Petrol-Gıda programı
Petrol karşılığında Gıda Programı, 1990 yılı Ağustos ayında Irak'ın Kuveyt’i işgal etmesinin ardından ambargo altına alınan Irak’da halkın temel gıda ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 986 numaralı kararı[1] ile gelir sağlayabilmesi için Irak hükümetinin petrol satmasına izin veren programdır. 2003 yılındaki Irak Savaşı sonucunda ülkenin işgal edilmesiyle Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle yasaklama ve program sona ermiştir. Programın sona ermesinden sonra geçmişe yönelik çeşitli yolsuzluklar su yüzüne çıkmıştır.
Arka plan
Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı üzerine uygulanan yasaklamanın Irak halkı üzerindeki olumsuz etkileri artarak insanlık dramı seviyesine gelince kamuoyunun da etkisiyle gıda ve ilaç satın alabilmek için Irak’ın tek gelir kaynağı olan petrolü satmasına izin verilir. İlk karar uyarınca Eylül 1991’de 1.6 milyar dolar değerinde petrol satmasına izin verilecek[2], uygulama Irak hükümeti tarafından reddedilse de 1996 Mayıs ayında kabul edilecektir.
İşleyişi
Petrol karşılığında Gıda programı 1996 yılı Aralık ayında başladı ve ilk gıda sevkiyatı 1997 yılı Mart ayında Irak’a ulaştı. Irak’a karşı uygulanan ambargo o kadar şiddetliydi ki 26 milyon Iraklının yüzde atmışı bu gıda sevkiyatları sayesinde hayatta kalabiliyordu. Irak’ın satmış olduğu petrolün karşılığı doğrudan Irak hükümetinin eline geçmiyordu. Para, BNP Paribas Bankasındaki bir hesaba yatırılıyor, buradan önce Kuveyt hükümeti savaş tazminatları için bir kısmını alıyor, diğer bir kısmına da Irak’taki Birleşmiş Milletler faaliyet masrafları için alıkonuluyordu. Kalan para Irak hükümetine devrediliyor ve izin verilen malların satın alınması için harcanıyordu. Irak hükümeti ambargo hükümleince izin verilen malları satın alabiliyordu. Özellikle gıdalar ve gıda hammaddeleri çok hızlı bir biçimde satına alınabilse de basit bile olsa işlenmiş ürünlerin sevk edilmesi aylarca sürüyordu. İhtiyaçlar yakıcı bile olsa biyolojik, kimyasal veya nükleer silah yapımında kullanılabilecek ürünlerin satın alınması kesinlikle yasaktı.[3]
İstatistikler
Program kapsamında 65 milyar dolar değerinde Irak petrolü dünya pazarına satılmıştır. Bu satıştan elde edilen yaklaşık 35 milyar dolar Irak halkının temel ihtiyaçlarının karşılanması için Irak hükümetine kalmıştır. Önemli bir meblağ Kuveyt’e savaş tazminatı olarak verilirken, Irak’da kitle imha silahı araştırması yapan BM görevlilerinin giderleri de bu kaynaktan karşılanmıştır. Petrol gelirlerinin dağılımı şu şekilde olmuştur:
- % 30 (yaklaşık 20 milyar dolar) Kuveyt’e savaş tazminatı olarak
- % 13 (yaklaşık 8.5 milyar dolar) ABD ve İngiltere himayesinde merkezi Irak yönetiminin denetiminden ayrı olarak oluşturulan Kuzey Irak'taki Kürt yönetimine
- % 3 (yaklaşık 2 milyar dolar) Irak’da görev yapan Birleşmiş Milletler personelinin masrafları için
- % 54 (yaklaşık 35 milyar dolar) Irak hükümetine gıda ve ilaç satın almak için kalmıştır.
Satınalım sürecinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin onayı gerekmekteydi. Sunulan satınalım taleplerinin neredeyse yarısı özellikle ABD ve İngiltere tarafından veto edilmiş, bu durum Irak’da bulunan Birleşmiş Milletler insani yardım programı başkanı Denis Halliday’in ve yerine gelen Hans van Sponeck’in istifa etmesine sebep olmuştur. Dünya Gıda Programının Irak sorumlusu Jutta Burghardt da benzer gerekçelerle istifa etmiştir.[4]
Irak’ın sattığı petrolün çoğu Rusya tarafından alınmış, Rusya’yı Fransa takip etmiştir.
Tepkiler
Program çeşitli yönlerden eleştirilmiş ve kamuoyu farklı yorumlara maruz kalmıştır. İlk başta ambargonun yıkıcı etkilerinden Irak halkını korumak adına başlatılan program kimilerine göre Saddam Hüseyin’in konumunu güçlendirmiş ve rejimin devam edebilmesini sağlamıştır. Ambargonun tamamen kaldırılması yönünde tepkilerini dile getirenler de olmuştur. Ambargo bölgedeki Birleşmiş Milletler yetkilileri de dahil olmak üzere Irak’daki hastane alt yapısını tamamen yıkmakla ve özellikle temiz içme suyunun sağlanamamasından suçlanmaktadır. Özellikle Körfez Savaşını takip eden ilk yıllarda ambargo yüzünden ülke ilaçsız kaldığı için çok sayıda Iraklı önlenebilir hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmiştir. Artan çocuk ve bebek ölüm oranları bunun acı bir göstergesidir. Dönemin ABD Başkanı Bill Clinton ambargonun zayıflatılmasını savunanlara karşı çıkmıştır.
Programın sonu
Irak Savaşından az önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan programı askıya almış ve gıda dağıtımında görev alan yaklaşık 300 Birleşmiş Milletler personelini ülkeden çıkartmıştır. 20 Mart günü savaşın başlamasının ardından 28 Mart 2003 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin gündemine getirilen ve 1949 Cenevre Konvansiyonu gereğince işgalci kuvvetlerin yükümlülükleri kapsamında Irak halkının temel ihtiyaçları için kullanılmak üzere 10 milyar dolar ABD ve İngiltere’nin denetimine verilir. İşgalin tamamlanmasının ardından 22 Mayıs 2003 tarihinde alınan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 1483 numaralı kararına göre Irak petrol gelirlerinin tasarrufu Çokuluslu Güç denetimine verilir. Program 21 Kasım 2003 tarihinde tamamen sona erdirilir.
Yolsuzluk
Program çok eleştirilmesinin yanı sıra yolsuzluk iddialarıyla da karşılanmıştır. Varlığı sırasında Iraklı yöneticilerin ve ilgili Birleşmiş Milletler personelinin yolsuzluk yapmakta olduğu iddialar öne sürülmüştür. Programın başındaki Benon Sevan yolsuzluk iddialarına karşı çıkmış ve Çoğu Iraklının muhtaç olduğu gıdanın sağlandığını belirterek eleştirilere kulak tıkamıştır. Irak’ın işgalinin ardından ortaya çıkan belgeler ve yeni bilgiler ışığında Birleşmiş Milletler’e ve genel sekreter Kofi Annan’a suçlamalar yöneltilmiş, haksız kazanç sağlanıldığı öne sürülmüştür. Programdaki yolsuzlukları araştıran Paul Volcker Komisyonu raporuna göre Irak’a satılan gıda maddeleri değerinin üzerinde bedel gösterilen ve tüketime uygun olmayan maddelerden oluşmaktaydı. Sevan’ın program süresince 150 bin dolar rüşvet aldığı da iddia edilmektedir.[5] Ayrıca başka bir iddiaya göre petrol satmasına izin verilen Irak yönetimi ambargoya karşı tutum alan Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi üye ülkeleri Fransa, Rusya ve Çin’i kollayarak bu ülkelere petrol satmış, ABD ve İngiltere’ye petrol satmamıştır.
Program kapsamında ödemelerin yapıldığı aracı kurum olarak 2001 yılına dek kullanılan BNP Paribas Bankası da incelenmiştir. Bankada çoğunluk hisseye sahip Irak asıllı İngiliz Nadhmi Auchi, Elf Aquitaine yolsuzluk skandalıyla anılan karanlık bir kişidir.
Kaynakça
- ↑ İlgili karar (İngilizce), 27 Temmuz 2010 tarihinde erişilmiştir
- ↑ İlgili karar (İngilizce), 31 Temmuz 2010 tarihinde erişilmiştir
- ↑ Bu sebepten dolayı klorun ülkeye girişi yasaklanmış, içme suyunun temizlenmesi için elzem olan bu ürünün yokluğunda özellikle çocuklar arasında yoğun ishal vakaları yaşanmıştır.
- ↑ 4 Ekim 2004 tarihli haber (İngilizce), 31 Temmuz 2010 tarihinde erişilmiştir
- ↑ 8 Ağustos 2205 tarihli BBC haberi (İngilizce), 31 Temmuz 2010 tarihinde erişilmiştir
|