Doğu Bloku ekonomileri
Doğu Bloku ekonomileri, II. Dünya Savaşı'nın ardından Doğu Avrupa’da bulunan Kızıl Ordu birlikleri denetimindeki topraklarda Sovyetler Birliği iktidarının ekonomik ve toplumsal tercihleri doğrultusunda kurulan ve Doğu Bloku olarak adlandırılan ülkelerin ekonomik durumlarını anlatır.
Doğu Avrupa ülkelerinde iktidara gelen komünist ve sosyalist partilerin Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından Sovyetler Birliği’ndeki sosyalist uygulamaların ışığında tarımda kolektivizasyon, kamulaştırma ve sanayileşme uygulamaları ekonomileri belirlemiştir. Ancak 1989 yılında Berlin Duvarının Yıkılışıyla beraber Doğu Bloku ekonomileri sorgulanmış, Batı Avrupa ekonomilerine göre geri kalmakla suçlanmıştır.
Arka planı
Doğu Blokunun oluşması
II. Dünya Savaşı'nın ardından Sovyetler Birliği, Alman işgalinden kurtarılan bölgelerde askeri ve idari yönetimi ele almıştır. Kurulan askeri idareler Potsdam Konferansı kararlarını uygulamaya başlamış, bu kapsamda Nazi rejiminin kalıntıları silinmeye ve yeni demokratik yönetimler kurulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde Sovyetler Birliği'nde hüküm süren siyasi rejimin etkisiyle Nazi döneminde kovuşturmaya uğramış olan sol ve komünist ögeler öne çıkmaya başlamıştır. Ülkelerdeki Kızıl Ordu'nun askeri varlığına da dayanan bu sosyalizan rejimler iktidarı alacak ve Soğuk Savaş döneminde başta olacaktır. Doğu Bloku olarak tanımlanan bu ülkeler şunlardır:
- Arnavutluk Halk Cumhuriyeti
- Bulgaristan Halk Cumhuriyeti
- Çekoslovakya
- Demokratik Almanya Cumhuriyeti
- Macaristan Halk Cumhuriyeti
- Polonya Halk Cumhuriyeti
- Romanya
- Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti[1]
Doğu Blokundaki durumu
Doğu Avrupa Doğu Cephesi muharebelerinin yoğun olarak yaşandığı savaş alanı olduğundan savaş sona erdiğinde korkunç bir durumdadır. Milyonlarca insan öldürülmüş veya evlerini terk etmek zorunda kalmış, sanayisi ve altyapısı tamamen tahrip edilmiştir. Nitelikli iş gücü kaybının yüksek seviyelerde olması savaşın ardından başlatılan yeniden kurulum sürecini olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde Doğu Avrupa’daki Alman egemenliğine büyük ölçüde tek başına son vermiş olan Sovyetler Birliği savaş sırasında karşı cephede yer almış olan ülkelerden savaş tazminatı talebinde bulunmuştur. Ekonomisi mahvolmuş olan bu ülkeler savaş tazminatı karşılığında mevcut sanayi varlıklarını iade etmek durumunda kalacaktır. Bu durum belirli oranlarda anlaşılır olsa da Doğu Avrupa halklarının demokratikleşmesi ve yeniden benzeri düşmanca girişimlere kalkışmalarına engel olunmak adına bu ülkelerde kurulmaya çalışan sosyalizan rejimlerle çelişkiye düşmekteydi. Savaşın ardından ortaya çıkan bu sorun planlı ekonomi ve Sovyet mali desteğiyle sona erdirilecektir. Bu bölgedeki ülkelerde Sovyet askeri yönetimleri yeniden kapitalist ekonomik ilişkilerin kurulmasına engel olacak ve sosyalist karakterli uygulamalara girişecektir. Bu kapsamda toprak reformu yapılacak, işçi hakları artırılacak ve özel işletmeler kamulaştırılacaktır. Bu uygulamalar ABD ve diğer Batılı devletlerce tasvip edilmese de doğrudan müdahale yapılmayacaktır. Doğu Bloku olarak adlandırılmaya başlanan ülkelerde komünist partiler iktidarı ellerine alacak ve sosyalizm karşıtı siyasi parti ve basın kuruluşlarının varlığına son verilecektir.
İlk değişimler
Reformlar
Sovyetler Birliği, Soğuk Savaşın başlamasıyla ABD ve Batılı ülkelerin denetiminde olan ve Alman işgalinden kurtarılan ülkelerde direnişe katkıları sebebiyle yoğun destek alan sol ve komünist partilerin zorla iktidardan uzaklaştırıldığını görecek ve buna göre hareket edecektir.[2][3][4] Denetimi altında bulunan ülkelerde siyasi iktidarı yeniden eski yönetici sınıflara vermek istemeyen Sovyetler Birliği Komünist Partisi bu ülkelerde kendi siyasi düşüncesine paralel yönetimler kurulmasını desteklemiştir. Planlı sosyalist ekonomi kurulmuş, tarımda kolektivizasyon öne alınmıştır. Bu ülke komünist partilerinin kadroları yönetime getirilmiş ve toplumsal bir değişim başlatılmıştır. Ancak özellikle üretim araçlarını ellerinde tutan sınıflar ve varlıklı toprak sahipleri bu uygulamalara açıktan karşı çıkmıştır. Özellikle işçi sınıfı örgütleri, sendikalar gelişmiş ve toplum yeni sosyal düzen içinde örgütlenmeye başlamıştır.
Comecon ve ticari hayat
Savaşın ardından Doğu Avrupa ülkelerinin dış ticaret dağılımı büyük ölçüde değişmiştir. Savaştan önce Sovyetler Birliği ile sınırlı düzeyde ticari ilişkisi olan Doğu Avrupa ülkeleri savaştan hemen sonra dış ticaretlerinin neredeyse yarıya yakınını Sovyetler Birliği ile yapar hale gelmiştir.[5] Bu dönemde Avrupa’da savaştan ötürü oluşan yıkım ve ekonomik çöküşe karşı ABD tarafından yapılan Marshall Planı Sovyetler Birliği tarafından reddedildiği için Doğu Avrupa ülkeleri de plana dahil olmamıştır.[6]
Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki sosyalizan rejimler 1949 yılında kurulan Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi (Comecon) ile ekonomik olarak bir araya gelir. Amaç planlı ekonomilerdeki kaynak kullanımı ve hammadde akışını güçlendirmektir. Konseye üye ülkeler ekonomik büyüklüklerinden bağımsız olarak eşit haklara sahip oldukları birlik içindeki projelere istekleri uyarınca katılabilmekteydi.
Temel ekonomik göstergeler
Beş yıllık planlar
Doğu Bloku ülkelerinde sosyalist prensipler etrafında şekillenen ekonomik hayat beş yıllık planlarla yönlendirilmekteydi. Verimin artırılması ve hedeflerin tutturulup aşılması için kimi özendirme çalışmaları yapılmış, gönüllülük üzerinden hafta sonu çalışmaları kurgulanmıştır. Ağır sanayi üretimine ağırlık verildiği için yoğun bir şekilde fabrika işçisi talebi köyden şehre genç işçi akını yaşanmasına yol açmıştır. İşçiler genellikle kapitalist ülkelerdekine göre oldukça iyi maaşlarla iyi koşullarda çalışmaya başlamıştır. Ancak tüketime yönelik ürünlerde yaşanan sorunlar nedeniyle yaşam standardı olarak Batı Avrupa’nın gerisinde kalınmıştır.[7]
İlerleyen yıllarda siyasi olarak Sovyetler Birliği ile ayrı düşecek olan Yugoslavya ve Arnavutluk kendi bağımsız sanayi ve ekonomi planlamasını yapacaktır.
Ağır sanayi
Savaşın ardından büyük bir yıkımdan çıkan Doğu Avrupa ülkelerinde başa geçen sosyalizan iktidarlar Sovyetler Birliğinin de desteğiyle ağır sanayiye ağırlık verirler. Bu kapsamda hammadde, enerji üretimi ve işgücü sağlanması konularında seferberlik ilan edilir. Devlet tarafından işletilen yeni kurulan ağır sanayi işletmeleri başlarda nitelikten çok niceliğe önem verilecektir. Ağır sanayi kuruluşlarının ülkede tekel olmalarından ötürü rekabet içinde olmamaları maliyetleri artıracak ve Doğu Bloku ürünlerinin ihracatında dünya piyasasında rekabet etme şansı azalacaktır. Buna rağmen özellikle savunma ve araştırma geliştirme alanında büyük gelişmeler sağlanmıştır.
Karaborsa
Tüketim maddelerinin arzında yaşanan eksiklikten dolayı halkın belirli bir kısmı ihtiyaçlarını devlete ait ürünlere haksız yere el koyarak ve bunları karaborsada satarak gidermeye başlar. İkinci ekonomi olarak da adlandırılan bu alan yasa dışı olmasına rağmen oldukça yüksek gelir vaad ettiğinden varlığını sürdürecektir. Karaborsanın ortaya çıkmasında özellikle yabancı para birimiyle alışveriş yapmak isteyen turistler için açılmış olan çeşitli özel dükkanların varlığı da etken olur.[8] Karaborsada ürünlerinin daha çok gelir getirdiğini gören çiftçiler arasından da ürettiği ürünlere dair devlete yanlış bilgi vererek gizlediği ürünü karaborsada satarak gelir kazananlara rastlanmaktaydı.
Şehircilik
Hızlıca girişilen sanayileşme hamleleri beraberinde kent merkezlerinde ani nüfus artışını getirir. Büyük hızla artan işçi nüfusunun şehirde barınmasını ve gerekli altyapı hizmetlerini alması mümkün olmaz. 1960’lı yıllardaki hızlı kentleşme özellikle köyden kente göçen nüfusun artışıyla beraberinde çeşitli sosyal sorunları getirir. Yetersiz evler, altyapı aksaklıkları ve eğitimsizlik bunlardan bazılarıdır. Konut sorununun aşılması için bu dönemde büyük toplu konut projelerine girişilmiş, kent merkezlerinin çehresi değişmiştir.
Muhalefet
Doğu Bloku ülkeleri özellikle Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki ideolojik ve siyasi anlamdaki savaşın meydanı olmuştur. Yoğun olarak ideolojik etki altında kalan bölge halkları iki farklı ekonomik-toplumsal sistem olan kapitalizm ve sosyalizm arasındaki öne çıkan mücadele alanı olmuştur. Bölgeye çok miktarda maddi yardımda bulunan Sovyetler Birliği kendi önderliğinde sosyalist bir blok oluşturmaya çalışırken iktidardaki sosyalist/komünist partiler aracılığıyla ülkelerin iç işlerine müdahale etmiş, ABD ise Batı Avrupa’da yaratılan “refah toplumu”nun propogandasını yapmış, bu ülkeleri kapitalizmin nimetlerine kavuşturmak istemiştir.[9]
Doğu Avrupa ülkelerindeki ekonomik-toplumsal ve siyasi yapıya yönelik çok sayıda muhalefet hareketinden bahsedilebilir. Burada özellikle bir ayrım yapılması gerekmektedir. Muhalefet hareketlerinden bazıları doğrudan sosyalist sisteme karşı yapılırken, bazıları sistemi sorgulamadan kimi iyileştirme taleplerini dillendirmiştir.
Siyasi kapsamda değerlendirilebilecek ve bastırılmasıyla ülke tarihinde önemli bir dönüm noktası olan eylemlerden en önemlilerinin başında Macar Devrimi gelmektedir. Benzer şekilde ülkede iktidarı yönetemez duruma getiren Prag Baharı veya Solidarność eylemleri gibi olaylar kansız şeklide bastırılsa da sosyalist iktidarı zayıflatmış ve sistemin çökmesine yol açmıştır.
Muhalif gösterilerin veya eylemlerin güç kazanması sonucunda çoğunlukla iktidardaki sosyalist/komünist parti önder kadrosunda tasfiye yapılmış ancak sistemin özüne dair bir değişiklik gerçekleştirilmemiştir. Genellikle bu tür reformların ardından idelojik olarak geri çekilme yaşandığı için kapitalizm yanlısı ideoloji baskın hale gelecek, özellikle işçi sınıfında sosyalizmi benimseme veya sahiplenme seviyesi düşecektir.
Tarım
Sosyalist ekonominin tarım alanındaki temel uygulamalarından olan kolektivizasyon uygulmasında farklı kişilere ait olan topraklar birleştirilerek kolektif çiftlikler kurulmaktadır. Sovyet örneğinde kurulan kooperatiflere kolhoz, devlete ait çiftliklere ise sovhoz denmiştir. Tarım alanında küçük çaplı üretimin verimsizliğini ortadan kaldırmak ve planlı ekonomi kapsamında toplumsal ihtiyaçları karşılamak amacıyla oluşturulan kolektif çiftlikler kırda toprak ağalarının denetimini de ortadan kaldırmıştır. Kolektif çiftliklerde genellikle şehirlerin gıda, yiyecek ihtiyaçları karşılanırken üretim sırasında devlet tarafından teknik ve maddi destek de sağlanmaktaydı. Ürünler devlet tarafından belirlenen fiyatlar üzerinden alınırdı.
Doğu Avrupa ülkeleri tarımda önemli olanaklara sahiptir. Özellikle çok verimli Macar ovaları gibi toprakların varlığı kolektivizasyon sürecinin Sovyetler Birliğindekinden farklı yaşanmasına yol açmıştır. Kolektivizasyon süreci 1960’lı yıllara kadar Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya ve Arnavutluk'ta görece yavaş şekilde uygulanmıştır.[10]
Doğu Avrupa ülkelerinde kolektivizasyon süreci Sovyetler Birliği'nin tersine genelde sorunsuz bir şekilde uygulanmıştır. Topraklarına el konulan köylülere verilen tazminatlar ve özellikle Doğu Almanya ile Çekoslovakya örneklerinde olduğu gibi sanayinin gelişmiş olması geçiş sürecini kolaylaştırmıştır.
Polonya ve Yugoslavya gibi ülkelerde toprakların kamulaştırılması sınırlı direnişle karşılaşacak, bazı köylüler hayvanlarını ve topraklarını vermektense çiftliklerini kullanılmaz hale getirme yoluna başvuracaklardır.
Durgunluk
Gelişmenin durması
Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku yıkıldıktan sonra yıkılmanın sebepleri arasında teknolojik olarak çağın gerisinde kalındığı iddia edilmiştir. Buna karşın bu iddianın aksine sosyalist blok uzay araştırmaları, bilgisayar uygulamaları, altyapı projeleri, havacılık gibi alanlarda çağın en ileri uygulamalarına imza atmıştır.[11] 1980’li yıllardan başlayarak sosyalist ekonomilerde ortaya çıkan durgunluk, kimi teknolojik alanlara yatırım yapılamamasına yol açmaya başlamıştır. Devlet kontrolündeki verimsizlikler ve yozlaşma her seviyedeki dönüşüm, değişim yönündeki talepleri sınırlamıştır.
Doğu Bloku genelinde taşımacılık ve yolculuk için toplu taşım ile demiryolları tercih edildiği için Batı Avrupa ülkelerindeki oranda özel araç sahipliği seviyesi geride kalmıştır. Özellikle lüks tüketime karşı olacak şekilde kolayca alınabilecek ucuz araçlar piyasaya sürümüştür.[12] Ancak bu tür araçlarda sırayla dağıtım yapıldığı için kimi beklemeler oluşmuştur.
Hızlı ağır sanayileşme döneminde kimi çevresel konular ikinci plana atıldığı için yoğun atık gaz üreten enerji santralleri kimi şehirlerde hava kirliliğine yol açmıştır.
Doğu Bloku içinde yoğun bir turizm yaşanmasına rağmen blok dışından turizm sınırlı olarak kalmıştır. Buna rağmen genellikle hiçbir şekilde tatil hakları olmayan işçi sınıfı ve diğer alt sosyal tabakalar görece kaliteli yurtdışı tatil yapabilir hale gelmişlerdir.
Büyüme
Soğuk Savaş döneminde özellikle ABD, Marshall Planı ile savaştan yenik çıkan Batı Almanya’ya yoğun yatırım yapmış bu yoğun kalkınma dönemi ise Wirtschaftswunder olarak adlandırılmıştır. Genel olarak Alman bilim adamları Paperclip Harekâtı örneklerinde olduğu gibi ABD veya diğer ülkelere göçse de teknik anlamda gelişkin Alman sanayisi yatırım desteğiyle büyük gelişme sağlamıştır. Bu kapsamda Gastarbeiter adı verilen yabancı işçiler de Alman ekonomisine önemli katkı sağlayacaktır. Özellikle Batı ile Doğu Alman ekonomileri kapitalizm ve sosyalizm arasındaki karşılaştırma/rekabetin sahnesi olagelmiştir. Piyasa eksenli üretim yapan Batı Avrupa sanayisi büyüme göstergelerinde önde gözükse de Doğu Bloku içindeki en güçlü ekonomiye sahip olan Doğu Almanya para biriminin değersizliği sebebiyle ekonomik verilerin düşük çıktığı bilinmektedir. Özellikle Berlin Duvarının inşasından sonra kararlı bir seviyeye ulaşan Doğu Alman kalifiye işçi sayısı bu gelişimde önemli rol oynamıştır.[13]
Nüfus durumu
Doğu Bloku ülkelerinde çocukların bakımı genel olarak kamusal olarak üstlenildiğinden nüfusun artması özendirilmiştir. Bu kapsamda çok sayıda çocuk doğuran anneler ödüllendirilmiştir. Doğu Bloku ülkelerinde nüfus artış seviyeleri genelde Batı Avrupa ülkelerine göre yukarıda olmuştur. 1950-1985 yılları arasında büyüme oran rakamları şöyledir:
|
Konut sorunu
Özellikle 1970’li yılların sonundan başlayarak Doğu bloku ülkelerinde konut yatırımları azalmıştır. Bu sebeple toplu konut projelerine ağırlık verilmiştir. Günümüze kadar gelen betonarme yapılar özellikle Batı basınında gri, kasvetli ve renksiz olmakla suçlanmıştır. Buna karşın her vatandaşın sahip olduğu barınma hakkının Anayasa ile güvence altına alınmış olması gözden kaçırılmaktadır.[14] Doğu Bloku çapında konut kalitesiyle ilgili aşağıdaki araştırma bilgilendirmek için sunulmuştur:
|
Dipnotlar
- ↑ 1948 yılında Tito-Stalin Ayrışması sonunda bloktan ayrılacaktır
- ↑ Savaşın ardından yapılan ilk seçimlerde Fransız Komünist Partisi %26.3 ile birinci parti olmasına, İtalyan Komünist Partisi ise 18.9 % oy almasına rağmen iktidara getirilmemiş, Yunanistan’da Yunanistan Komünist Partisi etkisi nedeniyle iç savaş çıkmıştır. Savaşın hemen ardından beklenmeyen bir seçim başarısı gösteren Japon Komünist Partisi adadaki ABD Silahlı Kuvvetleri tarafından kovuşturmaya uğramıştır.
- ↑ 1945 Fransa Genel Seçim Sonuçları (Fransızca) 24 Eylül 2011 tarihinde erişilmiştir
- ↑ 1946 İtalya Genel Seçim Sonuçları (İtalyanca) 24 Eylül 2011 tarihinde erişilmiştir
- ↑ Black, s. 88
- ↑ Plan, dönemin Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav Molotov tarafından başta desteklense de plan sayesinde ABD’nin Batı Avrupa’da siyasi nüfuzunun arttığı gözlenince destek çekilecektir. Bu yanlış kararından dolayı Molotov bir süre sonra görevden alınacaktır.
- ↑ Frucht, s.442
- ↑ Bu tür dükkanlar çeşitli ülkelerde farklı isimler altında olmuştur: İntershop (Doğu Almanya), Beryozka (Sovyetler Birliği), Pewex (Polonya), Tuzex (Çekoslovakya) ve Corecom (Bulgaristan)
- ↑ Bu amaçla yayın yapan dönemin en önemli radyo kuruluşları arasında Voice of America ve Özgür Avrupa Radyosu sayılabilir.
- ↑ Bideleux & Jeffries, s. 473
- ↑ Bakınız Mir, Urengoy-Pomari-Ujgorod boru hattı, Moskova metrosu vb.
- ↑ Örnekler; Doğu Alman Trabant, Çekoslovak Skoda ve Sovyet Lada vb.
- ↑ Graubard, s. 8
- ↑ Tsenkova, s.7 Google Books
Konuyla ilgili yazılan eserler
- Black, Cyril E.; English, Robert D.; Helmreich, Jonathan E.; McAdams, James A., Rebirth: A Political History of Europe since World War II, Westview Press 2000 ISBN 978-0-8133-3664-0
- Bideleux, Robert; Jeffries, Ian, A History of Eastern Europe: Crisis and Change, Routledge 2007 ISBN 978-0-415-36626-7
- Frucht, Richard C., Encyclopedia of Eastern Europe: From the Congress of Vienna to the Fall of Communism, Taylor & Francis Group 2003 ISBN 978-0-203-80109-3
- Graubard, Stephen R., Eastern Europe, Central Europe, Europe, Westview Press 1991 ISBN 978-0-8133-1189-0
- Kazakeviç, Emmauil, Meydandaki Ev, Ararat Yayınevi, İstanbul 1969 Çeviren: Zeyyat Özalpsan
- Tsenkova, Sasha, Housing policy reforms in post socialist Europe: lost in transition, Physica-Verlag HD 2009 ISBN 978-3790821147