Avusturya'nın ilhakı
Avusturya tarihi |
Antik Çağlar
Habsburg Dönemi
I. Dünya Savaşı
Savaşlar arası
II. Dünya Savaşı
Savaşlar sonrası
|
Avusturya'nın ilhakı, 12 Mart 1938'de Hitler'in Almanya'yı genişletme çabalarının ilk adımı olmuştur. Avusturya'nın ilhakını, (Almancadaki karşılığı Anschluss) Versay Antlaşması gereği 15 yıldır Milletler Cemiyetinin kontrolünde olan Saar bölgesinin Almanya'ya verilmesi, Çekoslavakya'nın Südetlerinin Almanya'ya hediye edilmesi, Almanya'nın Çekoslavakya'yı işgali ve en sonunda Polonya'nın işgali takip etti.
İlhaka giden yolun başlangıcı Almanya'nın yasa dışı Avusturya Nasyonal Sosyalist Partisi'nin Avusturya tarafından tanınması ve hükümet ortaklığının kabul edilmesi yolundaki baskıları oluşturdu. 1938'de Avusturya Şansölyesi Kurt Schuschnigg, bağımsızlığı korumak ümidiyle son bir hamle yaparak Almanya'yla birleşme ya da bağımsızlık üzerine bir referandum yapmaya karar verir. O zaman Almanya Schuschnigg'e iktidarı Nazi partisine devretmesi için baskı yaptı. Bu çok iyi planlanmış darbe sonucu Avusturya Nasyonal Sosyalist Partisi Viyana'da 11 Martta kontrolü ele geçirince Alman orduları Avusturya'ya girdiğinde hiçbir direnişle karşılaşmadı. Avusturya'nın ilhakına uluslararası tepki yumuşak oldu. Versay Antlaşmasına göre Avusturya ve Almanya'nın birleşmesi yasaklanmıştı ve bunu gözetmekle görevli I. Dünya Savaşının İtilaf Devletleri sadece diplomatik protesto ile yetindiler. Bağımsız Avusturya ancak II. Dünya Savaşı sona erdiğinde yeniden ortaya çıktı.
İlhak öncesi durum
Bütün Almanları tek bir devlet altında birleştirme tartışmaları Kutsal Roma İmparatorluğu'nun 1806'daki yıkılışından itibaren devam ediyordu. 1866'ya kadar, bu birleşmenin ancak Avusturya altında gerçekleşebileceği tahmin ediliyordu ancak Avusturya-Prusya Savaşı'nı Prusya kazanınca Otto von Bismarck 1871'de Prusya egemenliğinde bir Alman Devleti kurmuş oldu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu 1918'de dağılınca Avusturyalıların çoğunluğu Almanya'ya katılmak istedi ancak galip devletler hem Versay Antlaşmasıyla hem de 1919 St. Germain Antlaşmasıyla bunu yasaklamışlardı zira Fransa ve Birleşik Krallık, Almanya'nın genişlemesinden çekiniyorlardı.
1930'ların başında Avusturya'da Almanya'yla birleşme istekleri baskın olmaya başlamıştı ve Avusturya hükümeti de 1931'de Almanya'yla gümrük birliği anlaşması üzerinde duruyordu. Ancak Hitler ve Naziler Almanya'da işbaşına geçince Avusturya Almanya'yla resmi bağlar kurmaktan vazgeçti. Avusturya doğumlu olan Hitler, bütün Almanların birleştiği bir imparatorluk sözü vermişti ve daha 1924'te bile "Kavgam"da gerekirse güç kullanarak bir birleşme için uğraşacağını yazmıştı.
1929 bunalımı sonrası oluşan ekonomik türbülanstan Avusturya da payını almıştı ve tıpkı kuzey ve güney komşuları gibi Avusturya'da da yüksek işsizlik oranları ve ticaret ve sanayideki dengesizlikler genç demokrasi için ciddi tehdit oluşturuyordu. İlk Cumhuriyet 1933'ten 1934'e kadar yavaş yavaş bozuldu ve 1934 Şubatındaki Avusturya iç savaşından sonra iktidardaki Hristiyan Sosyal Parti (CS) dışındaki tüm partiler yasaklandı ve basın özgürlüğü de ortadan kaldırıldı. Yetkiler Şansölyelik binasında toplanmıştı ve Şansölye ülkeyi yönetmeliklerle yönetiyordu. Avusturya'nın bu faşist hükümetinin Nazilerden farkı, Nazilerin aksine Hristiyan Sosyal Partide Katolik öğretinin çok büyük etkileri vardı. Hem Engelbert Dollfuss hem de halefi Kurt Schuschnigg Avusturya'yı İtalya'ya yanaştırmaktaydı. Benito Mussolini, Avusturya'nın bu kendine özgü ve bağımsız hareket eden faşizmini elinden geldiğince destekledi. Ta ki, Etiyopya'nın işgali için Almanya'dan yardım istemek zorunda kalıncaya ve 1937'de Berlin-Roma Mihver İttifakını imzalayıncaya kadar.
25 Temmuz 1934'te başarısız darbe girişimi sırasında Şansölye Dollfuss, Avusturya Nazi Partisi tarafından öldürülünce bir yıl içindeki ikinci iç savaş başladı ve Ağustos 1934'e kadar sürdü. Başarısız darbe girişiminden sonra Avusturya Nazi Partisinin birçok ileri geleni Almanya'ya kaçtı ve hareketlerine oradan devam ettiler. Geride kalan Naziler ise Avusturya hükümet binalarına karşı terörist saldırılar düzenlemeye devam ettiler (1934 ile 1938 arasında yaklaşık 800 kişi öldü). Dollfuss'un halefi Schuschnigg, selefinin izinden gitti ve Nazilere karşı sert tedbirler aldı. Bunlar arasında Nazilerin kamplarda toplanması da vardı (bundan Sosyal Demokratlar da nasibini almıştı).
1938 İlhakı
Hitler'in ilk hamleleri
1938 başlarında Hitler Almanya'daki gücünü pekiştirmişti ve sırada uzun zamandır planladığı genişleme hareketi vardı. Uzun süren baskılarından sonra Hitler, Şubat 1938'de Schuschnigg ile bir görüşme yaptı ve ona eğer Nazi partisi üstündeki yasağı kaldırmaz,tutuklu Nazileri serbest bırakmaz ve Nazilere hükümette görev vermezse askeri tedbirler düşünmeye başlayacağını söyledi. Schuschnigg Hitler'in isteklerini kabul etti ve bir Nazi avukat Arthur Seyss-Inquart'ı İçişleri Bakanı, bir diğer Nazi Edmund Glaise-Horstenau'yu Devlet Bakanı yaptı.
Şubat görüşmesinden önce de Schuschnigg aşırı bir baskı altındaydı. Genelkurmay Başkanı Alfred Jansa'nın görevden uzaklaştırılması isteğine uyması da bunun göstergesiydi. Jansa ve kurmayları olası bir Alman saldırısına karşı bir savunma planı hazırlamışlardı ve Hitler, her ne pahasına olursa olsun böyle bir durumla karşılaşmak istemiyordu.
Takibeden haftalarda Schuschnigg yeni atadığı bakanların kendi gücünü ele geçirmeye çalıştıklarını farketti. Schuschnigg Avusturya çapında destek toplamaya ve vatanseverliği ateşlemeye çalıştı. 12 Şubat 1934'ten beri ilk kez sosyalistler ve komünistlerin meydanlarda boy göstermesine izin verildi ve komünistler artan Nazi baskıları karşısında hükümete kayıtsız şartsız destek verdiklerini ilan ettiler. Sosyalistler de bazı yetkiler karşılığında hükümete tam destek vereceklerini açıkladılar.
Schuschnigg referandum ilan ediyor
9 Martta Schuschnigg, bağımsızlığı kurtarmak amacıyla son bir gayret olarak 13 Martta bir referandum yapılacağını ilan etti. Referandumda çoğunluğu sağlayabilmek için minimum yaş sınırlamasını 24 olarak belirleyerek Nazilere sempati duyan gençleri ekarte etmek istedi. Referanduma gitmek Schuschnigg için riskli bir hamleydi ve ertesi gün Hitler, yanıbaşında Avusturya halkoyuyla bağımsızlığını açıklarken yerinde oturup beklemeyeceğini gösterdi. Hitler, referandumun ciddi bir sorun kaynağı olacağını ve Almanya'nın bunu kabul edemeyeceğini açıkladı. İlaveten, Alman Propaganda Bakanlığı basın bültenleri yayınlayarak Avusturya'da isyanlar başladığını ve halkın Alman askerlerinin müdahalesini istediğini yaymaya çalıştı. Schuschnigg derhal cevap vererek bu haberlerin yalan olduğunu—ki öyleydi, açıkladı.
Hitler 11 Mart'ta Schuschnigg'e bir ültimatom göndererek bütün yetkileri Avusturya Nazi Partisine devretmesini ya da işgalle karşı karşıya kalacağını bildirdi. Ültimatomun öğlen 12'ye kadar süresi vardı ancak iki saat uzatıldı. Ancak Hitler, cevabı beklemeden saat 13'te Alman birliklerinin Avusturya'ya hareket etmesini isteyen bir emri imzalamıştı ve sadece birkaç saat sonra Hermann Göring'e iletmişti.
Schuschnigg umutsuzca Avusturya'nın bağımsızlığını kurtaracak bir destek aradı fakat ne Birleşik Krallık'ın ne de Fransa'nın hiçbir şey yapmayacağını anlayınca o akşam Şansölyelikten istifa etti. İstifasını açıkladığı radyo konuşmasında değişen şartları kabul ettiğini ve kan dökülmesini engelleyebilmek için Nazilerin hükümeti kontrol etmelerine izin verdiğini söyledi. Bu arada Avusturya Cumhurbaşkanı Wilhelm Miklas, Seyys-Inquart'ı şansölye olarak atamayı reddetti ve diğer Avusturyalı politikacılardan görevi üstlenmelerini istedi. Fakat Naziler iyi organize olmuşlardı. Saatler içinde Viyana'daki çok sayıda kilit noktayı ve polisi kontrol eden İçişleri Bakanlığını ele geçirmişlerdi. Miklas bir Nazi Şansölye atamayı hala reddettiği ve Seyss-Inquart Avusturya hükümeti adına Alman askerlerini çağıran bir telgraf gönderemediği için Hitler çok sinirlenmişti. Saat gece 10 sularında, birliklere hareket emri verdikten çok sonra Göring ve Hitler beklemekten vazgeçip Avsuturya hükümeti adına, Alman askerlerinin müdahalesini isteyen bir telgrafı kendileri hazırladılar. Geceyarısı civarında Naziler Viyana'daki tüm kritik yerleri ele geçirdikten ve eski hükümet ileri gelenleri tutuklandıktan sonra Miklas, Seyys-Inquart'ı Şansölye olarak atadı.
Alman birlikleri Avusturya'ya giriyor
12 Mart sabahı Alman 8. Ordusu Almanya-Avusturya sınırını geçti. Avusturya ordusundan herhangi bir direniş görmediler. Aksine onları selamlayan Avusturyalıların arasında ilerlediler. Her ne kadar işgal güçleri iyi organize olmamış ve düzensiz idiyse de bunun bir önemi yoktu. Nasıl olsa herhangi bir çatışma olmuyordu. Yine de, ilerideki işgaller için komutanlara bir uyarı oldu bu. İlginçtir ki, işgalin başlamasından birkaç saat sonra ilk kayıp verildi. Bir Nazi, Heinrich Kurz von Goldstein, Salzburg'taki kutlamalar sırasında kalp krizinden öldü.
Hitler'in arabası öğleden sonra Braunau'dan, Hitler'in doğum yerinden Avusturya'ya girdi. Akşam saatlerinde Linz'e vardı. Onuruna, hükümet binasında büyük bir hoşgeldin merasimi düzenlendi. Atmosfer o kadar yoğundu ki Göring, o akşam yaptığı bir telefon konuşmasında: "Biz bile bu kadar sempatiyle karşılanacağımızı tahmin etmiyorduk" demişti.
Hitler'in Avusturya içinde ilerlemesi gittikçe bir zafer yürüyüşüne döndü ve Viyana'da, Heldenplatz'ta 200.000 Avusturyalının Hitler'in nutkunu dinlemesiyle zirveye ulaştı (Video: Hitler, Avusturya'nın III. Reich'a dahil olduğunu açıklıyor (2MB)). Hitler daha sonra şöyle demiştir: "Bazı gazeteler bizim Avusturya'yı zorbalıkla işgal ettiğimizi iddia etmişlerdir. Sadece diyebilirim ki: ölürken bile yalan söylemekten vazgeçmezler. Politik mücadelem süresince halkımdan çok sevgi gördüm fakat Avusturya sınırını geçtikten sonra gördüğüm sevgi selini hiçbir zaman görmedim. Biz zorbalar olarak gelmedik, kurtarıcılar olarak geldik."
13 Martta bir genelgeyle ilhak yürürlüğe girdi ve onaylanması için 10 Nisanda bir halkoylamasına gidildi. Halkoyunun sonucuna göre ilhaka destek %99,73 oldu.
Tarihçiler sonuçlar üzerinde oynama yapılmadığını fakat oylamanın gizli yapılmadığını kaydetmişlerdir. Oylama merkezlerinde oyları elden toplayan görevliler bulunmaktaydı. Oylamadan önceki haftalarda da Hitler'in olası bir muhalefeti bastırmak için uyguladığı metotlar da görülmüştü. Hatta daha ilk Alman askeri sınırı geçmeden Himmler ve birkaç SS subayı eski cumhuriyet ileri gelenlerini tutuklamak üzere Viyana'ya gitmişti.
İlhaka uluslararası tepkiler zayıf kaldı. Hatta Birleşik Krallık'ta yayınlanan The Times 200 yıl önce de İskoçya'nın İngiltere'ye katıldığını anımsatarak abartılacak bir durum olmadığı yorumunda bulundu. Hükümet ise sadece diplomatik protestoyla yetindi.
İlgili filmler
- 'The Sound of Music', (1965)
- 'Trapp Ikka Monogatari (Japonca: トラップ一家物語, İngilizce: Trapp Family Story)', (Anime, 1991) Trailer
|