Sünnet (din)

Sünnet (Arapça: سنة) veya Sünnet-i Seniyye, tarz, yol anlamına gelen bir İslam dini terimidir. İslam geleneğinde peygamber Muhammed'in farz olarak tanımlanan Kur’an emirleri dışındaki davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğuna inanılan söz (kavli sünnet, hadis), fiil (eylem) ve takrirlerine (susarak onaylama) verilen addır. Fıkıh'ta Ef'ali mükellefin'den sayılır.

Etimoloji ve terim olarak değişimi

Sünnet Arapçada yol, davranış ve alışkanlık anlamına gelen bir kelimedir. Çoğ. Sünen'dir. Müsteşrik David Samuel Margoliouth (1858–1940)'a göre “sünnet” kavramı İslam toplumunda başlangıçta Kur’ân tarafından İslam öncesi dönemin feshedilmemiş âdetleri için kullanılan bir kavram iken Peygamber’in uygulamaları için kullanımı yavaş ilerleyen bir sürecin sonucunda gerçekleşmiştir.[1]

Hadis-sünnet ilişkisi

Sünnet, hadisin uygulamaya dönük olan tanımıdır. Hadis ile ilgili genel sakınca ve yetersizlikleri içerir. Bunlar hadislerin yaklaşık iki yüzyıl boyunca sözlü olarak nakledilmesi ile ortaya çıkan sorunlardır.

Sahabiler, Kur'an dışında, peygamberin bazı az sayıda söz ve fiillerini de ezberlediler ve yazdılar. Başlangıçta sayıları 3-5 yüz veya birkaç bin hadisi geçmeyen bu sözler, zaman içerisinde sayıları milyonlarla ifade edilen ve hadis külliyatlarının içeğini oluşturan sözler ve anlatılara denmektedir. (bkn. Hadis)

Muhammed'in ölümünden yaklaşık iki asır geçtikten sonra yazılan ve bir rivayet zinciri ile kendisine isnad edilen sözler sünni ekol içerisinde en makbul kaynaklar sayılan Kütüb-i sitte içerisinde yer alır. Sahiheyn denilen İmam Buhari ve İmam Müslim'in hadis kitapları bunlar içerisinde öne çıkmıştır.

Dindeki yeri

Sünni ekol Hadis ve Sünneti, Kuran'ı açıklayıcı bir kaynak olarak öne çıkartmıştır. Ancak bu anlayış zaman içerisinde hadis ve sünneti İslam anlayışını oluşturan ve bağlayıcı nitelik arz eden ikinci bir kaynak olma yönünde evrilmiştir. Bu dönüşüm nakilci imamlar olarak tanımlanan İmam Şafii, Ahmet İbni Hanbel ve İmam Malik gibi imamlar tarafından kavramın işlenerek, Kur'an'dan sonra müslümanları bağlayan ve tanımlayan ikinci en önemli kaynak haline dönüşmesi şeklinde gerçekleşmiştir.

Bugün sünnet İslam dünyasında İslam yaşayışının ana ilkelerini belirleyen bir geleneği kapsamış ve şeriatın Kur'an'dan sonraki ikinci ana kaynağı sayılmıştır.

Fıkıhta Sünnet-i müekkede peygamberin devamlı yaptığı, sünneti gayri müekkede ise ara sıra yaptığı işlerin tanımlaması için kullanıldı.

Sünnet kavramı akılcı ekol sayılan Bağdat ekolü (veya hanefi mezhebi) içerisinde diğer sünni mezhepler kadar bağlayıcı olmamıştır. Şiilerin hadis anlayışları gibi bu hadislere dayalı olarak gelişen sünnet anlayışları da farklılıklar arz eder. Ayrıca Kur'ancı Müslümanlık ve Alevilik sünnet kavramını sorgulayan ve temel olarak reddeden İslam anlayışları olarak öne çıkarlar.


İslâm Fıkhı

Ayrıca bakınız

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/30/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.