Oymak
Oymak, ulusun ayrıldığı bölümlerden her biri. "Oymak" sözcüğü, Türkiye Türkçesi dışındaki Altay, Teleüt, Kazak, Kırgız vb. dillerde aymak şeklindedir. Bu şivelerde kelime şu anlamlara gelir: Halk, kavim, boy, soy, aile, köy, yabancı, yabancı göçebe, memleket vb. Moğolca'da "büyük kavim birlikleri" anlamını taşır. Moğol teşkilat bölümlerinde uluslar utuklara, utuklar da ayımaglara (oymak) ayrılırdı. Batı Anadolu ile Güneybatı Anadolu'daki göçebe ve yarı göçebe Türkmen boylarına "oymak" deniyordu. Bunlar 16. yüzyıldan sonra yörük adını aldılar, bir süre bunlara cemaat ve aşiret de dendi.
Bir boydan ayrılmış, zamanla türeyerek sayıları dörtten on altıya çıkan veya daha fazla olan oymaklar vardır. Bunlar genellikle reislerinin adlarını alırlar. Safevi Devleti ise askerî bakımdan Türk oymaklarına dayanıyordu. Oymak beyi devletin en yüksek askerî mevkilerine çıkabiliyordu. Oymaklar, Osmanlı devrinde riayet, yani vergi veren halktan sayıldı. Osmanlı Devleti, Devşirme Ocağı önemini kaybettiği ve asker sıkıntısı çekmeye başladığı zaman bunlardan yararlandı. Oymaklar mali bakımdan hanedana bağlandı. Devlet özellikle, Halep Türkmenlerinden asker topladı. 16. yüzyılda bu Türkmen topluluğu başlıca şu oymaklardan kuruluydu: Beğdili, Hurbendelü, Bayat, İnallu, Karkın, Kızık, Eymurve Bahadurlu. İçel'de oymak teşkilatını muhafaza eden yörüklerin bir kısmı Kıbrıs'ın alınmasından sonra, zaman zaman bu adaya göçmen olarak gönderildi. Tecirli, Bozdoğan, Melemenci, Sırkıntı, Karsantı, Kara Hacılı gibi oymaklar Çukurova'da; Menteşe, Aydın, Kütahya ve Ankara sancaklarında Türkmen boyları yaşadılar ve yörük kuruluşlarını meydana getirdiler. Bu oymaklar bugün de yerleştikleri yerlerde toprağa bağlı bir durumda, oymak adı altında yaşarlar.
Sosyal hayat
Oymaklar, mevsimden mevsime yaylak ve kışlak arasında sürekli olarak hareket ederler. Yaylak ve kışlak bölgeleri bazen birbirinden çok uzakta bulunur. Erzurum Yaylası'na, Fırat Nehri'nin çıktığı yerlere yaylamağa giden bir oymak, kışlık için Suriye çöllerine kadar iner. Genellikle hayvancılıkla geçinirler ve sürülerine otlak bulmak için zamanlarının önemli kısmını değişik yerlerde geçirirler. Yurt veya ev denilen çadırları çabuk kurulup çabuk kaldırılacak türdendir.
Türk oymaklarında genellikle üç türlü çadır vardır:
- Keçi kılından el tezgâhı işi dokunmuş sonra birbirine dikilmiş direkli kara çadır,
- Pamuktan dokunmuş veya keçeden yapılmış devirli çadır,
- Koyun kılından döverek yapılan keçe çadır, bunlara alaçık veya alaycık da denir.
Çadırların direklerine cağ, erzağın konulduğu yere sitil denir. Çadırın özel bir iç bölümü vardır. Çadırlar, sonradan yerleşik hayata geçtikleri zaman bazılarının kurdukları evler için bir model olmuştur.
Oymakların yaşayışında binek ve taşıt hayvanları önemli bir yer tutar. Oymak halkı gömleğinden çuvalına kadar her şeyini kendi dokur. Kendi kendine yeter ve oymak içinde kapalı bir iktisadi hayat sürerler. Çobanlık ve çeşitli sanatlarla da uğraşırlar. Konya bölgesindeki Türk oymakları Karamanoğulları ve Osmanlılar devrinde her yerde aranan atlar yetiştirirlerdi. Bunlar önceleri vergilerini, yetiştirdikleri atlardan verdiklerinden atçeken adını aldılar.
Yönetim
Oymakların başında bir bey bulunur. Beyler kethüda ve ihtiyarların oyları alınarak hükûmet tarafından onaylanır, beylik beraatı verilirdi. Kethüdalar, bey tarafından tayin edilirdi. Kethüdalara oymak halkının kefil olması gerekirdi. Bu yetkililer, kanunen tayin edilmiş olan vergileri has voyvodalarına vermekle görevliydiler. Oymağı yönetmek ve vergi toplamakta ihmalleri görülürse, oymak halkının şikâyeti ve has voyvodalarının onayıyla azledilerek yerlerine yenileri seçilirdi.