Sadık Rıfat Paşa
Sadık Rıfat Paşa | |
---|---|
Osmanlı Hariciye Nazırı | |
Görev süresi 1841-1841 | |
Yerine geldiği | Mustafa Reşid Paşa |
Yerine gelen | İbrahim Sarim Paşa |
Görev süresi 1843-1844 | |
Yerine geldiği | İbrahim Sarim Paşa |
Yerine gelen | Mehmed Şekib Paşa |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 25 Ekim 1807 İstanbul |
Ölüm | 11 Şubat 1857 (49 yaşında) İstanbul |
Sadık Rıfat Paşa (25 Ekim 1807 - 11 Şubat 1857), iki kez Osmanlı Hariciye Nazırı, diplomat ve devlet adamı.
Sadık Rıfat Paşa'nın kariyeri başlangıçta Tanzimat döneminin diplomat kökenli üç devlet adamı (Koca Mustafa Reşit Paşa, Mehmet Emin Ali Paşa ve Keçecizade Mehmet Emin Fuat Paşa) ile aynı çizgiyi izledi. Ancak içerideki kişisel rekabet ve o dönemde Osmanlı üst düzey bürokratlarının yerlerinin dama taşları gibi sık sık değiştirilmesi ve özellikle dış güçlerin müdahaleleri nedeniyle (19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde kimlerin hangi mevkilere getirileceğinde yabancı güçler söz sahibiydi) en yüksek makam olan sadrazamlığa gelemedi . Nispeten genç yaşta da vefat etti.
Çocukluğu ve gençliği
Sadık Rıfat Paşa 1807 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Osmanlı Devleti’nin Masarifat Nazırı (giderlerden sorumlu bakan) Hacı Ali Bey’di. Hacı Ali Bey Enderun’da yükselerek Tophane Nazırı, daha sonra da Tersane Emini olmuş, daha sonra da nazırlığa yükselmişti. Sadık Rıfat Paşa temel eğitiminden sonraki tahsilini Sarayı Hümayundaki Hazine Odasında devam etti. Ancak ailesinin tek erkek çocuğu olduğundan ve annesinin evladından ayrılmak istememesi nedeniyle dönemin padişahı II. Mahmut’un emri ile bir sene sonra Sadaret Mektubi Kalemi’nde çırak yapıldı.
Gösterdiği şevk nedeniyle kalembaşının dikkatini çeken Sadık Rıfat, 19 yaşında, 1823 yılında Hocaganlık rütbesini aldı. 1828 yılında Amedi Odası hulefalığına, yani Bakanlar Kurulu başkatipliğinde memurluğa tayin edildi. Bu sırada 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı başlamıştı. Padişahın maiyeti ile Edirne ve Gelibolu taraflarına gitti. Gayretleriyle Dahiliye Nazırı Pertev Paşa’nın da dikkatini çekmiştir. Pertev Paşa’nın bu ilgisi başta Sadık Rıfat’ın lehine gelişmesine karşılık daha sonra kendisinin bir süre İstanbul’dan çıkarılmasına neden olacaktır. Bu sırada Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ile bitti ve 1829’da imzalanan Edirne Antlaşması ile bağımsız bir Yunanistan kuruldu. Genç Sadık Rıfat öncelikle Yunan sınırının çizilmesi ile görevlendirilen elçiler heyetinde zabıt katibi olarak, daha sonra da aynı görevle Mısır Meselesi’nin çözülmesinde görevlendirilecek, daha sonraki elçilik görevinin ilk tecrübelerini edinecektir. Bu arada sık sık padişahın huzuruna çıktığından, saraydaki ikinci kâtip Vassaf Efendi'nin de dikkatini çekti.
Diplomatlık kariyeri
Viyana Büyükelçiliği
Bu sırada Osmanlı Devleti’nin en güçlü adamlarından biri durumuna gelmiş olan Pertev Paşa, başta düşmanı Akif Paşa tarafından sürekli eleştirilmekte, özellikle de 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın gerçek suçlusu gibi gösterilmekteydi. Halk arasında “tuğsuz padişah” olarak anılan bu devlet adamı en sonunda düşmanları tarafından padişah II. Mahmut’u devirip yerine veliaht Abdülmecit Efendi’yi geçirmek istemekle suçlanınca görevinden alınıp sürgüne gönderildi, sürgünde de idam edildi. Vassaf Efendi’nin de sürgüne gönderilmesinden sonra Sadık Rıfat’ı devlet kademelerinde himaye edecek kimse kalmamıştı. Akif Paşa’nın Mülkiye Nazırı olması sonucunda Pertev Paşa’nın taraftarı olarak görülen Sadık Rıfat, Hariciye Müsteşarı payesi ile Viyana’ya büyükelçi olarak atanarak İstanbul’dan çıkarıldı.
Viyana Büyükelçiliği sırasında Avusturya imparatoru I. Ferdinand’ın Venedik kralı olarak taç giyme törenine katılmak üzere İtalya’ya gitmiş, bu sırada gördüklerini anlattığı İtalya Seyahatnamesi adlı eserini yazmıştır. Yine bu görevi ve büyükelçiliği sırasında Avusturya Dışişleri Bakanı ve Başbakanı, o dönemde Avrupa diplomasisini yönlendiren kişi olan, Prens Clemens von Metternich ile pek çok defa görüşmüştür. Büyükelçilik görevlerinden biri olan Avrupa’daki olaylar ve siyasal durum hakkında bir analiz yaparak bunu İstanbul’a ilettiği yazılarını Avrupa Ahvaline Dair adıyla da bilinen risalesinde özetledi.
Mısır sorunundaki rolü
Bu sırada Mısır Meselesi yeniden gündeme gelmektedir. 1833’te imzalanan Kütahya Antlaşması Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya istediği hemen hemen her hakkı vermekle birlikte, ne bağımsızlığını ilan edebilmiş ne de Mısır valiliğini babadan oğula geçirebilmişti. Çok daha önemlisi Kütahya Antlaşması iki devletin birbiriyle karşılıklı olarak imzaladıkları bir antlaşma değil, II. Mahmut’un bir fermanla vermeye hazır olduğu ödünlerin kaleme alınmasıydı. Bir fermanla verilen bir hakkın bir başka fermanla kolayca elinden alınabileceğini bilen Mehmet Ali Paşa, bağımsızlığını ilan edebilmek için 1839 tarihinde yeniden harekete geçti. Savaşın yeniden başlaması ile Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa, orduları ile birlikte Halep’ten ilerleyerek Nizip’te Osmanlı ordularına ağır kayıplar yaşattı. Kavalalı İbrahim Paşa savaşı kazandığı sırada padişah II. Mahmut ölmüş, yerine oğlu Abdülmecit geçmişti. Abdülmecit’in tahta çıkması ve Koca Mehmet Hüsrev Paşa’yı sadrazam yapması, Hüsrev Paşa’nın rakibi Kaptanıderya Ahmet Fevzi Paşa’yı ürkütmüş, Fevzi Paşa da Çanakkale’deki Osmanlı donanmasını alarak Mısır’a sığınmıştı. Böylece Osmanlı Devleti ordusuz ve donanmasız kalmıştı. Bu durum ve üstelik İbrahim Paşa’nın İstanbul’a yürüyebilecek bir mesafede olması sorunu yeniden uluslararası bir meseleye dönüştürmüştü. Bu gelişmelerin üzerine Osmanlı Devleti Mehmet Ali Paşa ile anlaşmanın yollarını aramaya başladı. Bu sırada İstanbul’a gelmiş olan Sadık Rıfat Paşa, Mısır Meselesi’nin çözülmesi için Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya gönderilecek olan heyette görevlendirildi. Sadık Rıfat Paşa çok gayret göstermesine ve görüşme üzerine görüşme yapmasına rağmen bir anlaşmaya varamadan İstanbul’a döndü. Bu sırada İstanbul’da Tanzimat Fermanı ilan edilmiş, devlet Tanzimat devrine girmişti.
Hariciye Nazırlığı
İskenderiye’de bulunduğu sırada Sadık Rıfat Paşa, Mısır’da devlet için iyi hizmetlerde bulunması sebebiyle Sadaret Müsteşarlığına getirildi. Dönmesini takiben Paşa Tanzimat Fermanında yer alan sözlerin hayata geçirilebilmesi, Fermanda verilen sözlerin taşrada uygulanabilmesi için çalışmalarına başladı. Bu görevleri sırasında yine takdir edilmiş, 1840'da vezir rütbesini alarak Hariciye Nazırlığına atanmıştır. Zor bir zamanda Hariciyede dokuz aylık görevi sonrasında idaresizlik suçlaması ile azledildi. Yerine Ticaret Nazırı İbrahim Sarim Paşa getirildi.
Sadık Rıfat Paşa boş kaldığı sekiz aylık dönemden sonra, 1842 yılında, 1837'de oluşturulmuş küçük bir danışma meclisi olan Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye üyeliğine getirildi. İki ay sonra da Viyana’ya ikinci kez büyükelçi tayin edildi. Bir yıl sonra, 1843’te de ikinci kez İbrahim Sarim Paşa'nın yerine Hariciye Nazırlığına getirildi. 1844’te görevinden alındı. Aynı hafta yine Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye üyeliğine, 1845’te de bu meclisin başkanlığına getirildi. 1847'de ise yeniden bakan olarak Maliye Nazırlığına atandı. İki ay sonra Maliye Nazırlığı görevinden alınan Paşa tekrar Hariciye Nazırlığına, kısa bir süre sonra da tekrar Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye başkanlığına getirilmesine rağmen dokuz ay sonra bu görevden de alınır. 1849’da kez Meclis-i Vala-yi Ahkamı Adliye başkanlığına tekrar getirilir, 1851'de bu kurumun başkanlığına Koca Mustafa Reşit Paşa’nın getirilmesi sonucunda tekrar görevden alınır.
Bu arada Fransa’da imparatorluğunu ilan eden ve uluslararası ilişkilerdeki konumunu güçlendirmek isteyen III. Napolyon kendisine uygun hedef olarak Osmanlı Devleti’ni görmüş, 1740’ta imzalanan ve Osmanlı Devleti’nde yaşayan Katoliklerin himayelerinin Fransa’ya verildiği antlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesini istemişti. Osmanlı Devleti’nin Fransa’nın baskısı altında bu öneriyi kabul etmesinin Kutsal Topraklardaki statükoyu bozacağını açıklayan Rus Çarı I. Nikolay, kendi ülkesi için de aynı hakları istedi ve katı bir asker ve koyu bir Ortodoks olan Prens Menşikov'u İstanbul’a olağanüstü yetkilerle elçi olarak yolladı. Hariciye Nazırı Keçecizade Fuat Paşa’yı görüşmelerin dışında bırakacak şekilde hareket eden Menşikov'un bu tutumundan dolayı Keçecizade Fuat Paşa Hariciye Nazırlığından istifa etti. Onun yerine o sırada boş olan Sadık Rıfat Paşa atanacaktı.
Bu arada Rusya ile Osmanlılar arasındaki gerginliğin artması ve sorunu kendi çıkarları için de tehlike olarak gören İngiltere, Fransa ve Avusturya’da işe karışmaya başlaması ile Kırım Savaşı'na gidecek süreç başladı. Batılı güçleri arkasında hisseden Babıali’de gitgide Rus taleplerine daha fazla direnmeye En sonunda Prens Menşikov taleplerinin üç gün içinde kabul edilmemesi halinde İstanbul’dan ayrılacağını bildirdi. Bu sırada Prens Menşikov’un talepleri karşısında sürekli direnen Sadrazam Damat Mehmet Ali Paşa ve Hariciye Nazırı Sadık Rıfat Paşa görevlerinden alındılar. Her ikisinin de görevden alınmaları için Prens Menşikov padişaha şikayette bulunmuş, gerekçe olarak ta paşaların o zamanki diplomasi dili olan Fransızca’yı bilmemelerini göstermiştir. Asıl amacı Babıali üzerindeki Rus baskısını arttırmak ve Rus karşıtlarını görevlerinden uzaklaştırmaktır. Böylece Sadrazamlığa Giritli Mustafa Naili Paşa, Hariciye Nazırlığına da Koca Mustafa Reşid Paşa atandı. Ancak Prens Menşikov yine de 27 Mayıs 1853’te İstanbul’dan elleri boş olarak ayrıldı ve Kırım Savaşı]başladı.
Son yılları
Koca Mustafa Reşid Paşa’nın Hariciye Nazırı olması üzerine Sadık Rıfat Paşa dördüncü kez Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye başkanlığına tayin edildi. Ancak savaş kararını ve savaş esnasındaki Batılı devletlerin tekliflerini görüşmek üzere yapılan pek çok toplantıya Paşa da katıldı. Bu arada üst danışma meclisi olan Meclis-i Ali-ye Tanzimat üyeliğine getirildi. 2 yıl süren bu görevi sırasında ayağında nükseden bir ağrı nedeniyle ameliyat olmuş, ancak ameliyat durumunu daha da kötüleştirmiş ve Sadık Rıfat Paşa 1857 yılında vefat etmiştir.
Eserleri
Sadık Rıfat Paşa'nın 15 risalesi şunlardır:
- Rusya Muharebesi Tarihi.
- Gülbüni İnşa
- Avrupa Ahvaline Dair (Viyana'da Büyükelçi İken)
- İtalya Seyahatnamesi (Viyana'da Büyükelçi İken)
- Amedçi İken Yazdığı Maruzat
- Mustafa Reşit Paşa’ya Yazdığı Mektuplar (Viyana'da Büyükelçi İken)
- Babıali'ye Yazdığı Mektuplar (Viyana’da Büyükelçi İken)
- Babıali'ye Yazdığı Mektuplar (İskenderiye'de Mehmed Ali Paşa ile Görüştüğü Dönemde)
- Tanzimat Fermanı ile ilgili Valilere Gönderdiği Siyasi Yazılar
- Resmi ve Şahsi Mektupları
- Meclis-i Vala-yi Ahkam-ı Adliye Başkanı ve Meclis-i Ali-yi Tanzimat Üyesi İken Yazdığı Mazbatalar
- Devlet İşlerinin Düzeltilmesi ve Bazı Islahat Hakkında Muhtelif Zamanlarda Yazdığı Layihalar ve Mazbatalar
- Bazı Islahata Dair Ara Sıra Kaleme Aldığı Layihalar
- Risale-i Ahlak
- Zeyil Risale-i Ahlak
Bunların dışında Sadık Rıfat Paşa’nın diğer eserleri oğlu Rauf Bey tarafından toplanmış ve Müntahabat-ı Asar-ı Rıfat Paşa adı altında yayınlanmıştır.
Kaynakça
- Özgür Bora Özkul - Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü
- Selçuk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırma Dergisi, Kasım 1994, Yıl:1, Sayı: 1
Siyasi görevi | ||
---|---|---|
Önce gelen: Koca Mustafa Reşid Paşa |
Osmanlı Hariciye Nazırı 1841 |
Sonra gelen: İbrahim Sarim Paşa |
Önce gelen: İbrahim Sarim Paşa |
Osmanlı Hariciye Nazırı 1843 - 1844 |
Sonra gelen: Mehmed Şekib Paşa |
|
|