İslam'da iman

İslam'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

Âmentü ve manası

İslam dininin Sünni Mezhebinde inanılması lâzım olan altı temel esasa Âmentü denir. Şiî âmentüsü ise Sünnîlik'tekinden farklıdır.

"Âmentü billahi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî vel yevmilâhiri ve bil kaderi hayrihî ve şerrihî minellahi teâlâ vel-ba'sü ba'delmevti hakkun eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve resûlühü" (Allaha, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna îmân ettim. Öldükten sonra dirilmek haktır. Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın kulu ve resûlü olduğuna şehâdet ederim).

Geleneksel Sünni İslam inancında Amentü'de özetlenen maddelere inanan kişiye mü'min denir. Kişi âmentüye inanmadığı sürece mü'min yani Müslüman kabul edilmez. Ama bununla birlikte bazı araştırmacılara göre kader bahsi bu şartın dışında olup, Emevîler döneminde imânın esasları arasına girmiştir.

Konuyla alakalı Kuran'da geçen iman şartları şunlardır:

“Müminler! Allah’a güvenin; Elçisine, o Elçi’ye indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği Kitaplara da güvenin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü görmezlik ederse gerçekten derin bir sapıklığa düşmüş olur.

Önce inanan, sonra görmezlikten gelen, sonra tekrar inanan, sonra yine görmezlik eden ve görmemeye devam edenler var ya; Allah böylelerini ne bağışlar ne de yola getirir.” (Nisa 4/136-137)

Bu Elçi, Rabbinden kendine indirilene inanmıştır. Müminler de öyle. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanmıştır. "Onun elçileri arasında bir ayırım yapmayız" derler. Şunu da söylerler: "İşittik ve boyun eğdik! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Dönüş sanadır!" (Bakara 2/285)

Sünni İslam'a göre imanın şartları

Allah'a iman

Tevhid'e; Allah'ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Şu noktaları içerir:

Meleklere iman

Meleklere inanmaktır. Buna göre: Melekler, Allah'ın yalnız ona ibâdet etsinler ve onun emirlerini yerine getirsinler diye yarattığı üstün kullarıdır. Allah onlara özel görevler vermiştir. Cebrail, Allah'ın katından peygamberlere vahiy (mesaj/kitap) indirmekle; Mikail, tabiat olaylarını yönetmekle; İsrafil, kıyâmeti başlatacak sura üflemekle; ölüm meleği olan Azrail, canlıların hayatını sona erdirmekle görevlidir.

Kitaplara iman

Allah'ın insanlara peygamberler gönderdiğine ve bu peygamberlerden bazılarına içinde doğru yolu, iyiliği ve kurtuluşu gösteren kitaplar indirdiğine inanmaktır. Buna göre:

İslam'da diğer kutsal kitapların özünü kaybederek tahrif edildiğine, Kur'an'ın ise korunacağına ve tahrif edilemeyeceğine inanılır. İslami inanca göre Kur'an mahşere kadar özgünlüğünü koruyacaktır.[1](Hicr Suresi: 9)

Peygamberlere imân

Allah'ın peygamberler gönderdiğine inanmak. Buna göre:

Onların ilki Adem sonuncuları da Muhammed'dir. İçlerinde Meryem oğlu İsa ve Üzeyr de dahil olmak üzere peygamberlerin hepsi birer insandır. Rablık sıfatlarından hiçbirini taşımazlar. Onlar Allah'ın kendilerine peygamberlik vermekle lütufta bulunduğu kimselerdir, Allah'ın elçileridirler.

Cenâb-ı Hakk, Peygamber Muhammed'i bütün insanlığa göndermekle peygamberliği sona erdirmiştir. İslâm'a göre ondan sonra peygamber yoktur.

Kur'an'da adı geçen peygamberler şunlardır:

İmanın şartları

Bunların dışında Lokman (لُقمَان), Üzeyr (عزير), Zulkarneyn (ذِي القَرنَين) ve Hızır'ın (هِدرٌ) da peygamber olabileceği konusunda görüşler vardır. Bunların adı, Kur'ân'da geçmekle birlikte peygamber olup olmadıklarını ifade eden cümleler kullanılmaz.

Ahirete iman

Ahiret'e, yânî âhiret Gününe, inanmak. Buna göre:

Ahiret günü; Allah'ın insanları kabirlerinden diri olarak çıkarıp onları bir arada toplayacağı gündür. O gün onlar ya nimetleri bol cennet yurduna ya da elem verici azabın olduğu cehennem yurduna gireceklerdir.

Ahiret gününe imân; öldükten sonra kabirde karşılaşılacak ceza ve ödül, sonraki diriliş, toplanma ve hesap verme, ardından da cennete ya da cehenneme girilmesi gibi ölümden sonra gerçekleşecek olan şeylere îmân etmektir.

Kadere iman

Kader'e, yani olmuş ve olacak her şeyin (hayrın ve şerrin) Allah'tan olduğuna inanmak. Buna göre:

Allah'ın ezeli ilmi ve bilgeliğinin gereği olarak evrenin yönettiğine, her şeyin onun bilgisi dahilinde olduğuna ve huzurundaki “Levh-i Mahfuz”'da yazıldığına inanmaktır. Allah evreni dilemiş ve yaratmıştır. Onun iradesi ve yaratışı olmadan olmuş hiçbir şey yoktur.

On İkiciler Şiîliğine göre imanın şartları (Usûl el-Dîn)

Not: Bunların dışında genellikle Şiî i'tikadında şart olarak sıralanmasa da, meleklere ve kitaplara imân da Şiîlik i'tikadında mevcuttur.

Ayrıca bakınız

Kaynakça


İslâm'da İ’tikad ve Mezhepler

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/11/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.