Futbol derbileri listesi

Dünya çapında önemli futbol rekabetleri bulunmaktadır. Özellikle 1980'li yıllara kadar İngiltere'de aynı şehrin takımları arasında yapılan karşılaşmalara "Derby" Türkçe "derbi" adı verilirdi. Ancak gelişen ekonomik şartlar ve futbolun endüstrileşmesi sonucu artık derbi kavramı da genişlemiştir. Günümüzde "derbi" aynı şehrin takımları arasında oynanan karşılaşmalar dışında tarihi geçmişi bulunan, ekonomik gücü olan medya ve halk desteğine sahip kulüplerin kendi aralarındaki rekabetleri de derbi olarak adlandırılmaktadır.

Eskiden daha çok saha sonuçları ve kupalarla ile ölçümlendirilen derbi rekabetleri günümüzde taraftar sayısı, medya desteği, forma satışları, TV izlenme oranları gibi kavramlarla da değerlendirilmektedir.

Afrika (CAF)

Fas

Wydad Casabalanca - Raja Casabalanca

Mısır

Al-Ahly - Zamalek

Asya (AFC)

Avustralya

Sydney FC-West Sydney Wanderers

Avrupa

Almanya

Bayern Munich - 1860 Munich

Münih kentinin takımlarını karşı karşıya getiren karşılaşmalardır. Bayern Münih rakibine karşı her anlamda büyük üstünlük kurmuştur.FC Bayern 22 kere lig şampiyonu olmuş,1860 Münih ise sadece 1966'da bir şampiyonluk görmüştür. 1860 Münih,2004 yılından beri 2. Ligde oynamaktadır. Bayern'in Bavyera genelinde taraftar kitlesi vardır. 1860 Münih ise Münih'te kemikleşmiş bir taraftara sahiptir.

Borussia Dortmund - Schalke 04 Gelsenkirchen

Dünyanın en büyük derbileri arasında gösterilir. Almanlar tarafından Revierderby olarak adlandırılır. Diğer ismi ise Ruhr Derbisi olarak adlandırılabilir. Bu derbinin Ruhr adını almasının sebebi ise bu iki takımın şehirlerinin Ruhr havzasında yer almasıdır.

Dortmund ve Gelsenkirchen şehirleri sanayi dalı başta olmak üzere günümüzde dahi çekişme içerisindedirler. Her iki takımda İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazi diktatörlüğüne baş kaldırmakla tanınır. Fakat iki şehir halkı da birbirinden nefret eder. Birbirlerinin isimlerini dahi ağızlarına almazlar. Schalke taraftarı Dortmund'un Juventus ile oynadığı Uefa Kupası finalinde Juventusu desteklemiş, Dortmundlu taraftarlarda intikam için Almanya-Hollanda maçında maç boyunca Schalkeli futbolculara küfür etmiştir.

İlk maç 3 Mayıs 1925'te oynanmıştır ve Schalke 4-2 kazanmıştır.

1925 yılından bu yana oynanan 132 derbide 55 maçı Schalke 04 kazanmıştır, 46 maçı da Borussia Dortmund kazandı. 34 maç berabere biterken, 260 gol Schalke 04'den geldi, Borussia Dortmund ise 204 golle karşılık verdi.

Avusturya

Rapid Wien - Austria Wien

Viyana şehrinin iki takımı mazilerini arasalar da, aralarında ülke çapında büyük ve köklü bir rekabet vardır. İlk defa 8 Eylül 1911'de karşılaştılar ve Rapid, Austria'yı 4-1 yenmeyi başardı. Bugüne kadar Rapid 124 kere kazanırken, Austria 109 kere galip gelebilmiştir. Lig şampiyonluğu konusunda ise Rapid'in rakibine karşı 32-21 gibi büyük bir üstünlüğü göze çarpar.

Azerbaycan

Neftçi Bakü - Kepez Gence

Azerbaycan'ın bu iki en büyük şehri ve takımı arasında her zaman büyük bir rekabet olmuşdur.Ülkenin iki en büyük takımı arasında olan bu rekabetin kökü Sovyetler dönemine dayanıyor.1992-den bu yana İki takımın arasında oynanan maçlarda 19 kez Neftçi qalibiyyet alırken 15 kez Kepez zaferi kutlamışdır ve sadece 7 kez berabere kalınmışdır.

Çek Cumhuriyeti

Sparta Prag - Slavia Prag

Çek Cumhuriyeti futbolu, Çekoslovakya'dan ayrıldıktan sonra hafif bir düşüş yaşasa da bu iki başkent kulübü Çek futbolunu ayakta tutan takımlar olmuşlardır. 29 Mart 1896'da ilk defa karşılaşmışlar ve maçtan gol sesi çıkmamıştır.

Sparta Prag Çekoslovak Ligini 21 kere,Çek Ligini ise 11 kere kazanmıştır.Slavia Prag ise Çekoslovak Ligini 13 kere,Çek Ligini ise 3 kere kazanarak rakibinin biraz gerisinde kalmıştır. Başkent Prag'da aralarındaki çekişme günümüzde de sürmektedir.

Danimarka

Brondby - Copenhagen

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın iki kulübünün karşılaşmalarıdır.Kopenhag son 11 senede 8 kere Danimarka Ligini kazandığından ve son yıllarda Şampiyonlar Liginde de boy gösterdiğinden rakibine büyük üstünlük kurmuştur.Brondby ise rakibine oranla daha köklü bir kulüptür. Danimarka Kupasını 6 kere kazanmıştır. Kopenhag ise 4 kere kazanabilmiştir.

Fareo Adaları

B36 Tórshavn - HB Tórshavn

Diğer derbiler gibi olmasada iki takım arasında yıllara dayanan bir rekabet bulunmaktadır. Tórshavn kentinin iki takımı Gundadalur Stadyumunda iç saha maçlarını oynamaktadırlar. İki kulübün tarihlerinde HB Tórshavn'ın 22 lig, 26 kupa şampiyonluğu bulunmakla birlikte rakip B36 Tórshavn'ın 10 lig ve 5 kupa şampiyonluğu bulunmaktadır.

Fransa

Bordeaux - Toulouse

Lille - Lens

Monaco - Nice

Nantes - Rennes

Ajaccio - Bastia

Fransa'nın adası olan Korsika'nın iki takımı; Ajaccio ile Bastia arasında geçen rekabet Fransa'da çok fazla önemsenmese de Korsika'da büyük önem kazanmaktadır. Derbiyi diğer derbilerden ayıran fark; iki takımın dost olmaları, maçta hiçbir olay dahi çıkarmamaları ve birbirlerine desteklemeleridir. Bazı maçlar gollü-çekişmeli ya da çekişmeli geçmektedir. İlk kez 1965 yılında karşılaşan takımlar genelde Fransa 1. Ligi'nde karşılaşmışlardır ve Bastia 17, Ajaccio 10 galibiyet alırken, 6 kez de berabere bitmiştir.

Olympique de Marseille - Paris Saint Germain

Fransa'nın en büyük üç şehrinden ikisi arasındaki rekabetten kaynaklanan bir derbidir. Fransızlar 'Le Classique' diye adlandırır. Derbinin geniş bir tarihi veya hikâyesi yoktur fakat Fransa'nın en etkili derbilerinden birinin olmasının nedenini ülkeye göçen Afrikalı göçmenler oluşturur.Paris ve Marsilya'nın varoşlarındaki bu gençler aralarındaki hemen her karşılaşmada önlenemeyen kavgalara tutuşmaktadırlar. Bugüne kadar sayısız yaralanma ve bir felç ile bir ölüm olayı gerçekleşti.Aralarıdaki maçlarda Marsilya 31 kere ile daha çok gülen taraf olmuştur.Saint Germain'in sadece 41 yıllık bir mazisi olmasından dolayı derbinin 40 yıllık bir mazisi vardır.İlk kez 1971'de karşılaşmışlardır.

Olympique de Marseille - Olympique Lyonnais

Güneydoğu Fransa'nın Paris'ten sonraki en büyük iki şehrinin takımları arasındaki maçlara sahne olur. Derbinin adı; Choc des Olympiques'dir. Son yıllarda Fransa futbolunun demir başı olan bu iki takımın karşılaşmalarında tek bir neden yoktur. Çünkü takımların başarıları şehir ekonomisi için de büyük anlam taşır.Marsilya 34, Lyon ise 31 kere galip gelmiştir.

Olympique Marsilya 1991'de finalde kaybettiği Şampiyonlar Ligi'ni 1993'de kazanarak büyük sükse yapmıştır. Lyon ise 2010'da bu alanda yarı final oynamıştır. Lyon 2002 ile 2008 yıllarında üst üste 7 şampiyonluk kazandı ve Fransa'yı domine etti. Lyon'un başka da şampiyonluğu bulunmamaktadır.Marsilya ise 10 kere Fransa lig şampiyonu olmuştur.

Olympique Lyonnais - Saint Etienne

Fransa'nın en çekişmeli rekabetidir. Güneydoğu Fransa'daki Rhône-Alpes bölgesinde aralarında 50 km. mesafe bulunan komşuları,Rhône Nehri ayırır. Bundan dolayı Fransızlar Rhone derbisi diye adlandırır.Saint Etienne 39 kez kazanırken,Lyon buna 32 galibiyetle cevap vermiştir.İlk maç 28 Ekim 1951'de yapılmıştır.

20.yüzyılda Lyon,St.Etienne'in başarılarını izledi.St.Etienne Fransa'da fırtına gibi esip 10 kez şampiyon olurken, Lyon'un tek şampiyonluğu yoktu.Fakat 21.yüzyılda Lyon fırtınasını komşuları izlemek zorunda kaldı.Üstüste 7 kere şampiyon olan Lyon,St.Etienne'in çok önüne geçti.Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 1976'da bir kez de final oynayan St.Etienne,Lyon'u 21.yüzyılda Avrupa'da izlemek zorunda kaldı.

Son senelerde ise St.Etienne aradaki farkı kapatmaya başlamıştır.

Galler

Cardiff City - Swansea City

Gallerdeki en büyük iki büyük takım arasında oynanır. 7 Eylül 1912'de Swansea'nin o zaman ki sahası Vetch Field'da oynanmış ve 1-1 berabere sonuçlanmıştır. Güney Galler derbisi olarak adlandırılır.Cardiff 43 kere kazanmıştır.Swansea'nin ise 35 galibiyeti vardır.

Son senelerde iki takım da büyük atılım göstermiştir. Cardiff 2009-2010 ve 2010-2011 sezonlarında Play-offlarda elendi.Swansea ise 2011-2012'de Premier League'de oynayacak ilk Galler takımı oldu.

Hırvatistan

Dinamo Zagreb - Hajduk Split

Kulüpler bazında Avrupa Kupalarında fazla varlık gösteremese de Hırvatistan futbolu çıkardığı yıldızlarla dünya çapında tanınmış bir ekoldür. Kulüpler arasında en büyük derbi ise Hırvatistan'ın en büyük iki şehri Zagreb ile Split arasındaki rekabete dayanır.Yugoslavya'nın dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan'da bu iki kulüp artık savaş yıllarının acılarını silmekte ve geleceğe aydınlık bir şekilde bakmaktadırlar.Yugoslavya Birinci Ligi'nde Hajduk Split 7 kere şampiyon olmuş,Dinamo Zagreb ise 4 kere şampiyon olabilmiştir. Hırvatistan Liginde ise Zagreb 13-6 ile şampiyonlukta üstünlük sağlamıştır.

Hollanda

Ajax Amsterdam - PSV Eindhoven

Hollanda'nın en büyük derbisidir. Taraftarın fazla ateşli olmaması nedeniyle karşılaşmalar çok fazla hikâyeye konu olmamıştır. Derbi olmasının temel nedeni ise kulüplerin Hollanda tarihindeki tartışmasız en büyük iki kulüp olmasıdır.Ajax'ın 22 PSV'nin 18 lig şampiyonluğu vardır.İki takımın Avrupa'da da önemli şampiyonlukları vardır. Hollanda'nın en başarılısı olmak için yapılan bu rekabet günümüzde de çekişmelere sahne olmaktadır.

İngiltere

Arsenal - Chelsea

Son yıllarda Londra'nın en çok ön plana çıkan iki takımı olduklarından özellikle son yıllardaki maçları çok daha çekişmeli geçmektedir. Aralarındaki ilk lig maçı 9 Kasım 1907'de Stamford Bridge'de oynanmıştır. Aralarındaki seyirci sayısı en yüksek karşılaşma ise 82.905 kişi ile 1935'de Stamford Bridge'de oynanmıştır. Aralarında oynadıkları 174 karşılaşmanın 69'unu Kuzey Londra temsilcisi Arsenal kazanırken,Batı Londra takımı Chelsea 54 kere gülmüştür. 51 karşılaşma berabere sonuçlanmıştır. Arsenal'in 249 golüne Chelsea 224 gol ile cevap vermiştir.

Arsenal - Tottenham Hotspur

Londra'nın en prestijli derbisidir. Kuzey Londra'nın iki takımı Kuzey Londra'nın en büyüğü olabilmek için yüz yılı aşkın süredir büyük rekabet göstermektedirler.İlk buluşma 19 Kasım 1887'de o zamanlarda Arsenal'in ikamet yeri olan Manor Ground'da oynandı.Maçın bitimine 15 dakika kala ve Tottenham 2-1 öndeyken, havanın kararması nedeniyle maç iptal edildi.İlk lig maçı ise 4 Aralık 1909'da oynandı ve maçı Arsenal 1-0 kazandı.

Arsenal 1910'da iflasın eşiğine gelir ve kulübü zengin bir İngiliz satın alır. Kulüp,1913 yılında Plumstead'den Kuzey Londra'ya Highbury'ye taşınır.İşte bu olay Tottenham taraftarlarını kızdırır.Çünkü onlar Londra'nın kuzeyini paylaşmak istemezler. Aralarındaki maçlar Arsenal’in Highbury’e 1913'te taşınmasıyla derbi niteliği kazandı ki Highbury, Tottenham'a 4 mil uzaklıktaydı.Komşu olarak ilk 1914 yılında Spurs'un sahası White Hart Lane'de karşılaştılar. O zaman Arsenal 2. Ligdeyken Spurs 1. Ligdeydi.Arsenal maçı 5-1 kazandı.

Birinci Dünya Savaşından sonra iki takımın bugünlere kadar sürecek olan düşmanlık hikâyelerinin temelleri atıldı.Savaştan sonra 1.Ligi genişletmeyi düşünen yetkililer bir toplantı düzenledi.Toplantıda 19.sıradaki Chelsea oylamayla ligde kalırken, 20.sıradaki Tottenham düşürülüyordu.İkinci Ligi 3.bitiren Barnsley de düşürülüyordu ki ligi normalde 6.bitiren Arsenal oylamaya yanlış hesaplamalar ve masa altı oyunlarıyla 5.olarak katıldı. (Yanlış hesaplama 1975 yılında İngiltere Futbol Ligleri tarafından onaylanmıştır. Arsenal bununla da kalmayıp oylama süresince gizli kulislerle ve masa altı oyunlarıyla Birinci Lige çıkarılmıştır ki bu Tottenham'ın İkinci Ligde oynaması demekti).Bu olaydan 1 yıl sonra tekrar lige yükselen Tottenham ilk maçta intikamını almış ve savaşın bugünlere kadar geleceğinin haberini vermiştir.

Arsenal'in bugüne kadar rakibine galibiyetlerde 71-52 üstünlüğü vardır. 47 maç ise berabere sonuçlanmıştır.

Aston Villa - Birmingham City

Birmingham, İngiltere'nin ikinci büyük şehridir. Bundan dolayı derbilere İngilizler 'Second City Derby' demektedirler.Şehrin iki takımı Aston Villa ile Birmingham City'nin tek derdi ise Birmingham şehrine sahip olmaktır. 27 Eylül 1879'da başlayan rekabetlerinin ilk buluşma noktası o zamanlar Small Heath adını kullanan Birmingham City'nin sahası Muntz Street idi.Aston Villa oyuncuları tarafından "yalnızca mağaracılık için uygun" olarak tanımlanan Birmingham'ın sahası Muntz Street'te yapılan maç,Birmingham'ın 1-0'lık galibiyetiyle sonuçlandı.İki takım arasındaki ilk resmî maç 1887'de oynandı.Aston Villa; FA Cup ikinci tur mücadelesini 4-0'lık sonuçla kazandı.1894'te oynanan ilk lig maçında ise yine Aston Villa, sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrıldı.

Aston Villa'nın 50 galibiyetine, Birmingham 37 galibiyet ile karşılık verebilmiştir.

Everton - Liverpool

İngiltere’nin kuzey batısındaki Mersey Nehri, coğrafi olarak fazla büyük bir nehir olmasa da yine de dünyada en çok bilinen nehirlerden biridir.Çünkü bu nehir içinden geçtiği Liverpool şehrinin mavi ve kırmızı komşularını yaklaşık 116 yıldır kendi ismi etrafında karşı karşıya getirmektedir.İngiltere'nin en büyük derbilerinden biri olan 'Merseyside Derbisi', Liverpool şehrinin ya da başka bir deyişle Merseyside Bölgesinin kırmızıları ile mavilerinin savaşıdır. 13 Ekim 1894'de başlayan rekabette ilk gülen 3-0 ile ev sahibi Everton olmuştur.

1900’lü yılların ilk yarısında Everton hem daha eski olmanın, hem de İngiltere liginin kurucu kulüplerinden biri olmanın verdiği avantajla rekabetin daha üstün olan kulübüydü. Ancak 1965’li yıllardan sonra rekabette Liverpool damgası oluşmaya başladı. Bu yıllara kadar ligde şampiyonluk sayıları bakımından bir Liverpool, bir Everton öne geçiyordu. Ve daha önemlisi Avrupa kupası başarısı diye bir şey söz konusu değildi. Ama 1965 li yıllardan itibaren Bill Shankly ile başlayan, Bob Paisley, Kenny Daglish ile devam eden bir Liverpool fırtınası bu rekabetin seyrini tamamen değiştirdi. 1973-1984 yılları arasında, yani sadece 11 yıl içinde alınan 2 UEFA ve 4 Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonluklarına sadece 1984-85 sezonunda 1 Kupa Galipleri Kupası ile karşılık verebildi Everton. Aslında 1985 yılından sonra başka başarılar da kazanabilirdi. Çünkü takım 1985 ve 1987 yıllarında ligde şampiyon olmuş ve Liverpool fırtınasını dindirmişti. Ama Heysel Faciası ile gelen süresiz men cezası, Everton’ın da olası Avrupa başarılarını engellemiş oldu. (Olay sonucu, İngiltere'ye ve İngiliz takımlarına uluslararası karşılaşmalardan 5 yıl men cezası verilmiştir. Liverpool'a ise 8 yıl ceza verilmiştir.)

Everton tribünleri ve taraftarları ise Liverpool’un son 40 yılda kazandığı pek çok başarıya rağmen kulüplerini sevmekten hiçbir zaman vazgeçmediler. Avrupa Kupalarında Liverpool’un başarılarının gölgesinde kalmış olsa da, Liverpool şehrinde bu kulübün oldukça büyük bir taraftar kitlesi var. Yıllardır Liverpool takımında forma giymiş, bu kulübün sembol futbolcularından biri olmuş Graeme Souness’in bir beyanatı da bu durumun net bir açıklayıcısı : Everton are a bigger club than Liverpool. I really mean that. Everywhere you go on Merseyside you bump into Everton supporters. Türkçesi : Everton, Liverpool'dan daha büyük bir kulüptür. Bunu gerçekten ifade ediyorum.Merseyside'da nereye gitseniz Everton taraftarlarına karışırsınız.

Merseyside derbisinin seyrini değiştiren, dolayısıyla Liverpool taraftarları için çok özel olan kişi hiç tartışmasız Bill Shankly’dir. Kasım 1959 - Temmuz 1974 yılları arasında Liverpool’un menajerliğini yapan ve Avrupa’da fırtına gibi esecek olan takımın temellerini atan Shankly, verdiği bir beyanatla da hem Liverpool taraftarlarının hem de Everton taraftarlarının kalplerinde yer etmiş bir kişidir. Tabi Everton taraftarının kalbindeki yeri pek iyimser değildir: In my time at Liverpool we always said we had the best two teams in Merseyside, Liverpool and Liverpool reserves. Türkçesi : Benim zamanımda çoğunlukla şunu söylerdik : Merseyside'da en iyi iki takım Liverpool ve Liverpool Rezerv(Paf) takımıdır.

1983-1834 Lig Kupası Finalini tam 100.000 kişi izlemiştir. Aralarında oynadıkları maçlarda ise Liverpool'un 85-66 galibiyet üstünlüğü vardır. 64 maç ise berabere bitmiştir. Liverpool gol sayılarında 258-249 üstün olan taraftır.

Liverpool - Manchester United

Liverpool ile Manchester şehirlerinin rekabeti ne ise Liverpool ile United takımlarının rekabeti de odur. Bu tam anlamıyla bir İngiltere Derbisidir. Liverpool ve Manchester arasındaki rekabet, 19. yüzyıldaki sanayi devrimi ile yaşıttır. Yani futboldan önce başka meselelere kadar uzanır.

Başta tekstil olmak üzere imalat üretiminin başkenti olan Manchester, sanayi devriminin başladığı ilk şehir olarak, ezeli rekabete 1-0 önde başladı. Bilimsel sosyalizmin kutsal kitaplarını yazan Marx ve Engels sanayi devrimi sürecindeki üretim ilişkileri sürecini irdelerken sürekli olarak Manchester’a atıfta bulundular. Başta İrlanda ve İskoçya olmak üzere İngiltere’nin tüm iç sömürgelerinden ucuz iş gücü Manchester’a akın ettiğinde, Liverpool dünyanın en büyük ve işlek limanlarından birisini restore etti ve o zamanların ticaretin en karlı yolu olan deniz ticaretinin bayrağını İngiltere’nin gönderine çekerek durumu 1-1 yaptı.Her iki şehir de sanayi devriminin kurumsallaşması sürecinde daha ucuz bir iş gücüne olan talebin bağlamında göçmenlerin akımına uğradı. Henüz sosyologlar “multietnik” terimini icat etmeden ve insan hakları savunucuları “bir arada yaşam”ı kutsamadan önce dünyanın ilk multietnik bir arada yaşamın gerçekleştiği şehirler Liverpool ve Manchester oldular. Bu da daha sonraları her iki şehirle özdeşleşecek ve İngiltere’nin başka hiçbir yerinde eşine rastlanmayacak Liverpool’lu “Scouser” ve Manchester’lı “Mancunian” aksanlarının gelişimini sağladı. 20. yüzyılın hemen başındaki İngilizce sözlüklerinde sadece Manchester’lı ve Liverpool’lulara özgü yeni bir İngilizce diyalekti yer almaya başladı.

Liverpool ve Manchester’da, İngilizlerin iç sömürgelerinden gelen göçmenlerin yanı sıra dünyanın her yerinde renkleri yüzünden horlanan Afrika kökenli siyahlar, Çinliler ve ticarete olan üstün yetenekleri ile dinleri yüzünden aşağılanan, her türlü faşizmin hedefi haline gelen Museviler ilk kez diğerleri tarafından eşit muamele ve haklara tabi oldular. Multietnik yapının kurduğu sosyo-ekonomik denge her iki şehri Ada’nın en cazip modern yaşam merkezleri haline getirirken, Manchester 19. yüzyılın sonunda büyük Manchester Kanalı’nı açarak, Liverpool’daki deniz ticaretinin merkezi olan limanın tekeline son verdi ve 2-1 öne geçti.Futbol sahasında ise ilk gol Manchester United’dan gelmiş gibi gözükse de Manchester United 1878’de ilk kurulduğunda adı Newton Heath F.C.’di. Newton, tam da kurucuları olan İrlandalı göçmen işçilere atıfta bulunarak adını Manchester Celtic yapmaya karar verdiğinde, içeri giren İtalyan göçmen Louis Rocca 1902 yılında “Eğer takımımızın adını tek bir etnik kökene indirgersek Liverpool’luların dilinden kurtulamayız” diyerek Manchester United adını önerdi ve bu isim oybirliğiyle kabul edilirken efsanenin temelleri atıldı. Lancashire bölgesinin diğer yakasındaki, sadece 400 mil uzaklıktaki Liverpool’da ise çoktan 1892 yılında Everton kulübünden ayrılan Houlding’in Liverpool FC’si kurulmuştu bile.Her iki takım da endüstriyel ekonomi bağlamında Ada’nın öncü şehirleri olmalarına rağmen II. Dünya Savaşı öncesinde futbolda şehirlerine kimliklerine göre son derece sıradan takımlardı. 1911 yılında, Old Trafford adlı Manchester şehrinin bitmek tükenmek bilmeyen hayallerini temsil eden futbol tapınağının açılışında kaderin harika bir cilvesi olarak Manchester United, Liverpool ile karşılaşacaktı.Manchester’ın kızılları 3-0 öne geçmesine rağmen Liverpool efsanevi geri dönüşlerinden ilkini yaparak 4-3 kazanacak tarihi rekabette skoru 2-2’ye eşitleyecekti.Rekabet bu olaydan sonra iyice kızışıyor ve günümüzün en büyük yarışlarından biri haline geliyordu.

2001’de Liverpool hem UEFA Kupası, hem İngiltere Lig Kupası, hem de FA Cup’ta şampiyon olurken 11 yıl sonra büyük bir geri dönüşü müjdeleyecek ama gerisi gelmeyecekti.Manchesterlılar için 1999 kazandıkları UEFA Şampiyonlar Ligi, FA Cup, İngiltere Ligi üçlemesinden sonra sadece bir “Mickey Mouse üçlemesi” olabilecek Liverpool geri dönüşü, sadece medyanın partizanca bir histerisinden başka bir şey değildi.Ama bir zamanlar Liverpool’un taraftar grubu Kop’un ilahı olan Robbie Fowler, Manchester City formasıyla United filelerini havalandırdığında farklı düşünüyordu: 2006 kışında Manchester United’a golünü attığında elleriyle “Beş” işareti yaparak Liverpool’un kazandığı toplamdaki beş Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’na gönderme yapmış diğer eliyle de Manchester United’ın kazandığı “sadece” iki Avrupa’nın en büyük kupası şampiyonluğuyla alay etmişti.

Günümüzde ise Manchester United taraftarları Liverpool ile 1990 yılında beri kazanamadığı Lig şampiyonluğundan dolayı alay etmektedirler. Liverpool 18 şampiyonluğa sahipken, Manchester United onları 19 şampiyonlukla geride bırakmayı başarmıştır.

Manchester United,Liverpool'a karşı 71-61 galibiyet üstünlüğü sağlamıştır. 50 maç ise berabere sonuçlanmıştır.

Manchester United - Manchester City

İlk karşılaşma 12 Kasım 1881'de oynandı ve o zaman ki adı Newton Heath olan kırmızı formalı Manchesterlılar, o zaman adı St.Marks olan Manchesterın mavi formalılarını 3-0 yendi.Bu karşılaşma 150 yılına doğru giden Manchester derbilerinin ilk kıvılcımıydı.

Manchesterlılar, diğer İngiltere şehirlerine karşı ben İngiliz değilim Manchesterlıyım diyerek bir nevi İzmir'in Karşıyakası olmaktadır. Fakat sıra kendi aralarındaki maçlara geldiğinde ise bir City taraftarı için United; United taraftarı için ise City taraftarı olmak kadar büyük bir suç olamaz.

Manchester’ın mavi yakası City, ezeli rakipleri United’ın stadı Old Trafford’un Manchester şehrinin dışında olmasına ve taraftarlarının yarısından fazlasının Manchester dışından olmasına gönderme yaparak “Adımızda da vurguladığımız gibi” asıl Manchester olduklarını iddia ederler. United’lılar ise 90’lı ve 2000’li yıllarda İngiltere’nin en başarılı ve dünyanın kendi yağıyla kavrulan en zengin takımı olduklarını ileri sürüp “Nasıl olur da 29 yıldır tek bir kupa kazanamayan City asıl Manchester olduğunu iddia edebilir?” diye ezeli rakiplerini alaya alır.

İşin aslı, 19. yüzyılın sonlarında kurulan her iki takımın da benimsedikleri ilk isimlerinde Manchester şehrinin adı geçmez. 1878 yılında Newton Heath adıyla kurulan Manchester United, şehre bağlı ilçelerden birinin adını kullanır. Manchester City ise ilk olarak kilise çalışanlarının girişimiyle 1880 yılında St. Marks adıyla futbol hayatına başlar. 1887 yılında Ardwick AFC adını alan kulüp, 1893-94 yılında yaşadığı ekonomik krizden sonra adını değiştirmek zorunda kaldığında Manchester City ismini seçer.Mavilerin City adını benimsemesinden 8 yıl sonra, rakipleri misali bir ekonomik yeniden yapılanma süreci yaşayan Newton Heath yöneticileri, Manchester Central ve Manchester Celtic isimleri arasında kararsız kalırken, Louis Rocca isimli bir İtalyan göçmen şehirde birçok farklı etnik topluluğun bir arada yaşamasına gönderme yaparak Manchester United ismini ortaya atar. 26 Nisan 1902’de Manchester United adı oybirliğiyle kabul edilerek tescil edilir.

Manchester'ın kuzeyi ve şehir dışı ağırlıklı olarak United'ı destekler.Şehir merkezi ve güneyi ise takımları her ne kadar United'în çok arkasında kalmış olsa bile mavi-beyaz renklere gönül verir.

Şeyh Mansour bin Zayed Al Nahyan, City kulübünü satın alıp kulübe büyük yıldızlar kazandırınca maviler, kırmızıları hiç olmadığı kadar zorlamaya başladı.2011'de ilk defa UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılacak olan City'nin gelecek senelerde United'ı geçip geçemeyeceği ise şehrin insanlarını heyecanlandırmaktadır.

United,67 kere kazanırken City galibiyette 43 rakamını gördü.50 maç ise berabere sonuçlandı.

Millwall - West Ham United

Eğer Thames Nehri Londra'nın bu iki yakasını ayırmasaydı sonuç ne olurdu,Londralılar bunu düşünmek bile istemezler. Sadece Britanya'da değil belki Dünya'da daha fanatik ve kulübüne bu kadar sıkı sıkıya bağlı taraftarlar yoktur.İşte bu yüzden aralarındaki rekabet Green Street Hooligans filmine de konu olmuştur.Millwall ve West Ham'ın ülke genelinde dikkat çekici bir başarıları olmasa da bu iki küçük Londra kulübü taraftarları ve rekabetleri sayesinde dünyaya konu olmuşlardır.

Millwall F.C’nin kafakağıdında 1885 yazmaktadır. Londra’nın doğusunda Thames nehrinin hemen kenarında Isle of dogs denilen yerde kurulmuştur. Kulübün kurucuları James Morton isimli bir demir tüccarının Millwall tersanesinde açtığı konserve yiyecek firmasının çalışanlarıdır.İşçilerin tamamı olmasa da büyük çoğunluğu Morton gibi İskoçya vatandaşıdır. Kulübün ilk başkanı ise İrlanda’lı William Murraydır.

Kulübün ilk ismini bulundukları tersanenin isminden dem vurarak Millwall Rovers olarak belirlemişler.Renkleri de mavi ve beyazdır. İlk yıllarında “tersaneciler” olarak anılan kulüp 1900 yılında FA Cup yarı finaline yükseldiğinde armasına bir aslan eklemiş ve o tarihten sonra da “The Lions” yani aslanlar olarak anılmışlardır. Kulübün mottosu da tam taraftarlarının ruh halini yansıtan “We Fear No Foe”(hiçbir düşmandan korkmuyoruz) dur.Mottosundan da anlaşılacağı üzere Millwall kendi taraftarları dışında herkesin nefret ettiği bir kulüptür. Yani çok fazla düşmanı var.

West Ham United ise 1895 yılında Thames Ironworks F.C ismiyle bu tersanenin işçileri tarafından kurulmuş. Kulüp 1900 yılına kadar bu isimle kalmış, şu anki stadları Upton Park’a taşındıktan sonra ise mahallelerinin ismi olan West Ham United ismini almışlar. İşçilik köklerini ölümsüzleştirmek içinde amblemlerine çekiç eklemişler ve bu tarihten sonra da “The hammers”(çekiçler) olarak anılmışlar.

Upton Park’a taşınmalarının ardından ilk maçlarını 23 Eylül 1897'de ezeli rakip Millwall ile yapıp 3-0 kazanmışlar. 10.000 kişinin önünde oynanan bu karşılaşma Daily Mirror’a da konu olmuş ve komşu mahallelerin maçını West Ham’ın kazandığını duyurmuş gazete.Bu karşılaşmadan sonra Thames'in iki işçi mahallelerinin takımı olan Millwall ile West Ham United arasındaki ezeli rekabet tam anlamıyla başlamış oluyordu.Esas patlak veren olaylar ise 1920'de tersaneler arasındaki grev kavgasıydı.Millwall çalışanları Thames işçisi birini öldürünce mahalle savaşları başlamış oldu.

Birbirlerine çok yakın ama birbirlerinden ölesiye uzak iki mahallenin, iki halkın Güney Londra’nın ara sokaklarından tüm Dünya’ya yayılan nefretinin hikâyesinin matematiksel sonuçlarında ise Millwall 38, West Ham ise 33 kere galip gelmiş; 26 maç ise berabere sonuçlanmıştır.

Newcastle United - Sunderland

Kuzey İngiltere'nin soğuk iki memleketinin büyük rekabetine İngilizler 'Tyne-Wear Derbisi' demektedirler. Tyne-Wear, Tyne Nehrinden dolayı İngilterenin kuzeydoğusundaki bu bölgeye verilen isimdir. Kuzeyinde Newcastle, güneyinde ise Sunderland şehirleri bulunur.

İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Tyne-Wear Bölgesi’ndeki Newcastle-Sunderland rekabetinin ilk kez İngiliz İç Savaşı’yla başladığına inanılır. Stuart Dönemi’nin hemen arkasından patlak veren savaşta Newcastle kraliyet yanlılarının saflarına katılırken, Sunderland ise parlamenter sisteme destek verenlerin başında gelir. İç savaş sonrası kurulan parlamento bir süre sonra yerini tekrar krallığa bırakırken, bu iki şehrin çekişmesi de sona ermemiştir. 18. yüzyılın sonlarında, Fransa destekli Katolik Jakobitler’in Hannoverli Kral George’a karşı giriştikleri isyanlarda iki şehir yine ayrı cephelerdeydi. Newcastle, George’un yanında yer alırken, Sunderland, Stuart Monarşisi’nin geri gelmesini isteyen isyancılardan yana tavır koymuştu.

Rekabetin futbol tarafına bakıldığında ise Newcastle United ve Sunderland’in ilk yıllarda doğrudan bir çekişmeye girmedikleri görülür.İki takımın oynadığı ilk maçın tarihinin 1883 olmasına rağmen maçların derbi hüviyeti kazanması dokuz yıl alır. Bunun nedeni ise 19. yüzyılın son yıllarında iki kulübün de kentlerindeki tek takım olmamasıdır. Eski adıyla Newcastle East End, West End’le; AFC Sunderland ise Albion’la üstünlük mücadelesini sürdürürken, 1892′de iki kentte de birer kulüp dağılıyor ve Newcastle-Sunderland rekabetinin futbol ayağı tam anlamıyla bu yıldan itibaren başlar. Hâlen pek çok kaynak, iki kulübün birbiriyle yaptığı maçları sıralarken ilk karşılaşma olarak 1888 yılındaki FA Cup mücadelesini alır.

Newcastle United’ın Birinci Lig’e çıkışı ve çok kısa sürede başa güreşir hâle gelmesi derbinin de seyrini bir hayli değiştirir. Sunderland’in şampiyon, rakibinin ise üçüncü bitirdiği 1901-02 sezonunda Paskalya Cuması’nda Newcastle’ın sahası St.James Park’ta oynanan maça kapasitenin tam kırk bin üzerinde seyirci gelir. 1903-04 sezonu ise tarihe Newcastle’ın ligi ilk kez Sunderland’in önünde bitirdiği sezon olarak yazılır. Daha sonraki yıllarda ise Newcastle da şampiyonluk kazanmaya başlar ve derbi iyice keyiflenir. Newcastle’ın dört yıl içinde üçüncü kez şampiyon olduğu 1908-1909 sezonunda kendi evinde Sunderland’den yirmi sekiz dakika içinde sekiz gol yemesi ve maçı 1-0′dan 1-9 kaybetmesi unutulmazlar arasına girer. Bu yıllar aslında hem iki ekibin hem de derbinin altın yıllarıdır.Çünkü sonrasında Liverpool,Manchester United,Arsenal,Wolverhampton,Burnley gibi takımların şampiyonlukları Kuzeydoğu İngiltere futbolunun liderliğini düşürecektir.

Nottingham Forest - Notts County

Nottingham şehrini paylaşan iki takımın derbileridir.Notts County dünyanın en eski profesyonel futbol takımı olarak dikkat çeker. En büyük başarısı 1893-1894 FA Cup şampiyonluğudur.Nottingham Forest ise İngiltere'nin en dikkat çekici takımlarından biridir. 4 Lig Kupası,2 FA Cup ve 1 Lig şampiyonluğu bir kenarda dursun, 1979 ve 1980 yıllarında UEFA Şampiyonlar Ligi'ni kazanarak İngilizlerin saygı duyduğu bir takım haline gelmiştir.

İki rakip ilk defa Forest kurulduktan bir sene sonra 1866 senesinde karşılaştılar.İlk resmi maçları ise 16 Kasım 1878 tarihinde FA Cup mücadelesiydi.Bu maçı Forest 3-1 kazandı.

Nottts County ilk yıllarda daha çok ön safta olan takım olmasına rağmen 1970'lerden sonra hep rakibinin gerisinde kaldı.Aralarındaki son lig maçı 1994 yılında oynandı.Her iki takım da son yıllarda atılım göstermektedir. 2007-2008 sezonunda Forest, League One'dan Champhionship'e çıktı.2010-2011 ssezonunda ise Premier League'i Play-Offlarda kaçırdı.Notts County ise 2009-2010 sezonunda League One'a yükseldi.

Nottingham küçük bir şehir ve uzun yıllardır başarıya aç olduğundan olsa gerek iki kulüp arasında fazla gerginlik çıkmaz.Misafir taraftarlar genelde dostça karşılanırlar.

Sheffield United - Sheffield Wednesday

Sheffield, küçük bir şehir olsa da futboldaki ünü kendisinden büyüktür.Çünkü dünyanın gelmiş geçmiş en eski takımı olan Sheffield F.C. bu topraklarda kurulmuştur. Ayrıca dünya futbol tarihindeki ilk derbi maçının da Sheffield takımları olan Sheffield FC ile Hallam FC arasında oynandığı da bilinmektedir. Ne var ki bu takımlar bugünlerde amatör düzeyde kaldığından esas rekabet United ile Wednesday arasındadır.Rekabet sıkı sıkıyadır. 45 maçı United 41 maçı Wednesday kazanmış, 39 maç berabere bitmiştir. Sheffield kentinin son zamanlarda derbilerinin eskisine göre biraz daha sade geçmesinde takımların eski mazilerini araması etkilidir. Sheffield United 2006-2007'de Premier League'de Sheffield kentini temsil eden son takım oldu.

İspanya

Athletic Bilbao - Real Sociedad

Bask Bölgesi İspanya'nın en milliyetçi kesimidir. Bundan dolayı da her zaman İspanyollarca dışarı planda tutulmuş, sevilmemiştir. Fakat aralarındaki birliktelik onları her zaman güçlü kılmıştır.İşte bu birliktelik Bask Özerk Bölgesinin bu iki takımının maçlarında da vardır. Beklenenin aksine karşılaşmaları dostça geçmektedir. Taraftarlar maçları hep beraber aynı tribünde yan yana izlemektedirler. Athletic Bilbao,Real Madrid ve Barcelona ile beraber hiç küme düşmeyen (80 sezon) 3 takımdan bir tanesidir. San Sebastian kentinin takımı Real Sociedad ise 68 sezon La Liga'da mücadele etmiş,16 sezonunu da 2. Lig'de geçirmiştir.

Aralarında ilk maç Şubat 1929'da oynandı.Şuana kadar Athletic'in galibiyetlerde 61-44 üstünlüğü vardır. 38 maç berabere bitmiştir.

Atletico de Madrid - Real Madrid

Madrid'in iki köklü kulübünü karşı karşıya getiren karşılaşmalardır. Real Madrid kralın ve yüksek kesimin takımı olarak anılmıştır. Atletico ise halkın işçi sınıfının takımı olmuştur. Her ne kadar günümüzde böyle bir ayrım pek kalmasa da ilk senelerde bunun etkisiyle maçlar hep kıran kırana geçmiştir. İlk lig maçını 1928-1929 sezonunda oynadılar ve Real Madrid 2-1 kazandı. Günümüzde de Real Madrid'in 80-35 galibiyet üstünlüğü bulunmaktadır.

1950li yıllara kadar hep kafa kafaya gittiler. 1955'te her ikisinin de dörder şampiyonlukları vardı. Fakat fark 1956'dan sonra açılmaya başladı.Ferenc Puskás, Alfredo Di Stéfano gibi efsane isimlerle Real Madrid 1956-1970 arasında 10 lig şampiyonluğu kazandı. Atletico Madrid ise 2 kere bu sevinci yaşayabildi. Bundan da önemlisi Real Madrid üst üste 5 kere Şampiyon Kulüpler Kupası şampiyonluğu yaşadı. Bu tarihten sonra da Atletico, Real'in başarılarını izlemek zorunda kaldı.

Real Madrid, başarılarının da etkisiyle dünya çapında taraftarı olan bir kulüptür. Atletico'yu ise Güney Madrid'deki işçi sınıfı ağırlıklı bir kesim destekler. Fakat Atletico taraftarı Real taraftarına göre daha ateşlidir.

Barcelona - Real Madrid

Dünya çapında bilinen ismiyle El Clásico, günümüzde dünyanın en çok seyredilen karşılaşmalarına konu olur. Gerçek nedeni Barcelona ile Real Madrid'in İspanya'nın en büyük iki kulübü olması değildir. Sebep İspanyanın ta kendisidir. Kralın takımı olarak bilinen Real Madrid merkeziyetçi yapıyı ve İspanya diktatörü Francisco Franco'yu temsil eder. Diktatör Franco, efsane yıldız Alfredo Di Stéfano'yu bile zorla Barcelona'ya imza atacakken Real Madrid'e getirtir.Katalan halkının takımı Barcelona ise ayrılıkçı, cumhuriyetçi kesimi temsil eder. Bağımsız Katalunya'nın hayallerini kuran halkının günümüzde bile en büyük sesidir. Aralarında ilk maç 17 Şubat 1902'de yapıldı.İlk lig maçı ise 17 Şubat 1929'da oynandı ve Real Madrid deplasmanda 2-1 kazandı.

Diktatör Franco,Katalanca ve Baskça'nın İspanya'da konuşulmasını bile yasaklar ve Bask ile Katalunya'nın özerkliğine son verir. Bu durum sonrasında yüzbinlerce kişinin öleceği 1936-1939 İspanya İç Savaşı'na neden olacaktır.

İspanya'da ilk defa 1977'de genel seçimler yapıldı.İspanya demokrasiye doğru hızlı bir atılım yaptı.Fakat uzun seneler Barcelona taraftarları,Real Madrid’i İspanya’yı 1939’den 1975’e dek demir yumrukla yöneten General Franco’nun rejimine benzetirken, Madridlilerse Katalan ekibini ayrılıkçılıkla özleştirdi.Ancak artık bu günlerde Kralcı-Cumhuriyetçi ayrımının zamanla silinmeye yüz tuttuğu da açıkça görülüyor. Barcelona ve Real Madrid arasındaki nefret tarihsel ve politik nedenlerle başlamış olsa bile şimdiki rekabetin nedeni daha çok malî niteliklere sahiptir.Reklam yapma telâşı futbol endüstrisinin bu iki devinin arasındaki rekabetin en büyük yapıtaşlarından biri hâline geldi.

Real Madrid 86 kere galip geldi.Barça ise 83 kere.44 maç berabere bitti.Real'in 353 golüne karşılık,Barça 342 gol atmıştır.

Barcelona - Espanyol

Barcelona kentinin iki takımı arasındaki maçlardır.İspanyollar El derbi barceloní diye adlandırırlar. Cumhuriyetçi ve ayrılıkçı Barcelona'ya karşı,Espanyol kralı desteklemiştir. Bundan dolayı iki kulüp de hiç hafife alınmayacak kadar büyük bir rekabet içerisindedirler.İlk maç 7 Nisan 1929'da oynandı.Barcelona 85 kere kazanmıştır. Espanyol ise 34 kere galip gelebilmiştir. 34 maç ise berabere sonuçlanmıştır. Espanyol'un hep Barcelona'nın gölgesinde kalması derbinin önemini azaltsa da derbi günlerinde şehrin havası değişir.

Real Betis - Sevilla

Sevilla kenti İspanya'nın en büyük kentlerinden biridir. Daha çok Endülüs şehri olarak bilinir.Sevilla ve Real Betis takımının da derbileri bu şehrin en dikkat çekici özelliklerindendir.İki takımın da çok ciddi taraftar potansiyeli vardır.İlk defa 8 Ekim 1915'de karşılaştılar ve maç günümüze kadar rekabetlerinin kıran kırana geçeceğinin habercisi gibiydi.Maçı Sevilla 4-3 kazandı.

Aralarındaki istatistikler dahi kıran kıranadır. Betis 36 kere,Sevilla ise 51 kere kazanmıştır.İki takımın da birer tane La Liga şampiyonluğu bulunmaktadır.İspanya Kral Kupasını Sevilla 5 kere,Betis ise 2 kere kazanmıştır.

Son yıllarda Sevilla daha üstün olan taraftır.İki kere Uefa Kupası almaları bunda büyük pay sahibidir. Betis ise son yıllarda maddi sıkıntılar yaşamaktadır. La Liga'dan Segunda'ya düşmüşlerse de 1 sene sonra yeniden 2011-2012 sezonunda La Liga'da oynama hakkı elde etmeyi başarmışlardır.

İskoçya

Celtic - Rangers

Glasgow derbisi Dünya üzerindeki en zorlu ve karmaşık futbol maçlarından biridir.İki takım arasındaki ezeli rekabet 'Old Firm' olarak bilinir ve iki tarafı birbirinden ayıran şey; din ile politikadır.İlk defa 28 Mayıs 1888'de karşı karşıya geldiler. Aralarında tam 399 karşılaşma oynandı. Rangers 159, Celtic ise 144 kere kazandı ve 96 maç ise beraberlikle sonuçlanmıştır.

Celtic 1888’de Glasgow şehrinin Doğu’sunda İrlanda nüfusunun yüksek olduğu ve Katolik vakıflarına bolca bağış yapılan bölgede kuruldu.Bölgede yer alan İrlandalıların büyük birçoğunluğu gece kondularda ve kenar mahallelerde yaşarken yabancı muamelesi gördükleri dönemde çok düşük maaşlara çalışmayı kabul ettiler. Bu durum Katoliklerin Protestanlara nazaran çok daha düşük bir yaşam kalitesi içinde yaşamasına yol açtı.Büyük bir taraftar desteğini arkasına alan ve Edinburgh’daki Hibernian kulübünden de birçok katolik oyuncu tranfer eden Celtic kısa sürede oldukça iyi durumda olan ve Govan’da kurulmuş olan Rangers’ın ezeli rakibi oldu.

Rangers sadece Protestanlara açık bir kulüp olarak başlarken Celtic’de rakibi gibi ilk zamanlarda sadece Katolik oyunculara sahada şans tanıdı.Zamanla Katolikler tarafından Katolik Takımı olarak görülmeye başlanan Celtic karşısında yer alan Rangers ise Protestanların desteğiyle anti-Katalolik bir kulüp oldu.İşte bu durum sonuç olarak futbolda mezhep savaşlarını doğurdu.Günümüzde bile Katolik-Protestan kavgalarının eskisine nazaran daha nadir de olsa sürdüğü Britanya'da; bu iki kulüpten Rangers Protestanları,Celtic ise Katolikleri temsil eder.

Günümüzde bu iki kulüp İskoçya Premier Ligini domine etmektedirler. Ligde bu iki takım dışında en son 1984-1985 sezonunda Aberdeen FC şampiyon oldu.İlk yıllarında iki takım da kendi mezhebi dışında oyuncu almıyordu.Bugünlerde iki ekipte de fazla yerel bölge futbolcusu kalmadı, ancak taraftar ilk günkü kadar ateşli ve heyecanlı bir şekilde bağlı olduğu renkleri destekliyor.

İtalya

İnternazionale - Milan

Milano kentinin devleri arasındaki bu mücadelelere İtalyanlar Derby della Madonnina demektedirler. 10 Ocak 1910'da başlayan bu rekabette Milan 108 kez kazanarak rakibine galibiyet sayısında üstünlük kurmuştur.Paolo Maldini tam 56 kere Milano derbisinde boy göstermiştir.

Milan, 16 Eylül 1899 tarihinde, Milano’daki Du Nord otelinin bir odasında kuruldu.Kuruluşundan 2 yıl sonra yani 1901 yılında ilk İtalya Ligi şampiyonluğunu kazandı.bu şampiyonluğu 1906 ve 1907 yıllarında kazanılan üst üste 2 şampiyonluk daha izledi.Artık Milan, dönemin İtalyan futbolunda oldukça önemli ve büyük kulüpler arasındaki yerini almıştı.Bu görünüm altında, Milan’ın ve İtalya futbolunun geleceğini etkileyecek bir olayın gerçekleşeceği 1908 yılına gelindi.

9 Mart 1908 tarihinde, Milan kulübü içinde anlaşmazlık yaşayan bir grup, kulüpten ayrılmaya ve yeni bir kulüp kurmaya karar verdiler."Football Club İnternazionale Milano" kulübünü kurdular. Kulübe yabancı uyruklu futbolcuları da çekebilmek maksadıyla kulübün ismini İnternazionale Milano (Uluslararası Milano) olarak seçmişlerdi.Bunun da bir göstergesi olarak, takımın ilk kaptanı İsviçreli Hernst Manktl olmuştu.Kulüp renk olarak mavi ve siyahı seçti.İnter de aynı Milan gibi, kuruluşundan 2 yıl sonra, yani 1910 yılında ilk italya ligi şampiyonluğunu kazandı.Böylece İtalya'nın bu büyük ezeli rekabeti 1908 yılında başlamış oldu.

İnter kurulduktan sonra, Milan’da uzun yıllar sürecek bir durgunluk dönemi başladı.Milan kulübü 1907 yılından sonra ilk şampiyonluğunu 1950-51 sezonunda kazanabildi.Tam 44 yıl şampiyonluk bekledi.Bu 44 yıl boyunca tek bir kupa da kazanamadı.Aynı dönemde İnter ise 1910, 1920, 1930, 1938, 1940 yıllarında italya ligi şampiyonluğunu, 1939 yılında da İtalya Kupası kazanmış, Milano şehrinin demirbaşı olmuştu. Giuseppe Meazza önderliğindeki kadrosu dünya futbol tarihine unutulmayacak bir şekilde yazılacaktı.

1951 yılından sonra, her iki kulüp karşılıklı olarak şampiyonluklar kazanmaya devam ettiler.İnter, Milan’ın 1951 yılına kadar devam eden şampiyonluksuz yıllarında elde ettiği "daha çok şampiyon olma" unvanını çok uzun yıllar elinde tuttu.Öyle ki İnter İtalya’da her 10 şampiyonluğa verilen sarı yıldızı Milan’dan tam 13 sene önce 1965-66 sezonunun sonunda göğsüne taktı. milan ise 1978-79 sezonunun sonunda bu hakkı kazandı.İnter'in 20.yüzyıldaki son İtalya Ligi şampiyonluğunu kazandığı 1988-89 sezonunun sonunda şampiyonluk sayılarında İnter 13, Milan 11 idi.O yıldan sonra, İnter'in bir duraklama dönemine girmesi ve Milan’ın Fabio Capello ile büyük çıkış yakalaması sonucunda, Milan 1991-92 ve 1992-93 sezonlarındaki şampiyonluklarıyla durumu 13-13 yaptı.Milan, 1993-94, 1995-96 ve 1998-99 sezonlarında 3 kez daha şampiyon olarak durumu 16-13’e getirdi.2006'da İtalya'da şike skandalı patlak verince İnter ancak şampiyon olabildi.İnter 2006'dan 2010'a kadar üstüste 5 kere şampiyon oldu.Milan ise 2004 ve 2011'de şampiyon olmayı başardı.Şu anda iki kulübün de 18 tane şampiyonluğu bulunmaktadir.

İki takım da San Siro'yu kullanmaktadır. Karşılaşma günleri Milano'da hayat durmaktadır. Taraftarların hazırladığı koreografiler ise nefesleri kesmektedir.

Juventus - Torino

Torino kentinin takımları arasındaki mücadelelerdir. 13 Ocak 1907'de başlayan rekabette Juventus 91,Torino ise 74 kere kazanmıştır. Günümüzde Juventus,Torino'ya büyük üstünlük kurmuştur. Fakat bu asla her zaman böyle olmamıştır.

Torino, o zamanlarda büyüklüğünü yüceltmek için söylenen adıyla Il Grande Torino sadece İtalyan değil Dünya futbolunda fırtına gibi esti.Valentino Mazzolalı kadrosuyla 1940lı yıllarda 5 kere şampiyon oldu.İtalyan futbol tarihinin o güne kadar ki en başarılı takımıydı.Fakat bir uçak kazasında bir efsane yok olacaktı.11 Mayıs 1947'de İtalyan Millî Takımı,Macaristan ile oynanan karşılaşmadan dönüyordu.İçinde 10 Torinolu futbolcunun bulunduğu uçak düştü.Valentino Mazzolanın da bulunduğu Torino'nun efsane oyuncuları hayatını kaybetti.Il Grande Torino(Büyük Torino) bir daha asla kendini toparlayamadı.1949-50 şampiyonu olan Juventus ipleri eline aldı.Böylece Torino üstünlüğü Juventus'a geçmiş oldu.Bu tarihten sonra Torino sadece bir kere, 1975-76 sezonunda şampiyon olabildi.Toplamda 7 İtalya lig şampiyonluğuna karşılık,Juventus'un 27 şampiyonluğu vardır. Bir şampiyonluğu da 2006'da şike yaptığı gerekçesiyle iptal edilmiştir.

Juventus'un İtalya çapında taraftar kitlesi vardır. Torino'yu ise sadece Torino şehrindeki kesim destekler. Torino'nun daha az ve elit bir taraftar grubu vardır.

Lazio - Roma

Roma derbisi,İtalyanca da Derby della Capitale, İtalya'nın en büyük iki derbisinden biri olarak gösterilir.İki takım ilk defa 8 Aralık 1929'da karşı karşıya gelmişlerdir.Roma 1-0 kazanmıştır. Aralarındaki maçlarda Roma 65 kere,Lazio ise 45 kere gülmüştür.

Roma, başkentteki işçi ve göçmenlerin, sol görüşlü futbol tutkunlarının temsilcisidir.Öbür tarafta ise sırtını uzun süre eski İtalyan faşist lider Benito Musolini'ye dayamış ırkçı tavırlarıyla ünlenmiş Lazio yer alır. Büyük savaştan sonra birçok takım Nazi Almanyası askerlerinin özel birliği SS'i anımsattığı için SS(Società Sportiva) harflerini kaldırırken Lazio bununla gurur duymaya devam etmiştir. Son yıllara kadar kadrosunda hiç zenci futbolcu da barındırmamıştır.

SS Lazio 9 Ocak 1900 yılında İtalyan ordusunda görevli bir kişi olan Bigarelli tarafından kurulmuştur. Lazio ilk olarak bir atletizm kulübü olarak kuruldu.Olimpiyatların yapıldığı ilk yer Yunanistan olduğu için kulübün rengi Mavi-Beyaz olarak belirlendi.Amblemlerine ise gücü temsil eden kartal yerleştirildi.Roma'da bir bölge olan Lazio ismi takıma verildi.Lazio Roma şehrinin ilk takımı olmuştu ki taraftarları da Romalıları kızdırırken hep bu tabiri kullanırlar:İlk önce biz vardık! Lazio ilk olarak 1902 yılında futbolla tanıştı.Böylelikle artık Roma şehrinde de futbol oynayan bir takım bulunuyordu.Roma ise Lazio'dan 27 sene sonra yani 1927'de Alba, Fortitudo, ProRoma, Roma FBC takımlarının birleşimiyle kuruldu.Renkleri Turuncu-Gül kurusu gibi ilginç bir renk olan Roma'nın ambleminde ise mitolojiye göre Romus ve Romulus'un kardeşlerini emziren Dişi Kurt bulunur. Laziolu taraftarlar takımlarının daha eski bir tarihte kurulmasından dolayı önünmüşlerdir, fakat bunun tersi olarak Roma taraftarlarıda kurulduklarından 15 yıl sonra şampiyonluğu tatmışlardır. Ancak Lazio ise tam 74 yıl sonra yani 1974'de ilk şampiyonluğunu yaşamıştır.İşte bu Roma taraftarları için övünç kaynağı,Lazio taraftarları için ise tam bir handikaptır.

İtalya'nın en ateşli, risk derecesi yüksek derbisi olarak bilinir.İki takım taraftarları arasında yaşanan olaylar çoğu zaman futbolun önüne geçmiştir. Bir Lazio taraftarı olan Vincenzo Paparelli, 28 Ekim 1979 yılında bir Roma derbisinde rakip taraftarlar tarafından ateşlenen bir işaret fişeğinin kendisine isabet etmesiyle hayatanı kaybetmiştir. Paparelli, İtalya'daki ikinci "futbolda şiddet" kurbanıdır ve Lazio taraftarı her yıl kendisi için anma töreni düzenler. 21 Mart 2004 yılındaki derbinin öncesinde de büyük olaylar çıkmış ve Roma taraftarı küçük bir çocuk, maç öncesi çıkan olayları bastırmaya polisin açtığı ateş sonunda hayatını kaybetmişti.Bunun üzerine Roma'nın taraftar temsilcileri sahaya girip kaptan Totti'yi biraz da tehditkar söylemlerle maçın oynanmaması için uyarmış ve maç da ileri bir tarihe ertelenmişti.

İki takımın müzesinde ise Roma 3 İtalya Ligi Şampiyonluğu, 7 İtalya Kupası, 1 Avrupa Fuar Şehirleri Kupası bulundurur. Lazio ise 2 İtalya Ligi Şampiyonluğu, 4 İtalya Kupası, 1 Avrupa Kupa Galipleri Kupası, 1 Avrupa Süper Kupası kazanmıştır.

Güneşin Derbisi

Napoli ve Roma kentinin devleri arasındaki bu mücadelelere İtalyanlar Derby del Sole demektedirler. İki takımın maçları güvenlik sebebi ile gündüz oynanmakta olup İtalya'nın en büyük derbileri arasında yer almaktadır

Güney Kıbrıs

Omonia - Apoel

Kıbrıs Harekâtı ile yarısı Türk askerlerince alınan Nicosia(Türkçesi : Lefkoşa ) bölgesinin iki takımı arasındaki derbilerdir.Rumlarca Nicosia Derbisi ya da Kıbrıs Derbisi olarak adlandırılır.Güney Kıbrıs futbolla adı fazla duyulmamış olsa da bu iki takım taraftarları arasındaki rekabet çoğunlukla futbolun da önüne geçmektedir.

Kıbrıs'ın Rum tarafındaki Lefkoşa takımlarının mücadelesi siyasete uzanır.Rum milliyetçilerinin takımı ve halen Türk karşıtı tavırlarıyla tanınan Apoel'e karşı Omonia her zaman Türk yanlısı bir tavır sergilemiştir. Bazı karşılaşmalarda Türk bayrağı açarlar ve böyle karşılaşmaların tansiyonunu yükseltirler. Birçok karşılaşmalarında olaylar çıkar ve yaralanmalar olur.

Apoel 28 kere,Omonia ise 40 kere galip gelmiştir.İki takımın bu kadar ezeli rakip olmalarına karşın aynı stadı kullanması da dikkat çekici bir başka husustur.

Kuzey Kıbrıs

Doğan Türk Birliği - Türk Ocağı Limasol

1974'ten sonra Leymosun (Limasol)'dan ayrılıp Girne'ye yerleşen iki takımın güneyde başlayıp kuzeyde sürmekte olan ve Kuzey Kıbrıs'ın en köklü derbilerinden biri kabul edilen karşılaşmadır.

Bu derbi; Kuzey Kıbrıs'ta taraftarlarının daha çok memur kesiminden olması nedeniyle DTB futbol takımına Kravatlılar, Limasol'da yük gemilerine eşya taşıyan ve mauna diye isimlendirilen kayıklarda işçi olarak çalışan futbolseverler tarafından kurulduğu için TOL'a da Maunacılar dendiği için bu derbi de Kravatlılar - Maunacılar derbisi olarak da bilinir.

"Leymosun derbisi"ni, Kıbrıs'ın tek gerçek derbisi olarak görenler de vardır. Bu derbi gibi; iki farklı şehirde, dört farklı bayrak altında, üç ayrı cumhuriyette yaşanan ve devam eden bir başka derbi yoktur. DTB - TOL derbisi; İngiliz sömürge döneminde doğdu; Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde sürdü; otonom yönetim, federe devlet ve "KKTC"de aynı coşkuyla yaşanıyor.

Kıbrıs spor basınının derbi maçları ile ilgili olarak Limasol'a has bir meyve olan cümbezi kimin yiyeceğine dair attığı başlıklar da önemli bir derbi klasiği haline gelmişti.

BAF Ülkü Yurdu - Binatlı

1974'ten sonra Güney Kıbrıs sınırları içinde kalan Baf'tan ayrılıp Güzelyurt'a yerleşen Baf Ülkü Yurdu'nun yine aynı bölgede başarılı oyunlar çıkaran Binatlı Yılmaz Spor Kulübü'nün özellikle bir dönem epey ses getirmiş derbisidir. Zamanla BÜY'ün alt liglere düşmesiyle eski önemini kaybetse de Kuzey Kıbrıs'ın batısındaki en önemli derbi olarak bilinmektedir.

Portekiz

Benfica - Sporting Lizbon

Portekiz'in başkenti Lizbon'un iki köklü takımı arasındaki rekabettir.Derby de Lisboa, Derby Eterno, Derby da Segunda Circular veya Derby da Capital şeklinde adlandırılır. Aralarındaki rekabet 1 Aralık 1907'de başlamış ve Sporting'in 2-1 üstünlüğü ile tamamlanmıştır. Toplamda 285 kere karşılaşmışlar ve Benfica 123 kere galip gelirken, Sporting 104 kere kazanmıştır. Gollerde ise Benfica'nın 490-447 üstünlüğü bulunmaktadır. 1946'da Benfica rakibini 7-2, 1950'de ise Sporting 8-1 ile hezimete uğratmayı başarmıştır.

İki kulübün stadları bir cadde ile ayrılmaktadır. Bu yakınlık da aralarındaki rekabete ayrı bir hava katmıştır. Ayrıca Portekiz'in eski sömürgelerinde de bu iki takımın maçları halen büyük heyecana sahne olmaktadır.İki kulüp de tarihinde pek çok başarıya imza atmıştır ve bu bir asırı aşkın süredir çekişme halinde devam etmektedir. Sporting'in 18 lig şampiyonluğuna karşılık, Benfica'nın 32 şampiyonluğu bulunmaktadır.Portekiz Kupası'nı ise Benfica 24,Sporting 15 kez kazanmıştır. Sporting'in bir adet Şampiyon Kulüpler Kupasına karşılık, Benfica Avrupa'da Şampiyon Kulüpler Kupası'nı 2 kere kazanmıştır.

Benfica - Porto

Portekiz'in en başarılı ve en popüler iki kulübünün karşılaşmalarıdır.Porto ve Lizbon şehirleri tarih boyunca Portekiz ülkesini hep ayakta tutan şehirler olmuştur. Bu rekabet futbola da yansımıştır.O Clássico diye adlandırılır.Benfica'nın 32 şampiyonluğuna karşılık, Porto 25 şampiyonluğa sahiptir.Özellikle son yıllarda bu farkı kapatmaya başlayan taraf olan Porto, kupadaki şampiyonluklarda ise 27-20 ile yine geride olan taraftır. Fakat son yıllarda Porto Portekiz futbolunda ilk defa Benfica'yı net bir şekilde geride bırakmıştır.İki takımın da 2'şer UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu bulunmaktadır. Porto'nun ayrıca 2 Uefa Kupası ve 1 de Süper Kupası bulunmaktadır.

Porto - Sporting Lizbon

Portekiz'de üçüncü önemli derbi olarak kabul görür. Portekiz futbolunun üç lokomotifinden ikisi arasındaki karşılaşmalarda Sporting 77-76 üstün olan taraftır. 20.yüzyılda Sporting ülke genelinde daha ön planda olan taraftı.21.yüzyıldan itibaren Porto kazandığı başarılarla rakibini geride bırakmıştır. Sporting'in Avrupa'da 1964'de kazandığı Kupa Galipleri Kupası müzesindeki tek Avrupa kupasıdır. Buna karşılık Porto'nun toplamda 7 Avrupa Kupası vardır. Fakat Sporting ile hemen her maçı ülkede büyük heyecana sahne olmaya devam etmektedir.

Romanya

Dinamo Bükreş - Steaua Bükreş

Bükreş kentinin iki takımı arasındaki mücadelelerdir.Steaua takımı ordunun desteğini alan bir takım olarak ön plana çıkmıştır.Dinamo taraftarları da buna karşı muhalif bir tutum sergilemiş ve bir ara da komünizme yakınlıklarıyla dikkat çekmişlerdir. 1988'de oynanan derbi maçı ise akıllara kazınan en dikkat çekici karşılaşma olarak bilinir. Derbi 1-1 sona erer. Ne var ki Romanya'nın cumhurbaşkanı Çavuşesku skoru 2-1 Steaua lehine tayin etti.Bu Dinamo taraftarları tarafından büyük kızgınlığa sebebiyet verdi.

Aralarında oynanan maçlarda Dinamo 54 kere kazanırken, Steaua 49 kere kazanabilmiştir. Steaua'nun 23, Dinamo'nun 18 lig şampiyonluğu bulunmaktadır. Steaua ayrıca bir kez de UEFA Şampiyonlar Ligi'ni kazanarak büyük sükse yapmıştır.

Rapid Bükreş - Steaua Bükreş

Bükreş derbisinin çekişmeli geçmesinin ana etkeni Steaua taraftarlarının Rapid Bükreş taraftarlarına karşı ırkçı bir tutum sergilemesidir. Steaua taraftarları,Rapid taraftarlarını çingene olarak adlandırırlar.

Steaua 56 kere kazanırken, Rapid 28 kere kazanmıştır. Steaua genel başarılarda da rakibine önemli bir üstünlük sağlamıştır.Rapid'in Steaua ve Dinamo'ya göre daha mütevazi sayıda bir taraftarı olsa da aralarındaki Bükreş derbilerinde stad tamamen dolmaktadır.

Rusya

CSKA Moskova - Spartak Moskova

Rusya'nın başkentinin ve Rus futbolunun en köklü iki kulübünün aralarındaki karşılaşmalardır. Sadece futbol değil, her alanda karşılaşmaları rekabet içinde geçer.Moskova şehri Lokomotiv ve Dinamo ile birlikte dört takım ile Rus Birinci Liginde temsil edilmektedir. Ayrıca köklü kulüplerden Torpedo Moskova ile FK Moskova da yakın zamanda Moskova'yı en üst ligde temsil etmişlerdir. Fakat bu kadar Moskova takımı arasından sıyrılan en önemli iki kulüp CSKA ile Spartak takımlarıdır.

CSKA Moskova, 1911 senesinde Rus Ordusuna mensup kişilerce kuruldu.Ordu takımı olarak bilinir ve günümüzde bile ordu ile ciddi ilişkileri vardır. Spartak Moskova ise 1922 senesinde daha çok halk sendikası ve işçiler tarafından desteklenerek kuruldu.Kulüplerin aralarında ciddi bir ordu-halk veya patron-işçi çatışması olmadı.Aralarındaki rekabeti esas büyüten başarılarıydı.

1930larda Sovyet Ligi oynanmaya başladığında Spartak ile Dinamo takımları Moskova futbolunun önde gelen iki kulübüne bürünmüşlerdi.2.Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği süper güç konumuna gelmeye başladı.Ordu CSKA takımına büyük yatırım yaptı ve CSKA 1946'dan 1951'e kadar sadece bir sene şampiyonluğu kaybetti.Fakat sonraki yıllarda Spartak yine üstünlüğü sağladı ve 1950,60,70 ve 80lerde dokuz şampiyonluk daha kazandı.CSKA ise sadece 1970 ve 1991'de şampiyonluk görerek Dinamo ve Spartak'ın gerisinde kaldı.Sovyetler dağılana kadar Spartak 12, CSKA ise 7 şampiyonluk kazandı.Dinamo Kiev ve Dinamo Moskova'nın 54 sene ile hep yer aldığı Sovyet Birinci Liginde Spartak 53 sene, CSKA ise 48 sene mücadele etti.

Spartak, 1992'de Sovyetler dağıldıktan sonra Rusya Liginde, ezici bir üstünlük sağladı.Rus Ordusu toparlanma sürecindeyken CSKA çok zor zamanlar geçirdi.90larda Spartak 7 şampiyonluk kazanırken, CSKA şampiyonluk göremedi.2000 ve 2001'de Spartak iki şampiyonluk daha elde etti.Sonraki yıllarda ise kulüp bazında iyi bir yapılanmaya giden CSKA 2003,2005 ve 2006'da üç kez şampiyonluk yaşadı ve ek olarak 2005 yılında Uefa Kupası ve Süper Kupa'yı kazandı.Bununla beraber Sovyetler dağıldıktan sonra Avrupa Kupası kazanan ilk ve tek Rus takımı olarak tarihe geçti.

Son yıllarda Moskova futboluna Kazan ve St.Petersburg şehirleri darbe vurmuş ve 2006'dan sonra hiçbir Moskova ekibi şampiyonluk görememiştir. 1990lardan itibaren Dinamo'nun eski gücünü yitirmesi sonrası Moskova'da bu iki kulüp ön plana çıkmıştır. CSKA eskisi gibi ordu mensuplarının desteklediği değil, halkın desteklediği bir kimliği büründükten sonra taraftar sayısında da Spartak ile neredeyse eşdeğer olmuştur. Böylece Moskova'da en çok ilgi gösterilen derbi maçını bu iki kulüp oynamaktadırlar.

Spartak Moskova - Zenit St.Petersburg

St.Petersburg şehri Rus Çarlığı'nın son yıllarında ve Rus İmparatorluğu döneminde ülkenin başkentiydi.Bu durum 1917 senesindeki devrime kadar böyle devam etti.Sonrasında Moskova başkent ilan edildi.Yatırımlar Moskova'ya yönelince şehirlerarası bir rekabet ortamı oluştu.Bu durum futbola da yansıdı.Moskova takımları Sovyet döneminde Rus futbolunu önde götürdü.1984 senesinde Zenit bir kere şampiyonluk yaşadı.Spartak Moskova ise 12 şampiyonluğa sahipti.Rusya'nın ikinci büyük şehri olan St.Petersburg'un futbolda bu kadar geri kalması yadırganır oldu.

Sovyet dağılıp Moskova eski otoritesini yitirdikten sonra, diğer Rus şehirleri gibi St.Petersburg da toparlanma dönemine girdi.Şehrin Leningrad ismi St.Petersburg olarak eski ismine döndürüldüğü gibi takımında adı Zenit Leningrad'dan, FK Zenit olarak değiştirildi.Kulüp kalkınma sürecine girdi.1989'da düştükleri 2. Ligden 1.Lig'e 1992 senesinde geri alındılar. (Sovyetler dağıldı ve ligdeki takım sayısı azalınca Zenit lige geri alındı).İlk sene 16. olarak bir kez daha 2. Lige düştüler. 1995'de kulüp yeniden 1.Lige yükseldi.O yıllarda Spartak Rusya Birinci Ligini domine ediyordu.Zenit her sene daha da toparlanmaya başladı.1990ların sonlarında ligi zorlar hale geldi.2001 yılında ligi üçüncü bitirmeyi başardı.2003 yılında ise ligi ikinci bitirdi.2007 yılında şampiyon olmayı başardı.Böylece Alania'nın 1995 senesindeki şampiyonluğundan sonraki ilk Moskova dışı şampiyon oldu.2010 senesinde bir kere daha şampiyon olmayı başarınca Zenit ile Moskova takımları arasındaki rekabet kızıştı.

Sovyetler döneminde Zenit'in pek başarılı olamamasından dolayı hafif olan rekabet günümüzde eski ve yeni başkent rekabeti olarak çok daha çekişmeli olarak sürmektedir. Zenit'in hemen her Moskova takımıyla maçı çekişmeli ve zaman zaman olaylı olsa da özellikle Spartak ile arasında çok daha çekişmeli maçlar olmaktadır.

Sırbistan

Crvena Zvezda - Partizan Belgrad

Sırbistan'ın başkenti Belgrad'ın iki kulübünün arasındaki karşılaşmalardır. Sırplar aralarındaki ölesiye rekabetten dolayı Ölümsüz Derbi olarak adlandırır. Avrupa'nın en ateşli ve gerilim dozu yüksek derbilerinden bir tanesi olarak kabul görür.Crvena Zvezda (Türkçe 'Kızılyıldız' adının Sırpça yazılışıdır. Uluslararası karşılaşmalarda da bu isim ile adlandırılır. Türkiye'de genelde Kızılyıldız olarak bilinir) ile Partizan takımları arasında oynanan bu karşılaşmaların öyküsü siyasete uzanır ve bu da ortaya ilginç bir öykü olarak çıkar.

II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası işgali altında kalan Sırbistan'da faşist güçlere karşı örgütlenen gençler tarafından 4 Mart 1945'de Kızılyıldız kurulur. Kızılyıldız halk takımı olarak taraftar toplar. 4 Ekim 1945'de ise Mihver Devletleri'ne karşı savaşan Yugoslav Halk Ordusu'nun mensupları tarafından Partizan Belgrad kurulur. Kızılyıldız halkın, Partizan ise adından da anlaşılabileceği gibi ordunun takımı olarak ön plana çıkar. Savaş sonrası güçlenen Sosyalist rejim Yugoslavya'yı da etkisi altına alır. Bu rejim sırasında iki kulüpte milliyetçi Sırp kimliklerini ön plana çıkarmışlardır. Sırp-Hırvat çekişmesi ile Hajduk Split ve Dinamo Zagreb ile birlikte Yugoslavya'nın dört büyük kulübü olarak anılmışlardır.

1992'de Yugoslavya'dan Hırvatistan kopunca aralarındaki rekabet daha da kızıştı.Sırplar ve Boşnaklar arasındaki savaş sırasında iki kulüp de milliyetçilikten, ırkçılığa kayma eğilimi gösterdi.Partizan taraftarları Radovan Karadzic posteri açacak kadar ileri gitti.Günümüzde de bu durum 1990lı yıllardaki kadar olmasa da kendini göstermektedir.

Aralarında oynanan maçlarda Kızılyıldız 99 kere, Partizan ise 71 kere kazanmış, 43 maç ise berabere bitmiştir. Yugoslavya 1992'de dağılma sürecine girene kadar Kızılyıldız Yugoslav futbolunda ön plana çıkan ekip oldu.Yugoslavya Ligini Partizan 11, Kızılyıldız 19 kere kazanmıştır. 1992'den sonraki Yugoslavya Federal Cumhuriyeti zamanında ise Partizan 8, Kızılyıldız 5 kere şampiyon oldu.Karadağ, Sırbistan'dan ayrıldıktan sonra ise Sırbistan Süper Ligi'ni Partizan 4, Kızılyıldız ise 1 kere kazanmştır. Son yıllarda Partizan rakibinin bir adım daha önünde gibi görünse de toplam da Kızılyıldız'ın daha başarılı olduğu görünmektedir. Avrupa'da Kızılyıldız'ın birer tane Şampiyon Kulüpler Kupası ve Kıtalararası Kupası vardır. Partizan ise Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 1966 senesinde bir kere final oynamayı başarmıştır.

Sırbistan'da %50lik kesimin Kızılyıldız, %32lik kesimin ise Partizan'ı desteklediği bir araştırmada belirtilmiştir. Ayrıca eski Yugoslav ülkeleri olan Karadağ ve Bosna-Hersek'te de pek çok Kızılyıldız ve Partizan taraftarı olduğu bilinmektedir. Günümüzdeki maçlarında pek çok şiddet olayı yaşanmaktadır. Ne var ki söz konusu Sırp milliyetçiliği ise iki kulüp taraftarı da özellikle Hırvat,Boşnak,Karadağlı ve Kosovalılara karşı ırkçı tutumlar sergilemekte ve dünyanın tepkisini çekmektedirler.

Slovakya

Slovan Bratislava - Spartak Trnava

Slovakya'nın en büyük derbisidir. Geçmişte Avrupa'da UEFA Kupa Galipleri Kupasını müzesine götüren Slovan Bratislava ile Şampiyon Kulüpler Kupasında yarı final oynatan Spartak Trnava mazilerini arasalarda aralarındaki maçlar hala büyük çekişmeye sahne olmaktadır.Çekoslovak Liginde 8 şampiyonluğu,Slovak Liginde ise 6 şampiyonluğu bulunan Slovan Bratislava Slovakya'nın en başarılı takımıdır. Spartak Trnava ise onu izler.

Günümüzde iki takım da Avrupa'da adından fazla söz edememektedirler. Slovan,2008-2009 ve 2010-2011'de Slovakya Ligini kazanarak yeniden toparlanma dönemine girdi.Spartak Trnava'nın ise henüz Slovakya lig şampiyonluğu yoktur. Slovan 59 kere,Trnava ise 41 kere derbide gülen taraf olmuştur.

Türkiye

Akdeniz

Adanaspor - Adana Demirspor

Adanasporlular, Demirspor'u kurum takımı olması nedeniyle Ankara takımı olmakla suçlarlar. Onlara göre gerçek Adana halkının takımı Adanaspordur. Adana turuncudur. Demirsporlular ise buna karşılık gerçek halkın takımının Demirspor olduğunu ve Adanasporun zenginlerin takımı olduğunu iddia ederler ve demirsporların klasik rengi mavi ve laciverti tercih ederler.

1938 yılında Devlet Demiryolları işçileri tarafından temelleri atılan ve 1940'ta kurulan Demirspor, uzun süre Adana futbolunu sırtlayan takım oluyordu.1960-61 sezonunda Üç Büyük il dışında 1.Lig'de oynayan ilk takım olan Demirspor, ertesi sene küme düşer.

1954 yılında kurulan Adanaspor ise Adana Demirspor'un şehrin rantını üstüne aldığını ve şike yaptığını vurgulayan Adanalılar tarafından kurulur ve ilk senede kendilerine rakip olur. Demirspor her ne kadar işçi takımı olarak kurulmuşsa da 1970lere kadar Adana halkının çoğunluğu Demirspor'u destekler. Demirspor Adana halkının takımı olur.

1971 senesinde ise 1.Lig'e çıkmayı başaran Adanaspor ipleri eline alır.İki sene sonra ise Demirspor yanına gelince rekabet kızışır. Adana'nın üst kesimi daha çok Adanaspor'u tercih eder, işçi sınıfı ve alt kesim ise Demirspor'u destekler. 1976-77 senesinde ilk defa Avrupa'da mücadele eden Adanaspor bundan ayrıca iki kere daha Avrupa'da oynayarak büyük bir taraftar kitlesi oluşturur ve ilk defa taraftar açısından Demirspor'a bu kadar büyük rakip olur. 1984'e kadar aralıksız 1.Lig'de oynayan iki takım aynı sene küme düşerler. Bu süreç içerisinde Avrupa'da oynamasının etkisiyle Adanaspor daha çok öne çıksa da Demirspor da ligi bir kere altıncı bitirir ve istikrarlı dereceler elde eder.

1987'de yeniden 1.Lige çıkan ve 3 sene üstüste oynayan Demirspor'a karşılık,Adanaspor da 1988 ve 1991 yılları arasında üç kere en üst ligde rakip olur. 90larda Demirspor üç sene daha 1.Ligde oynayarak Adanaspor'u geride bırakır. Adanaspor 1990ların başında şirketleşmeye başlar. 21.yüzyılın başında Uzan tarafından satın alınınca maddi olarak da üstünlüğü ele geçirir. 1998-2001 ve 2002-2004 yılları arasında 1.Lig'de oynar ve Demirspor bu yıllarda 2. Lig'de oynamak zorunda kalır. Uzan Grubu iflas edince Adanaspor da iflas eder. 2005-2006'da ve 2006-2007'de 3. Lig'e kadar düşen Adanaspor,Ceyhanspor'u satın alarak yeniden yükselişe geçer. 2007-2008'de Adana Demirspor ile aynı gruba düşen ve nefes nefese şampiyonluk için yarışan Adanaspor buradan da 1. Lig'e yeniden dönmeyi başarır. Ayrıca aynı sene Yükselme Grubu maçlarında tribünler yarı yarıya bölünerek özlenen bir tablo gerçeleşmiştir. Adana Demirspor ise o yıl play-off finalinde elenerek Adanaspor'un gerisinde kalır.

Son yıllarda Demirspor birçok kez 1. Lig'in kapısından dönerek rakibine lig olarak da ortak olmayı başaramamıştır. Adanaspor ise birkaç yıldır Süper Lig için çabalamaktadır ve 2009-2010 senesinde çok yaklaşmışsa da Bucaspor'a averaj ile geçilmiştir.

Aralarında oynanan 53 resmi maçta Adanaspor'un 20, Adana Demirspor'un ise 13 galibiyeti bulunmaktadır. 20 maç berabere sonuçlanmıştır.[1]

Adanaspor - Mersin İdman Yurdu

Mersin,Osmanlı'nın son yıllarında başlamak üzere, deniz ticaretinin gelişmesiyle beraber Adana'ya her zaman rakip olmuştur. Aralarındaki bu rekabetin futbola sıçraması da kaçınılmaz olduğundan, Çukurova Derbisi diye adlandırılan bu maçlar; Akdeniz'in liman şehirlerinin bir nevi aralarındaki rekabetidir.

Mersin İdman Yurdu ilk yıllarda bu bölgede futbol oynamak isteyen takımların dileğini yerine getirebilecek tek ciddi takımdı.1940'da Demirspor kendisine rakip olsa da çok ön plana çıkamadı.1967'de Başbakanlık Kupası'nı alarak Çukurova'nın en hakim takımı haline gelmişti.Bu yıllarda Adanaspor ise gelişme sürecini tamamlamak üzereydi.1967'den 1974'e kadar yedi sene aralıksız 1.lig'de oynayan İdman Yurdu,1971'de Adanaspor ve 1973'de Demirspor'un da gelmesiyle kendine ciddi rakipler buldu.1975'de yeniden üst lige çıkan ve üstüste 11 sene burada oynayan Mersin İdman Yurdu ayrıca 1982-83 senesinde Türkiye Kupası'nda final oynadı ve ertesi sene Kupa Galipleri Kupası'nda mücadele etmeyi başardı.Bu yıllarda üç kere Avrupa'da oynayan Adanaspor,Mersin İdman Yurdu'nun en büyük rakibi oldu.1981'de son kez küme düşen Mersin temsilcisi, yeniden 1.Lig'e çıkmak için 2011'e kadar beklemek zorunda kaldı.Adanaspor ise bu zaman diliminde rakibine karşılık daha ön planda olan taraftı.

2009-2010 sezonunda Adanaspor Süper Lig'e çok yaklaştı.Rakibini deplasmanda 2-1 mağlup ederek düşme hattına yaklaştırdı.Mersin taraftarı ise buna karşılık ilişkilerinin yakın seviyede olduğu Bucaspor lehine her maçta tezahürat yaparak Adanaspor'a karşı psikolojik baskı da kurmasıyla dikkat çekerek derbiye renk kattı. Adanaspor'un üst lige çıkamamasında payı olan Mersin taraftarı ile Mersin İdman Yurdu ise 2011-2012'de yeniden en üst ligde oynama hakkı elde ederek bir adım da olsa rakibinin yeniden önüne geçmeyi başardı. Ancak bu ligde geçirilen iki sezonun ardından Mersin İdman Yurdu 2012 - 2013 sezonunda tekrar küme düştü .

Aralarındaki maçlar özellikle son yıllarda Türkiye'de Göztepe-Karşıyaka maçlarından sonra en şiddetli karşılaşmalar olarak da dikkat çekti.

Adana Demirspor - Mersin İdman Yurdu

Çukurova Derbisi diye nitelendirilen Adana ile Mersin şehirlerinin takımlarının karşılıklı rekabetlerinin en büyüğü olarak kabul edilir. Bunda iki takımın büyük taraftar kitlesine sahip olmuş olması önemli etkendir. Ayrıca Türk futbolunun kilometre taşı olan bu iki takım Çukurova futbolunu da ön planda tutmuştur.

1925'de kurulan Mersin İdman Yurdu ilk yıllarda bölgenin tek hakim takımıydı.1940'da demiryolu işçileri Adana Demirspor'u kurmaya karar verince ve birkaç sene sonra 1.Lig'de oynayan ilk Çukurova takımı olunca aralarıdaki rekabet kızıştı.1968'de 1.Lig'e çıkan Mersin ekibi burada uzun yıllar oynadı.1.Lig'de uzun seneler birbirine rakip olan bu iki takım arasında Çukurova'nın en büyük takımı olma yarışı, rekabeti iyice kızıştırdı.1980,1990 ve 2000lerde Adana şehri, futbolda Mersin'in önüne geçti.Uzun yıllar bu böyle devam etse de aralarındaki maçlarda her zaman seyirci sayısı yüksek oldu.

Son yıllarda ise Mersin İdman Yurdu daha ön planda olan takım oldu.2010-2011 sezonunda şampiyon olan Mersin İdman Yurdu, Adana Demirspor'un bir adım önüne geçmiş gibi görünse de; Çukurova'nın bu düşman kardeşleri arasındaki rekabet bölgede eski sıcaklığıyla sürmektedir.

Mersin İdman Yurdu - Tarsus İdman Yurdu

Tarsus, antik çağlardan beri Mersin ile ilişkisi olan bir yerleşim yeri olmuştur. Kent limanından gelen mallar buradan Anadolu ve Orta Doğu'ya ithal edilirdi.Bu günümüzde dahi hemen hemen böyledir. Bu iki kentin futbolda ise yardımlaşmasından ziyade rekabeti ön plana çıkmıştır. Bu rekabet Mersin İdman Yurdu'nun da kurulmasından öncedir.

1923'de kurulan Tarsus İdman Yurdu o sene,Mersinli gençlerden futbol maçı yapmak için teklif alır.Halep'den getirdikler bir topları vardır. Ancak formaları yoktur. Tarsuslu bir hanıma forma diktirmek isterler. Ne var ki sadece sarı ve lacivert renk vardır. Bu renklerde sahaya çıkar ve Mersinli gençlerle karşılaşırlar. Bu renkler zamanla sevilir ve benimsenir.İki sene sonra Mersin İdman Yurdu kurulacaktır.

Mersin İdman Yurdu uzun süre Mersin'in adını duyuran tek takım oldu.Şehir takımı olması ve bundan dolayı büyük destek görmesi ile 1.Lig'de günümüzde de oynamış ve oynayan tek Mersin takımıdır. Tarsus ise 1984'de şampiyonluğu son anda Kayserispor'a kaptırınca 1.Lig'e çıkmayı kılpayı kaçırdı.Son yıllarda şampiyonlukları zorlayan bir takım olmasına rağmen amacına ulaşamadı.Mersin ise 2010-2011'de Süper Lig'e çıkarak 3. Lig'e düşen rakibiyle aradaki farkı iyice açtı.Durum günümüzde böyle olsa da rekabeti çok eskiye dayanan Mersin'in iki temsilcisi arasındaki her karşılaşma büyük yankı uyandırmaya devam etmektedir.

Doğu Anadolu

Elazığspor - Malatyaspor

Doğu ve Güneydoğu'daki en büyük rekabet olarak bilinir.Rekabet Elâzığ ve Malatya şehirlerinin arasındaki çekişmeye dayanır. Elazığlılar, Malatyanın kayırılması ve buna karşılık Elazığ'a hiç yatırım yapılmamış olmasını neden gösterirler. Günümüzde bile hemen her alanda çekişme içinde olan bu iki şehir, takımlarının da arasında futbol rekabeti çıkmasına neden olmuşlardır. Birçok karşılaşmada rakip takım tarafına geçtikleri ve ezeli rakipleri aleyhine tezahürat yaptıkları bilinir.

İlk defa 1969'da 3. Lig'de karşı karşıya geldiler.İlk mücadeleleri 0-0 sonuçlandı.Malatyadaki maçta ise Malatyaspor 4-1 kazandı.Bu skor Elazığlıları huzursuz etmiştir. Elazığspor'a ciddi yatırımlar yapılmaya başlanır ve takım 1975'te 2. Lig'e yükselir.Malatyaspor ise dört sene sonrasında 1977'de 3. Lig'e düşer. Elazığspor'un üstünlüğü fazla sürmez.Malatyaspor 1980'de yeniden 2. Lig'e yükselir. Dört sene sonra ise tarihinde ilk defa 1.Lig'e yükselince şehirde büyük bir sahiplenme duygusu oluşur. 1990'a kadar en üst ligde oynamayı başaran Malatyaspor ile 20.yüzyılda hiç en üst lig göremeyen Elazığspor 1990larda 1.Ligi pek çok defa zorlasalarda çıkmayı başaramazlar.

2001'de Malatyaspor, Diyarbakırspor ile birlikte aynı sene Süper Lig'e çıkınca; altlarında kalan Elazığspor'a artık en üst lige çıkmak farz olmuştur.Şehir halkı takım üstünde büyük bir baskı oluşturur. Ertesi sene Elazığspor bu baskının da etkisiyle tarihinde ilk defa Süper Lig'e çıkmayı başarır. 2002-2004 yılları Doğu Futbolunun altın yılları olarak bilinir.Üç Doğu temsilcisi en üst ligdedirler.Malatyaspor ligi beşinci bitirerek UEFA Kupası'na katılmayı başarır. Elazığ bir kez daha rakibinin gerisinde kalır. Ertesi sene Malatyaspor UEFA Kupası'nda Basel'e ilk turda elense de Avrupa'da oynayan ilk Doğu takımı olarak Türkiye'de sempatik bir yer edinir. Elazığspor ise ertesi sene yeniden 2. Lig'in yolunu tutar.Malatyaspor ise 2006'da son defa Süper Lig'de mücadele eder.

2006-2007'de Elazığspor Play-Off'u son anda kaçırır,Malatyaspor ise Play-Offta elenir ve böylece iki takım son kez yaklaştıkları Süper Lig'e çıkamazlar. Bu tarihten sonra iki kulüpte de ekonomik kriz yaşanır. Elazığspor ertesi sene 2. Lig' düşer.Malatya taraftarları bu duruma karşılık lokma döktürerek Elazığlılarla bir nevi alay ederler. Fakat aynı şey Malatyaspor'un başına ertesi sene gelir ve bu sefer de Elazığlılar lokma döktürürler. 2009-2010 senesinde iki kulüpte çok zor bir sezon geçirir.İflasın eşiğindeki iki kulüpten Malatyaspor küme düşer. Elazığspor ise son haftalarda aldığı kritik sonuçlar sayesinde zorlukla ligde kalır. Ertesi sene Elazığspor yeniden toparlandı ve ilk senesinde Bank Asya 1.Lig'e geri dönmeyi başardı.Bir sonraki sene ise Süper Lig'e çıkmayı başaran Elazığspor günümüzde halen Süper Lig'deki yerini korumaktayken toparlanamayarak iflas eden Malatyaspor ise 3. Lig'de Amatör Lig'e düştü.

Malatyalılar günümüzde Malatyaspor'un zamanında pilot takımı olarak bilinen Yeni Malatyaspor'a umut bağlamış durumdadırlar.Malatya Belediyespor'u isim değişikleriyle Yeni Malatyaspor'a dönüştürdüler ve yatırımlarını bu kulüp üzerine şekillendirmeye başladılar. Bir zamanların efsane takımları Malatyaspor'un ise profesyonel liglere dönüp yeniden Elazığspor'a rakip olup olamayacağı ise merak konusudur. Ayrıca Yeni Malatyaspor aynı sene Bank Asya 1.Lig'e çıkmayı Play-Offlarda kaçırmıştır.

Elazığspor ile Malatyaspor arasında oynanan 48 maçın 21 tanesini Elazığspor, 15 tanesini ise Malatyaspor kazanmış; 12 karşılaşma berabere sonuçlanmıştır.

Ege

Altay - Bucaspor

İzmir'in iki kulübü arasındaki maçlardır.Altay uzun süre 1.Lig'de,Bucaspor da uzun süre 2. Liglerde oynadığından aralarında sadece 6 resmi karşılaşma oynanmıştır. Altay 3,Bucaspor 1 kere kazanırken 2 maç da berabere sonuçlanmıştır. En unutulmaz ve en kalabalık maç 11 Nisan 2010'da oynanan son maçtır. Bucaspor ile Altay 1-1 berabere kalmış ve Bucaspor Süper Lig'e averajla çıkmıştır. Altay ise Play-Offlara kalmış sonrasında üst lige çıkmayı başaramamıştır.

Aralarında sadece 6 resmi karşılaşma oynanmasına rağmen Bucaspor ile Altay arasında rekabet kent genelinde sürmektedir.

Altay - Göztepe

Ana Madde: Altay-Göztepe derbisi

1923-24 ve 1924-25 sezonlarında İzmir lig şampiyonu olan Altay, o yıllarda İzmir'in en kuvvetli temsilcisiydi.Fakat başarı aynı zamanda çekişmeleri ve anlaşmazlıkları da getirecekti.1923'te Ankara seyahatı sırasında bir grup ayrılarak Altınordu'yu kurdu.Fakat sorunlar bitmemişti.1925'te bu kez Aydın'a giden kafilede, tren yolculuğu sırasında tartışma çıktı.Alsancaklılar ile arası açık olan Güzelyalılılar tartışma sonrası bağları tamamen kopardı.Böylece Güzelyalı kulübü Göztepe kurulmuş oldu.1941 senesine kadar Göztepe etkili olamadı.Altay ise 7 şampiyonluk kazandı.Göztepe tek şampiyonluğunu Doğanspor adı altında alabildi.Fakat Göztepe 1941-1944 arasında üstüste 3 kere İzmir şampiyonu olunca rakibine üstünlük kurmaya başladı.Ulusal Futbol Ligi kurulana kadar ise Altay 6 şampiyonluk daha kazandı.Göztepe ise 2 şampiyonluk alarak Altay'ın biraz daha gölgesinde kaldı.

Göztepe,Avrupa kupalarında başarılı olunca Altınordu,İzmirspor ve Karşıyakayı gölgede bıraktı.1960lı yıllarda en büyük rakibi Altaydı.Altay da istikrarlı dereceler elde ediyor ve Türkiye'yi Avrupa kupalarında temsil ediyordu.İki takım da bu dönemde ikişer Türkiye Kupası şampiyonluğu elde etti.Bunlardan 1967 Türkiye Kupası Finali'nde iki takım karşı karşıya geldi ve maç 2-2 sona erdi.O zamanın kuralları gereği para atışı yapıldı ve Altay kupayı müzesine götürdü.Göztepe'yi bu yıllarda bir adım öne çıkaran ise sürekli ilk turlarda kupaya veda eden Altay'ın aksine, Fuar Şehirleri Kupası'nda yarı final ve Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek final oynamasıydı.

1980li ve 1990lı yıllarda Altay, 1.Lig'de birkaç sene haricinde sürekli yer aldı.Göztepe ise 1982'de düştü ve ancak 1999'da çıkabildi.Bu senelerde Altay ciddi taraftar potansiyeli topladı.Karşıyaka ve Göztepeyle beraber en çok taraftara sahip üç takımdan biri oldu.Göztepe ise 1999'da 1.Lig'e çıkarak itibarını yeniden kazandı.Fakat 2000li yıllardaki kriz ve Amatör Lig'e kadar düşmesi Göztepe'ye büyük bir darbe vurdu.Altay ise bu senelerde büyük şanssızlıklar yaşayarak birkaç kez Süper Lig'in kapısından dönmek zorunda kaldı.

Altay ile Göztepe arasında 54 lig maçında Altay 23, Göztepe ise 11 galibiyete sahiptir. 20 maç ise beraberlikle sona ermiştir. Göztepe, Altay’a karşı son galibiyetini 1979-80 sezonunda 3-1 ile elde etmiştir.

Göztepe'nin İzmir'i sahiplenmesine karşın, Altay İzmir'in merkezinin ve daha üst tabakaların takımı olarak bilinmiştir. Son senelerde bu durum göçlerle değişmeye uğrasa da Altay'ın taraftarı hala yoğunluk olarak Alsancak ve çevresindendir. Göztepe ise Güzelyalı ve çevresi ağırlıklı olsa da genel anlamda İzmir çapında taraftara sahiptir.

Altay - Karşıyaka

Karşıyaka, 1912 senesinde İzmir'in ilk Türk futbol kulübü olarak kuruldu.Bölgedeki tek Türk takımı olan ve İzmir'de azınlık takımlarının olduğunu söylerek Türk ve İslam'ın tek temsilcisi olduğunu belirten Karşıyakalılar, bundan dolayı da renklerini kırmızı ve yeşil olarak belirledi.Ne var ki bu konuda çok fazla beklemeleri gerekmeyecekti.İki sene sonra İzmir'de Altay kulübü kurulacak ve uzun süre şehirdeki tek rakipleri olacaktır.

Cumhuriyet kurulduktan sonra İzmir Ligi'nin ilk iki sene şampiyonu Altay oldu.Ertesi sene Karşıyaka kazanınca aralarındaki rekabet iyice kızıştı.Sonraki 11 senede ise Altay 5 kere şampiyon olurken,Karşıyaka hiç şampiyonluk kazanamadı.Bu yıllarda İzmir futbolunda Altay'ın büyük bir üstünlüğü bulunuyordu.Ayrıca bünyesinde Göztepe ve Altınordu isimli iki kulüp daha çıkmasına rağmen en başarılı takım konumundaydılar.Millî ligler başlayana kadar da Altay 9 şampiyonluk daha elde etti.Karşıyaka ise 3 şampiyonluk elde edebildi.Altay 16 şampiyonlukla liglere de açık ara farkla İzmir'in en başarılı takımı unvanıyla başladı.İlk sene Karşıyaka 2. Ligden 1.lige çıktı ve ilk defa 1960 senesinde karşılaştılar. Karşıyaka bu maçı 2-0 kazandı.

Altay liglerde İzmir'in takımlarına karşı büyük bir üstünlük kurmuştur. 41 sene Süper Lig'de oynayarak bu ligde en fazla oynayan 5.takımdır. En son küme düşmeden önce ise Üç Büyüklerden sonra Süper Lig'de en fazla oynayan takımdı.Karşıyaka ise toplamda 16 sene en üst ligde oynamıştır. Altay'ın ayrıca 2 Türkiye Kupası şampiyonluğu bulunmaktadır. Ayrıca bu kupada 5 kere final oynamış ve 2 kere de ligi üçüncü sırada tamamlamıştır.

1960 ve 1970li senelerde Göztepe ve Altay'ın gerisinde kalan Karşıyaka, 1980li yıllarda İzmir futbolunu Altay'la beraber Birinci Lig'de en fazla temsil eden takım oldu.1990lı yıllarda ise 3 sezon 1.Lig'de oynayan Karşıyaka 2000li yıllarda 1.Lig'de oynayamadı.Altay ise 2 sene mücadele edebildi.

Karşıyaka her ne kadar sportif başarı olarak Altay'ın çok gerisinde kalsa da, taraftarı ve Karşıyakalılık kimliği kulübü ön planda tutan etken olmuştur. Altay'ın 2. Lig'e düşmesi sonrası 2011-2012 sezonunda Karşıyaka tarihinde ilk defa Altay'dan üst düzey bir ligde mücadele edecektir.

Aralarında oynanan 55 maçta Altay 24 kere, Karşıyaka 12 kere gülmüştür. 19 maç ise berabere bitmiştir.

Akhisarspor - Turgutluspor

Manisa ilinin en büyük iki ilçesinin iki takımı arasındaki mücadelelerdir. 1985'te ilk defa 3. Ligde karşı karşıya geldiler ve ilk maç 1-1 sonuçlandı.İki takımın da önemli bir sportif başarısı olmasa da Turgutlu ve Akhisar ilçelerinin geçmişten beri olan komşuluk rekabetleri bu takımlar arasında da iddialı maçlar oynanmasına vesile olmuştur.İki takımda çok büyük bir taraftar potansiyeline sahip olmasa da aralarında oynadıkları her maç dolu tribünlere karşı oynanır.

Turgutluspor ilk defa 1992-1993 senesinde 2. Lige çıkmıştır.Akhisarspor ise 2007-2008 sezonunda 2. Lig'e çıkmıştır. 2009-2010 senesinde ise Bank Asya 1.Lig'e çıkarak ilk defa Turgutluspor'un önüne geçmiştir.

Aralarında oynanan 30 resmi maçta Turgutluspor 15-6 galibiyet üstünlüğüne sahiptir. 9 maç ise berabere bitmiştir. Akhisar Belediye Spor 2012-2013 sezonun Süper Lig'de Mücadele edecektir.

Aydınspor - Nazilli Belediyespor

Aydın takımlarının mücadelelerine sahne olur.Aydınspor 1984 senesinde aralarındaki ilk maçı 6-1 kazanmıştır.Nazilli ilçesinin Aydın merkeziyle rekabeti sonucu doğmuştur. Aydınspor 1990-1993 seneleri arasında 1.Lig'de mücadele etmiştir.Nazilli Belediyespor ise en yüksek 2. Lig'de mücadele edebilmiştir. Aydınspor genelde rakibine göre daha çok başarılara imza atmıştır.

Nazillispor, son yıllarda ise Aydınspor'un yaşadığı maddi kriz nedeniyle Amatör Lig'e kadar düşmesi sonucu rakibine üstünlük kurmuştur. 2011-2012 senesinde 3. Lig'e geri dönen Aydınspor ile yeniden karşılaşacaklardır. Aralarındaki maçlarda ise Nazilli Belediyespor 13 kere kazanmıştır. Aydınspor'un 9 galibiyeti vardır. 3 maç ise berabere bitmiştir.

Bucaspor - Göztepe

Buca,Cumhuriyet dönemine kadar Rum,Yahudi ve Türklerin beraber yaşadığı ve levantenlerin köşklerinin bulunduğu İzmir il merkezine uzak bir kasaba konumundaydı.İzmir'e olan bu uzaklığı da bölgede futbolun gelişmesini geciktirdi.Her ne kadar Bucaspor 1928 senesinde kurulmuş olsa da uzun seneler İzmir Mahalli Liglerinde oynadı.

Göztepe ise İzmir'in merkezindeki diğer kulüpler gibi profesyonel liglere erken dahil oldu ve 1960lı senelerde Avrupa'da önemli başarılara imza attı.Göztepe ve İzmir merkezinin Bucalılara köylü gözüyle bakması rekabetin fitilini ateşleyen kıvılcım olmuştur. Buca her ne kadar artık merkez bir ilçeyse de, eskiden otobüs ve trenin İzmir merkezine seyrek gitmesi ve Bucanın insanlarının çiftçilikle geçinmesi İzmir'in ise modern olarak ön plana çıkmasından dolayı günümüzde bile aralarındaki rekabetlerinde bu durum söz konusu edilebilmektedir. 2010 senesinde Bucaspor, Süper Lig'e çıktığında Bucalılar Köylünün Zaferi sloganlarını tercih etmişler ve İzmir'in köy olarak görünen ilçesinin İzmir'in tek Süper Lig takımı olmasını vurgulamışlardır.

1980li yıllarda Buca, İzmir'in merkezi bir ilçesi haline geldi.1984 senesinde 3. Lig'e dahil oldu.Göztepe ise bu senelerde 1982'de düştüğü 2. Lig'de mücadele ediyordu.Bucaspor 1989-1990 senesinde şampiyon olarak 2. Lig'e çıkmayı başarınca iki takım ilk defa 1990-1991 2. Lig B Grubunda karşılaştılar. Bucaspor lige 4te 4 yaparak girmiş ve Fırtına lakabını almıştı.Lider Bucaspor'un ardından ikinci Göztepe ise 9 puandaydı.Bucaspor, Alsancak Stadı'nda Göztepe'yi 2-1 yendi ve 5te 5 yaparak 1.Lig'e çıkma yolunda lige müthiş bir başlangıç yapmış oldu.Aralarında birçok kritik maçın olduğu rekabet böylece başlamış oluyordu.

Yedi sene boyunca aynı ligde oynadılar. Zaman zaman 1.Lig'i zorlasalar da üst lige çıkamadılar. Göztepe ve Bucaspor birer kez 3-0 kazanırken ,Bucaspor'un 4-3 kazandığı karşılaşma ise aralarındaki en gollü karşılaşma oldu.1997-98 ve 1998-99 sezonlarında ise Karşıyaka ile de aynı ligde yer aldıklarından maçların güvenliği nedeniyle Göztepe, İstanbul takımlarının ağırlıkta olduğu A Grubu'nda oynadı.1998-1999 senesinde 1.Lig'e çıkan Göztepe, ertesi sene yeniden düştü.

2000-2001 senesinde yeniden karşılaştılar.İki takımın da birer kez galip geldiği bu sezonda Göztepe yeniden 1.Lig'e çıktı.Bucaspor'un sondan bir önceki haftada 2-1 kazandığı karşılaşmada Göztepe taraftarları, Bucaspor lehine tezahürat yaptılar. Bucaspor'un üç puan alarak ligde kalma yolunda avantaj yakaladığı bu haftada rakip takımlar Göztepe'nin Bucaspor'a bilerek yenildiğini iddia etti.

2000li yılların başlarında Bucaspor, sarı ve laciverte kırmızı rengini ekledi.Bu durum kulüp ve taraftar bazından büyük huzursuzluk yatarınca yönetim kurulu kırmızı rengi iptal etti.

2004-2005 senesinde ise aralarındaki en gerilim dolu maç oynandı.Ligin bitimine 5 hafta kala Göztepe'nin Aydınspor'un 6 puan gerisinde olduğu ve mutlak kazanması gereken maçta Göztepe bir de penaltı kaçırdığı ilk devreyi 1-0 üstün tamamladı.2001 yılına atıfta bulunarak Bucaspor taraftarları Göztepe lehine tezahürat yaptı.Ne var ki ikinci yarıda Bucaspor skoru 2-1'e çevirip Göztepe'nin 3. Lig'e düşmesi büyük oranda kesinleşince maç sonlarına doğru ve sonrasında olaylar çıktı.Bu maçtan sonra da hep zıt saflarda yer aldılar. Ayrıca aynı sene Göztepe, Bucaspor'u 3-0 ile Türkiye Kupası dışına itti.İlk lig maçını ise Bucaspor deplasmanda 2-1 kazandı.

İki takım son olarak 2009'da Türkiye Kupasında karşılaştı ve Bucaspor rakibini 1-0 yenerek eledi.

Son yıllarda Bucaspor üstüste iki senede iki şampiyonluk yaşayarak Süper Lig'e kadar çıkarken,Göztepe Amatör Lig'e kadar düşünce Bucaspor rakibine karşı büyük bir başarı üstünlüğü kursa da,Göztepe dört sene içinde üç lig atlayarak yeniden Bank Asya 1.Lig'e çıktı.Bucaspor ise Süper Lig'den Bank Asya 1.Lig'e düştü.

Aralarında şu ana 26 maç oynandı.İzmir'in sarı-lacivertlileri 11 kere kazanırken,Göztepe 10 kere galip geldi.5 maç ise berabere sonuçlandı.

Bucaspor, taraftarı çoğunluk olarak Buca'dan olmasına rağmen İzmir'in en büyük ikinci ilçesinin takımı olmasının avantajıyla önemli bir taraftar kitlesini barındırmaktadır.Önceki senelerde Buca'da çok taraftarı olmasıyla bilinen Göztepe ise son yıllarda buradaki etkinliğini Bucaspor'a kaptırmıştır.İzmir'in sahibi olduğunu iddia eden Göztepe ile Karşıyaka ile birlikte İzmir'in bir diğer aykırı takımı olan Bucaspor'un rekabeti 2011-2012 senesinde 6 sene sonra maç oynanarak devam edecektir.

Bucaspor - Karşıyaka

Karşıyaka ve Bucaspor'un ortak özelliği Cumhuriyet'in ilk yıllarında İzmir merkezine uzak olmalarıdır. Bu durum da İzmir'in merkezi takımları olan Göztepe,Altay,İzmirspor ve Altınordu ile soyutlaşmalarına yol açmıştır. Günümüzde bile hala kendilerine diğer İzmir takımlarına olduğu kadar destek verilmediğini zaman zaman vurgulamaktadırlar. Türk soylularının köşklerinin bulunduğu Karşıyaka ile levantenlerin köşklerinin bulunduğu Buca zamanla İzmir'in merkezi ilçesi durumuna gelmişseler de günümüzde hala Bucalı ve Karşıyakalı olmalarını kendilerini İzmirli olmaktan ön sıraya koymaktadırlar.

Bucaspor ile Karşıyaka arasındaki ilk maç ise 1992'de 2. Lig'de oynandı ve Karşıyaka 2-0 kazandı.Aralarında oynanan 31 karşılaşmada Karşıyaka 15 kere Bucaspor ise 8 kere galip gelmiştir. 8 maç ise berabere bitmiştir. Aralarındaki en gollü maç 2002'de 4-4 biten maç oldu.Ayrıca 1997'de Bucaspor'un 4-3 kazandığı maçta 4 gol atan Bucaspor'un unutulmaz oyuncusu Tevfik Cihan Bulut İzmir derbilerinde bir maçta en çok gol atan oyuncu unvanına sahiptir.

Bucaspor, 4 Nisan 2010'da oynanan unutulmaz maçta ise rakibini 3-2 yendi ve bu maçta Süper Lig için büyük avantaj yakalarken rakibini de Play-Off'a itti.

Karşıyaka ve Buca halkı büyük oranda kendi ilçesinin takımını tutmaktadır ve günümüzde hala İzmir'i kendi ilçesinden sonraya koymaktadır. Aralarında ise her şeye rağmen İzmir rekabeti devam etmektedir.

Bucaspor - Turgutluspor

Bucaspor ve Turgutluspor 1985 senesinde lige beraber dahil olmuşlardır. Bu seneden sonra tam 17 kere aynı liglerde yer almışlardır. Aralarındaki ilk karşılaşmayı Turgutluspor 3-1 kazanmıştır. Aralarındaki 52 maçta Bucaspor 19 kere,Turgutluspor ise 15 kere kazanmıştır. 18 maç berabere bitmiştir.

Aralarındaki rekabetin temelinin tek bir nedeni yoktur. Yıllardan beri sık sık aynı ligde olmaları ve çıkma ve düşme konusunda rekabet etmeleri bunun temel nedenidir. Son senelerde ise taraftarlar arasında gerçekleşen hadiseler de maçların rekabete dönüşmesine yol açmıştır.Turgutlu ve Buca arası 45 dakikadır ve bundan dolayı da aralarında yapılan maçlarda iki takım taraftarının da kalabalık gelmesi nedeniyle özellikle son maçlar olaylı geçmiştir.

1996-1997 senesinde iki takım nefes nefese mücadele vermiş ve Bucaspor aynı puanda olmasına rağmen rakibini averajla geçerek Klasman Grubunu lider tamamlamış ve 1.Lig için Play-Off oynamaya hak kazanmıştır.

Bucaspor son üç sezonda iki şampiyonluk elde edip bir kere de Süper Lig'de oynamanın da etkisiyle rakibine her anlamda önemli bir üstünlük kurmuştur. Ayrıca altyapısı ve tesisleşmesiyle de eskiden olan rekabette artık büyük üstünlüğe sahiptir.

Göztepe - Karşıyaka

1960lı yıllara kadar İzmir şehir merkezi, Güzelyalı,Konak ve Alsancak'tan ibaret olmuştur. Cumhuriyetten önce ise Konak ve Alsancak'ta Yahudi,Rum ve Avrupa Mahalleleri yer alırdı.Körfez'in karşı yakasında ise Karşıyaka bulunurdu.Burası tamamen Türk mahallelerinden oluşur bundan dolayı da Karşıyakalılar kendilerini İzmir'in Türk kesimi olarak görürlerdi.Bundan dolayıdır ki sonrasında kuracakları futbol kulüplerinin renkleri de Türk'ün kırmızısını ve İslam'ın yeşilini taşıyacaktır. Karşıyakalılar, Biz Karşıyakalıyız der körfezin karşısına geçerken de İzmir'e gidiyorum diye konuşurlardı.Bu durum Osmanlı yıllarında başlamış ve İzmir göçlerle metropol konumuna gelene kadar 1980li yıllara kadar sürmüştür.İşte Karşıyaka böyle bir geleneğin takımıdır. Günümüzde Bayraklı ve Bornova ilçeleri Karşıyaka ile İzmir şehir merkezini hemen hemen birbirine bağlamış durumdadır. Ne var ki Karşıyakalılar ile İzmir arasındaki futbol rekabeti ise en az eskisi kadar sıcaktır.

Göztepe, İzmir'in Güzelyalı semtinde kurulmuş olan bir kulüptür. Her ne kadar semt kulübü olarak yola başlamış olsalar da bir İzmir takımı görünümündedirler.İzmir'in Karşıyaka ve çevresi dışındaki hemen her yerinden taraftarları vardır. Göztepe bir anlamda Karşıyakalılara karşı İzmir kentinin tepkisidir.

Ülkede futbol ilk olarak İzmir'de oynanır. Burada İngilizlerin Bornova çayırlarında başlattığı futbol hareketine Rum ve Ermeni gençler de katılır. Karşıyakalılar vatandaki kötü gidişata sessiz kalmaya niyetli değildirler. Kendi deyimleriyle Gavur İzmirdeki yabancı takımlara karşı bir Türk takımı oluşturmanın zamanı gelmiştir. Böyle bir ortamda işgale direnişin bir yolunun da futbol olacağına inanan her halk gibi Karşıyakalı gençler de satın aldıkları bir topla futbol hayatlarına başlamışlardır. Burada İzmir'in azınlık takımlarıyla oynarlar. Karşıyaka resmi olarak da, İzmir'in ilk Türk futbol kulübü olarak 1912 senesinde Karşıyaka Muaresei Bedeniye Kulübü adıyla kurulur. Fakat bu yalnızlıkları çok fazla sürmez.İki sene sonra 1914 yılında Altay kulübü kurulur. Altay, Karşıyaka'nın o yıllardaki en büyük rakibi olur. 1920’li yıllara kadar gösterdiği başarılarla Karşıyaka’nın bir adım önüne geçse de başarıyı sahiplenme duygusu Altay’ın içindeki grupları birer birer ayrılmaya sevk eder. 1923 yılında Altınordu Altay'dan ayrılarak İzmir'in üçüncü futbol kulübü olarak kurulur.İki sene sonra ise Altay'ın Aydın'a yaptığı seyahat sırasında grupta bir anlaşmazlık çıkar ve Güzelyalıdaki gençler 1925 senesinde nihayet Göztepe'yi kurarlar.

Göztepe, kurulduktan on dört sene sonra 1939'da ilk İzmir şampiyonluğunu İzmirspor ile birleştiği Doğanspor adı altında alır. Ertesi sene yeniden ayrılırlar. 1942 ve 1944 yılları arasında da üstüste üç kere İzmir şampiyonu olurlar. Artık Karşıyaka'nın koltuğu ciddi anlamda sallanmaktadır. Göztepe başarılı oldukça İzmir'i sahiplenlenme yarışı iyice kızışır. Altınordu,İzmirspor ve Altay daha çok üst tabakayı temsil ederler ve bu duruma biraz daha yabancı kalırlar. Karşıyaka, İzmir Körfezi'nin kuzey kısmının gururu olmuştur. Göztepe ise artık Güzelyalı semtinden İzmir kentine yayılmıştır.İşte kutuplaşma ve ezeli rekabet kuvvetli bir biçimde başlamıştır.Türkiye Futbol Ligi kurulana kadar da İzmir'de ikişer şampiyonluk daha kazanırlar. 1959'da Türkiye Ulusal Futbol Ligi kurulur.İstanbul,Ankara ve İzmir kulüpleri bu lige katılır.İzmir'in son şampiyonu Karşıyaka ile Göztepe de bu kulüpler arasındadırlar. Aralarındaki ilk lig maçı 8 Mart 1959'da Alsancak Stadı'nda oynandı ve Göztepe 3-2 kazandı.İlk sene Göztepe ligi dördüncü, Karşıyaka ise altıncı tamamladı.Artık ünleri ülke çapına da yayılmıştır. 5 Mart 1961'deki 6-2 biten Karşıyaka galibiyeti ise Göztepe'nin itibarını biraz düşürür.

Göztepe'nin altın yılları 1960'lı senelerdir. Altay bu turnuvada İzmir'i temsil eden ilk takım olsa da,İzmir ve Türkiye'nin gururu 1964 ile 1971 yıllarındaki Avrupa arenasında Fuar Şehirleri Kupası'nda (Günümüzde UEFA Avrupa Ligi) yarı final oynayan Göztepe olmuştur. Ayrıca Kupa Galipleri Kupası'nda da bir kere çeyrek final oynama başarısı gösteren Göztepe, o yıllarda artık İzmir'in en büyük takımıdır.İzmir'de Göztepe çılgınlığı baş göstermiştir.İzmirliler Göztepe İzmirdir demektedirler. Göztepe,İzmir'i dünyaya da tanıtan bir ikon haline gelmiştir.Gürsel Aksel,Fevzi Zemzem,Ali Artuner,Nevzat Güzelırmak gibi efsane isimler İstanbul takımlarının müthiş tekliflerine rağmen Göztepe'de kalmayı tercih ederler. O zamanlar bir İzmirlinin top peşinde koşarkenki en büyük hayali bir Gürsel Aksel olabilmektir. Bu duruma Karşıyakalılar sessiz kalmazlar ve Biz İzmirli değiliz Karşıyakalıyız diyerek bağları koparırlar. Artık plakaları otuz beş değil, otuz beş buçuktur. Bu duruma karşı Göztepeliler de biz İzmir'i temsil ediyoruz diyerek Tam 35 sözünü kullanmaya başlarlar.

Karşıyaka ise 1960 ve 1970li yıllarda 2. Lig ile 1.Lig arasında gidip geldi.İstediği başarıları yakalayamadı.Göztepe ayrıca 1967'de final oynadığı kupada, 1969 ve 1970'de de Türkiye Kupasını da müzesine götürdü.1969'da final oynadığı kupada ise 1970'de Cumhurbaşkanlığı Kupasını da (Günümüzde Türkiye Süper Kupası) müzesine götürmeyi başardı.

1980li yılların en dikkat çekici olayında, 16 Mayıs 1981'de ise Türkiye tarihinin en büyük derbilerinden biri oynandı.Dünya futbol tarihine ikinci lig tarihindeki en kalabalık karşılaşma olarak geçen ve resmi kurumlarca da tescillenen bu karşılaşma öncesi iki takımdan Karşıyaka 1 puan farkla 33. haftaya giriyordu ve kazandığı takdirde son hafta öncesi 1.Lig'e çıkmayı garantileyecekti.Göztepe ise kazanarak son haftaya 1 puan önde girmeyi hesaplıyordu.Karşılaşmada tribünler ikiye bölünmüştü.40.000 Karşıyakalı, 40.000 Göztepeli takımlarını destekledi.Maça Ege çevresinden seyirciler geldi.Karnaval havasında geçen karşılaşma 0-0 sona erdi ve Karşıyaka son haftaya avantajlı girdi.Son hafta ise Karşıyaka yönetiminin uğruna tren kaldıracağı Bandırmaspor deplasmanında Karşıyaka gol atamayacak,Göztepe ise evinde Balıkesirspor'u 3-2 yenerek Süper Lig'e çıkacaktı.

1982'de Göztepe küme düştü ve tam 19 sene burada mücadele etmek zorunda kaldı.Karşıyaka ise bu süre zarfında yedi sezon Birinci Lig'de mücadele etti ve Göztepe'nin önüne geçti.Karşıyaka 1996'da son kez küme düştü ve bir daha en üst düzey ligde oynayamadı.Göztepe 1999'da Süper Lig'e geri döndü.Böylece yeniden ipleri eline aldı.Fakat mazisini yakalayamadı.İlk sene küme düştü.İki sene sonra yeniden çıktı ilk sene yedinci olarak Uefa Kupası'nı kılpayı kaçırdı.Fakat ertesi sene hemşehrisi Altay ile birlikte yeniden küme düştü.Kulüp borç krizi yüzünden transfer yasağıyla karşı karşıya kaldı ve beş senede dört lig düştü.Amatör Lig'e kadar düşen Göztepe için Karşıyaka taraftarı lokma döktürdü ve Göztepe için sela okuttu.Göztepe ise bitti denilen yerde Altınbaş Holding'in takımı almasıyla küllerinden doğdu.Dört senede üç lig atladı ve 2011-2012 sezonunda yeniden Bank Asya 1.Lig'de oynayacak.Bu süre zarfında Karşıyaka ise iki kere Süper Lig'in kapısından döndü.İlk olarak 2008-2009 sezonunda Play-off finalinde Kasımpaşa'ya 2-1 ile kaybetti.Ertesi sene ise yine Play-Offlarda grubu 3.bitirerek Süper Lig'e çıkamadı.

Tam 7 sene sonra Bank Asya 1.Lig'de yeniden karşılaşacak olan İzmir'in ezeli rakipleri toplamda 43 kere karşı karşıya geldiler.İki takım da 17'şer galibiyete sahipler. 9 maç ise berabere sonuçlanmıştır.

İç Anadolu

Ankaragücü - Gençlerbirliği

Başkent Ankara, Dünya'nın pek çok başkentinin aksine her ne kadar büyük bir futbol rekabetine sahip olmasa da, her şeye rağmen Türk Futbolunun iki köklü kulübü MKE Ankaragücü ile Gençlerbirliği senelerdir oynadıkları Süper Lig'de ister istemez bir rekabete sahip olmuşlardır. Ankaragücü ile Gençlerbirliği, İstanbul veya İzmir takımlarında olduğu gibi belli bölgenin takımı değildirler ve bu durum da özel bir rekabetin veya hikâyenin ortaya çıkmamasında önemli etken olmuştur.

İki kulüp ilk defa 1959-1960 sezonunda karşı karşıya geldiler. Ankaragücü 4-2 kazandı.O yıllarda Ankara'dan pek çok takım en üst ligde mücadele ettiğinden iki kulüp arasında herhangi bir rekabet söz konusu değildi.Bu durum çok uzun yıllar böyle devam etti.Ankaragücü'nün toplamda 49, Gençlerbirliği'nin ise 40 sene Süper Lig'de mücadele etmiş olması ve Ankara takımlarına bu konuda büyük fark atmış olmaları belli bir süre sonra rekabeti getirmiştir.İki kulüp özellikle 1980'den sonra bu konuda iyice ön plana çıkmaya başladı.1977-78 senesinde Ankaragücü ligden düşünce Ankara şehri ilk defa temsilcisiz kaldı.1980-81 senesi sonunda Darbe Hükümeti Ankara'nın 1.Lig'de kulübü olmamasına dikkat çekerek o senenin Türkiye Kupası şampiyonu Ankaragücünü 1. Lig'e aldı. Bu karar yurt genelinde huzursuzluk yarattı. Gençlerbirliği de bu durumdan rahatsız olan takımlar arasındaydı.

1983'de 1.Lig'e yeniden dönen Gençlerbirliği 1987'de Türkiye Kupası'nı kazandı.1988-89'da yeniden 2. Lig'de oynadı fakat ertesi sene yeniden ve son kez 1.Lig'e yükseldi.Ankaragücü ise 1981'den sonra hep en üst ligde yer aldı. İki takım böylece yirmi seneyi aşkın bir süredir beraber Ankara şehrini temsil etmektedirler. Zaman zaman karşılaştırılsalar da aralarındaki maçlarda kayda değer bir olay görülmemiştir. Genelde maçları dostane bir havada geçer. Ankaragücü taraftar potansiyeli bakımından rakibine üstünlük kurmuştur.

Aralarındaki maçlarda Ankaragücü 32-28 galibiyetlerde üstün olan taraf olmuştur.

Çorumspor - Tokatspor

İç Anadolu'nun iki kulübü tarihlerinde hiç Süper Lig'de oynamamış olsalar da bir komşuluk rekabetine sahiptirler.İki kulüpten Tokatspor bir defa Türkiye Kupası'nda gruplara kalmıştır.Çorumspor ile Tokatspor ayrıca 2008-2009 ve 2009-2010 sezonlarında Yükselme Grubunda beraber yer almışlar fakat 1. Lig'e yükselememişlerdir.

Aralarında ilk maç 1970'de yapılmış ve Çorumspor 1-0 kazanmıştır. Galibiyet sayılarında ise Tokatspor'un 22-20 üstünlüğü vardır.

Kayserispor - Sivasspor

Anadolu Derbisi olarak adlandırılır.Şehirler arasındaki rekabet kendini futbolda da göstermiştir.İlk defa 1967'de karşılaştılar ve Kayserispor 3-0 kazandı.Bu karşılaşmada ölümler gerçekleşti ve daha ilk maçta büyük rekabet başlamış oldu. (Bakınız : 1967 Kayseri stadyum faciası).Bu olaylardan sonra rövanş maçı güvenlik nedeniyle Ankara'da oynandı.İki takım uzun yıllar aynı liglerde mücadele ettirilmedi.1974'de Türkiye Kupası'nda üçüncü kez karşı karşıya geldiler ve Kayserispor 2-1 kazandı.Lig maçı ise ancak 1991'de yapıldı.3. Lig'deki bu maçlarda ise Kayserispor'un 2-0 ve 1-0lık üstünlükleri vardı.Kayserispor birçok defa kendine Süper Lig'de yer buldu fakat Sivasspor 2005 yılına kadar hiç Süper Lig'de oynayamadı.

Sivasspor ilk defa 2007-2008'de şampiyonluğa oynayarak dikkat çekti.2008-2009'da bir kez daha şampiyonluğu zorladı.Kayserispor ise istikrarlı dereceler alarak rakibinden çok aşağıda kalmadı.

Aralarında oynanan maçlarda Kayserispor 12, Sivasspor 13 galibiyet alırken 10 maç berabere bitmiştir.

Karadeniz

Çaykur Rizespor - Trabzonspor

Trabzonspor ve Çaykur Rizespor arasındaki fitili ateşleyen en önemli neden Çaykur'dur. Rize çok gelişmeden önce Trabzon'da bulunan Çaykur birçok kişinin çalıştığı bir sektör olmuştur. Fakat Çaykur'un Rize'ye taşınması Trabzonluların tepkisini çekmiştir. Bu durum iki il arasındaki düşmanlığı arttırdı. Bu durum futbola da yansıdı.Trabzonspor genellikle rakibini devirirken Rize'nin sürpriz yaşattığı anlar da olmuştur. Aralarındaki 35 maçın 22'sini Trabzonspor, 6'sını Çaykur Rizespor kazanmıştır. 7'si ise beraberedir. Son maçları ise Rize'nin 3-0 galibiyetiyle sonuçlanmıştır..

Giresunspor - Orduspor

Fındık ile kaderi değişen iki şehrin hikâyesi siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda da devam etmiştir. İki şirin Karadeniz şehrinin tarlı rekabeti Karadeniz'e damgasını vurmuştur. Fındık üzerinden yürütülen yarışı Giresun Kalite Yağlı Fındığın dünya standartları tarafından onaylanınca bu alanda zaferi Giresun kazanmış olsa da. Ordu birçok ekonomik alanda ilerleme kaydetmiştir. Son yapılan yasayla Ordu büyükşehir olmuş fakat Orduspor Giresunspor kadar kaliteli bir futbol hayatı devam ettirememiştir.

Samsunspor - Trabzonspor

Marmara

Bandırmaspor - Balıkesirspor

Beşiktaş - Galatasaray

Beşiktaş - Fenerbahçe

Fenerbahçe - Galatasaray

Kasımpaşa-Karagümrük rekabeti

Kocaelispor - Sakaryaspor rekabeti

Ukrayna

Dinamo Kiev - Shakhtar Donetsk

Ukrayna'nın en başarılı takımlarının maçlarıdır. Heyecan ülke genelinde yaşanır.Dinamo Kiev ilk 10 sene 9 kere şampiyon oldu.Sovyetler Birliği döneminde de Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin tartışmasız en başarılı takımıydı.Sonraki 10 senede ise 6 kere Shakhtar Donetsk ipi göğüsledi.Dinamo ise 4 kere şampiyon oldu.Bu iki takım dışında sadece Tavriya Simferopol Ukrayna ligin kurulduğu ilk sene olan 1992'de ipi göğüslemeyi başarabildi.Aralarındaki maçlarda ise Dinamo Kiev 66 kere kazanırken,Shakhtar Donetsk 33 kere güldü.

Shakhtar Donetsk - Metallurg Donetsk

Ukrayna'nın ikinci büyük kenti Donetsk'in takımları arasında oynanır. Shakhtar'ın çok büyük bir üstünlüğü vardır. Taraftar olarak da Shakhtar'ın büyük potansiyeli varken,Metallurg kemik taraftara sahiptir. 1996'dan 2006'ya kadar üstüste 18 Donetsk derbisi kazanan Shakhtar, toplamda 26 kez kazanmış,2 kez berabere kalmış ve sadece 2 kere kaybetmiştir.

Yunanistan

Aris - PAOK

Yunanistan'ın ikinci büyük şehri olan Selanik,Aris ve PAOK arasında Avrupa'nın en büyük şehir derbilerinden birine ev sahipliği yapar. Takımların Avrupa genelinde büyük başarıları olmasa da taraftarlarının arasındaki rekabet onları başarılarından öteye taşımıştır.

Aris taraftarları, PAOK taraftarlarını Türk olmakla suçlar. Nedeni PAOK'un İstanbul'da kurulmuş bir kulüp olması ve 1923 Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesinden sonra Yunanistan'a gelmiş Rumlar tarafından Selanik'e yerleşmiş olmasıdır. Arisliler ırkçı taraftarlar ve Türk düşmanı olarak bilinirler. PAOK ise onlara göre daha ılımlıdır.

Şu ana kadar Aris 36,PAOK ise 48 kez kazanmıştır. Aris'in ayrıca 3 Yunanistan Ligi şampiyonluğuna karşılık,PAOK 2 kez lig şampiyonu olmuştur. Yunanistan Kupasını ise Aris 1,PAOK 4 kez havaya kaldırmıştır.

Olympiakos Piraeus - Panathinaikos Atina

Atina derbisidir. Panathinaikos Atina'nın merkezinde bulunur.Olympiakos ise Atina'nın 12 km. uzağındaki Pire'de bulunur. Sadece futbol değil basketbol başta olmak üzere nerede karşılaşsalar büyük rekabet içindedirler.

İlk kez 1 Haziran 1930'da karşılaşmışlardır. Panathinaikos,8-2 galip ayrılmıştır ve bu aralarındaki en farklı skordur. Hemen ertesi hafta Pire’de oynanacak olan 8-2’nin rövanşı için Pire emniyeti Panathinaikos taraftarlarının can güvenliğini garanti edemeyeceğini açıklamıştır. Böylece daha ilk maçtan itibaren rekabetin başladığı anlaşılır. Bugün bu iki takım, Yunanistan'daki iki ayrı sosyal kesimi temsil etmektedir. Panathinaikos taraftarları zengin, Olympiakos taraftarları ise fakir kesimden oluşur. Şiddet gösterilerine sahne olan ilk maç, 1949 yılında oynandı. iki takımın taraftarları ve futbolcuları birbirine girdi ve iki oyuncu hastaneye kaldırıldı.

Matematiksel verilerde ise, Olympiakos 57 kere kazanırken,Panathinaikos 35 kere gülebilmiştir. Panathinaikos Şampiyon Kulüpler Kupası'nda 1971'de final oynamıştır. Olympiakos 38 kere lig şampiyonu olurken,Panathinaikos 20 kere lig şampiyonu olabildi.

Güney Amerika

Arjantin

Boca Juniors - River Plate

Arjantin'in başkenti Buenos Aires'in güneydeki La Boca ilçesinin takımı Boca Juniors ile kuzeydeki Belgrano ilçesinin takımı River Plate arasındaki karşılaşmalardır. Avrupa kıtası dışında en çekişmeli rekabetlerdir. Dünyanın en büyük derbilerinden biri olarak kabul edilir.Arjantin Ligi'nin çoğu takımı zaten başkent Buenos Airesdendir. Başkentte, herkes her an futbolla ilgilenir ve futbolla yatıp kalkar.İstatistiklere göre Arjantinli futbol taraftarları arasında %70den fazlası Boca Juniors veya River Plate takımlarını tutmaktadır. Aynı istatistiğe göre, Boca'nın taraftarı %41, River'ın ise %32 dolaylarındadır. Arjantin'in resmi dili olan İspanyolca Superclásico olarak adlandırılır. Türkçesi Süperderbi anlamına gelir. Superclasico aynı zamanda, İngiliz gazetesi The Observer'in 'Dünyada ölmeden önce izlenmesi gereken 50 spor olayı' arasında ilk sıraya koyduğu derbidir.

İlk defa 2 Ağustos 1908 tarihinde bir dostluk maçı için karşı karşıya geldiklerinde kimse bu ilk karşılaşmanın büyük bir rekabet hikâyesinin başlangıcı olacağını tahmin edemezdi.İlk derbiyi Boca 2-1 kazandı.Aralarında ilk resmi maç ise 24 Ağustos 1913 tarihinde oynanmıştır.River Plate'in 2-1 üstünlüğü ile bitmiştir.İki kulübün arası zaten gergindi.Bu gerginlik sonucu da ayrıntılı olarak bilinmese de karşılaşma sonrası olayların çıktığı bilinmektedir. Böylece rekabet daha ilk resmi maçta başlamıştır.

İki takımda başlangıçta Buenos Aires'in La Boca kesiminde kurulmuştu.Ne var ki River Plate sonradan zengin bir kesim tarafından alınır ve kentin kuzeyine taşınır. Bu taşınma sonrası Bocalılar rakip taraftarları zenginlerin takımı olarak lanse eder ve halkın takımının Boca olduğunu ileri sürerler. Bu durum sonradan üst kısım-alt kısım savaşına dönüşür. Bocalılar River Plate taraftarlarına Gallinas yani 'tavuk' diye hitap eder ve onların her şeyden korktuklarını düşünür.River taraftarları ise buna karşılık Bocalılara los puercos yani 'domuzlar' der. Bunun nedeni ise Boca taraftarlarının daha yoksul mahallelerden gelmeleridir. Ek olarak da bosteros yani leş kokan derler. Bunun nedeni ise Boca'nın kötü kokan bir nehrin kenarında kurulmuş olmasıdır. Gerçekten de günümüzde bile halen La Boca bölgesi başkentin yoksul kesiminden ve varoşlarından meydana geldiğinden alt tabaka daha çok Boca'yı tutar. Daha lüks konutların yükseldiği Belgrano bölgesi ve çevresi ise River Platelidir. La Boca İtalyan göçmenlerin kurduğu bir bölge olduğu için günümüzde kendilerine Los Xeneizes yani 'Cenovalılar' demektedirler.River Plate takımı ise Los Millionarios yani 'Milyonerler' olarak anılır.

Boca-River derbilerinde pek çok kez kavga ve yaralanmalar görülmüştür. Boca taraftarları yoksul kesimden gelmelerinin de büyük etkisiyle daha kavgacı ve şiddet yanlısı olarak bilinirler. 1968’de, River taraftarlarının üzerine tutuşturup attıkları kağıt parçalarından çıkan panikte 74 Riverlı hayatını kaybetmiştir. 1994'de ise 2-0 kaybettikleri bir derbi sonrasında iki River taraftarını öldüren Boca’nın taraftar çeteleri olaydan dört gün sonra Buenos Aires kentinin duvarlarına 'River:2 Boca:2' yazmışlardır. Bu olay, büyük tartışmalara yol açmış ve kentte güvenliğin sorgulanmasına yol açmıştır.

River Plate 33 şampiyonlukla ligde en fazla şampiyon olan takımdır. Onu 23 şampiyonlukla Boca Juniors izler. Aralarında belli bir takımın üstünlük kurduğu belli bir dönem hemen hiç yoktur. Hemen her dönem eşit üstünlüklerle geçmiştir. Fakat son yıllarda River Plate'in biraz daha düşüşte olduğu söylenebilir. 2010-2011 sezonunda River Plate bir alt lige düşmüştür. Aralarında oynanan toplam 351 maçta ise Boca'nın 127, River Plate'in ise 112 galibiyeti bulunmaktadır, 112 maçta taraflar eşitliği bozamamıştır.

Bolivya

Bolivar-Strongest

20. yy'ın başında başlayan Bolivya'nın en ünlü ve en büyük derbisidir. Bu derbi Bolivya'da hemen hemen tüm kitlelerin odağı haline gelmiştir.

Ekvador

Barcelona-Emelec

Ekvator'un en büyük derbisidir. Barcelona ve Emelec bölgeleri tersane olduğu için bu derbiye "El Clásico del Astillero" tersane klasik derbisi de denmektedir.

Peru

Alianza Lima-Universitario

Superclásico Peruano (Peru Süper Klasiko) adıyla bilinen Allianza Lima ve Universtario takımları arasında yaşanan büyük Peru derbisidir. Bu rekabet ilk olarak 23 Eylül 1928 yılında başlamış ve ilk maçı Universitario 1-0 kazanmıştır.

Okyanusya (OFC)

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/11/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.