István Tisza

Kont
István Tisza
de Borosjenő et Szeged
Macaristan Krallığı başbakanı
Görev süresi
3 Kasım 1903 - 18 Haziran 1905
(70075117040000000001 yıl, 227 gün)
Hükümdar Franz Joseph
Yerine geldiği Károly Khuen-Héderváry
Yerine gelen Géza Fejérváry
Görev süresi
10 Haziran 1913 - 15 Haziran 1917
(70081266624000000004 yıl, 5 gün)
Hükümdar Franz Joseph
I. Karl
Yerine geldiği László Lukács
Yerine gelen Móric Esterházy
Kişisel bilgiler
Doğum 22 Nisan 1861(1861-04-22)
Peşte, Macaristan Krallığı
Ölüm 31 Ekim 1918 (57 yaşında)
Budapeşte, Macaristan Krallığı
Dini Kalvinizm

Kont István Tisza de Borosjenő et Szeged (22 Nisan 1861 - 31 Ekim 1918) Macar siyasetçi, siyaset bilimci, başbakan ve Macar Bilimler Akademisi üyesi. Yaşamının en öne çıkan dönemi ikinci defa başbakan olduğu sırada Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesidir. Daha sonra Krizantem Devrimi sırasında aynı zamanda Macaristan'ın Avusturya ile olan siyasi birliğini bitirdiği gün olan 31 Ekim 1918'de suikaste uğrayarak öldürülmüştür. Tisza Avusturya Macaristan imparatorluğu'nun çifte monarşi rejimini desteklemiştir ve o zamanların liberal-muhafazakar ittifakı içinde yer almıştır.

István Tisza ingiltere Oxford'da.
Tisza 1894 yılında meclis üyesi.
István Tisza ve ailesi. Geszt, Macaristan y. 1895

1887 yılından beri meclis üyesi olan Tisza bir taraftan İmparatorun inatçı mizacının öte taraftan da aşırı siyasi görüşlülerin devrimci ruhlarının nasıl durumu tam bir çıkmaza sürüklediğini görmekteydi. 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşması'nı doğrudan desteklemiştir. Sonuna kadar sosyal konularda tutucu olan Tisza büyük arazilerin bölünmesine ve cephede savaşan askerlere oy hakkı verilmesi gibi en mütevazi reform önerilerine bile inatla karşı çıkmıştır.[1] 1918 yılından önce Macar nüfusunun yalnızca %10'u seçme ve seçilme hakkına sahipti. Ancak ekonomik konularda sanayileştirmeyi destekleyen ve teşvik eden bir yenilik yanlısıydı ve bu nedenle Macaristan'ın ekonomik inkişâfını baltalayacağını düşündüğü Antisemitizm'e karşıydı.

Tisza'nın örnek aldığı kişi Otto von Bismarck'tı. Ekonomist olarak tarihî İngiliz ekonomi ekolünün kavramlarını takip etmiştir. Hukukçu ve siyaset bilimci olarak Tisza "gelişimin ideal yolu" olarak tanımladığı İngiltere'nin toplumsal ve siyasal gelişimini önde tutmuştur.[2]

Gençliği

István Tisza, 1875 ila 1890 yılları arasında Macaristan başbakanlığı yapmış olan Kálmán Tisza de Borosjenő'nün oğludur. Tisza ailesi asıl olarak Kalvinist ve unvansız küçük soylulardandı. Annesi Baden-Württemberg'ten güney Alman aristokratı Ilona Degenfeld-Schomburg'tur.

Genç István puriten ve otoriter Kalvinist bir ortam içinde yüksek beklentilerle büyütüldü. 12 yaşına kadar evde eğitim aldıktan sonra Debrecen'de Kalvinist Okuluna girdi. Budapeşte'de hukuk üzerine, Heidelberg Üniversitesi'nde uluslararası hukuk üzerine eğitim gördü. Berlin Humboldt Üniversitesi'ne ekonomi üzerine, Oxford Üniversitesi'nde de siyaset bilimi üzerine doktora yaptı.

Siyasi kariyeri

Meclis üyesi

Eğitimini tamamladıktan sonra beş yıl boyunca Bihar ili ve Geszt'de aile topraklarını yönetti. 1886 yılında Erdel bölgesinde bulunan Vizakna'yı (Günümüzde: Ocna Sibiului, Romanya) temsilen Liberal Parti'den seçimleri kazanarak meclise girdi ve ilçeyi 1892'ye kadar temsil etti. İkinci kez 1892 yılında Újbánya ilçesini (Günümüzde: Nová Baňa, Slovakya) temsilen meclise girdi. 1896 yılında ise Ugra ilçesini (Günümüzde: Ungra, Romanya) temsilen üçüncüye girdiği mecliste aynı zamanda Macar meclisinin ekonomik komitesine katıldı ve burada makroekonomik tartışmalara katıldı.

1890'larda o dönemin prestijli Avrupalı siyasetçileri arasında yaygın olduğu üzere birkaç kolay para getiren ama çok çalışma gerektirmeyen işte çalıştı. Macar Sanayi ve Ticaret Bankası'nın (Magyar Ipar- és Kereskedelmi Bank) başkanlığının yanı sıra sayısız şirketin yönetim kurulu üyeliğini yaptı. 1890'ların finansal krizine rağmen kontrolu altındaki şirketler hızla büyüyen şirketler hâline geldi ve bazıları kendi sektörlerinde vazgeçilmez şirketler oldu. Emir ve talimatları ortalama bir banka olan Macar Sanayi ve Ticaret Bankası'nı on yıl içinde Macaristan'ın en büyük bankası yapmıştır.

Çocuğu olmayan amcası Lajos Tisza 1897 yılında Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph'ten kont unvanını aldı. Hükümdarın da onayıyla amcası yeni unvanını yeğeni István'a bağışladı.

İlk başbakanlığı, 1903–1905

Budapeşte'de meclis Binası dışında István Tisza anısına dikilen anıt.

Solcu ve sosyalist çevrelerin hedefi

Bu dönemde II. Ferenc Rákóczi'nin İstanbul'daki Saint Benoit lisesi şapelinde bulunan naaşının Macaristan'a nakledilmesini sağladı. Rákóczi'nin naaşı Kassa (günümüzde Slovakya sınırları içindeki Košice) şehrindeki katedrale yerleştirildi. Meclis orduya asker alımının artırılmasını onayladı. İçişleri bakanı iken 1904 yılında demiryolları işçilerinin grevini şiddetli bir şekilde bastırdı. Grevi örgütleyenler tutuklanırken greve katılanlar zorla askere alındı. Bihar'da köylülerin katıldığı sosyalist bir toplantıyı basan polis gerisinde 33 ölü ve yüzlerce yaralı bıraktı.

Yahudi karşıtı çevrelerin hedefi

Tisza sıklıkla meclis üzerindeki nüfuzunu kullanarak başarılı sanayici ve bankacı zengin Yahudi ailelerine unvan verilmesini sağladı ve bunları halka başarı örneği olarak sundu. Yeni orta sınıfın çoğu ailesi Yahudi ya da vaftiz edilmiş Yahudiydi. Tisza çevresinde danışman olarak nüfuzlu Yahudileri toplamıştı. Kabinesinde bir çok pozisyona da Yahudileri geçirmiştir. İlk ataması Samu Hazai'dir. İki yıl sonra János Teleszky'yi maliye bakanı yapmıştır. Kabinesinin üçünci yahudi üyesi ticaret bakanı János Harkányi olmuştur. Tisza ikinci başbakanlığı sırasında Samu Hazai'yi savaş bakanı olarak atamıştır. Hepsi Tisza'nın yedi yıllık başbakanlığı döneminde kabinesinde görev yapmıştır. Yahudilere düşkün siyasi yaklaşımı Tisza'yı antisemitik siyasetçilerin ve çevrelerin hedefi yapmıştır.

Radikal milliyetçilerin hedefi

O dönemde Macaristan Krallığı nüfusunun yalnızca %54.5'i (1910 nüfus sayımı[3]) kendini Macar olarak görüyordu. Tisza'nın partisi Macar meclisinde çoğunluğunu sürdürebilmek için azınlıkların desteğine gerek duyuyordu. Etnik azınlıkların yerel çoğunluğu oluşturduğu yörelerde en popüler siyasi güç Tisza'nın Liberal Parti'siydi. Ancak ana siyasi rakipleri (Milliyetçi Bağımsızlık Partisi ve '48 ve Katolik Toplum Partisi) yalnızca Macarların çoğunlukta olduğu yörelerden oy toplayabiliyordu.[4]

"Mendille seçim" ve 1905 seçim yenilgisi

18 Kasım 1904'te muhalefetin hükûmet ve meclis çalışmalarını engellemesinin önüne geçmek için Meclis iç tüzüğünde değişiklikleri Meclisten geçirdi. Bundan önce Meclis üyeleri konuşma yapmak için sınırsız süreye sahipti.

Başbakanlığının başından beri en pervasız bir şekilde muhalefete maruz kalan Tisza'nın iş yapabilmek için gerekli olduğunu düşündüğü yeni ve katı kuralları durumu daha da kötüleştirdi. Yeni tüzük kuralları temsilci Gábor Daniel tarafından yapıldı ve başbakan tarafından desteklendi. Bundan sonra 16 ila 18 Kasım arasında daha önce eşi benzeri görülmemiş engelleme ve şiddet gösterilerinin sonrasında meclis başkanı, kulakları sağır edecek düzeyde olan gürültünün arasında yeni tüzüğün Meclis tarafından kabul edildiğini bildirdi ve hükümdardan gelen mesajı okuyarak oturuma ara verdi. Ancak Andrássy grubu bunun hemen ardından Liberal Parti'den ayrıldı ve yılın geri kalan kısmında muhalefet meclisin yasa çıkarma çalışmalarını tamamen engelledi. Ocak 1905'te durum "ex lex" ve kaotik bir hâl almıştı. Parlamenter hükûmetin ruhu adına şeklin önemsenmemesini gerektiren bir durum olduğu nedeniyle Tisza iç tüzük kurallarının değişmesinin arkasında taviz vermeden durmuştur.[5]

Meclis Başkanı Dezső Perczel, tüzük değişikliği konusunda hemen bir oylama istemiştir. Tam olarak ne olduğu belli olmamasına rağmen bazı kaynaklar başkanın mendil sallayarak iktidar partisinin "evet" demesi için işaret verdiğini belirtir. Bu olay daha sonra büyük bir skandal olarak "mendille seçim" diye adlandırılır ve sonucunda Kálmán Széll ile Gyula Andrássy Liberal Parti'den ayrılırak muhalefet "Federal Muhalefet" olarak birleşir. Siyasi güçlerin kutuplaşması sonucunda yeni seçimlerde Liberal Parti'nin otuz yıl süren iktidar dönemi kapandı bunun sonucunda da parti dağıldı.

Ulusal Emek Partisi ve 1910 seçim zaferi

Tisza ve eşi (1904).

Bu seçim yenilgisinden sonra Tisza yalnızca Meclis çalıimalarına katıldı ve siyasi çekişmelerden uzak durdu. Ancak iktidarda olan Bağımsızlık Partisi ve '48 Macaristan'ın çıkarlarını korumak için gerekli vaziyeti sağlayamadığı için 25 Nisan 1909'da istifa etti. 19 Şubat 1910'da Tisza Ulusal Emek Partisi'ni (Nemzeti Munkapárt) kurdu ve 1910 seçimlerini kazandı. Habsburg Monarşisini genel seçimlerle merkezîleştirmek isteyen Franz Ferdinand ile olan ihtilâfı nedeniyle hükûmet kurmayı istemedi. Tisza, Macaristan'da yaşayan etnik azınlıklar üzerindeki Macar üstünlüğünün zayıflamasına neden olacağını düşündüğü bu inisiyatifi desteklemiyordu. Buna ek olarak düşüncelerini şöyle belirtti: "Şehirli aydınların desteklediği demokrasiye karşı olan grupların iktidara geçmesi için demagoglar köylü yığınlarını manipüle edecekler."[6] Tisza Franz Josef tarafından destekleniyordu ancak ilk başbakanlığındaki hatalarından korktuğu için Károly Khuen-Héderváry'den hükûmeti kurmasını istedi.

István Tisza (sağda) İmparator-Kral Franz Josef ile.

Koruma Yasası

1914'te István Tisza.

22 Mayıs 1912 ila 12 Haziran 1913 arasında Meclis Başkanı olarak Tisza çifte monarşinin askerî gücünün artırılması için ortak Avusturya-Macaristan ordusu reformunu destekledi. Macar tarafı orduda Macar dilinin kullanılması gibi daha fazla Macar çıkarları için mücadele veriyordu. Eylemlerine şiddetle karşı gelen Sosyalistler 22 Mayıs 1912 de Kanlı Perşembe adı verilen bir isyan çıkararak Tisza'nın meclis başkanlığından istifa etmesini ve genel seçimlerin yapılmasını istediler.

Tisza etnik azınlıklar meselesini Ortodoks ve Yunan Katolik Kiliselerin Meclisin üst kanadında temsil edilmesi gibi yöntemlerle çözmeye çalıştı.

Çetin dış politika durumunun askerî hazırlık gerektirdiğine tamamen kani olan Tisza muhalefetin engellemelerine şiddetle karşı çıktı. Muhalefetin meclisin iç tüzüğü hakkında konuşmalarına izin vermedi. 1848 yılından kalma bir yasaya istinaden polis kuvvetleri ile sayısız muhalefet temsilcisinin zorla dışarı çıkarılmasını sağladı. Koruma Yasasını geçirmeyi başararak muhalefet partisinin bazı üyelerinin çıkarılmasını sağladı.

Bunun sonucunda bir muhalefet partisi temsilcisi olan Gyula Kovács 7 Haziran 1912'de Meclis Binasında Tisza'ya suikast düzenlemeye çalıştı. Kurşunlar Tisza'yı ıskaladı ve günümüzde de kurşun izleri meclis binasında görülebilmektedir. Son kurşunuyla Kovács kendini vursa da hayatta kaldı. Tisza bu olaydan sonra oturuma devam etti.

İkinci başbakanlığı, 1913–1917

Tisza 7 Haziran 1913'te ikinci kere başbakan oldu. O dönemdeki uluslararası güvensizlik ortamında hükûmeti sağlamlaştırmak istemişti.

Basın özgürlüğü

Batı Avrupa modelinden ilham alan Tisza kabinesi Macar gazetecilik tarihinde ilk olarak iftira, küçük düşürme ve velvelecilik gibi yasal kategoriler çıkararak basının yayımladıklarından mahkeme karşısında sorumlu olmasını getirmiştir. Gazeteler ve gazeteciler iftira ve küçük düşürücü yayınların kurbanlarına tazminat ödemek zorunda kalmışladır. Bu uygulamaların Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde iyi işlemesine karşın o dönemin Macar basını bunun ifade hürriyetine ve basın özgürlüğüne karşı olduğunu söylemişlerdir.

Dış politika ve Büyük Savaş

Tisza ve Hötzendorf 3 gün süren çetin tartışmalar sonunda Viyana'dan ayrılır.

Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da suikaste kurban gitmesi ve I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinden birkaç gün önce Sırbistan'a karşı güçlü bir duruş sergilenmesini destekledi. Ancak suikastten sonra Sırbistan'a savaş açılmasına karşı çıktı ki o dönemde Avusturya-Macaristan'da çok az kabul gören bir görüş idi. Ordunun gücünü biliyordu ve daha fazla Slav toprağının monarşinin egemenliği altına alınmasının içerideki dengeleri bozacağından korkuyordu. Ayrıca Romanya'nın da Erdel'e saldıracağından korkuyordu.[7] Ancak Alman İmparatorluğu ile olan ittifakın kaybı Avusturya-Macaristan'ın artık büyük güç olmayacağı anlamına geleceği için sonuçta savaşı destekledi. Artık savaşın iflah olmaz bir destekçisiydi ve savaşın sonuna kadar da öyle kaldı.

Tisza, Romanya'nın başlangıçtan beri bir düşman olacağına inanıyordu. Romanya'nın Macaristan'a saldırması durumunda Erdel'deki Rumenlerin Macaristan'a karşı başkaldıracağından korkuyordu. Bu nedenle Erdel'i korumak için 40.000 asker bölgeye gönderildi.

Savaş sırasında reform yanlıları daha da güçlense de Tisza onlara karşı gelmeye devam etti. Hatta yeni kral olan I. Karl'ın da fikirlerine karşı çıktığından 23 Mayıs 1917'de istifa etti. Ancak hâlâ elinde bulundurduğu büyük siyasi nüfuz sayesinde genel seçim yasasının çıkarılmasını geciktirmiştir.

Savaşın sonuna doğru Sırpları ve Bosnalıları Avusturya-Macaristan içinde özerklik alarak kalmaya ikna etmek istedi. Homo regius (“Kral'ın adamı”) olarak Saraybosna'ya gitti ama bunda başarılı olamadı.

Savaş sırasında ve sonrasında kararlı hakkında yurtdışındaki izlenimler

I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesinin ardından taraflar savaşın çıkması için birbirlerini suçladılar. Britanya gazetesi “New Europe” Macaristan'ın savaşın çıkmasından tek sorumlu olduğunu gösteren bir yorum yayınladı: “Macaristan'ın sorumluluğu Avusturya'nın sorumluluğundan daha büyüktür.” Gazeteye göre Tisza tüm tarafları savaşın içine sürükleyen militarist siyasetçiydi. Bunun sonucunda “Küçük Antant” bu görüşü kabul ederek savaşın sonunda Macaristan'ın cezalandırılması için uğraştı. Daha sonra bu ülkelerin propagandası artarak Tisza'nın 8 Temmuz tarihli bir raporda "Sırbistan'ın yok edilmesi ya da ilhakı için hiç bir soru sorulmaması gerekir ve eğer Sırbistan geri çekilirse Avusturya-Macaristan'ın bundan memnun olması gerekir" dediğini iddia ederek Tisza'yı suçladılar.

Bu suçlamaların temelinde Tisza'nın Macaristan'da yaşayan etnik azınlıklar üzerinde zorla Macarlaştırma politikası uyguladığına yönelik olan yaygın inanış yatmaktadır. Tisza'nın azınlıklar üzreine olan politikası sıklıkla rakipleri olan radikal milliyetçi partilerin politikalarıyla karıştırılmaktadır.

Savaş üzerine görüşleri

István Tisza 1917 ila 1918 yılları arasında savaştığı İtalyan Cephesi'nde her gün siper savaşlarının tehlikeleri ile yüzyüze kalmıştır.

Tisza imparatorluğun Balkanlara doğru yayılmasına karşı çıkmıştır (bakınız 1908 Bosna Bunalımı) çünkü "Çifte Monarşi'de zaten gereğinden çok Slav var"dır ve Slav sayısının daha da artması Çifte Monarşinin bütünlüğünü tehdit edecektir.[8]

Mart 1914'te Tisza, İmparator Franz Josef'e bir memorandum yazdı. Mektubu olası bir kıyametten bahseden küskün bir tondaydı. O zamana kadar bilinmeyen "Weltkrieg" (Dünya Savaşı demektir) sözünü mektubunda aynen kullanmıştır:

"Almanya'nın iki komşusunun [Rusya ve Fransa] dikkatli bir şekilde askerî hazırlıklar içinde olduğuna inanmaktayım ancak bize karşı Balkan devletlerinden oluşan bir gruplanmayı gerçekleştirmeden ve üç taraftan saldırarak kuvvetlerimizin çoğunluğunu doğu ve güney cephelerinde kalmaya mecbur tutacak bir duruma gelmeden savaş başlatmayacaklardır."[9]

Franz Ferdinand'ın suikaste uğradığı gün Tizsa hemen Viyana'ya hareket ederek dışişleri bakanı Kont Berchtold ve Ordu komutanı Conrad von Hötzendorf ile görüştü. Dışişleri bakanı ve ordu komutanı bu tartışmayı silah yoluyla, hemen Sırbistan'a saldırarak çözmeyi önerdi. Tisza ise Sırbistan hükûmetine suikastın organizasyonunda rolü olup olmadığını belirtmesi için zaman vererek ve uluslararası durumun kısa sürede yatışacağını söyleyerek barışçıl bir çözüm önerdi. Budapeşte'ye dönerek Franz Josef'e yazdığı mektupta silahli çatışma için bir sorumluluk almayacağını çünkü Sırbistan'ın suikasti düzenlediğine dair bir kanıt olmadığını yazdı. Tisza Sırbistan ile bir savaşın Rusya ile bir savaşa neden olacağı ve sonrasında da genel bir Avrupa savaşı çıkacağını belirterek Sırbistan ile savaşa karşı çıkmıştır.[10] Hatta başarılı bir Avusturya-Macaristan savaşının bile Macaristan Krallığı'nın bütünlüğü için felaket olacağını ve Avusturya politikasının sonraki kurbanının Macaristan olacağını düşünüyordu. Tisza, Sırbistan'a karşı başarılı bir savaştan sonra Avusturya'lıların Macaristan Krallığı'na muhtemel bir saldırısını ve Macaristan'ı bölme isteklerini ima etmekteydi.[11] İkinci İtalyan Bağımsızlık Savaşı sonrası ortaya çıkan siyasi tablo nedeniyle İtalyan ittifakına güvenmiyordu. Balkan Savaşlarından sonra Romanya ve Bulgaristan'ın tehditlerini hissediyor ve Romanya'nın doğudan saldıracağından korkuyordu. Ayrıca Almanya'nın sergileyeceği duruştan da çok emin değildi. Almanya'nın takınacağı tutum devletin güvenliği için son derece önemliydi.

Franz Josef ile Conrad von Hötzendorf arasında geçen bir konuşmada, Conrad'ın "Eğer Almanya'nın cevabı bizim yanımızda olacakları ise Sırbistan ile savaşacak mıyız?" sorusunda imparator "Öyle olursa evet" diye cevap verir. "Eğer farklı yanıt verirlerse?" sorusunu ise "O zaman Monarşi yalnız kalacaktır" diye cevaplar.

II. Wilhelm savaşı destekleyerek Rumen saldırısını etkisiz hâle getireceğine ve Sofya üzerinde baskı kuracağına söz verir. Bundan sonra bile Tisza hâlâ barışçıl bir çözüm peşindeydi ama en çok istediği suikast üzerine yapılacak olan resmî soruşturmanın sonucunu görmekti. Tisza'nın tek önerisi Rusya'nın Sırbistan'ı desteklememesi için Sırbistan'ın tamamen yok eilmemsi önerisidir ve kabul edilmiştir. Konsey sonunda Sırp hükûmetine bir ültimatom göndererek hemen birlikleri hareket ettirmeye başlamıştır.

Ültimatom gönderildikten sonra bakış açısı değişmiştir. Ültimatomun süresi 48 saat içinde dolacak idi ve Tisza "savaş ilân etmek için bir duruş almak zor bir karardı ancak şimdi gerekliliğine kesin olarak kaniyim"[12] diye yazmıştır. Ancak hâlâ Sırbistan'ın ilhakına karşıydı ama bu görüşünde başarılı olamamıştır. 4 Ağustos 1914'te Rusya, Almanya, Britanya ve Fransa'nın da savaşa girmesiyle çatışma dünya savaşına dönüşmüştür.

Tisza Viyana'da bulunan bağlantıları nedeniyle Avusturya-Macaristan içinde Macaristan'ın çıkarlarını en iyi şekilde temsil edeceğini düşündüğü için istifa etmedi. Ayrıca istifa etmesi savaşın çıkması ile İtilaf Devletlerine zayıflık mesajı gönderecekti.

Savaşa karşı olan ilk tutumu yalnızca savaşın ardından 17 Ekim 1918'de mecliste yaptığı konuşma ile halka açıklanmıştır. Bu konuşmadan hatırlanan tek kısım şöyledir:

"Biz [Macarlar] bu savaşı kaybettik. Monarşı ve Macaristan başından sonuna kadar barış istemekteydi ta ki düşmanın sistematik olarak bizi aşağılayıp yok etmek için çalıştığına dair bir dizi kanıt bulunana kadar.(...)Sırp hükûmetinin suikastın örgütlenmesinde parmağı olduğunun kanıtlarını bulduğumuzda Sırbistan'a ültimatom vermekten başka yapacak bir şey yoktu ...[ültimatomda] savaşın ihtiyatî tedbir olduğunu belirttik.

I. Dünya Savaşı siyasi liderlerinden birinin siperlerde mücadelesi

Tisza 57 yaşında İtalyan Cephesi'nde savaşan 2nci Hussar Alayı'na hussar albayı olarak katıldı ve birliğinin saldırılarını doğrudan yönetti.

Cephede: "Birliğine katıldığı ilk günden beri çevresindeki çok canayakın olmayan ortamı farkeden Tisza ilk olarak resmiyetten uzak davranışlarıyla genel durumu iyileştirmeye çalıştı.(...) Başlangıçtan itibaren subaylarla ve yönetmeliğin izin verdiği ölçüde de askerlerle resmî olmayan bir tonda temas kurma çabası verdi. Subaylarını daha iyi tanımak için her gün masasına genç subayları davet ederek çevresiyle daha iyi kişisel ilişki kurmaya çalıştı. Birlikler yavaş yavaş Tisza'yı yukarıya karşı sert aşağıya karşı babacan bir komutan olarak tanımaya başladı. Tütün istihkakını subaylar arasında dağıttı ve maaşını birliklerin tayınlarının iyileştirilmesi için kullandı ve bunlar doğal olarak herkes üzerine iyi bir izlenim bıraktı. Tisza'nın astlarına karşı olan babacan tavırları ayrıca medeni hukuk sorunlarında da kendini gösterdi: Kişisel nüfuzunu kullanarak adil olduğunu düşündüğü dilekçelerdeki isteklerin yapılmasına yardımcı oldu; adamlarının evlerindeki işlerinin yürütülmesi için noterler, yargıçlar ve memurlar ile arabuluculuk yaptı. Bunların sonucunda hem subayları hem de askerleri tarafından giderek daha da sevilmeye başladı. Tisza da bir yandan kişisel olarak cephenin tehlikelerini tecrübe edip öte yandan da basit köylü askerlerin gerçek doğasını anlamasına yardımcı olduğu için cephe görevini oldukça yararlı bulmuştur. Bir mektubunda Franz Josef'e şöyle yazmıştır: «Bu sıradan insanları gerçekten ranıyorum artık. Bu dünyanın yalnızca sevilebilecek ve saygı duyulabilecek en olağanüstü ırkı. Siyasi aydınların bu büyük ve Tanrı'nın lütfunu almış insanları bozmaya çalışmaktan başka bir şey yapmaması ne esef vericidir.«” [13]

Suikast girişimleri

Bir çok kişi için Monarşi'nin savaş politikasının temsilcisiydi ve bu nedenle de suikast hedefiydi. Kendisine karşı girişilen dördüncü suiast girişimi başarılı olmuştur.

İlk suikast girişimi Macar meclisinde 1912'de muhalefet temsilcisi Gyula Kovács tarafından gerçekleştirilmiştir. Suikastçinin iki kurşunu da Tisza'yı ıskalamıştır. Polis tarafından tutuklanan Kovács daha sonra mahkeme tarafından "geçici cinnet nöbeti" nedeniyle beraat etmiştir.

İkinci suikast girişimi savaş sırasında Tisza cepheden dönerken bir asker tarafından yapılmıştı. Kurşun yine tisza'yı ıskalamıştır.

Üçüncü suikast girişimi 16 ekim 1918'de Tisza meclisten ayrılırken Ottó Korvin tarafından yönetilen antimilitarist bir örgütün üyesi olan János Lékai tarafından yapılmıştır. Tabancanın tutukluk yapması sayesinde Tisza kaçmayı başşarabilmiştir.[14] Hapse gönderilen suikastçı 15 gün sonra Krizantem Devrimi sırasında serbest bırakılmıştır.

Dördüncü ve başarılı girişim 31 Ekim 1918'de askerler evlerine gönderilmeye başlandığında Budapeşte'de evinin önünde karısının yanında gerçekleştirilmiştir. Mihály Károlyi hükûmeti bir inceleme başlatsa da katiller hiç bir zaman bulunamadı. Ancak aile üyeleri mahkemeler sırasında katilleri tanımladı. Komünist rejimin düşmesinden sonra başlayan ve 6 Ekim 1921'de sonuçlanan mahkemede yargıç István Gadó , Sovyetler Birliği ile değiştirilen Pál Kéri'nin, önce Viyana, sonra Moskova ve Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçan József Pogány'nin, 1923 yılında hapishane hastanesinde ölen Sándor Hüttner'in ve 18 yıllık cezasını çekerek 1938'te salıverilecek olan Tibor Sztanykovszky'nin suçluluğu tespit etmiştir.

Her iki siyasetçiyi de yakından tanıyan Avusturyalı nörolog Sigmund Freud István Tisza'nın suikast sonucu öldürülmesi ve Mihály Károlyi'nin Macaristan'ın yeni başbakanı olarak atanması hakkında şöyle yazmıştır:

Ancien régime'e kesinlikle bağlı değilim ancak bir çok kontun en zekisi olanı [Kont István Tisza] öldürmenin ve en aptalını [Kont Mihály Károlyi] başkan yapmanın siyasi kurnazlığın bir göstergesi olduğu bana şüpheli gelmektedir.[15]

Notlar

  1. Robert A. Kann, A History of the Habsburg Empire, 1526–1918, University of California Press, 1974, p. 494-495.
  2. Zoltán Maruzsa, Political scientist, ELTE University: "The standpoint of the Tisza István Friends Society concerning the historical figure of Count István Tisza". tiszaistvan.hu. http://tiszaistvan.hu/index.php/english. Erişim tarihi: Mart 2016.
  3. 1910. évi népszámlálás adatai. (Magyar Statisztikai Közlemények, Budapest, 1912. s. 30–33)
  4. "Tisza István Friends Society-Zoltán Maruzsa, Political scientist, ELTE University". http://www.tiszaistvan.hu/index.php/english.
  5. "Stephen Tisza" in the Encyclopædia Britannica, 11th ed. 1911., VOLUME: XXVI, page:1017
  6. A magyar jobboldali hagyomány (Hungarian Right-Wing Heritage, 1900–1948. Edited by Ignác Romcsics, Osiris, 2009. pp. 65.
  7. Köpeczy-Makkai-Mócsy-Szász: History of Transylvania
  8. William Jannen: Lions of July: Prelude to War, 1914 - PAGE:456
  9. David G. Herrmann: The Arming of Europe and the Making of the First World War - PAGE: 211 , Princeton University Press, (1997) ISBN 9780691015958
  10. Fischer, Fritz: Germany’s Aims in the First World War, New York, W.W. Norton, 1967, ISBN 978-0-393-09798-6 (PAGE: 52)
  11. Duffy, Michael. "Who's Who - Count Istvan Tisza de Boros-Jeno". firstworldwar.com. http://www.firstworldwar.com/bio/tisza.htm.
  12. Tschirschky'nin Alman dışişleri bakanlığına 14 Temmuz 1914 tarihli raporu.
  13. Peter Strausz: (Hungarian) "István Tisza and the Second Hussar Regiment"
  14. András Siklós. Revolution in Hungary and the Dissolution of the Multinational State. 1918. Studia Historica. Vol. 189. Academiae Scientiarum Hungaricae. Budapest, 1988; p.32-33
  15. Sigmund Freud; Sándor Ferenczi; Eva Brabant; Ernst Falzeder; Patrizia Giampieri-Deutsch (1993). " The Correspondence of Sigmund Freud and Sándor Ferenczi, Volume 2: 1914-1919. Harvard University Press. ISBN 9780674174191. https://books.google.co.uk/books?id=bREsyHmISRcC&pg=PA311&lpg=PA311&dq=%22doubtful+to+me+whether+it+is+a+sign+of+political+shrewdness%22&source=bl&ots=kJuwG0xztD&sig=1_EiIW1PtgD3W32d4B9UQMnlpCo&hl=en&sa=X&ved=0CCcQ6AEwAGoVChMIyZiXkYfKyAIVTNYUCh1WXwm2#v=onepage&q=%22doubtful%20to%20me%20whether%20it%20is%20a%20sign%20of%20political%20shrewdness%22&f=false".

Bibliyografya

Dış bağlantılar

Siyasi görevi
Önce gelen
Károly Khuen-Héderváry
Macaristan Başbakanı
1903–1905
Sonra gelen
Géza Fejérváry
İçişleri Bakanı
1903–1905
Sonra gelen
József Kristóffy
Krala nezaret eden bakanlar
1903–1904
Sonra gelen
Károly Khuen-Héderváry
Önce gelen:
Lajos Návay
Ulusal Meclis Başkanı
1912–1913
Sonra gelen:
Pál Beőthy
Önce gelen:
László Lukács
Macaristan Başbakanı
1913–1917
Sonra gelen:
Móric Esterházy
Önce gelen:
Gejza Josipović
Hırvat işleri bakanı
Vekâleten

1913
Sonra gelen:
Teodor Pejačević
Önce gelen:
Teodor Pejačević
Hırvat işleri bakanı
Vekâleten

1914–1916
Sonra gelen:
Imre Hideghéthy
Önce gelen:
István Burián
Krala nezaret eden bakanlar
Vekâleten

1915
Sonra gelen:
Ervin Roszner
This article is issued from Vikipedi - version of the 11/17/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.