Hasan bin Ali
Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için konuda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır. Ayrıntılar için maddenin tartışma sayfasına lütfen bakınız. Konu hakkında uzman birini bulmaya yardımcı olarak ya da maddeye gerekli bilgileri ekleyerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz. |
Hasan bin Ali | |
---|---|
Hasan ibn Ali'in İslam hat sanatı ile Ayasofya Camii'ndeki tasviri | |
Doğum |
12 Mart 624 / 3 Ramazan (Hicri) / (626 Miladi) Medine |
Ölüm |
25 Mart 670 / 28 Safer 50 (Hicri) / (669 (Miladi) Medine |
Ebeveyn(ler) |
Ali ibn Ebu Talib Fatıma bint Muhammed |
Ehli Aba Serisi Hasan Keysân’îyye, Zeyd’îyye, Yediciler, Karmat’îyye, ve İsnâ‘aşer’îyye Şîʿa mezheplerinde İkinci; İsmâ‘îl’îyye'nin Mustâ‘lîyye mezhebinde ise İlk İmâm olup Haşhaşiler ile Nizârîler tarafından İmâmlığı tanınmaz | |
|
İslâm |
---|
|
|
Ayrıca bakınız
|
İslam portali |
Hasan bin Ali bin Ebu Talib ya da Hasan el-Müctebâ (Arapça: الحسن بن علي بن أﺑﻲ طالب, Farsça: حسن ابن علی, 669 – 624), Ali bin Ebu Talib ve Fatıma Zehra’nın büyük oğulları ve Muhammed'in ilk torunudur. Şiâ çoğunlukla onu imâmlarının ikincisi kabul eder, çok küçük bir fırkaya göre ise ikinci imam Hüseyin bin Ali'dir. Bununla birlikte gerek Sünni, gerekse Şiî ve Alevî İslam anlayışında çok önemli bir yeri vardır; onun, peygamberin Ehli beyt'inden olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Babası ile 37 yıl, dedesi ile ise 8 yıl birlikte bulunmuştur. Soyundan gelenlere Şerif denilir.
Doğumu ve aile hayatı
Hasan hicret'ten 3 yıl sonra, miladi 624'de doğmuştur. Babası Ali, Mekke'den Medine'ye göç edişte, Muhammed’in yatağına yatıp kendi canını hiçe sayan, Muhammed'e bırakılan emanetleri sahiplerine ulaştıran kişidir, aynı zamanda Muhammed'in (Amcası Ebu Talip'in oğlu) kuzeni ve damadıdır, eşi Fatıma ise Muhammed'in soyunu devam ettiren tek evladıdır.
Hasan, Muhammed'in ilk torunudur ve onun ismini dedesi koymuştur. Hasan, Arapça'da güzel, yakışıklı manalarına gelmektedir. Çok sık evlenip çok sık boşandığı rivayet edilirdi. Bu yüzden kendisine Mıtlak yani boşayıcı da denilirdi.
Muhammed ile olan ilişkileri
Hasan ve kardeşi Hüseyin dedeleri Muhammed tarafından çok seviliyorlardı, bu iddiayı destekleyen onlarca hadis bulmak mümkündür. Mesela bunlardan birisi; "Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir." hadisidir.
Peygamber Muhammed'in abasının altına alarak;
“ | Bunlar benim Ehl-i Beytim'dir; Allah'ım, bunlardan her türlü kusuru uzaklaştır ve bunları tertemiz kıl! | ” |
duasını ettiği dört kişiden biridir.
Mübahele Ayeti'nde;
“ | Gelin çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra beddua edip yalvaralım da Allah'ın lanetini yalancıların üzerine okuyalım | ” |
âyeti gelince Muhammed, Ali, Fatma, ve Hüseyin ile birlikte onu da yanına çağırmış ve şu şekilde dua etmiştir:
“ | Ey Allah’ım! Bunlar benim Ehlimdir. | ” |
Halifeliği ve Muaviye ile çatışması
Ali, Kûfe'de öldürüldükten sonra; Ali'nin taraftarları Hasan’a bağlılık yemini (biat) ettiler. Bu yemini, Ali ile halifelik için çatışan ve savaşan Muaviye kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Derhal Suriye, Filistin ve Lübnan'daki ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verdi, diğer yandan da Hasan ile anlaşmayı denedi. Hasan'a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi ve eğer vazgeçmezse, istemediği sonuçların doğacağını ve Müslümanların öleceğini bildirdi. Aslında Muaviye için en iyisi Hasan'ın halifelik hakkından vazgeçmesi olacaktı. Çünkü Muaviye orduları Hasan'ı savaş meydanında öldürüp tüm güç Muaviye'nin elinde toplansa bile, Muaviye'nin halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti. Kurnaz bir politikacı olan ve halka hoş gözükmeye çalışan Muaviye için bu hiç de istenilen bir durum değildi.
Hasan vazgeçmedi ve anlaşma sağlanamadı. Kimi kaynaklara göre altmış bin olduğu iddia edilen Muaviye'nin ordusu Hasan ile savaşmak için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hasan da kırk bin kişilik ordusunu kurmuş ve savaşa hazırdı, iki ordu Sabat yakınlarında karşılaştılar.
Hasan savaş başlamadan önce Muaviye askerlerine konuşma yaparak onlara yanlış yönde olduklarını ve Muaviye'yi haksız görüyorlarsa onun tarafında bulunmamaları gerektiğini Kur'an ve hadislerden örneklerle anlattı. Hasan'ın teslim olacağını sanan bir kısım birlikler, Hasan'a asi oldular ve ona saldırdılar. Hasan yaralandıysa da, yakın korumaları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Ayrıca Hasan'ın ordu komutanlarından Ubeydullah, Muaviye'nin tarafına geçti.
İki ordu arasında birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşandı. Sonunda Muaviye üstün gelemeyeceğini, üstün gelse bile birçok adamını kaybedeceğini anladı. İki Kureyş'li adamını Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Hasan yaralanmıştı ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hasan ve Muaviye bir yerde bir araya geldiler ve anlaştılar. Sünni ekole göre Hasan; Kuran’a ve sünnete uyması, şura kararlarına göre hareket etmesi ve Hasan yandaşlarından intikam almaması şartlarını öne sürdü. Şii ekole göre ise Hasan bir de; Muaviye'nin ölmesinden sonra halifeliğin tekrar kendisine, eğer kendisi hayatta değil ise kardeşi Hüseyin'e geçmesi şartını öne sürmüştü. Muaviye kabul etti.
Antlaşmadan sonra Muaviye, biat almak üzere Kûfe'ye gitti. Orada Muaviye halka hitap ettikten sonra minbere Hasan çıkarak şöyle dedi:
“ | Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Ali'nin sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün onu gamsız bırakmadınız. Nihayet babamı öldürdünüz. Bana da bunca zahmet verdiniz; üzerime hücum eylediniz; beni yaraladınız. Henüz yaram iyileşmedi. Malımı yağmaladınız. Ey Irak halkı! Eğer siz Ehli beyt'i peygambere eza kıldınızsa da Allah hıyanette bizimle sizin aranızda hakim ve kafidir. Şu halde ben Muaviye'ye biat ettim. Sizin biatınızdan bizar oldum. | ” |
Öldürülmesi ve son yılları
Şii kaynaklara göre Muaviye hilafetinin onuncu yılında, Hasan'ın varlığından iyice rahatsız olmuş ve Hasan’ı öldürme fikirlerine kapılmıştır, diğer yandan da hilafeti oğlu Yezid'e bırakmanın yollarını aramaktadır ve gizliden oğlu için biat almaya başlamıştır. Muaviye bir yandan da, Hasan'ın karısı olan Eş'as bin Kays kızı Cude'ye, kocasını zehirlediği takdirde onu yakında halife olacak oğlu Yezid’le evlendireceğini söylemiş ve bu haberle birlikte yüz bin dirhem göndermiştir. Cude, babası Eşas'ın da kendisini yönlendirmesiyle, Hasan'ı zehirlemiştir.
Sünni kaynaklara göre ise Yezid b. Muaviye tarafından evlendirilmek vaadiyle kandırılan eşlerinden Ca'de bint Eş' as b. Kays tarafından zehirlendi.[2][3] Hasan bu zehirlemenin karşısında kırk gün ağır bir şekilde hasta yattı. Hasan, hicretten 50 yıl sonra Safer ayı'nda, kendisine verilen kuvvetli zehir karşısında ciğerleri parçalanmış ve şehit olmuştur.
Defnedilmesi
Sünniler'in Beşinci halifesi, Şiâ'nın İkinci imâmı olan ve İmâmeti On yıl süren Hasan, kardeşi ve vasisi Hüseyin tarafından gusül verilip, kefenlenmiş ve isteği üzerine dedesi Muhammed’in yanına gömülmek üzere cenazesi yola çıkarılmıştır.
Şii kaynaklara göre bunu haber alan Birinci halife Ebu Bekir'in kızı ve Muhammedin hânımı Ayşe binti Ebu Bekir bunu engellemiş[4] ve Muaviye tarafından atanmış Medine yöneticileri askerleriyle, cenazeyi oklayarak, Hasan'ın dedesi yanına gömülmesine izin vermemişlerdir.
Sünni kaynaklara göre ise Ebubekir'in kızı Aişe izin vermiş ancak Mervan bin Hakem Muhammed'in yanına gömülmesini engellemiştir.[5] Taraftarları ve kardeşi Hüseyin, Hasan'ı Bâki Mezarlığı’na defnetmişlerdir.
Ayrıca bakınız
Kaynakça
- Abdülbaki Gölpınarlı, Nehc'ül Belağa-Ali,
- Abdülbaki Gölpınarlı, Tarih boyunca islam mezhepleri ve şiilik, (1979)
Sünni İslam unvanları | ||
---|---|---|
Önce gelen Ali bin Ebâ Talib Merkedî Dördüncü Hulefâ-i Râşidîn |
Beşinci Sünnî İslâm Râşid Halifesi Hasan el-Mûctebâ 661 - 661 |
Sonra gelen Muâviye bin Ebû Sûfyân |
Şii İslam unvanları | ||
Önce gelen Ali el-Mûrtezâ İlk Mustâ‘lîyye, Birinci Nizâr’îyye Birinci Keysân’îyye/Zeyd’îyye/İsnâ‘aşer’îyye Şîʿa İslâm İmâmı |
Hasan el-Mûctebâ Birinci Mustâ‘lîyye İkinci Keysân’îyye/Zeyd’îyye/İsnâ‘aşer’îyye Şîʿa İslâm İmâmı 661 - 669 |
Sonra gelen Hüseyin Seyyîd’ûs-Şuhedâ İkinci Mustâ‘lîyye/Nizâr’îyye Üçüncü Keysân’îyye/Zeyd’îyye/İsnâ‘aşer’îyye Şîʿa İslâm İmâmı |
|