Sırbistan tarihi
Sırbistan tarihi |
Antik Çağlar
Orta Çağ
Yeni Çağ
Yakın Çağ
|
Sırbistan tarihi, bugünkü Sırbistan topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.
Orta Çağ
Güney Slavlar 7. yüzyılda günümüzdeki Sırbistan topraklarına girerek Hristiyanlığı kabul ettiler. I. Mihailo tarafından Karadağ'da kurulan Duklja Sırpların kurduğu ilk büyük devlet olarak bilinmektedir. I. Mihailo 1077 yılında Papa'nın elinden taç giymiştir. Sırplar Orta Çağ boyunca çeşitli devletler kurdular. Bu devletlerden en güçlüsü [346 yılında Stefan Duşan tarafından kurulan Sırp İmparatorluğu'dur. Üsküp'te taç giyen Stefan Duşan Teselya ve Epir'i ele geçirdi. Bizans İmparatorluğu'nun Balkanlardaki topraklarını alarak imparatorluğunun sınırlarını iki katına ulaştırdı. 1355 yılında öldükten sonra yerine oğlu V. Stefan Uroş geçti. V. Stefan Uroş güçsüz bir liderdi. Sırbistan'ın yönetimi 1371 yılında Sırbistan Prensliği'ni kurmuş olan Lazar Hrebelyanoviç'in eline geçti.
Osmanlılar ilk defa 14. yüzyılın ortalarında Sırplarla karşı karşıya geldiler. 26 Eylül 1371 tarihinde I. Murad'ın kumandanı Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Sırp kralı Vukaşin Mrncavçeviç'in ordularıyla karşı karşıya geldi. Osmanlılar savaşa çok daha az sayıda askerle katılmalarına rağmen Sırp ve Bulgarlardan oluşan rakiplerini Meriç nehri kıyısında yapılan Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğrattılar. 1389 yılındaki I. Kosova Savaşı 'nda Sırplar bu sefer Lazar Hrebelyanoviç'in komutasında tekrar Osmanlılarla karşı karşıya geldiler. Hem Osmanlı padişahı I. Murad'ın komutasındaki Osmanlı ordusu, hem de Lazar Hrebelyanoviç'in komutasındaki Sırp ordusu ağır kayıplar verdi. Savaşın sonunda her iki hükümdar da savaşta ölenler arasındaydı.
I. Murad'ın oğlu I. Bayezid savaştan sonra kral olan Lazar'ın oğlu Stefan Lazareviç'le yakın bir ilişkiye girdi. Ayrıca Lazar'ın kızı Olivera Despina Hatun'u eş olarak aldı. Osmanlı Hanedanı'yla Sırp kraliyet hanedanı arasındaki akrabalık ilişkileri sonra da devam etti. II. Murad daha sonraları Lazar'ın torunu Mara Brankoviç'le evlendi. 1456 yılında II. Mehmed Belgrad'ı kuşattı ama alamadı. Nihayet Belgrad 8 Ağustos 1521 tarihinde I. Süleyman tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. Böylece Sırbistan'ın tümü Osmanlıların eline geçmiş oldu.
Osmanlı dönemi
Osmanlı döneminde Belgrad gibi birçok Sırp şehirleri geliştiler ve büyüdüler. Müslümanlığa geçen Sırpların ve Osmanlı Devleti'nin diğer bölgesinden göç eden Müslümanların bu şehirlere yerleşmeleri sonucu bir Osmanlı karakteri kazandı. Hıristiyan Sırplar daha ziyade köylerde tarımla uğraşmayı tercih ettiler. Belgrad gelişip büyümesine karşılık 17. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı-Avusturya çekişmelerine sahne oldu. Osmanlıların II. Viyana Kuşatması'ndaki yenilgisini fırsat bilen Avusturyalılar Belgrad’a kadar ilerlediler ve Osmanlıların toparlanmasına fırsat vermeden şehri kuşattılar. Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları gerçekleşen bu kuşatma sırasında Belgrad Kalesi 8 Eylül 1688’de Avusturya’nın eline geçti. Osmanlıların yoğun baskısıyla şehir 2 yıl sonra geri alındıysa da tahribatın boyutları çok büyüktü. Osmanlılar kısa sürede şehri imar ettiyse de 1717-1739 ve 1789-1791 yılları arasındaki Avusturya saldırıları ile yeniden tahrip edildi. 18. yüzyıl boyunca Belgrad dönem dönem Avusturya'ya (Pasarofça Antlaşması), dönem dönem de Osmanlı egemenliğine girdi (Ziştovi Antlaşması).
Sırpların bağımsızlığı
19. yüzyıl başlarında Avusturya ve Rusya, Sırbistan'da halkı Osmanlı egemenliğine karşı kışkırtma siyaseti uygulamaya başladılar. Ayrıca buradaki yeniçeriler Müslüman ve Hıristiyan halka karşı çok kötü davranarak halkı iyice bezdiriyorlardı. Bu ortamda Sırplar sıradan bir çoban olan Kara Yorgi'nin önderliğinde ayaklandılar. Ruslardan da aldığı destekle Kara Yorgi 13 Aralık 1806’da Belgrad’a girdi. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Belgrad Kara Yorgi'nin önderliğindeki isyancıların elinde kaldı. Savaşın bitmesinden sonra Osmanlılar Sırbistan'daki isyancıları yenerek Belgrad'ı tekrar ellerine geçirdiler. Kara Yorgi 21 Eylül 1813'te diğer isyancılarla birlikte canını kurtarmak için Avusturya'ya kaçtı.
Bağımsızlıklarını kazanmak isteyen Sırplar Viyana Kongresi'ne bir heyet gönderdiler. Ancak bir sonuç alamayınca tekrar isyan ettiler ve hareketleri Ruslar tarafından desteklendi. Rusya ile yeni bir savaş istemeyen ve bölgeye yönelik muhtemel bir Rus müdahalesine engel olmak isteyen Osmanlı Devleti, Sırpların yeni önderi Miloş Obrenoviç'i Baş Knez olarak tanıdı ve Sırplar'a bazı imtiyazlar verilmesini kabul etti. Kara Yorgi de Sırbistan'a geri döndü ama kısa bir süre sonra Miloş Obrenoviç'in emriyle 1817 yılında öldürüldü. Sırpların kurduğu Sırp Prensliği önce Osmanlı Devleti'nin denetimi altında yaşadı. 1867 yılına kadar Osmanlılar Belgrad'da bir birlik bulundurmaya devam ettiler. 1878 yılındaki Berlin Antlaşması'yla Sırbistan tamamen bağımsız oldu ve 1882 yılında Sırbistan Krallığı ilan edildi. Bu dönem boyunca Kara Yorgi'nin ve Obrenoviç'in torunları Sırbistan yönetimine egemen olan iki hanedandır.
20. yüzyıl
8 Ekim 1912'de Balkan Savaşları patlak verdi. Sırbistan Üsküp ve Manastır'ı Osmanlı Devleti'nden ele geçirerek bu savaşlardan karlı çıktı. 28 Haziran 1914 tarihinde de Gavrilo Princip adında bir Sırpın Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand'ı bir saldırı sonucu öldürmesiyle I. Dünya Savaşı başladı. I. Dünya Savaşı'nda 1 milyonu aşkın Sırp öldü. Ancak toprak bakımından Sırbistan gene karlı çıktı. Savaşın bitiminde 1 Aralık 1918 tarihinde Yugoslavya Krallığı (Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı) kuruldu.
Yugoslavya kurulduğu tarihten başlayarak içinde barındırdığı etnik grupların çatışmalarına sahne oldu. Yugoslavya'dan ayrılmak isteyen bazı Hırvatlar faşist eğilimli Ustaşa örgütünü kurarak terör eylemlerine giriştiler. 9 Ekim 1934'te Karacorceviç Hanedanından gelen kral I. Aleksandar bir Ustaşa militanı tarafından Fransa'da suikast sonucu öldürüldü. II. Dünya Savaşı başlayınca Yugoslavya komşularının tersine Mihver Devletlerine katılmadı. 1941 yılında Nazi Almanyası tarafından işgal edildi ve kısa bir süre içinde teslim olarak birkaç parçaya bölündü. Son Yugoslavya kralı II. Petar Londra'ya kaçtı. Slovenya'nın büyük bölümü ve Banat doğrudan Almanya'ya bağlandı. İtalya daha önce hak iddia ettiği Slovenya'nın güneyi ile Dalmaçya'nın önemli bir bölümünü aldı. Karadağ'ı işgal eden İtalyan birlikleri göstermelik bir meclisle bağımsızlık ilan etti. Kosova Arnavutluk'a verildi. Vojvodina'nın büyük bölümü Macarlarca ilhak edildi. Sınırları iyice daralan Sırbistan'da kukla bir rejim başa geçirildi. Sırbistan ve Makedonya'nın geri kalan kesimi Bulgaristan'a bırakıldı. Bosna-Hersek'in bağlandığı Hırvatistan'da ise Ustaşa önderi Ante Pavelic'in yönetiminde faşist bir rejim kuruldu.
II. Dünya Savaşı boyunca Yugoslavya topraklarında acımasız bir soykırım yaşandı. Yahudi ve Çingeneler'in büyük bir bölümü ortadan kaldırıldı. Hırvatistan'da çok sayıda Sırp öldürüldü. Faşizme karşı halk arasında başlayan direniş hareketleri iki grupta toplanıyordu: Birisi işgalden önce Yugoslavya Ordusunda görevli olan Albay Draža Mihailović 'in önderliğinde kurulan ve Çetnikler olarak bilinen çetelerdi. Diğeri ise Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi'nin Temmuz 1941'de başlattığı silahlı ayaklanma hareketiydi. Kendilerine Partizan adı veren bu kuvvetler Sovyet birliklerinin ortak harekatıyla Ekim 1944'te Belgrad'ı ele geçirdi.
Çetnikleri de yenerek Yugoslavya'ya hakim olan Partizanlar 2 Aralık 1945'te Demokratik Yugoslavya Federasyonu'nun kurulduğunu ilan ettiler. 1946 yılında ülkenin adı Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, 1963'de de Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti olarak değiştirildi. Soğuk Savaş yıllarında Tito'nun önderliğindeki Yugoslavya diğer Doğu Bloku ülkelerine göre SSCB'den daha bağımsız bir siyaset izledi. 1990'ların başında Doğu Bloku'nda başlayan çözülme Yugoslavya'yı da etkiledi. 1992 yılında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Yugoslavya'dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler.
Yakın tarih
1992 yılında Sırbistan (Voyvodina ve Kosova'yı da içeren bölge Karadağ'la birlikte Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adında bir ülke haline geldi. Bu devletin devlet başkanlığını üstlenen Slobodan Miloseviç Bosna-Hersek'teki ayrılıkçı Sırpları kışkırtarak 1992-1995 yılları arasında devam eden Bosna Savaşı'nı körükledi. Miloseviç Bosna'daki Sırplar tarafından Boşnaklara karşı girişilen Bosna soykırımı'ndan sorumlu tutularak 27 Mayıs 1999'da Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu sanığı ilan edilerek tutuklandı ve yargı önüne çıkarıldı. 2006 yılında yargılanmaktayken öldü.
2001 yılında Yugoslavya adı kaldırıldı ve son olarak 4 Şubat 2003'te ülkenin resmi ismi Sırbistan-Karadağ olarak değiştirildi. Karadağ, 21 Mayıs 2006 tarihinde yapılan referandumla bağımsızlık kararı aldı. 3 Haziran 2006'da parlamento Karadağ'ın bağımsızlığını ilan etti. Böylece Yugoslavya'nın son kalıntıları da ortadan kalktı. Sırbistan tekrar kendi başına bir ülke durumuna geri döndü. 17 Şubat 2008 tarihinde de Arnavutların çoğunlukta olduğu Kosova bölgesi bağımsızlığını ilan ederek Sırbistan'dan ayrıldı.
Ayrıca bakınız
|
Kaynaklar
- Osmanlı Sırp ilişkileri, www.osmanlimedeniyeti.com
- Osmanlı İmparatorluğu'nda Sırp Meselesi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Sırp Meselesi, Kutup Yıldızı Yayınları, İstanbul, Temmuz 2001, ISBN 978-975-8514-12-0.