çapını büyütmüş olmakla birlikte çok daha fazla gelir elde ediyordu. Fakat özellikle buğday üretiminden vazgeçildiği için bu malı ithal etmek zorundaydı. Böylece bu ticaret kazançlı olmanın yanında Atina'yı denizaşırı ticarete bağımlı kılmıştı.[160] Bol yağışlı geçen yıllarda dahi Attika gıda maddelerinin üçte ikisini ya da dörtte üçünü ithalatla karşılamak zorundaydı.[161] Mykale Muharebesi'nden sonra Atina'nın Pers İmparatorluğu ile savaşa devam etme ve Attik Delos Birliği'ni oluşturma gelişmeleri, büyük ticari kazançlar vaad eden ve Attika'nın gıda maddeleri ithalatını garantiye alan bir karar olarak görülmektedir. Atina ekonomisinin ne ölçüde mamül mal üretimine dayandığını gösterir bulgular vardır. Örneğin Atina'da MÖ 6. ve 5. yüzyıllarda yüzden fazla çömlek imalathanesinin bulunduğunu, buralarda mal sahibinin yanı sıra altı kişinin daha çalıştığını, bazı imalathanelerin üç ressam birden istihdam ettiğini biliyoruz. Dahası bir kerevet atölyesinde yirmi, bir silah imalathanesinde otuziki ve bir kalkan atölyesi'nde yüzyirmi kölenin çalıştığını biliyoruz.[162] Bütün bunlar Atina ve benzeri kentlerde çok geniş çapta pazar için üretim yapıldığını gösterir. Sonuçta pazar için rekabetin ortaya çıkması kaçınılmazdı. Fakat Atina'nın iki çok değerli avantajı vardır. Bunlardan biri MÖ 480 yılların başında işletilmeye başlanan, Doğu Akdeniz'in en zengin gümüş madeni olan Laution madeni[160], diğeri ise Attik Delos Birliği'nin Atina'ya sağladığı olanaklardır.
Attik Delos Birliği, MÖ 454 yılına gelindiğinde artık bütünüyle Atina İmparatorluğu'na dönüşmüştü. Bu tarihte Attik Delos Birliği Hazinesi artık Atina'ya getirilmişti ve tümüyle Atina kontrolüne geçmişti. Bu hazinede muazzam bir mali kaynak birikmişti. Örneğin MÖ 450 – 449 yıllarında hazinede 5 bin (talent (ağırlık)|talent]] (130 bin ton) gümüş birikmişti. Bu dönüşümde Atinalı politikacı Perikles'in büyük katkısı olduğu kabul edilir.[35] Bu imparatorluk kısa süreli oldu, sadece yarım yüzyıl, MÖ 404 yılında Atina İmparatorluğu çözülmüştür. Atina kent devletinin bir imparatorluğa dönüşmesini başlatan olayın, Sparta'nın Pers İmparatorluğu'na karşı olan savaştan çekilmesi olduğu ileri sürülebilir.[37] Peloponez Savaşı başladığı sırada sadece Sakız Adası ve Midilli Adası'nın gemi olarak katkısı alınıyordu. Bu iki ada artık destek görmeden ayrılmak için çok zayıf durumdaydılar. Midili ilk ayaklanmaya kalkışandı ve tamamıyla başarısızdı. Sakız Adası, Attik Delos Birliği'nin en güçlü ve en büyük üyesiydi. En son ayaklanan oydu. Sicilya Seferi'nin sonuçlarından birkaç yıl yararlandı. Tüm İyonya ayaklanırken Atina halen tüm ayaklanmaları bastıracak güçteydi.
Perikles, Atina'nın imparatorluk içinde hakimiyetini güçlendirmek için MÖ 450 yılında Klerukya olarak bilinen yarı koloni yerleşmeler oluşturma politikası geliştirmiştir. Atina'ya bağlı bir askeri garnizon işlevi gören bu yerleşimler, İmparatorluk'un geniş topraklarında Atina'nın kontrolünü garanti ediyordu. Ayrıca Perikles Birlik üyeleriyle Atina arasındaki ilişkileri düzenlemek, haraçların toplanmasını ve Atina yararına kullanılmasını temin eden kamu görevlileri çalıştırmıştır.
Atina İmparatorluğu dışa karşı yine de fazla güçlü değildi. Sparta ile savaşın 27. yılında iç çekişmelerin ve Pers desteğinin sayesinde de olsa yenilgiye uğratıldı. Attik Delos Birliği de MÖ 404 yılında ortadan kalktı.[163] Ancak bu yenilginin sonuçlarını kısa sürede üstünden atmayı başardı. İkinci Atina İmparatorluğu, MÖ 377 yılında bir deniz savunma birliği olarak, yine Atina'nın önderliğinde kuruldu. Fakat Atina eski gücüne hiçbir zaman ulaşamadı. Üstelik artık düşmanları çok daha güçlü ve daha fazla sayıdaydı.
Sonuçları
Pers İmparatorluğu ile girişilen bu savaşın sonlarına doğru Attik Delos Birliği, Atina İmparatorluğu'na dönüşme yoluna iyiden iyiye girmiştir.[155] Savaşın sona ermesine karşın Attik Delos Birliği üyelerinin, hem parasal hem de gemi yönünden Atina'yı destekleme yükümlülükleri devam ettirilmiştir.[156] Yunanistan'da iki güç odağı Atina ve Sparta arasındaki I. Peloponez Savaşı, MÖ 460 – 445 yılları arasında sürmüş, nihayetinde otuz yıllık bir antlaşmayla ateşkes sağlanmıştı.[164] Ancak bu ateşkes, Atina ile Sparta arasındaki çekişmeyi sona erdirmemiş, sadece 14 yıl sonra bu iki güç, Peloponez Savaşı'nda yeniden çatışmaya girmiştir.[165] Bu yıkıcı savaş 27 yıl sürmüş, sonuçta Atina gücünün tümüyle kırılmasına yol açmıştır. Atina İmparatorluğu parçalanmış ve Yunanistan'da artık Sparta hegemonyası oluşmuştur.[166] Ancak bu savaşlar sadece Atina'yı değil tüm Yunanistan kent devletlerini önemli ölçüde zayıflatmıştır.[167] Yunanistan'daki olayların Pelopones Savaşı'na varmasında Attik Delos Birliği'nin önemli bir rolu olduğu kabul edilmektedir.[168]
Grekler karşısında defalarca yenilgiye uğrayan ve iç isyanlarla savaş kapasitesi zayıflatılan Pers İmparatorluğu, MÖ 449'dan itibaren I. Artakserkses ve ardılları tarafından böl ve yönet stratejisini benimsemiştir.[167] Greklerle açık bir çatışmadan kaçınılarak, bunun yerine Sparta'ya karşı Atina'yı kullanma yönünde bir siyaset izlendi. Bu amaç için politikacılara başvuruldu. Bu şekilde kendi aralarındaki sürtüşmelere dalan Grek dünyasının dikkati Pers İmparatorluğu'ndan uzaklaştırıldı.[167] Grek dünyasıyla Pers İmparatorluğu arasında MÖ 396 yılına kadar bir çatışma gerçekleşmedi. II. Agesilaus MÖ 396 yılında başlattığı bir seferle Önasya'da geniş bir istila hareketine girişti. Plutarkhos'a göre Grekler bu aralar tüm dikkatleri "barbarlar"a yönelmişti.[141]
Eğer Attik Delos Birliği Savaşları Grek dünyası ile Pers İmparatorluğu arasındaki güç dengesini Yunanistan lehine değiştirmişti. Bununla birlikte izleyen yarım yüzyıldaki Yunanistan'da taraflar arasında daha sonraki yarım yüzyıl süren yıpratıcı iç çekişmeler, Pers İmparatorluğu'nun güç dengesindeki konumunu önemli ölçüde düzeltmiş oldu. Sparta, MÖ 387 yılında Korint, Tebai ve Atina'dan oluşan bir ittifakla Korint Savaşı'na girmiştir. Durumunu kurtarabilmek için Pers İmparatorluğu'ndan destek istemek zorunda kalmıştır. II. Artakserkses, MÖ 386 yılında Sparta Kralı Agesilaos ile "Kral Barışı" olarak bilinen bir barış antlaşması imzaladı. Bu antlaşma sayesinde Yunanistan üzerinde tam bir hakimiyet kurduğu gibi, Batı Anadolu'da yeniden hakim oldu.[169] Sparta, Yunanistan üzerindeki hegemonyasını sürdürebilmek için, bir bakıma Batı Anadolu Grek kent devletlerini feda etmiş oldu. Antlaşmayla bir önceki yüzyıldaki tüm Grek kazanımları kaybedilmiş oldu.[170] Pers istila girişimleri karşısında muharebelerde elde edilen sonuçlar gibi, Attik Delos Birliği'nin Pers İmparatorluğu'na karşı giriştiği mücadelelerin kazanımları da kaybedilmişti.[10]
Kaynakça
- ↑ Finley, Sh.: 16
- 1 2 3 Kagan, Sh.: 77
- 1 2 Sealey, Sh.: 264.
- ↑ Fine, Sh.: 336.
- ↑ Finley, Sh.: 29 - 30.
- 1 2 3 4 Sealey, Sh.: 248
- ↑ Fine, Sh.: 343
- 1 2 Fine, Sh.: 344
- ↑ Themistocles 25 has a direct reference to Thucydides I, 137
- 1 2 3 4 5 6 Fine, Sh.: 360.
- ↑ Green, Sh.: xxiv.
- ↑ Cawkwell, Sh.: 134
- 1 2 XI, 62 Dipnot
- ↑ Fine, Sh.: 357 - 358.
- ↑ Herodotus V, 35
- ↑ Holland, Sh.: 155 - 157.
- ↑ Holland, Sh.: 160 - 162.
- ↑ Holland, Sh.: 175 - 177
- 1 2 3 H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Tarih İncelemeleri Dergisi – XXII, 2 Sh.: 17
- ↑ Holland, Sh.: 183 - 186.
- ↑ Holland, Sh.: 202 - 203.
- ↑ Holland, Sh.: 240 - 244.
- ↑ Holland, Sh.: 276 - 281.
- ↑ Holland, Sh.: 320 - 326.
- ↑ Holland, Sh.: 342 - 355.
- ↑ Holland, Sh.: 357 - 358
- ↑ Lazenby, Sh.: 247
- ↑ Tukididis, 1.89
- ↑ Herodot, 9.114
- ↑ Murat Arslan, Pausanias'ın Byzantion Hakimiyeti ve Komplo Teorisi Sh.: 53
- ↑ Tarih Bölümü - Dersler
- ↑ John Van Antwerp Fine, The Ancient Greeks: A Critical History Sh.: 331.
- 1 2 3 4 Delos Deniz Birliği Sh.: 43
- ↑ D. Kagan, Sh.: 39 – 40
- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 livius.org Delian League
- ↑ Donald Kagan, Perslere Karşı Elde Edilen Zaferinin Sonuçları Sh.: 2 - 3
- 1 2 D. Kagan, Sh.: 31
- 1 2 Tukididis, 1.95
- ↑ Tukididis, 1.95
- 1 2 3 4 Holland, Sh.: 362
- 1 2 3 4 5 6 7 D. Kagan, Sh.: 38
- ↑ Tukididis, 1.95
- ↑ Tukididis, 1.95.1
- ↑ D. Kagan, Sh.: 39
- ↑ Murat Arslan, Pausanias'ın Byzantion Hakimiyeti ve Komplo Teorisi
- ↑ Plutarkhos, Kimon Tarih İncelemeleri Dergisi XXIV – 2, Sh.: 110 - 111
- 1 2 3 4 5 6 7 8 uvm.edu
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 12
- 1 2 3 4 5 6 The Athenian Empire
- ↑ Thomas Martin, Ancient Greece: From Prehistoric to Hellenistic Times Yale University Press
- ↑ Hülya Boyana, Vergi Listelerine Göre Attika-Delos Deniz Birliği ve İonia ile İlişkileri Tarih İncelemeleri Dergisi, XXI – 1 Sh.: 25
- 1 2 Tukididis, 1.96
- 1 2 3 H. Boyana, Vergi Listelerine Göre Attika-Delos Deniz Birliği ve İonia ile İlişkileri Sh.: 26
- 1 2 Hülya Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 11
- 1 2 3 4 5 6 H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 13 – 14
- ↑ H. Boyana Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 13, dipnot
- ↑ D. Kagan, Sh.: 41
- 1 2 3 4 Thomas Martin, An Overview of Classical Greek History from Mycenae to Alexander
- ↑ Küçükkuyu Değerleri Sempozyumu Sh.: 82
- 1 2 Ken Oziah, Sh.: 5
- 1 2 3 4 The Athenian Empire Sh.: 45
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 16
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 14
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 15
- ↑ Ayşe Gül Akalın, Troas Synoikisis'i Sh. 8
- ↑ Plutarkhos, Aristides, 26
- 1 2 3 4 Sealey, Sh.: 250.
- 1 2 Tukididis, 1.98
- 1 2 3 4 5 D. Kagan, Sh.: 45
- ↑ K. Oziah, Sh.: 7
- 1 2 3 4 5 6 7 8 Plutarch, Cimon, 12
- ↑ Sarah B. Pomeroy, Ancient Greece: A Political, Social, and Cultural History Sh.: 213
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 15
- 1 2 3 Thucydides I, 98
- 1 2 Thucydides I, 100
- ↑ Fine, Sh.: 359
- 1 2 Thucydides I, 99
- 1 2 Kagan, Sh.: 44.
- ↑ Plutarkhos, The Life of Themistocles dipnot 24
- 1 2 3 4 Donald, Kagan, Atina İmparatorluğu'nun Yükselişi Sh.: 1
- 1 2 Tukididis, 1.101
- ↑ Tukididis, 101
- 1 2 D. Kagan, Sh.: 2
- ↑ Diodorus, 12.27.1
- ↑ Tukididis, 8.76.4
- ↑ Ayşen Sina Sh.: 152
- ↑ Plutarkhos, The Life of Pericles - 28
- ↑
- Ayşen Sina Khioslu İon’un Epidemiai Eserinden Portreler Sh.
- 147
- ↑ Diodorus, 12.27.2
- ↑ Diodorus, 12.27.3
- ↑ Diodorus, 12.27.4
- ↑ Diodorus, 12.28.1 - 2
- ↑ Diodorus, 12.28.3
- ↑ Murat Arslan, İstanbul'un Antikçağ Tarihi Sh.: 11
- ↑ Murat Arslan, sh. 57, dipnot 54
- ↑ Τα τείχη των Αθηνών
- ↑ Figürinler Çağı
- 1 2 Adalya
- ↑ Tukididis, 3.19.2
- ↑ Kimon, Sh.: 108
- ↑ Plutarkhos, Kimon Çeviri Ayşen Sina, Sh.: 115 - 116
- 1 2 3 4 Herodotus VII, 107
- 1 2 Plutarch, Cimon, 7
- ↑ Plutarch, Cimon, 8
- 1 2 3 Plutarch, Cimon, 14
- 1 2 3 4 5 6 Cawkwell, Sh.: 133.
- ↑ Herodotus IX, 106
- ↑ Sealey, Sh.: 247.
- ↑ Powell, Sh.: 19 - 20.
- ↑ Cawkwell, Sh.: 132.
- 1 2 3 Cawkwell, Sh.: 134.
- 1 2 3 4 5 6 Plutarch, Cimon, 13
- 1 2 Fine, Sh.: 363.
- ↑ see Cawkwell, Sh.: 137 - 138, note 13.
- 1 2 Holland, Sh.: 363.
- ↑ Cawkwell, Sh.: 132 - 134.
- ↑ Hornblower, Sh.: 22 - 23.
- ↑ Powell, Sh.: 19 - 20.
- 1 2 3 4 Hellenlerin Doğu Akdeniz Seferi ve Kallias Barışı Sh.: 44
- ↑ Kagan, Sh.: 82.
- ↑ Holland, Sh.: 203.
- ↑ Sealey, Sh.: 269.
- 1 2 Thucydides I, 104
- 1 2 3 4 Fine, Sh.: 352
- ↑ Kagan, Sh.: 81
- ↑ Tukididis, 1.110.4
- ↑ Diodorus, 11.74.1
- 1 2 Ctesias, Persica, 36 (from Photius's Epitome)
- 1 2 3 4 Diodorus XI, 74
- ↑ Herodotus III, 12
- ↑ Herodotus II, 63
- 1 2 3 Thucydides I, 110
- 1 2 3 4 5 6 7 Thucydides I, 109
- ↑ Diodorus XI, 74 - 75
- ↑ Herodotus VIII, 126
- 1 2 3 Diodorus, 11.77
- 1 2 Tukididis, 1.94
- ↑ Sealey, Sh.: 242
- 1 2 Sealey, Sh.: 271 - 273.
- 1 2 3 4 5 6 Tukididis, 1.112
- 1 2 3 4 Plutarch, Cimon, 19
- 1 2 Diodorus XII, 4
- 1 2 Sealey, Sh.: 280.
- ↑ Herodot, 7.151
- ↑ Kagan, Sh.: 84.
- ↑ Sealey, Sh.: 281.
- ↑ Holland, Sh.: 366.
- ↑ Fine, Sh.: 360
- ↑ Thucydides I, 23
- 1 2 Thucydides I, 102
- ↑ Kagan, Sh.: 73 - 74
- 1 2 Fine, Sh.: 358
- ↑ Sealey, Sh.: 268 - 271.
- ↑ Kagan, Sh.: 48.
- 1 2 Holland, Sh.: 366 - 367.
- 1 2 Sealey, Sh.: 282.
- 1 2 The Naval Battle of Sybota
- ↑ Gordon Childe, Tarihte Neler Oldu Sh. : 182 - 209
- ↑ G. Childe, Sh.: 209
- 1 2 G. Childe, Sh.: 210
- ↑ Ian Morris, The Athenian Empire (478-404 BC) Sh.: 27
- ↑ G. Childe, Sh.: 211 - 212
- ↑ H. Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Sh.: 18
- ↑ Kagan, Sh.: 128.
- ↑ Holland, Sh.: 371.
- ↑ Xenophon, Hellenica II, 2
- 1 2 3 Dandamaev, Sh.: 256.
- ↑ Ken Oziah, Sh.: 2
- ↑ Plutarkhos, Artakserkses Sh.: 138
- ↑ Dandamaev, Sh.: 294.
Kaynaklar ve dış bağlantılar
Antik kaynaklar
- *Thucydides, History of the Peloponnesian War
- *Diodorus Siculus, Biblioteca Historica
- Plutarkhos, Parallel Lives - The Live of Aristides, The Live of Kimon, The Live of Themistocles
- Ctesias, Persica (from Photius's Epitome)
- Xenophon, Hellenica
Günümüz kaynakları
Türkçe
- Hülya Boyana, Delos Birliği'nin Anayasası ve Atina Hegemonyası Tarih İncelemeleri Dergisi – XXII
- Hellenlerin Doğu Akdeniz Seferi ve Kallias Barışı
- Hülya Boyana, Vergi Listelerine Göre Attika-Delos Deniz Birliği ve İonia ile İlişkileri Tarih İncelemeleri Dergisi, XXI – 1
- Donald, Kagan, Atina İmparatorluğu'nun Yükselişi
- Plutarkhos, Kimon Tarih İncelemeleri Dergisi XXIV – 2 Çeviri, Ayşen Sina
İngilizce
- Donald Kagan, The Outbreak Of The Peloponnesian War
- The Athenian Empire
- livius.org Delian League
- Kronoloji
- John Van Antwerp Fine, The ancient Greeks: a critical history. Harvard University Press (1983)
- Donalt Kagan, The Outbreak of the Peloponnesian War. Cornell University Press (1989)
- Athens
- Raphael Sealey, A history of the Greek city states, ca. 700-338 B.C.. University of California Press (1976)
- Tom Holland, Persian Fire: The First World Empire and the Battle for the West. Abacus (2006)
- Ken Oziah, The Delian League: A Prelude To War
|