III. Napolyon

III. Napolyon
Napoléon III
Fransa İmparatoru
Hüküm süresi 2 Aralık 1852 - 4 Eylül 1870
Önce gelen İkinci Fransa Cumhuriyeti
Fransa Cumhurbaşkanı olarak Kendisi
Fransa Kralı olarak Louis Philippe
Sonra gelen Monarşi kaldırıldı
Üçüncü Fransa Cumhuriyeti
Milli Savunma Hükümeti Başkanı olarak Louis Jules Trochu
1. Fransa Cumhurbaşkanı
Hüküm süresi 20 Aralık 1848 - 2 Aralık 1852
Önce gelen Louis-Eugène Cavaignac
Devlet ve Hükümet Başkanı olarak
Sonra gelen İkinci Fransa İmparatorluğu
Fransa İmparatoru olarak Kendisi
Eş(leri) Eugénie de Montijo
Çocukları Louis-Napoléon Bonaparte
Tam ismi
Charles Louis Napoléon Bonaparte
Hanedan Bonaparte Hanedanı
Babası Louis Bonaparte
Annesi Hortense de Beauharnais
Doğum 20 Nisan 1808(1808-04-20)
Paris, Fransa
Ölüm 9 Ocak 1873 (64 yaşında)
Chislehurst, İngiltere
Defin St Michael's Abbey, Farnborough
Dini Katolik

III. Napoléon (1852'ye değin Louis-Napoléon, tam adı: Charles Louis Napoléon Bonaparte, d. 20 Nisan 1808, Paris - ö. 9 Ocak 1873, Chislehurst, İngiltere), 1848-1852 yılları arasında Fransa Cumhurbaşkanlığı yapmış, sonrasında tertiplediği darbeyle cumhuriyeti yıkarak imparatorluğunu ilan etmiştir. Son Fransa İmparatoru olarak 1870'e kadar hüküm sürmüştür. 1870 yılında II. Dünya Savaşı'ndaki Alman işgaline kadar sürecek Üçüncü Fransa Cumhuriyeti'ni kuracak olan hareketle devrilmiştir. Fransa'nın doğrudan halkoyuyla seçilen ilk devlet başkanı, aynı zamanda son hükümdarıdır.

Gençliği

20 Nisan 1808'de Paris'te doğdu. I. Napoléon'un (Napoléon Bonaparte) erkek kardeşi ve 1806-10 arasında Hollanda kralı olan Louis Bonaparte ile I. Napoléon'un üvey kızı Hortense'ın üçüncü oğluydu. Amcası Napoléon Bonaparte'ın Waterloo'da yenilgiye uğraması ve tahttan indirilmesinden sonra Bonaparte'ların tümü gibi annesiyle birlikte 1815'te ülkeden sürüldü. Önce Almanya'ya daha sonra İsviçre'ye sığındılar.

1830'da Papalık yönetimine karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir darbe girişimine, 1831'de de Orta İtalya'da kardeşinin öldüğü bir ayaklanmaya katıldı.

I. Napoléon'un tek oğlu olan Reichstadt dükünün ölümünden (1832) sonra Louis-Napoléon kendisini ailesi adına Fransız tahtının varisi olarak görmeye başladı. "Rêveries politiques" (1832; Siyasal Düşler) adlıyla yayımladığı kitapçıkta Fransa'ya zafer ve özgürlüğü ancak bir imparatorun verebileceğini ileri sürdü. Napoléon'un yeğeni olarak Fransız ordusunun desteğini alacağı inancıyla 30 Ekim 1836'da bir hükümet darbesi gerçekleştirmek üzere Strasbourg garnizonunu ayaklandırma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Kral Louis-Philippe tarafından Amerika Birleşik Devletleri'ne sürgüne gönderildiyse de 1837'de ölüm döşeğindeki annesinin yanına çağrıldı. 1838'de Fransa'nın baskısı sonucunda İsviçre'den sınır dışı edilince İngiltere'ye yerleşti.

Louis-Napoléon 1839'da "Des idées napoléoniennes"i (Napoléonca Düşünceler) yayımladı ve o sırada ancak romantik bir efsane olan Bonaparte'çılığı siyasi bir ideolojiye dönüştürmeye çalıştı. Ona göre ideoloji ve siyaset, mantıksal düşüncenin olduğu kadar inancın da bir ürünüydü. Tarihin gelişmesini, Tanrı'nın gönderdiği ve ilerlemeyi temsil eden büyük insanlar gerçekleştiriyordu. I. Napoléon bunlardan biriydi, ama görevini tamamlamasına izin verilmemişti. Düzen ve özgürlüğü, halkın haklarıile otoritenin ilkelerini uyum içinde yaşatacak olan Napoléoncu görüş aynı zamanda sanayi ve ticareti de özendirecekti. 6 Ağustos 1840'ta 56 yandaşıyla birlikte Fransa'da, Boulogne-sur-Mer yakınlarında gene başarısızlıkla sonuçlanan yeni bir darbe girişiminde bulundu. Tutuklanarak mahkemeye çıkartıldı ve Ham Şatosu'nda sürekli ikamet cezasına çarptırıldı. Bu dönemde yazdığı birçok kitapçıktan "Extinction du paupérisme" (1844; Yoksulluğun Kökünü Kazımak) kendisine solda da bazı yandaşlar kazandırdı. 25 Mayıs 1846'da, Duvarcı Badinguet'nin giysileriyle buradan kaçmayı başararak İngiltere'ye geçti (Badinguet lakabı buradan gelir).[1]

Cumhurbaşkanlığı

İmparatoriçe Eugénie ve İmparatorluk Prensi, 1857

Şubat 1848 Devrimi'nin patlak vermesi üzerine Paris'e hareket eden Louis-Napoléon geçici hükümet tarafından geri gönderildi. Bu arada Geçici hükümet, bir yandan büyük burjuvazinin dolaplarına kurban giderken, öte yandan gizli örgütler içinde faaliyet gösteren aşırıların baskısı altında kaldı ve çalışamadı; Fransa tarihinde en geniş seçmen kitlesinin desteğini sağlayan bu yeni cumhuriyet girişimine karşı cephe almakla aşırılar, tutucu bir tepkinin oluşmasına yol açtılar. Barikatlarda savaşma ve şiddetli darbe geleneği, parlamenter hükümet kurumlarına karşı çevrilmiş ve Fransa'daki cumhuriyetçi güçler zayıflamıştı. Bu da tutucu tepkilere kapıyı sonuna dek açacaktı. Fransız halkının Terör Dönemi (1793-1794) sırasındaki baskı ve karışıklık ortamında cumhuriyetçiliğe karşı duyduğu tepki henüz küllenmemişti. Yeniden bu acı günlere dönmemek için, işleri düzene koyacak ve barış ortamını kuracak "dürüst bir otokrat"ta kurtuluşun bulunması güç olmadı.[2]

Napoléon'un bazı yandaşları küçük bir Bonaparte'çı parti kurarak kendisini Kurucu Meclis'e aday gösterdiler. 4 Temmuz'da dört ilde (département) seçimi kazanmasına karşın daha uygun koşulları bekleyerek meclis üyeliğine kabul etmedi. Eylüldeki seçimlerde ise beş ilde seçimi kazandı. Paris'e dönüşünden sonra hiç zaman kaybetmeden cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanmaya başladı.

Ulusal zafer anılarıyla Napoléon efsanesini canlandıran Louis-Napoléon, İkinci Cumhuriyet döneminde kendisini düzenin koruyucusu olarak göstererek ve toplumun her kesimine onların çıkarlarını gözetme vaadiyle kendini kabul ettirmeyi başardı. Orta sınıfa ve çiftçilere "düzen" ve "refah", yoksullara yardım sözü verdi. Geçici Hükümet tarafından, biriken borçlarının hemen tasfiye edilmesi istenen köylüler de, kendisinin de gırtlağına kadar borcu olan ve köylülerin borçlarına bu açıdan bakacak olan "büyük isimli" Louis Napoléon'u başlarında görmek istiyorlardı. Katoliklerle, Bourbon hanedanının ve Louis-Philippe'in yandaşlarının kurduğu tutucu Düzen Partisi de Napoléon gibi bir otokratı destekledi. Napoléon, Aralık 1848'de yedi buçuk milyon oyun beş buçuk milyonunun oyunu alarak cumhurbaşkanı oldu.

Kısa sürede orduda ve yönetimde bütün kilit noktalara kendi adamlarını getirmeyi başardı. 31 Ekim'de, ilk kez Ulusal Meclis'ten çok kendisine sadık kişilerden oluşan bir hükümet atadı.

Anayasa dört yılını tamamlayan bir cumhurbaşkanının yeniden seçilmesini önlüyordu. Anayasayı değiştirmek için gereken dörtte üç çoğunluğu elde edemeyeceğini anlayan Louis-Napoléon'un 2 Aralık'ta gerçekleştirdiği darbeye yalnız Cumhuriyetçiler karşı çıktı. 4 Aralık'ta, ülkenin pek çok yerinde olduğu gibi Paris'te de sokak çatışmalarında Cumhuriyetçiler yenilgiye uğramıştı. Louis-Napoléon Yasama Meclisi'ni dağıttı, buna karşılık genel oy hakkı tanıyan yeni bir anayasa ilan etti. Yeni anayasanın referandumla kabul edilmesinden cesaret alarak Kasım 1852'de yeni bir referandum yaptı ve Senato'nun imparatorluğun yeniden kurulmasını öngören kararının ardından III. Napoléon adıyla imparator ilan edildi (2 Aralık 1852). Ocak 1853'te Kontes Eugénie de Montijo'yle yaptığı evlilikten, "imparatorluk prensi" Louis-Napoléon Bonaparte doğdu (1856).

İmparatorluğu

III. Napoléon'un portesi, Franz Xaver Winterhalter'in çalışması

III. Napoléon, finans ve sanayi burjuvalarının birbirleri arasındaki savaş nedeniyle yükselen işçi hareketine karşı zamanında önlem alamamasını değerlendirerek ve onların bu karmaşık dönemde, güçlü bir diktatoryaya olan ihtiyaçlarını kullanarak hükümet darbesi yapmış ve zaten proleterler karşısında yeterince bunalmış olan Fransız burjuvazisi, Napoléon Bonaparte'ın kardeşinin oğlunun iktidarını kabullenmişti

Napoléon, "makul ölçüde özgürlük" sözü vermiş olmasına karşın, polis devleti yöntemlerini uygulamaya koydu. Buna rağmen 1852-1870 arasındaki rejimde değişiklikler yaşanmıştı. İlkin otoriter imparatorluk (1852-1860) olarak, Napoléon Bonaparte'ın otoriterliğini anımsatmakla beraber, iktisadi refaha elverişli bir düzen sağlayan sert bir diktatörlük rejimi uygulandı. 1860'tan sonra ise iç politikada hoşnutsuzluk ve muhalefet arttı; Katolikler, sanayiciler ve liberaller rejimde bir yumuşama istemeye başladılar. Bunun üzerine liberal imparatorluk dönemine (1860-1870) geçildi.

Bayındırlık yatırımlarını, demiryolu yapımını, kredi kurumlarının kurulmasını, tarım ve sanayinin gelişmesi için gereken öbür etkinlikleri hızlandırdı. Büyük teknik projeleri hararetle destekledi, mucitleri özendirdi ve modern Paris'in yeniden inşa edilmesine kişisel bir ilgi gösterdi. Öte yandan ekmek fiyatının düşük tutulmasını sağladı, işçiler için sağlık ocaklarının yapımını hızlandırdı ve işçilerle işverenler arasında hakem kurulları oluşturdu. Buna karşılık orta sınıf Louis-Napoléon'u, kendisini sosyalizm tehlikesinden koruyacak biri olarak değerlendirdi.

Napoléon, kitlesel destek arayışını fakir köylülerde somutlaştırdı. Bu dönemde köylü topraksızdı ve krediye ihtiyacı vardı. 19. yüzyıl Fransasının yüzde elli nüfusunu oluşturan köylüleri kendine bağlamak isteyen III. Napolyon, köylünün kredi ihtiyacını karşılayabilmek için finans burjuvazisinin desteğini aradı. Bunu sağlamak içinse finansörleri kayırıcı bir politika izledi. Sonuç olarak sanayi burjuvazisiyle arası açıldı ve bu kez kendisini tahttan edecek olan finans-sanayi burjuvaları çekişmesi tekrar başladı.

İmparator iç politikada olduğu gibi dışişlerinde de bütün yetkileri hemen kendi elinde topladı. 1815 Viyana Kongresi'yle oluşturulan ve Fransa'yı küçük düşüren Avrupa sistemini yıkmayı ve Fransa'nın bir kez daha büyük bir güç durumuna gelmesini istiyordu. Milliyetçilik ilkesi doğrultusunda "Avrupa dengesini daha adaletli ve sağlam temeller" üzerinde yeniden kuracak uluslararası bir kongre toplamayı amaçlıyordu.

İmparator, Britanya ile ortak hareket ederek ve Kırım Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'yla ittifak yaparak Akdeniz'e yayılmasını önlemek için Rusya'ya karşı savaşa katıldı. Barış koşullarının belirlendiği Paris Kongresi'nin ardından Napoléon bir bakıma Avrupa'nın hakemi olmuştu. İtalyan devrimci Felice Orsini'nin suikast girişiminin (Ocak 1858) ardından Avusturya'yı İtalya'dan çıkarmak üzere Piemonte-Sardinya ile birlikte savaşa katıldı. Solferino Çarpışması'nı (Haziran 1859) zaferle sonuçlandırdı, ama Alman Konfederasyonu'nun müdahalesinden çekinerek hemen barış imzaladı. Camillo Cavour, zayıf bir federasyon yerine İtalyan birliği talebiyle karşısına çıkınca bunun karşılığında Nice ve Savoie'yı aldı. Öte yandan Çinhindi'nde ve Batı Afrika'da Fransız gücünün yayılmasını hızlandırdı, Süveyş Kanalı'nın yapımını destekledi.[3]

1856'dan sonra sağlık durumu kötüleşen imparator, gruplar halinde birbirlerine karşı entrikalar çeviren yakın çevresine bağımlı bir biçimde yaşamını sürdürmeye başladı. 1863'te otoriter eğilimli Eugène Rouher başbakan oldu. Buna karşılık Napoléon, demokratik bir Bonaparte'çılık yanlısı olan amcası Jérôme Bonaparte'ın yardımıyla işçileri kazanmayı denedi.

1861'de Avusturya arşidükü MaximilianMeksika imparatoru olarak önerdiği Latin Amerika serüvenine girişti (Meksika'ya Fransız müdahalesi). Kurulacak And Krallığı'yla Amerika Birleşik Devletleri'nin Latin Amerika üzerinde artan etkisini dizginlemeyi umuyordu. Ama ABD, İç Savaş biter bitmez Fransa'yı çekilmeye zorladı. 1863'te Avrupa'da büyük devletler, III. Napoléon'un Avrupa'nın yeniden düzenlenmesine ilişkin bir konferans düzenleme önerisini reddettiler.

Esir Düşmesi, Sürgünü ve Ölümü

III. Napolyon'un ölümü sonrası The Illustrated London News dergisi tarafından yayımlanan, 25 Ocak 1873 tarihli betimleme
Otto von Bismarck III. Napolyon'u teslim aldıktan sonra

1864'te Danimarka'yı, 1866'da da Avusturya'yı yenerek Avrupa'daki güç dengesini değiştiren Bismarck yönetimindeki Prusya, Fransa için ciddi bir tehdit durumuna gelmişti. 2 Temmuz 1870'te Prusya kralının akrabası olan bir Hohenzollern prensinin İspanya tahtına aday olduğu duyuldu. Paris bunu, Prusya'nın Fransa nüfuz alanına bir müdahalesi ve ülke güvenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi. III. Napoléon çok sevdiği gizli diplomasi yollarını kullanarak, Hohenzollern prensinin adaylıktan vazgeçmesinde önemli rol oynadı. Ama savaş yanlılarının etkisinde kalarak, Hohenzollern prensinin adaylığının bir daha asla gündeme gelmemesini talep ederek Prusya'yı küçük düşürmeye çalıştı. Sonunda 19 Temmuz'da savaş patlak verdi. Ancak ileriyi görmeden girişilen Fransız-Alman Savaşı felaketle sonuçlandı; Sedan Muharebesi'nde hantal Fransız ordusunu yenilgiye uğratan Prusya kuvvetleri, hasta imparatorun birlikleri arasında can verme arzusuna erişmesine izin vermeyerek 2 Eylül'de onu teslim aldılar ve Fransa içlerine ilerlemeye başladı. Yenilgi haberinin Paris'e ulaşması üzerine 4 Eylül'de kansız gösteriler arasında imparator tahttan indirildi ve cumhuriyet ilan edildi.

Almanlar tarafından serbest bırakılan Napoléon İngiltere'ye gitti. Orada teknolojik ve toplumsal sorunları inceledi, çeşitli yayınlarla siyasi çizgisini savundu, hatta yeniden tahta çıkmak için Fransa'ya dönmeyi bile düşündü. Geçirdiği bir ameliyattan sonra öldü. Chislehurst'deki Katolik Kilisesi'nde defnedildi. 1879'da Britanya ordusunda, Güney Afrika'da Zululara karşı savaşan oğlunun ölmesinden sonra karısı Eugénie ikisinin anısına bir manastır ve şapel yaptırdı. İkisinin cenazesi 1888'de buraya taşındı. 1920'de ölen Eugénie de ikilinin yanına defnedildi.

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 10/9/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.