Ekim Devrimi

Büyük Ekim Sosyalist Devrimi Великая Октябрьская Социалистическая Революция

Kızıl Muhafızlar 1917 yılında Vulkan fabrikasında
Tarih 7 Kasım 1917
Yer İrlanda
Katılımcılar Rusya halkları
Sonuç Rusya'da burjuva hükümetini deviren sosyalistler iktidara geldi. 1922 yılında da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin kurulduğu ilan edildi.

Ekim Devrimi, Bolşevik Devrimi , Rus Devrimi (Rusça: Октябрьская революция / Oktyabrskaya revolyutsiya) ya da Büyük Sosyalist Ekim Devrimi Rusya’da Jülyen takvimi'ne göre 25 Ekim 1917'de, (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917) Petrograd'daki geçici hükümetin devrilerek iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere geçmesini sağlayan ve Sovyetler Birliği'nin kurulmasına yol açan olaydır.

Ekim Devrimi dnyada ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayarak ve sosyalist sistemin tüm dünyaya yayılmasına etki ederek 20. yüzyılın dünya tarihini etkileyen en önemli olaylarından biri olmuştur.

Şubat 1917’de çarın devrilmesinin ardından iktidara gelen geçici hükümet Ekim Devrimi’yle düştü ve iktidar Bolşevikler ile Sol SR’lerin çoğunlukta olduğu Sovyetlere geçti. Bu gelişmeler üzerine Bolşevik karşıtı ve monarşi taraftarı Beyaz Ordu Rus İç Savaşı’nı ve Beyaz Terör olaylarını başlattı. 1922 yılında iç savaştan galip çıkan Bolşevikler, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni kurdu.

Kızıl Muhafızlar

Kelimenin kökeni

Başlangıçta, olaydan Ekim Olayı veya 25 Ayaklanması olarak bahsedildi. Zamanla Ekim Devrimi yaygınlık kazandı. Devrimin 10. yıldönümü olan 1927 yılından itibaren resmi olarak Büyük Ekim Sosyalist Devrimi (Rusçası: Великая Октябрьская Социалистическая Революция) olarak adlandırıldı. Anti-Bolşevikler ise olaya eleştirel bir biçimde "Ekim Darbesi" (Rusçası: Октябрьский переворот) adını verdi.[1].

Devrimin Amaçları

Ekim Devrimi'nin amacı genel olarak otokratik sistemi yıkmak, Rusya'yı emperyalist savaştan kurtarmak, işçi ve köylüleri temsil eden iktidarı kurmak, toprak aristokrasisine karşı halkın büyük çoğunluğunu oluşturan yoksul köylü kitleleri lehine toprakları kollektif mülkiyete devretmek, burjuvaziye karşı emekçi sınıfının çıkarlarını savunmaktı. Şubat 1917 Devrimi'nin tek başarılı yönü Çarlık rejiminin yıkılmasıydı. Ancak halkın başarısına karşın iktidar monarşi düzeninin elit kitlelere tanıdığı seçim hakkından dolayı mecliste çoğunlukta olan burjuvaziye kalmıştı. İnsani ve adil bir çalışma düzenini getirecek iş kanunu, acil barış ortamının sağlanması gibi demokratik hak ve taleplerin karşılanmaması burjuva iktidarının niyetleriyle Şubat Devrimi'ni gerçekleştiren geniş halk kitlelerinin taleplerinin çelişmesine sebep oluyordu. Otokrasiyi yıkan burjuva devriminin getirdiği mevcut belirsizlik ortamı halkta tepkiye yol açtı. Savaşın, ekonomik krizin, açlık ve sefaletin sürmesi ve tüm bunlara karşı yapılan protesto eylemlerinde yeni hükümetin Çarlık düzenini aratmayacak şiddet eğilimine yönelmesi halkta sosyalist devrim taleplerini kaçınılmaz kıldı.

Gelişimi

20. yüzyıla girildiğinde Rusya İmparatorluğu ısrarlı olarak uyguladığı otokratik rejim yüzünden ve bünyesinde barındırdığı farklı ulusların maruz kaldığı baskılardan ötürü uluslar hapishanesi olarak adlandırılıyordu. Ülke Rus-Japon Savaşı ile askeri olarak büyük darbe almış, iç siyasi hayatta da 1905 Devrimi ile büyük altüst oluşlar yaşıyordu. Kırılgan bir ekonomisi olan Çarlık rejimi I. Dünya Savaşı’na girdi ve uzun süren savaşın etkisi cephedeki askerler başta olmak üzere tüm halkta yıkıcı bir etki yarattı. 1917 Şubat ayında da devrimci hareketlenme başladı.

23 Şubat’ta (Gregoryen takvime göre 8 Mart) Petrograd işçileri iktidarı ve mevcut düzeni protesto eden bir gösteri yaptı. Kadınların çoğunlukta olduğu gösterilerde “ kahrolsun istibdat, ekmek ve adalet istiyoruz” sloganları atıldı. Çar, ordusunu ve Kazak askerleri gösterileri bastırmak için görevlendirdi. Ancak subayların halkın üzerine ateş edilmesi yönündeki emrine savaştan yorgun düşmüş askerler silahlarını subayların üzerine doğrultarak cevap verdi. Kazak birlikleri de halkla çatışmayı reddetti. İsyanın büyümesi üzerine Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak Prens Mihail devrimci hareketlenmeden korkarak tahtı devralmayı reddetti. Böylece Rusya’da monarşi rejimi yıkıldı. 350 yıllık Çarlık yönetimi ve 300 yıllık Romanov hanedanı da tarihe karıştı. Ancak seçim sisteminin asillere ve elit kitlelere tanıdığı oy hakkı sebebiyle Duma’da çoğunlukta olan Çar taraftarı milletvekilleri hızlı davranarak Prens Lvov başkanlığında geçici hükümeti kurdu ve yönetimi sahiplenmeye çalıştı. Tabii işçi, köylü ve askerlerin Sovyetleri de alternatif bir iktidar olarak ortaya çıktı. Artık bölünmüş toplumu temsil eden iki ayrı hükümet mevcuttu. Resmi olarak iktidarı devralan burjuva hükümeti, aristokratları, fabrikatörleri, din adamlarını ve Çar yanlısı subayları temsil ederken, yoksul halk kitlelerini, işçi ve köylüleri Sovyetler temsil etmekteydi. İki organ ve destekçileri arasındaki çatışma Bolşeviklerin iktidar olmasına kadar süren belirsizlik ortamında yaşanan kaos ve kargaşanın temel sebebi oldu. Bolşevik Devrimi ile birlikte burjuva hükümeti saf dışı bırakılarak mutlak iktidar Sovyetlere verildi.

1917 Temmuz Günleri protestoları

İsviçre’de bulunan Lenin partinin Rusya'daki merkezine geçici hükümete destek verilmemesi gerektiğini, işçi ve köylülerin ancak Sovyetlerin tam iktidarı ile zafer kazanacağını belirten mektup gönderdi. Zaten geçici hükümet de halkın isteklerine cevap vermekten uzaktı. Tarım reformu, günlük çalışma süresinin kısaltılması gibi taleplerin hiçbiri gerçekleşmedi. Şubat Devrimi’nin çıkış sebeplerinden birisi olan halktaki barış isteği dikkate alınmadı ve İtilaf Devletleri’nin istekleri doğrultusunda I. Dünya Savaşı’na devam edildi. 10 (23) Mart’ta Bolşeviklerin denetimindeki Petrograd Sovyeti, "Dünya Halklarına" adıyla bir manifesto yayınladı: “Rus devrimciler egemen sınıfların emperyalist politikalarına karşı Avrupa halklarını barışa çağırıyor”.[2] Halkta savaş karşıtlığı o kadar ciddi bir boyuta ulaşmıştı ki, ekonomik iflasın eşiğindeki devletin savunma gücünün de yetersizliğine dayanarak yenilginin kaçınılmaz olduğunu fark eden askerler tek çare olarak ordudan firar ediyordu. Öyle ki 1915 yılından devrime kadar firar edenlerin sayısı 1,5 milyona ulaşmıştı. Astları üzerindeki otoritesini tamamen yitirmiş olan subaylar firar etmeye çalışan yüzlerce askeri öldürerek daha büyük bir tepkiye yol açmışlardı. Devrimi engelleyemeyen subaylar bu defa mevcut durumdan istifade ederek burjuva hükümetini savaşa zorluyorlardı.

Nisan ayında zırhlı bir trenle İsviçre’den Petrograd’a gelen Lenin Finlandiya İstasyonu’nda kalabalık bir kitle tarafından karşılandı. Lenin buradaki konuşmasında sosyalizm için Sovyetlerin tam iktidar olacağı bir devrim çağrısı yaptı. Hemen ardından "Nisan Tezleri" olarak adlandırılan ünlü tezleri yayınladı. Lenin bu tezlerde emperyalist paylaşım savaşı sırasında Avrupa genelinde sosyal-demokratların kendi hükümetlerinin savaş konusundaki politikalarını desteklemelerinden dolayı sosyal-demokrasi adının önemini yitirdiğini belirtti ve bu nedenle Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adının Komünist Parti olarak değiştirilmesini önerdi. Lenin'in bu önerisi kabul edilse de partinin adı resmi olarak Mart 1918'de Komünist Parti olarak değiştirildi. Lenin'in Nisan Tezleri ile birlikte Bolşevikler "Barış, ekmek ve adalet" istiyoruz ve "Tüm İktidar Sovyetler'e" sloganıyla harekete geçti.

18 Nisan (1 Mayıs)’da Dışişleri bakanı Milyukov müttefiklere savaşa devam edileceği yönünde taahhüt verdi. Petrograd Sovyeti bu açıklama üzerine halkın aldatıldığına yönelik bildiri dağıttı. Rus cephesindeki Alman ordularının batı cephesine kaydırılmasını istemeyen İtilaf Devletleri’nin baskısıyla alınan bu karar halkta galeyana yol açtı ve protesto edildi. 21 Nisan ( 4 Mayıs)’da başlayan ve iki gün süren gösterilerde “kahrolsun geçici hükümet”, “Milyukov istifa”, “ bütün iktidar Sovyetlere” sloganları atıldı. Gösteriler Moskova’ya da sıçradı ve işçiler greve gitti.

Temmuz ayında Alman İmparatorluğu ordularına karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan saldırıdan sonra düzenlenen eylemlerde 500 bin işçi Geçici Hükümetin istifasını istedi. 3 Temmuz (16 Temmuz) günü Sovyetlerin kontrolündeki Petrograd Garnizonu'nun çağrısıyla başlayan protesto gösterilerinde askerler ve işçiler Sovyetler lehine mitingler düzenledi. 4 Temmuz (17 Temmuz)'da gösterilere Baltık Filosu denizcileri ile işçi ailelerinin de katılımıyla protesto eylemleri büyüdü. Ancak bu mitingler geçici hükümetin katliamına sebep oldu. Gösterilerin bastırılması sırasında halkın üzerine evlerden makineli tüfeklerle açılan ateş sonucu 56 kişi öldü, 560 kişi de yaralandı. Hükümet katliamdan aşırı sağcı örgütleri sorumlu tutsa da Sovyetler tetikçi olarak kapitalist bakanları suçladı.

Bu dönemden sonra artık Sovyetler Geçici Hükümet karşısında bastırılmış durumdaydı. Rus ekonomisi bu sırada felakete doğru gidiyordu. Tarımsal üretim ve sanayi alanındaki düzensizlikler üretimin 1916 yılları seviyesine düşmesine yol açmış, kapanan işletmeler yüzünden yoğun işsizlik yaşanmaktaydı. İşçilerin eline geçen ücret düşmüş ve alım gücü 1913 yılı seviyelerine gerilemişti. Ülkenin borçları 50 milyar rubleyi aşmış durumdaydı ve ekonomik iflasın eşiğine gelmişti.

Temmuz Günlerini özellikle Bolşeviklere karşı baskı dönemi izledi. 7 Temmuz (20 Temmuz)'da Prens Lvov'un istifası ile kurulan yeni Geçici Hükümette Aleksandr Kerenski başbakan oldu. Ancak sözde demokrat Kerenski'nin politikaları Çarlık düzenini aratmadı.

Avrora Kruvazörü

Yeni hükümet Bolşeviklere ait matbaayı bastı ve Pravda gazetesinin yayınlanmasını yasakladı. Hükümetten izinsiz olarak bildiri dağıtılması ve miting yapılması yasaklandı. Lenin hakkında idam kararı çıkarıldı. Bu karar üzerine Lenin güvenlik amacıyla Finlandiya'ya iltica etti. Ancak Bolşevikler üzerinde tutuklamalar ve yargısız infazlar arttı. Troçki başta olmak üzere çok sayıda Bolşevik tutuklandı.

Petrograd’daki sosyalist örgütlere karşı Çarlık Ordusu komutanlarından Lavr Kornilov komutasındaki Kazak Ordusu şehre gelerek sıkıyönetim ilan etmek ve idareyi ele almak için ilerlemeye karar verdi. Kornilov Olayı olarak bilinen olay sırasında Kerenski paniğe kapılarak darbenin kendisini de tasfiye edeceğini anladı ve o sırada en güçlü ve en örgütlü siyasi güç olan Bolşeviklerden yardım istedi. Petrograd, Moskova, Kiev, Harkov ve diğer şehirlerdeki Bolşevik işçi ve askerler Kornilov karşıtı eylemler düzenledi. Bolşevik Parti Merkez Komitesi 27 Ağustos 1917’de yaptığı açıklamada Şubat Devrimi ile kazanılan her şeyi boğmak için Petrograd’a ilerleyen Kornilov birliklerinin durdurulması çağrısı yaptı. Özellikle demiryolu işçilerinin engellemesi ve Kazak Bolşevik askerlerin propagandası sonucu Kornilov’un ordusu dağıldı ve darbe girişimi başarısız oldu. Bu olaylarda Bolşeviklerin gücü sınandı ve iktidarın alınmasında önemli bir evre geçilmiş oldu.

Kornilov’un darbesinin başarısız olmasıyla beraber Bolşeviklerin saygınlığı ve Sovyetlerdeki desteği daha da arttı. Bolşevikler Petrograd, Moskova başta olmak üzere Briansk, Samara, Saratov, Tasritsyn, Minsk, Donetsk, Lugansk ve Kiev Sovyetlerinde çoğunluğu kazandılar. Tüm Rusya Sovyetler Merkezi Yönetim Komitesi iktidarın alınması yönünde karar aldı.

25 Eylül'de Trotski kefaletle serbest bırakıldı ve Petrograd Sovyetinin yönetimini devraldı. Lenin gizli bir şekilde Petrograd'a gelerek devrimi organize etmeye başladı. Eylül ve Ekim aylarında Moskova ve Petrograd sanayi işçileri, Donbas maden işçileri, Ural metal sanayi işçileri, Bakü petrol işçileri, tekstil işçileri ve demiryolu işçileri sayısız grev yaparak Geçici Hükümeti protesto etti. Bu iki ay zarfında toplamda 1 milyon işçi grev süreçlerine katıldı. İşçiler çoğu fabrika ve işyerinde yönetimi ele aldı ve üretim ile dağıtımı kontrol etmeye başladı.

Ekim 1917’ye gelindiğinde kırda da benzer bir durum vardı. Büyük toprak sahiplerine karşı yoksul köylüler tarafından 4 binin üzerinde ayaklanma eylemi kaydedildi. Geçici Hükümetin büyük toprak sahibi zengin köylüler olan kulakların isteklerine göre hareket etmesi ve ayaklanmaları bastırmak için askeri birlik göndermesi yoksul köylülerin de toprakların kendilerine verileceğini söyleyen Bolşeviklere destek vermesine sebep oldu.

Cephede, şehirlerdeki garnizonlarda ve savaş gemilerindeki askerler ve bahriyeliler de açıkça Geçici Hükümeti tanımadıklarını ilan etti ve seçilmiş temsilcilerini Sovyetlere göndererek iktidarın alınmasından yana görüş bildirdi.

Devrim ve Sovyet İktidarı

Ekim'de Lenin filminin final sahnesi. Vladimir Lenin, Stalin ve beraberindekilerle birlikte Ekim Devrimi'ni ilan ediyor.

10 Ekim[3] günü Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi Lenin başkanlığında silahlı ayaklanma gündemiyle toplandı. Toplantıda 2'ye karşı 10 oyla ayaklanma lehine karar alındı[4].

Devrimin yaklaşmakta olduğunu fark eden Başbakan Aleksandr Kerenski Devrimci Askeri Komite'nin dağıtılmasını ve tüm üyelerinin tutuklanmasını emretti. Fakat artık otoritesini tümüyle kaybetmiş olan hükümet başkanının emirlerini yerine getirecek az sayıda müfreze Kızıl Muhafızlar tarafından kolayca püskürtüldü.

Devrimci Askeri Komite Rusya halkına hitaben yayınladığı bildiride demokratik bir barış ve üretim mekanizması üzerinde işçi denetimi için Sovyetlerin tam iktidar olacağı bir devrim çağrısı yaptı.

24 Ekim (6 Kasım) 1917’de Bolşevikler başkent Petrograd’da Kerenski önderliğindeki Geçici Hükümete karşı harekete geçti. Cezaevlerindeki Bolşevik tutuklular serbest bırakıldı. Hükümete bağlı birlikler kolayca bertaraf edildi. 25 Ekim (7 Kasım)'de 10 bin kadar Kızıl Muhafız güçlü bir direnişle karşılaşmadan tüm hükümet binalarını ve stratejik mevkiileri ele geçirdi. Smolni Enstitüsü'ne bulunan Lenin, devrim talimatlarını buradan vermekteydi. Vladimir Stankeviç liderliğindeki Askeri Harbiyelilerden oluşan bir müfreze ve St.Georgiev muhafızları Bolşeviklere karşı direnişe geçse de başarılı olamadı.

25 Ekim ( 7 Kasım ) gecesi hükümetin bulunduğu Kışlık Saray’a saldırı başladı. Binlerce Kızıl Muhafız Kışlık Saray'a yöneldi. Vladimir Antonov-Ovseyenko liderliğindeki Baltık Filosu ve Kronştad Denizcileri de saldırıya katıldı. Aurora kruvazöründen saraya top atışı yapıldı. Bu sırada Kerenski kaçmayı başarmış, ancak bakanlar sarayda bulunmaktaydı. Kazaklar, askeri öğrenciler ve muhafızlar tarafından korunan saray 8 Kasım’da sabaha karşı saat 2’de düştü. Devrilen hükümetin üyeleri hapse atıldı.

Devrimin resmi tarihi 25 Ekim (7 Kasım) 1917 oldu. İktidar fiilen alındıktan sonra toplanmakta olan ve çoğunluğunu Bolşevik ve müttefikleri olan Sol SR vekillerinin oluşturduğu II. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi'nde iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere bırakıldığı ilan edildi.

Sonuçları

2. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi'ndeki 670 delegenin yaklaşık olarak yarısına karşılık gelen 300’ü Bolşevik, 100 kadarı da Sosyalist-Devrimci Parti üyesi Sol SR olduğundan kongredeki çoğunluk Aleksandr Kerenski hükümetinin devrilmesini onayladı. Kışlık Sarayın alınma haberi kongreye ulaştığında iktidarın İşçi, Asker ve Köylü Vekilleri Sovyeti olarak alındığı ilan edildi ve Ekim Devrimi onaylandı. Bolşevik lider Lenin kongrede iktidarın alınmasına yönelik kısa bir konuşma yaptı:

"Yoldaşlar, Bolşeviklerin ısrarla savunduğu işçi ve köylü devrimi gerçekleşmiştir."

Kongrede bulunan Sosyalist Devrimci Parti'nin sağ kanadından temsilciler alınan kararı protesto edip kongreyi terk etti. Protestoya katılıp Lenin ve Bolşeviklerin yasa dışı şekilde iktidarı aldığını belirten Menşevikler de kongreden ayrıldı[5]. Kongre yeni Sovyet hükümeti olan Lenin başkanlığındaki Halk Komiserleri Konseyi'ni (Rusçası: Совет народных коммиссаров, Latin harfleriyle kısaltması Sovnarkom’dur) seçti. Kurucu Meclis toplanıncaya kadar iktidarda olacağı açıklanan Sovnarkom ilk olarak Barış Kararnamesi'ni yayınlayarak I. Dünya Savaşı'ndan çekildiklerini ilan etti ve savaşan tüm hükümetlere ilhaksız ve tazminatsız bir barış çağrısında bulundu. Hemen ardından Toprak Kararnamesi kabul edilerek azınlıktaki büyük toprak sahiplerine ait toprakların da nüfusun çoğunluğunu oluşturan yoksul köylülere dağıtıldığını açıkladı.

Görev dağılımı

Ekim Devrimi sırasında Lenin'i resmeden Sovyet pulu (1987)
Geçici Hükümetin devrildiğini bildiren ilk açıklama

Sovnarkom’da görev dağılımı aşağıdaki şekilde oldu;

Halk Komiserliği Komiser
Başkan Vladimir Lenin
Sekreter Nikolai Gorbunov
Tarım Halk Komiserliği Vladimir Milyutin
Savaş İşleri Halk Komiserliği Vladimir Antonov-Ovseyenko

Nikolay Krilenko

Deniz İşleri Halk Komiserliği Pavel Dibenko
Ticaret ve Sanayi Halk Komiserliği Viktor Nogin
Eğitim Halk Komiserliği Anatoli Lunaçarski
Gıda Halk Komiserliği İvan Teodoroviç
Dışişleri Halk Komiserliği Lev Troçki
İçişleri Halk Komiserliği Aleksey İvanoviç Rikov
Adalet Halk Komiserliği Georgi Oppokov
Çalışma Halk Komiserliği Aleksandr Şlyapnikov
Milletler Halk Komiserliği Josef Stalin
Telgraf ve Posta Halk Komiserliği Nikolay Glebov-Avilov
Demiryolları Halk Komiserliği (boş)
Maliye Halk Komiserliği İvan Skvortsov-Stepanov

İlk icraatlar

Sovnarkom, kendisine karşı cephe alan başta Kadetler olmak üzere özellikle monarşi yanlısı partilerle, Kerenski kabinesi üyelerini tutukladı. Kerenski ise ABD elçisinin makam aracıyla kaçmayı başardı. Ancak karşı-devrim ve sabotaj faaliyetleri ile terör saldırılarının başlaması üzerine 20 Aralık 1917’de devrimi korumak için Çeka (Rusçası: Vserossiiskaia chrezvychainaia komissiia po bor'be s kontrrevoliutsiei i sabotazhem, Tüm Rusya Karşı-Devrim ve Sabotajla Savaş Olağanüstü Komisyonu) adı verilen ilk Sovyet istihbarat ve gizli servisi kuruldu.

25 Ocak 1918'de toplanan III. Sovyetler Kongresi'nde Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi. Şehirde işçilerin ve kırda da köylülerin iktidarını ve ittifakını simgeleyen orak ve çekiç Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin 1922'den itibaren de Sovyetler Birliği'nin arması olarak kabul edildi. Rus İmparatorluğu özerk cumhuriyetlere ayrıldı ve her ulusa yerel yönetimlerini örgütleme hakkı tanındı.

Sovnarkom’un aldığı ve uyguladığı ilk kararlarda 1871 yılındaki ilk işçi iktidarı denemesi olan Paris Komününün etkisi de dikkat çekiyordu[6]. Alınan kararlar arasında en önemlileri şunlar sayılabilir:

Bolşevikler için ilerlemenin ve toplumsal modernizasyonun temel koşulu eğitimdi. Her şeyden önce eğitim sistemini iyileştirmek ve toplumdaki çocuk ya da yetişkin her ferdin bu hizmetten yararlanabilmesi için gerekli koşulları yaratmak gerekiyordu. Bu amaçla eğitim çağındaki tüm çocukların bilfiil okula gitmesi zorunluluğu getirildiği gibi yetişkinler için de "rabfak" denilen işçi fakülteleri kuruldu. Bu fakültelerde işçilere hem temel ve teorik eğitim hem de pratik ve mesleki eğitim verildi. Çarlık döneminde toplumun sadece % 5'i eğitim imkanlarından faydalanabildiği için okur-yazar oranı diğer Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiğinde oldukça düşüktü. Bolşeviklerin eğitim-öğretim seferberliği kısa sürede % 100'lük okur-yazar oranıyla Sovyet toplumunu sosyo-kültürel açıdan diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek bir düzeye ulaştırdı.

Rus İç Savaşı

Bolşeviklerin Rusya İmparatorluğu'nun diğer şehirlerinde iktidarı ele geçirmeleri de zor olmadı.[7]. Bolşevikler çok uluslu Rusya topraklarında özellikle Rus olmayan uluslara kendi kaderlerini tayin hakkı tanıdı. Polonya ve Finlandiya'nın bağımsızlığı Bolşevikler tarafından kabul edildi. Ancak bazı uluslar da tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etti. Örneğin Ukrayna Rada’sı 23 Haziran 1917’de otonom olduğunu ilan etti. 25 Ocak 1918’de de bağımsızlık bildirgesini yayınladı. I. Dünya Savaşı sırasında Doğu cephesinde engelsiz ilerleyen Alman İmparatorluğu birlikleri de özellikle batı Ukrayna'dan destek alan Sovyet karşıtı Ukrayna bağımsızlığını destekledi ve Ukrayna’daki Bolşeviklere karşı katliam uyguladı.

Ekim Devrimi ile parlamenter sistemden sosyalist temsil sistemine geçildi. Ancak Ekim Devrimi ile görece kansız şekilde alınan iktidar, Bolşevik karşıtlarının örgütlenerek Beyaz Ordu’yu oluşturmaları ile kanlı bir iç savaşa sürüklendi. İtilaf Devletleri de Beyaz Ordu'ya maddi destek verdi ve hatta ülkenin her tarafına asker çıkararak Bolşeviklere karşı saldırıya katıldı. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Fransa'nın desteğiyle monarşi taraftarları ülkede Beyaz Terör hareketlerini başlattı ve yüz binlerce insanı katletti. Çarlık döneminde Rusya ile sorunları olan Japonya, Romanya ve bağımsızlığı Bolşevikler tarafından onaylanmasına rağmen Polonya da fırsattan istifade ederek toprak kazanabilmek için Rusya'ya saldırdı. Hükümet bu saldırılar karşısında Kızıl Ordu'yu örgütledi. 23 Şubat 1918'de kurulan Kızıl Ordu monarşi taraftarlarına ve yabancı işgalcilere karşı özellikle büyük şehirlerde güçlü bir savunma hattı oluşturdu. Leon Trotski Kızıl Ordu'nun önderi olarak cepheye gitti ve Beyazlara karşı mücadeleyi organize etti. Toprak aristokratlarından aldığı destekle yoksul köylü kitlelerini bastırarak kırsal kesimde güçlü olan Beyazların aksine büyük sanayi merkezlerine hakim olan Kızıllar düşmanlarının dış mihraklarla işbirliği yapmalarının yarattığı nefret dolayısıyla halktan daha fazla destek aldı.

Ancak 1918 yılının yaz aylarında Bolşevik düşmanlarının terör hareketleri had safhaya ulaştı. Bu dönemde fabrikaları işçi konseylerine devretmek istemeyen fabrikatörlerin ve toprakları kollektif mülkiyete devretmek istemeyen kulakların ( büyük toprak sahibi aristokratlar) finanse ettiği pek çok terör eylemi gerçekleşti. 30 Ağustos'ta Lenin bir suikast sonucu ağır yaralandı. Aynı gün gerçekleşen saldırılarda Kuzey Komünü Bolşevik Komiseri Moisei Uritski ve Alman Büyülelçisi Mirbach öldürüldü.

Bolşevikler 1918-1922 yılları arasında süren ve ülkenin çok büyük yıkıma uğramasına yol açan iç savaştan zaferle ayrıldı. Kızıl Ordu'ya katılımın artması üzerine başarısız olacaklarını anlayan Birleşik Krallık, Fransa ve ABD askeri birliklerini ülkeden çekerek Beyaz Ordu'yu yalnız bıraktı. Desteksiz kalan Beyaz Ordu komutanları da ülkedeki askerleri kaderine terk ederek kısa sürede ülkeden kaçtı.

SSCB'nin Kurulması

Bolşevikler 1922'de Beyaz Terör'ü yenerek iç savaştan zaferle çıktı ve tüm Rusya'da otoriteyi sağladı. Belarus , Ukrayna , Orta Asya ve Transkafkasya’da da Bolşevikler muhaliflerini bertaraf etmeyi başardı.

1922'de savaş döneminde mecburi olarak kabul edilen sıkı politik ve ekonomik önlemler kaldırıldı. Lenin'in belirlediği yeni ekonomik atılımları içeren NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika / Yeni Ekonomi Politikası) kabul edildi. Toprak aristokratlarının kasıtlı kıtlık yaratma girişimlerine karşı tedbirler alındı. Üretimi sabote etmeye çalışanlara ve karaborsacılara ağır cezalar getirildi. Köylülerin serbest ticaretine izin verildi. NEP, emperyalist savaş ile iç savaşta daha da sarsılan ekonominin kısa sürede toparlanmasını sağladı.

1922 yılında devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin tüm cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savunuyordu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Plana göre her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkı vardı. Sonunda federasyonun oluşturulmasında Leninist ilkeler kabul edildi.

30 Aralık 1922'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, Belarus SSC , Ukrayna SSC , Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetleriyle birleşmesiyle Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen kuruldu.

Geleneği

1927 Oktobr filminden bir sahne, Kışlık Sarayın basılması

Kızıl Ekim (Rusçası: Красный Октябрь) ve Büyük Ekim deyimleri de Ekim Devrimi sırasındaki olayları tanımlamak için kullanılmıştır. Kızıl Ekim isminde Stalingrad’da bir çelik fabrikası, Moskova’da bir şeker fabrikası ve filmlere konu olan bir Sovyet denizaltısı bulunmaktadır. Ruslar ise genellikle bu devrimden kısaca Büyük Ekim olarak bahsederler.

Sergei Eisenstein’ın Ekim isimli filmi ise John Reed’in Dünyayı Sarsan On Gün adlı eserinin sinemaya uyarlanmasıdır. Film 1927 yılında çekilmiş ve özellikle Kışlık Sarayın basılması sırasında gerçekten bu saldırıda bulunan askerler figüran olarak kullanılmıştır.

Sovyetler Birliği döneminde Ekim Devrimi'nin yıldönümü olan 7 Kasım günü en büyük bayram olarak kutlanmaktaydı. Komünist rejimin çökmesinden sonra resmi düzeyde kutlamalara son verilirken özellikle Rusya, Belarus, Ukrayna, Moldova ve Kırgızistan'da sol ideolojide partiler kutlamalara devam etti. 7 Kasım Rusya'da 2005 yılına kadar resmi tatil iken Putin'in egemenliğindeki Birleşik Rusya Partisi'nin önerisiyle bu tarihte resmi tatil olmaktan çıkarıldı. Ancak 2013 yılında Rusya'da yapılan bir anket Rusların % 50'sinin bu devrimi Rusya tarihinin en önemli olayı olarak kabul ettiğini göstermektedir. Ankete göre Rusların % 50'si 7 Kasım'ın yeniden resmi tatil olmasını istemektedir.[8]

7 Kasım Ukrayna'da ise ABD ve AB destekli darbecilerin 2014 yılında iktidara gelmesine kadar resmi tatil iken, eski Sovyet cumhuriyetlerinden Moldova ve Belarus'ta halen resmi tatil olarak kutlanmaktadır.

Devrimin Etkileri

Bazı Rus tarihçilere göre Ekim Devrimi tüm dünya tarihi üzerinde etkisi olmuş, insanlık tarihindeki en büyük ilerici olaydır. Rusya’da feodal sistemi yıkmış ve kısa sürede emsali olmayan bir ekonomik gelişmeye yol açmıştır. Bilim, sanayi ve tarımda sosyalist gelişim modeli ile Rusya’yı yoksulluk ve çürümüşlükten kurtarmıştır.[9]

Halk ayaklanması olmasına karşın iktidarı burjuvazinin aldığı Şubat Devrimi'nin aksine Ekim Devrimi iktidarı yoksul halk kitlelerini temsil eden Sovyetlere verdiği için sosyalist devrim olarak ifade edilir.

Sovyet tarihçiliğinde Ekim Devrimi yoksulluk ve sefalet çağında Bolşeviklerin dünya halklarının kurtuluşu için kitleleri harekete geçirmesi olarak ifade edilir. Bu nedenle devrim meşruiyete sahiptir.[10]

Örneğin Rus tarihçi Vladimir Buldakov şöyle der: “ Ekim, yarattığı etki itibariyle küresel sonuçlara yol açmış bir olaydır. Rusya ve dünya tarihinin gelişiminde tüm halkları harekete geçiren önemli bir devrimdir. Bu ütopyacılık olarak değerlendirebilir. Ama Rusya’da sosyo-ekonomik gelişimi sağladığı gerçeği inkar edilemez.[10] Buldakov Ekim Devrimi'ni insani değerler ve demokrasi talepleriyle gerçekleşmiş bir hareket olarak tanımlamıştır.

Fransız tarihçi Marc Ferro “Ekim Devrimi” insanların özlemlerinin bir ifadesiydi” demiştir. Tarafsız diğer bazı tarihçilere göre de devrimde Rusya’da 19.yüzyıl boyunca yaşanan yoksul köylü isyanlarının da etkisi söz konusuydu. Olay büyük toprak sahiplerine ve feodal sistemin baskısına karşı bir direniş hareketiydi. Bu olayda 1917’de geleneksel kurumların yıkılışı, ekonomik çöküş, baskıcı monarşi yönetiminin otoritesini kaybetmesi, I.Dünya Savaşı’nın yıkıcı etkileri gibi pek çok faktör etkili olmuştu.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Lenin’in bu dönemde yazdığı eserlerinin ilk baskılarında olay böyle adlandırılır.
  2. Цит. по: Н. Суханов. Записки о революции. М., 1991. Т. 1. С. 255
  3. Jülyen takvimine göre
  4. Ayaklanmaya karşı oy kullanan Merkez Komite üyeleri Grigory Zinoviev ve Lev Kamenev olumsuz oylarından sonra alınan kararı sindiremeyecek ve Bolşevik karşıtı basına alınan kararı sızdıracaklar ve ayaklanma tarihinin ertelenmesine sebep olacaklardır. İç savaş koşullarında hainliğe eş değer bu davranış daha sonra affedilecekse de Lenin vasiyetinde bu konudan bahsederek ikili hakkında olumsuz görüşlerini sıralayacaktır.
  5. Menşevikler ayrılırken arkalarından bağıran Troçki’nin “Sizi zavallılar, sizin rolünüz bitti. Bundan sonra ait olduğunuz yere, tarihin çöplüğüne gidin!” diye bağırdığı iddia edilir.
  6. 1 2 Marksizmin kurucularından olan Karl Marx, 1871 yılındaki başarısız Paris Komününü değerlendirirken özellikle patronlara ait bankalara el konmamasını eleştirecektir. Marx’ın öğretisinin izleyicisi olan Lenin bu eleştirileri takip edecek ve aynı hataları tekrarlamayacaktır.
  7. Bunun tek istisnası Moskova’dır. Moskova’da iki hafta süren yoğun çatışmalardan sonra iktidar alınabilmiştir.
  8. См., например: Логинов. В шаге от пропасти, В. Булдаков. Путь к Откябрю
  9. 1 2 В. Булдаков. Путь к Откябрю

Popüler kültüre etkileri

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/3/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.