Talat Paşa

Mehmed Talat
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
4 Şubat 1917 - 8 Ekim 1918
Hükümdar V. Mehmed
VI. Mehmed
Yerine geldiği Said Halim Paşa
Yerine gelen Ahmet İzzet Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum 1874
Kırcaali, Edirne Vilayeti, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 15 Mart 1921 (47 yaşında)
Berlin, Almanya
Partisi İttihat ve Terakki Fırkası
Eşi Hayriye Talat Bafralı
Bitirdiği okul Edirne Lisesi
Edirne Hukuk Mektebi
Dini İslam (Bektaşi)[1]
31 Mart isyanı
Almanya'nın İstanbul büyükelçisi Richard von Kühlmann ile, 1915 civarı
Brest Litovsk Anlaşması imzalanıyor.
Üç Paşalar’ın kaçışından sonra çıkan 4 Ekim 1918 tarihli İkdam gazetesi
Soğomon Tehliryan, Talat Paşa’nın katili
Talat Paşa'nın, İstanbul'un Şişli ilçesindeki Abide-i Hürriyet'in çevresinde yer alan mezarı.

Mehmed Talât (1 Eylül 1874, Kırcaali - 15 Mart 1921, Berlin), Osmanlı Hürriyet Cemiyeti’nin kurucu lideri ve İttihat ve Terakki’nin kurucularından ve önde gelen liderlerinden olan Osmanlı devlet adamı.

1908 ihtilâlinin hazırlanmasında önemli rol oynayan Talat Bey, 1908-1918 arasında Osmanlı Devleti siyasetine yön veren en önemli aktörlerden biri olmuştur.

Bâb-ı Âli Baskınından sonrasında Said Halim Paşa kabinesinde Dahiliye nazırlığına getirildikten sonra devletin siyasetinin en önemli belirleyicilerinden biri haline geldi. Enver Paşa ve Cemal Paşa ile birlikte Üç Paşalar iktidarını kuran Talat Bey, Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesinde ve Ermeni Tehciri’nde rol oynadı.

1917 yılında sadrazamlık yaptı. Savaşın kaybedilmesinden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'ni feshedip Cemal ve Enver Paşalarla birlikte ülkeyi terk etti. 1921 yılında Berlin'de, Hardenberg Caddesi’nde bir Ermeni tarafından öldürüldü.

Yaşamı

1874 yılında Edirne’de dünyaya geldi.[2][3] Babası Kırcaali'nin Çepelce köyünden Ahmet Vasıf Efendi, annesi de Kayseri Dedeler köyünden buraya göçmüş Pomak ve Türk soylu bir aileye mensup[4][5] Hürmüz Hanım’dır.[3] İlk eğitimini Vize’de gördükten sonra Edirne Askerî Rüşdiyesi’ni bitirdi.[2]

Babasının ölümü üzerine annesi ve iki kız kardeşinin sorumluluğunu erken yaşta üstüne almak zorunda kaldı.[3] 1898 ile 1908 arasında, Selanik Postanesinde posta memuru olarak görev yaptı. Bu posta biriminde 10 yıl hizmet ettikten sonra, Selanik Postane başkanı oldu. Memuriyeti sırasında Fransızca dersleri aldı, ayrıca Rumca da konuşabilmekteydi[2]

Jön Türk hareketi

Jön Türk düşüncesinden genç yaşta haberdar oldu; alt düzey bürokrat ve zabitlerden oluşan bir muhalefet örgütlenmesine katıldı. 1896’da arkadaşlarıyla beraber tutuklanan Talat Bey, üç yıl hapse mahkum edilerek Edirne Hapishanesi’ne gönderildi ve memuriyetten azledildi. Bir buçuk yıl kadar hapis yattıktan sonra 1898 yılı Şubat ayında bir irade ile diğer arkadaşlarıyla beraber affedildi; ancak Edirne’de kalmasına izin verilmeyerek Selanik’e sürüldü.

1899’da Selânik Vilâyeti Posta ve Telgraf İdaresi’nde kâtip, 1903’te başkâtip oldu ve 21 Kasım 1907 tarihinde azledilinceye kadar bu görevde kaldı.[2] Posta idaresindeki görevi ona memleket dışındaki muhaliflerin yayınladıkları gazeteleri gizlice alıp Selanik’e getirme fırsatı verdi[3] Selanik’te resmi işleriyle uğraşmanın dışında Selanik Hukuk Mektebi’ne devam etti.[3]

1903’te İtalyan Obediyası’na bağlı Macedonia Risorta mason locasına girdi. Kimi kaynaklara göre aynı zamanda Bektaşî tarikatı mensubu idi ve her iki kanalı da muhalif siyasi örgütlenme için kullandı.[2] 1903’teki İlinden ayaklanması Selânik’teki muhaliflerin de yeniden örgütlenme çabalarına vesile oldu. Muhalifler 1906 yılı Temmuzunda yeni bir örgütlenmenin gerçekleştirilmesine karar verdiler. Talat Bey ile İsmail Canbulat ve Mithat Şükrü Bey’den oluşan bir heyet, adı sonradan Osmanlı Hürriyet Cemiyeti adını alan örgütün kurulmasına karar verdi. Talat Bey, İsmail Canbolat ve Mustafa Rahmi Bey ile birlikte örgütün idaresini üstlendi. Özellikle düşük rütbeli subayların üye kaydolduğu cemiyet, merkezi Paris’te bulunan “Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti” ile 17 Eylül 1907’de birleşti; “Osmanlı Terakkî ve İttihat Cemiyeti Dâhilî Merkez-i Umûmîsi" adını aldı. Talat Bey bu yeni teşkilâtın kâtibi olarak görevlendirildi. “Hâricî Merkez-i Umûmî”’de benzer bir görevi üstlenen Bahâeddin Şâkir Bey ile beraber örgütün teşkilâtlanmasını denetleyen iki kişiden biri oldu.

Bir jurnal üzerine Kasım 1907’de Posta İdaresi’ndeki görevinden azledilen Talat Bey, memuriyet hayatının bitmesi sayesinde bütün zamanını cemiyet için kullanma imkanı bulmuştur.[3] Meşturiyet’in İlanından önce iki kere İstanbul’a giderek cemiyetin İstanbul şubesinin kurulması için çalıştı.

1908 İhtilalinden sonra

1908 ihtilalinden sonra örgüt “Osmanlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti” adını aldı. Cemiyetin en önemli idarecilerinden biri haline gelen Talat Bey, 1908-1918 döneminde Osmanlı Devleti’nde en önemi siyaset yapıcılardan biri oldu. Siyasi görevlerinin yanı sıra 1909 yılında kurulan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının ilk büyük üstadı olarak bir yıl görev yaptı.[6]

Talat Bey, Kasım-Aralık ayları içinde yapılan 1908 seçimlerinde memleketi Edirne’den aday olmuş ve doksan oy alarak Meclis-i Mebusan’a girmiştir. Meclisin açılışında Ahmet Rıza Bey 205 oy alarak başkan seçilirken Talat Bey’de 116 oy alarak birinci reis vekili seçildi.[3]

31 Mart isyanı

31 Mart İsyanı’nda isyancıların boy hedeflerinden biri haline gelen Talat Bey, isyanın üçüncü günü Hareket Ordusuna katılmak, Meclis-i Mebusan ve Ayan azalarını toplayabilmek için Doktor Nâzım Bey’le birlikte Ayastafanos’a gitti. Yat kulübünde toplanan diğer mebusan ve ayanla birlikte padişahın “Kanun-u Esasi”ye sadık kaldıkça saltanat haklarının korunacağına dair sadarete çekilen telgrafa imza attı.[3] Sultan Abdülhamit’in hal edilmesinden sonra Talat Bey, ayan ikinci başkanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa ile birlikte Reşat Efendi’ye tahta çıktığını bildiren heyetin başkanlığını yaptı.

31 Mart hadisesinden sonra İngiltere’ye seyahate giden 17 kişilik meclis heyetine başkanlık etti. İngiltere’de resmi ziyarette iken Hüseyin Hilmi Paşa kabinesine Dahiliye Nazırı tayin edildiğini öğrendi.[3]

Bakanlıkları

8 Ağustos 1909 ve 4 Şubat 1911 tarihleri arasında bir buçuk yıl Dahiliye nazırı olarak görev yaptıktan sonra “efkarı umumiyeyi ve matbuatı” hoşnut etmediği gerekçesiyle istifa etti; Edirne mebusu olarak meclisteki görevine devam etti.[3]

4 Şubat 1912- Temmuz 1912 arasında Sait Paşa kabinesinde Posta ve Telgraf nazırı olarak kabinede yer aldı.

Balkan Savaşı sırasında gönüllü asker olarak Edirne’de görev aldıysa da siyasi propaganda yaptığı gerekçesiyle İstanbul’a geri gönderildi. Bâb-ı Âlî Baskını’nın düzenleyici ve uygulayıcıları arasında yer aldı.[2] Baskından sonra Dahiliye Nazırı vekili olarak görev yaptı ancak kabinede yer almadı. Baskından sonra kurulan hükümet, savaşa devam etme kararı almıştı. Talat Bey, II. Balkan Savaşı esnasında Edirne’nin geri alınması için askerî harekât kararı verilmesinde önemli rol oynadı ve ardından Bulgar temsilcileriyle yapılan barış görüşmelerinde Osmanlı heyetine başkanlık etti.

Mahmud Şevket Paşa suikastının ardından kurulan Said Halim Paşa kabinesinde 12 Haziran 1913’te yeniden Dahiliye nâzırlığına getirildi. Bu tarihten itibaren Talat Bey devletin siyasetinin en önemli belirleyicilerinden biri oldu. Devrin diğer iki önemli yöneticisi Enver Paşa ve Cemal Paşa ile birlikte Üç Paşalar iktidarını kurarak Osmanlı Devleti’nin son dönemine damgasını vurdu.

Balkan harbinde “hıyanetleri görülen unsurlardan memleketi temizlemeyi” bir devlet politikası haline getiren Talat Bey, memleketin etnik yapısı hakkında araştırmalar yaptırttı; İttihat ve Terakki Cemiyetinin teşkilatı yoluyla Rumları ürkütüp göçe sevk etti; boşalan yerlere Makedonya Türklerini yerleştirdi.[3]

Mehmet Talat Paşa, I. Dünya Savaşı sırasında İttihat ve Terakki Cemiyetinin en belirleyici isimlerindendi. Savaşa girme konusunda İttihat ve Terakkî Cemiyeti içinde beliren fikir ayrılığında savaşa katılma taraftarı gruba dolaylı destek vererek Osmanlı Devleti’nin böyle bir karar almasında etkili oldu.[2] 27 Mayıs 1915 tarihli Tehcir Kanunu’nun çıkarılması ve uygulanmasında cemiyet liderlerinden biri ve Dahiliye nâzırı sıfatıyla önemli rol oynadı.

Sadrazamlığı

3 Şubat 1917 tarihinde Said Halim Paşa’nın sağlık sebeplerini ileri sürerek istifa etmesinden sonra Talat Bey, vezir rütbesiyle sadrazamlığa getirildi. Böylece Osmanlı tarihinde sadrazamlığa getirilen ilk mebus oldu.

Sadrazamlık döneminin en önemli konularından bir tanesi, devletin I. Dünya Savaşı’na girmesi ile ortaya çıkan iaşe meselesi olmuştur. 18 Ağustos 1917'de “İaşe-i Umumiye Kararnamesi” ile bütün yetkiler orduya devredilmesi, “Talat- Enver”, “sivil-asker” çatışması olarak ifade edilmiş; bu çatışmada Talat yenilmiş ve halkı besleme görevi Talat ve sivillerden Enver ve askerlere geçmiştir.[3] İaşe işlerinin askerlerden alınıp yeniden sivillere verme çabasına giren Talat Paşa, İaşe Nezareti’ni kurarak başına Kara Kemal’i getirdi.[3]

Bolşevik Devriminin gerçekleşmesiyle savaştan çekilen Rusya ile yapılan barış görüşmelerine Talat Paşa bizzat katıldı. Lev Troçki, Karl Radek gibi ihtilalciler ve Çiçerin ile Lev Mihayloviç Karahan gibi Sovyet diplomasisinde önemli rol oynayacak olan şahsiyetlerle tanışma imkanı buldu. 3 Mart 1918'de imzalanan Brest Litovsk Barış Antlaşması'na Osmanlı Devleti temsilcisi olarak imza atan Talât Paşa'nın çabaları neticesinde Rusya, 93 Harbi sırasında işgal ederek aldığı tüm toprakları (Ardahan, Kars, Artvin ve Batum) Osmanlı Devleti'ne geri vermiştir.

1918 yılı Temmuz ayında Sultan Reşad’ın vefatı üzerine usûlen hükûmetin istifasını sunan Talat Bey, Sultan Vahdettin tarafından yeniden sadrazamlığa atandı. Devletin savaşta yenilgiye uğraması üzerine 8 Ekim 1918’de sadrazamlıktan istifasını sundu ve 14 Ekim’de Ahmed İzzet Paşa sadâretinde yeni kabinenin kurulmasıyla görevi resmen sona erdi.

Yurt dışına çıkışı

Talat Paşa ve kabinesinin istifasından sonra toplanan İttihat Terakki ve Umum Merkezi, Talat Paşa, Enver Paşa, Dr. Nazım ve Dr Bahattin Şakir Bey’lerin ülke dışına çıkmasına karar verdi. Talat ve Enver Paşalar memleket dışına çıkacak olurlarsa bütün düşmanlığın onlarda toplanacağı ve fırkanın diğer üyelerinin bu düşmanlıktan uzak kalacakları ileri sürülüyordu.[3] İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin örgütün feshine karar veren son kongresi 1 Kasım 1918’de Talat Paşa’nın başkanlığında yapıldı. Talat Paşa, o gece Enver ve Cemal paşalar gibi önde gelen cemiyet liderleriyle birlikte bir Alman torpido gemisiyle Karadeniz üzerinden Sivastopol’a geçerek oradan Berlin’e gitti.

Yurt dışına çıkmadan önce Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya bir mektup bırakan Talat Paşa, mektubunda muhakeme olmak istediğini ama arkadaşlarının ısrarı ile bunu geleceğe bıraktığını, sahip olduğu para ile ilgili bilgi verdikten sonra da memleketin işgalden kurtulduğu gün ilk telgrafta geleceğini ve hesap vereceğini söylüyordu.[3] Talat Paşa’nın yazdığı mektubun Kasım’da Sadrazam İzzet Paşa’ya verilmesiyle olay ortaya çıktı. Talat Paşa ve arkadaşlarının yurt dışına çıkmaları hükümeti çok zor bir duruma düşen kabine 8 Kasım’da istifa etti; yerine kurulan Tevfik Paşa kabinesi çıkarttığı bir kararname ile Talat Paşa ve arkadaşlarının memlekette kalan mallarına el koydu. Ardından 2 Şubat 1919 tarihinde “Tehcir ve Taktil” olaylarını inceleyecek heyetler kurulmasına dair Meclis-i Vükela kararı çıkarılarak, Talat Paşa ve arkadaşları gıyaben yargılandı.[3] Damat Ferit Paşa hükümeti kurulduktan sonra İttihat ve Terakki’nin ileri gelenlerini yargılamak için yeni bir Divan-ı Harp kurulmuş; ayrıca Talat Paşa’nın paşalık rütbesi ile nişanlarının geri alınmasına karar verilmiştir.

Yurtdışındaki faaliyetleri

Talat Paşa, kaçışından itibaren İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin yurt dışında yeniden başlattığı faaliyetin idaresinde "Ali Sâî” takma adıyla görev aldı. Bütün faaliyetleri bir araya toplamak ve oradan kontrol edebilmek amacıyla bir büro kiraladı. Arkadaşlarıyla burada Türkiye’nin siyasi durumuna ait haberler özetleyip rapor haline getiren Talat Paşa, bir gazete çıkarmayı istiyordu.[3] Parasızlık nedeniyle bunu gerçekleştiremeyen Talat Paşa, iktidarda iken Avrupa’da tanıdığı insanlara siyaseti hakkında açıklamada bulunmak için hatıralarını yazdı. Berlin’deki en önemli faaliyetlerinden birisi Şark Kulübü adlı bir kulüp kurması idi. Kulüp adına toplanan paralarla fakir doğulu öğrencilere yardım edilecek, doğuluların Avrupa’yı tanımaları kolaylaştırılacak, doğu hakkında eserler yayınlanacak, doğunun propagandası yapılacaktı.[3]

Talat Paşa ayrıca Tevfik Rüştü, Halide Edip, Celal Bayar, Ankara temsilcisi Bekir Sami Bey ve Galip Kemali beyler ile mektuplaşmalar, Cami Bey, Nuri Conker ile görüşmeler yaptı. Çalışmalarının amacı; Sovyetler Birliği ile Türkiye arasında anlaşma sağlamak; İngiltere ve öteki Batılılarla ilişki kurmak; Anadolu hareketini desteklemek idi.[3] Bu amaçlarla Avrupa ülkelerinde seyahat etti; Bolşevikler ve galip devletlerle temaslar yaptı. Kendisi bu dönemde ayrıca Mustafa Kemal Paşa ile haberleşti.[2]

Suikasti

İttihat ve Terakkî erkânının öldürülmesi kararını alan Taşnak Partisi’nin bu kararı suikastçı Soğomon Tehliryan tarafından 15 Mart 1921’de icra edildi ve Talat Paşa Berlin'nin Charlottenburg semtindeki Hardenbergstrasse'deki evinin önünde öldürüldü.[7] Soğomon Tehliryan cinayeti işlediğini itiraf etti. İki günlük yargılamadan sonra, tehcirden dolayı geçirdiği travma ve cinnet geçirdiği gerekçesiyle Alman mahkemesi tarafından suçsuz bulunarak beraat eti.

Soğomon Tehliryan tarafından öldürülüşünün ardından TBMM'nin 1926 yılında kabul ettiği bir kanunla ailesine ev tahsis edilmiş ve şehit aylığı bağlanmıştır. Ölümünden sonra Berlin'de Türk Mezarlığına gömülen Mehmet Talat Paşa'nın mezarı, 1943 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye'ye taşınmış ve Abide-i Hürriyet şehitliğine gömülmüştür.

Eserleri

Talat Paşa’nın ölümünden sonra yayımlanan hatıraları dışında yazılı bir eseri yoktur. Bu hatıran özeti New York Times Current History dergisinde Ekim 1921'de ve bir kısmı Yeni Şark gazetesinde Kasım-Aralık 1921'de sansürlenerek yayımlanmış; 1945'te Tanin gazetesinde tefrika edilmiş, 1946’da Hüseyin Cahit Yalçın tarafından kitap halinde yayımlanmıştır.[2]

Yeni Şark gazetesinde çıkan sansürlü metin, eksik bölümler, Tanin'deki tefrikadan tamamlanıp 2006 yılında Kaynak Yayınları tarafından yayımlandı. İttihat ve Terakkî Cemiyeti’nin bilhassa savaş sırasındaki icraatını savunmak amacıyla hazırlanan bu metinlerin orijinali elde bulunmaz ve gerçekten Talat Paşa’nın kaleminden çıkıp çıkmadığı hususu tartışmalıdır.[2]

Kaynakça

  1. Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki, Kaynak yayınları, 5. basım, s. 222
  2. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 M. Şükrü Hanioğlu, Talat Paşa, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 39, Yıl 2010
  3. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 Ahmet Aslan, Türk Basınında Talat Paşa Suikastı ve Yansımaları, İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010
  4. Taner Timur, Google Kitaplar'da Talat Paşa Türkler ve Ermeniler: 1915 ve Sonrası, İmge Kitabevi, 2001, ISBN 978-975-533-318-2, p. 53. (Türkçe)
  5. Müslüm Ulusoy Talat Paşa ile İlgili Yazdı, Müslüm Ulusoy, 17Mart 2014.
  6. "Talát Paşa için 84 yıl sonra AİHM’de dava açılıyor". Hürriyet. 12 Haziran 2005. http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=326687. Erişim tarihi: 22 Ocak 2012.
  7. "NEMESİS'in işlediği cinayetlerde de karar aynıydı: Örgütü bulamadılar!". Gazete Habertürk. 22 Ocak 2012. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20160305112045/http://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/708373-nemesisin-isledigi-cinayetlerde-de-karar-ayniydi-orgutu-bulamadilar. Erişim tarihi: 22 Ocak 2012.

Dış bağlantılar

Siyasi görevi
Önce gelen:
Said Halim Paşa
Osmanlı Sadrazamı
4 Şubat 1917 - 8 Ekim 1918
Sonra gelen:
Ahmed İzzet Paşa
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/12/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.