Hafız Ahmed Paşa

Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
25 Ekim 1631 - 10 Şubat 1632
Hükümdar IV. Murad
Yerine geldiği Hüsrev Paşa
Yerine gelen Topal Recep Paşa
Görev süresi
28 Ocak 1625 - 1 Aralık 1626
Hükümdar IV. Murad
Yerine geldiği Çerkes Mehmed Ali Paşa
Yerine gelen Damat Halil Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum 1564
Ölüm 10 Şubat 1632
İstanbul

Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa (d. 1564 - ö. 1632, İstanbul) IV. Murad saltanatının devlet idaresinin annesi Valide Kösem Sultan'ın elinde olduğu ilk dönemlerinde, 28 Ocak 1625- 1 Aralık 1626 ve 25 Ekim 1631-10 Şubat 1632 tarihleri arasında iki kez toplam iki yıl bir ay yirmi gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.

İkinci sadaretinde ayaklanan kapıkulu askerleri tarafından padişahın gözleri önünde linç edilmiş olması IV. Murat'ı derinden etkilemiş, sonradan asayişi kurmak için başvuracağı çok sert önlemlerde belirleyici olmuştur.

Hayatı

Türk asıllı olup Filibeli bir müezzinin oğludur.[1] Enderun'da eğitim aldı. Hasodada bulunduktan sonra I. Ahmed döneminde muhasip oldu. Sonra "Doğancıbaşı" görevi verildi. Saraydan 1608 başlarında Cafer Paşa'nın yerine kaptan-ı derya olarak atanarak çıktı. Fakat Kuyucu Murat Paşa 1608'de Anadolu'da Celalilere karşı seferden döndüğü zaman bu görevden çıkartılarak yerine sadrazamın koruduğu Damat Halil Paşa kaptan-ı derya oldu. Bundan sonra Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Şam Beylerbeyi görevine atandı ve burada 7 yıl valilik yaptı. Daha sonra Van, Erzurum, Bağdat, Anadolu Beylerbeyliklerinde bulundu.[1]

1622'de II. Osman'ın katlinden hemen önce Diyarbakır beylerbeyi görevi verilmişti. O tarihte Diyarbakır defterdarı olan İbrahim Peçevi yazdığı tarihte[2], Hafız Ahmet Paşa'nın II. Osman'ın katillerine karşı harekette bulunmak hedefiyle (sonradan bu katliamının intikamını almak için isyan eden) Erzurum valisi Abaza Mehmet Paşa ile mektuplaştığını ve aynı fikirde olan diğer Anadolu tarafı valileriyle müteffikan birleşip bu intikamı sağlamak için komploya girdiği bildirmiştir.[1][3]

Celali isyancısı olarak kabul edilen Abaza Mehmet Paşa'ya karşı ve İran'a karşı serdar-ı ekrem olarak sefere çıkmış olan Sadrazam Çerkes Mehmet Paşa Ocak 1625'te Tokat'ta kışlakta iken birden öldü. Yerine Sadrazam ve İran Seferi için serdar-ı ekrem olarak Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa getirildi.[1]

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa aldığı emir üzerinde Bağdad'da isyan etmiş olan ve şehrin hakimi olan "Bekir Subaşı" üzerine yürüdü. Bekir Subaşı'nın fazla direnmiyeceğini kabul edip kurmaylarının tavsiyelerini uyup daha güçlü bir ordu kurmaya çalışmadı. Fakat bunda yanılmıştı. Bağdad'ı geri alamadan 9 ay kuşattı. Bu kuşatma sırasında Bekir Subaşı'nın İran Safevileri ile müzakerelere geçip şehri onlara bırakma istediği öğrenildi. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Bekir Subaşı'ya Osmanlı devleti Bağdad Valisi olmasını teklif etti. Ama Safevi İran kuvvetleri şehir önüne gelince Bekir Subaşı şehir onlara bıraktı. Zaten yıl çok geciktiği için de Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa Bağdad kuşatmasını kaldırımak zorunda kaldı.[1]

Aralık 1626'da bu başarısızlık dolayısıyla Sadrazamlıktan ve İran serdar-ı ekremliğinden azil edildi ve yerine Damat Halil Paşa getirildi. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa İstanbul'a döndü ama ikinci vezir olarak Kubbealtı vezirlik görevine devam etti. Bu dönemde eski nikahlısı Nasuh Paşa olan I. Ahmed'in kızı ve Sultan IV. Murat'ın kızkardeşi olan Ayşe Sultan ile nikahlandı ve saraya damad oldu.

Sadrazam ve İran serdar-ı ekremi olan Gazi Ekrem Hüsrev Paşa da 1629'da Bağdad'ı kuşatmaya aldı ama kuşatma da başarısız oldu. Ordusu ile Hüsrev Paşa Mardin'e çekildi. Hüsrev Paşa 1630 yılı ve 1631 yılının büyük bir kısmında Bağdad üzerine gitmekten kaçındı ve Hüsrev Paşa'nın halka yaptığı zalimlik şikayetleri İstanbul'a yetişti. Bu İstanbul'daki Sultan IV. Murat ve merkezi devlet tarafından uygun görülmedi ve Eylül 1631'de Hüsrev Paşa sadrazamlıktan azledildi ve yerine ikinci defa Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa sadrazam oldu.[4]

Doğuda orduda bulunan kapıkulu ocak askerlerinin kış gelmeden ile biran evvel İstanbul'a dönmeleri için Divan'da karar alındı. Tokat'a geçen Hüsrev Paşa İstanbul'a geri dönecek kapıkulu güçlerini İstanbul'a dönünce kendi lehinde ayaklanma çıkartmaya teşvik etmekteydi. İstanbul'a geri dönen askerler ise doğuda sanki bir zafer kazanmışlarca hareket edip ve taşkınlıklar yapmaktaydılar. Sadrazam olmaya çok hırslı olan Topal Recep Paşa da faaliyete geçip özellikle Boşnak ve Arnavut asıllı asker zorbalarını şehirde karışıklık çıkartmaya teşvik etmekteydi.[4]

7 Şubat 1632'de ilk asker ayaklanması başladı. Atmeydanı'nda toplanan sipahi ve diğer kapıkulu askerleri Hüsrev Paşa'nın azledilmesi aleyhinde de olarak isyan ettiler. Topkapı Sarayı üzerine binlerce asker, ulema ve şehirli insan yürüdü. Sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, Şeyhülislam Yahya Efendi ve yeniçeri ağası Hasan Halife'nin adları başta olmak üzere 17 tane devlet ricali ismi bulunan bir liste hazırlanmıştı ve bu listedekilerin görevlerinden azledilerek idam edilmeleri istenmekteydi. Bu ayaklanma eylemi 3 gün sürdü. Çarşılar kapandı ve halk evlerine kapandı. Ayaklanmacılar çok şiddetli kış havası altında Sultanahmet Camii'nde kalmaktaydılar.[4]

Asiler isyanın üçüncü günü 10 Şubat'ta Topkapı'nın dış kapısını geçip Orta Kapı'ya geldiler ve orada gösterilerine devam ettiler. Vezir Bayram Paşa Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'yı bir mektupla olaylardan bahsederek Saray’a gelmemesini bildirdi. Fakat Sadrazam yanında korumaları ile birlikte atla Saray'a geldi. Önce iki tarafa açılarak ona yol veren asiler sonra ona taşlar atarak atından düşürdüler. Korumaları zorla onu Orta Kapı'dan içeri sokabildiler. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa mühr-ü humayunu eniştesi Sultan IV. Murad'a teslim etti. Kıyafet değiştirerek Yalı Köşkü'ne inip oradan Üsküdar'a geçti.[4]

Ayaklanmacılar Orta Kapı'yı açtırıp meydana girdiler ve sultanı ayak divanına çağırdılar. Silahlı saray mensubları refakatinde IV. Murat Babussaade önünde bir tahta oturarak isyancıların hezeyanlarını dinledi. Sultan bunlara uzun uzun bu hâllerinin din ve devlete münâsib olmadığını anlattı. İsyancılar listelerini verdikten sonra

Cümle askerin çevâbi; pâdışâhim, devletine fenalık edenleri elbette verirsiz, pareleriz, yoksa iş gayri olur

diyerek edepsizce laflar ettiler. Sonra güruh ona karşı bir hamle yapınca Sultan silahlı saray mensubları tarafından saraya geri çekildi.

Ayaklanmacılar gürültülü gösterilerine devam ettiler. Sarayda bulunan Topal Recep Paşa istifa etmiş sadrazam Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa'nın hemen saraya geri getirilmesini ve sonra IV. Murat'ın ikinci defa ayak divanına çıkmasını tavsiye etti. İkinci defa ayak divanına çıkan IV. Murad'ın öğütlerinin asiler güruhu tarafından dinlenilmediği ve kalabalığın yatıştırılmasının imkansızlığı aşikar olmuştu. Bu sırada abdest alıp Bâbüssâde önüne gelen Müezzinzade Hâfiz Ahmed Paşa, bunların pâdışâh sözünü dinlemediklerini görünce;

Pâdişâhim! Hezâr (bin) Hâfiz gibi kulun yoluna fedadır. Ancak ricâm budur ki, beni sen katletmeyip bu zâlimler haksız yere kanımı döküp beni şehit etsinler ve lütfedip cesedimi Üsküdar’da defnettiresin ve yetimlerime lütf ve inayetini ricâ ederim”

diye yer öptükten sonra âsî güruhunun içerisine daldı. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, meydana girince yer yer ayaklanmacılar önüne çıkıp hücum ettiler ve ellerinde hançer ve kılıçlarla hep birden Hâfiz onun üzerine çullandılar. Basına, göğsüne ve vucûdünün her bir yerine hançerlerle vurdular. Sultan’ın gözü önünde on yedi yara ile kana bulayıp şehid ettiler.[4]

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa’nın soğukkanlı hareketini ve âsîlerin arasına atıldığını ve fecî surette şehîd edildiğini gören Sultan Murat ağlayrak diyerek içeri gitti. Asileri yatıştırması için Topal Recep Paşa'yı sadrazam tayin etti.[4]

Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa’yı vasiyeti üzerine Üsküdar’da Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

Eserleri

"Hülasat-ül" adlı eserde bulunan bir biyografisine göre ilim ve fazilet sahibi olup Arap ve Fars edebiyatını iyi bildiği bildirilmektedir. Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa, hem hafız, hem sesi güzel bir hanande ve aynı zamanda bir şair ve edipti. Ancak toplu olarak şiirleri elimizde bulunmamaktadır. Sonradan basılmış olan "Rıza Tezkiresi"nde şair olarak belirtilmekle beraber eser örnekleri bulunmamaktadır. Elimize geçen şiirleri bazı tarihçilerin olaylardan bahsederlerken yazdığı birkaç beyitten ibarettir. Örneğin Bağdat Seferi'ne giderken yazmış olduğu gelsün matlahlı bir şiirinden bir beyit şudur:

Bizimle Kerbelâ vâdişine hem-derd olan gelsün
Sinansun arsa-i ferzânelerde merd olan gelsün

Müezzinzade Hafız Ahmed Paşa ayrıca Bağdat kuşatması sırasında söylediği ve IV. Murat'ın da cevap verdiği bir beyiti ile çok meşhurdur.

Aldı etrafı adû (düşman) imdada asker yok mudur?
Din yolunda baş verir bir merd-u server yok mudur?

Sultan IV. Murât buna;

Hafızâ Bağdâd’a imdâd etmeye er yok mudur?
Bizden istimdâd edersin sende asker yok mudur?

beyti ile başlayan manzûm bir cevab yazmıştır.

Topkapı Sarayı'ndaki I. Ahmet kütüphanesi içindeki yemek odasında bulunan çeşme üzerinde bulunan kitabeleri Müezzinzade Hafız Ahmet Paşa yazmıştır.

Kaynakça

  1. 1 2 3 4 5 Uzunçarsılı, İsmail Hakkı, (1954) Osmanlı Tarihi III. Cilt, 2. Kısım , XVI. Yüzyıl Ortalarından XVİİ. Yüzyıl Sonuna kadar), Ankara: Türk Tarih Kurumu (Altıncı Baskı 2011 İŞBN:978-975-16-0010) say.380
  2. İbrahim Efendi Peçevi (haz. Bekir Sıtkı Baykal), (1999) Peçevi Tarihi 2 Cilt, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları;
  3. Peçevi Tarihi, C.2 say,291
  4. 1 2 3 4 5 6 Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak. ISBN 975-329-299-6 say. 238

Dış bağlantılar

Siyasi görevi
Önce gelen:
Çerkes Mehmed Ali Paşa
Osmanlı Sadrazamı
28 Ocak 1625 - 1 Aralık 1626
Sonra gelen:
Damat Halil Paşa
Önce gelen:
Hüsrev Paşa
Osmanlı Sadrazamı
25 Ekim 1631 - 10 Şubat 1632
Sonra gelen:
Topal Recep Paşa
Askerî görevi
Önce gelen:
Cafer Paşa
Kaptan-ı Derya
1608 – 1609
Sonra gelen:
Damat Halil Paşa
This article is issued from Vikipedi - version of the 7/2/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.