Yukarıçanlı, Kızılcahamam
Yukarıçanlı | |
— Mahalle — | |
Ankara | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Ankara |
İlçe | Kızılcahamam |
Coğrafi bölge | İç Anadolu Bölgesi |
Nüfus (2000) | |
- Toplam | 261 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0312 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 06890 |
İnternet sitesi: |
Yukarıçanlı, Ankara ilinin Kızılcahamam ilçesine bağlı bir mahalledir.
Tarihi ve Tanıtımı
- İlçeye 28 km. İl’e 106 km.uzaklığında ve 1200 rakım yükseltidedir 1950 ‘li yıllarda Ankara -Çankırı’ya bağlı Çerkeş ilçesi bağlantı yolu köy içerisinden geçmekte olduğundan ulaşım karayolu iledir. Köy içerisinden çevrede bulunan bazı köylerin bağlantı yolları geçmektedir.
- Mahallenin Doğu yönününde 2015metre yüksekliğinde olan Işık Dağı bulunmaktadır. Dağın arka tarafı Çerkeş ilçesine bağlı komşu köyler ile sınır olduğundan, Haritada Ankara’nın Çankırı il sınırını belirleyen son yerleşim yeridir.
Batı yönünde yeralan Kürcü(Beşkonak) Köyü - Güvem- Kızılcahaman- Ankara istikametidir. Güney yönünde yeralan Salın(Çatalan);Güneydoğu yönünde yeralan Eyberler(Belpınar) köyleri ile sınır komşudur.
- Kuzey yönünde yeralan Kasımlar ve Hıdırlar köyleri sınır komşu olup Bolu- Gerede istikametidir. Kuzeybatı yönünde yeralan Kiseköy, ile sınır komşusudur. Kuzeydoğu yönü ormanlarla kaplı olup, Karabük istikametidir.
Türklerin genel yaşam tarzı olan göçerlik yerleşik düzende de yer almış ve yaz aylarında yaylalara taşınma ve konaklama geleneğini oluşturmuştur. Bu uygulama bizim de yaşantımızdır. Işık Dağı’nın başlangıç eteğinin Kuzeybatı tarafında yer alan düzlükte bulunan yaylamız, geçmişte tarla açmak için yapılan yangınlar, orman bakanlığının uzun yıllardır yasal olan ancak gelecek düşünmeden plansız ve özensiz yaptırdığı ormanı seyrekleştirme ve gençleştirme çalışmaları sırasında kötü niyetlilere büyük rant sağlayan kaçak ağaç kesimleri, çevrede yerleşik halkın yakacak dahil yaptığı bütün zararlı ağaç kesimleri ile 15 yıl önce başlayan ve her yıl gelenekleştirilen
- Ankara Büyükşehir Belediyesince organize edilen on binlerce kişinin katıldığı piknikler ve hafta sonları piknik için gelen araçlı insanların vermiş olduğu tahribattan geriye kalan sarı çam ormanları ile kaplıdır.
Bu ormanlarda son 75 yıldır yangın olmaması Ankara – Çankırı sınırını belirleyen sıralı orman varlığını yaşatmıştır. Ancak milli park yapılmayan korumasız ormanlık alanların her metrekaresini halk yığınlarının şuursuzca kullanmaları sonucunda oluşacak zararın çok büyük olacağı şimdiden görülmektedir Yayla da bulunan eski evlerin tamamı yıkılmış olup Hayvan besleyen kişilere ait 5 tane yeni yapılmış doğaya uyumsuz evler bulunmaktadır.Eski evler 35-40m2 büyüklüğünde altta ahır (Dam) üstte bulunan tek odadan ibarettir. Yapımları alt kat taş üst kat ağaçtan veya tamamı taştandır. İki yana saçaklı çatıya örtü olarak Kalas (mertek) kullanılmıştır. Yontulan blok taşlardan 150 cm. yüksekliğinde alçak bir ahırı (dam) çevreleyen duvarlar üzerine tomruklar konulup kalın tahtalardan zemin oluşturulur. Üst kat 5*10 cm.Genişliğinde ve 2 m. Uzunluğunda kalasların (Geydana) yan yana dikine dizilerek veya 20 cm. aralıklı geometrik şekilli dizilip aralarına taşların doldurulması ile yapılır. Bundan başka taştan yapılan birinci kat üzerine kalın çam ağacı tomruklarının üst üste konulması ve köşe kenarlarından tomrukların uçlarının birbirlerini tutan tamamı ağaç evler yapılmıştır. Evlerin üst katlarında hayvansal gıdaların hazırlanmasında kullanılan bir ocak(Şömine), sütlük (raf), ve yatacak için bir sedir bulunmaktadır. Banyo düşünülmemiş tuvalet için ise ahır(dam) veya açık alan kullanılmıştır. Köy evlerinde düzenli bir yaşantısı olan halkın, Mahalleye 6 km. uzaklığında olan yaylaya akşam gidip gece konaklayarak sabah geri köye gelme şeklinde uygulama bulan gelenek bu düzenli ve temiz yaşam kültürünü orada sürdürmesine engel olmuştur. Yolculuk, edep görülerek ayıp sayıldığından genç kadın ve kızlar yaya olarak, köy sınırı sayılan orman içerisinde ise yaşlı kadınlar (elli yaşı üstü) genellikle eşek üstünde yapılmıştır. At sadece binek hayvanı olarak erkeklerin hizmetindedir. Atarabası kullanımı hiç yapılmamıştır. Erkek ve kadın gurupları arasında 10 metre aralıkla yaya olarak yolculuk yapılmakta sadece akşam gidişlerde kadınlar tek başına değil yalnızca toplu olarak mani veya türkü söyleyebilmektedirler.
- Hayvancılığın geçim kaynağı olduğu dönemde koyun beslenmesi genelleşmiş olup az da olsa Tiftik Keçisi küçük baş olarak, büyükbaş hayvan olarak ise çoğunlukla yerli cins inek ile az sayıda kömüş(manda) beslenmiştir. Yerli ırk inekler genellikle ufak yapılı, siyah derili ve çatal boynozludur. Canlı olarak ağırlıkları100 ile 200 kiloğram’dır. Et ve süt verimi düşük olmasına rağmen beslenmesi yönünden doğa şartlarına çok dayanıklıdır. Şimdi ise bu ırk kaybolmakta, melezleştirilmektedir. Öküz’lerin (erkek) ağırlıkları 500 kğ mı bulmaktadır. Bu erkek hayvanlar (dana) güçlü olabilmeleri için enenerek (iğdiş) erkeklikleri giderilmiştir. Kanatlı hayvanlardan ise tavuk beslenmekte hindi, kaz, ve ördek gibi kanatlılar beslenmemiştir. Yük ve binek hayvanı olarak at ile eşek(merkep) beslenmiş katır ile deve beslenmemiştir.
- Hayvan yemi olarak araziden tıpan ve orak ile biçilen otlar ile buğday ve arpa saplarının 1metre eninde.2 metre boyunda düz kalastan yapılan altında çakmak taşları bulunan ve iki öküzün çektiği Düven(Döğen) ile sürülen samanlar, Öküz ve kömüş’lerin (manda) koşulduğu İki tekerli kağnı veya dört tekerli öküz arabası ile kışlık için ahıra yakın meyilli bir arazi üzerine taştan veya ağaçtan yapılmış olan bina’ya(samanlık) taşınır.Ayrıca gazel(kavak yaprağı), çiğirdük (kavak veya söğüt ağaçlarının tomurcuk dalları), soymuk(söğüt ağacının ince dal kabukları), meşe yaprakları da hayvan yiyeceği olarak samanlığa konur.
- Açık küçükbaş veya büyükbaş sürü ile kapalı büyükbaş besi Hayvancılığına daha uygun olan arazi yapısı maalesef değerlendirilememiştir. Küçük baş hayvan hiç beslenmemektedir.Tahıl yetiştirimine uygun arazi ise azdır. Bugün tahıl türünün hiçbirisinin ekimi yapılmamaktadır.
- İklimi sebze ve meyve yetiştirilmesini toprak yapısının uygun olmasına rağmen ekimlerin gözlem ve geleneklere dayalı yapılması engellemekte, günümüzde de bilimsel çalışmalar sonucu belirlenmiş olan ve ilgili kurumların uygulamaya çalıştıkları bahçe ve tarla ziraati konusundaki değerlendirmelerde eğitim düzeyine bağlı olarak dikkate alınmamaktadır. Ancak Ankara’nın başkent ve yakın olması geçim kaynağı olarak, iş ve ikamet için genç nufusunun tamamına cazip olmuştur. Orta düzey eğitimlisi az Yüksek eğitimlisi çok az ve eğitimsizleri çok fazla olan nufusun çoğunluğu alt düzey memurdur. Esnaflık veya işçi’lik yapan sayısı yok denecek kadar az dır. Tüccar olan hiç yoktur. Eğitim gelişiminin düşük olması nufusun gelirini de etkilemektedir. Köy ile ilişiklerinin yaşamları boyunca devam etmesi sonucunda emekli olanlar az olan birikimlerinin tamamını genellikle ikametleri için ev yapımına harcamaktadır.Bunun nedeni ise alışkın oldukları özgür doğa yaşamlarına yeniden başlamak ve ölümleri halinde mutlaka köy mezarlığına gömülme geleneğinin beyinlerde yerleşmiş olmasıdır. Dini bayramlarda ve cenazelerde kalabalık halde yapılan mezarlık ziyaretleri , düğün , bayram veya cenaze gibi sosyal olaylar ile her kısa ve uzun tatil dönemlerinde gerek yaşlıların işlerinde yardımcı olmak gerekse dinlenme amaçlı her fırsatta bireylerin geliş ve gidişleri nedeniyle oluşan köylü- kentli yaşantıları bu duygunun gelişmesine etken olmaktadır.
- Binaların pencereleri genelde güney yönünü hedeflemiştir. Arazi yükseltili olması mahallenin seyir manzarasını güney olarak belirlemiştir. Bina yapım tarzı, orman ve iklim bölgesi Karadeniz ile bağıntılı olarak etkilenmiştir .Binalar, alt katı taştan olmak üzere iki katlıdır. Girişi tek kapıdan olup içten merdiven ile üst kata çıkılmaktadır. Birinci taş olan kısımda kışın soğuk günlerinde kullanılmak üzere bir oda (taban oda) ile büyükbaş hayvan ahırı (dam) onun üzerinde küçükbaş hayvan için alçak bir ahır (salak’ ta denir.150 cm. yükseklikte) odun konulacak alan ile üst kat merdiveni bulunur. Üst katta yemek ve ekmek pişirmek ile günlük oturmada kullanılan bir oda ile beraber birbirinden bağımsız dört oda bulunmaktadır. Bu odalarda ev halkı ile misafirlerinde kullanabileceği banyo dolapları içinde ıbrık (Gusulhane) ile tahtadan yapılmış oturma ve yatmada kullanılan 100 cm. genişliğinde ve yarım metre yüksekliğinde uzun tahtadan yapılmış sedirler, yatak ve yorganların konulduğu kapalı (Yüklük) ile anlık ihtiyacı giderecek özel malzemelerinde konulabileceği bir cephe duvarı kaplayan işlemeli ahşaptan yapılmış dolaplar bulunmaktadır. Bu katta iki cepheye bakan en az iki balkon (Kaş) ile bina cephe dışına 150 cm.çıkma yapılarak oluşturulan tuvalet ve banyo bulunmaktadır. *Binalarda taş, ağaç ve kiremit (Önceleri çatılarda kalaslardan yapılan mertek) kullanılmıştır. 80 cm. genişliğin de ve 3 metre yüksekliğinde iri yontma blok taşlardan yapılmış genellikle kare şeklindeki avlu’nun (giriş alanı) duvarları üzerine kalın ağaç tomruklar kiriş olarak 75 cm. aralıklarla yerleştirilip tahta döşenerek ikinci kat zemini oluşturulur. Dış ve iç cephe duvarları 5 cm.*10 cm. ebadında kalaslar geometrik şekilde 15 cm. aralıklarla çakılan ağaç kalasların aralarının 10 cm. lik taş veya tuğlaların çamurla örülmesi ve yapılan duvarların iç cephesi, yörede ender bulunan killi beyaz toprak (Yağla) ile sıvanması sonucunda yapılır. Duvar kalınlıklarının ince olması nedeniyle uzun kış aylarında evin ısınma sorununu oluşturur. Orman bölgesi olmasından kaynaklanan ısınma maddesi yakacağın tek odun olarak düşünülmesi ve uygulanması bölgede yetişen çam ve meşe ağaçlarının azalmalarına etken olmuştur. Bu evlere örnek olabilecek Mustafa Baykal(Baygal) Ahmet Bozdoğan, Osman Bektaş(Hakkıgil) ,Tevfik Çiçek,Osman Nezir, Veysel Nezir Şeref Nezir,Fazlı Bozkurt, Mehmetali Çiçek, Osman Bediz, Veysel Akyüz, ya ait kullanılmayan yaklaşık 10 adet ev bulunmaktadır.bunlar
- Çatma ev için şimdi örnek bulunmamaktadır(İpeş Kaz’a ait ev vardı). Bu ev tipi taş duvarlardan oluşan birinci kat üzerine kalın çam ağacı tomruklarının üst üste konulması ve köşe kenarlarından tomrukların uçlarının birbirlerini tutması ile yapılmıştır.
İki katlı evin duvarlarının tamamının blok taşlardan yontularak yapılmış olanı da vardır. Taş işçiliği beden gücü gerektirdiğinden bu tür bina yapımını engellemiştir. Buna tek örnek Durali Bozdoğan’a ait evdir.
Kültür
Mahallenin gelenek, görenekleri hakkında bilgi yoktur.Yemek olarak miyane helvası vardır.Bu yemek cenazelerde ve bayramlarda köylülere sunulur.
MALZEMELER;
1-)Un 2-)Tereyağı 2-)Şeker
Coğrafya
Ankara iline 106 km, Kızılcahamam ilçesine 28 km uzaklıktadır. Işık Dağı mahallenin yakınındadır.
İklim
Mahallenin iklimi, karasal iklim etki alanı içerisindedir.
Nüfus
Yıllara göre mahalle nüfus verileri | |
---|---|
2007 | |
2000 | 261 |
1997 | - |
Ekonomi
Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.Mahallenin çıkışına doğru bir kahvehane vardır.Köylülerin diliyle buraya buzluk denir.Ayrıca burada köylüler yetiştirdikleri ürünleri satar.Bu sayede mahallede az da olsa ticaret potansiyeli vardır.
Altyapı bilgileri
Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.Okul seçim dönemi oy sandıkları için açılır. Mahallede Turkcell ve Vodafone şebekeleri sorunsuz Avea şebekesi ise zaman zaman sorunlu olarak çalışmaktadır. Bazı mesajlar okunsa da mesaj gönderilmekte problemler yaşanabilmektedir.
Dış bağlantılar
- Kızılcahamamlıların ve Çamlıderelilerin buluşma noktası
- Yerelnet